1.
--- alıntı ---
16.yüzyılın sonların istanbulda doğdu. bir kapıkulu sipahisi'nin oğludur. hızlı ve güzel yazı yazması sebebi ile önce mali işlerden sorumlu kişi olarak saraya girdi. çok geçmeden sadrazam kemakeş kara mustafa paşa zamanında "tezkireci" yani resmi yazıları yazan kişi oldu. çok geçmeden sadrazam sultanzade mehmet paşa zamanında "mevkūfatçı" yani mevkufat adı altında toplanan kaçkın resmi, boşalmış timar ve vakıf gelirleri ile geleneksel vergilerden savaş için ayrılan para işleriyle uğraşan görevli oldu.
ardından 1646 yılında defterdar vezir olarak göreve getiridi. 17 eylül 1647’de vezîriâzam sâlih paşa’nın katli üzerine, vezîriâzamlık seferde bulunan mûsâ paşa’ya verilmişken o sırada getirildiği sadâret kaymakamlığında çevirdiği entrikalarla ve bir rivayete göre sultan ibrâhim’e sunduğu 300.000 kuruş karşılığında sadrazamlık makamını elde etti.
sadâret makamına getirildiği sırada devlet içeride büyük bir karışıklık içinde, dışarıda ise girit yüzünden venedik’le savaş halinde idi. çanakkale boğazı’nı tutan venedikliler bosna taraflarında da üstün durumdaydılar ve kırka sancağında bazı kale ve palankaları alarak ilerliyorlardı. bu arada stratejik önemi bulunan ve sınır boylarında yer alan klis kalesi de venedikliler’in eline geçti. vezîriâzam ahmed paşa, klis’in venedikliler’ce zaptedildiğini padişahtan sakladı ve bunu küçük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka kaybı olarak gösterdi.
o sıralarda rumeli beylerbeyiliğinden ikinci vezirlikle istanbul’a getirtilen ve padişahın damadı olan fazlı paşa, gerçeği vezîriâzamın yanında sultan ibrâhim’e söylediği gibi onu rüşvet almak, devlet mansıplarını satmak ve gerçekleri padişahtan gizlemekle itham etti. bunları ilk defa duyan sultan ibrâhim fazlı paşa’yı azarladı; daha sonra hapsedilen fazlı paşa azak kalesi muhafızlığıyla istanbul’dan uzaklaştırıldı. ahmed paşa, gerçekleri padişahın öğrenebileceği endişesiyle sarayda savaşın konuşulmasını yasaklamış, bu arada venedik donanmasının çanakkale boğazı’nı kapattığını da padişahtan gizlemişti.
vezîriâzam ahmed paşa, bu tutum ve davranışlarıyla çeşitli kesimlerin tepkilerini çekmeye başladı. başta kara murad ağa olmak üzere yeniçeri ocağı ileri gelenleri de bu uygulamalardan rahatsızlık duymaktaydılar. yeniçeri ileri gelenlerinin düşmanlığını kazanan ahmed paşa bu muhalif grubu ortadan kaldırmaya çalıştı.
nitekim oğlu bâkî bey’in düğününe kara murad ağa ve arkadaşlarını da çağırarak onları topluca öldürtmek istediği, ancak ocak ağalarının bu davetin bir tuzak olduğunu öğrenerek düğünü terkettikleri belirtilir. yeniçerilerle olan anlaşmazlık ve onlar üzerinde otorite kurma mücadelesi vezîriâzamın sonunu hazırlayan sebeplerin başında gelir. ocak ağaları etmeydanı’ndaki orta cami’de toplandılar ve vezîriâzamın azlini kararlaştırdılar. ardından bu kararı şeyhülislâma bildirerek ondan ulemâyı ikna etmesini istediler.
fâtih camii’nde toplanan ağalar ve ulemâ meclisine sipahiler de katıldı. daha sonra vezîriâzam camiye davet edildi. ancak ahmed paşa durumu önceden öğrenip gizlenmişti. gelişmelerden haberdar olan sultan ibrâhim bir haseki göndererek cemiyetin dağılmasını istediyse de şeyhülislâm hoca abdürrahim efendi, hasekiye vezîriâzam kendilerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi.
öte yandan son gelişmelerden haberdar olan ve firar eden ahmed paşa, telhisçisi ve bir hizmetkârı ile kılık değiştirip bir heybe altın, değerli mücevherler ve şeyh hamdullah hattı bir mushafı alarak bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istedi, fakat hiçbiri tarafından kabul edilmedi. bunlardan hacı behram adlı bir kişinin ihbarı üzerine yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislâm fetvasıyla boğularak öldürüldü.
cesedi çıplak olarak atmeydanı’nda bir çınarın altına konuldu ve burada “insan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir” inancıyla kılıç darbeleriyle parça parça edildi. bundan dolayı ahmed paşa ölümünden sonra “bin parça” anlamına gelen hezarpâre lakabıyla anılmıştır.
--- alıntı --- buradan
16.yüzyılın sonların istanbulda doğdu. bir kapıkulu sipahisi'nin oğludur. hızlı ve güzel yazı yazması sebebi ile önce mali işlerden sorumlu kişi olarak saraya girdi. çok geçmeden sadrazam kemakeş kara mustafa paşa zamanında "tezkireci" yani resmi yazıları yazan kişi oldu. çok geçmeden sadrazam sultanzade mehmet paşa zamanında "mevkūfatçı" yani mevkufat adı altında toplanan kaçkın resmi, boşalmış timar ve vakıf gelirleri ile geleneksel vergilerden savaş için ayrılan para işleriyle uğraşan görevli oldu.
ardından 1646 yılında defterdar vezir olarak göreve getiridi. 17 eylül 1647’de vezîriâzam sâlih paşa’nın katli üzerine, vezîriâzamlık seferde bulunan mûsâ paşa’ya verilmişken o sırada getirildiği sadâret kaymakamlığında çevirdiği entrikalarla ve bir rivayete göre sultan ibrâhim’e sunduğu 300.000 kuruş karşılığında sadrazamlık makamını elde etti.
sadâret makamına getirildiği sırada devlet içeride büyük bir karışıklık içinde, dışarıda ise girit yüzünden venedik’le savaş halinde idi. çanakkale boğazı’nı tutan venedikliler bosna taraflarında da üstün durumdaydılar ve kırka sancağında bazı kale ve palankaları alarak ilerliyorlardı. bu arada stratejik önemi bulunan ve sınır boylarında yer alan klis kalesi de venedikliler’in eline geçti. vezîriâzam ahmed paşa, klis’in venedikliler’ce zaptedildiğini padişahtan sakladı ve bunu küçük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka kaybı olarak gösterdi.
o sıralarda rumeli beylerbeyiliğinden ikinci vezirlikle istanbul’a getirtilen ve padişahın damadı olan fazlı paşa, gerçeği vezîriâzamın yanında sultan ibrâhim’e söylediği gibi onu rüşvet almak, devlet mansıplarını satmak ve gerçekleri padişahtan gizlemekle itham etti. bunları ilk defa duyan sultan ibrâhim fazlı paşa’yı azarladı; daha sonra hapsedilen fazlı paşa azak kalesi muhafızlığıyla istanbul’dan uzaklaştırıldı. ahmed paşa, gerçekleri padişahın öğrenebileceği endişesiyle sarayda savaşın konuşulmasını yasaklamış, bu arada venedik donanmasının çanakkale boğazı’nı kapattığını da padişahtan gizlemişti.
vezîriâzam ahmed paşa, bu tutum ve davranışlarıyla çeşitli kesimlerin tepkilerini çekmeye başladı. başta kara murad ağa olmak üzere yeniçeri ocağı ileri gelenleri de bu uygulamalardan rahatsızlık duymaktaydılar. yeniçeri ileri gelenlerinin düşmanlığını kazanan ahmed paşa bu muhalif grubu ortadan kaldırmaya çalıştı.
nitekim oğlu bâkî bey’in düğününe kara murad ağa ve arkadaşlarını da çağırarak onları topluca öldürtmek istediği, ancak ocak ağalarının bu davetin bir tuzak olduğunu öğrenerek düğünü terkettikleri belirtilir. yeniçerilerle olan anlaşmazlık ve onlar üzerinde otorite kurma mücadelesi vezîriâzamın sonunu hazırlayan sebeplerin başında gelir. ocak ağaları etmeydanı’ndaki orta cami’de toplandılar ve vezîriâzamın azlini kararlaştırdılar. ardından bu kararı şeyhülislâma bildirerek ondan ulemâyı ikna etmesini istediler.
fâtih camii’nde toplanan ağalar ve ulemâ meclisine sipahiler de katıldı. daha sonra vezîriâzam camiye davet edildi. ancak ahmed paşa durumu önceden öğrenip gizlenmişti. gelişmelerden haberdar olan sultan ibrâhim bir haseki göndererek cemiyetin dağılmasını istediyse de şeyhülislâm hoca abdürrahim efendi, hasekiye vezîriâzam kendilerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi.
öte yandan son gelişmelerden haberdar olan ve firar eden ahmed paşa, telhisçisi ve bir hizmetkârı ile kılık değiştirip bir heybe altın, değerli mücevherler ve şeyh hamdullah hattı bir mushafı alarak bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istedi, fakat hiçbiri tarafından kabul edilmedi. bunlardan hacı behram adlı bir kişinin ihbarı üzerine yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislâm fetvasıyla boğularak öldürüldü.
cesedi çıplak olarak atmeydanı’nda bir çınarın altına konuldu ve burada “insan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir” inancıyla kılıç darbeleriyle parça parça edildi. bundan dolayı ahmed paşa ölümünden sonra “bin parça” anlamına gelen hezarpâre lakabıyla anılmıştır.
--- alıntı --- buradan
devamını gör...