1.
metallica'nın 1988 çıkışlı dördüncü stüdyo albümüdür. artık o dönem kullandıkları yeşil çayların etkisi ile mi yoksa gençlik ateşinden midir bilinmez ama metallica'nın günbatımına doğru dörtnala en hızlı biçimde koştuğu albümdür. aksak ritmli tempoları müzikal açıdan gerçek bir masterpiece'tir.
senelerce jason'ın bassını kıstılar dediler durdular. bence albümü orijinal kılan şey, albümdeki bass eksikliğinden ortaya çıkan çiğ gitar sound'ı...
frayed ends of sanity'nin ortalarındaki kirk hammett solosu ise şahsımca adamın hayatı boyunca yazdığı en iyi solodur. zaten adam orada bütün manayı sıfırladı son 30 senedir quick picking wahlı bent soloları pişirip pişirip koyuyor önümüze.. ha kötü mü ? yoo değil olmasa metallica'da bir şeyler eksik derim....
senelerce jason'ın bassını kıstılar dediler durdular. bence albümü orijinal kılan şey, albümdeki bass eksikliğinden ortaya çıkan çiğ gitar sound'ı...
frayed ends of sanity'nin ortalarındaki kirk hammett solosu ise şahsımca adamın hayatı boyunca yazdığı en iyi solodur. zaten adam orada bütün manayı sıfırladı son 30 senedir quick picking wahlı bent soloları pişirip pişirip koyuyor önümüze.. ha kötü mü ? yoo değil olmasa metallica'da bir şeyler eksik derim....
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
başta ben de master cıydım 40 ı geçince and justice albümü de şarkısı da daha bir hitap eder oldu. hatta spotify da master dan bir leper mesiah bir orion kaldı. burton gitti sıçtı sıvadı diyorduk. yaş ne kadar etkiliymiş algıda and justice güzel bir örnek kendi özelimde.
devamını gör...
4.
adalet kayıp. ırzına geçilmiş adalet yok oldu çektiklerinde ipini. adalet yerini buluyor. gerçek aranmıyor. önemli olan kazanmak.*
devamını gör...
5.
6.
türkiye'nin durumunu özetleyen iki şarkıdan biri.
diğeri de peace sells.
bu arada şarkının asıl adı ...and justice for all idir. tabii başlıklarda noktalama işaretlerine izin yok sanırım.
diğeri de peace sells.
bu arada şarkının asıl adı ...and justice for all idir. tabii başlıklarda noktalama işaretlerine izin yok sanırım.
devamını gör...
7.
en sevdiğim parçası harvester of sorrow olan metallica albümü. yine metallica yine basit ama efsane arpejler. adı da bir güzel değil mi, harvester of sorrow falan hani. hem şöyle bir şeyler diyo'lar:
my life suffocates
planting seeds of hate
ı've loved, turned to hate
trapped far beyond my fate
vardır herhalde bi' bildikleri.
my life suffocates
planting seeds of hate
ı've loved, turned to hate
trapped far beyond my fate
vardır herhalde bi' bildikleri.
devamını gör...
8.
(bkz: ...and justice for all)
bana göre tüm zamanların açık ara en iyi thrash metal albümü.
şarkı sözleri o klasik "parti yaparız, deri ceketlerimizi giyeriz, bu şehirde içeriz" temalı şarkılardan çok uzak. daha olgun savaşın kötü yüzü ve dünyadaki adaletlitsizlik gibi konularından dem vurmuştur bu albümde. vokal desen söylemiyor, kükrüyor aslan gibi kurban olduğumunun jeymzi. davullar tuhaf bir şekilde gitar rifflerine-ritimlerine ters gidiyor. hafif aksak zamanlı partiler ve ride cymbal'ın hiç kullanılmaması gibi tuhaf kendine has özellikleri var bu albümün. sanırım jeymz ve larz gizliden gizliye ego yarıştırmış. lakin bu ego çarpışmasının yarattığı tuhaf uyum leziz. bu albümün davulları ilerde mike portnoy gibi devlerin tarzını bile etkiliyor. (devlerin tarzı büyük olur)
albümün prodüksüyonu grubun o zamana kadar ulaştığı en iyi kayıt kalitesine sahip. guns n' roses 'ın meşhur appetite for destruction albümünün yapımcısı olan mike clink bu albümde grubun yapımcılığını üstleniyor. kim bilir albümü onunla bitirseler nasıl bir şey dinlerdik... muhtemelen çok daha vahşi daha çiğ bir sound bizi karşılardı ama grup gidişattan memnun kalmayıp kendisini kovuyor ve eski prodüktörleri flemming rasmussen ile yolun yarısından dönüyor. bu değişiklik ara melodiler ve gitar sololarının o sıcak tonlarına kavuşmamızı sağlamış olmalı. meşhur bas gitar kazasına gelince açıkca söylemek gerekirse bas gitar tablarını inceleyenler ortaya gayet iyi bir iş çıkarıldığını görecektir. gelgelelim grubun "yeni çocuğu" ezme fırlamalığı yüzünden eksik kalıyor baslar. ulan metal dostluktu hani lanet olası bullyler? hıh.
ilk video klip bu albümden çıkıyor. grubu eleştirenler ilk albümün başarısını dave mustaine'e 2. ve 3. albümü de cliff burton'a yıkarlar hep. bu yüzeysel ezberlerin katıldığım yerleri olsa bile gruba çok haksızlık edilmiştir aslında. and justice for all tek başlarına güçlerini göstermiş oldukları için özel olarak sevdiğim bir albüm bu yüzden. albüm kaydında görevli teknik ekip sayısız kasetin demo kaydının alındığını söylemişti malum bas gitar kazasını da düşünürsek lars'ın burnunu mix masasına haddinden fazla soktuğunu tahmin edebiliriz.
çok uzun yıllar metallica'nın son thrash albümü olarak kalıyor. 2000'lerin ortasından itibaren köklerimize geri dönüyoruz geyiği ile yapılan işlerin sönüklüğü malumunuz. bu albümden sonra dozu arttırarak gitseydiler neler yaparlardı hayali yüzümü güldürüyor istemeden. kim bilir belki paralel bir zaman çizgisinde and justice for all'ın yaptıkları tüm progresif-thrash işleri içinde ne kadar amatörce olduğunu anıyorlardır.
bu albümün turnesi esnasında hafif progresif ve hızlı şarkılara seyirciden yeterli tepkiyi alamayan grup ac/dc'nin basit şarkılarla stadyumları doldurduğunu görünce atom mühendisliğine lanet etmiş ve çok daha minimal radyo dostu işler yapmaya karar vermiştir. grubun ve belki de thrash metalin kaderini değiştirmiş oldu bu albüm. daha sonra aşağı yukarı 3-5 yıl daha ana akımda başarı gösterebilen bazı albümler çıkıyor türden. ardından 90'ların sonuna kadar thrash metal underground bir tarz oluyor. eğer bu albümden sonra metallica bir thrash metal albümü daha yapsaydı piyasayı nasıl şekillendirirdi daha kimlere ilham kaynağı olur ve nasıl albümlerin yapılmasına sebep olurdu bilemiyoruz. muhtemelen grunge'ın iktidarına onlar da dayanamayacaktı. nesil değişmişti çünkü. 80'lerin gençlik asilik müziğinin olgunlaşıp en kaliteli eserlerini yağdırmaya başlayacağı dönemde seattle'da mevzu patlıyor yaw. bu dünya adaletsiz değildir de nedir be annem? haykırarak yakınıyorum;
justice is lost, justice is raped, justice is gone!
bana göre tüm zamanların açık ara en iyi thrash metal albümü.
şarkı sözleri o klasik "parti yaparız, deri ceketlerimizi giyeriz, bu şehirde içeriz" temalı şarkılardan çok uzak. daha olgun savaşın kötü yüzü ve dünyadaki adaletlitsizlik gibi konularından dem vurmuştur bu albümde. vokal desen söylemiyor, kükrüyor aslan gibi kurban olduğumunun jeymzi. davullar tuhaf bir şekilde gitar rifflerine-ritimlerine ters gidiyor. hafif aksak zamanlı partiler ve ride cymbal'ın hiç kullanılmaması gibi tuhaf kendine has özellikleri var bu albümün. sanırım jeymz ve larz gizliden gizliye ego yarıştırmış. lakin bu ego çarpışmasının yarattığı tuhaf uyum leziz. bu albümün davulları ilerde mike portnoy gibi devlerin tarzını bile etkiliyor. (devlerin tarzı büyük olur)
albümün prodüksüyonu grubun o zamana kadar ulaştığı en iyi kayıt kalitesine sahip. guns n' roses 'ın meşhur appetite for destruction albümünün yapımcısı olan mike clink bu albümde grubun yapımcılığını üstleniyor. kim bilir albümü onunla bitirseler nasıl bir şey dinlerdik... muhtemelen çok daha vahşi daha çiğ bir sound bizi karşılardı ama grup gidişattan memnun kalmayıp kendisini kovuyor ve eski prodüktörleri flemming rasmussen ile yolun yarısından dönüyor. bu değişiklik ara melodiler ve gitar sololarının o sıcak tonlarına kavuşmamızı sağlamış olmalı. meşhur bas gitar kazasına gelince açıkca söylemek gerekirse bas gitar tablarını inceleyenler ortaya gayet iyi bir iş çıkarıldığını görecektir. gelgelelim grubun "yeni çocuğu" ezme fırlamalığı yüzünden eksik kalıyor baslar. ulan metal dostluktu hani lanet olası bullyler? hıh.
ilk video klip bu albümden çıkıyor. grubu eleştirenler ilk albümün başarısını dave mustaine'e 2. ve 3. albümü de cliff burton'a yıkarlar hep. bu yüzeysel ezberlerin katıldığım yerleri olsa bile gruba çok haksızlık edilmiştir aslında. and justice for all tek başlarına güçlerini göstermiş oldukları için özel olarak sevdiğim bir albüm bu yüzden. albüm kaydında görevli teknik ekip sayısız kasetin demo kaydının alındığını söylemişti malum bas gitar kazasını da düşünürsek lars'ın burnunu mix masasına haddinden fazla soktuğunu tahmin edebiliriz.
çok uzun yıllar metallica'nın son thrash albümü olarak kalıyor. 2000'lerin ortasından itibaren köklerimize geri dönüyoruz geyiği ile yapılan işlerin sönüklüğü malumunuz. bu albümden sonra dozu arttırarak gitseydiler neler yaparlardı hayali yüzümü güldürüyor istemeden. kim bilir belki paralel bir zaman çizgisinde and justice for all'ın yaptıkları tüm progresif-thrash işleri içinde ne kadar amatörce olduğunu anıyorlardır.
bu albümün turnesi esnasında hafif progresif ve hızlı şarkılara seyirciden yeterli tepkiyi alamayan grup ac/dc'nin basit şarkılarla stadyumları doldurduğunu görünce atom mühendisliğine lanet etmiş ve çok daha minimal radyo dostu işler yapmaya karar vermiştir. grubun ve belki de thrash metalin kaderini değiştirmiş oldu bu albüm. daha sonra aşağı yukarı 3-5 yıl daha ana akımda başarı gösterebilen bazı albümler çıkıyor türden. ardından 90'ların sonuna kadar thrash metal underground bir tarz oluyor. eğer bu albümden sonra metallica bir thrash metal albümü daha yapsaydı piyasayı nasıl şekillendirirdi daha kimlere ilham kaynağı olur ve nasıl albümlerin yapılmasına sebep olurdu bilemiyoruz. muhtemelen grunge'ın iktidarına onlar da dayanamayacaktı. nesil değişmişti çünkü. 80'lerin gençlik asilik müziğinin olgunlaşıp en kaliteli eserlerini yağdırmaya başlayacağı dönemde seattle'da mevzu patlıyor yaw. bu dünya adaletsiz değildir de nedir be annem? haykırarak yakınıyorum;
justice is lost, justice is raped, justice is gone!
devamını gör...
9.
metallica'nın en protest, en isyankar, en düzene baş kaldıran albümüdür.
devamını gör...
10.
açık ara en iyi metallica albümü.
devamını gör...
11.
metallica'nin bağıra bağıra adaleti aradığı, düzene baş kaldırdığı, konserlerinde themis heykelini paramparça ettiği, adaletin yalan olduğunu, paranın konuştuğunu, ortaya sekiz kilogram taşak koyduğu efsane şarkısı ve albümü. iyi ki varsınız metallica bey, hep var olun.
devamını gör...
12.
metallica'nın en iyi albümlerinden biridir.
devamını gör...
13.
tüyleri diken diken eden metallica albümü. başlıkların arasında adını görünce bile içim ürperdi öyle güzeldi. efsane nedir, işte budur.
devamını gör...
14.
metallica için bir devrin sonu ve yeni bir devrin başlangıcı olan albüm. cliff burton'ın ölümünden sonraki ilk albümdür. bas gitara jason newsted geçmiştir. grup jason'a henüz güvenmediği için stüdyo kaydında bas gitar oldukça geri plana itilmiştir. bence cliff kadar olmasa da jason'ın bu albümdeki performansı müthiştir.
müzikal olarak da metallica için thrash metal bu albüm ile son bulmuştur. bu albümden sonra hiç bu kadar sert hatta bu kadar melodik bir albüm yapmadılar.
albümün benim için en özel yanı da cliff bestesi olan ve heavy metal tarihinin en hüzünlü şarkısı olan to live is to die şarkısının bu albümde olmasıdır.
müzikal olarak da metallica için thrash metal bu albüm ile son bulmuştur. bu albümden sonra hiç bu kadar sert hatta bu kadar melodik bir albüm yapmadılar.
albümün benim için en özel yanı da cliff bestesi olan ve heavy metal tarihinin en hüzünlü şarkısı olan to live is to die şarkısının bu albümde olmasıdır.
devamını gör...