kapitalizme, dine ve politikaya eleştiriler getiren, renkleri ve geçişleriyle akıllara durgunluk veren alejandro jodorowsky'in 1973 yapımı filmi.
yönetmen: alejandro jodorowsky
oyuncular: alejandro jodorowsky, horacio salinas, zamira saunders, juan ferrara adriana page,burt kleiner, valerie jodorowsky
oyuncular: alejandro jodorowsky, horacio salinas, zamira saunders, juan ferrara adriana page,burt kleiner, valerie jodorowsky
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "hizlivemubarek" tarafından 11.03.2021 23:59 tarihinde açılmıştır.
1.
meksikalı yönetmen ve oyuncu alejandro jodorowsky'nin 1973 tarihli acayip çılgın filmi. nitekim bu filmi izledikten sonra gaspar noé'nin filmleri gözüme normal görünmeye başlamıştır. film sürreal bir dünya'da isa'ya benzeyen karaktermizin (belki de ta kendisi) macerasını konu alır. bu arkadaşımız filmin ortalarında simyacı ile tanışır ve simyacı onu 7 müridi ile tanıştırır. (bu müritler silah üretimi, oyuncak üretimi, sanat galerisi yöneticiliği gibi işler yapmaktadır ve hepsi bir gezegen ile tanımlanmaktadır. bu karakterlerin uzun uzun tanıtıldığı kısım oldukça ilgi çekicidir ve üzerine düşünülmelidir.) daha sonra hepsi beraber ölümsüzlüğün sırrını bulmak üzere kutsal dağa doğru yola çıkarlar. filmin sonu ise dördüncü duvarı kırmamakta, adeta buharlaştırıp yok etmektedir. post-modernizmin doruklarında gezen bir şaheser ya da anti-şahaser. bilemiyorum.
devamını gör...
2.
kafam uyuşarak izlediğim filmdir. tüm imgeleri yakalayabildiğimi söyleyemem. açıkçası yönetmen de anlayalım diye mi çekmiş bilmem.
yalnız izlerken gözleriniz çok farklı şeylere şahit olacak buna hazır olun. ne olursa olsun çok uğraşılmış gözüküyor kostümler mekan tasarımı falan.
''sen bir boksun altına dönüşebilirsin'' telkini yaşama gücümü körüklemeye daha da itti.
yalnız izlerken gözleriniz çok farklı şeylere şahit olacak buna hazır olun. ne olursa olsun çok uğraşılmış gözüküyor kostümler mekan tasarımı falan.
''sen bir boksun altına dönüşebilirsin'' telkini yaşama gücümü körüklemeye daha da itti.
devamını gör...
3.
alejandro jodorowsky tarafından 1973 yılında çekilen bir başyapıt. kara mizah anlayışının tabiri caizse pik yaptığı bir film. bunu yaparken de, dünyanın ve toplumun oluşturduğu genel kabullere öyle bir nanik yapıyor ki, insanın keyfini yerine getiriyor. kilise göndermeleri, devlet aygıtına salvoları, kapitalist toplum yapısına ve ekonomik düzenine karşı getirdiği katı eleştiri, ince görmekten çok alenen ve cesurca yapılıyor. aslında filmde o günlerden bugünlere ışık tutan bir yan var. toplumun nasıl bir ahlaki çöküntü yaşadığı ve duyarsızlaştığı ,o dönemler bazında biraz uçuk ve sert imgelerle gösterilmiş olsa da, bugün bizler jodorowsky'nin eleştirildiği örnekleri bizzat yaşıyor ve deneyimliyoruz. kısmi bir ipucu olsa da yazmak zorundayım. misal gözleri ve ağızları bantlanarak kurşuna dizilen çocuklar ve gençlerin olduğu sahnede diğerlerinin bu anları fotoğraflamaya ve filme almaya çalışması, tam da bugünlerde yaşadığımız ve deneyimlediğimiz bir örnek.
sosyal medya dediğiniz şey artık bu işin ve duyarsızlığın adresi olmuş konumda. insanların yaşadıkları dramların pazar malzemesi edildiği, bunlar üzerinden prim kazanmak isteyen medya maymunlarının ortada arzı endam ettiği, bir dönemi yaşıyoruz. yani jodorowsky'nin kurgusunun gerçeğini yaşıyoruz. ha o sahnede 68 öğrenci olaylarına bir gönderme var elbette lakin yaşanan duyarsızlaşmanın aynısını yaşadığımız bir vakıa. işte bunun gibi yığınla sahne barındırıyor kutsal dağ ve ciddi anlamda nalına mıhına çakıyor. tabi filmi izlememiş olanları düşünerek, mümkün mertebe bu sahnelerden bahsetmemeye çalıştım. ama her geçiş ve her sahne değişiminde size üzerine düşüneceğiniz ve tartışabileceğiniz yığınla materyal çıkacağının garantisini verebilirim. filmin her anında mesaj bombardımanı altında kalıyorsunuz ve aslında bu film üzerine düşünürken, uğramadığınız düşünce limanı kalmıyor. bu dünyaya ve insana dair ne varsa ahanda işte orada duruyor. gerisi size kalmış...
sosyal medya dediğiniz şey artık bu işin ve duyarsızlığın adresi olmuş konumda. insanların yaşadıkları dramların pazar malzemesi edildiği, bunlar üzerinden prim kazanmak isteyen medya maymunlarının ortada arzı endam ettiği, bir dönemi yaşıyoruz. yani jodorowsky'nin kurgusunun gerçeğini yaşıyoruz. ha o sahnede 68 öğrenci olaylarına bir gönderme var elbette lakin yaşanan duyarsızlaşmanın aynısını yaşadığımız bir vakıa. işte bunun gibi yığınla sahne barındırıyor kutsal dağ ve ciddi anlamda nalına mıhına çakıyor. tabi filmi izlememiş olanları düşünerek, mümkün mertebe bu sahnelerden bahsetmemeye çalıştım. ama her geçiş ve her sahne değişiminde size üzerine düşüneceğiniz ve tartışabileceğiniz yığınla materyal çıkacağının garantisini verebilirim. filmin her anında mesaj bombardımanı altında kalıyorsunuz ve aslında bu film üzerine düşünürken, uğramadığınız düşünce limanı kalmıyor. bu dünyaya ve insana dair ne varsa ahanda işte orada duruyor. gerisi size kalmış...
devamını gör...