insülin direnci

kan şekeri düzeyini düşürmek için genellikle insülin bağlayıcı antikorlar ve insüline duyarlı hücrelerin etkinliğinin bozulması sonucu gelişen çoğunlukla obezite ketoasidoz enfeksiyon gibi durumlarla birlikte görülen klinik durumdur.

öldürmeyip süründüren şeyler dendir. özellikle polikistik over sendromu (pkos) olanların yaşadığı ve başka hastalıklara da zemin hazırlayabilen hastalık.

sedanter yaşam, alkol kullanımı, genetik geçiş, ileri yaş gibi nedenlerle ortaya çıkan; tip 2 diyabette görülen kliniktir. kontrolsüz(tedavisiz) diyabet; zincirleme olaylar sonucu obesite, tansiyon, böbrek hastalığı, yüksek kolesterol gibi birçok soruna yol açabilmektedir. medikal tedavinin yanı sıra egzersiz ve diyet düzenlemesi gibi yaşam tarzı değişiklikleri hastalığın seyrine olumlu etki etmektedir.

aşırı karbonhidrat tüketiminden kaynaklanan durum. bununla birlikte başka nedenleri de var (hareketsiz yaşam tarzı, uzun süreli steroid ilaç kullanımı, cushing, pcos, genetik yatkınlık vs gibi) ama bu entryde sadece karbonhidrat (şeker) üzerinde duracağız.

çok fazla karbonhidrat tüketir (başta şeker olmak üzere ekmek, makarna, patates, nişastalı gıdalar, çikolata, hamur işleri vs) ve bunu yakamazsanız vücuttaki mekanizma şöyle oluyor:

1. beslenmeyle birlikte anormal miktarda şeker kana giriş yapar.
2. normalin üzerindeki şeker pankreası uyarır, insülin salgılanır. fazla şeker olduğu için fazla insülin üretilir.
3. insülin, çekirdeği (bkz: nukleus) olan bütün hücrelere bağlanıp "kanda fazla şeker var, bunu içine al ve yak" meşazı verir.
4. meşazı alan hücreler glut4 diye bir reseptörü hücre yüzeyine çıkartarak kandan şeker çekmeye başlar. çok fazla insülin bu meşazı ilettiği için çok şeker tüketilir, kan şekeri düşer. şöyle ki

5. düşen kan şekerini dengelemek için glukagon üretilip kana verilir. karaciğerdeki şeker depoları yıkılmaya, kana şeker beslemesi yapılmaya başlanır.

kaslar ve karaciğer vücutta şeker depolayabilen yegane yerdir (yağlarda da teknik olarak depolanır ama yağa dönüşüp de depo edildiği için o sayılmaz) . hem kas hem karaciğer bunu glikojen olarak depolar, adipositler yağ olarak depolar. konversiyon zor iş, uğraş, kayıp vs demek. niye uğraştırıyoruz vücudu. hele hele yağdan şekere tekrar konversiyon rezalet iş. bir ufacık not: karaciğer dışında kimse kana glukozu (şekeri) geri salamaz.
6. bu denge bir artar bir düşer derken zar zor dengelenir (çünkü normal bir durum değildir. anormal miktarda olan her şey böyle dengeleme problemleri oluşturur. league of legends'taki şampiyonların ilk çıktıklarındaki gibi (u: swh) o da böyle ki

7. bu durum böyle çok uzun süre devam ederse hücrelerdeki glut4 isyan eder, "başlarım senin yiyeceğin hamburgere de yanına içeceğin cola zeroya da" der, yüzeye çıkmaz, hücreler kandaki şekeri sindirmemeye başlar (aha grev).
8. vücut daha fazla insülin yollar, bir süre sonra insülinin üretildiği yer olan pankreas da isyana katılır, üretmiyorum ulan diyerek insülin iyice azalır.
9. kan şekeri mütemadiyen yüksek seyretmeye başlar, bu da bir takım riskleri beraberinde getirir.

riskli durumlar

1. kan şekerinin fazlalığı damar içine fazla su çeker. fazla su osmotik basıncı artırır. damar çeperlerine basınç yapar hipertansiyon. bu da aorta yırtılmasına (aort diseksiyonu) kadar varabilecek saçma sapan durumlara sebep olabilir.
2. kana fazla su çekilmesi demek, damarda dolaşan kan miktarının fazla olması demek. bu da kalbin işini zorlaştıran bir durum. daha fazla kan pompalamak için kalp büyüyebilir kardiyak hipertrofi. biz bu 2 maddeye kalp damar hastalığı yapar diyelim. araya da damar sertliği ateroskleroz ekleyelim
3. diyabetle doğrudan ilişkilidir. fazla karbonhidratı yakamazsak yağa dönüşür, iç organların etraflarında (viseral) ve deri altında (subkutan) depolanır. böyle devam ederseniz evinize doktor nowzaradan gelir, mürsel'den sonra ülkemizi bir amerikan programında daha temsil edebiliriz.
4. insülin aslında saçtan tırnağa büyüme sinyali olarak görev alır (bkz: insulin-like growth factor). yukarıda anlattığım mekanizmayı çok fazla kullanırsanız şekeri kullanan hücreler gereksiz yere bölünüp yeni yeni hücreler oluşturur. her hücre bölünmesi risktir. teknik kısmına bu yazıda girmeyeyim ama risk yani, o kadarı bilseniz yeter. devam ederseniz kansere kadar gider.

"siz en iyisi kelle paça yiyin " - buyucu karatay

şekeri kandırmak.

yemekten sonra uykunun gelmesi, yemek sonrası tatlı yeme isteği, bir çeşit tatlı krizi hali, yemek sonrası kişinin içinin geçmesi, terleme ve uyuşukluk yaşaması, kilo vermede görülen zorluklar varsa, bu insülin direncinin olduğuna işarettir.

insülin direnci, hücrelerin insüline karşılık vermemesi, direnç göstermesi olarak bilinir. bu fazla miktarda kötü karbonhidrat alımı, kiloya varan sebebiyet ve şeker hastalığı ile bağlantılı bir durum.

yiyecekler ile alımı kolay olan glikoz, kana karışıp, hücreye gidip enerji olabilmesi için, insülinin glikozu hücreye alması gerekir. yağ ve kas dokularına glikoz girebilmesi için insülinin onayı gereklidir. vücut da, glikozdan enerji üretir ama glikoz kaynakları farklılaşır.
özellikle de, unlu ve şekerli gıdalardan alınan ve işlenmiş karbonhidratlardan gelen glikoz, hücrede enerjiye döndürülürken çok sayıda atık bırakır. bu atıklara serbest radikaller denir. bu gıdaların fazla alımı ile hücreler serbest radikal atıkları ile dolup taşar. kapasiteyi aşıp arttıklarında da hücre zarına zarar verirler. ilerledikçe de zar üzerindeki reseptörleri olumsuz etkiler ve esnek zarın sertleşmesine neden olur. böylece, glikozu içeri alabilmek için insülin sayısı gittikçe artmaya başlar. hücre girişinde biriken aşırı miktardaki insüline, reseptörün karşılıksız kalmasına insülin direnci deniyor.

sonrasında da kanda şeker ve insülin artar, hücreye glikoz girişi azalır, enerji yapımı azalır, yorgunluk ve açlık yükselişe geçer.
insülin de glikozu hücreye alamadığında, onu yağ olarak depolar ve sonrasında da kilolar artmaya başlar.

aniden gelen soğuk terleme ve baş dönmesi ile birlikte tanıştığım rahatsızlık.
yeme içme zaten dikkatli olmak bir yana haftada en az 150 dk yürümek bu hastalıkta şarttır.

paketli gıdaların içinde şeker olduğu için doğrudan şekerli bir şey tüketmeseniz bile paketli gıdalardan aldığınız gizli şekerle kan şekeriniz olması gerekenden daha yüksek seyredebilir. daha da önemlisi kimyasal olarak üretilen ve ucuz olduğu için gıda sektöründe yaygın kullanılan fruktoz insanın vücudunda çok artarsa karaciğer tarafından parçalanamadığından depolanır.

pastane üretimi ürünler de dahil marketlerde satılan tatlı , kurabiye vs de tüketmemek karaciğer için olmazsa olmaz bir durum.

eveeet sözlükcüm. aylardır çabamızın meyvesini bugün aldık
büyük kızım insülin direncini yendi. kolay olmadı tabi bu. aylardır pirinç patates pişmeyen ev halkı olarak başardık. sert bir diyet listemiz vardı. en çok zorlayan okula denk gelen öğün ve ara öğünlerdi. normalde 4 olması gereken insülin direncimiz 26 dan 16 ya, 16 dan sonra 2.7 düştü. verilen 14 kilo da var. vedalaştığımız beyaz ekmek, çikolata, paketli gıdalar.
ama değdi. doktor artık insülin direnci yok dediğinde ağladım ama mutluluktan.
ödül olarak kinder pinguin aldım ona. aylar sonra yediği için garip garip sesler çıkardı yerken.
bu hastalıkla uğraşan ebeveynler umutsuz olmayın. biraz sabır. başarabilirsiniz, darısı sizin başınıza...

2 ayda zorlanmadan kırdığım illet.
(bkz: senin direncin benim akrep inadımı yenemez)

#2309122 vay be.
tam 1 sene sonra aynı noktaya geri dönmüş bulunuyoruz.
yine insülin direnci var kızımın. gerçekten yoruldum. bugün doktor yine uzun uzun ne yapmamız gerekiyor anlattı. o anlatırken sinir ve üzüntü aynı anda yaşadım.
belli ki peşimizi temelli bırakmayacak.
yıldım gerçekten.

obezite ve pcos yüzünden olur.

kızlarda genç yaşta yoğun sivilce, obezite,adet düzensizliği varsa pcos olabilir.

kilo vermemi engelleyen lanet şey. bırak peşimi.

kısaca, glikoz ve eşlikçisi gluten gibi gereksizleri yıkmak için salgılanan insülinin yetersiz ve hatta işlevsiz kalması.

arkadaş bu pasta börek tayfası da çok lezzetli n'payaım?

allah belasını versin.

ekmek, pilav, makarna.

hücre duvarlarının glikoz ve fruktozun yanma sırasında çıkan artıklarla kalınlaşması. hücre duvarından şeker elini kolunu sallayarak tek başına geçmiyor.onu hücre içine insülin sokuyor. örneğin kanda 10 tane şeker var. hücre diyor yakıt azaldı (acıktık) hemen 10 tane insülin salgılanıyor şekeri koluna takıp içeri giriyor. hücre duvarı kalın olunca ne oluyor.10 tane insülin gidip zar zor 5 tane şekeri içeri sokuyor. ama hücre halen eneri eksikliği çekiyor. beyin diyor demek ki insülin az bı 10 daha gönderiyor devamlı.. mevzu bu. burda hücre duvarı kalınlaşmasın diyorsak. fruktoz dan uzak durmak lazım. onun yanma sonucunda oluşan artığı çok çok fazla