sanat, edebiyat, kültür, toplumsal hayata dair geçmişten gelen her şeye dönük eleştirel bir anlayışla yeni bir anlayışı önerirken özellikle fransa'da 1884-1914 yılları arasında etkili olurken tüm dünyada zamanla farklı şekillerde ortaya çıkmıştır.
devamını gör...
çağdaşlığı ve yeniliği isteyen; xx. yüzyıl başlarında ortaya çıkmış, gerçekçiliği reddeden, yeniyi yapma şiarını benimseyen, batı toplumunda sanayileşme
 kentleşme ve teknolojik ilerlemenin getirdiği hızlı değişimlere bir karşılık olarak ortaya çıkmış akım
olarak tanımlanır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


modernizm, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan kültürel, sosyal veya siyasi bir hareketi tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
devamını gör...
modernizm; batı'da rönesans hareketlerinden sonra ortaya çıkmış, ilke olarak çağdaşlığı ve yeniliği isteyen bir düşünce akımıdır. modernizme göre kimse, kimsenin efendisi ya da kölesi değildir herkes eşittir. modernizmde tektanrılı semavi dinler reddedilir ve antik yunan-roma paganizm dönemi özlenir. yani modernizm, insanı insan yapan her şeydir ve insanca bir yaşam sürmektir.
devamını gör...

bu çalışmanın kronolojik kapsamı 1500'den 1800'e dek tüm erken modern dönemi kapsayacak şekilde özellikle geniş tutuldu. bu kadar uzun bir dönemi seçmemizin iki sebebi var. birincisi, insan davranışlarını uzun dönemde inceleme fırsatını verecek olması, böylece hem bireysel hem de toplumsal düzeyde avrupalıların şiddetinde üç yüzyıl boyunca gerçekleşen yavaş fakat gerçek evrimi görme şansını yakalayacağız. daha da önemlisi, ele aldığımız dönem batı avrupa'da olağandışı değişimlerin olduğu bir zamanı kapsamaktadır. sosyal tarih ve iktisat tarihiyle uğraşanlar, bu kitapta da tartışacağımız gibi, yaşanan değişikliklerden birçoğunun şiddet eylemlerini ve devletin bunlara tepkisini önemli oranda etkilediğini anlamış durumdadırlar.

siyasi açıdan batı avrupa devletleri bu dönemde kurumlarını güçlendirip mükemmelleştiriyordu; özellikle devletin hukuki gücünün öne çıktığı bir süreçtir bu. bu dönem aynı zamanda pek çok devletin ceza hukukunu sistemleştirdiği (almanya'da 1532'de constitutio criminalis carolina [karolenj suç ceza yasası] , fransa'da 1539 ve 1670'te villers cotterets suç ceza yönetmeliği ve 1570'te ispanyol felemenki'nde 4 il.
philip'in suç ceza fermanı) ve adli kurumların devletin kanunlarını ülke sınırlan içerisinde yaygınlaştırarak uyguladığı bir dönemdi. devlet
hukukunun yayılmasıyla beraber, o zamanın cezai önlemlerine katılan idam ve dayak cezalan yüzünden avrupalıların hayatına giren şiddetin
ölçeği büyüdü; ama bununla birlikte şiddet içeren suçlardaki azalmayla beraber bu vahşette de bir azalma görülmüştür. ancak erken modern dönemde yetkililer kamuya açık idamlardaki gaddarca vahşet dışında devletin artan gücünü çok daha incelikli şekilde kullandı.

erken modern dönemde devlet, vatandaşlarının hayatını giderek daha fazla açıdan düzenlemeye başladı. devlet; tavernaların kapanış saatinden spora, giyime ve toplumsal cinsiyet ilişkilerine kadar her tür insani faaliyetle ilgili yasalar ve yönetmelikler çıkardı. tüm bunlarla beraber bu yasal güç, incelediğimiz dönemin sonuna doğru polis teşkilatının da desteğiyle, yavaş yavaş insan davranışlarını şekillendirdi.

bu dönem aynı zamanda dinin değişmesine de şahit oldu. bu değişimi inceleyen tarihçiler dönemimizin ilk bir buçuk yüzyılına iki karşıt
din hareketinin -protestan reformu ve "karşı reform" ya da "katolik reformu" olarak bilinen hareketlerin- damgasını vurduğunu düşünmüyor; bunun yerine esaslı bir din reformunun protestan ve katolik tarzı dışavurumlannın etkili olduğunu söylüyorlar. hem katolik hem de protestan cemaatler, o dönemi inceleyen tarihçiler tarafından "mezhepleşme" (confessionalization) olarak betimlenen, her iki tarafın da dogmalarını ve kurumlarını sağlamlaştırdığı ve kendi mensuplarına sıkı bir disiplin uyguladığı karmaşık bir sürece girmişti. lutherciler, kalvenciler ve trento konsili'ne bağlı katolik kilisesi kırsal bölgelere giderek ve kurumlan aracılığıyla üyeleri arasında dindarlığı, sivil otoriteye saygıyı ve ahlakı güçlendirmeye çalıştılar. giderek daha fazla tarihçi, erken modern dönemde kilisenin bu çabasının, toplumu uysallaştırma konusunda devlete yardımcı olduğunu kabul etmektedir.

devlet ve kilise tarafından başlatılan bu süreç, toplumsal cinsiyet ilişkilerini de etkiledi. medeni kanun kuramı, mutlakıyetçi devlet anlayışını aile hukukuna yavaş yavaş sirayet ettirdi; böylece baba ve koca, kralın evdeki karşılığı haline geldi. dolayısıyla kadının hareket alanı, iş dünyasından (merry wiesner'in gösterdiği gibi) evin dışındaki eğlence faaliyetlerine kadar her yerde sınırlandırıldı. 5 elbette ki tüm bu gelişmeler geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirerek, kadınların şiddete dönebilecek eylemlere katılımlarını kısıtladı. ancak kadını baba veya kocanın yasal yetkisine tabi kılan bu yaklaşım, kadının pek çok şiddet eylemindeki yasal sorumluluğunu da sınırlamış oldu. örneğin, ingiliz hukukundaki "kocanın himayesinde olma" (coverlure) ilkesi, neredeyse her yerde geçerli olan, kocanın hukuki bir varlık olarak karısını kapsadığını ve dolayısıyla karısının şiddet eylemlerine dair sorumluluğunu sınırlandırdığı düşüncesini ifade etmekteydi.

askeri açıdan bu dönemde köklü bir değişim yaşandı. erken modern dönem batı avrupasında neredeyse devamlı savaş vardı ve hemen her yerde düşman güçler korku içindeki sivil halka şiddet uyguluyordu. bu, gittikçe daha tumturaklı hale gelen fırlatmalı silahlarla birlikte savaşların teknolojik açıdan çok daha ileri bir düzeye geldiği; askeri güçlerin, halkın daha az korkmasına sebep olan çok daha disiplinli ve profesyonel ordulara dönüştüğü askeri bir devrim dönemiydi. ordu, erken modern devletin yapı taşlarından da biriydi. en basitinden devlet, askeri birlikleriyle ayaklanmaları bastırabilirdi. fakat daha da önemlisi, askeri teçhizat ve silah fiyatlarının artması ve devletlerin yeni, daimi ve paralı ordular kurmasının maliyeti, askeri güçleri desteklemek üzere devletleri kalıcı bir mali ve kurumsal altyapı oluşturmaya zorladı. bu yapılar da hukuki, düzenleyici ve denetleyici organları beraberinde getirdi.

son olarak, bu dönem büyük bir ekonomik değişim dönemiydi.
özellikle ingiltere'de pek çok küçük çiftçiyi topraklarından eden "toprak çevirmelerinde" (enclosures) etkileri gözlenen, giderek yayılan tarım
teknikleri devrimi, 16. yüzyılın nüfus artışıyla birleşip büyük, fakir ve genellikle yersiz yurtsuz bir nüfus meydana getirdi. ön-sanayi (protoindustrialization) teknikleri düşük nitelikli iş gücü gerektirdiğinden zanaatkarlar ekonomideki yerlerini iyice kaybetti. her ne kadar a. l.
beier'in gösterdiği gibi erken modern dönem bürokrasisi bu insanların doğurduğu tehdidi abartmış olsa da, bu kesimden soyguncu çetelerine
pek çok kişi katılmıştı."


julius r. ruff - erken modern avrupa'da şiddet (1500-1800)

link
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"modernizm" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim