#televizyon dizileri
reşat nuri güntekin'in kitabından uyarlanan, ay yapım imzalı 2007 yapımı dizi; hüseyin kenan isimli bir müzisyenin, lamia'nın sıradan hayatına girişiyle değişen yaşamlarını konu almaktadır.
yönetmen:
andaç haznedaroğlu
oyuncular:
aslı tandoğan
burak hakkı
özge özder
yiğit özşener
köksal engür
gözde kansu
andaç haznedaroğlu
oyuncular:
aslı tandoğan
burak hakkı
özge özder
yiğit özşener
köksal engür
gözde kansu
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "coup de grace" tarafından 21.01.2025 21:45 tarihinde açılmıştır.
1.
en sonuncusu 2007 yılında günümüze uyarlanarak çekilmiş olan, roman uyarlaması dizidir.
eski olanları izlemedim, bu tanım 2007 versiyonu içindir.
önce hakiki tanım, künye.
yapımcısı kerem çatay*, senaristleri ece yörenç ve melek gençoğlu, yönetmeni andaç haznedaroğlu olan ve müzikleri toygar ışıklı tarafından yapılan roman uyalaması dizidir. baş rollerde burak hakkı, aslı tandoğan, elif özge özder, yiğit özşener ve köksal engür yer almaktadır.
sonra nispi tanım.
türkiye ülke sınırlarına ait bir brezilya dizisi yarışması olsa, bayrağı kimselere kaptırmayacak olan dizi. bu ülkede bir marimar, rozalinda falan çekilse işte aynen böyle olurdu.
kitaptaki sipesifik noktalar çogunlukla birebire yakın aktarılsa da, oyuncu kadrosu daraltmalara yönelik girişimler ile sürekli kendini tekrar eden diyaloglar, iletişimsizlik örgüsü, karakterlerin birbirleri ile olan ilişkileri ve çatışmaları, sanat yönetimi ve cast, senaryo bakımından ele alındığında pek de başarılı olduğunu düşünmediğim türk işi marimar dizisi.
bu dizinin en iyi yanı, notalara fısıldayan adam toygar ışıklının dizi müziklerini yapmış olması, yapyanlış seçilmiş baş karakterin olmamışlığına inat yiğit özşener, özge özder ve köksal engür oyunculuğudur. aslında tiyatro kökenli oyuncu ve model oyuncu arasındaki farkı yansıtmaya yönelik en alternatif dizi de olablir. burak hakkı bence de yakışıklı bir adam ama gelgelelim böylesine upuzun dizilerde baş karakteri canlandırması umut tabak seslendirmesine rağmen çok eğreti. zaten tip ve ses olarak da uyuşmamış bence.
kitapla, kilit olaylar bakımından uyuşsa da akış bakımından alakası olmayan bir yapıya sahip. mesela kitapta cemil ve lamia arasında oluşan hiçbir ilişki söz konusu değilken, dizide lamia cephesinde yaşanan bütün olayların baş karakteri cemil. kitaptaki birçok farklı karaktere karşılık geliyor cemil.
kitap, hüseyin kenan odaklı olmasına rağmen dizi lamia merkez alınarak işlenmiş bu da kitaptaki akışa göre değil yine mevcut oyuncular kullanılarak herkes herkesin bir şeyi olarak işlenmiş... çok yorucu fasdgasd.
zaman aktarımı onusunda da izleyiciyi baya trolleyen bir dizi çelişkiler var. ilk olarak karşımıza 18 yaşında çıkan lamia, en son nimet karakteri ile neredeyse aynı yaşta gibi aktarılıyor ama dizinin ilk bölümlerinde hamile kaldığı bebeği 1,5 yaşında... buradan da senaristlerin matematik dersini kırıp, pastaneye, hoşlandıkları çocukla muhallebi yemeye gittikleri sonucunu çıkardım...*
özge özder oyunculuğunu sevmeme rağmen, sırf rolünü çoğaltmak maksadıyla kitaptaki prenses cavidan ile arasında tam ters bir karakter çıkarılmış olması beni bir miktar daha çileden çıkardı.
dizide herkes bkuyla kavga eder gibi lamia ile tersleşiyor, cidden anlamak mümkün değil. evet, kitabın ikinci kısmında lamia ve toplumsal baskıya, toplumun çifte standartlı ahlak anlayışına bir değinme var ama bu dizide böyle bir kaygıdan bağımsız lamia hedef alınıyor.
aslında, hüseyin kenan cephesinden ele alınıp, iyi bir cast gerçek bir psiko-drama olarak yapılsa belki baş yapıt olabilecek bir hikaye ama klasik tr dizisi. üstelik aynı dönemlerde ortaya çıkan dizilerin içinde belki de en başarısızı.
mesela aşk-ı memnu dizisindeki gibi bir sanat yönetimi de yok. lamia odak yapılmış, hatta oyuncu filan oluyor dizide* ama yönetmenin lamia ile ilgili kafası o kadar karışmış ki, kostümcü aslı tandoğan'ın eline yatay düzlemi aslı tandoğan boyunda çantayı iliştirince 'çocuğum, sen n'apıyorsun, hiç oldu mu o çanta?' diye sormamış.
yani dizideki en güzel detay toygar ışıklı müzikleri. dizide geçen 'siyah yıldızlar' ve 'gurur' besteleri efsanedir bence.
eski olanları izlemedim, bu tanım 2007 versiyonu içindir.
önce hakiki tanım, künye.
yapımcısı kerem çatay*, senaristleri ece yörenç ve melek gençoğlu, yönetmeni andaç haznedaroğlu olan ve müzikleri toygar ışıklı tarafından yapılan roman uyalaması dizidir. baş rollerde burak hakkı, aslı tandoğan, elif özge özder, yiğit özşener ve köksal engür yer almaktadır.
sonra nispi tanım.
türkiye ülke sınırlarına ait bir brezilya dizisi yarışması olsa, bayrağı kimselere kaptırmayacak olan dizi. bu ülkede bir marimar, rozalinda falan çekilse işte aynen böyle olurdu.
kitaptaki sipesifik noktalar çogunlukla birebire yakın aktarılsa da, oyuncu kadrosu daraltmalara yönelik girişimler ile sürekli kendini tekrar eden diyaloglar, iletişimsizlik örgüsü, karakterlerin birbirleri ile olan ilişkileri ve çatışmaları, sanat yönetimi ve cast, senaryo bakımından ele alındığında pek de başarılı olduğunu düşünmediğim türk işi marimar dizisi.
bu dizinin en iyi yanı, notalara fısıldayan adam toygar ışıklının dizi müziklerini yapmış olması, yapyanlış seçilmiş baş karakterin olmamışlığına inat yiğit özşener, özge özder ve köksal engür oyunculuğudur. aslında tiyatro kökenli oyuncu ve model oyuncu arasındaki farkı yansıtmaya yönelik en alternatif dizi de olablir. burak hakkı bence de yakışıklı bir adam ama gelgelelim böylesine upuzun dizilerde baş karakteri canlandırması umut tabak seslendirmesine rağmen çok eğreti. zaten tip ve ses olarak da uyuşmamış bence.
kitapla, kilit olaylar bakımından uyuşsa da akış bakımından alakası olmayan bir yapıya sahip. mesela kitapta cemil ve lamia arasında oluşan hiçbir ilişki söz konusu değilken, dizide lamia cephesinde yaşanan bütün olayların baş karakteri cemil. kitaptaki birçok farklı karaktere karşılık geliyor cemil.
kitap, hüseyin kenan odaklı olmasına rağmen dizi lamia merkez alınarak işlenmiş bu da kitaptaki akışa göre değil yine mevcut oyuncular kullanılarak herkes herkesin bir şeyi olarak işlenmiş... çok yorucu fasdgasd.
zaman aktarımı onusunda da izleyiciyi baya trolleyen bir dizi çelişkiler var. ilk olarak karşımıza 18 yaşında çıkan lamia, en son nimet karakteri ile neredeyse aynı yaşta gibi aktarılıyor ama dizinin ilk bölümlerinde hamile kaldığı bebeği 1,5 yaşında... buradan da senaristlerin matematik dersini kırıp, pastaneye, hoşlandıkları çocukla muhallebi yemeye gittikleri sonucunu çıkardım...*
özge özder oyunculuğunu sevmeme rağmen, sırf rolünü çoğaltmak maksadıyla kitaptaki prenses cavidan ile arasında tam ters bir karakter çıkarılmış olması beni bir miktar daha çileden çıkardı.
dizide herkes bkuyla kavga eder gibi lamia ile tersleşiyor, cidden anlamak mümkün değil. evet, kitabın ikinci kısmında lamia ve toplumsal baskıya, toplumun çifte standartlı ahlak anlayışına bir değinme var ama bu dizide böyle bir kaygıdan bağımsız lamia hedef alınıyor.
aslında, hüseyin kenan cephesinden ele alınıp, iyi bir cast gerçek bir psiko-drama olarak yapılsa belki baş yapıt olabilecek bir hikaye ama klasik tr dizisi. üstelik aynı dönemlerde ortaya çıkan dizilerin içinde belki de en başarısızı.
mesela aşk-ı memnu dizisindeki gibi bir sanat yönetimi de yok. lamia odak yapılmış, hatta oyuncu filan oluyor dizide* ama yönetmenin lamia ile ilgili kafası o kadar karışmış ki, kostümcü aslı tandoğan'ın eline yatay düzlemi aslı tandoğan boyunda çantayı iliştirince 'çocuğum, sen n'apıyorsun, hiç oldu mu o çanta?' diye sormamış.
yani dizideki en güzel detay toygar ışıklı müzikleri. dizide geçen 'siyah yıldızlar' ve 'gurur' besteleri efsanedir bence.
devamını gör...