cesur senaryosuyla dikkatleri üzerine çeken 2015 yapımı jaco van dormael filmi. mr. nobody, toto le héros gibi çok ses getirmiş filmlerin de yönetmenliğini yapmış olan jaco van dormael bu filminde ailesi ile birlikte brüksel'de yaşamakta olan tanrı'ya ve bu fantastik kurgu üzerinden ataerkiye ters köşe bir bakış atıyor.
yönetmen: jaco van dormael
oyuncular:
pili groyne
benoît poelvoorde
catherine deneuve
françois damiens
yolande moreau
oyuncular:
pili groyne
benoît poelvoorde
catherine deneuve
françois damiens
yolande moreau
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bol giyimli kukla" tarafından 27.03.2021 12:38 tarihinde açılmıştır.
1.
erkeğin, kadından gasp ettiği tanrılığı muhteşem modern yöntemlerle seyirciye sunan harika film.
mizah ve duygusallık dozunda. ironiler ince. mutlaka izleyin.
mizah ve duygusallık dozunda. ironiler ince. mutlaka izleyin.
devamını gör...
2.
türkçe olarak yeni ahit şeklinde çevrilmiş olan fantastik film.
mr. nobody filminin yönetmeni jaco van dormael, bu filmde de harikalar yaratmış. kısaca konusu, tanrının kızı ve eşiyle beraber bir apartman dairesinde yaşayıp, tüm olan biteni burada can sıkıntısından tasarlamasıdır. fakat içeride isyankar bir kızımız var, babasına artık dur diyerek yepyeni bir ahit yazmaya ya da yazdırmaya karar verir. film de bu noktada başlar.
aslında bir din eleştirisi haricinde insana ayna tutan bir film. mesela öleceğiniz günü bilseydiniz ne yapardınız? hala zamanınızı satarak hiç sevmediğiniz işi yapmaya devam eder misiniz? ya da hiç sevilmeyi tatmayan biri kendiyle barışabilir mi? tüm yanıtlar filmin içindeki insanlarda. izlerken kendinizin farkında olmamanız imkansız.
filmde beni en çok etkileyen kısım, herkesin içinde yatan bir müziğin olması. içinizdeki müzik ile can bulup, yolunuzu aydınlatıyorsunuz. içimizdeki müziği duyabilmek ümidiyle...
mr. nobody filminin yönetmeni jaco van dormael, bu filmde de harikalar yaratmış. kısaca konusu, tanrının kızı ve eşiyle beraber bir apartman dairesinde yaşayıp, tüm olan biteni burada can sıkıntısından tasarlamasıdır. fakat içeride isyankar bir kızımız var, babasına artık dur diyerek yepyeni bir ahit yazmaya ya da yazdırmaya karar verir. film de bu noktada başlar.
aslında bir din eleştirisi haricinde insana ayna tutan bir film. mesela öleceğiniz günü bilseydiniz ne yapardınız? hala zamanınızı satarak hiç sevmediğiniz işi yapmaya devam eder misiniz? ya da hiç sevilmeyi tatmayan biri kendiyle barışabilir mi? tüm yanıtlar filmin içindeki insanlarda. izlerken kendinizin farkında olmamanız imkansız.
filmde beni en çok etkileyen kısım, herkesin içinde yatan bir müziğin olması. içinizdeki müzik ile can bulup, yolunuzu aydınlatıyorsunuz. içimizdeki müziği duyabilmek ümidiyle...
devamını gör...
3.
az önce 2015 yapımı olan film versiyonunu izledim. bu da nasıl bir tanım oldu bilmiyorum baktım kategorize edilmemiş napayım*
komedi aile kategorisinde önümüze ilk gelen filmi açtık. komik sayılırdı ama bir komedi değildi kesinlikle . durağan bir akışı vardı ama işlenilen konu bakımından izletti. neyse karmaşık bir tanım yazmadan önce filmden bahsedeyim.
tanrı, kızı ea ve karısı ile birlikte belçikada 3+1 bir apartman dairesinde yaşar. kendisini evreni ve evrendeki her şeyi yarattığı bilgisayarının olduğu odaya kapatmıştır. sanılanın aksine aksi, kaba, kırıcı bir babadır. karısını konuşturmaz kızına ise hep kızar. dünya ve insanlar onun oyuncaklarıdır. kaos yaratmaktan keyif alır. bir gün kızı odasına girip de insanlara ölecekleri tarihi bildiren bir mesaj atıp aynı abisi isa'nın kaçtığı gibi çamaşır makinesinden kaçar. amacı abisinin 12 tane havarisine 6 tane daha ekleyip annesinin en sevdiği sayı olan 18i tamamlamaktir. rastgele seçtiği bu 6 insanı bulup yeni bir ahit yazar. bu sırada tanrı da kızının peşinden dünyaya gitmiş ama dönüş yolu kapalı olduğundan ve insanların onu evsiz bir dilenci sandığından ülkeden sürgün edilir. olum günlerini bilen insanlar ise artık buna göre yaşamakta herkes denizde ölmek istemektedir. eh sonunda evde kimsenin olmayışını fırsat bilen tanrıça o meşhur bilgisayarın başına geçer ve her şeyi sıfırlar. işte tam bir kadının elini değdirir dünyaya. cicek açar her yer.
aslında bakılırsa ilk izlemeye başladığımda bana yıllar önce okuduğum tanrının ağzından evrenin hikayesi kitabını hatırlattı. orda da tanrının evreni nasıl oluşturduğu ve dinsel tüm olaylar bir insan gibi olan tanrının ağzından anlatılıyordu. bu film kitaptan mi esinlendi bilmem ama pek tabii kitap gibi de değildi. daha absürt sayılabiliyor olsa da içinde ince nüanslar olduğu da kesindi.
eh çok sevdim diyemem. ama zaman geçirmek için izlenir derim.
komedi aile kategorisinde önümüze ilk gelen filmi açtık. komik sayılırdı ama bir komedi değildi kesinlikle . durağan bir akışı vardı ama işlenilen konu bakımından izletti. neyse karmaşık bir tanım yazmadan önce filmden bahsedeyim.
tanrı, kızı ea ve karısı ile birlikte belçikada 3+1 bir apartman dairesinde yaşar. kendisini evreni ve evrendeki her şeyi yarattığı bilgisayarının olduğu odaya kapatmıştır. sanılanın aksine aksi, kaba, kırıcı bir babadır. karısını konuşturmaz kızına ise hep kızar. dünya ve insanlar onun oyuncaklarıdır. kaos yaratmaktan keyif alır. bir gün kızı odasına girip de insanlara ölecekleri tarihi bildiren bir mesaj atıp aynı abisi isa'nın kaçtığı gibi çamaşır makinesinden kaçar. amacı abisinin 12 tane havarisine 6 tane daha ekleyip annesinin en sevdiği sayı olan 18i tamamlamaktir. rastgele seçtiği bu 6 insanı bulup yeni bir ahit yazar. bu sırada tanrı da kızının peşinden dünyaya gitmiş ama dönüş yolu kapalı olduğundan ve insanların onu evsiz bir dilenci sandığından ülkeden sürgün edilir. olum günlerini bilen insanlar ise artık buna göre yaşamakta herkes denizde ölmek istemektedir. eh sonunda evde kimsenin olmayışını fırsat bilen tanrıça o meşhur bilgisayarın başına geçer ve her şeyi sıfırlar. işte tam bir kadının elini değdirir dünyaya. cicek açar her yer.
aslında bakılırsa ilk izlemeye başladığımda bana yıllar önce okuduğum tanrının ağzından evrenin hikayesi kitabını hatırlattı. orda da tanrının evreni nasıl oluşturduğu ve dinsel tüm olaylar bir insan gibi olan tanrının ağzından anlatılıyordu. bu film kitaptan mi esinlendi bilmem ama pek tabii kitap gibi de değildi. daha absürt sayılabiliyor olsa da içinde ince nüanslar olduğu da kesindi.
eh çok sevdim diyemem. ama zaman geçirmek için izlenir derim.
devamını gör...