1.
kansız kurban olarak da adlandırılan kurban biçimidir.
eski türk kültüründe ve şamanizm’de kurban olgusu; kanlı ve kansız kurban olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı.
kanlı kurban bugün islami çerçevede de devam ettirdiğimiz kurban verme biçimidir. bu kurban şekli daha çok büyük tanrılara/ruhlara kurban verileceği durumlarda, bilhassa da toprak ve yer ile ilgili durumlarda tercih edilmekteydi.
örneğin erlik han’a verilecek kurbanlarda sığır gibi büyükbaş hayvanlar; geyik gibi yabani hayvanlar ya da yine yabani atlar kurban verilirdi.
yerin altında demirden bir tahtta yaşadığına ve cezalarla yükümlü olduğuna inanılan, aslında gök tanrı’ya göre bir yüksek ruh sayılan erlik han doğrudan yerle ve toprakla ilişkili olduğu için bu gibi durumlarda kanlı kurban verilir ve bu kurbanın kanı muhakkak toprak ile temas ettirilirdi.
saçı denen kurban biçimi ise kan dökmeden, kan dökülmesine gerek olmadığı durumlarda kullanılan kurban verme biçimidir. aslında günümüzde saçı ritüeli çeşitli şekillere evrilmiştir.
“saçı” ifadesi doğrudan /saç-/ (saç-mak) eylem kökü ile ilişkilidir. saçı bugünki mantıkla baktığımızda, çoğu zaman kurbandan ziyade kutsama anlamı taşır.
sıkça rastlanan saçılardan bir tanesi, beyaz renginden dolayı gök ile ilişkilendirilen kımızın veya sütün; etrafa, bilhassa köşelere “saçılması”dır. örneğin, evin veya evin odalarının köşelerine serpiştirilerek/saçılarak mekanlar kutsanmış olur.
burada saçılan şey mekanların iyelerine (ruhlarına) kurban verilir.
biz bugün bunu çoğunlukla çeşitli törenlerde hala gerçekleştirmekteyiz. örneğin; düğün, cenaze veya herhangi bir cemiyet olduğunda verilen yemekler aslında birer saçıdır. yola giden bir insanın arkasından su dökmek saçıdır. evden çıkan gelinin ya da çiftin üstüne darı/buğday vs atmak da yine saçı ritüeline örnektir.
bu noktada kansız kurban/saçı bağlamında fakat alt başlık olarak değerlendirilebilecek bir de ıduk mevzusu dikkat çeker. kimi türk boylarında saçı denen olgu direkt olarak bu isimle anılırken kimi boylarda ise ıduk direkt olarak saçı olarak anılır.
ıduk, bir hayvanın genelde dağ, akarsu, orman gibi yerler için salıverilmek suretiyle kurban edilmesidir. bu şekilde kurban verilen hayvanın kanı kesinlikle akıtılmaz, canı acıtılmaz, kötü davranılmaz, üstüne yük yüklenmez, hediye edilmez, herhangi bir şekilde yararlanılmaz. hayvan bir nevi dokunulmaz olur ve doğaya geri verilir.
eski türk kültüründe ve şamanizm’de kurban olgusu; kanlı ve kansız kurban olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı.
kanlı kurban bugün islami çerçevede de devam ettirdiğimiz kurban verme biçimidir. bu kurban şekli daha çok büyük tanrılara/ruhlara kurban verileceği durumlarda, bilhassa da toprak ve yer ile ilgili durumlarda tercih edilmekteydi.
örneğin erlik han’a verilecek kurbanlarda sığır gibi büyükbaş hayvanlar; geyik gibi yabani hayvanlar ya da yine yabani atlar kurban verilirdi.
yerin altında demirden bir tahtta yaşadığına ve cezalarla yükümlü olduğuna inanılan, aslında gök tanrı’ya göre bir yüksek ruh sayılan erlik han doğrudan yerle ve toprakla ilişkili olduğu için bu gibi durumlarda kanlı kurban verilir ve bu kurbanın kanı muhakkak toprak ile temas ettirilirdi.
saçı denen kurban biçimi ise kan dökmeden, kan dökülmesine gerek olmadığı durumlarda kullanılan kurban verme biçimidir. aslında günümüzde saçı ritüeli çeşitli şekillere evrilmiştir.
“saçı” ifadesi doğrudan /saç-/ (saç-mak) eylem kökü ile ilişkilidir. saçı bugünki mantıkla baktığımızda, çoğu zaman kurbandan ziyade kutsama anlamı taşır.
sıkça rastlanan saçılardan bir tanesi, beyaz renginden dolayı gök ile ilişkilendirilen kımızın veya sütün; etrafa, bilhassa köşelere “saçılması”dır. örneğin, evin veya evin odalarının köşelerine serpiştirilerek/saçılarak mekanlar kutsanmış olur.
burada saçılan şey mekanların iyelerine (ruhlarına) kurban verilir.
biz bugün bunu çoğunlukla çeşitli törenlerde hala gerçekleştirmekteyiz. örneğin; düğün, cenaze veya herhangi bir cemiyet olduğunda verilen yemekler aslında birer saçıdır. yola giden bir insanın arkasından su dökmek saçıdır. evden çıkan gelinin ya da çiftin üstüne darı/buğday vs atmak da yine saçı ritüeline örnektir.
bu noktada kansız kurban/saçı bağlamında fakat alt başlık olarak değerlendirilebilecek bir de ıduk mevzusu dikkat çeker. kimi türk boylarında saçı denen olgu direkt olarak bu isimle anılırken kimi boylarda ise ıduk direkt olarak saçı olarak anılır.
ıduk, bir hayvanın genelde dağ, akarsu, orman gibi yerler için salıverilmek suretiyle kurban edilmesidir. bu şekilde kurban verilen hayvanın kanı kesinlikle akıtılmaz, canı acıtılmaz, kötü davranılmaz, üstüne yük yüklenmez, hediye edilmez, herhangi bir şekilde yararlanılmaz. hayvan bir nevi dokunulmaz olur ve doğaya geri verilir.
devamını gör...