gülseren budayıcıoğlu'nun bir türlü kanının ısınamadığı, konuşmasından, ses tonundan hatta görünüşünden bile rahatsızlık duyduğu ala. (elbette gerçek adı bu değil)
kitabın ala kısmında ala'nın ona ölümü anımsattığından söz ediyor. buz gibi soğuk teni, zayıf çelimsiz vücuduna giydiği o kasvetli eski püskü bosbol kıyafetleri ve duygusuz ışıksız bakan gözleri...
her hastasına sevgiyle yaklaşan gülseren budayıcıoğlunun alaya bu kadar uzak yaklaşmasının elbette ki bir sebebi var. kontrasferans! yani bir çeşit karşı aktarım. şöyle açıklayayım:
gülseren budayıcıoğlu kitabında sık sık çok sevdiği hayat arkadaşı aydını kaybetmesinden ve bunun ona verdiği acıdan söz ediyor. ölüme karşı bu duyguları da kitapta sıkça yer alıyor.
gülseren budayıcıoğlu duygularını saklamadan alaya aktarıyor. ondan bu kadar nefret etmesini elbetteki başta onu azraile benzetmesinden olduğunu fark etmiyor. fakat ala konuştukça, çözüldükçe onda ölümü gördüğünü daha net anlıyor.
burada terapist bilinçdışı yoluyla etkilendiği, kendi hayatına ilişkin durumları ala'da buluyor. budayıcıoğlu bilinçsizce kendi sorunlarını hastaya aktararak boşaltıyor. bu da terapi sürecini olumlu etkiliyor.
(ala budayıcıoğlunun samimiyetine daha fazla inanarak ona güvenmesinde katkı sağlıyor.)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hayata dön kitabındaki ala karakteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim