#final yapan diziler
animasyon / gizem / komedi / macera
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

elime televizyonun kumandasını alıp kanallar arasında gezinmeye nadiren fırsat buluyorum. işte geçenlerde, bu eşine az rastlanır zamanların birinde, bir çizgi filme ilişti gözüm. hepimizin bildiği scooby-doo’nun uzun metraj bölümlerinden biriydi bu. kimi serüvenleri için haddinden öte içli dışlı olduğum bu fanatik, dayatmacı ve propagandacı yapımla bir iki saniyeden fazla yüz yüze kalmam, sair zaman kanalı değiştirmem için yeterli sebeptir. ama bu sefer, karşımdaki manzaraya inanmakta güçlük çekiyordum: ekranda, elinden ışın saçan bir büyücü; belli ki sam raimi’nin evil dead’indeki lovecraft göndermeli necronomicon’a benzetilmiş, ağzı yüzü olan bir sihir kitabı; bir de çığlıklar atarak dolaşan hayalet vardı.

evet, embesil bir köpeğin ve her biri çapsızlık ve boyutsuzlukta ancak diğer bir ekip arkadaşıyla aşık atabilecek üç arkadaşın gizem çözme vaadiyle ortalıkta salındığı bu çizgi filmde böyle doğaüstü görünümlü unsurlar hiç de alışılmadık şey değildir. o yüzden neye şaşırdığımı merak ediyor olabilirsiniz.

scooby-doo çizgi filmi, batı kültür geleneğinin oluşmasında büyük rol oynayan bir yaratıcı sürtüşmenin, akıl ile duygu çatışmasının sonuna kadar yanlı bir neferidir. usçu düşüncenin savunucusudur; hayalet – cin – hortlak – canavar – büyü gibi boş ve batıl inançları çürütmek için gerçeklerden, yani ipuçlarından yola çıkar, mantığı ve bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak bunların aslında kötü niyetli kişilerin saf insanları (romantikleri) kandırmak için başvurdukları hileler olduğunu kanıtlar. bu özelliğiyle csı’ların bir öncülüdür. ne ilginçtir ki, çizgi filme ismini veren ve ingilizcesinde sadece “r” harfiyle başlayan sözcükler söyleyebilen (türkçesinde bu nüans yoktur) köpek, bu izleğin içindeki tek metafizik unsurdur. gizem çetesi’ni (mystery ınc.) oluşturan üç kişi (yakışıklı ve güçlü fred, zeki ama çirkin velma, güzel ve güzel daphne) zaman zaman doğaüstüne inanmanın kıyısından dönse de, bu tuzaklara sadece ekibin diğer iki üyesi, scooby-doo ve shaggy düşer ve “inanırlar”. grup içi dinamikler bu şekilde dengelenirken, duyguların, inançların, romantik idealizmin temsilcilerinin konuşan bir köpek ve amerikan toplumunun pasifist hippilere yönelik horgörüsünü ortaya koyan bir “salak” olması, çizgi filmin hangi tarafı savunduğunu açık şekilde ortaya koyar.

peki, gizem ekibi neden bunu yaparken neden “canavar avcılığı” gibi sadettin teksoycu bir yaftayı kendine yakıştırır? bir düşüncenin, karşıt düşünceyi çürütmek ve alaşağı etmek için rakibinin yerleşik kalıplarını kullanması (gavur buna subversion diyor) karşımıza sıkça çıkar. söz gelimi, gotik edebiyat neredeyse bunun örneklerinden ibarettir. şu anda bu janrın önde gelen temsilcilerinden sayılan ann radcliffe, başından sonuna kadar doğaüstü olaylarla doldurduğu romanlarını, son kısmında mantıklı açıklamalara kavuşturarak aslında gotiğin altındaki felsefeye ters düşen bir “sözde gotik” yaratmıştır.

scooby-doo bölümlerinin bir ortak yanı da, değişmez bir olay örgüsüne sahip olmasıdır. ben bir zamanlar propp'un masal çözümleme metodu'na özenip scooby-doo’ların izleğini formüle etmeye girişmiştim. o yüzden size klasik bir bölümde gerçekleşecek olayları şaşmaz bir biçimde pekala anlatabilirim.

kahramanlarımız, gizem makinesi adını verdikleri, üzeri rengarenk boyalı bir volkswagen minibüsle yolculuk yapmaktadırlar.

hedeflerine varmak üzereyken doğaüstü görünümlü bir yaratık yollarına çıkar ve onlara gözdağı verir, sonra kaybolur.

vardıkları yerde, gavurun “red herring” dediği, amacı okuru ters köşeye yatırmak olan iki ya da üç karakterle tanışırlar. bunların hepsinin de ortak bir noktası vardır. bu nokta soyut (bir amaç) ya da somut (bir nesne) olabilir.

tehdit tekrar baş gösterir, kahramanlarımızın korkup kaçtıkları bir kovalamaca yaşanır. ortaya çıkan “yaratık” bir ipucu bırakır ardında.

bu ipucundan yola çıkan ekip suçluyu saptar ama bu bilgiyi kimseyle paylaşmaz.

suçluya tuzak kurulur, scooby-doo ve shaggy yem olarak kullanılır. buna yanaşmayan kapitalist köpek, ancak rüşvet verildiğinde rıza gösterir.

suçlu yakalanır, merasimle maskesi düşürülür. herkes dört kafadara suçlunun kimliğini nasıl tespit ettiklerini sorar, onlar da ipuçlarından yola çıkarak nasıl şüphelileri elediklerini anlatırlar.

scooby-doo maskaralık yapar, öykü biter.

işin ilginç yanı, izlediğim bölümün gerek olay örgüsü gerekse altında yatan felsefe bakımından bu kalıpların çok dışında kalmasıydı. nitekim, sonunda cadı gerçekten bir cadının hayaleti, büyücü gerçek bir büyücü ve kitap da gerçek bir sihir kitabı çıktı. gizem, gizem ekibi’ne bir çalım atmış ve galip gelmişti.

bu, neredeyse elli yıldır yayımlanmakta olan bir çizgi dizinin (kitapları da cabası) dünya görüşünde akıl almaz bir değişim demek. yayımlanmış yüzlerce bölümünde doğaüstü diye bir şey olmadığını kanıtlamaya ant içen scooby-doo, artık bu çabasından vazgeçmiş ve varoluş amacını, itici gücünü yitirmiş görünüyor. kanadalı edebiyat eleştirmeni northrop frye, mevsimsel döngünün bir yansıması olarak yazınsal türlerin de devridaim içinde olduğunu, yeri geldiğinde “romans”ın da tekrar yükseleceğini savunuyordu. anlaşılan bu mevsim değişikliğinden bizim scooby de nasibini almış.
devamını gör...
netflix'te yayınlandığını görerek başladığım seri. kronolojik olarak orijinal ilk serinin öncesinde ve a pup named scooby doo serisinin sonrasında, elemanlar daha kendi kasabalarında liseye giderlerken geçiyor ve kendi kasabaları olan crystal cove'daki gizemleri çözmeye çalışıyorlar.

açıkçası diğer scooby doo serilerine göre biraz daha karanlık (13 ghosts of scooby doo'da olduğu gibi) daha böyle twin peaks, silent hill veya south park kasabası gibi bir kasaba serinin bazı olup, çözdükleri bulmacaların neredeyse çoğunun birbiriyle bağlantılı olduğunu anlayan ekibe mr.e diye gizemli bir adam yardım eder. flim flam'i anımsatan bir ponpon saçlı afro dj ekibin 6.elemanı sayılır ve bazı bölümler gerçekten çok karanlık tonda olup h.p lovecraft hikayelerine veya stephen king'in children of the korn gibi hikayelerine göndermeler vardır ki bir bölümünde cüce hastalığı gibi olan ufak bir kızın kasabanın bütün çocuklarını şekerle ikna ederek yaratık kostümleriyle ebeveynleri kasabadan kaçırtıyolardı hani çocuklar yaratığa dönüşmese bile böyle bir şey yapmaları gerçekten ürpertici bir şey olup çocukların hepsinin birleşip neler yapabileceğini aynı children of the korn filmine göndermeli olarak görüyoruz. tabii genelde böyle hayaletler veya yaratıkların arkasında hep o hayalet/canavar kılıklarını icat eden mucit normal görünümlü insanlar oldukları ekip tarafından deşifre olmalarıyla, gerçek yaratıklar da aynı 13 ghosts of scooby doo'da olduğu gibi mevcuttur bu seride yani "hayalet/canavar diye bir şey yoktur insanlar kendileri yaratır bunu" ilkesine karşı çıkan 2.serisidir.

shaggy ve welma arasındaki yakınlaşma daha evvelki serilerde bahsedilmiş olup bu seride neden yürümemiş olduğunu sıkça görüyoruz yani bu seride gruplara ayrılıp scooby ve shaggy bir grup, welma daphne fred diğer grup klişesi yoktur. kasaba şerifine ve elemanların ebeveynlerine de gıcık olmamış olan bizden değildir. hele ki fred'in babasının itibar manyaklığı ve welma'nın annesi babasının kasaba felaketlerini bir fırsat olarak görmesi gerçekten de siz nasıl insanlarsınız ulan dedirtir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"scooby-doo! mystery incorporated" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim