1.
ünlü bir hümanist öğretmendir.
babası da kendisi gibi ünlü bir hümanist olan guarino veronese’dir. bu ünlü meslektaşımla ilgili benim dikkatimi çeken şey hümanist ya da öğretmen olması değil bir kitabı sesli okumakla ilgili düşünceleridir, ki dünyanın en büyük ve en etkileyici okurlarından biri olan alberto manguel de bu fikri destekler.
yazdığı “ a program of teaching and lerning” isimli kitabında bu konuya şöyle değinmiştir öğretmen arkadaşım, okurların sayfada sessizce göz gezdirmemeleri ya da alçak sesle mırıldanmamaları konusunda ısrar ettikten sonra:
“çünkü çoğu zaman olduğu gibi kendi sesinin doyamayan biri sanki başka bir yerdeymişçesine birçok satırı atlayacaktır. sesli okumanın anlamaya yararı küçük görülemez, ne de olsa başkasından çıkıyormuş gibi duyduğumuz sesle kulaklar dikkatin toplanması için zihnimizi harekete geçirir.”
meslektaşıma ve alberto manguel’e bu konuda katılamıyorum zira ben sessiz okurum ve hiçbir satırı atladığımı da sanmıyorum ama bir zamanlar yüksek sesle okumak kütüphanelerde bile bir adetmiş ve bunun öğrenmeyi kolaylaştırdığına inanılmış. belki de öyledir ama bu kadar kesin ve genel bir yargı en azından beni dışarıda bırakıyor.
guarino sesli okumanın okuyanın anlamasına yardımcı olmanın yanı sıra sıcaklığı artırıp kanı seyrelttiğini ve toplar damarı temizleyip atar damarı açtığını, besini alıp öğüttüğümüz o damarlarda gereksiz nemin kımıldamadan durmasına izin vermediğini söyler.
anlam veremesem de böyle olacağına. yine de kendime bir düşünme payı bırakıyorum.
babası da kendisi gibi ünlü bir hümanist olan guarino veronese’dir. bu ünlü meslektaşımla ilgili benim dikkatimi çeken şey hümanist ya da öğretmen olması değil bir kitabı sesli okumakla ilgili düşünceleridir, ki dünyanın en büyük ve en etkileyici okurlarından biri olan alberto manguel de bu fikri destekler.
yazdığı “ a program of teaching and lerning” isimli kitabında bu konuya şöyle değinmiştir öğretmen arkadaşım, okurların sayfada sessizce göz gezdirmemeleri ya da alçak sesle mırıldanmamaları konusunda ısrar ettikten sonra:
“çünkü çoğu zaman olduğu gibi kendi sesinin doyamayan biri sanki başka bir yerdeymişçesine birçok satırı atlayacaktır. sesli okumanın anlamaya yararı küçük görülemez, ne de olsa başkasından çıkıyormuş gibi duyduğumuz sesle kulaklar dikkatin toplanması için zihnimizi harekete geçirir.”
meslektaşıma ve alberto manguel’e bu konuda katılamıyorum zira ben sessiz okurum ve hiçbir satırı atladığımı da sanmıyorum ama bir zamanlar yüksek sesle okumak kütüphanelerde bile bir adetmiş ve bunun öğrenmeyi kolaylaştırdığına inanılmış. belki de öyledir ama bu kadar kesin ve genel bir yargı en azından beni dışarıda bırakıyor.
guarino sesli okumanın okuyanın anlamasına yardımcı olmanın yanı sıra sıcaklığı artırıp kanı seyrelttiğini ve toplar damarı temizleyip atar damarı açtığını, besini alıp öğüttüğümüz o damarlarda gereksiz nemin kımıldamadan durmasına izin vermediğini söyler.
anlam veremesem de böyle olacağına. yine de kendime bir düşünme payı bırakıyorum.
devamını gör...