liberal hümanist tayfanın hoşuna gitmeyen bir gerçek.
(bkz: böcek kolonilerine benzemek)
devamını gör...
"ebola is the cure. we are the disease." diyerek katılmak istediğim gerçek.
devamını gör...
''insan türünün gereksizliği'' gerçeği karşısında tamamen geçersiz bir önermedir.

edit: yüzde yüz'e tekabül ediyor.
devamını gör...
marvel comicsin kötü karakteri thanosun hayalidir.
devamını gör...
insanların yüzde kaçının gereksiz olduğunu bilemiyorum, ama gereksiz yerde, gereksizce çalışan beyinlerin yüzde doksan olduğundan eminim. çalışamayan beyinler desek daha iyi olacak sanırım.
devamını gör...
gereksiz diye bir şey yok olmadığından mütevellit, yanlıştır.

evrende herhangi bir nesne bir yerde bulunuyorsa muhakkak bir nedeni ve amacı vardır. nedeni, kendisinden önceki evren konumudur. amacıysa, kendisinden sonra gelecek evren konumu.

evrenimiz neden-sonuçlarla işleyen bir evrense eğer herhangi bir olayın gereksiz olduğunu söyleyemeyiz. insanların %90'ı senin var olabilmen için olmalıydı. dahası, sen yaşayabil diye hala var olmalılar. ve tabi sen ölebil diye de var olacaklar.
devamını gör...
içinde çok büyük ego barındıran cümle.
devamını gör...
üç farklı açıdan ele alınabilecek önerme. bunu da ontik olan ve olmayan ile yapabiliriz.

ilk bakış açısına göre; bu önermeyi savunabilmek ya da doğru bulabilmek için, kişinin -nasıl yaşıyorum? sorusu temelli fikre sahip olması gerekir. yaşayış tarzı, okudukları, eğitimi, hayatını geçirdiği şehirler, ilişkileri, yaşadığı evler, giyim kuşam, gezip gördüğü yerler vs... bu unsurların ''düzeyi/kalitesi'' çerçevesinde baktığında, kişi kendini son derece önemli ve gerekli görür. hayata kattığı bir değer olup olmaması önemli değildir, önemli olan o'nun -nasıl yaşıyorum? sorusuyla yaşıyor olmasıdır. ''nasıl'' soru kalıbına ilişkin olarak ölçüt kişinin kendisidir; kendi ''nasıl''ına uymayan diğer ''nasıl''lar geçersiz ve boştur. bu sebeple bir kısım insanın varlığına anlam veremez. ama kendi varlığı çok anlamlıdır. (oysa dünya üzerindeki her birey bu bakış açısıyla yaşasa, yani herkesin ölçütü kendi ''nasıl''ı olsa herkes herkese göre gereksiz sayılacaktır. bu da sadece kendini ve kendine benzeyeni gerekli görmeyi çıkarır ortaya.) kısacası, ''insanların yüzde 90'ı gereksizdir'' denilir.

ikinci bakış açısında ise önemli olan ''varlık sebebi''dir. burada ise kişi -nasıl yaşıyorum- sorusu yerine, -neden yaşıyorum? sorusu temelli bir fikre sahiptir. yaşayış tarzı, okudukları, eğitimi, hayatını geçirdiği şehirler, ilişkileri, yaşadığı evler, giyim kuşam, gezip gördüğü yerler vs... bu unsurlar o'nun için birer hiç'ten ibarettir. çünkü yaşamını ne şekilde idame ettirirse ettirsin; varlığının neye hizmet ettiğini bilemez ve varlık olgusunun ''sonlu'' olduğunu bilmektedir. sonlu olan bir varlık olgusunun içinde ''nasıl'' sorusunun bir önemi yoktur. bu sebeple bilinmeyene hizmet eden tüm varlıklar -şimdilik- komple gereksizdir. bu dünyada neden varım, varlığım neye hizmet ediyor sorularının net bir yanıtı verilemeyecekse ''gerekli'' olmanın hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. ego, dışında... çünkü sen bu dünyada var olarak ve yaşayarak dünyada var olan diğer tüm ''şey''ler gibisin. seni ''şeyler'' bütününden ayırarak, nesne olamaktan kurtarıp özne yapan ise ''bilinç''. varoluş insanın içinden bir tanesini seçebileceği bir olanaklar bütünüdür. bu görüş her türlü gereklidirciliğin karşıtıdır ve beraberinde kişiye varoluşsal yalıtım ve yalnızlık getirmektedir. kısacası, ''insanların yüzde 100'ü gereksizdir'' denilir.

üçüncü bakış açısında; varlığı mistik şekilde değerlendirme söz konusudur. burada sorudan çok, ifade önemlidir. kişi ''yaşıyorum'' temelli bir ifade ile anlamlandırmaktadır varlığını. yaşayış tarzı, okudukları, eğitimi, hayatını geçirdiği şehirler, ilişkileri, yaşadığı evler, giyim kuşam, gezip gördüğü yerler vs... bu unsurlar o'nun için yalnızca devam etmektir. varlığını ilahi bir güce ya da dengeli bir tesadüfe dayandırıp konu üzerinde düşünmek yerine yaşayışına devam eder. yani kişi önündeki tüm olanaklar bütünü olan, öteki insan ve nesnelerle ilişkisini sürdürerek oluşturmaktadır varlığını. birinci bakış açısıyla arasındaki fark önerme noksanlığıdır. gereksizlik üzerine herhangi bir önerisi yoktur - şayet olacaksa da bu evrendeki her şeyin gerekli olduğuna dair bir önerme olabilir. çünkü ilahi ya da tesadüfi şekilde oluşan varlık kusursuz bir denge içindedir ve kusursuz dengenin oluşturduğu bu sistemde gereksizlik söz konusu değildir. kısacası, ''gereksiz diye bir şey yoktur, tüm varlıkların bir anlamı ve gereği vardır'' denir.

varoluş, öncelikle varoluş sorununu içinde taşımaktadır ve dolayısıyla varlık'ın anlamının araştırılmasını da içermektedir. bu sebeple kesin önermeler oluşturmak söz konusu değildir. en azından siyah ya da beyaz (ikinci ya da üçüncü önerme) söz konusu olabilir. söz konusu varlık olduğunda gri'den söz etmek abestir. ancak varlığını mistik yollarla (allah vs. fizik) gerekli göremeyen varoluş krizlerine girmiş kişi'ye doktorların yaptıkları ilk öneri ''neden yaşıyorum'' sorusundan ''nasıl yaşıyorum'' sorusuna geçilmesi gerektiğidir. yaşam krizinden kurtulmak için birinci bakış açısı desteklenir, çünkü yaşamı devam ettirebilmek ego sayesinde anlamlandırılan 'gereklilik' duygusuna bağlıdır. yani; bu noktada da varoluşunun anlamını araştıran ve içinde yaşadığı dünyaya bir anlam vermeye çalışan tek canlı türünün insan olduğu sonucuna varılmaktadır.

dördüncü bakış açısı mı?

- yaşa.
devamını gör...
savunulurken insanın kendisinin yüzde doksanlık mı yoksa onluk dilimde mi yer aldığını iyice bir tartması gereken önerme. bazen jazz yerine hicaz dinlerken buluyor insan kendini.
devamını gör...
10.
yanlış önerme. ya yüzde yüzü gereksiz demeli ya da bu bahsi hiç açmamalı. bu koca dünyayı rulo yapacak halimiz yok. insanlardan nefret etmemizi sağlayan şeyin düzen olduğu kanısındayım. siyasetçiler gereksiz.
devamını gör...
11.
başlığı açıp kaçan arkadaşın gereksiz olduğuna inanıyorum dedirten başlık.
devamını gör...
12.
köpeklerin dile gelip, köpeksiz sokaklar istiyoruz diye başlık açması gibi bir başlık daha

bırakın artık insanları eleştirmeyi de dünya için anlamlı bir şeyler yapın.

herkes duyar kasma peşinde. insanlığa laf atarsan "ay evet ya ne bu insanlar böyle" "bütün insanlar hep aynı" "insanların canı cehenneme" "insanlar gereksiz bence" gibi yorumlar peşi sıra yazılır ve yazılmış.

sizin ne gibi bir faydanız oldu da, geri kalan bütün insanlığı eleştirme, yerme gibi bir hakkınız olduğunu düşünüyorsunuz.
devamını gör...
13.
değerli abimiz şener şen sonuna kadar haklıdır.

kanıtı
devamını gör...
14.
her insan birilerine göre gerekli olduğu için saçma önerme.
devamını gör...
amerika'nın vahşice, avrupa ülkelerinin ise biraz daha soft benimsediği yönetim biçiminin özeti olan beyan. sorsan bittabi ki öyle değil derlet ama uygulama bunu gösterir.
amerika birleşik devletlerini ele alalım.
şimdi en baştan eğitimden başlayalım. şimdi açıp uzun uzun araştırmadim ama kabataslak gözlem şu. bunların devlet okulları hiç bir yere çıkmaz bir yol. oradan mezun olunca kendi küçük dünyanizı kit kanaat ancak çevirebilecek bir birikime sahip oluyorsunuz. ancak her eyalette ya da belki şehirde illa bir tane hayalleri süsleyen okul vardır. işte bu okula kapağı atacak yetenekli(ya da zengin) azınlıkta iseniz yolunuz açıktır.
amerikanin sattığı amerikan rüyası işte tam burada başlar. babasi zengin olanların rüya peşinde koşmasına gerek yok tabi. diğerleri için en iyi olmak kaydıyla sistem içinde tutar bu motivasyon. zekiysen, spora, sanata veya x bir şeye yeteneğin varsa bu okullar seni alır. her aşamada süzgeçten geçersin. ilkokuldan liseye geçişte bir eleme olur. liseden üniversiteye geçişte bir daha. bir de üniversiteden iş hayatına...
misal bunların elit üniversiteleri vardir. her alanda ayrı bir tanesinin adı öne çıkar. harvard'i ele alalim. babanizin parası yoksa bile eğer one çıkan bir kabiliyet gosteriyorsaniz bunlar sizi tam burslu alır. zenginlerle berabet okul okursunuz. vs. vs.

bu sistem sayesinde amerika her alanda en yetenekli olan azınlığı alır. bunlar, amerikada silikon vadisinde teknoloji geliştirir. ilaç şirketlerinde ilaç üretir. silah geliştirir. moda yaratır. film üretir. sanat yapar vs... amerikanin başarılı olmasını sağlayan aslında bu azınlık olur. amerikan sistemi de bu azınlığı destekleyecek şekilde modifiye edilmiştir. bunlar burs alir. bunlar projelerine milyar dolar fon alır.

peki bu sistemin eledikleri ne olur. işte o %90 gereksiz görülen kesim bunlardir. bunlar bu sistemin içinde herhangi bir destek almadan hayatta kalmaya çalışırlar. devlet dairelerinde memur olur. küçük bir işletme açar. çalışmazsa eğer sağlık sigortası yoktur. mortgage ile ev edinmeye çalışır. ama amerikan sistemi için bu kesimin eğitimi de önemli değildir. nasıl yaşadığı ya da nasıl öldüğü de önemli değildir.
şu sokak röportajlarinda cahil cahil konuşan amerikali budur işte.
devamını gör...
gerçekçi olmak gerekirse 80-20 gibi bir oran verebiliriz.
devamını gör...
aga poponuzdan aforizma uydurmayın dediğim başlıktır. böyle iddialı cümleler kurmak için bir şeyler başarmış veya becermiş insan olmanız lazım aziz nesin misiniz lan siz.
sevgilisinden ayrılan insanlara gereksiz diyor çok komik.
devamını gör...
(bkz: herkesin %10'luk dilimde olması)
devamını gör...
kalan %10' un %90' ı da gereksiz.
devamını gör...
neye göre, kime göre?

t: kendisini bir şey zannedenlerin doluşmuş olduğu başlık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"insanların yüzde 90'ının gereksiz olması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim