#netflix dizisi
2022 yılında yayınlanan netflix'in orijinal türk dizisidir.
stajyer bir haberci olan aslı en üst noktaya ulaşmak için pek de doğru olmayan yöntemler seçmektedir. fakat bu yalanları onu nereye götürecektir?
stajyer bir haberci olan aslı en üst noktaya ulaşmak için pek de doğru olmayan yöntemler seçmektedir. fakat bu yalanları onu nereye götürecektir?
yönetmen:
deniz yorulmazer
oyuncular:
birce akalay
miray daner
ibrahim çelikkol
irem sak
burak yamantürk
deniz yorulmazer
oyuncular:
birce akalay
miray daner
ibrahim çelikkol
irem sak
burak yamantürk
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "taç" tarafından 14.05.2022 12:34 tarihinde açılmıştır.
1.
ay yapımın yapımını üstleneceği 3 haziran 2022'de netflix platformunda gösterime girecek yeni dizi. oyuncu kadrosunda birce akalay, miray daner, ibrahim çelikkol ve irem sak gibi güçlü isimler yer alıyor. dizinin yönetmenliğini deniz yorulmazer üstlenirken senaryoyu meriç acemi kaleme alıyor.
devamını gör...
2.
sekiz bölümlük bir netflix dizisi.
meriç acemi yazmış senaryosunu. o nedenle mesafeliyim bu diziye zira, pek haz almıyorum bu arkadaşın yazdığı metinlerden.
mantık hataları, kopuklukluklar falan neyse...
çok güveniyor olmalılar bu diziye zira, ankara'da, dev afişlerine rastladım, orada burada...
koca koca binalara giydirmişler, ciddi para harcamışlar.
diziye gelince...
buraya bir şeyler karalayabilmek için en azından özel bölümünü izleyeyim dedim şimdi netflix'ten ama ne bileyim ya...
takılıyorum arkadaş ben böyle şeylere ve soğuyorum sonra.
nelere mi?
şu ifadelerle başladı dizi;
"bu, bir av ve avcı hikayesidir. ormanda gizlenen bir aslan ve yüksekten uçan bir avcı kuşun hikayesi...
o, aslandır; ormanın hakimi, gücün tek sahibi!
bir kuş tarafından öldürülebileceğini düşünmez bile...
zirvededir ve zirvede bulunmak da, görüş alanını daraltır."
yani ne gerek var şimdi daha saniyesinde alt yazı yapmaya?
oyuncuların yansıtması gereken hikayeyi, dış sesle aktarmışlar hem de daha en başta, özel videoda.
avcı bir kuş varmış da, aslanı gözüne kestirmiş de...
bölümlere başlamadım tabii ki.
özel video yeterli geldi şimdilik!
sonra bakarız tabii bir ara.
meriç acemi yazmış senaryosunu. o nedenle mesafeliyim bu diziye zira, pek haz almıyorum bu arkadaşın yazdığı metinlerden.
mantık hataları, kopuklukluklar falan neyse...
çok güveniyor olmalılar bu diziye zira, ankara'da, dev afişlerine rastladım, orada burada...
koca koca binalara giydirmişler, ciddi para harcamışlar.
diziye gelince...
buraya bir şeyler karalayabilmek için en azından özel bölümünü izleyeyim dedim şimdi netflix'ten ama ne bileyim ya...
takılıyorum arkadaş ben böyle şeylere ve soğuyorum sonra.
nelere mi?
şu ifadelerle başladı dizi;
"bu, bir av ve avcı hikayesidir. ormanda gizlenen bir aslan ve yüksekten uçan bir avcı kuşun hikayesi...
o, aslandır; ormanın hakimi, gücün tek sahibi!
bir kuş tarafından öldürülebileceğini düşünmez bile...
zirvededir ve zirvede bulunmak da, görüş alanını daraltır."
yani ne gerek var şimdi daha saniyesinde alt yazı yapmaya?
oyuncuların yansıtması gereken hikayeyi, dış sesle aktarmışlar hem de daha en başta, özel videoda.
avcı bir kuş varmış da, aslanı gözüne kestirmiş de...
bölümlere başlamadım tabii ki.
özel video yeterli geldi şimdilik!
sonra bakarız tabii bir ara.
devamını gör...
3.
izledigim en paranoyakca dizi olabilir. youdaki joe bile izlerken bu kadar sasirmamistim* ama cerezlikde bi dizi surukluyor yani bi gecede kolay izlenip bitirilebilir. konusunda cok bi numarasi yok staj yapan bi kizin cok taninan basarili ve unlu bi kadini kiskanip onun yerinde olmak istemesini ve bunun icin her seyi* yapmasini anlatiyor. ben birce akalay icin izledim daha cok cunku cok guzel ve bayiliyorum o kadina. izlemek isterseniz bi bakin derim
devamını gör...
4.
0 -5 yaş zekası yerli diziler aşk 101 gibi bir saçmalığın senaristi meriç acemi'nin kaleminden çıkan mantık hatalarıyla dolu dizi. kanala stajyer olan gelen bir acemi yeni mezun türkiye gibi ağam paşam işlerle yürüyen bir ülkede bile birkaç ayda ana haber sunucusu kessen olamaz. hele dizide yedirilmeye çalışılan küreselci yalanlarına off bayıldım neymiş karbon ayak izi yok dünya yok oluyor bla bla netflix çok net olarak siyasi sosyal ajandalar ile hareket eden ulus devletlere dinamit yerleştirmekle görevli ve bunu hakkıyla yerine getiriyor. para verip izlemeye değmez tabiki farklı bir siteden izledim ehehe.
devamını gör...
5.
diziyi dizi olduğu için izler gerçek hayattan bağlantısız tutarsanız keyif alarak izleyeceğinizi düşünüyorum. oyuncuların özellikle miray daner'in çok güzel iş çıkardığını düşünüyorum. aslıyı çok güzel hissettirdi bence. birce akalay'ın zaten oyunculuğu ve güzelliği rolüne çok uygundu. çerezlik olarak izlenebilecek bir diziydi bence.
devamını gör...
6.
vakit öldürmelik bir dizi.
şahsen miray daner'in oyunculuğu yetersiz gibi hissettiriyor. bir şey olduğu zaman gözünü açıp bir noktaya kitleniyor, komik yani.
hiçbir şey düşünmeden izlerseniz keyif alırsınız.
mantık hataları çok olması yoruyor yoksa.
şahsen miray daner'in oyunculuğu yetersiz gibi hissettiriyor. bir şey olduğu zaman gözünü açıp bir noktaya kitleniyor, komik yani.
hiçbir şey düşünmeden izlerseniz keyif alırsınız.
mantık hataları çok olması yoruyor yoksa.
devamını gör...
7.
birce akalay ve ibrahim çelikkol hatırına izlediğim dizi. ikisini bir arada görmeyi özlemişim. abartı sahneler, mantık hataları vb herkes değinmiş zaten. çerezlik niyetine izlenir. lale kıran’a yakışır bi sonla bitti bak bunu sevdim.
devamını gör...
8.
tanım: birce akalay, ibrahim çelikkol ve miray daner'in başrollerinde yer aldığı 2022 yapımı netflix dizisidir.
ibrahim çelikkol nedeniyle ilk duyduğumda heyecanlanmıştım. oyunculuğunu beğenmesem de kendisini oldukça beğenirim. alfa erkek kavramını bu yakıştırıyorum bu adama ama dizi olmamış ya. biraz bakayım dedim ama gerçekten kötüydü. senaristi meriç acemi olunca dizi güzel olsa dahi bir zaman sonra yazar tarafından bozulur zaten. (bkz: ufak tefek cinayetler)
hayır dizi kötü, bari netflix'e yakışır bir şekilde ibrahim çelikkol'u görseydik. *
hala şahsiyet ve masum kıvamında bir dizi gelemedi dijital platformlara. ne diyeyim, bekliyoruz.
ibrahim çelikkol nedeniyle ilk duyduğumda heyecanlanmıştım. oyunculuğunu beğenmesem de kendisini oldukça beğenirim. alfa erkek kavramını bu yakıştırıyorum bu adama ama dizi olmamış ya. biraz bakayım dedim ama gerçekten kötüydü. senaristi meriç acemi olunca dizi güzel olsa dahi bir zaman sonra yazar tarafından bozulur zaten. (bkz: ufak tefek cinayetler)
hayır dizi kötü, bari netflix'e yakışır bir şekilde ibrahim çelikkol'u görseydik. *
hala şahsiyet ve masum kıvamında bir dizi gelemedi dijital platformlara. ne diyeyim, bekliyoruz.
devamını gör...
9.
senaryo ve oyuncular çok başarılı. birce akalay döktürmüş yine. bölüm sürelerinin kısa olması da güzel. fakat sevmediğim şey, karakteri veya senaryoyu yabancı yapımlardan kopyalamadan özgün bir şeyler ortaya koymamaları. inventing anna’yı izleyen biri hemen anlar, miray daner’in dizideki karakteri aslı’nın anna delvey’den esinlenildiğini. sinirlenince yüzünün kızarması, saçları, gözlüğü, yürüyüşü, konuşmasına kadar. keşke daha özgün bir karakter çalışsalardı. aslı’nın dizide “biri olmak, ben biri olmak zorundayım” replikleri bile “inventing anna” nın verdiği mesajla birebir.
devamını gör...
10.
beğenmedim ve mirayın oyunculuğundan ne kadar nefret ettiğimi bir kere daha anladım konu bölük pörçük kalitesiz ama iyi pr lı bi dizi. he ibrahimle mirayı seviştirmelerindeki amacı çözemedim ne alaka vakit kaybı dizi. onun yerine 4 bölüm mezarlık izleyin lütfen.
devamını gör...
11.
izledikten sonra çevreye karşı olan güveni sarsacak kadar etkileyen dizi.
birce akalay'ın oyunculuğu muazzamdı.
dizinin her dakikasında bambaşka bir mesaj ve göndermeye denk geliyorsunuz.
ufak tefek aksilikler veya hatalar olsa dahi mesaj ve olay örgüsü ile beni kendisine çekti.
sadece biraz daha detay verilerek olay örgüsü daha detaylandırılabilirdi gibi geldi. lale'nin hayatına dair detaylar dizinin sonuna doğru ortaya çıkmaya başlarken aslı karakterine dair doğru düzgün bir bilgi dahi öğrenemeden dizi bitiyor. aslının neden bu hale geldiği, neden böyle bir takıntısının olduğu izah edilseydi daha efektif bir mesaj verilebilirdi bence.
ancak yine de kendini izleten bir diziydi. keyif amaçlı izlenebilecek türden.
birce akalay'ın oyunculuğu muazzamdı.
dizinin her dakikasında bambaşka bir mesaj ve göndermeye denk geliyorsunuz.
ufak tefek aksilikler veya hatalar olsa dahi mesaj ve olay örgüsü ile beni kendisine çekti.
sadece biraz daha detay verilerek olay örgüsü daha detaylandırılabilirdi gibi geldi. lale'nin hayatına dair detaylar dizinin sonuna doğru ortaya çıkmaya başlarken aslı karakterine dair doğru düzgün bir bilgi dahi öğrenemeden dizi bitiyor. aslının neden bu hale geldiği, neden böyle bir takıntısının olduğu izah edilseydi daha efektif bir mesaj verilebilirdi bence.
ancak yine de kendini izleten bir diziydi. keyif amaçlı izlenebilecek türden.
devamını gör...
12.
bir çırpıda izlediğim, bana ankaraya olan otobüs yolculuğunda eşlik eden dizidir.
(bkz: av ve avcı hikayesi) olduğunu dizi boyunca unutmayın diye defalarca tekrarlıyorlar. belgesel tadında.
izlerken bir sonraki bölümü merak ettiğinizden dolayı kısa sürede bitirebilirsiniz. öyle 1-2 bölüm izleyeyim de devamını yarın demiyorsunuz yani..
yalnız bitirdikten sonra aslında çok da gerek yokmuş, izlemesem de olurdu hissi oluşabilir. zira bende oluştu. fazla mantıksız hamleler vardı dizide resmen kendimi yedim, "şöyle yapsana, niye böyle yapmıyorsun, ya bu ne alaka şimdi" diye diye.
yine de dizi, bizim de hayatımızda bir aslı olabileceğinin farkına varmamızı sağlıyor.
hayatınızdaki herkesi bir ufak sorgulamanız makbule geçiyor.
(bkz: av ve avcı hikayesi) olduğunu dizi boyunca unutmayın diye defalarca tekrarlıyorlar. belgesel tadında.
izlerken bir sonraki bölümü merak ettiğinizden dolayı kısa sürede bitirebilirsiniz. öyle 1-2 bölüm izleyeyim de devamını yarın demiyorsunuz yani..
yalnız bitirdikten sonra aslında çok da gerek yokmuş, izlemesem de olurdu hissi oluşabilir. zira bende oluştu. fazla mantıksız hamleler vardı dizide resmen kendimi yedim, "şöyle yapsana, niye böyle yapmıyorsun, ya bu ne alaka şimdi" diye diye.
yine de dizi, bizim de hayatımızda bir aslı olabileceğinin farkına varmamızı sağlıyor.
hayatınızdaki herkesi bir ufak sorgulamanız makbule geçiyor.
devamını gör...
13.
bu çatışma gerçek ve yalan. gerçek habercilik lale kıran ile temsil edilmiş.lale’nin neredeyse kibirli ve obsesif gerçeklik takıntısının karşısında evet lale karakteri de dengeli değil kimseyle sağlıklı iletişim kuramıyor ve küçümseyici kibirli bir tutumu var.
gerçeğin karşısında ise yalan var ve yalan ise sosyal medya haberciliği yeni kuşak ve aslı tuna karakteri ile verilmiş. aslı lale’nin şüphesiz gölge kimliği lale’de aslı’nın tabi. yalanı ve gerçeği temsil eden aradaki tüm karakterler bu iki gücün arasında seçim yapıyor.
arka planda nejat işler’in sesinin olmasına kim karar verdiyse dünyanın en doğru kararı olmuş.mantık hataları olsa da oyuncu kadrosunun ve çekim açılarının güzel olduğu bir dizi.
gerçeğin karşısında ise yalan var ve yalan ise sosyal medya haberciliği yeni kuşak ve aslı tuna karakteri ile verilmiş. aslı lale’nin şüphesiz gölge kimliği lale’de aslı’nın tabi. yalanı ve gerçeği temsil eden aradaki tüm karakterler bu iki gücün arasında seçim yapıyor.
arka planda nejat işler’in sesinin olmasına kim karar verdiyse dünyanın en doğru kararı olmuş.mantık hataları olsa da oyuncu kadrosunun ve çekim açılarının güzel olduğu bir dizi.
devamını gör...
14.
gece başlayıp sabah bitirdiğim 8 bölümlük mini dizi. (sapıtıp bi' sezon daha yapmazlar herhalde. gerçi yapsalar da fena olmaz, geri zekalı aslı'nın rezil oluşunu izler keyiflenirim.)
baştan sona spoilerlı ve çemkirmeli bi tanım oldu.
inanılmaz saçma bir dizi olmakla beraber, bana üzerine konuşacak bir şeyler verdiği için mutluyum. bir haber sunucusuna (lale) hayranlık duyarak büyüyen, ve onun çalıştığı kanalda staj yapma imkanı yakalayan bir genç kızın (aslı), tepeye yükselme takıntısını izliyoruz.
kızımız staja başladıktan altı ay sonra, bakınız altı ay sonra lale hanımın asistanını kovdurmuş ve onun yerine geçmiş oluyor. * kendisiyle birlikte staja başlayan arkadaşlarını teker teker eleyerek kadro alıyor. eleyerek dediysem, hile hurda ve şark kurnazlıkları söz konusu, bi' şey yaptığı yok aslında. feyk hesaplardan tivit atarak yapıyor dizide ne yapıyorsa. neyse işte geri dönüyorum, lale hanım'ın asistanını kovduruyor, aaaa lale hanım geri zekalı gibi diyor gel sen benim asistanım ol. ya kanala yeni girmiş kıza gelene kadar kimse yok muydu seni asiste edecek bacım? eşi dostu da demiyor buna "lale işine karışmak gibi olmasın ama bu kız dün b*ktu bu gün koktu, ne alaka?" diye.* (bu işler bu kadar kolaysa ben bu sene üniversite sınavına giriym gazeteciliktir, medya iletişimdir okuyim bi şey arkadaşlar. bizim sektörde bu işler böyle değil çünkü.)
8 bölüm boyunca kız hem lale hanımı, hem işte onun ex aşkı ve can dostu kenan beyi, hem herkesi parmağında fır fır döndürüyor, manipüle ediyor. yeniyetme bir kız bu kadar iş karıştırıyor ama görmüş geçirmiş, çalışma hayatında deneyimi olan, milyonlarla falan oynayan adamlar anlamıyor bi' terslik olduğunu, çok mantıklı gerçekten.
en sonunda açık veriyor tabi. kanaldan şutlanınca soluğu lale'nin evinde alıyor, hesap sormak için. orada bi itiş kakış, bi arbede, sen tut kadının kafasını patlat! * peki lale ne yapıyor? ya beni duvardan duvara çarptılar, kafama kaç tane darbe aldım, beyin kanaması falan geçirmiyim sakın, bi hastaneye gideyim de baksınlar, hayır ben ölsem yine neyse de iki çocuğum anasız kalmasın diyip hastaneye gidip derhal hastane polisine de ifadesini vermek yerine "böyle bir şeyle haber olmak istemiyorum" diyerek kafasına buz koyup evde yatıyor. *
bu da yetmiyor, kanal genel müdürü, lale hanım verdiği teklifi beğenmedi diye bu aslıyı geri işe alıyor. diyor ki kendini ispatla, lalenin koltuğu senin. peki aslı'nın bulduğu mükemmel çözüm ne? gidip lale'nin 10 senelik arkadaşını ayartıp sinsice yalan haber yaptırtıp laleye sundurtmak. o da nası bi geri zekslıysa olur diyor, hatta genel müdür de arkanızdayım diyor. evet arkadaşlar, kimse "ya bu kadın haberleri sunuyor. buna yalan haber sundurtmak kanalın da imajını zedeler. çok saçma bi' fikir bu. lale'yi bitirelim derken kendi topuğumuza niye sıkıyoruz, niye tüm ekibimizi de töhmet altında bırakıyoruz?" demiyor. sundurtacakları haber de kıytırık bi' haber değil, bakanlar birbirine girdi, ülke yıkılıyor diye haber yaptıracaklar. bunu da işime aşığım diye kendini yırtan kadına yaptıracaklar, o da hiç "ya ben bu işe yıllarımı vermiş bi' insanım, madem böyle bi şey vardı da nası devlet birbirine girene kadar 1 tane başka haber çıkmadı, bunun sinyalini veren bir olay yaşanmadı, benim de haberim olmadı" demeyecek. "aa habermiş" diyip okuyacak, te allahım.
takıldığım bir diğer nokta da, aslı'nın çevirdiği entrikalarda bile en ufak bir çaba ve zeka kırıntısı göstermemesi. ya bi insana kafayı takarsın, kariyerini bitirmek için ya da hayatını bitirmek için uğraşırsın. bu tarz çok film / dizi de çekilir ama, anlık fikirlerle, duygu yükselişleri ile, öfke patlamaları ile olur mu bu iş? kız 1 saniye düşünmüyor bir sonraki adımım ne olsun diye. her aklına eseni 8-10 feyk hesaptan tivit at, hooop tt olsun, te allam.
ya benim asıl takıldığım, bu inanılmaz vasat senaryo değil. 2 şeye inanılmaz gıcık oldum.
1- dizide lale'ye "aşık" olan iki adamın "viski" üzerinden kadını aralarında senindi benimdi diye pay etmeye kalkmaları. midem bulandı, gerçekten mi ya? çocuklarıyla fransızca konuşan entelektüel sunucu da mı erkek dünyasında, metalaşıyor? ve bu aşk adı altında mı yapılıyor? biri diyor ki "o viski benim, çünkü bana yakışıyor, hep bana aitti." ötekisi de diyor ki "viskiyi belki sen daha iyi tanıyorsun, belki sana daha çok yakışıyor ama ben içiyorum." ve viskiyi cidden içiyor. şu yazdıklarım, konuşmadan benim çıkardıklarım sanıyorsanız hayır. konuşma viski metaforu üzerinden ayyynen böyle cereyan ediyor.
2-dizide özellikle kenan'ın ve yer yer herkesin, aslı'nın metotlarını onaylaması. devir değişmiş, etik metik önemli değilmiş, önemli olan görünür olmakmış, siz kendinizi "bir şey" olarak gösterecekmişsiniz, sonra insanlar "o şey" olduğunuza inanınca otomatik olarak "o şey" oluyormuşsunuz. ya tabi dizi bunu onaylayarak bitmiyor ama bu iğrenç fikirlerin zikredilmesi, "z kuşağı gümbür gümbür geliyor, sen eski kafalısın lale" diye diye zikredilmesi benim midemi bulandıran bir başka şeydi. çünkü şu an yaşadığımız, her alana sirayet etmiş bozulmanın, nihilizmin, anlam çöküşünün tam olarak bir takım haysiyetsiz hıyarların bu takım fikirlerinden alevlendiğine ve bu noktaya geldiğine inanıyorum. idelleriniz, etik kaygılarınız varsa, kurallarınız, sınırlarınız varsa ve "emaaaaaaaan nolcak, öyle de oluuuur böyle de olur, nası olursa olsun, yeter ki en kolay yoldan kazanayım" demiyorsanız size aşağılayarak "romantik" etiketi yapıştırılıyor. romantikler olmasa siz o vasat beyninizle köylü kurnazlığı yapacağım derken işinizi de yapamaz iki günde dünyayı b*k edersiniz haberiniz yok, etmeye başladınız da. ucu size dokununca da ağlarsınız "yalnızım, ilişkiler bile anlamsız" diye. ulan onun da içini boşaltan sizsiniz. kendi başınızı yiyeceksiniz vasat ıssız adamlar / kadınlar, hiç birinize acımıyorum. başınıza gelen her şeyi hak ediyorsunuz, 1 tane dostunuzun olmamasını, sağda solda kafayı çekip hayatınızın içine s*çmayı, kimseyle ilişki kuramamayı, boşluk dışında hiçbir şey hissedememeyi hak ediyorsunuz.
baştan sona spoilerlı ve çemkirmeli bi tanım oldu.
inanılmaz saçma bir dizi olmakla beraber, bana üzerine konuşacak bir şeyler verdiği için mutluyum. bir haber sunucusuna (lale) hayranlık duyarak büyüyen, ve onun çalıştığı kanalda staj yapma imkanı yakalayan bir genç kızın (aslı), tepeye yükselme takıntısını izliyoruz.
kızımız staja başladıktan altı ay sonra, bakınız altı ay sonra lale hanımın asistanını kovdurmuş ve onun yerine geçmiş oluyor. * kendisiyle birlikte staja başlayan arkadaşlarını teker teker eleyerek kadro alıyor. eleyerek dediysem, hile hurda ve şark kurnazlıkları söz konusu, bi' şey yaptığı yok aslında. feyk hesaplardan tivit atarak yapıyor dizide ne yapıyorsa. neyse işte geri dönüyorum, lale hanım'ın asistanını kovduruyor, aaaa lale hanım geri zekalı gibi diyor gel sen benim asistanım ol. ya kanala yeni girmiş kıza gelene kadar kimse yok muydu seni asiste edecek bacım? eşi dostu da demiyor buna "lale işine karışmak gibi olmasın ama bu kız dün b*ktu bu gün koktu, ne alaka?" diye.* (bu işler bu kadar kolaysa ben bu sene üniversite sınavına giriym gazeteciliktir, medya iletişimdir okuyim bi şey arkadaşlar. bizim sektörde bu işler böyle değil çünkü.)
8 bölüm boyunca kız hem lale hanımı, hem işte onun ex aşkı ve can dostu kenan beyi, hem herkesi parmağında fır fır döndürüyor, manipüle ediyor. yeniyetme bir kız bu kadar iş karıştırıyor ama görmüş geçirmiş, çalışma hayatında deneyimi olan, milyonlarla falan oynayan adamlar anlamıyor bi' terslik olduğunu, çok mantıklı gerçekten.
en sonunda açık veriyor tabi. kanaldan şutlanınca soluğu lale'nin evinde alıyor, hesap sormak için. orada bi itiş kakış, bi arbede, sen tut kadının kafasını patlat! * peki lale ne yapıyor? ya beni duvardan duvara çarptılar, kafama kaç tane darbe aldım, beyin kanaması falan geçirmiyim sakın, bi hastaneye gideyim de baksınlar, hayır ben ölsem yine neyse de iki çocuğum anasız kalmasın diyip hastaneye gidip derhal hastane polisine de ifadesini vermek yerine "böyle bir şeyle haber olmak istemiyorum" diyerek kafasına buz koyup evde yatıyor. *
bu da yetmiyor, kanal genel müdürü, lale hanım verdiği teklifi beğenmedi diye bu aslıyı geri işe alıyor. diyor ki kendini ispatla, lalenin koltuğu senin. peki aslı'nın bulduğu mükemmel çözüm ne? gidip lale'nin 10 senelik arkadaşını ayartıp sinsice yalan haber yaptırtıp laleye sundurtmak. o da nası bi geri zekslıysa olur diyor, hatta genel müdür de arkanızdayım diyor. evet arkadaşlar, kimse "ya bu kadın haberleri sunuyor. buna yalan haber sundurtmak kanalın da imajını zedeler. çok saçma bi' fikir bu. lale'yi bitirelim derken kendi topuğumuza niye sıkıyoruz, niye tüm ekibimizi de töhmet altında bırakıyoruz?" demiyor. sundurtacakları haber de kıytırık bi' haber değil, bakanlar birbirine girdi, ülke yıkılıyor diye haber yaptıracaklar. bunu da işime aşığım diye kendini yırtan kadına yaptıracaklar, o da hiç "ya ben bu işe yıllarımı vermiş bi' insanım, madem böyle bi şey vardı da nası devlet birbirine girene kadar 1 tane başka haber çıkmadı, bunun sinyalini veren bir olay yaşanmadı, benim de haberim olmadı" demeyecek. "aa habermiş" diyip okuyacak, te allahım.
takıldığım bir diğer nokta da, aslı'nın çevirdiği entrikalarda bile en ufak bir çaba ve zeka kırıntısı göstermemesi. ya bi insana kafayı takarsın, kariyerini bitirmek için ya da hayatını bitirmek için uğraşırsın. bu tarz çok film / dizi de çekilir ama, anlık fikirlerle, duygu yükselişleri ile, öfke patlamaları ile olur mu bu iş? kız 1 saniye düşünmüyor bir sonraki adımım ne olsun diye. her aklına eseni 8-10 feyk hesaptan tivit at, hooop tt olsun, te allam.
ya benim asıl takıldığım, bu inanılmaz vasat senaryo değil. 2 şeye inanılmaz gıcık oldum.
1- dizide lale'ye "aşık" olan iki adamın "viski" üzerinden kadını aralarında senindi benimdi diye pay etmeye kalkmaları. midem bulandı, gerçekten mi ya? çocuklarıyla fransızca konuşan entelektüel sunucu da mı erkek dünyasında, metalaşıyor? ve bu aşk adı altında mı yapılıyor? biri diyor ki "o viski benim, çünkü bana yakışıyor, hep bana aitti." ötekisi de diyor ki "viskiyi belki sen daha iyi tanıyorsun, belki sana daha çok yakışıyor ama ben içiyorum." ve viskiyi cidden içiyor. şu yazdıklarım, konuşmadan benim çıkardıklarım sanıyorsanız hayır. konuşma viski metaforu üzerinden ayyynen böyle cereyan ediyor.
2-dizide özellikle kenan'ın ve yer yer herkesin, aslı'nın metotlarını onaylaması. devir değişmiş, etik metik önemli değilmiş, önemli olan görünür olmakmış, siz kendinizi "bir şey" olarak gösterecekmişsiniz, sonra insanlar "o şey" olduğunuza inanınca otomatik olarak "o şey" oluyormuşsunuz. ya tabi dizi bunu onaylayarak bitmiyor ama bu iğrenç fikirlerin zikredilmesi, "z kuşağı gümbür gümbür geliyor, sen eski kafalısın lale" diye diye zikredilmesi benim midemi bulandıran bir başka şeydi. çünkü şu an yaşadığımız, her alana sirayet etmiş bozulmanın, nihilizmin, anlam çöküşünün tam olarak bir takım haysiyetsiz hıyarların bu takım fikirlerinden alevlendiğine ve bu noktaya geldiğine inanıyorum. idelleriniz, etik kaygılarınız varsa, kurallarınız, sınırlarınız varsa ve "emaaaaaaaan nolcak, öyle de oluuuur böyle de olur, nası olursa olsun, yeter ki en kolay yoldan kazanayım" demiyorsanız size aşağılayarak "romantik" etiketi yapıştırılıyor. romantikler olmasa siz o vasat beyninizle köylü kurnazlığı yapacağım derken işinizi de yapamaz iki günde dünyayı b*k edersiniz haberiniz yok, etmeye başladınız da. ucu size dokununca da ağlarsınız "yalnızım, ilişkiler bile anlamsız" diye. ulan onun da içini boşaltan sizsiniz. kendi başınızı yiyeceksiniz vasat ıssız adamlar / kadınlar, hiç birinize acımıyorum. başınıza gelen her şeyi hak ediyorsunuz, 1 tane dostunuzun olmamasını, sağda solda kafayı çekip hayatınızın içine s*çmayı, kimseyle ilişki kuramamayı, boşluk dışında hiçbir şey hissedememeyi hak ediyorsunuz.
devamını gör...
15.
sosyal medyanin, yeni dönemde gelişen teknolojinin gerçekten bu kadar net yansimasi olamaz. kuşak çatişmasinin, kirli çıkar ilişkilerinin bu kadar bariz ve dümdüz anlatilmasi, lale'nin asli'yi ve diğer yeni nesil gençleri aslinda çok sallamayişinin, fikirerlere kapali oluşunun ve hafife almasinin ona çok çok kötü bir tokat olarak geri yansimasi, asli'nin "z kuşaği" olarak tabir ettiğimiz nesli çok iyi yansitmasi, hedeflerine ulaşabilmek için bilinçsizce, asla sonuçlarini düşünmeden büyük bir hırs ve bencillikle ne kadar acimasiz ve tehlikeli olabileceğini, malesef yeni neslin başarmak için çabalamak yerine basamaklari zipayarak aşmak gerektiğine olan inanci(ki bu ne yazik ki şu dönemde kismen doğru ) ve bunun sonucunda evet başariya sahip olabilirsin, ama ne kadar bir süre?? kalici olabilmek konusunu asla düşünmeden hareket etmeleri.. yani o kadar çok alt metin vardi ki gerçekten çok kaliteli buldum
devamını gör...
16.
2. sezonunu dün bitirdiğim dizi. ilk sezon için yazmıştım şuralarda #2205997 ve aslı'nın çöküşünü beklediğimi belirtmiştim.
2. sezon beni biraz tatmin etti biraz etmedi. tamam olmuş dediğim kısımlar var, ilk sezona göre iyi analojiler de. lale'nin anoreksisi mesela. ama ilk sezondan beri süren lale'nin 1 bardak viskiye dönüşümü gerçekten tat kaçırıyor.
çok arada kaldım ama yalana lüzum yok pıt pıt da izledim. bilemedim. 1 sezon daha gelicek gibi.
2. sezon beni biraz tatmin etti biraz etmedi. tamam olmuş dediğim kısımlar var, ilk sezona göre iyi analojiler de. lale'nin anoreksisi mesela. ama ilk sezondan beri süren lale'nin 1 bardak viskiye dönüşümü gerçekten tat kaçırıyor.
çok arada kaldım ama yalana lüzum yok pıt pıt da izledim. bilemedim. 1 sezon daha gelicek gibi.
devamını gör...
17.
3. sezon 1. bölümü izlediğim dizi.
geriliyorum bu diziyi izlerken yine de yeni sezon gelince hemen başladım. son sezonmuş sanırım onunda etkisi var.
kaos, insanların hırsları vb. bu tarz şeyler ilgimi çekmiyor ama tv dünyası gerçekten böyle mi diye merak ettim.
geriliyorum bu diziyi izlerken yine de yeni sezon gelince hemen başladım. son sezonmuş sanırım onunda etkisi var.
kaos, insanların hırsları vb. bu tarz şeyler ilgimi çekmiyor ama tv dünyası gerçekten böyle mi diye merak ettim.
devamını gör...
18.
3. sezonu yayınlanmış dizi.
eşimle 2 günde tüm bölümleri izledik. (bayram tatili olması sebebiyle hızlı bitti)
4. sezonu da gelecek, beklemede kalın.
dikkat spoiler
evt diziye gelecek olursak, her sezon birbirinden bağımsız.
bir sezoun kanlı bıçaklı olanlar diğer sezon can ciğer kuzu dolması oluyor.
benim dikkat çekmek istediğim bir konu var.
bir insan evladı (lale hanım) bir vakit bir sevgili yapıyor, sonra ayrılıyor başka biriyle evleniyor, hatta 2 tane de çocuk yapıyor. lakin eski sevgilisiyle birlikte çalışıyor, bazen başbaşa yemek yiyorlar, hatta ve hatta kocasından daha fazla görüyor eski sevgilisini.
bu ne kadar normal? bana göre değil. ateşle barut yanyana durmaz.
biz bunu desek yobaz, dağ ayısı, gerici ilan ediliriz.
fakat 2 çocuklu lale kocasını bırakıp yine eski sevgilisine dönüyor ve onca yıllık kocayı tamamen unutuyor. şimdi soruyorum bir insanın eski sevgilisi ile birlikte çalışması uygun muymuş değil miymiş?
diğer konu,
abi tv'de bu kadar sürkülasyon olması normal mi?
lale gidiyor, yerine başkası geliyor, 3 sonra o gidiyor, lale başka kanala geçiyor, 5 gün sonra oradan ayrılıyor, youtub'a geçiyor, hemen sonra başka kanala geçiyor, 2 bölüm sonra rakip kanala geçiyor, o kanalda ekrana oğlan çıkıyor, sonra 5 bölüm önce kovdukları kızı alıyor sonra oğlan gidiyor, kız tek kalıyor, sonra yanına can düşmanını alıyor.
bilmem ne bilmem ne. böyle şey mi olur?
diğer konu,
aslı ile patronu yolda birbirleri ile çarpışıyor.
kimse "ulan kenara çekilin niye yolunu kapatıyorsunuz, işimiz gücümüz var" demiyor.
ellerine telefon alıp bir erkek için yaptıkları kavgayı videoya alıyorlar.
mantığa gel. sanki dünya bunların etrafında dönüyor.
son olarak da
aslı'nın yükselişi ne kadar saçmaysa düşüşü de bir o kadar saçma.
sonuç olarak
kendini izlettiren bir dizi.
ancak mantığa yatkın olmayan pek çok yönü var.
eşimle 2 günde tüm bölümleri izledik. (bayram tatili olması sebebiyle hızlı bitti)
4. sezonu da gelecek, beklemede kalın.
dikkat spoiler
evt diziye gelecek olursak, her sezon birbirinden bağımsız.
bir sezoun kanlı bıçaklı olanlar diğer sezon can ciğer kuzu dolması oluyor.
benim dikkat çekmek istediğim bir konu var.
bir insan evladı (lale hanım) bir vakit bir sevgili yapıyor, sonra ayrılıyor başka biriyle evleniyor, hatta 2 tane de çocuk yapıyor. lakin eski sevgilisiyle birlikte çalışıyor, bazen başbaşa yemek yiyorlar, hatta ve hatta kocasından daha fazla görüyor eski sevgilisini.
bu ne kadar normal? bana göre değil. ateşle barut yanyana durmaz.
biz bunu desek yobaz, dağ ayısı, gerici ilan ediliriz.
fakat 2 çocuklu lale kocasını bırakıp yine eski sevgilisine dönüyor ve onca yıllık kocayı tamamen unutuyor. şimdi soruyorum bir insanın eski sevgilisi ile birlikte çalışması uygun muymuş değil miymiş?
diğer konu,
abi tv'de bu kadar sürkülasyon olması normal mi?
lale gidiyor, yerine başkası geliyor, 3 sonra o gidiyor, lale başka kanala geçiyor, 5 gün sonra oradan ayrılıyor, youtub'a geçiyor, hemen sonra başka kanala geçiyor, 2 bölüm sonra rakip kanala geçiyor, o kanalda ekrana oğlan çıkıyor, sonra 5 bölüm önce kovdukları kızı alıyor sonra oğlan gidiyor, kız tek kalıyor, sonra yanına can düşmanını alıyor.
bilmem ne bilmem ne. böyle şey mi olur?
diğer konu,
aslı ile patronu yolda birbirleri ile çarpışıyor.
kimse "ulan kenara çekilin niye yolunu kapatıyorsunuz, işimiz gücümüz var" demiyor.
ellerine telefon alıp bir erkek için yaptıkları kavgayı videoya alıyorlar.
mantığa gel. sanki dünya bunların etrafında dönüyor.
son olarak da
aslı'nın yükselişi ne kadar saçmaysa düşüşü de bir o kadar saçma.
sonuç olarak
kendini izlettiren bir dizi.
ancak mantığa yatkın olmayan pek çok yönü var.
devamını gör...