kozmografya, astroloji (ilm-i heyet) ve astronomi (ilm-ı nücûm) * divan şiirinin kaynaklarından ve konularındandır.

divan edebiyatı’nda nüh felek yani dokuz yıldız olarak anılan gezegenler/gök katları/yıldızlar insanoğlunun bilinmezliği aydınlatma ve anlamlandırma çabasının bir sonucu olarak şiirlere yansımıştır.
bir terim olarak felek, yıldızların döndüğü yer anlamına gelmektedir. eski astronomi anlayışına göre felek dünyayı çevreleyen iç içe dokuz kattan meydana gelir, bu sebeple divan şiirinde nüh felek olarak anılmıştır. bugün kullandığımız feleğin çemberinden geçmekdeyimi bu inanıştan gelmektedir. şairin yani aşığın başına gelenler ve sevgilinin hareketleri bu yıldızların hareketlerine yorulmuştur.

eskiden beri gök cisimlerinin insanlar ve olaylar üzerinde olumlu veya olumsuz etkisi olduğuna inanılırdı. öyle ki saraylarda müneccimbaşı denen, günümüzün astroloğu sayılabilecek danışmanlar bulunurdu. bu danışmanlar gök cisimlerinin hareketlerini yorumlayarak kehanetlerde bulunurdu, bu gayet saygın ve önemli bir işti. kimi zaman padişahlar sefere çıkmadan önce bu danışmanlardan, gök cisimlerinin hareketlerine göre yorumlar alırlar ve bu yorumlara uygun hareket ederlerdi.

divan şiirinde genellikle şikayet söz konusu olan durumlarda felek veya felekler anılırdı. bugün kullandığımız kahpe felek tabiri de felekten bir gece çalmak gibi deyimler de bu anlayıştan süregelmektedir.

divan şiirinde felekler aynı zamanda en yüksek mevki, yükseklik, yücelik, sonsuzluk gibi özellikleriyle de anılırdı. örneğin divan şiirinde her daim uç örneklerle ilişkilendirilen sevgilinin makamı daima yıldızlardı.
fuzûlî’nin;
beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?


beytinde felek yükseklik anlamında abartı maksadıyla kullanılmıştır. şairin burada anlatmak istediği, feryâdının derecesidir. feryâdının ulaşabileceği en yüksek yer yıldızlar olduğu için yani çektiği acıyı anlatmak için en abartılı tabir bu olduğu için âhımdan felekler yandı ifadesini kullanmıştır.
inanışa göre bu dokuz felek her biri ayrı bir gök katında bulunmak üzere konumlanır ve belli ölçülerde hareket ederlerdi. ilk katta kamer yani ay bulunuyordu, sekizinci kat burçların bulunduğu sabit yıldız katı idi ve felekü’l-burûc olarak anılmaktaydı. inanışa göre ruhlar, burçların bulunduğu bu sekizinci katta dolaşırdı. burçların insanların hal ve hareketlerini etkilemesi mantığı da buradan gelmekteydi.
bu feleklerin her birinin kendine has adları, huyları, renkleri, görevleri hatta dostları ve düşmanları vardı. gökteki konumlarına, birleşimlerine göre uğurlu veya uğursuz sayılırlardı.
sırasıyla: kamer (ay)
utarid (merkür)
zühre (venüs)
şems (güneş)
mirrih/merih/behram (mars)
müşteri/hürmüz (jüpiter)
zühal/zuhal (satürn)
felekü’l-bürûc (burçlar katı)
felek-ı atlas (boş kat, bir bakıma uzay boşluğu.)

örneğin; ilk kat olan kamer gökyüzünün veziri sayılır. şems ile dost, merih ile düşmandır. güzelliğin sembolüdür, rengi yeşildir. ne uğurlu ne uğursuz kabul edilir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"nüh felek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim