kaşıkçı davasının arabistan'a devredilmemesi için oy kullanan hakimin mesleği bırakması

çok da saikimizde. ayrıca cemal kaşıkçı kim ve bize ne. keşke yaşarken satsaydık bari dolara bişeye faydası olurdu.
ps: ar*plar birbirini gümletmiş. neymiş en güvenli olması gereken yer bıdı bıdı. ayrıca devretmese ne yapacaktı istanbul bilmem kaç ağır ceza nın başka bir ülkenin prensine cinayetten hüküm verebileceğini verse bile bi gerçekliği olacağına inanıyorsanız gidin aile hekiminden benim zeka yaşım 3 diye rapor alın.

kendi ülkesinde en güvenli olması gereken konsoloslukta işlenen cinayet için "bize ne" diyen dangalakları gördüğümüz başlık. işte bu yukarıdaki kafalar yüzünden daha 100 sene burnumuz boktan kurtulmaz bizim.

ülkemiz toprakları içinde olan konsoloslukta bir gazeteci öldürülmüş. öldürme emrini veren herifin bizzat kendi prensi. biz dosyayı çözmesi için prensin avucuna bırakmışız. işte türk adaleti.
müslüman coğrafyada hiç sekmiyor. kendinden olmayanı istediğin gibi süründür, istediğin yerde öldürt. nasılsa katil de sensin savcı da. mühür kimdeyse süleyman o. her şeyde tek adam. yargı yok denetleme yok, dokunabilme yok eleştirebilme yok. ne tanıdık senaryo dimi?

o kadar kötü yönetiliyoruz ki, para ve yatırım için suudi arabistan devletine egemenlik yetkimizi satıyoruz.

ahmet kaya'nın bir şarkısı vardı, "başım belada".
şarkı sözleri şöyle idi sanki;
"iler tutar yanım yok,
nerden baksan tutarsızlık,
nerden baksan tutarsızlık,
nerden baksan ahmakça"

konuya dönecek olursak; bazı konular vardır, netameli dir. bu uğurda, bir çok kayıp verirsin;

yine bir ahmet kaya şarkısı vardı "bu yolda dönenler oldu, mum gibi sönenler oldu, yar göğsüne baş koymadan vurulup düşenler oldu; bir sen kaldın geride, artık dinlen yorgun demokrat"
evet konuya tekrar dönecek olursak, "cemal kaşıkçı" cinayeti başlangıcından itibaren sıkıntılı idi, ki bu cinayetin türkiye cumhuriyeti devletinin teknik sınırları içinde, suud büyükelçiliği içinde işlenmiş olması bile, türkiye ye karşı kurulmuş bir komplo idi, sonrasında bizim yargılamaya girmek ile ilgili net karar vermemiz gerekiyordu;
ya yargılamaya başlayıp, karar vermeli idik;
ya da sonradan karar verdiğimiz gibi, suud büyükelçiliğinde olan olayı suud devleti yargılar deyip kenara çekilecektik.
şu an yaptığımız hareket tarzı ile kendimizi rencide ettik diyebiliriz;
bu cinayet dosyası yalnızca bir hâkimin görev yeri değişikliği akabinde ve detayında istifası sonucunu doğurmadı; aynı zamanda söz konusu kararı imzalamayan bakan da görevden çekildi; olayın bu kısmı sanırım ıskalandı;
ne yapılmalıydı ile ilgili cevabını, ancak bu olayın sıcağı geçtikten yıllar sonra; şu an ki görevde olan kişiler, görevden ayrıldıktan sonra verilebilecektir. yaşanan her tarihi olayda olduğu gibi.