yazar: reşat nuri güntekin
yayım yılı: 1925
yazıldığı dönemin siyasi durumunu da ele alan roman o dönemlerde yaşanan sosyoekonomik kargaşaların insan hayatına etkisini anlatıyor.
yayım yılı: 1925
yazıldığı dönemin siyasi durumunu da ele alan roman o dönemlerde yaşanan sosyoekonomik kargaşaların insan hayatına etkisini anlatıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "coup de grace" tarafından 21.01.2025 20:03 tarihinde açılmıştır.
1.
*
reşat nuri güntekin‘in ilk dönem romanlarındandır ve ilk baskısı 1924 yılında yapılmıştır. çalıkuşu romanı ile adını duyurduktan sonra yazdığı yeni bir aşk romanıdır.
roman, yaşadığı sıkıntılar ve acılardan sonra aşka ve kadınlara bakış açısı değişen ve ünlü bir keman virtüözü olan hüseyin kenan‘ın hayat hikayesini anlatır.
zaman olarak meşrutiyet sonrası ve cumhuriyetin ilk yıllarını kapsasa da konusu itibari ile dış dünyaya ve takvime dair bir detay barındırmaz.
üç bölümden oluşur ve ilk iki bölümde üçüncü kişi gözlemi olarak okuduğumuz roman son bölümde baş karakterin ağzından ve günlüklerinin ayrıntısı ile devam eder.
süresel olarak yaklaşık 6-7 yıl içinde yaşanmış olaylar örgüsünü okuduğumuz romanda karakterlerin psikolojik hallerini de işlemiştir reşat nuri güntekin.
ilk bölümde, hüseyin kenan‘ın aile ve çocukluk yaşantısı detaylarından, şemi dede ile tanışmasıyla müziğe ilgi duymasından, dayısının ısrarı ile gittiği mühendislik fakültesine gitmesinden, arkadaşı vedat‘ın önerisi ve annesinin bir dükkanı satarak parasını ona vermesinin ardından paris‘e gitmesi ve 4 yıl sonra bir virtüöz olarak tekrar izmir‘e dönmesi, eski sevgilisi leyla ile ilgili detaylar, nimet hanımla olan ilişkisi, prenses cavidan ile nişanlanması ve lamia ile tanışması, lamia ile ilişkisi bu bölümde anlatılır.
ikinci bölümde ise baş karakter hüseyin kenan‘ın aksine, lamia‘nın üzerinde durulur. kendisini feda eden lamia ve yaşadıkları üzerinden taşranın iki yüzlü ahlak anlayışı, bu iki yüzlü ahlak anlayışı ile mücadele etmek zorunda kalan lamia‘nın kütahya‘a, akrabalarının yanına gönderilmesi ve emekli bir subayla evlenip boşanması sonrasında azimli mücadelesi, hamileliği, durumundan faydalanmak isteyen eniştesini nefsi müdafa ile öldürmesi, hapse girmesi ve çıkması yine üçüncü kişi gözlemi ile aktarılır.
üçüncü kısımda anlatıcı bu defa hüseyin kenan‘dır.
hüseyin kenan‘ın lamia‘yı sevdiğini anlaması, prenses cavidan‘la olan evliliğini bitirmesi, lamia ile tekrar karşılaşması ve lamia‘nın kızının kendi bestesi olan bir ninniyi söylemesi, lamia‘ya evlenme teklif etmesi ve reddedilmesi, ortak arkadaşları vadat ile olan ilişkileri, kardeşi afife ve annesinin mezarını ziyaret etmesi ve sonrasında intihar etmesi işlenmiş.
insanın yaşadıkları sebebiyle gelişen karakter gelişimine iyi bir örnek olmasının yanında, olaylar arasındaki bazı geçişlerin aniden yapılması açısından biraz da kopuk gelebilecek bir yapıdadır kitap.
defalarca sinema ve dizilere de konu olmuştur aynı zamanda. en son* baş rollerinde burak hakkı, aslı tandoğan, köksal engür, özge özder ve yiğit özşener olan ve günümüze uyarlanan versiyonu ile karşımıza çıkmıştır. dizi ile ilgili fikirlerimi, dizi başlığında açıklarım... kanseeeer.
reşat nuri güntekin‘in ilk dönem romanlarındandır ve ilk baskısı 1924 yılında yapılmıştır. çalıkuşu romanı ile adını duyurduktan sonra yazdığı yeni bir aşk romanıdır.
roman, yaşadığı sıkıntılar ve acılardan sonra aşka ve kadınlara bakış açısı değişen ve ünlü bir keman virtüözü olan hüseyin kenan‘ın hayat hikayesini anlatır.
zaman olarak meşrutiyet sonrası ve cumhuriyetin ilk yıllarını kapsasa da konusu itibari ile dış dünyaya ve takvime dair bir detay barındırmaz.
üç bölümden oluşur ve ilk iki bölümde üçüncü kişi gözlemi olarak okuduğumuz roman son bölümde baş karakterin ağzından ve günlüklerinin ayrıntısı ile devam eder.
süresel olarak yaklaşık 6-7 yıl içinde yaşanmış olaylar örgüsünü okuduğumuz romanda karakterlerin psikolojik hallerini de işlemiştir reşat nuri güntekin.
ilk bölümde, hüseyin kenan‘ın aile ve çocukluk yaşantısı detaylarından, şemi dede ile tanışmasıyla müziğe ilgi duymasından, dayısının ısrarı ile gittiği mühendislik fakültesine gitmesinden, arkadaşı vedat‘ın önerisi ve annesinin bir dükkanı satarak parasını ona vermesinin ardından paris‘e gitmesi ve 4 yıl sonra bir virtüöz olarak tekrar izmir‘e dönmesi, eski sevgilisi leyla ile ilgili detaylar, nimet hanımla olan ilişkisi, prenses cavidan ile nişanlanması ve lamia ile tanışması, lamia ile ilişkisi bu bölümde anlatılır.
ikinci bölümde ise baş karakter hüseyin kenan‘ın aksine, lamia‘nın üzerinde durulur. kendisini feda eden lamia ve yaşadıkları üzerinden taşranın iki yüzlü ahlak anlayışı, bu iki yüzlü ahlak anlayışı ile mücadele etmek zorunda kalan lamia‘nın kütahya‘a, akrabalarının yanına gönderilmesi ve emekli bir subayla evlenip boşanması sonrasında azimli mücadelesi, hamileliği, durumundan faydalanmak isteyen eniştesini nefsi müdafa ile öldürmesi, hapse girmesi ve çıkması yine üçüncü kişi gözlemi ile aktarılır.
üçüncü kısımda anlatıcı bu defa hüseyin kenan‘dır.
hüseyin kenan‘ın lamia‘yı sevdiğini anlaması, prenses cavidan‘la olan evliliğini bitirmesi, lamia ile tekrar karşılaşması ve lamia‘nın kızının kendi bestesi olan bir ninniyi söylemesi, lamia‘ya evlenme teklif etmesi ve reddedilmesi, ortak arkadaşları vadat ile olan ilişkileri, kardeşi afife ve annesinin mezarını ziyaret etmesi ve sonrasında intihar etmesi işlenmiş.
insanın yaşadıkları sebebiyle gelişen karakter gelişimine iyi bir örnek olmasının yanında, olaylar arasındaki bazı geçişlerin aniden yapılması açısından biraz da kopuk gelebilecek bir yapıdadır kitap.
defalarca sinema ve dizilere de konu olmuştur aynı zamanda. en son* baş rollerinde burak hakkı, aslı tandoğan, köksal engür, özge özder ve yiğit özşener olan ve günümüze uyarlanan versiyonu ile karşımıza çıkmıştır. dizi ile ilgili fikirlerimi, dizi başlığında açıklarım... kanseeeer.
devamını gör...