henüz 27 yaşında iken, fransız bir subayla girmiş olduğu düello sonucu vefat etmiş olup, anne ve dedesinin yanıbaşına defnedilmiştir

-neden yaşamışım sanki, ne amaçla dünyaya geldim? yine de o amaç var olsa gerek. kaderim mutlaka yüksek bir amaca yönelmişti, çünkü ruhumda sonsuz bir güç hissediyorum. ama o kaderin ne olduğunu kestiremedim.. boş, nankör tutkuların çekiciliğine kapıldım; onların ocağından demir gibi sert ve soğuk çıktım.

ama soylu duyguların ateşini de bir daha gelmemecesine yitirdim ?hayatın en güzel tomurcuklarını. o zamandan bu yana, kaç kere, kaderin elinde bir balta görevini yaptım! cellat baltası gibi, çoğu kez kötü bir niyet gütmeden ama hiçbir zaman da pişmanlık duymadan mahkumun başına indim.

ruhum mu dengesiz, yüreğim mi kötü bilemiyorum. belki de toplum ruhumu bozdu, ne bileyim! düşüncelerim o daldan bu dala atlıyor; karasız, endişeli, şüpheci...

kalbim doymak nedir bilmiyor, bir şeyle yetinmiyor. mutluluğa alıştığım gibi acı çekmeye de çabucak alışıyorum. bu nedenle hayat gözümde git gide anlamsızlaşıyor.

ruhumun yarısı da ölüydü, herkesin emrine hazır biçimde yaşıyordu; bu durum kimsenin dikkatini çekmedi, çünkü onun yıkıma uğramış yarısının yaşadığından kimse haberdar değildi.

oysa bütün dünyayı sevmeye hazırdım. beni kimse anlamadı; böylelikle nefreti öğrendim.. renksiz gençliğimi kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim. alaya alınmaktan korktuğum için en iyi duygularımı yüreğimin derinliklerine gömdüm. orada silinip gittiler.

dünyada beni tamıtamına anlamış hiçbir yaratık kalmayacak. bazıları beni olduğumdan kötü, bazıları olduğumdan iyi sanırlar. bazıları iyi bir adamdı öbürleri rezilin tekiydi diyecekler. ikisi de yanlış olacak.
devamını gör...
-acaba diye düşünüyordum. benim hayatta tek işim başkalarının umutlarını yıkmaktan mı ibaret? yaşamaya, hareket etmeye başladığımdan beri, kader beni başkalarının dramlarının sonuna yetiştiriyordu, sanki kimse bensiz ölemeyecekmiş ya da acı çekemezmiş gibi!

ben beşinci perdenin vazgeçilmez kişilerindenim; ister istemez celladın ya da hainin sevimsiz rolünü oynamak zorundayım.
devamını gör...
-neden yaşamışım sanki, ne amaçla dünyaya geldim? yine de o amaç var olsa gerek. kaderim mutlaka yüksek bir amaca yönelmişti, çünkü ruhumda sonsuz bir güç hissediyorum. ama o kaderin ne olduğunu kestiremedim.. boş, nankör tutkuların çekiciliğine kapıldım; onların ocağından demir gibi sert ve soğuk çıktım.

ama soylu duyguların ateşini de bir daha gelmemecesine yitirdim? hayatın en güzel tomurcuklarını. o zamandan bu yana, kaç kere, kaderin elinde bir balta görevini yaptım! cellat baltası gibi, çoğu kez kötü bir niyet gütmeden ama hiçbir zaman da pişmanlık duymadan mahkumun başına indim.


ruhum mu dengesiz, yüreğim mi kötü bilemiyorum. belki de toplum ruhumu bozdu, ne bileyim! düşüncelerim o daldan bu dala atlıyor; karasız, endişeli, şüpheci...

kalbim doymak nedir bilmiyor, bir şeyle yetinmiyor. mutluluğa alıştığım gibi acı çekmeye de çabucak alışıyorum. bu nedenle hayat gözümde git gide anlamsızlaşıyor.

ruhumun yarısı da ölüydü, herkesin emrine hazır biçimde yaşıyordu; bu durum kimsenin dikkatini çekmedi, çünkü onun yıkıma uğramış yarısının yaşadığından kimse haberdar değildi.

oysa bütün dünyayı sevmeye hazırdım. beni kimse anlamadı; böylelikle nefreti öğrendim.. renksiz gençliğimi kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim. alaya alınmaktan korktuğum için en iyi duygularımı yüreğimin derinliklerine gömdüm. orada silinip gittiler.


dünyada beni tamıtamına anlamış hiçbir yaratık kalmayacak. bazıları beni olduğumdan kötü, bazıları olduğumdan iyi sanırlar. bazıları iyi bir adamdı öbürleri rezilin tekiydi diyecekler. ikisi de yanlış olacak.
devamını gör...
-sen, archimedes'in dünyayı yerinden oynatmak istediği manivelasın.
devamını gör...
genç yaşta ölmesine en çok üzüldüğüm insanlardan biri. henüz 27 yaşında vefat etmiş olmasına rağmen arkasında harika şiirler ve zamanımızın bir kahramanı gibi mükemmel bir roman bırakmıştır. uzun bir hayatı olsaydı ne güzel eserler bırakırdı ardında kim bilir.
devamını gör...
şairin ölümü şiirinin ataol behramoğlu çevirisi can acıtacak kadar güzeldir. şairin ölümü aynı zamanda lermontov'un şiir derlemelerini içeren kitaba da ismini vermiştir.

--- alıntı ---

intikam, çar, intikam!
kapanıyorum ayaklarına
adil ol ve katili cezalandır
ki onun idamı gelecek çağlara
senin haklı yargını duyursun
ve caniler örnek bulsun onda.

şair öldü! – kuluydu namusun.-
düştü, karalanmış, söylentilerle.
düştü intikam özlemiyle,göğsünde bir kurşun
eğerek gururlu başını yere!

utancını değersiz tahkirlerin
taşıyamazdı şairin kalbi
o başkaldırdı yargısına sosyetenin
ve öldürüldü! yapayalnız, önceki gibi..

öldürüldü! neye yarar şimdi gözyaşları..
neye yarar boş övgülerin gereksiz korosu..
neye yarar zavallı özür mırıltıları..
kader oynadı oyununu!

ilkin kinle kovan siz değil miydiniz
onun özgür ve cesur yeteneğini;
ve eglenmek için körüklediniz
bir yangını ki belli belirsizdi..

daha ne? eğlenin.. son ıstıraplara
dayanmaya artık gücü yetmezdi!
söndü bir meşale gibi eşsiz deha
soldu alnındaki zafer çelengi..

kurtuluş yok,soğukkanlılıkla
katil indirdi vuruşu.
titremedi elindeki tabanca
yüreği sanki donmuştu..

şaşacak ne var? uzaktan onu
o benzeyeni yüclerce kaçağa
fırlatmıştı bize kaderin buyruğu
talih ve rütbe avına..

gülerek, küstahça aşağlıyordu
yabancı bir toprağın göreneklerini
o bizim şanımızı esirgeyemezdi
ve bu kanlı an düşünemezdi
elini neye kaldırdıgını !

şair öldü ve girdi toprağa
o ünsüz, tatlı türkücü gibi
sağır bir kıskançlığın kurbanı.
onu eşsiz bir güçle betimlemişti
acımasız bir elin yere serdiği
o yazgı yoldaşı ozanı..

bırakarak barışçıl erinçleri ve saf bir dostluğu
özgür yüreğin ve ateşli tutkuların boğulduğu
bu kıskanc dünyaya niçin geldi?
niçin verdi elini değersiz kara çalıcılara?
niçin inandı yalan sözlere ve okşayışlara?
o ki genc yasından beri insanları bilirdi..

çıkarıp ilk çelengi alnından
dikenli ve denfeden bir çelenk taktılar ona,
ve gizli iğneler dalların altından
battılar şanlı alnına..
ve ağulandı son anları da
sinsi fısıltısıyla alaycı cahillerin.
ve öldü o -boşuna bir intikam susuzluğuyla-
ve gizli üzgüsüyle kırılmış ümitlerin..

sesleri o eşsiz şarkıların dindi
bir daha duyulmamacasına.
dar ve sevimsiz sığnağında simdi
susuyor şair , bir mühür ağzında..

ve sizler, kibirli çocukları
bilinen alçaklıkla ün salmış ataların!
köle topuklarıyla çiğneyen yıkıntılarını
bahtın oyunuyla incinmiş soyların!
özgürlük,defa ve şan cellatları!
tahtın yanındaki açgözü yığın!
susturun gerçeği ve yargıyı
gizlenin örtüsü altına yaslanın!
fakat ey ahlaksızlar,tanrısal bir yargı
ve müthiş bir yargıç bekliyor sizleri!
o’nu kandıramaz altın şıkırtısı
o bilir önceden her şeyi.
o zaman boşa gidecek ama
kötülemeler, basvuracağınız!
ve tüm kara kanınızla, şairin
haklı kanını yıkayamayacaksınız!..

--- alıntı ---
devamını gör...
27 yaşında düello sonucu hayatını kaybeden yazar, geride bıraktığı tek romanı (bkz: zamanımızın bir kahramanı) ile edebiyat tarihinden asla silinmeyecek mükemmel bir işe imza atmıştır. bu tek romanıyla benim de ölümüne en çok üzüldüğüm yazarlardan biri olmuştur.

"alaya alınmaktan korktuğum için, en iyi duygularımı yüreğimin derinlerine gömdüm. orada silinip gittiler."
devamını gör...
genç yaşında pisipisine ölen, yakın zamanda okumayı düşündüğüm sadece bir eser bırakabilmiş rus yazar. hadi kendine acımadın bize de mi acımadın birader, mahrum bıraktın daha nice eserden serzenişimi de buraya bırakayım.
devamını gör...
"bütün dünyayı sevmeye hazırdım, değerlendiren çıkmadı; böylelikle de nefret etmeyi öğrendim. renksiz gençliğimi, kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim. alaya alınmaktan korktuğum için en iyi duygularımı yüreğimin derinlerine gömdüm, orada silinip gittiler. hep doğru söyledim, inanılmadım. o zaman kandırmaya başladım. kibarların dünyasını, toplumun işleyişini iyiden iyiye kavrayınca, hayat biliminde ustalık kazandım; başkalarının bu ustalığı kazanmadan mutluluğa nasıl ulaştıklarını gördüm; benim hiç yılmadan erişmeye çalıştığım önceliklerin tadını, onlar kendilerini hiç yormadan çıkarıyorlardı. o zaman içimi bir karamsarlık kapladı; tabanca kurşunuyla giderilecek türden bir karamsarlık değildi bu: soğuk, çaresiz, sevimliliğin, iyi niyetli bir gülümsemenin altına gizlenen bir umutsuzluktu. ruh yönünden sakat olmuştum. ruhumun yarısı yoktu; solmuştu, uçmuştu, ölmüştü. ben de o yarıyı kestim attım."
devamını gör...
uzun bir serseri gezgin olmuş
barınak olmadan dünyanın çöl:
vosled yüzyıl yüzyıl kaçtıktan sonra,
dakika dakika gelince,
monoton ardışık.
void vlastvuya zemin,
o zevk olmadan kötülük ekti.
hiçbir yerde sanatıdır onun
o dirençle karşılamayan -
ve kötülük onunla sıkıldığı.
-şeytan
devamını gör...
kısacık ömrüne diğer her şeyin yanında düşünce isminde muazzam bir şiir sığdırmış, ismini hiç öğrenemeyeceği binlerce insanın hasret, üzüntü ve tedirginliklerine silah çeken, düellosunda hiç yalnız kalmayacak olan süvari.

"yaşam üzüyor bizi; dümdüz amaçsız bir yol gibi,
bir şölen gibi yabancı bir bayramda."
devamını gör...
1814/1841 yılları arasında yaşamış rus yazar/ şair.
27 yaşında hayatını kaybetmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


affet! bir daha görüşmeyiz,
tokalaşmayız hiç bundan böyle.
affet! gönlün bir kuş kadar özgür...
lakin bulamaz o saadeti yine.
bilirim, bin bir ıstırapla,
çoktan ölenin peşinde,
burkulacaktır o gönlün,
adımı her duyduğunda!


affet! hayıflanma bilinçsiz.
kısa bir aşkın peşinde.
ayrılmak zor gibi geliyordu,
buluşmamız imkansız gibi yine!

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mihail yuryeviç lermontov" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim