günaydın sözlük
günaydın sözlük;
ve de sözlük halkı tabi*
bugün güne çok iyi başladım.
mutluyum,umutluyum ve huzur doluyum...
dün akşamdan beri sabah kalkıp da resim çizsem diye hayal kuruyodum.
kalkıp çizmeye başladım da dün hayal ettiğim gibi çıkmadı ama sevgimin hepsini kattım o yüzden benim gözümde hayal ettiğim gibi...
sabahın ilk ışıklarında uyanmak bambaşka bi duygu zaten, kendimi güneşle beraber doğmuş gibi hissettim.
evet hayal ettiğim resim buydu;
ve de sözlük halkı tabi*
bugün güne çok iyi başladım.
mutluyum,umutluyum ve huzur doluyum...
dün akşamdan beri sabah kalkıp da resim çizsem diye hayal kuruyodum.
kalkıp çizmeye başladım da dün hayal ettiğim gibi çıkmadı ama sevgimin hepsini kattım o yüzden benim gözümde hayal ettiğim gibi...
sabahın ilk ışıklarında uyanmak bambaşka bi duygu zaten, kendimi güneşle beraber doğmuş gibi hissettim.
evet hayal ettiğim resim buydu;
devamını gör...
sürekli aynı yazarların tanım girmesi
gelen kutusu denen şer yuvasından uzak duran yazarların, sözlüğü asıl amacına uygun bir şekilde kullanması olayıdır.
devamını gör...
ilk buluşmada sevişmek istediğini söylemek
her yol sevişmeye mi çıkar??
gizliden olacağına makul zaman da söylerse..
karşıdaki de ona göre şekillenir..
bir de neden hep erkek kişisi düşünecek gibi yazılmış..
ne kadınlar var.. size denk gelmemiş..
gizliden olacağına makul zaman da söylerse..
karşıdaki de ona göre şekillenir..
bir de neden hep erkek kişisi düşünecek gibi yazılmış..
ne kadınlar var.. size denk gelmemiş..
devamını gör...
aşk bir mevsim
cihan mürtezaoğlu'nun elinin değdiği harika bir pinhani şarkısı.
...
bugün günlerden senden sonra
aşk bir mevsim, gelmez bir daha
yalnız kalmak korkutmaz ki
alışır bu şehir, alışır elbet yokluğuna
...
...
bugün günlerden senden sonra
aşk bir mevsim, gelmez bir daha
yalnız kalmak korkutmaz ki
alışır bu şehir, alışır elbet yokluğuna
...
devamını gör...
ekşi sözlük'ten normal sözlük’e tanım taşıyanlar
kendi tanımıysa gayet normal durumdur. site değişti diye o başlıkla alakalı yazacağının değişecek hali yok. başkasının tanımını alıyorsa da benim için yine problem yok ama kendisine ayıp ediyordur. kendisine saygısı olmayan adamdır.
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
zaman geçtikçe, birlikte yaşarken ve genetik değişimler olurken, vicdanımızı giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengine ve gözyaşlarımızın tuzuna buladık, bu da yetmiyormuş gibi, gözlerimizi içimizi gören birer aynaya dönüştürdük, sonuçta gözlerimiz, ağzımızla inkar etmeye çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç çekincesiz gözler önüne serer hale geldi. bu genel olguya bir de basit zihinlerde işlenen suçun yol açtığı pişmanlığa çoğu zaman kadım korkular da eklenince, bunun sonucunda, suçlunun işlediği suçun cezası, öyle böyle demeden, hak ettiğinin iki katı olur. * *
devamını gör...
kandırmak istemem kendimi
30 yaşında intihar etmiş olan rus şair sergei alexandrovich yesenin'in daha çok 'bambaşka bir düzenin kanunuyum ben' dizeleri ile bilinen şiiri. aslında yesenin'in pek çok şiirinde gördüğümüz hayıflanma durumu bu şiirde de kendini gösterir. yesenin ona sıralanan şarlatan ve rezil gibi hakaretlerin altında ezilmek yerine kendini açıklar gibi görünür ama şiir açıklama çabasından ziyade umursamaz bir kabulleniş temsilidir bana kalırsa. aslında bu şiirde görürüz ki çağdaşı olan pek çok şairin kaderini de paylaşmıştır yesenin. tıpkı andrey voznesenski'nin gel zoya'sında aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma dediği gibi burada da yesenin'in toplum ve edebiyat çevreleri tarafından itildiğinin ufak bir kesitine şahit oluruz aslında. neyse, hem zaten nankör bir şeydir sanat.
kandırmak istemem kendi kendimi,
ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var.
bilmiyorum niçin bana, o yesenin rezili
bilmiyorum niçin bana, o şarlatan diyorlar.
ne bir cani ne de bir haydutum ben,
masumları kurşuna da dizmedim, dizdirmedim.
yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
bir sokak serserisiyim o kadar.
sabahtan akşama değin gezinmekteyim
moskova yollarında muzip ve mağrur,
insan sevmeyen başıboş köpekler,
ayak sesimi işitir işitmez durur.
kardeşçe başını eğip selamlar beni,
karşılaştığım her uyuz beygir.
gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
hastadır, bir şiir yazarım iyileşir.
istemiyorum kadınların hoşuna gitmek.
ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
hüznümü boğmak üzre bana katırların
önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.
bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
insanlara da dostluk duymam, asiyim.
hazırım en güzel kravatımı hemen
boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.
ancak böyle düzelir, bulurum keyfimi,
dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
ve işte bundan bana, o yesenin rezili
ve işte bundan bana, o şarlatan diyorlar.
kandırmak istemem kendi kendimi,
ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var.
bilmiyorum niçin bana, o yesenin rezili
bilmiyorum niçin bana, o şarlatan diyorlar.
ne bir cani ne de bir haydutum ben,
masumları kurşuna da dizmedim, dizdirmedim.
yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
bir sokak serserisiyim o kadar.
sabahtan akşama değin gezinmekteyim
moskova yollarında muzip ve mağrur,
insan sevmeyen başıboş köpekler,
ayak sesimi işitir işitmez durur.
kardeşçe başını eğip selamlar beni,
karşılaştığım her uyuz beygir.
gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
hastadır, bir şiir yazarım iyileşir.
istemiyorum kadınların hoşuna gitmek.
ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
hüznümü boğmak üzre bana katırların
önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.
bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
insanlara da dostluk duymam, asiyim.
hazırım en güzel kravatımı hemen
boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.
ancak böyle düzelir, bulurum keyfimi,
dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
ve işte bundan bana, o yesenin rezili
ve işte bundan bana, o şarlatan diyorlar.
devamını gör...
pardon
yıllardır kullandığım değişmez (bkz: ferhan şensoy) repliği "diyycekmiş gibi bi psikoz oldum"u bana kazandıran efsane muhteşör kara mizah filmimiz.
devamını gör...
hells angels
1957 yılında ralp berger tarafından kurulan bir motorsiklet çetesidir hell's angels
16 yaşında bir çocukken, sen tut orduya katılabilmek için evrakta sahtecilik yapıp yaşını büyüt. bu ortaya çıkınca ordudan atılıyor. ve 19 yaşındayken kuruyor çeteyi. ilk logoyu çok aramama rağmen bulamadım internette, bence o çok daha havalı şimdikinden. bulan başlık altında paylaşırsa seviniriz.
bunlar büyüdükçe büyüyorlar. ve organizasyon yeteneklerini kaybetmeye başlıyorlar. bir çok suça karışan bir örgüt haline dönüşüyorlar.
uyuşturucu ve torbacılık faaliyetleri ile uğraşıyorlar. özellikle lsd nin verdiği halüsünasyonlar ve psikotik şiddet eylemleri ile iş çığrından çıkıyor.
california baş savcısının hazırladığı bir rapora göre montrey'de toplu tecavüz vakasından bu örgütü sorumlu tutuyor.
dahası her yerleşkede meleklerin şubeleri bulunuyordu, şubeler arasında rekabette artıyordu. şubeler arasında savaşta çıkmıştı.
1985'te tarihe lennoxville katliamı olarak geçen olayda, bir şube diğer şubeyi lennoxville, quebec'te bir binaya davet ediyor. davete icabet eden üyeler kafalarının arkasından vurularak, lawrance nehrine atılıyorlardı.
1994'yılında ise uyuşturucu dağıtımı tamamen şubeler arasında savaşa dönüşmüştü.
halen aktif bir gruptur kendileri...
the rolling stones ile ilgili mazileri için; #1122484
jefferson airplane ile ilgili mazileri için, #1122596
''
''
en.wikipedia.org/wiki/Lenno...
en.wikipedia.org/wiki/Sonny...
en.wikipedia.org/wiki/Hells...
16 yaşında bir çocukken, sen tut orduya katılabilmek için evrakta sahtecilik yapıp yaşını büyüt. bu ortaya çıkınca ordudan atılıyor. ve 19 yaşındayken kuruyor çeteyi. ilk logoyu çok aramama rağmen bulamadım internette, bence o çok daha havalı şimdikinden. bulan başlık altında paylaşırsa seviniriz.
bunlar büyüdükçe büyüyorlar. ve organizasyon yeteneklerini kaybetmeye başlıyorlar. bir çok suça karışan bir örgüt haline dönüşüyorlar.
uyuşturucu ve torbacılık faaliyetleri ile uğraşıyorlar. özellikle lsd nin verdiği halüsünasyonlar ve psikotik şiddet eylemleri ile iş çığrından çıkıyor.
california baş savcısının hazırladığı bir rapora göre montrey'de toplu tecavüz vakasından bu örgütü sorumlu tutuyor.
dahası her yerleşkede meleklerin şubeleri bulunuyordu, şubeler arasında rekabette artıyordu. şubeler arasında savaşta çıkmıştı.
1985'te tarihe lennoxville katliamı olarak geçen olayda, bir şube diğer şubeyi lennoxville, quebec'te bir binaya davet ediyor. davete icabet eden üyeler kafalarının arkasından vurularak, lawrance nehrine atılıyorlardı.
1994'yılında ise uyuşturucu dağıtımı tamamen şubeler arasında savaşa dönüşmüştü.
halen aktif bir gruptur kendileri...
the rolling stones ile ilgili mazileri için; #1122484
jefferson airplane ile ilgili mazileri için, #1122596
''
''en.wikipedia.org/wiki/Lenno...
en.wikipedia.org/wiki/Sonny...
en.wikipedia.org/wiki/Hells...
devamını gör...
öz güvensiz çocuklar yetiştirmek
sümsük sümsük bireyler olmamıza neden olan durum. röportaj için bir mikrofon uzatılsa saniyesinde kaçacak delik arıyoruz. yabancılarda öylemi çocuklar bile çatır çatır konuşuyor.
devamını gör...
davidoff
aynı zamanda bir parfüm markası. "davidoff cool water" bir dönem kullandığım hoş kokulu bir parfümdü.
devamını gör...
regl anıları
hiç yemek anısı paylaşılmamış mı, benim mi gözümden kaçtı?
kızkardeşlerim beyaz peynirin üzerine fıstık ezmesi sürdüğümüzü, patates kızartmasını profiterol çikolatasına buladığımızı falan neden anlatmıyorsunuz? tüm "midesiz" eleştirilerini tek başıma mı göğüsleyeyim? peki ne diyeyim... canınız sağ olsun.
ama neyse madem vibe bu değil ben de bir duygusal anı paylaşayım. üniversitenin ilk senesi. sınav haftası. gerginim, o dönem önemsiyorum okulu, tüm dersleri vereyim diye kasıyorum. mesaj attı arkadaşım; "mikooo niyazi hoca not vermiş, 10 sayfa bir şey hem de, tüm sorular buradan demiş. haberin olsun, gel al mutlaka." peki. keşke okula daha çok gitseydim; "ya aldığın notu tarat da bana mail at yaa" diyebileceğim samimiyette arkadaş edinseydim diye söyleniyorum. hayatta gidemem. reglim. hava çok sıcak. sınav günü erken giderim desem mümkün değil adam 8:30'da yapıyor sınavı. zaten yarın gittim gittim, öbür gün sınav. yoksa kaldık. hayat çok zor yaa...
ertesi gün oluyor. tüm lanetliğim üzerimde. gitmeyeceğim not almaya falan. 2 saat otobüsle yol mol çekemem. beylikdüzü'nden laleli'ye mi gidilir zaten ya her gün? böyle saçmalık olamaz. vur kafayı yat diyorum. kalırsan kalırsın. ama önce bi' sevgilimi arayayım. açmıyor telefonu, gıcık oluyorum. yatmaya devam ediyorum. annem geliyor bir ara.
-kalk bir şeyler ye de ilaç iç.
-yok anne ya, bırak yatayım ben.
çıkıyor. bir süre sonra bir daha geliyor;
-mikoo mikoo, uyan kızım.
-ya anne bir sal beni yaa...
-kızım kalk. arkadaşın geldi, kapıda.
-ya tamam söyle gelsin, kim geldi. kalkmıcam ben.
-yavrum şeyma değil, o çocuk geldi, adı neydi?
-hangi çocuk ya? anne ne diyosun ya?
-ya kızım yok mu o çocuk. ya of neydi adı?
sessizlik... bilinçsizlik. kısa bir an sonra gelen oha anı! ya deli mi bu adam? niye geldi kapıya! kalkıyorum hemen. nabzım 130 falan. annem gülerek çıkıyor odadan. ben de peşinden. ay sonra hemen geri dönüyorum. üstüme başıma bir çeki düzen vereyim. saçlarım cadı gibi. annemin beni kaldırma çabası, benim bütün gün uyumuş halimle şişmiş yüzümü haline yoluna koyma çabam, tüm bunların aldığı zaman, temizinden bir 15 dakika beklemiş garibim kapıda. teşrif ediyorum sonunda. gitmiş notu almış. onu verip gidecekmiş. rahatsızlık verdiği için çok üzgünmüş. annem kabardıkça kabarıyor.
-ay oğlum ne rahatsızlığı, hava çok sıcak, geç serinle biraz içerde.
-yok efendim, hiç tutmayayım, benim de işlerim var biraz, onları hallederim, miko da yorulmasın.
-peki nasıl istersen evladım.
baş başa kalıyoruz kısa bir an. uzanıp öpüyor. göz kırpıp açıyor asansörün kapısını. bakakalıyorum arkasından.
geçemedim o sınavdan ertesi gün. çalışmadım nota daha doğrusu. nota hiç bakamayacak kadar mutluydum. pişman da olmadım.
kızkardeşlerim beyaz peynirin üzerine fıstık ezmesi sürdüğümüzü, patates kızartmasını profiterol çikolatasına buladığımızı falan neden anlatmıyorsunuz? tüm "midesiz" eleştirilerini tek başıma mı göğüsleyeyim? peki ne diyeyim... canınız sağ olsun.
ama neyse madem vibe bu değil ben de bir duygusal anı paylaşayım. üniversitenin ilk senesi. sınav haftası. gerginim, o dönem önemsiyorum okulu, tüm dersleri vereyim diye kasıyorum. mesaj attı arkadaşım; "mikooo niyazi hoca not vermiş, 10 sayfa bir şey hem de, tüm sorular buradan demiş. haberin olsun, gel al mutlaka." peki. keşke okula daha çok gitseydim; "ya aldığın notu tarat da bana mail at yaa" diyebileceğim samimiyette arkadaş edinseydim diye söyleniyorum. hayatta gidemem. reglim. hava çok sıcak. sınav günü erken giderim desem mümkün değil adam 8:30'da yapıyor sınavı. zaten yarın gittim gittim, öbür gün sınav. yoksa kaldık. hayat çok zor yaa...
ertesi gün oluyor. tüm lanetliğim üzerimde. gitmeyeceğim not almaya falan. 2 saat otobüsle yol mol çekemem. beylikdüzü'nden laleli'ye mi gidilir zaten ya her gün? böyle saçmalık olamaz. vur kafayı yat diyorum. kalırsan kalırsın. ama önce bi' sevgilimi arayayım. açmıyor telefonu, gıcık oluyorum. yatmaya devam ediyorum. annem geliyor bir ara.
-kalk bir şeyler ye de ilaç iç.
-yok anne ya, bırak yatayım ben.
çıkıyor. bir süre sonra bir daha geliyor;
-mikoo mikoo, uyan kızım.
-ya anne bir sal beni yaa...
-kızım kalk. arkadaşın geldi, kapıda.
-ya tamam söyle gelsin, kim geldi. kalkmıcam ben.
-yavrum şeyma değil, o çocuk geldi, adı neydi?
-hangi çocuk ya? anne ne diyosun ya?
-ya kızım yok mu o çocuk. ya of neydi adı?
sessizlik... bilinçsizlik. kısa bir an sonra gelen oha anı! ya deli mi bu adam? niye geldi kapıya! kalkıyorum hemen. nabzım 130 falan. annem gülerek çıkıyor odadan. ben de peşinden. ay sonra hemen geri dönüyorum. üstüme başıma bir çeki düzen vereyim. saçlarım cadı gibi. annemin beni kaldırma çabası, benim bütün gün uyumuş halimle şişmiş yüzümü haline yoluna koyma çabam, tüm bunların aldığı zaman, temizinden bir 15 dakika beklemiş garibim kapıda. teşrif ediyorum sonunda. gitmiş notu almış. onu verip gidecekmiş. rahatsızlık verdiği için çok üzgünmüş. annem kabardıkça kabarıyor.
-ay oğlum ne rahatsızlığı, hava çok sıcak, geç serinle biraz içerde.
-yok efendim, hiç tutmayayım, benim de işlerim var biraz, onları hallederim, miko da yorulmasın.
-peki nasıl istersen evladım.
baş başa kalıyoruz kısa bir an. uzanıp öpüyor. göz kırpıp açıyor asansörün kapısını. bakakalıyorum arkasından.
geçemedim o sınavdan ertesi gün. çalışmadım nota daha doğrusu. nota hiç bakamayacak kadar mutluydum. pişman da olmadım.
devamını gör...
yazarların hayat felsefesi
bu ülkeden basıp gitmek..bunun için uğraşmak ve didinmek..
devamını gör...
ankara
devamını gör...
çalışma masanızdaki en ilginç şey
buğu önleyici.
gözlük camı için almıştım ancak zarar verir diye kullanmaya cesaret edemedim. bi bit artık korona.
gözlük camı için almıştım ancak zarar verir diye kullanmaya cesaret edemedim. bi bit artık korona.
devamını gör...
tarihi bir görsel bırak
5 mart 1960 amerikalılar havana limanında demirli "la coubre" gemisini bombaladıktan sonra, cenaze töreninde dayanışma yürüyüşü.

görsel kaynağı

görsel kaynağı
devamını gör...
hpv aşısı
farkındalık oluşturmak adına açtığım başlıktır.
hpv aşısı serviks kanserini önemli ölçüde önleyen l1 kapsid proteinlerine karşı oluşturulmuş bir aşıdır.
9-45 yaş aralığında uygulanabilir ancak 26 yasindan erken uygulanması etkinlik açısından daha etkilidir.en ideal yapılma zamanı ise 12-13 yaşlardır. 3 doz şeklinde 0-2-6. aylarda yapılır.
mevcut 3 aşı bulunmaktadır.
bivalan hpv16-18 e ait virüs benzeri partiküller bulunurken;kuadrivalan aşıda hpv6-11-16-18 e ait partiküller bulunur.
bir diğeri ise nonavalan(9'lu aşı) hpv 6-11-16-18-31-33-45-52-58 e air partikülleri içerir.
kadınlarda serviks kanserine erkeklerde de nadirende olsa oluşabilen penis kanserine karşı önemli bir aşıdır.
sanırsam şuan rutin aşıda bulunmadığı için belli bir meblağ ödeniyor ancak sağlığınızdan önemli değil, imkanınız varsa yaptırın.
hpv aşısı serviks kanserini önemli ölçüde önleyen l1 kapsid proteinlerine karşı oluşturulmuş bir aşıdır.
9-45 yaş aralığında uygulanabilir ancak 26 yasindan erken uygulanması etkinlik açısından daha etkilidir.en ideal yapılma zamanı ise 12-13 yaşlardır. 3 doz şeklinde 0-2-6. aylarda yapılır.
mevcut 3 aşı bulunmaktadır.
bivalan hpv16-18 e ait virüs benzeri partiküller bulunurken;kuadrivalan aşıda hpv6-11-16-18 e ait partiküller bulunur.
bir diğeri ise nonavalan(9'lu aşı) hpv 6-11-16-18-31-33-45-52-58 e air partikülleri içerir.
kadınlarda serviks kanserine erkeklerde de nadirende olsa oluşabilen penis kanserine karşı önemli bir aşıdır.
sanırsam şuan rutin aşıda bulunmadığı için belli bir meblağ ödeniyor ancak sağlığınızdan önemli değil, imkanınız varsa yaptırın.
devamını gör...
bir kadına okunabilecek en güzel şiir
kenetlenmişsin kalbime
ilmek ilmek...
işlenmiş gibisin
hasretinle,
yüreğime....
nereye böyle?
bileyim söyle...
-bilinmeyen bir şiirsavarın veresiye defterinden...
ilmek ilmek...
işlenmiş gibisin
hasretinle,
yüreğime....
nereye böyle?
bileyim söyle...
-bilinmeyen bir şiirsavarın veresiye defterinden...
devamını gör...
sivilce patlatmak
vücutta iltihabın yayılmasına neden olan eylem.
devamını gör...
