roman / edebiyat
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

(bkz: ayfer tunç)'un son kitabı.
henüz satışa sunulmadı. can yayınlarında 70,40 tl olarak görünüyor.
kitabın tanıtımı

""ushuaia, arjantin’in tierra del fiego – ateş toprakları eyaletinin başkentidir. dünyanın sonundaki şehirdir. ushuaia’nın güneyinde sadece askerî üslerde insan varlığı bulunur. antarktika’ya yakınlığı nedeniyle iklimi bir hayli serttir. 2013 sayımına göre nüfusu 60 bin olan ushuaia’da bugün 70 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. son yıllarda turizmin gözde yerlerinden biri haline gelen şehirde, dünyanın sonu müzesi, dünyanın sonu deniz feneri, dünyanın sonu postanesi ve dünyanın sonu adını taşıyan pek çok otel, motel, restoran, kafe gibi çeşitli işletmeler bulunur. antarktika yolculuklarının çıkış noktasıdır. ushuaia’da isteyenlerin pasaportlarına “fin del mundo – dünyanın sonu” damgası vurulur. kimi turistler buna beş peso kimileri de on beş dolar ödediklerini söylerler. ikisi de doğrudur, damganın gerçek fiyatı belirsizdir.
dünya bir şaka olmalıdır ayrıca."

ayfer tunç, okurlarını taşranın karanlığından alıp dünyanın bir ucuna götürüyor. şimdilik daha ötesi yok.

kuru kız, tüm zamanların mağdurları üzerine, yenilikçi, ezber bozan bir roman."
şeklinde.

diğer ayfer tunç kitapları gibi muhteşem olduğuna eminim. merakla bekliyorum.
devamını gör...
hayatı hiç görmediği, gezmediği istanbul'da geçmiş, hiç trene, uçağa, şehirler arası otobüse binmemiş, dünya haritası üzerinde ayak bastığı alan ancak ortaçağ'da yaşamış zavallı bir hizmetçi kızınki kadar dar olan; ortalamanın çok üzerinde uzun boylu, zayıf, çirkin, hayatsız bir kızın, kötülerin dünyasında kendine her şeyi tersinden yaşayabileceği yeni bir dünya ve hayat arayışını konu edinen ayfer tunç romanı.

"ayfer tunç, insanından umudunu kesmiş." dedirtecek netlikte bir karamsarlığa sahip olmakla birlikte güçlü kadın imgesini de elden bırakmak istemeyen bir roman olmuş.

kuru kız, insanların iyiliklerine olmasa da uymak zorunda oldukları, güçlülerin gücünü koruyan bir düzenin içine doğmuştu. kendisini hilkat garibesi olarak gören çevresi, bu düzenin ürünü olan her biri birbirinden kötücül baba, kardeş, akrabalar ve komşularla doluydu. ya deliye vuracak bunlara teslim olacak ve hayatsız hayatını bir böcek gibi yaşayacaktı ya da karşı çıkıp direnecek, bu düzene rağmen eşsiz güzelliklerle bezeli dünyada hayat nasıl güzel yaşanır herkese gösterecekti.

ana karakterin insanları iyi mi kötü mü şeklinde sınıfladığı roman, üç kağıtçılığa, sahtekarlığa, ketenpereye argoda yaklaşık 100'e yakın sıfat kullanan (yazar hepsini tek tek saymış) bir toplumun kötücül damarına odaklanıyor. bu kötünün kim olduğu ve kötülük yaptığı kişiye olan yakınlık derecesi fark etmiyor. iyilik görünümlü kötülükler, ikiyüzlülükler, çıkarcılık, hasetlik, kıskançlık vb babasından, kardeşinden de geliyor, akrabasından komşusundan da.

romanda kimsenin adı yok. çünkü hepsi küçük, silik, soluk hayatlar yaşayan gölge ve hayalet tiplemeler. her biri ancak cirmi kadar yer yakıyor, en fazla en yakınındakine zarar veriyor.

son romanlarında pek altı çizilecek cümle kuramayan ayfer tunç'un altını keyifle çizip yanına yıldız işareti koyduğum tek paragraf okula dair olandı:
"dersler de çok sıkıcıydı, hiçbir derste hayal gücüne yer yoktu. okula ruh mezbahası dendiğini duymuştu, nereden duyduğunu bilmiyordu, iyi biri mi kötü biri mi, nasıl biri olduğuna karar veremediği öğretmeni söylemiş olabilirdi. birtakım yetkili yetişkinlerin genç ruhları hadım etmek için var güçleriyle çalıştıkları yerlerdi okullar."

aynı günde bitirilebilecek denli akıcı, basit bir üslupla yazılmış, ana karakterin ruh halini ve çevresine bakışını, insanın dışarıya göründüğüyle iç gerçekliği arasındaki farkı ilgi çekici biçimde aktarabilmiş ama ayfer tunç külliyatı içinde zayıf kalmış bir roman.
devamını gör...
ayfer tunç'un çıkmış son kitabı. tunç benim için 'ne yazsa okurum' yazarlarından. bundan yıllaaar önce kalemiyle tanışınca anlamıştım her yazdığını istisnasız okuyacağımı. yazım tarzını da çok severim ama ilk kez elimde henüz okunmamış kitapları varken son kitabını okudum ve bana hiç de 'ayfer tunç ' tarzı gelmedi. daha doğrusu neredeyse kitabın yarısına kadar. içimden gerçekten bunu yazmış mı dedirtti. neyse konusuna gelirsek şayet mahallelinin uzun boyu, çirkin yüzü, hal ve tavırları ile evde kaldığını düşündüğü için taktıkları isim olan 'kuru kız' ın yaşamdaki duruşunu okuyoruz. bence zaten kitabın başında bahsettiği dünyanın sonu denilen ushuaia kentine gitmeden sadece duruyor. bu kente nasıl gittiğini okuyoruz. fakir bir aileye doğmuş , bir erkek kardeşi olan kuru kız önce annesini kaybediyor. zaten okumayı pek de sevmiyorken belki de işine gelerek okulu bırakıyor. ve elektrik işçisi olan babasının bir gün direkten düşüp de sakat kalması ile ona bakmaya başlıyor. bu sırada evi geçindirneye çalışan erkek kardeşi de her erkek gibi kötücül aslında. hayatta pek sevdiği şey olmayan, nefes aldığı için yaşayan bir karakter sanki kuru kız. babasını da kaybedince kardeşi ile kalıyor. sanki ona bakmak zorunda hissettiği için. bir gün akıllı telefon alıyor kardeşi de mahalleli de şaşırıyor. çünkü herkese göre kuru kız aptal. oysa aklı çoğu şeye eriyor. evi kese kağıdı rengine boyamak istiyor bir gün. özellikle kese kağıdı. boyayı alırken kardeşinin öldüğü haberini alıyor. ama önce eve gidip duvarları o renge boyuyor, biraz kurumasını bekleyip hastaneye gidiyor. hayattaki umarsızlığı mı bu, acısını yaşama şekli mi, yoksa kurtulmanın içten içe verdiği sevinç mi bilemedim bu davranışı. sonra cenaze ileri mahallelinin "güya" yardımları. ve herkesin hor gördüğü kuru kız , aptal olduğunu düşündükleri için mahallelinin kandıracağu bir yem oluyor. evini satması için herkes binbir bahaneyle geliyor, sırf artık yalnız kaldı diye sarsıntılık yapmak isteyen komşusu bile çıkıyor. ve en sonunda o çok sevdiği internet gezilerinde dünyanın ucundaki kente gitmeye karar veriyor.

aslında toplumdaki çürümüşlüğün tam örneği kuru kız. bir insanın maddi durumunun, yüzünün güzelliğinin, toplum normuna uyum sağlayıp sağlamamasının nasıl da hayatında çevresel etkiler yaptığını okuyoruz. evet yine tam bir ayfer tunç eseriydi. sadece bu yozlaşmış topluma bunca değinirken o cinselşik ve kıza karşı tecavüz kalkınmasının bu denli açık yazılmasını istemezdim. ayrıca kızın kendi tanrısı olma fikri de hoşuma gitmedi değil. inanç boyutu dışında zihni ile yaptığı mübakaşalarda hep kendi tanrısına başvurup kendince doğru yolu bulması güzeldi.

velhasıl ne yazsa cidden okuduğum bu yazarn, kısa kısa bölümlerle insanı sıkmadan bir çırpıda okunan 216 sayfalık bu kitabı yazarın kalemini sevenler tavsiyemdir. ilk tanışma kitabı olmaya aday değil nezdimde ama yine de şans verilesi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kuru kız" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim