doksanları yaşamamış olanların tuhaf bir şekilde çok çekici bulduğu ancak o dönemi yaşamış olanlar için belli konularda özleme şayan olmasına rağmen çoğu açıdan tam bir bataklık olan dönemdir.

doksanlar müzik açısından oldukça verimli bir dönemdi elbette ancak özel televizyonların ortaya çıkması ile birlikte televizyon çocuklarına dönen insanlar için travmatik olaylara neden olan birçok olaya sahne oldu.

trt’nin soğuk ve mesafeli yayınlarının prangasından kurtulan televizyon bu sefer de sulu sepken bir bayağılık altında kıvranmaya başladı. cinsel açlığın afrika’sı olan ülkemde sansürsüz yayın mantığı fikirler üzerindeki sansürü kaldırmak yerine çıplaklık üzerindeki sansürü kaldırmakla işe başlandı.

her an vıcık vıcık bir cinsellikle ekrana bağlanmaya çalışılan insanlar bir de üstüne neden ünlü olduğu bilinmeyen tuhaf tiplerin türemesi ile iyice dumura uğradı. trt’nin aptalca sansüründen kurtulup en az onun kadar aptalca olan kalitesiz yayınlarla içimiz dışımıza çıktı.

terör ve faili meçhullerin sıradan olaylara dönüştüğü o dönemde insanlar televizyonlardan dağıtılan hediyeler için canhıraş bir savaşa girerek günlük dertlerinden uzaklaşma hevesine düştü.

şu an z kuşağına bas bas bağıran insanların yasemin evcim için televizyon ekranına yapıştığı, dansöz kıyafetlerini çok kapalı buldukları için şikayet mektupları yazdığı, kalitesiz televizyon programlarında sürekli kavga eden insanları izlerken taraf tutmayı marifet saydığı dönem o kadar de eskide kalmadı.

çok merak ettiğim şey şudur: şu an z kuşağına ahlak dersi veren doksanlar düşkünlerinin elinin altında internet erişimi oldaydı neler yaparlardı acaba?

doksanlar benim zaman zaman özlemle andığım kurtuluşu olmayan bir bataktır.
devamını gör...
insanlar o yıllardaki samimiyeti ve iletişimi; etkileşimi özlüyor bana kalırsa. insan ilişkileri şimdiki kadar yozlaşmamıştı. insanlar yüz yüze iletişim halindeydi. şimdiki gibi hayatını tamamen whatsapp mesajları ya da sosyal medyaya adamamış; birbirini ötekileştirmemişti. şimdi herkes birbirine düşman. kimse kimseyle doğru dürüst iletişim kuramıyor. her şey yüzeysel ve çabuk tükeniyor. kalıcı olan bir şey yok. özlenen bunlar olmalı yoksa her dönemde yaşanan acılar, hatırlanmak istenmeyen şeyler oluyor haliyle. bugüne dair güzel olarak hatırlanması istenen ne varsa derseniz verilecek çok az cevap var.
devamını gör...
(bkz: uyan uyan uyan gönlüm uyan)
devamını gör...
özlemin o yıllara değil de daha çok maziye dönük bir özlem olduğunu düşünüyorum.
şu an için mevzu bahis 90’lar, çünkü y kuşağına hitap ediyor. y kuşağı da arafta kalmış bir kuşak. hem internet dönemine hem eski döneme ait. yani y kuşağı interneti z kuşağı kadar aktif olmasa da kullanabiliyor ve bu yolla da geçmişle bugün arasında yaptığı karşılaştırma daha büyük kitlelere ulaşabiliyor.

bunu özellikle belirtiyorum , çünkü 20 yıl kadar sonra hey gidi 2000’ler, hey gidi 2010 yılı gibi söylemler daha revaçta olacak. y kuşağı aktifliğini kaybedecek ve tahtını z kuşağına verecek; o da gençliğini çocukluğunu çağrıştıran yıllara özlemini bu şekilde belirtecek.

y kuşağı olarak bunu bataklık saymasam da, geçmişte kalan bir film, dizi, müzik duyduğumda garip oluyorum. hele uzun zamandır duymadığım ve aklımdan çıkan bir şeyse. hani koku hafızası vardır ya; o koku sizi ,o kokuyla bağdaştırdığınız anılara götürür. bu da benim için öyle; o zamanki düşüncelerime, duygularıma, hayallerime dönüyor; bir nevi o duyguları tekrar yaşıyorum. her ne kadar geçmişe bağlı biri olmasam da, dozunda alınan bir mazi insanı iyi hissettiriyor.
devamını gör...
çocukluğumuza olan özlemle karışık değerlenirdimiz zaman dilimi. aslında şu an hatırladığımız kadar kusursuz bir dönem değildir geçmişte kaldığı için öyle hissedilmektedir. örneğin müziğin o donem de kaliteli olduğu söylenir fakat bir o kadar saçma sapan şarkı vardır kulak kanatan. üstelik meşhur olanın bir benzerine de albüm yapmak o zamanın meşhur saçmalığı (bkz: emrah-emral, tarkan-emir vb)
televizyon da gösterilmeyen hiçbir şiddet türü yok sansür hak getire... gel hasıl kelam güzeldir ama çok ta abartmamak lazım o kadar da değil
devamını gör...
doksanların, özlemle anılan birçok güzel yönü var. ancak ülkemiz açısından doksanları batak haline getiren figürlerin hala yok olmaması, medyada, sanatta, siyasette, sporda yani toplum dinamiklerine hakim olan her alanda aktif rol oynamaları, doksanlara özlem duyulan anlarda kişiyi silkeleyip kendine getiriyor.

nefret edilenler, doksanlar figürleri. nefret edilenlerden kurtulmamızı sağlayacağını düşündüklerimiz de doksanlar figürleri. resmen doksanlara hapsolmuşuz.

düşününce doksanlar ülke açısından öyle bir batak ki saplanıp kalmışız. umarım en yakın zamanda kurtuluruz.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
90'larda kaç yaşında olduğu da önemli galiba.

geçen ekşide biri "türkiye'nin en şanslı kuşağı 80 doğumlular" diye başlık açtı. daha önce ben de benzerlerini yazdım, kıskandığım bir kuşaktır. bu arkadaşlar 90'larda çocukluk bitirdiler, ergenlik yaşadılar. metallica, guns 'n roses,bon jovi, madonna, michael jackson, whitney huston aynı sene ülkeye stadyum konserine gelmiş ya şaka gibi. bakın şu 7 albüm, 44 gün arayla çıkmış. anlatsan inanmazlar.

müzik açısından akıl almaz yıllarmış, ergenlik için 10/10 dönemmiş.

yok refah partisi yok 28 şubat, terör ortamala çocuğa çok şey ifade etmez. laylaylom için en iyi 10 yıl doksanlar.
devamını gör...
vatka var mı vatka, vatka yokluğundan öleceğim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"doksanlar batağı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim