insanın en çok kendinin körü olması
başlık "insan olun biraz" tarafından 25.04.2024 10:21 tarihinde açılmıştır.
1.
zeynep kaçar'ın okuduğum ve hakkında bir de tanım yazdığım yalnız (kitap) isimli eserinde yaptığı bir tespittir.
okurken çok keyif aldığım bu pek de hacimli olmayan kitapta geçen bu tespit benim için değerli idi. muhtemelen bu tanımı uzun olduğu için okumaya gönül indirmeyecek olan birçok değerli yazar arkadaşım için anlamsız gelebilecek bu cümle, benim de her zaman üzerinde düşündüğüm bir konuyu anlatıyor aslında.
insanlar kendilerine dönüp baktıklarında ya da aynanın karşısında kendilerine dair daha bütünlüklü bir görüntü yakaladıklarını düşündüklerinde içlerinde kalabalıklar içinde bir muhalifin sesi kadar cılız çıkan bir sesle olumsuz eleştiriler yükselebilir. ama kendi kendinin faşisti olan bu insanlar bu sesleri mutlaka bastırırlar. insanın kendi içinde bile muhalefet özgür bırakılamaz.
yoğurdunun ekşi olduğunu söyleme konusunda ağzı sıkı olan bu insanlar kendilerine bakınca üst insan'ın vücut bulmuş halini görürler. süpermen görse sütten kesilir. öyle bir güzellik, öyle bir ihtişam, öyle bir deha!
kendi kendinin körü olmak aslında benim lügatımda tam da bu anlama geliyor. insan kendi eksikliklerini görme konusunda öyle bir acz içinde ki mükemmellik ile arasında duran en sağlam duvarın yine kendi yargıları olduğunu fark edemiyor.
başkalarında eleştirdiği her şeyin ya da birçok şeyin kendi bünyesinde de kımıl kımıl dolaştığını düşünmek bile istemiyor. başkalarında kötü görünen her davranış için kendi yaptığı zaman geçerli bir nedeni oluyor. mesela; ben de yerlere çöp atıyorum ama etrafta çöp tenekesi yok, ben de hayvanlara eziyet ediyorum ama onlar da bazen insanlara saldırıyor, ben de trafikte hız yapıyorum ama acelem olduğunda.
insan kendine kör gözlerle bakıyor zira aşkın gören gözlere ihtiyacı yok belli ki. narkissos o nehirde boğuldu sananlar o kadar yanılıyor ki! insanlar kendi içlerinde hem o nehri hem narkissos'u hem de her eleştiriye sopalarla koşan minik faşistleri içinde muhafaza ediyor.
okurken çok keyif aldığım bu pek de hacimli olmayan kitapta geçen bu tespit benim için değerli idi. muhtemelen bu tanımı uzun olduğu için okumaya gönül indirmeyecek olan birçok değerli yazar arkadaşım için anlamsız gelebilecek bu cümle, benim de her zaman üzerinde düşündüğüm bir konuyu anlatıyor aslında.
insanlar kendilerine dönüp baktıklarında ya da aynanın karşısında kendilerine dair daha bütünlüklü bir görüntü yakaladıklarını düşündüklerinde içlerinde kalabalıklar içinde bir muhalifin sesi kadar cılız çıkan bir sesle olumsuz eleştiriler yükselebilir. ama kendi kendinin faşisti olan bu insanlar bu sesleri mutlaka bastırırlar. insanın kendi içinde bile muhalefet özgür bırakılamaz.
yoğurdunun ekşi olduğunu söyleme konusunda ağzı sıkı olan bu insanlar kendilerine bakınca üst insan'ın vücut bulmuş halini görürler. süpermen görse sütten kesilir. öyle bir güzellik, öyle bir ihtişam, öyle bir deha!
kendi kendinin körü olmak aslında benim lügatımda tam da bu anlama geliyor. insan kendi eksikliklerini görme konusunda öyle bir acz içinde ki mükemmellik ile arasında duran en sağlam duvarın yine kendi yargıları olduğunu fark edemiyor.
başkalarında eleştirdiği her şeyin ya da birçok şeyin kendi bünyesinde de kımıl kımıl dolaştığını düşünmek bile istemiyor. başkalarında kötü görünen her davranış için kendi yaptığı zaman geçerli bir nedeni oluyor. mesela; ben de yerlere çöp atıyorum ama etrafta çöp tenekesi yok, ben de hayvanlara eziyet ediyorum ama onlar da bazen insanlara saldırıyor, ben de trafikte hız yapıyorum ama acelem olduğunda.
insan kendine kör gözlerle bakıyor zira aşkın gören gözlere ihtiyacı yok belli ki. narkissos o nehirde boğuldu sananlar o kadar yanılıyor ki! insanlar kendi içlerinde hem o nehri hem narkissos'u hem de her eleştiriye sopalarla koşan minik faşistleri içinde muhafaza ediyor.
devamını gör...
2.
ayna, sadece arkası sırlı cam değildir, insanın kendini görebilmesinin farklı yolları da vardır, misal çevresi, tepkileri, tepkilerine aldığı tepkiler, kendisine yaklaşanlar, kendisinden uzaklaşanlar, düşündüğü, düşündürdüğü, hissettiği ve hissettirdikleri hepsi bir yansıma aslında kendimizin körü olmaktan bizi kurtaracak bir ayna, bakmasını bilene.
yunus emre şu tespiti yaparak insanın kendisini tanınmasının ilimlerin en efdali olduğunu vurgulamıştır.
ilim ilim bilmektir
ilim kendini bilmektir
sen kendini bilmezsin
ya nice okumaktır?
yunus emre şu tespiti yaparak insanın kendisini tanınmasının ilimlerin en efdali olduğunu vurgulamıştır.
ilim ilim bilmektir
ilim kendini bilmektir
sen kendini bilmezsin
ya nice okumaktır?
devamını gör...