#tiyatro

yurdaer okur'un mavi gözlü dev'in (bkz: nazım hikmet ran) şiir ve mektuplarını sahneye uyarladığı, tekrar tekrar izlemek istediğim tek kişilik performansıdır. nâzım hikmet'in bursa cezaevinde yazmış olduğu şiirleri ve mektupları usta oyuncu tarafından sahneye çok güzel uyarlanmıştır. usta'nın anılarını resmen yaşatıyor seyirciye. fakat bunu yaparken yurdaer okur sahnede tek değildir. sahnenin kısmen ön tarafında, bazen de ortasında ağaç testeresi enstrümanı ile şiirlerin ve mektupların duygularının bize daha iyi aktarılmasını sağlayan taylan aygar'ın da emeği büyüktür. nâzım hikmet'i bize böyle güzel aktardıkları için tüm ekibe şahsım adına buradan teşekkürü borç bilirim.
devamını gör...
iskandinav mitolojisinde, ağıyla denizdeki ölüleri ve denizde kaybolanları toplayan bir deniz tanrıçasıdır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
yurdaer okur'un büyük yeteneğini gözler önüne seren tek kişilik oyunu tiyatro ile ilgiliyseniz mutlaka izleyin derim, ölümünden yıllar sonra "mavi gözlü dev"e âdeta yeniden nefes olmuş kendisi gerçekten nâzım hikmet ile tanışma şansına erişmiş gibi heyecanlandım izlerken tüylerim diken diken oldu velhasılı kelam varsa izlemek gibi bir imkanınız fırsatı kaçırmayın...

bu vesileyle de belirtmek isterim ki yurdaer okur dış görünüşündeki ciddiyetin hatta biraz soğukluğun aksine çok sempatik içten sevecen bir insanmış günün sonunda insana iyi ki oyuna gitmiş ve kendisiyle tanışma fırsatı elde etmişim dedirtiyor...
devamını gör...
bu film ölümsüz bi sanat eseridir.. bu tarz bikaç film vardır, hiçbir boş filler sahnesi yoktur, her sekansı anlamlı bir bütünün parçasıdır, hayat ve ölüm gibi.. başka kafanın başkalaşmış gözüyle kavranabilen konuları işler, çoğu insan için bıktırıcı bir kılıç kalkan keloğlan filmidir..

hidetora kendi felaketiyle yüzleştiğinde, sahte dünyası başına yıkıldığında bir müddet delirir, kaybolur, kendinden geçer.. burada o delirme, hayatın ironisine bağlı kalarak, hem aklın başladığı yerdir, hem de bir tür ölümdür.. o nedenle sürekli "cehennemde miyim, cennette miyim" gibi soruları sorması hedefe tam isabettir.. tabii ki "cehennemde miyim" sorusunu sorduğu zaman yaşadıklarıyla, "cennette miyim" sorusunu sorduğu zamanki birbirine tamamen zıttır, çünkü ilkinde tsurumaru ile karşılaşırken ikincisinde ise akıllanmış biri olarak yeniden doğar zaten.. bu hayatta özgürleşen insanın iki kez doğup ölmesi lazım..

kurosawa bize insanların şeytanca planlarla boş arzu ve isteklerin peşinde bi hayat sürdüğünü göstermekle kalmaz, bu insanların ölümlerinin de yaşayışları gibi aniden gelişen bir saçmasapanlık olduğunu gösterir.. attan patır patır vurulup düşen askerleri hatırlayın, veya saburo'nun ölümündeki rastgeleliği.. burada ölüm hakkında islam tasavvufunda da bilinen çok ince bir nokta vardır ki söylersem beni hidetora yerine koyarsınız.. arzu, hırs, intikam, cinayet, entrika, yalan dolan dünyasında yaşayan insanların birbirlerine ve çevreye verdikleri zarar ziyanla, yarattıkları tehdit ve tehlikelerle dolu çalkantılı dünyanın sonunu öngörememe körlükleriyle, tek eğlencesi flüt çalmak olan gözleri görmeyen tsurumaru'nun elindeki sopasıyla uçurumun kenarından düşmekten kurtulması ferasetini karşılaştırmadan film tamamlanmış olmaz, son sahne budur..

kurosawa sensein aziz ruhu önünde saygı ve huşu ile bir japon gibi secdeye varıyorum..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ran" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim