1.
“el sueño de la razon produce monstruos".
fransisco goya'nın 1797 yılında yaptığı, akılcı ve aydınlanmacı kimliğiyle, hiciv dili kullanarak tanığı olduğu, toplumsal ve yönetimsel haksızlıkları, çirkinlikleri, çarpıklıkları, yolsuzlukları, yaygın yanlış adetleri ve sarayın açgözlülüklerini ima ettiği, 21.5x15 cm boyutlarındaki bir ıslak kazı/gravürünün ismidir.
gravür, goya'nın ilk gravür baskı tekniğini kullanıldığı yaklaşık 300 parçalık seriye; "los caprichos(kaprisler)"a dahil ettiği işlerinden biri.
sahnenin merkezinde metaforik bir imge yer alır. hem kendini hem de aklı temsil etmek için kullandığı figürün, ellerini ve başını masaya koyarak uykuya dalmasıyla arkadaki sisli atmosferden üşüşen cadılarla, şeytanlarla, cinlerle ve canavarla çevrildiği tasvir edilir.
figürün başını yasladığı masanın üzerinde "aklın uykusu canavarlar yaratır" ibaresi yer alır. akıl uyur ve insanoğlunun karanlık yönleri devreye girer.
figürün başına üşüşen tuhaf yaratıklar; yarasalar, baykuşlar ve vaşaklar birer semboldürler; cehaletin, kötülüğün, şeytaniliğin, karanlığın, hurafelerin ve ölümün sembolleri. uyku; zaaf ve aptallığı işaret ederken ortaya çıkan yaratıklar yoksulluğu, salgın hastalıkları, yozlaşmış yönetimin liderlerinin açgözlülüğünü, yalanlarını imler.
durum ne kadar tanıdık değil mi?
fransisco goya'nın 1797 yılında yaptığı, akılcı ve aydınlanmacı kimliğiyle, hiciv dili kullanarak tanığı olduğu, toplumsal ve yönetimsel haksızlıkları, çirkinlikleri, çarpıklıkları, yolsuzlukları, yaygın yanlış adetleri ve sarayın açgözlülüklerini ima ettiği, 21.5x15 cm boyutlarındaki bir ıslak kazı/gravürünün ismidir.
gravür, goya'nın ilk gravür baskı tekniğini kullanıldığı yaklaşık 300 parçalık seriye; "los caprichos(kaprisler)"a dahil ettiği işlerinden biri.
sahnenin merkezinde metaforik bir imge yer alır. hem kendini hem de aklı temsil etmek için kullandığı figürün, ellerini ve başını masaya koyarak uykuya dalmasıyla arkadaki sisli atmosferden üşüşen cadılarla, şeytanlarla, cinlerle ve canavarla çevrildiği tasvir edilir.
figürün başını yasladığı masanın üzerinde "aklın uykusu canavarlar yaratır" ibaresi yer alır. akıl uyur ve insanoğlunun karanlık yönleri devreye girer.
figürün başına üşüşen tuhaf yaratıklar; yarasalar, baykuşlar ve vaşaklar birer semboldürler; cehaletin, kötülüğün, şeytaniliğin, karanlığın, hurafelerin ve ölümün sembolleri. uyku; zaaf ve aptallığı işaret ederken ortaya çıkan yaratıklar yoksulluğu, salgın hastalıkları, yozlaşmış yönetimin liderlerinin açgözlülüğünü, yalanlarını imler.
durum ne kadar tanıdık değil mi?
devamını gör...
2.
tanım yazıldığını gördüğümde çok mutlu olduğum ve şaşkınlığımı sevinçle karşıladığım başlıktır. yazara bu tanımı için özel olarak teşekkür etmek istedim ama mesaj alımı kapalı olduğu için bu tanım başlangıcında teşekkür etmek istiyorum. pike eserle ilgili her şeyi yazmış ama bu tanım beni yazacaklarımdan alıkoyamayacak.
bir fransisco goya eseridir ve goya benim için dünyanın en büyük ressamıdır.
aklın uyku halinin nicedir farkındayız zaten. deneyimlemeye de devam ediyoruz bu tatlı rüyalar alemini. tatlı dediğime bakmayın. tatlılığı bizi oyalamasından aslında aklımız uykudayken deneyimlediğimiz şey kar altında uykuya dalarak ölüme gitmenin lezzeti gibi.
akıl uykuya yattığında canavarlar işbaşı yapar, hem de bütün güçleri ile çalışmaya başlayarak. kötülük zaferini ilan etmek için gerekli şartları elde etmiştir bu uyku durumunda. goya’nın canavarları gibi etrafımızı sararlar. ve biz artık bilincimizin çok uzağına düşmüş olduğumuz için canavarlarla savaşacak durumda olmayız. bunu istemeyiz de.
kaç bin yıllık uykudur ki bu aklın içine düştüğü, bitmek bilmiyor. insan ırkı akılsızlığının cezasını kendi yarattığı canavarlar tarafından infaz edilerek çekmeye mahkum. işin en kötü yanı uyanmaya hiç niyeti yok. bir prensin gelip öpmesini bekler gibi bir hali var akıl dediğimiz mefhumun. ama prensler de uyur.
