1.
kendini ispatlama ihtiyacı, çoğunlukla çocukluğunda ailesi tarafından çok aşağılanmış, akranları tarafından zorbalığa maruz kalmış kişilerde görülür. o günlerde kalbine tohumları atılan yetersizlik hissinin, zamanla kendini o insanlara ispatlarsa geçeceği zannına kapılır ama yanılıyordur. o yetersizlik hissinin panzehiri özgüvendir, o da dıştan gelecek bir destek, onay veya kabul ile arttırılamaz. hatta daha başarılı olursa ailesinin onu daha çok seveceğini zanneder ama yanılıyordur çünkü ailesi, onu koşullu seviyordur yani, ailesiyle arasında "şunu şunu yaparsan seni severiz" gibisinden görünmez bir anlaşma vardır sanki. mesela, bir çıta koyarlar, tam ona eriştim, artık kendimi ispatladım, beni çok sevecekler der ama bir çıta daha koyarlar önüne, ona erişince bir çıta daha ve bu hiç bitmez çünkü "biz de ailemizden böyle gördük, koşulsuz sevmeyi bilmiyoruz evladım" demezler* de "sen de şunu yapsaydın, kendini ispat etseydin, bilmem kimin evladı gibi olsaydın vs...." diye başlayan cümleler kurarlar. satır aralarında adeta sevilmeyi hak ederdin ama maalesef edemedin derler. ve sen kendini ispat etmeye çalıştıkça, etrafında da hep kendini ispat etmeni isteyen insanlar olur. ama bir gün karar verip kendi kendine "benim kendimi ispat etmeye ihtiyacım yok" dersen ve bir gıdım sevgi, ilgi, onay için dilencilik yapmazsan, yani kendi kendini sevmeyi, onaylamayı öğrenirsen, artık kendini ispat etme ihtiyacın ortadan kalkar. kendini her açıdan olduğun gibi kabul ettiğin gün, etrafındakiler de seni olduğun gibi kabul ederler. bakın burası çok önemli: "insanlar, sen onlara nasıl davranırsan sana da öyle davranmazlar; sen, kendine nasıl davranırsan sana da öyle davranırlar." o yüzden kendine iyi davran dostum.
devamını gör...
2.
aynı zamanda ispatlayıp onaylanma beklentisi içinde olduğu içindir.
hayatta kimse olmasa yine de kendini ispatlama ihtiyacı duyar mıydı?
hayatta kimse olmasa yine de kendini ispatlama ihtiyacı duyar mıydı?
devamını gör...