yazar: ayfer tunç
yayım yılı: 2023
toplum eleştirisini içerisinde bulunduran eser, haksızlıklara ve mağdur düşürülmeye karşı gelip kendisine yeni bir yol çizmeye çalışan kuru kız'ı konu edinir.
yayım yılı: 2023
toplum eleştirisini içerisinde bulunduran eser, haksızlıklara ve mağdur düşürülmeye karşı gelip kendisine yeni bir yol çizmeye çalışan kuru kız'ı konu edinir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ilkciranta" tarafından 07.03.2023 08:43 tarihinde açılmıştır.
1.
(bkz: ayfer tunç)'un son kitabı.
henüz satışa sunulmadı. can yayınlarında 70,40 tl olarak görünüyor.
kitabın tanıtımı
""ushuaia, arjantin’in tierra del fiego – ateş toprakları eyaletinin başkentidir. dünyanın sonundaki şehirdir. ushuaia’nın güneyinde sadece askerî üslerde insan varlığı bulunur. antarktika’ya yakınlığı nedeniyle iklimi bir hayli serttir. 2013 sayımına göre nüfusu 60 bin olan ushuaia’da bugün 70 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. son yıllarda turizmin gözde yerlerinden biri haline gelen şehirde, dünyanın sonu müzesi, dünyanın sonu deniz feneri, dünyanın sonu postanesi ve dünyanın sonu adını taşıyan pek çok otel, motel, restoran, kafe gibi çeşitli işletmeler bulunur. antarktika yolculuklarının çıkış noktasıdır. ushuaia’da isteyenlerin pasaportlarına “fin del mundo – dünyanın sonu” damgası vurulur. kimi turistler buna beş peso kimileri de on beş dolar ödediklerini söylerler. ikisi de doğrudur, damganın gerçek fiyatı belirsizdir.
dünya bir şaka olmalıdır ayrıca."
ayfer tunç, okurlarını taşranın karanlığından alıp dünyanın bir ucuna götürüyor. şimdilik daha ötesi yok.
kuru kız, tüm zamanların mağdurları üzerine, yenilikçi, ezber bozan bir roman."
şeklinde.
diğer ayfer tunç kitapları gibi muhteşem olduğuna eminim. merakla bekliyorum.
henüz satışa sunulmadı. can yayınlarında 70,40 tl olarak görünüyor.
kitabın tanıtımı
""ushuaia, arjantin’in tierra del fiego – ateş toprakları eyaletinin başkentidir. dünyanın sonundaki şehirdir. ushuaia’nın güneyinde sadece askerî üslerde insan varlığı bulunur. antarktika’ya yakınlığı nedeniyle iklimi bir hayli serttir. 2013 sayımına göre nüfusu 60 bin olan ushuaia’da bugün 70 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. son yıllarda turizmin gözde yerlerinden biri haline gelen şehirde, dünyanın sonu müzesi, dünyanın sonu deniz feneri, dünyanın sonu postanesi ve dünyanın sonu adını taşıyan pek çok otel, motel, restoran, kafe gibi çeşitli işletmeler bulunur. antarktika yolculuklarının çıkış noktasıdır. ushuaia’da isteyenlerin pasaportlarına “fin del mundo – dünyanın sonu” damgası vurulur. kimi turistler buna beş peso kimileri de on beş dolar ödediklerini söylerler. ikisi de doğrudur, damganın gerçek fiyatı belirsizdir.
dünya bir şaka olmalıdır ayrıca."
ayfer tunç, okurlarını taşranın karanlığından alıp dünyanın bir ucuna götürüyor. şimdilik daha ötesi yok.
kuru kız, tüm zamanların mağdurları üzerine, yenilikçi, ezber bozan bir roman."
diğer ayfer tunç kitapları gibi muhteşem olduğuna eminim. merakla bekliyorum.
devamını gör...
2.
hayatı hiç görmediği, gezmediği istanbul'da geçmiş, hiç trene, uçağa, şehirler arası otobüse binmemiş, dünya haritası üzerinde ayak bastığı alan ancak ortaçağ'da yaşamış zavallı bir hizmetçi kızınki kadar dar olan; ortalamanın çok üzerinde uzun boylu, zayıf, çirkin, hayatsız bir kızın, kötülerin dünyasında kendine her şeyi tersinden yaşayabileceği yeni bir dünya ve hayat arayışını konu edinen ayfer tunç romanı.
"ayfer tunç, insanından umudunu kesmiş." dedirtecek netlikte bir karamsarlığa sahip olmakla birlikte güçlü kadın imgesini de elden bırakmak istemeyen bir roman olmuş.
kuru kız, insanların iyiliklerine olmasa da uymak zorunda oldukları, güçlülerin gücünü koruyan bir düzenin içine doğmuştu. kendisini hilkat garibesi olarak gören çevresi, bu düzenin ürünü olan her biri birbirinden kötücül baba, kardeş, akrabalar ve komşularla doluydu. ya deliye vuracak bunlara teslim olacak ve hayatsız hayatını bir böcek gibi yaşayacaktı ya da karşı çıkıp direnecek, bu düzene rağmen eşsiz güzelliklerle bezeli dünyada hayat nasıl güzel yaşanır herkese gösterecekti.
ana karakterin insanları iyi mi kötü mü şeklinde sınıfladığı roman, üç kağıtçılığa, sahtekarlığa, ketenpereye argoda yaklaşık 100'e yakın sıfat kullanan (yazar hepsini tek tek saymış) bir toplumun kötücül damarına odaklanıyor. bu kötünün kim olduğu ve kötülük yaptığı kişiye olan yakınlık derecesi fark etmiyor. iyilik görünümlü kötülükler, ikiyüzlülükler, çıkarcılık, hasetlik, kıskançlık vb babasından, kardeşinden de geliyor, akrabasından komşusundan da.
romanda kimsenin adı yok. çünkü hepsi küçük, silik, soluk hayatlar yaşayan gölge ve hayalet tiplemeler. her biri ancak cirmi kadar yer yakıyor, en fazla en yakınındakine zarar veriyor.
son romanlarında pek altı çizilecek cümle kuramayan ayfer tunç'un altını keyifle çizip yanına yıldız işareti koyduğum tek paragraf okula dair olandı:
"dersler de çok sıkıcıydı, hiçbir derste hayal gücüne yer yoktu. okula ruh mezbahası dendiğini duymuştu, nereden duyduğunu bilmiyordu, iyi biri mi kötü biri mi, nasıl biri olduğuna karar veremediği öğretmeni söylemiş olabilirdi. birtakım yetkili yetişkinlerin genç ruhları hadım etmek için var güçleriyle çalıştıkları yerlerdi okullar."
aynı günde bitirilebilecek denli akıcı, basit bir üslupla yazılmış, ana karakterin ruh halini ve çevresine bakışını, insanın dışarıya göründüğüyle iç gerçekliği arasındaki farkı ilgi çekici biçimde aktarabilmiş ama ayfer tunç külliyatı içinde zayıf kalmış bir roman.
"ayfer tunç, insanından umudunu kesmiş." dedirtecek netlikte bir karamsarlığa sahip olmakla birlikte güçlü kadın imgesini de elden bırakmak istemeyen bir roman olmuş.
kuru kız, insanların iyiliklerine olmasa da uymak zorunda oldukları, güçlülerin gücünü koruyan bir düzenin içine doğmuştu. kendisini hilkat garibesi olarak gören çevresi, bu düzenin ürünü olan her biri birbirinden kötücül baba, kardeş, akrabalar ve komşularla doluydu. ya deliye vuracak bunlara teslim olacak ve hayatsız hayatını bir böcek gibi yaşayacaktı ya da karşı çıkıp direnecek, bu düzene rağmen eşsiz güzelliklerle bezeli dünyada hayat nasıl güzel yaşanır herkese gösterecekti.
ana karakterin insanları iyi mi kötü mü şeklinde sınıfladığı roman, üç kağıtçılığa, sahtekarlığa, ketenpereye argoda yaklaşık 100'e yakın sıfat kullanan (yazar hepsini tek tek saymış) bir toplumun kötücül damarına odaklanıyor. bu kötünün kim olduğu ve kötülük yaptığı kişiye olan yakınlık derecesi fark etmiyor. iyilik görünümlü kötülükler, ikiyüzlülükler, çıkarcılık, hasetlik, kıskançlık vb babasından, kardeşinden de geliyor, akrabasından komşusundan da.
romanda kimsenin adı yok. çünkü hepsi küçük, silik, soluk hayatlar yaşayan gölge ve hayalet tiplemeler. her biri ancak cirmi kadar yer yakıyor, en fazla en yakınındakine zarar veriyor.
son romanlarında pek altı çizilecek cümle kuramayan ayfer tunç'un altını keyifle çizip yanına yıldız işareti koyduğum tek paragraf okula dair olandı:
"dersler de çok sıkıcıydı, hiçbir derste hayal gücüne yer yoktu. okula ruh mezbahası dendiğini duymuştu, nereden duyduğunu bilmiyordu, iyi biri mi kötü biri mi, nasıl biri olduğuna karar veremediği öğretmeni söylemiş olabilirdi. birtakım yetkili yetişkinlerin genç ruhları hadım etmek için var güçleriyle çalıştıkları yerlerdi okullar."
aynı günde bitirilebilecek denli akıcı, basit bir üslupla yazılmış, ana karakterin ruh halini ve çevresine bakışını, insanın dışarıya göründüğüyle iç gerçekliği arasındaki farkı ilgi çekici biçimde aktarabilmiş ama ayfer tunç külliyatı içinde zayıf kalmış bir roman.
devamını gör...