bir fransisco goya eseridir ve goya benim için dünyanın en büyük ressamıdır.
aklın uyku halinin nicedir farkındayız zaten. deneyimlemeye de devam ediyoruz bu tatlı rüyalar alemini. tatlı dediğime bakmayın. tatlılığı bizi oyalamasından aslında aklımız uykudayken deneyimlediğimiz şey kar altında uykuya dalarak ölüme gitmenin lezzeti gibi.
akıl uykuya yattığında canavarlar işbaşı yapar, hem de bütün güçleri ile çalışmaya başlayarak. kötülük zaferini ilan etmek için gerekli şartları elde etmiştir bu uyku durumunda. goya’nın canavarları gibi etrafımızı sararlar. ve biz artık bilincimizin çok uzağına düşmüş olduğumuz için canavarlarla savaşacak durumda olmayız. bunu istemeyiz de.
kaç bin yıllık uykudur ki bu aklın içine düştüğü, bitmek bilmiyor. insan ırkı akılsızlığının cezasını kendi yarattığı canavarlar tarafından infaz edilerek çekmeye mahkum. işin en kötü yanı uyanmaya hiç niyeti yok. bir prensin gelip öpmesini bekler gibi bir hali var akıl dediğimiz mefhumun. ama prensler de uyur.
devamını gör...
3.
goya'nın ciddi anlamda mis gibi mesajlar verdiği eseri. ayık olun ulan! diyor herkese. bilinciniz berrak olsun. bilinciniz berrak değilse ve kan uykulara dalıyorsanız tekmili birden tek seferde tepenize üşüşür. ama eserin esasen çevirisi ''aklın rüyası canavarlar yaratır.'' bu önemli mi? bence önemli. şundan ötürü; zira metafor başlı başına değişiyor. belki adam güzel rüyalara dalmış, tatlı, neşeli, huzurlu. bir yanılgının esiri. ve o güzellikler içinde olduğunu düşünürken tepesine üşüşmüş karanlığın yaratıkları. farkındalık tamamen ortadan kalkmış. yapıldığı zamana bakarsanız aydınlanma felsefesine bir gönderme var. yoksa bile ben bu göndermeyi yaratıp hemen öyleymiş gibi davranabilirim. * birey ve toplum kendini güvende tutmak istiyorsa gözünü açmalı. bilincini açık tutmalı. sorgulamalı. aksi taktirde siz tatlı hayallerle oyalanırken koca bir dünya, koca bir tarih, koca bir varoluş altınızdan çekip alınır, sizin de ruhunuz duymaz.
birde bedene dikkatli bakarsanız bu yaratıklara karşı tepki vermeye çalışıyor gibi görüyorsunuz. uyur uyanık bir vaziyette. yani ufakta olsa bir direnç var. uyanın rüyalarınızdan der gibi. ispanya özelinde mevzuya bakarsanız da o dönem ispanyasının nasıl hicvedildiğini de görüyorsunuz zaten. simgeler üzerine yazılmış ama bana göre en tepede kanatları açan ve hepsini kavrayan ve kucaklayan mutlak monarşi ve bağnazlık. vücudun o ufak seğirmeleri de dönem ispanyasında kafi oranda verilemeyen tepki. düşlerinden düşüp kabusların ortasına salınan güzel bir hiciv. tabi şunu not düşmem lazım; ben futbol izleyen ve bu işlerden pek anlamayan bir arkadaşınızım. bu kadar süslü lafı bir arada kullanıp hata ettiğimiz kısım muhakkak vardır. fular değil atkı takıyoruz neticede. gol olduğunda tribünden aşağıya nehirler gibi akıyoruz. ama yine de bence gol oldu. siz iyisi mi bunun üzerine bir düşünün. *
birde bedene dikkatli bakarsanız bu yaratıklara karşı tepki vermeye çalışıyor gibi görüyorsunuz. uyur uyanık bir vaziyette. yani ufakta olsa bir direnç var. uyanın rüyalarınızdan der gibi. ispanya özelinde mevzuya bakarsanız da o dönem ispanyasının nasıl hicvedildiğini de görüyorsunuz zaten. simgeler üzerine yazılmış ama bana göre en tepede kanatları açan ve hepsini kavrayan ve kucaklayan mutlak monarşi ve bağnazlık. vücudun o ufak seğirmeleri de dönem ispanyasında kafi oranda verilemeyen tepki. düşlerinden düşüp kabusların ortasına salınan güzel bir hiciv. tabi şunu not düşmem lazım; ben futbol izleyen ve bu işlerden pek anlamayan bir arkadaşınızım. bu kadar süslü lafı bir arada kullanıp hata ettiğimiz kısım muhakkak vardır. fular değil atkı takıyoruz neticede. gol olduğunda tribünden aşağıya nehirler gibi akıyoruz. ama yine de bence gol oldu. siz iyisi mi bunun üzerine bir düşünün. *
devamını gör...