1.
binlerce yıl geçmiş, ülke hala aynı.
(bkz: sokakta mikrofon uzatılan kişiler)
dinazorların yaşadığını sanan mı dersin, aya yol olduğunu düşünen mi dersin...
hepsinden mevcut*
he bu arada ülkenin %99'u müslüman ama kuranı okuyanların oranı %2 falan.
he bir de inandıkları dinin şartı bu.
durumu öyle ele alın.
(bkz: sokakta mikrofon uzatılan kişiler)
dinazorların yaşadığını sanan mı dersin, aya yol olduğunu düşünen mi dersin...
hepsinden mevcut*
he bu arada ülkenin %99'u müslüman ama kuranı okuyanların oranı %2 falan.
he bir de inandıkları dinin şartı bu.
durumu öyle ele alın.
devamını gör...
2.
buna inanmak güç. bu gün için inanırım ama o zaman için inanmam. en gerizekalı dediğin kişi bile allah'ını, peygamberini biliyormuştur diye düşünüyorum.
devamını gör...
3.
orduda din önemli bir yere sahiptir, en azından eğer ki ordu anlamında daha önemli bir yere sahip olan yeniçerileri esas almak gerekirse; yeniçeriler henüz egitilirken dini anlamda da ders verilmesi dikkate alınmıştır, aksaray'da bulunan yeniçeri kışlasında orta camii denilen bir yer mevcut olmuştur ve her bir bölüğün imamı olurdu, aynı zamanda orduda da alay müftüleri bulunurdu. bazı bu konuyla alakalı alıntılar;
yeni kurulan askerî mekteplerde arapça
ve farsçadan başka, esas dinî bilgilerin
verildiği ulûm-i diniye, hz. peygamber’in (sas) hayatının anlatıldığı siyer-i nebî ve güzel ahlâkın telkin edildiği ilm-i ahlâk dersleri vardı. harbiye mektebi’nde bunlara ilaveten fıkıh ve usul-i fıkıh
okutulurdu. harbiyeliler mezuniyetlerinde mushaf’a el basarak yemin ederlerdi. sultan ıı. mahmud, ayrıca öteden beri ocakta okunması adet olan hayber kalesi cengi, battal gazi destanı gibi basit halk
kitapları yerine, büyük hanefî âlimi
imam muhammed’in siyer-i kebîr adlı
harp hukukuna dair dünyada ilk kaleme
alınmış kitabını türkçeye tercüme ettirip
askerlere okunmasını emretti
yeniçeri kurumuyla da sınırlı kalmamıştır osmanlı tarihi boyunca ordu teşkilatlanmalarında gerek eğitim gerekse faaliyet süreçlerinde kişinin dinini unutturmamak için çalışmalar sürdürülmüştür diyebiliriz;
yeniçeri ocağının dejenerasyonu üzerine
sultan ııı. selim’in kurduğu nizâm-ı
cedid adlı yeni ordu hakkında tatbik
edilmek üzere 1793’te çıkarılan levent
çiftliği nizamnamesi’ne göre, her saf (tabur) için bir mektep açılacaktır. burada
askere her gün kur’an-ı kerim ve ilmihal
dersleri verilecektir. sultan ııı. selim
mazide cereyan eden menfi hadiselerin
tekrarlanmaması için, orduda muntazam
din zabiti kadrosunun bulunmasını arzu
etmiştir. neferlerin beş vakit namazı
cemaatle kılmaları için her safta birer
imam tayin olunacaktır. ayrıca iman,
ibadet ve ahlâka dair birgivî vasiyetnamesi diye meşhur ilmihal kitabının
okunması da emredilmiştir.
osmanlı'da cihad bir ibadet olarak görüldüğünden ordu'da gayrimüslim yok gibidir, elbet ki bilhassa donanmada gerektiği vakit gayrimüslimlerden ücreti karşılığında yararlandığı olmuştur. zamanında gayrimüslim olan gemi donanması mürettebatının ayin ve özel günleri için gemiden ayrılmaması maksadıyla 1847'de kaptan-ı derya mürettebatının gayrimüslimlerden oluştuğu gemilere birer papaz tayin edilmesini arzu etse dahi gayrimüslim mürettebatının kendi içinde melkit,nasturi,süryani,ortodoks,katolik ermeni, gregoryen ermeni gibi birçok mezhepe mensup olduklari için bu istek reddedilmiştir ama noel ve paskalya gibi gğnlerde evlerine gidebilmeleri veyahut syinlere katılabilmeleri için izinler çıkarılmıştır. yani orduda din göz önünde bulundurulmuş ve farklı din görüşleri hoş karşılanmıştır.
kaynak; ekrem buğra ekincinin şu çalışması
yeni kurulan askerî mekteplerde arapça
ve farsçadan başka, esas dinî bilgilerin
verildiği ulûm-i diniye, hz. peygamber’in (sas) hayatının anlatıldığı siyer-i nebî ve güzel ahlâkın telkin edildiği ilm-i ahlâk dersleri vardı. harbiye mektebi’nde bunlara ilaveten fıkıh ve usul-i fıkıh
okutulurdu. harbiyeliler mezuniyetlerinde mushaf’a el basarak yemin ederlerdi. sultan ıı. mahmud, ayrıca öteden beri ocakta okunması adet olan hayber kalesi cengi, battal gazi destanı gibi basit halk
kitapları yerine, büyük hanefî âlimi
imam muhammed’in siyer-i kebîr adlı
harp hukukuna dair dünyada ilk kaleme
alınmış kitabını türkçeye tercüme ettirip
askerlere okunmasını emretti
yeniçeri kurumuyla da sınırlı kalmamıştır osmanlı tarihi boyunca ordu teşkilatlanmalarında gerek eğitim gerekse faaliyet süreçlerinde kişinin dinini unutturmamak için çalışmalar sürdürülmüştür diyebiliriz;
yeniçeri ocağının dejenerasyonu üzerine
sultan ııı. selim’in kurduğu nizâm-ı
cedid adlı yeni ordu hakkında tatbik
edilmek üzere 1793’te çıkarılan levent
çiftliği nizamnamesi’ne göre, her saf (tabur) için bir mektep açılacaktır. burada
askere her gün kur’an-ı kerim ve ilmihal
dersleri verilecektir. sultan ııı. selim
mazide cereyan eden menfi hadiselerin
tekrarlanmaması için, orduda muntazam
din zabiti kadrosunun bulunmasını arzu
etmiştir. neferlerin beş vakit namazı
cemaatle kılmaları için her safta birer
imam tayin olunacaktır. ayrıca iman,
ibadet ve ahlâka dair birgivî vasiyetnamesi diye meşhur ilmihal kitabının
okunması da emredilmiştir.
osmanlı'da cihad bir ibadet olarak görüldüğünden ordu'da gayrimüslim yok gibidir, elbet ki bilhassa donanmada gerektiği vakit gayrimüslimlerden ücreti karşılığında yararlandığı olmuştur. zamanında gayrimüslim olan gemi donanması mürettebatının ayin ve özel günleri için gemiden ayrılmaması maksadıyla 1847'de kaptan-ı derya mürettebatının gayrimüslimlerden oluştuğu gemilere birer papaz tayin edilmesini arzu etse dahi gayrimüslim mürettebatının kendi içinde melkit,nasturi,süryani,ortodoks,katolik ermeni, gregoryen ermeni gibi birçok mezhepe mensup olduklari için bu istek reddedilmiştir ama noel ve paskalya gibi gğnlerde evlerine gidebilmeleri veyahut syinlere katılabilmeleri için izinler çıkarılmıştır. yani orduda din göz önünde bulundurulmuş ve farklı din görüşleri hoş karşılanmıştır.
kaynak; ekrem buğra ekincinin şu çalışması
devamını gör...
4.
şevket süreyya demiş çanakkale boğazı, sahiri denilen cahi de çıkmış bağırıyor yandı popomun ağzı.
çanakale savaşı 1915 ,sahiri denine beynamazın yazdığı zaman 16o0-1700'ler .+ ve - yıllara içerikli.
osmanlı donanmasının '' kümülatif'' hali devşirmeler ve korsanlardan oluşur,ancak afrika ve batı akdeniz seferlerinde piyade askeri gemilere yerleştirilirdi.
maalesef bunlarda cahillikte çok ileri idi,1800'lere kadar osmanlı gemilerinde fırınlanmış ahşap kullanılmazdı levent ve kaptanlar dönme idi müslümanlık hakkında bildikleri kendilerine ayakta anlatılanlardı.
1915 yıllarında anadolu'da 40-41 bin köy vardı ,+ kasabalar ,bu köylerin büyük kısmında cami ,mescit yoktu , imam-hoca falan hak getire ,din adamlarının çoğu kitabı açar ezberden okur ne tutturursa ,aslına bakarsanız anadolu'da ki ortodoks rum nüfusunun da müslümanlardan farkı yoktu ,trabzon-istanbul illeri dışında bir iki il daha vardır herhalde herşeyi bilecek değilim.
cenaze namazı köyün yaşlılarında biri tarafından kıldırılırdı ,şu var namaz sureleri ağaıdan ağıza gelen arada gelen imam ve hocalar tarafında n dikte edilen , 7-12 yaşında ki çocuklara din hakkında ne verilirse.
tam rakam değildir tabi ama aklımda kalan 1918'de anadolu'da köylere hitap eden sağlık hizmetinde 320 hekim ve 250 ebe-hemşire olduğu yazıyor ,artık nereye yetişirlerse, müspet eğitim yoktu.
şevket süreyya türkçü ve kemalizmciler tarafından da sevilmez.
tek adam ve enver paşa kitaplarında yazdıkları yenilir yutulur şeyler değildi . dincileri bilmem ama türkçü-ülkücü güruh hiç sevmezdi aydemir'i.
sağın 70'li yıllarda en çok satan ve okunan kitabı '' kızıl zindanlar'' romanında şevket süreyya ağzından türk ve müslüman kanı akan vampir misali biri olarak betimlenir.
enver'de deli diyen ilk insandır . m. kemal atatürk'ü abartmadan yazan biridir .
başlığı ilgilendiren yazıları doğru mudur ben okumadım yada okudum unutmuşumdur 40 sene oldu .
anadolu bugün bile cahil din konusunda hem de haddinden fazla , bugün menzil'in gavs'ının karani nezdinde azrail'i dövebildiğine, ateşsiz- kazansız malzemesiz çorba-kete yaptığına tarlasında melekleri çalıştırdığına ,allah'ın yeryüzünde temsilcisi olduğuna inanan var. (ben demiyorum diyanet emekli imamı ali ışık* diyor -videosu var ..soyadı böyle aklımda kalmış.
anadolu ve trakya halkının 1850'lrde çoğu yerde müslüman nüfusu gayrimüslim nüfusundan geride idi. istanbul 60-40 gayrimüslim lehine idi.1850..
çanakkale ordusu -1915 içinde osmanlı'da yaşayan her ulustan askerin ve hizmet görevlisinin olduğu ordu idi. benim okuduğu 85-86 ermeni doktor çanakkale'de savaş sırasında ölmüştür.
1923 -29-ekim sonrası acele taramalarda allah hiç bir ulusa böyle bela vermesin kırsalda ve kasabalarda okuma oranı %1-4 arası idi.
babam 1914 doğumlu idi istanbul'u bir ilçesinde doğmuş ,3 sene ilkokul sonrası babaannem bir şeyler öğretmiş. babannem epey kültürlü bir ailedendi ve geniş aile imiş.
istanbul'da hal buysa ,anadolu ???
cumhuriyeti kuranlar çok çabaladı elde olanla en iyisini yapmaya çalıştılar ,kurumuş ağacı canlandırdılar ,ben ilk defa 70lerin başında anadolu'ya ve asya'ya gittim ,din falan yoktu ,hurafe vardı .
boş boş yazmayın okuyun.
çanakale savaşı 1915 ,sahiri denine beynamazın yazdığı zaman 16o0-1700'ler .+ ve - yıllara içerikli.
osmanlı donanmasının '' kümülatif'' hali devşirmeler ve korsanlardan oluşur,ancak afrika ve batı akdeniz seferlerinde piyade askeri gemilere yerleştirilirdi.
maalesef bunlarda cahillikte çok ileri idi,1800'lere kadar osmanlı gemilerinde fırınlanmış ahşap kullanılmazdı levent ve kaptanlar dönme idi müslümanlık hakkında bildikleri kendilerine ayakta anlatılanlardı.
1915 yıllarında anadolu'da 40-41 bin köy vardı ,+ kasabalar ,bu köylerin büyük kısmında cami ,mescit yoktu , imam-hoca falan hak getire ,din adamlarının çoğu kitabı açar ezberden okur ne tutturursa ,aslına bakarsanız anadolu'da ki ortodoks rum nüfusunun da müslümanlardan farkı yoktu ,trabzon-istanbul illeri dışında bir iki il daha vardır herhalde herşeyi bilecek değilim.
cenaze namazı köyün yaşlılarında biri tarafından kıldırılırdı ,şu var namaz sureleri ağaıdan ağıza gelen arada gelen imam ve hocalar tarafında n dikte edilen , 7-12 yaşında ki çocuklara din hakkında ne verilirse.
tam rakam değildir tabi ama aklımda kalan 1918'de anadolu'da köylere hitap eden sağlık hizmetinde 320 hekim ve 250 ebe-hemşire olduğu yazıyor ,artık nereye yetişirlerse, müspet eğitim yoktu.
şevket süreyya türkçü ve kemalizmciler tarafından da sevilmez.
tek adam ve enver paşa kitaplarında yazdıkları yenilir yutulur şeyler değildi . dincileri bilmem ama türkçü-ülkücü güruh hiç sevmezdi aydemir'i.
sağın 70'li yıllarda en çok satan ve okunan kitabı '' kızıl zindanlar'' romanında şevket süreyya ağzından türk ve müslüman kanı akan vampir misali biri olarak betimlenir.
enver'de deli diyen ilk insandır . m. kemal atatürk'ü abartmadan yazan biridir .
başlığı ilgilendiren yazıları doğru mudur ben okumadım yada okudum unutmuşumdur 40 sene oldu .
anadolu bugün bile cahil din konusunda hem de haddinden fazla , bugün menzil'in gavs'ının karani nezdinde azrail'i dövebildiğine, ateşsiz- kazansız malzemesiz çorba-kete yaptığına tarlasında melekleri çalıştırdığına ,allah'ın yeryüzünde temsilcisi olduğuna inanan var. (ben demiyorum diyanet emekli imamı ali ışık* diyor -videosu var ..soyadı böyle aklımda kalmış.
anadolu ve trakya halkının 1850'lrde çoğu yerde müslüman nüfusu gayrimüslim nüfusundan geride idi. istanbul 60-40 gayrimüslim lehine idi.1850..
çanakkale ordusu -1915 içinde osmanlı'da yaşayan her ulustan askerin ve hizmet görevlisinin olduğu ordu idi. benim okuduğu 85-86 ermeni doktor çanakkale'de savaş sırasında ölmüştür.
1923 -29-ekim sonrası acele taramalarda allah hiç bir ulusa böyle bela vermesin kırsalda ve kasabalarda okuma oranı %1-4 arası idi.
babam 1914 doğumlu idi istanbul'u bir ilçesinde doğmuş ,3 sene ilkokul sonrası babaannem bir şeyler öğretmiş. babannem epey kültürlü bir ailedendi ve geniş aile imiş.
istanbul'da hal buysa ,anadolu ???
cumhuriyeti kuranlar çok çabaladı elde olanla en iyisini yapmaya çalıştılar ,kurumuş ağacı canlandırdılar ,ben ilk defa 70lerin başında anadolu'ya ve asya'ya gittim ,din falan yoktu ,hurafe vardı .
boş boş yazmayın okuyun.
devamını gör...