yönetmen koltuğunda béla tarr ve ágnes hranitzky'nin yer aldığı 2000 yapımlı dram -gerilim filmidir. film, toplumsal olarak bir çok konuya değinirken, özellikle yozlaşma ve toplumsal hoşnutsuzluğa parmak basmaktadır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mercimek çorbasını protesto eden kellepaçacı" tarafından 15.07.2021 14:10 tarihinde açılmıştır.
1.
macar sineması tarihinin en usta yönetmenlerinden olan bela tarr üstadın andrey tarkovski biçiminde kendisine has bir üslüpla çektiği 2000 yılına ait şaheser. laszlo krasznahorkai‘nin ”the melancholy of resistance” kitabından ustaca senaryolaştırdığı ve bohem bir havada siyah beyaz olarak çektiği filmde öylesine sessiz ama bir o kadar da vurucu açılış yapar ve bu sizi daha filmin ilk dakikalarında içine çeker. valuska'nın barda anlattığı hikayeler anlatım biçimi kişilere biçtiği roller hiç bitmesin istersiniz. çünkü aslında bitmesini istemediğimiz umuttur yönetmen bunu senaryoda o kadar güzel yedirmiştir ki izlerken bir gotik masalın içerisinde bulursunuz kendinizi ve o bar hiç kapanmasın istersiniz. filmin ikinci yarısında valuska'nın yaşamında gördüklerine giriş yaparız aç gözlü insanları, savaşın yıkımlarını, açlığı, yağmayı, aşkı ve terkedilmeyi . hele hastane sahnesi son sahne umudun valuska'nın çıplak bedeninde sokaklarda yeşerdiği o son sahneyi anlatmak için kelimeler kiyafyetsiz kalır. bilmeden tanımadan saygı duyulan güya yüksek rütbeliler olmayan sirk hep bir umut dolu olan valuska.
werckmeister harmoniak için tanımsız konusuz konunun kişinin kendisi olduğu bir film diyebiliriz. varoluşun ne olduğu ve insanın bu varoluştaki yerinin bilinmediği ve düşünülmediği kara olmasına rağmen bembeyaz bir film, izleyen herkesin her izlediğinde kendinden başka başka şeyler bulabileceği farklı unsurlara şahit olacağı her sahnesini tekrar tekrar yorumlayacağı bir film.
yönetmenin ustalık işi olan bu film macar sineması sevenler için mükemmel bir deneyim olacaktır.
werckmeister harmoniak için tanımsız konusuz konunun kişinin kendisi olduğu bir film diyebiliriz. varoluşun ne olduğu ve insanın bu varoluştaki yerinin bilinmediği ve düşünülmediği kara olmasına rağmen bembeyaz bir film, izleyen herkesin her izlediğinde kendinden başka başka şeyler bulabileceği farklı unsurlara şahit olacağı her sahnesini tekrar tekrar yorumlayacağı bir film.
yönetmenin ustalık işi olan bu film macar sineması sevenler için mükemmel bir deneyim olacaktır.
devamını gör...
2.
3 günde, uyuya uyuya izlediğim bela tarr filmidir.
anlattığı şeyler güzel lakin bu kadar sıkıcı olmaya gerek yok usta. ömrümden ömür gitti yemin ediyorum. geçişler ağzımın suyunu akıttı, orası ayrı.. belki başka bir vakitte tekrar izlersem severim. şu sıralar pek varoluş sancısı çekecek havamda değilim..
anlattığı şeyler güzel lakin bu kadar sıkıcı olmaya gerek yok usta. ömrümden ömür gitti yemin ediyorum. geçişler ağzımın suyunu akıttı, orası ayrı.. belki başka bir vakitte tekrar izlersem severim. şu sıralar pek varoluş sancısı çekecek havamda değilim..
devamını gör...