öncelikle sözlük yazarlığını kast etmiyorum, kitap yazarı olmaktan bahsediyorum.

birkaç gün önce kitapçıda istediğim kitabı ararken dehşete düşerek fark ettiğim olay.*

ebru destan yazıyor kitabın arkasında, ebru destan oyuncu.

vedat milor yazıyor kitapta, vedat milor aşçı.

çağrı taner yazıyor, çağrı taner yazar bile değil lan.

sosyal medyada belirli bir takipçiye ulaşan herkes niye kitap yazıyor ki lan?

önüne gelen yazıyor olmasın ya. midem bulanıyor.
devamını gör...
önüne gelenin kitap yazmasından daha büyük sorun o kitapların alınıyor olması.

orhan velinin kim olduğunu bilmeyen insanların nilgün boduru göklere çıkarması gibi.
devamını gör...
benim merak ettiğim, okuma alışkanlığı zayıf olan bir toplumda kim alıyor bunların kitaplarını.
cidden çok ama çok merak ediyorum. şeyma subaşı, serkan inci vs. vs. bu insanların kitapları kağıt israfı. bu adamlar bir web sitesinde blog tutsalar anlarım fakat kitap haline getirip bunları yazmak!
devamını gör...
önüne gelenin milletvekili olduğu ülkeden yazar çıkması da pek tabi normaldir.
devamını gör...
vedat milor bu grup içinde değerlendirilemez.
devamını gör...
size hitap etmeyen kimse kitap yazmasın mı istiyorsunuz? size ne olm. alıcısı varsa şeyma subaşı da yazar, rambo okan da yazar, mersinli cihangir de. size ne lan.
devamını gör...
belli bir uzmanlık alanı ile ilgili konuların da yazılması taraftarıyım. bu kişiler zaten edebi anlamda yazar değil.
ilgi duyduğunuz alanlara dair bilgiler edinebilirsiniz.
ama bir de bu şekilde yüzlerce türemiş yazar mevcut, bir tanesini dahi okumam o ayrı.
yazdıklarında ne kurgusal olarak güzel bir akış ve hikaye, ne de edebi anlamda bir güç var.
popüler kültür eğer konu kitap, hikaye veya roman ise 10 dk düşünürüm.
(bkz: akilah azra kohen)*
devamını gör...
bazı kitaplar fenomenlerin kompleksiyle alakalı. "ben sadece poz keserek ünlü olan biri değilim, birikimim var, insanlara aktaracak bilgim var, entelektüelim" demenin en pratik yolu kitap yazmak.
devamını gör...
sözlük yazarlığından bağımsız olarak değerlendirilebilecek olgudur. iki şiir yazan, ben yazarım ya da şairim diyebiliyor. esasında doğrudur fakat şu dönemde sıradan insan bulmak zor. herkes, bir şey...*
devamını gör...
normaldir çünkü yazmak hemen herkesin bir derece yapabileceği bir şeydir. bahse konu olan şey ise bir eser üretmek. bu tartışma edebiyat var olduğu ilk günden beri var. şiirle başlar yazın biliyorsunuz. o dönem bile bu işi tekelleştirmeye çalışan bir zümre vardı. ruhbanlarla başladı bu sonra geçiş yaşandı toplumsal değişimle ve sosyo-ekonomik yapılanmanın en tepesindeki sınıflar erki ele geçirdiler. antik yunan'da hakim sınıf soylulardı. bugün ''adamlar ne edebiyat üretmiş, ne felsefe yapmış'' dediğimiz adamlar dönemlerinin çok zengin aristokrat sınıfıydı. o zaman da alt tabakadan biri bir şey yazmaya çalıştığında ''lan sen yazar mısın siktir git burdan'' diyen biri oluyordu.

biz buna elitizm diyoruz. sanatı tekelleştirmeye çalışmak diyoruz. bu doğru bir şey değil bu konuda ikna olalım önce. bu tamamen geri kafalı, muhafazakar bir davranış. böyle olursa bekler durursunuz orhan veli çıksın diye ki kendisi (hiç eğip bükemeyeceğim) leş gibi bir yazardır. adam yerine koyan kitap falan okumuyordur orhan veli'yi. hele şiirlerine girmeyeceğim.

konuya dönecek olursam şöyle bir ayrımı yapmakta fayda var. sanatın sınırları olmalı. her yazılan sanat değildir. andy warhol'ün tahrip ettiği sanat kavramı sonrası popüler kültürün ''her şey sanattır, evinizde kendi sanatınızı yapın'' tarzı yaklaşımı da işin radikal kısmı. bu da takip edilmemeli. bir denge unsuru vardır. sınırlar bazen sanatçıyı özgürleştirir, özgünleştirir. dümdüz mavi ton geçişinin olduğu bir tabloyu post yapısalcı sanat diye yutturabilirsiniz sınırlar olmazsa.

bu demek değildir ki şeyma subaşı ve rambo okan nobel almalı. yok abicim neden alsınlar. tüketim için bir meta üretiyorlar onlar da. ihtimal dahilinde görünmese de sanatçının, yazarın bir gelişim süreci vardır. nice yazarlar komik komik şeyler yazarak başlayıp sonrasında fazlasıyla olgun eserler verdiler. siz bunları itip kakarak bu ihtimallerin önünü kapatırsınız sadece.

tüketici(evet sanatsever demiyorum) olarak sizin bir seçim hakkınız var. sunulan metayı değerlendirmek. bunun yolu da satın almak veya almamak oluyor. ah eski yazarlar diye dövünerek hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. kaldı ki endüstri zaten şeyma subaşı ile orhan veli'yi çok iyi ayırıyor siz hiç merak etmeyin. şeyma subaşı, dex kitaptan basılır, orhan veli ise yapı kredi'den. düzenli okuyan insanlar zaten biliyor hangi yayınevinden kitap alınır, hangisinden alınmaz. hiç elitizm kasmanıza gerek yok yani.
devamını gör...
kocaman bir sayfanın tam ortasına “özür dilerim…” yazarak doldurulmuş kitaplar geneli. zaten hangi cümlenin sonuna 3 nokta koysan vurucu vaay bee diye sanki çok şey ifade ediyormuş da susuyormuş havasına sokulan bir anlam yüklendi. geneli boşa ağaç israfı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
şunlar kitap olsa nolur bin sayfa olsa nolur.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"önüne gelenin yazar olması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim