istanbul'un artık tamamen kafa şişirmesi
başlık "systemfailed" tarafından 09.10.2022 21:33 tarihinde açılmıştır.
1.
istanbul artık çileden çıktı yaşanacak bir yer değil. araba seslerinin üzerine birde motorcu sesleri eklendi. kendini bilmez okadar çok aptal insan var ki. ilgi çekmek için gürültü yapmaktan vazgeçmiyorlar. sokak ortasında silah sesleri derken insanı deli etme kıvamına geldi artık. paramız olsa'da defolup gitsek buradan.
devamını gör...
2.
istanbul kafa da şişirse, trafiği çekilmez de olsa vazgeçemem sanırım buradan. çünkü bağlayan güzellikleri de mevcut. parkları, korkuları, sahilleri, eğlence mekanları... şehir güzel aslında insanları kötü.
devamını gör...
3.
eskiden daha çok etkilerdi beni. doğma büyüme istanbul'luyum. tercihen daha sakin bir yerde yaşamak isterdim. ama mecburuz işte. neyseki kampüsüm büyük de istediğimde sessiz bir yer bulabileceğim artık.
devamını gör...
4.
istanbul şehir tımarhanesi.
içinde yaşayan herkes bir şekilde hastadır..
içinde yaşayan herkes bir şekilde hastadır..
devamını gör...
5.
orada yaşamıyorum ve oldum orası ısınamadım istanbul'a. bana çok kasvetli ve kaotik geliyor. üstüne üstüne gelen insanlar, suratlar asık, nezaketsiz ve aşırı gürültülü. elbette insanlar da ona uyum sağlamak zorunda, malum şartlar zor. bir de ben en sevdiklerimi istanbul'a kaptırdım. konu nereye geldi yine ya.
devamını gör...
6.
ıstanbul'un kafa sisirmesi degildir ya. ıstanbul candir, canandir. sakin gelmeyin ege'ye.
devamını gör...
7.
biz bunu çeşit çeşit yerlerde belirttik, farklı mecralarda istanbul nasıl düzelir üzerine hararetli tartışmalar yaptık.
istanbul'un tekniksel olarak tek bir kurtuluşu olduğuna kanaat getirdik:
avrupa yakasına nükleer taşıyan, güdümlü balistik füzelerle bir hava saldırısı düzenlemek sonra da şehri yeniden kurmak.
istanbul'un tekniksel olarak tek bir kurtuluşu olduğuna kanaat getirdik:
avrupa yakasına nükleer taşıyan, güdümlü balistik füzelerle bir hava saldırısı düzenlemek sonra da şehri yeniden kurmak.
devamını gör...
8.
canım yazarlar istanbul uzun zamandır böyle zaten…keşke topluca bir göç olsa da rahatlasak diyeceğim ama mümkün değil
devamını gör...
9.
her zaman böyleydi, kaos, kalabalık ve gürültü. tarihi anlamda harika bir şehir ama içinde yaşayan ve yaşamak zorunda kalan insanlara üzülüyorum. klişedir ama yine de söylemek istiyorum: istanbul turiste güzel, yaşayana değil. gerçi eskisi gibi ona da güzel değil ya, neyse.
devamını gör...
10.
bu şehir gece güzel kardeşim iyi geceler herkese..
devamını gör...
11.
gelin bu kentselleşme sorunlarını 3 erkek 4 kadın yazar bir araya gelerek kadıköy'de vodkalarımızı içerken tartışalım arkadaşlar.
nereye gidiyor bu ülke nasıl yapsak naaaparsak kurtuluruz gibi konuyu gece 2 gibi bağlar şeey yaparız.
duyarsız kalmayız sabaha kadar. en yakın yazarın evine gider orada devam ederiz. tartışılacak çok şey var. vodka alırız tekelden. maksat vatandaşlık görevimizi yerine getirelim.
nereye gidiyor bu ülke nasıl yapsak naaaparsak kurtuluruz gibi konuyu gece 2 gibi bağlar şeey yaparız.
duyarsız kalmayız sabaha kadar. en yakın yazarın evine gider orada devam ederiz. tartışılacak çok şey var. vodka alırız tekelden. maksat vatandaşlık görevimizi yerine getirelim.
devamını gör...
12.
bu şehrirde solunan her hava, atılan her adım, gördüğün her insan kafa olarak daha da uzaklaştırıyor her geçen gün seni bu şehirden ve ait olduğun yere doğaya, sakinliğe, huzura, kendi başına var olmaya, kendi halinde yaşamaya daha da itiyor.
(bkz: gitmem gerek bu şehirden)
(bkz: gitmem gerek bu şehirden)
devamını gör...
13.
altında halên istanbul romantizminin yapildigi başlık.
istanbul servet-i fünun'da üzerine şiir yazılan istanbul değil artık efendim. 2022 yılında anlayalım bari bunu. gaziosmanpaşa'nın, bayrampaşa'nın, esenler'in, sultangazi'nin enginar tarlası olduğu istanbul idi o.
münir nurettin selçuk'un kalamış'ındaki istanbul da değil. ne diyordu münir abi? "bir tatlı huzur almaya geldik kalamış'dan". istanbul'un en nezih yerlerinden olan kalamış'da bile huzur yok artık. sultanbeyli'den kayışdağı'ndan gelen yüksek ses autotune, tas kafa tipler huzur veriyorsa bilemem tabi. çok nezih insanlar ya bunlar.
yahu her şeyi geçtim, ümraniye gibi bugün insanların kiralamaya ev bulamadığı ilçe yalnızca 40 yıl önce köydü yahu. mecaz değil, gerçekten köy, yalnızca ümraniye'nin merkezinde bir avuç evden oluşan bir yerlesim. o kadar. hemen yanı başındaki ataşehir'den üsküdar'dan insanlar gitmeye korkarmis bu ilçeye.
bugünün esenyurt'u, bağcılar'i tarzı bir tehlikeden bahsetmiyorum. o zamanlar bugünkü gibi bir getto olayı yoktu. bahsettiğim korku, ıssız bir ormana giderken yaşanılan korku. her taraf taş ocaklarından kaynaklı devasa büyüklükte çukurlarla doluymuş. yağmur yağar, buralar göl oluşturur ve bu gölde yüzerken boğulan insanlar olurmuş. bir de sapığı falan olurmuş tabi. ümraniye sapığı.
şimdi sen 40 yıl önce köy, 100 yıl önce tamamen ormandan ibaret* olan bir ilçeyi bugün 1 milyonluk bir ilçe yaparsan bu şehirleşme ne kadar çağdaş olabilir? nereden geldi bu insanlar? en fazla 40 yılda nasıl şehir yaşamına adapte olabilirler? ıstanbul'un hemen her yeri için geçerli bu. avcılar'da oturan adam "istanbulluyum" diyor. avcılar dediğin yer bundan 100 yıl önce hiçbir paşanın çiftlik olarak bile istemediği bir yer. bugün kırşehir neyse aynen öyle bakmışlar buraya. bak ümraniye bile birilerine çiftlik olarak verilmiş. sen avcılar'da oturup nasıl istanbullu oluyorsun abi?
bu şehir hakikaten yeni delhi gibi bir yer oldu. son 10-15 yıla kadar tek tük motor vardı ve bu bizi az çok ayırıyordu. artık her taraftan siyrila siyrila gelen motorlar da olduğuna göre yeni delhi olma sürecini tamamladik sayılır.
daha uzatıp göz kanatmayalim, geriye son olarak seyyarda yapılan aşırı hijyenik sokak yemeği eksikliği kaldı. onu da fark ettiyseniz son yıllarda doğu akdeniz ve güneydoğu'dan akın akın gelen vatandaşlarımız çözmeye başladı. en kötü youtube'da eminim goruyorsunuzdur. işte 3-5 yıla umarım bu süreç de tamamlanacak.
edit: geçen yıl ankara'ya gittim. türkiye'nin 2. büyük şehri olmasına, sürekli gri şehir denmesine rağmen ankara bile huzurlu geldi yahu. "okul dönemi başlamaya yakın yazliktan zorla alınan çocuk" gibi ayrılmak istemedim resmen.
istanbul servet-i fünun'da üzerine şiir yazılan istanbul değil artık efendim. 2022 yılında anlayalım bari bunu. gaziosmanpaşa'nın, bayrampaşa'nın, esenler'in, sultangazi'nin enginar tarlası olduğu istanbul idi o.
münir nurettin selçuk'un kalamış'ındaki istanbul da değil. ne diyordu münir abi? "bir tatlı huzur almaya geldik kalamış'dan". istanbul'un en nezih yerlerinden olan kalamış'da bile huzur yok artık. sultanbeyli'den kayışdağı'ndan gelen yüksek ses autotune, tas kafa tipler huzur veriyorsa bilemem tabi. çok nezih insanlar ya bunlar.
yahu her şeyi geçtim, ümraniye gibi bugün insanların kiralamaya ev bulamadığı ilçe yalnızca 40 yıl önce köydü yahu. mecaz değil, gerçekten köy, yalnızca ümraniye'nin merkezinde bir avuç evden oluşan bir yerlesim. o kadar. hemen yanı başındaki ataşehir'den üsküdar'dan insanlar gitmeye korkarmis bu ilçeye.
bugünün esenyurt'u, bağcılar'i tarzı bir tehlikeden bahsetmiyorum. o zamanlar bugünkü gibi bir getto olayı yoktu. bahsettiğim korku, ıssız bir ormana giderken yaşanılan korku. her taraf taş ocaklarından kaynaklı devasa büyüklükte çukurlarla doluymuş. yağmur yağar, buralar göl oluşturur ve bu gölde yüzerken boğulan insanlar olurmuş. bir de sapığı falan olurmuş tabi. ümraniye sapığı.
şimdi sen 40 yıl önce köy, 100 yıl önce tamamen ormandan ibaret* olan bir ilçeyi bugün 1 milyonluk bir ilçe yaparsan bu şehirleşme ne kadar çağdaş olabilir? nereden geldi bu insanlar? en fazla 40 yılda nasıl şehir yaşamına adapte olabilirler? ıstanbul'un hemen her yeri için geçerli bu. avcılar'da oturan adam "istanbulluyum" diyor. avcılar dediğin yer bundan 100 yıl önce hiçbir paşanın çiftlik olarak bile istemediği bir yer. bugün kırşehir neyse aynen öyle bakmışlar buraya. bak ümraniye bile birilerine çiftlik olarak verilmiş. sen avcılar'da oturup nasıl istanbullu oluyorsun abi?
bu şehir hakikaten yeni delhi gibi bir yer oldu. son 10-15 yıla kadar tek tük motor vardı ve bu bizi az çok ayırıyordu. artık her taraftan siyrila siyrila gelen motorlar da olduğuna göre yeni delhi olma sürecini tamamladik sayılır.
daha uzatıp göz kanatmayalim, geriye son olarak seyyarda yapılan aşırı hijyenik sokak yemeği eksikliği kaldı. onu da fark ettiyseniz son yıllarda doğu akdeniz ve güneydoğu'dan akın akın gelen vatandaşlarımız çözmeye başladı. en kötü youtube'da eminim goruyorsunuzdur. işte 3-5 yıla umarım bu süreç de tamamlanacak.
edit: geçen yıl ankara'ya gittim. türkiye'nin 2. büyük şehri olmasına, sürekli gri şehir denmesine rağmen ankara bile huzurlu geldi yahu. "okul dönemi başlamaya yakın yazliktan zorla alınan çocuk" gibi ayrılmak istemedim resmen.
devamını gör...