aynı anda iki dil öğrenilebilir mi sorunsalı
başlık "fun4" tarafından 28.11.2021 00:59 tarihinde açılmıştır.
1.
bunu daha önce denemiş arkadaşlar var mı fransızca ve almanca için iki ayrı kursa yazılmayı düşünüyorum bir faydası olur mu
devamını gör...
2.
evet . hatta bunları birbiriyle iliştirirseniz daha iyi olur. örneğin ana hedefiniz ingilizce öğrenmek ve yanında fransızca isityorusunuz. fransızcayı ingilizce kaynaklardan çalışın böylece ingilizce anadiliniz yerine geçecektir ister istemez.
devamını gör...
3.
bu sorunun cevabı hangi iki dili birlikte öğreneceğinize göre değişir. örneğin, ispanyolca ve ingilizce birlikte öğrenmeye müsait dillerdir ve kanımca birlikte öğrenilmesi gerekir. (eğer ikisi de öğrenilmek isteniyorsa.)
devamını gör...
4.
olabilir mümkündür.
ben ilk rusçayı öğrenmiştim daha sonra yanına ingilizceyi de ekledim.
rusçayı ilerlettikçe ingilizce kaynağını rusçadan almaya başladım, ingilizce geliştikçe türkçe kaynağı pasif duruma getirdim ve iki kaynağı karma yaptım.
böylece asıl öğrenmek istediğiniz dil ana dil yerini alıyor ve ikinci dil sanki öğrenmek istediğiniz yabancı dil iş gibi geliyor.
ben ilk rusçayı öğrenmiştim daha sonra yanına ingilizceyi de ekledim.
rusçayı ilerlettikçe ingilizce kaynağını rusçadan almaya başladım, ingilizce geliştikçe türkçe kaynağı pasif duruma getirdim ve iki kaynağı karma yaptım.
böylece asıl öğrenmek istediğiniz dil ana dil yerini alıyor ve ikinci dil sanki öğrenmek istediğiniz yabancı dil iş gibi geliyor.
devamını gör...
5.
iki dil ne ki iki yıl önce gaza gelip 11 tane dil kursuna yazıldım. anadilimi bile unutunca bıraktım.
devamını gör...
6.
aynı anda hem korece, hem ispanyolca ; okul yüzünden de hem almanca, hem ingilizce öğrenen biri olarak söylüyorum. gerçekten öğrenmek isteyen her halükarda onu başarmak için çabalar.
devamını gör...
7.
bi ara hem italyanca hem korece öğrenmeye çalıştım. beynim eror verdi ve 1 hafta sonra öğrenmeyi bıraktım.
devamını gör...
8.
ben, iki dili eş zamanlı öğrenmedim sevgili yazar fakat bir yabancı dil bildiğim hâlde ikincisini öğrenmek çok kolay olmuştu. sözcükleri, cümle yapılarını hatırlarken o dilleri, birbirleriyle karşılaştırırdım aralarında, türkçe ile karşılaştırmazdım çoğu zaman. dil öğrenenlere de çok saygı duyuyorum. öğrenin sayın yazar, iki dili de öğrenirsiniz. yürüyün gelsin.
--------------------------------------------------------
dil öğrenecek arkadaşlara faydalı olabileceğini düşündüğüm birkaç öneri yazmak istiyorum, benim çok işime yaramıştı:
en büyük önceliğiniz hâlihazırda öğrendiğiniz dilde, o dili çalıştığınız her gün, cümleler kurmak olsun. bu cümleleri de ezberlediğiniz yeni kelimelerle yapmak. mesela, ingilizce öğrenmeye başladınız, kimse sizden charles dickens cümleleri kurmanızı beklemiyor ilk günden. nasıl olacak bu cümle işi bir bakalım:
1. portakal satın aldım.
-- ı bought some oranges.
2. marketten portakal satın aldım.
-- ı bought some oranges from the supermarket
3. dün, marketten portakal satın aldım.
-- yesterday, ı bought some oranges from the supermarket.
4. dün, evimin yakınlarındaki marketten portakal satın aldım.
-- yesterday, ı bought some oranges from the supermarket near my house.
siz farkında dahi olmadan cümlelerinizin geçireceği evrim işte buna benzer bir şey olacaktır. ancak dikkat: dili öğrenmeye başladığınız andan cümle kurmaya da başlamalısınız,*dildeki seviyeniz ile cümle kurma seviyeniz, yukarıdaki örneklerdeki gibi eşit terazi gitmeli.
peki bu, size ne katacak?
1. öğrendiğiniz dilin cümle yapısı nasıldır öğreneceksiniz. özne nereye gelir, yüklem, dolaylı tümleç, nesne... nereye konur o dilde, o cümlede onu öğreneceksiniz.
2. sürekli cümle kurduğunuzdan ötürü, o dili bildiğini sananlar kelime düşünürken siz, daha önce kurduğunuz cümleleri istemsizce hatırlayıp o dili patır patır, çatır çatır konuşacaksınız. nitekim bir dil için en önemli haslet, özellikle günümüzde, speaking ve pronounciation becerileridir.*
3. writing* becerisine sahip olacaksınız. yarın bir gün o dilde resmi bir makale yazacak olsanız yazabilirsiniz böyle çalıştıktan sonra çünkü siz hâlihazırda binbir türlü cümle kurmuş olacaksınız.
4. yeni ezberlediğiniz kelimeleri, cümle içinde kullanacağınız için, daha az unutacaksınız.
son not: bu dört madde, öğrendiğimiz dilde, en başından başlayarak sürekli cümle kurmanın bize sağlayacağı faydalardı.
---------------------------------------------------
ikinci büyük önceliğiniz dil mantığı olmalı. nedir dil mantığı? örnek:
"ben de seninle geliyorum." deriz biz türkçede, türkçe mantığı budur.
"ı'm going with you." der ingilizce native'i, coming demez. ingilizce mantığı da budur.
dil mantığına örnek olabilecek en basit emsallerden biri budur, çeşitlendirilebilir.
bu durumda biz, coming dediğimizde karşımızdaki demek istediğimizi tabii ki anlayacaktır; bu örnek özelinde. ama biz güzel ingilizce konuşmuyor olacağız.
daha kötüsü, hiç anlamayacağı durumlarda olacaktır:
"kendimi senin yerine koyuyorum..." diyelim,
"ı put myself your place..." oldu mu, neyse ki hayır.
"ın your shoes" diyeceğiz. ayakkabılarının içinde mi yani? hayır. senin yerinde olmak. ın my shoes, benim yerimde olmak...
yabancı bir parça olmasına rağmen hepimizin bildiği bir örnek verelim:*
"put under the pressure of walking in your shoes."
çeviri:
kendimi, senin yerine koymanın; senin yolundan yürümenin baskısı altındayım.
veya eminem'den beautiful örneği:
"ın my shoes, just to see, what it's like to be me..."
çeviri:
kendimi benim yerime koy, ben olmanın ne demek olduğunu fark edebilmek için.
dil mantığı da işte buna deniyor. bunun önemi nerede devreye giriyor? hangi dili öğrenirseniz öğrenin, o dilin mantığını kavramadıktan, o dili konuşan insanların kafasının içine girmedikten sonra bir seviyede tıkanırsınız. bir süre sonra ancak ingilizce konuşmaya çalışan bir türk olursunuz mesela, ingilizce konuşabilen bir türk değil.
*
--------------------------------------------------------
dil öğrenecek arkadaşlara faydalı olabileceğini düşündüğüm birkaç öneri yazmak istiyorum, benim çok işime yaramıştı:
en büyük önceliğiniz hâlihazırda öğrendiğiniz dilde, o dili çalıştığınız her gün, cümleler kurmak olsun. bu cümleleri de ezberlediğiniz yeni kelimelerle yapmak. mesela, ingilizce öğrenmeye başladınız, kimse sizden charles dickens cümleleri kurmanızı beklemiyor ilk günden. nasıl olacak bu cümle işi bir bakalım:
1. portakal satın aldım.
-- ı bought some oranges.
2. marketten portakal satın aldım.
-- ı bought some oranges from the supermarket
3. dün, marketten portakal satın aldım.
-- yesterday, ı bought some oranges from the supermarket.
4. dün, evimin yakınlarındaki marketten portakal satın aldım.
-- yesterday, ı bought some oranges from the supermarket near my house.
siz farkında dahi olmadan cümlelerinizin geçireceği evrim işte buna benzer bir şey olacaktır. ancak dikkat: dili öğrenmeye başladığınız andan cümle kurmaya da başlamalısınız,*dildeki seviyeniz ile cümle kurma seviyeniz, yukarıdaki örneklerdeki gibi eşit terazi gitmeli.
peki bu, size ne katacak?
1. öğrendiğiniz dilin cümle yapısı nasıldır öğreneceksiniz. özne nereye gelir, yüklem, dolaylı tümleç, nesne... nereye konur o dilde, o cümlede onu öğreneceksiniz.
2. sürekli cümle kurduğunuzdan ötürü, o dili bildiğini sananlar kelime düşünürken siz, daha önce kurduğunuz cümleleri istemsizce hatırlayıp o dili patır patır, çatır çatır konuşacaksınız. nitekim bir dil için en önemli haslet, özellikle günümüzde, speaking ve pronounciation becerileridir.*
3. writing* becerisine sahip olacaksınız. yarın bir gün o dilde resmi bir makale yazacak olsanız yazabilirsiniz böyle çalıştıktan sonra çünkü siz hâlihazırda binbir türlü cümle kurmuş olacaksınız.
4. yeni ezberlediğiniz kelimeleri, cümle içinde kullanacağınız için, daha az unutacaksınız.
son not: bu dört madde, öğrendiğimiz dilde, en başından başlayarak sürekli cümle kurmanın bize sağlayacağı faydalardı.
---------------------------------------------------
ikinci büyük önceliğiniz dil mantığı olmalı. nedir dil mantığı? örnek:
"ben de seninle geliyorum." deriz biz türkçede, türkçe mantığı budur.
"ı'm going with you." der ingilizce native'i, coming demez. ingilizce mantığı da budur.
dil mantığına örnek olabilecek en basit emsallerden biri budur, çeşitlendirilebilir.
bu durumda biz, coming dediğimizde karşımızdaki demek istediğimizi tabii ki anlayacaktır; bu örnek özelinde. ama biz güzel ingilizce konuşmuyor olacağız.
daha kötüsü, hiç anlamayacağı durumlarda olacaktır:
"kendimi senin yerine koyuyorum..." diyelim,
"ı put myself your place..." oldu mu, neyse ki hayır.
"ın your shoes" diyeceğiz. ayakkabılarının içinde mi yani? hayır. senin yerinde olmak. ın my shoes, benim yerimde olmak...
yabancı bir parça olmasına rağmen hepimizin bildiği bir örnek verelim:*
"put under the pressure of walking in your shoes."
çeviri:
kendimi, senin yerine koymanın; senin yolundan yürümenin baskısı altındayım.
veya eminem'den beautiful örneği:
"ın my shoes, just to see, what it's like to be me..."
çeviri:
kendimi benim yerime koy, ben olmanın ne demek olduğunu fark edebilmek için.
dil mantığı da işte buna deniyor. bunun önemi nerede devreye giriyor? hangi dili öğrenirseniz öğrenin, o dilin mantığını kavramadıktan, o dili konuşan insanların kafasının içine girmedikten sonra bir seviyede tıkanırsınız. bir süre sonra ancak ingilizce konuşmaya çalışan bir türk olursunuz mesela, ingilizce konuşabilen bir türk değil.
*
devamını gör...