depersonalizasyon türkçeye, kendine yabancılaşma, kendinden kopma olarak çevrilirken derealizasyon ise gerçekdışılık, gerçekdışı olma duyumu olarak çevrilmiştir. derealizasyon ve depersonalizayonu tetikleyen faktörler: yaşanan travmatik bir olay, uzun ve yoğun dönemli stres, kişilik yapısı, bazı uyuşturucu maddelerinin kullanımı, çok aşırı ve uzun süreli alkol kullanımı ve bazı hallerde yaşanan çarpmaya bağlı beyin travmaları sayılabilir.
devamını gör...
kişinin kendini bulunduğu yere ve kendine yabancı hissetme durumudur.
yürürken veya herhangi bir ortamdayken bir anda gerçeklik algını yitiriyor gibi oluyorsun. bunu yaşamayan insanlara tarif etmek zor. çocukken kendime en çok sorduğum sorulardan biri şuydu. "ben kimim?"* benliğime yabancı hissetme durumu ve saçma sapan, açık uçlu, yanıtlayamayacağım sorular. kimim ben, yaşamdaki rolüm ne? gibi sorularla bir psikoza girer bedenimi ve bulunduğum anı hissetmeye çalışırdım. bazen yıllardır tanıdığım insan karşımda oturuyorken, yine birden algım kopuyor ve "bu kim, ne ara tanıştık ki biz" diyorum. kendine üçüncü şahıs gözünden bakmak, trene ters koltukta oturmak gibi bir his. hâlâ benzer durumlar yaşayıp realiteden koptuğum oluyor ara sıra.*
devamını gör...
derealizasyon, kişinin kendini olduğu zamanda,yerde ve anda hissetmeme krizlerini yaşadığı, özellikle bebeklik ve çocukluk çağında yaşanan ağır stresin sonucu ile bağdaştırılan bir psikolojik rahatsızlıktır. en basitinden çocukken markette veya başka bir yerde annenizi bulamadığınız zaman yaşadığınız ağır stres bile bu hastalığın bilinmeyen bir tetikçisi olabilir.
bayılıyorum psikolojiye ya.sağlıklı adamı bile iki tutam freud kohberg erikson falan okuyunca ulan ne çile çekmişiz be dedirtir.
bu hastalığı ara ara krizler şeklinde yaşayan biri olarak yaşadığım hissiyatı kendi hayatımın kameramanı olmak olarak açıklayabilirim.yaşıyorum ancak izliyorum, dejavu ve jamais vu artık iki yoldaşım olmuş, sürekli bir yerlerde kendimi arıyorum, olmayan şeyleri olmuş sanıp, olmuş şeyler de sanki hiç olmamış gibi ve bu iki olaydan da kendimden o kadar eminim ki, aklımın bana oyun oynadığını anlamam bazen günler alıyor. o yüzden genellikle fotoğraflar çekip günlük tutuyorum. insanın bazı olayların yaşandığına ve orda olduğuna kendini inandırmak zorunda olması bana çok komik geliyor. anlık bir krizimde sözlükte yazmışım, merak eden varsa lütfen buyursun (bkz: #1123534
fakat avantajları yok mu, var tabii, zor bir ayrılık geçirdikten bir süre sonra olum zaten gerçek miydi ki o kız,sen burada değilsin o da burada değil hiç bir zaman olmadı diyip hastalığı kendime yorarak şakalar yapıyorum,lan yoksa şizofren miyim diyorum, ne şizofreni diyorum olmayan insanlarla konuşacak durumum yok ki zaten ben neyin olup olmadığını sorguluyorum, işim gücüm yok bir de kafamdan hayali persona uydurup onunla iki lafın belini kıracağım. oldu.
bu hastalığımı bilen muzip arkadaşlarım bazen krize girip farketmeden dalıp gittiğimde gittiğin evrenden pişmaniye getir şakalarıyla beni darlarken yarım bir gülüşle evrende iki şey gerçek değildir: pişmaniye ve bilecik diye düşünüyorum.
bu illeti çeken insanlar haricinde çoğu kişinin belki de dinledikleri zaman hissetmeyeceği ama sevgili şu anda olduğunu düşünüp aslında olmayan, yaşadığı şeyin similasyon olmasıyla kafayı bozmuş, yapıtaşları kodlardan oluşan derealizasyon muzdaribi arkadaşlara gerçek olmayan kardeşinizden bir hediye şarkı bırakıyorum sizlere: leprous-foreigner
ıt's a fight to stay alive
ıt's a fight against myself
became a foreigner in my
ın my own head
my sword is double-edged.
devamını gör...
durumumuz yoktu okuyamadık.
devamını gör...
ne demişler şarkıda?
bir derdim var artık tutamam içimde
gitsem nereye kadar
kalsam neye yarar
hiç anlatamadım hiç anlamadılar
herkes neden düşman
herkes neden düşman
unuttuk hepsini nuhun nefesini
gelme yanıma sen başkasın ben başka


depersonalizasyonu bilmem ama derealizasyon çok şahane sen de gelsene!
devamını gör...
2008 yılı fransız yapımı (bkz: skhizein) adlı kısa filmi hatırlatmış kavramlardır.
devamını gör...
açıklayanlar aradaki farkları çok güzel açıklamışlar ama ben latte ve cappucino arasındaki farkı zor anlarken benim için yine üç beş gömlek üst başlıklar. ben yine sakin sakin günde maksimum 30 sayfa kitabımı okuyayım, bitkimi sulayayım.

şimdi elindeki telefonu sakince yere bırak.*

edit: psikoloji de okudum tam bir utanç köşesi ama ilgilendiğim alan sinirbilim ve karar verme üstüneydi daha çok.kimse de birşey demedi ama dedim ben burada kendi kendime bu çok gerekli olmayan bilgiyi kamuoyuna arz edeyim.
devamını gör...
filmi izleyenler için bir bakış açısı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
eskiden başıma gelen ancak ne olduğunu yıllar sonra anladığım durum. ne oldu nasıl oldu da bundan kurtuldum hiç bilmiyorum ve sanırım bilmek de istemiyorum.
devamını gör...
depolarizasyon diye okudum, yarım biyoloji bilgimle bir şeyler yazmaya geliyordum.işin aslı öyle değilmiş.
devamını gör...
derealizasyon değil ama depersonalizasyonu yaşıyorum. bazen aynaya baktığımda kendimi tanıyamıyorum. bu ben miyim ? bu beden bana mı ait ? diye sorarken buluyorum kendimi.
devamını gör...
real eyes realize real lies…
devamını gör...
hayatımda üç defa yaşadım birini hatırlayamıyorum ama yaşadığımı biliyorum.
bir keresinde çok içmiştim ve birileriyle konuşuyormuşum fakat ben onları arkadaşlarım zannediyordum. hatta bana çok iyi davrandıklarını düşünmüştüm ve birlikte başka bir bara gittik. bana oturup orda beklememi söylediler ve saatler geçmiş. kendime geldiğimde garson kimsenin benimle gelmediğini söyledi. anlayamıyordum bu yuzden inanılmaz yüksek müziğin içinde kendime gelmeye çalışırken gerçekten o filmlerde bir uzaklaşıp bir yakınlaşma sekansı içinde en sonunda mekan sahibi gelip biriyle gelmiş olabileceğimi ama galiba beni bırakıp mekanı terk ettigini söylediğinde bir süre sonra mekandan çıkıp bildigim bara geri döndüm fakat kapalıydı. eve nasıl gittiğimi bile hatırlamıyorum. tek bildiğim birkaç gün sonrasında sorduğumda hayır kesinlikle biz değildik evet oradaydık ama bizimle değil birileriyle konuşuyordun işin kötüsü sana çok kötü davranıyorlardı uyardık biz hatta sonra gittiler ama nedense sen de peşlerinden gitfin.
o kadar çok utanmıştım ki.
hiçbir şey hatırlayamamak bir yana gördüğüm kişilerle bana tarif edilen kişilerin bambaşka olması bambaşka düşünmüş olmam.
sonrasında da sarhoş oldum ama kesinlikle bu kadar değildi. böyle değildi yani. birilerini karıştırmak yüzlerini karıştırmak nedir ya?
bunun hastalığını yaşayanlar var bir de çok sıkıntılı bir durum.
devamını gör...
derealizasyonu kendimden bir örnekle açıklamak istiyorum. pazarda havuç tezgahını görünce tetiklendiğim an yaşadıklarımı açıklayayım. gözümün önünde eski sevgilime havuç tarator yaptığım her an canlanmaya başlamıştı. o mutfak, havuçların kavrulması, güzelce tabağa koyuşum, üstünü süsleyişim, sarımsağın kokusu, salondan bana hatunum nerdesin diye sesleni… her şey çok gerçekti. sanki hem o anları tekrar yaşıyordum hem de uzaktan izliyordum. gözümün önünde mutfağa gelip bana sarılışını izliyordum, bana sarıldığı an hissettiklerimi hissediyordum. bir anda başka bir gün, yılbaşı gecesi lazanya yapmışım sofrada yine havuç tarator. yoğurdu fazla koydum diye hayıflanıyorum ona mızmızlanarak. bir yandan yiyerek bir yandan iltifatlar ediyor. hem yanıbaşında koltukta oturuyor gibi, hem de karşıdan izliyormuşum gibi. ben bunu size nasıl anlatayım.. çaresizliğin içinde boğulan özlem kendini daha güzel nasıl belli edebilir?
devamını gör...
bir dönem böyle bir şey geçirmiştim sanki.
devamını gör...
benim hallerim var demenin iki farklı yolu.
devamını gör...
derealizasyon bireyin gerçeklik algısını yitirmesi, dış dünyaya kayıtsızlık, duyarsızlaşma olarak tanımlanan rahatsızlık.

derealizasyon, kişinin gerçek dünyanın dışına çıkıp kendi benliğinden ve çevresinden uzaklaştığı ve koptuğu dissosiyatif bir bozukluktur.

madde kullanımının buna neden olduğu söylenebilir.

depersonalizasyon ise kişinin kendi bedenine yabancılaşması, kendine gözlemci olarak bakması.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
üst üste maruz kaldığımız millî travmalar, pandemi sürecinde hat safaya ulaşmış çaresizlik duygusu, maruz kalınan zorbalıklar ve buna benzer etkenlerden dolayı ucundan kıyısından bir sekilde yakaladığımızı düşündüğüm dissosiyatif bozukluklardır her ikisi de.

derealizasyon, kişinin kendi dünyasının dışına çıkıp benliğinden ve çevresinden uzaklaşması, duyarsızlaşmasıdır. hem kendisinden hem de çevresinden kopan birey, etrafındaki insan ve nesneleri gerçek dışı algılar. algidaki bu bozukluk kişiyi gerçek dünyadan uzaklaştırır. uzun süren ya da geçici bir süreç olarak görülen bir rahatsızlıktır. istismar( milletçe istismar edildiğimizi kim inkâr edebilir), aile içi şiddet, madde kullanımı, anı kayıplar, travma sonrası stres bozukluğu( bu sanırım benim üstteki tanimimi destekliyor yine), beyindeki nörotransmitlerin dengesizliği( tanımıma destek hızla büyüyor) bu hastalığın sebeplerindendir.

depersonalizasyon ise bireylerin kendisini dışarıdan izlemesi ve davranış ve düşünceleri üzerindeki kontrolü kaybetmesidir.
devamını gör...
belirli bir dönem depersonalizasyon rahatsızlığını tecrübe etmiştim. ara ara heyecanlandığım anlarda olurdu ve gerçekten can sıkıcıydı. eğer bir de unutkanlık varsa harbiden delirmeye yakın bir şey oluyor. sonra kendiliğinden geçti, belki de artık hiç bir şeye heyecanlanmadığımdandır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"depersonalizasyon ve derealizasyon" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim