1982 yılı abd yapımı bilim kurgu- korku filmi. antartika'da bir grup norveçli bilim adamı esrarengiz bir şekilde ölmüştür. olayı araştıran bilim adamları esrarengiz bir 'şey'le karşı karşıya olduklarını fark ederler. imdb: 8,2/10.
filmin orijinal ismi: the thing
filmin orijinal ismi: the thing
yönetmeni: john carpenter
oyuncular:
kurt russell
a. wilford brimley
t. k. carter
david clennon
keith david
richard dysart
charles hallahan
oyuncular:
kurt russell
a. wilford brimley
t. k. carter
david clennon
keith david
richard dysart
charles hallahan
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "10pele" tarafından 22.12.2020 21:38 tarihinde açılmıştır.
1.
b sınıfı filmlerin unutulmaz yönetmeni john carpenter' ın 1982 yapımı filmidir. bugün gerilim ve alien filmleri arasında kült bir film olarak kabul edilmektedir.
howard hawks ve christian nyby'nin 1951 filmi olan the thing from another world filminden esinlenerek yazılmış olan john w. campbell, jr.'ın who goes there? adlı romanından esinlenilmiştir
antarktika'da bir grup araştırmacının, gördüğü insanların kılığına girebilen bir yaşam formu ile karşılaşmasını ele alır. neredeyse tamamı tek mekanda geçen ve az sayıda oyuncu kadrosu ile çekilen film gergin ve kaotik bir atmosferi çok iyi yansıtmıştır.
bu filmi en özel yapan şey, bilinmezliğin verdiği korku ye paranoya. yaratığın aslında kim olduğunu bilmememiz her karakterden şüphelenmemizi sağlar. bu da, filmin izleyicisi gibi değil , sanki bir parçasıymışsınız gibi hissetmemizi sağlamıştır. özellikle meşhur kan testi sahnesinde gerim gerim gerilmemek elde değil. film her ne kadar yaklaşik 40 sene önce çekilmiş olsa da, özel efektler yerine gerçek modellerin kullanilmasi filmin eskimesini engellemiş. bugünün sinema izleyicileri bu efektleri komik bulabilir, ancak o zamanki teknoloji ve aşırı düşük bir bütçeye sahip olmasına rağmen yönetmen john carpenter müthiş bir iş çıkarmıştır.
filmin sonu ise çok etkileyici, seyirciyi tamamen ortada bırakıyor, sanki devamı çekilecekmiş gibi olmuş. daha iyi bir son yazılamazdı sanki. filmin bokunu çıkarmamak adına carpenter’ın devamını çekmemesi de çok iyi olmuş, malum bu yola gidildiğinde orijinal filmi bile sorgular hale geliyorsunuz. filmin sonu ise bütünü ile müthiş bir uyum içinde olmuş.
tabii hollywood boş durmamış ve 2011 de prequel film çekmiştir. sonuç tabii ki; olmamış.
howard hawks ve christian nyby'nin 1951 filmi olan the thing from another world filminden esinlenerek yazılmış olan john w. campbell, jr.'ın who goes there? adlı romanından esinlenilmiştir
antarktika'da bir grup araştırmacının, gördüğü insanların kılığına girebilen bir yaşam formu ile karşılaşmasını ele alır. neredeyse tamamı tek mekanda geçen ve az sayıda oyuncu kadrosu ile çekilen film gergin ve kaotik bir atmosferi çok iyi yansıtmıştır.
bu filmi en özel yapan şey, bilinmezliğin verdiği korku ye paranoya. yaratığın aslında kim olduğunu bilmememiz her karakterden şüphelenmemizi sağlar. bu da, filmin izleyicisi gibi değil , sanki bir parçasıymışsınız gibi hissetmemizi sağlamıştır. özellikle meşhur kan testi sahnesinde gerim gerim gerilmemek elde değil. film her ne kadar yaklaşik 40 sene önce çekilmiş olsa da, özel efektler yerine gerçek modellerin kullanilmasi filmin eskimesini engellemiş. bugünün sinema izleyicileri bu efektleri komik bulabilir, ancak o zamanki teknoloji ve aşırı düşük bir bütçeye sahip olmasına rağmen yönetmen john carpenter müthiş bir iş çıkarmıştır.
filmin sonu ise çok etkileyici, seyirciyi tamamen ortada bırakıyor, sanki devamı çekilecekmiş gibi olmuş. daha iyi bir son yazılamazdı sanki. filmin bokunu çıkarmamak adına carpenter’ın devamını çekmemesi de çok iyi olmuş, malum bu yola gidildiğinde orijinal filmi bile sorgular hale geliyorsunuz. filmin sonu ise bütünü ile müthiş bir uyum içinde olmuş.
tabii hollywood boş durmamış ve 2011 de prequel film çekmiştir. sonuç tabii ki; olmamış.
devamını gör...
2.
1982 yapımı john carpenter filmi. izlediğim en iyi gerilim filmlerinden biri.
filmin son sahnesi ile ilgili internette okuduğum teorileri aktarmak istiyorum.
filmin sonunda sadece mac* ve childs hayatta kalıyor. teorilere göre ikisinden biri yaratık* diğeri insan. peki ama hangisi yaratık?
1. teori:
childs, mac'e "are we the only ones who made it?"* demek yerine "are you the only one who made it?"* diye soruyor, mac de "not the only one." diye cevaplıyor. bu teoriye göre kurtulanlar arasına kendisini dahil etmediği için childs yaratık.
2. teori:
childs ve mac konuşurlarken soğuk sebebiyle mac'in ağzından buhar çıkıyor, fakat childs'ın ağzından buhar çıkmıyor. bu teoriye göre ağzından buhar çıktığı için mac insan, ağzından buhar çıkmadığı için childs yaratık.**
3. teori:
childs ve mac otururlarken dikkat edersek mac'in gözünde parıltı* var ama childs'ın gözünde yok. bu teoriye göre parıltı yaşamı simgeliyor. yani mac insan, childs yaratık.
mac'in childs'a içki şişesi uzatması ile ilgili iki farklı teori var. bu iki teori birbirleriyle taban tabana zıt.
4. teori:
childs mac'e "what do we do?"* diye sorar, mac "why don't we just wait here for a little while, see what happens."* diye cevaplar. ardından childs'a içki uzatır. ama bu teoriye göre şişenin içinde molotof kokteyli vardır. gerilim müziği başlar, childs aradaki farkı anlamadan molotof kokteylini içer, mac, childs'ın yaratık olduğunu anlar, gözlerini devirir ve kendi kendine güler.*
5. teori:
önceki sahnelerde bulaşma riskini düşürmek herkes yemeğini kendisi hazırlayacak denmişti. yani yaratık tükürük yoluyla bulaşabiliyor. ama son sahnede mac, childs'a içki şişesi uzatıyor. childs da bu şişeden içiyor. bu teoriye göre mac yaratık ve childs'ı enfekte edebilmek için şişeyi bilerek uzatıyor.*
son sahneyi tekrar izlemek için:
filmin son sahnesi ile ilgili internette okuduğum teorileri aktarmak istiyorum.
filmin sonunda sadece mac* ve childs hayatta kalıyor. teorilere göre ikisinden biri yaratık* diğeri insan. peki ama hangisi yaratık?
1. teori:
childs, mac'e "are we the only ones who made it?"* demek yerine "are you the only one who made it?"* diye soruyor, mac de "not the only one." diye cevaplıyor. bu teoriye göre kurtulanlar arasına kendisini dahil etmediği için childs yaratık.
2. teori:
childs ve mac konuşurlarken soğuk sebebiyle mac'in ağzından buhar çıkıyor, fakat childs'ın ağzından buhar çıkmıyor. bu teoriye göre ağzından buhar çıktığı için mac insan, ağzından buhar çıkmadığı için childs yaratık.**
3. teori:
childs ve mac otururlarken dikkat edersek mac'in gözünde parıltı* var ama childs'ın gözünde yok. bu teoriye göre parıltı yaşamı simgeliyor. yani mac insan, childs yaratık.
mac'in childs'a içki şişesi uzatması ile ilgili iki farklı teori var. bu iki teori birbirleriyle taban tabana zıt.
4. teori:
childs mac'e "what do we do?"* diye sorar, mac "why don't we just wait here for a little while, see what happens."* diye cevaplar. ardından childs'a içki uzatır. ama bu teoriye göre şişenin içinde molotof kokteyli vardır. gerilim müziği başlar, childs aradaki farkı anlamadan molotof kokteylini içer, mac, childs'ın yaratık olduğunu anlar, gözlerini devirir ve kendi kendine güler.*
5. teori:
önceki sahnelerde bulaşma riskini düşürmek herkes yemeğini kendisi hazırlayacak denmişti. yani yaratık tükürük yoluyla bulaşabiliyor. ama son sahnede mac, childs'a içki şişesi uzatıyor. childs da bu şişeden içiyor. bu teoriye göre mac yaratık ve childs'ı enfekte edebilmek için şişeyi bilerek uzatıyor.*
son sahneyi tekrar izlemek için:
devamını gör...
3.
1982 yılında john carpenter tarafından yapılmış olan filmdir.filmde antarktikada çalışma yaptıkları sırada içlerine sızan şekil değiştiren bir uzaylı yaratığı yok etmeye çalışan ekip va basindan geçenler anlatılır.donemine göre çok iyi olan film korku klasikleri arasında yerini almıştır.
devamını gör...
4.
bir john carpenter eseri.
1951 yapımı the thing from outer space filminin, çıkış tarihi itibariyle devam filmi. sinemadaki tasviriyle eliptik uzay gemisi figürünün televizyona ilk esaslı yansıması 1951 yapımı filmle gerçekleşiyor.* insanlar buzun altındaki cismin sınırlarını belirlemek için diziliyorlar ve uzak çekimde o meşhur eliptik şekli görüyoruz.
carpenter'ın 82 yapımı the thing'inde de buna dair görüntüyü bir kasette gözlemliyoruz birkaç saniye için. kendisinden iki hafta önce vizyona giren e.t. the extra-terrestrial filminin dünyayı kasıp kavurması, uzaylı figürünü seyirciye son derece sempatik bir şekilde empoze etmesi bu filmin gişede çakılmasının en büyük etkilerinden biri olarak kabul ediliyor zira filmdeki uzaylı figürü herhangi bir filmde gördüğüm en karanlık tasvir.
bir şekilde temas ettiği herhangi bir canlının bedenini bütünüyle ve kusursuzca taklit edebilecek şekilde şekil değiştirmesi, o canlının gerçek fiziksel özelliklerini benimseyecek bir varoluşa sahip olmadığından, absürt taklit ettiği vücutta absürt şekilde organlar çıkarması ve buna farklı şekiller vermesi, tek derdinin bir şekilde varlığını sürdürmek olması... bir virüs. yalnızca hayatta kalmak derdinde ve bunun için diğer pek çok alışılageldik anlatının aksine, mecbur kalmadıkça kimseye saldırmaması, tek derdinin daha fazla canlıya yayılabileceği sıcak bir bölgeye kaçmak olması, popüler bilim takipçiliği düzeyinde dahi biyolojiye göz atan herkes için feci şekilde inandırıcı bir etki yaratabiliyor. gerçek şeklinin ne olduğuna dair asla fikrimiz olmuyor zira dünyaya çakıldığı uzay gemisini bile, başka bir medeniyetin bireyini taklit ederek getirmiş olması muhtemel.
filmin sonuna dair pek çok teori var ve herkese bir başkası mantıklı gelebileceğinden bu kısma girmek istemiyorum.
filmin plastik makyajlarını yapan rob bottin, yaptığı işte bir dünya markası. piranha, star wars, fight club, se7en ve hatta bir dönem game of thrones'da görev yapmış muhteşem yetenekli biri. kendisi olmasa muhtemelen carpenter bu kadar dehşete düşürerek anlatamayacaktı hikayesini.
ikincil bir tanım: bir başyapıt.
bir de son olarak filmde the thing'in hücre kopyalama kabiliyetinin o dönemin koşullarında bilgisayar ekranında son derece anlaşılabilir bir grafik ve anlatıyla resmedilmesi de benim için en etkileyici ufak detaylardan biriydi.
1951 yapımı the thing from outer space filminin, çıkış tarihi itibariyle devam filmi. sinemadaki tasviriyle eliptik uzay gemisi figürünün televizyona ilk esaslı yansıması 1951 yapımı filmle gerçekleşiyor.* insanlar buzun altındaki cismin sınırlarını belirlemek için diziliyorlar ve uzak çekimde o meşhur eliptik şekli görüyoruz.
carpenter'ın 82 yapımı the thing'inde de buna dair görüntüyü bir kasette gözlemliyoruz birkaç saniye için. kendisinden iki hafta önce vizyona giren e.t. the extra-terrestrial filminin dünyayı kasıp kavurması, uzaylı figürünü seyirciye son derece sempatik bir şekilde empoze etmesi bu filmin gişede çakılmasının en büyük etkilerinden biri olarak kabul ediliyor zira filmdeki uzaylı figürü herhangi bir filmde gördüğüm en karanlık tasvir.
bir şekilde temas ettiği herhangi bir canlının bedenini bütünüyle ve kusursuzca taklit edebilecek şekilde şekil değiştirmesi, o canlının gerçek fiziksel özelliklerini benimseyecek bir varoluşa sahip olmadığından, absürt taklit ettiği vücutta absürt şekilde organlar çıkarması ve buna farklı şekiller vermesi, tek derdinin bir şekilde varlığını sürdürmek olması... bir virüs. yalnızca hayatta kalmak derdinde ve bunun için diğer pek çok alışılageldik anlatının aksine, mecbur kalmadıkça kimseye saldırmaması, tek derdinin daha fazla canlıya yayılabileceği sıcak bir bölgeye kaçmak olması, popüler bilim takipçiliği düzeyinde dahi biyolojiye göz atan herkes için feci şekilde inandırıcı bir etki yaratabiliyor. gerçek şeklinin ne olduğuna dair asla fikrimiz olmuyor zira dünyaya çakıldığı uzay gemisini bile, başka bir medeniyetin bireyini taklit ederek getirmiş olması muhtemel.
filmin sonuna dair pek çok teori var ve herkese bir başkası mantıklı gelebileceğinden bu kısma girmek istemiyorum.
filmin plastik makyajlarını yapan rob bottin, yaptığı işte bir dünya markası. piranha, star wars, fight club, se7en ve hatta bir dönem game of thrones'da görev yapmış muhteşem yetenekli biri. kendisi olmasa muhtemelen carpenter bu kadar dehşete düşürerek anlatamayacaktı hikayesini.
ikincil bir tanım: bir başyapıt.
bir de son olarak filmde the thing'in hücre kopyalama kabiliyetinin o dönemin koşullarında bilgisayar ekranında son derece anlaşılabilir bir grafik ve anlatıyla resmedilmesi de benim için en etkileyici ufak detaylardan biriydi.
devamını gör...