düşün ki recep tayyip erdoğan bunu okuyor
düşünmesek de o bunu okuyor.
işine gelmezse içeri atıyor.
işine gelmezse içeri atıyor.
devamını gör...
teoman
çoban yıldızı şarkı sözleri beni çok etkilemiş sanatçı.
"yüzme bilmeden daha
deniz görmeden
hiç güneşte, yanmadan
şimdi ölmek istemem, bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha
onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden, daha
şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden
çoban yıldızı..."
"yüzme bilmeden daha
deniz görmeden
hiç güneşte, yanmadan
şimdi ölmek istemem, bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha
onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden, daha
şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden
çoban yıldızı..."
devamını gör...
bir erkeğin en güzel yeri
boynudur, kokusunu cekmek icin idealdir. omuzlari da unutmayalim. sevilen adamin omuzlari dunyanin en huzurlu yeri olabilir. guzel bir manzaraya dalarken ozellikle başı yaslamak icin kullanilabilir mesela. gozler birde seviyorsa cok guzel bakarlar.
devamını gör...
sen beyaz bir kadınsın
attilâ ilhan'ın 'ben sana mecburum' kitabındaki 'imkansız aşk' bölümünde yer alan şiir:
***
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz, zeytinin siyah olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum
yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu
senin
iyimserliğin
ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa
iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş, içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus'tan
senin için okudum
geceyarıları
sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
gözlerin aklımdan çıkmıyor
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun
***
ekleme: şair şiiri hakkında şöyle diyor:
alışılmış toplumcu théme'lerini* bir aşk şiirine yedirme deneyi. dikkati çeken, toplumcu sanatçının sevgilisini kendinden uzakta, handiyse* erişilmez gibi görmesi. onu içinde duyuyor ama bir ve beraber değiller, belki bir ve beraber olmalarının olanağı da yok
***
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz, zeytinin siyah olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum
yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu
senin
iyimserliğin
ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa
iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş, içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus'tan
senin için okudum
geceyarıları
sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
gözlerin aklımdan çıkmıyor
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun
***
ekleme: şair şiiri hakkında şöyle diyor:
alışılmış toplumcu théme'lerini* bir aşk şiirine yedirme deneyi. dikkati çeken, toplumcu sanatçının sevgilisini kendinden uzakta, handiyse* erişilmez gibi görmesi. onu içinde duyuyor ama bir ve beraber değiller, belki bir ve beraber olmalarının olanağı da yok
devamını gör...
bir insanın kendisine yapabileceği en büyük iyilik
değerli olduğunu fark etmek ve kabul etmek. aynı zamanda affetmenin, o kişiye ikinci hata şansı vermek olmadığını anlayıp kimse için üzüntü ya da öfke biriktirmeden kendi yoluna devam etmek.
devamını gör...
bir fırtına tuttu bizi
izmirdeki depremde 108 saat enkaz altında kalıp hayatını kaybeden 27 yaşındaki diş hekimi zarife doğan'ı hatırlatıyor artık hep bana. nişanlıydı evlilik hazırlığı yapıyordu ama bi fotoğrafta kaldı artık hepsi.o gün bugündür ne zaman dinlesem yüreğimi yakar bu türkü.mekanın cennet olsun zarife,o enkazın altında alamadığın her nefes yarım kalan her hayalin umarım sorumluların burnundan gelir.
''o bizim kavuşmalarımız a yarim;mahşere kaldı.''
''o bizim kavuşmalarımız a yarim;mahşere kaldı.''
devamını gör...
koku: bir katilin hikayesi
koku alma yeteneğini adeta sonar gibi kullanan koku takıntılı bir karakterin başrolünde olduğu film.
--! spoiler !--
bu vitaminsiz elemanın koku takıntısı yüzünden daha filmin başlarında kızıl saçlı, çilli, dünyalar güzeli bir kızcağız öldüyor. sırf kokusunu koklayabilmek için arkasından sinsi sinsi geliyor, kız bağırınca da ağzını burnunu kapatıp öldürüyor kızı. (nasıl sövdüm anlatamam o kız ölünce.) kız ölünce o güzelim kokusunun kaybolduğunu farkeden vitaminsiz, kokuyu hapsedebileceği yöntemler arıyor. (bkz: parfüm) ustası da buna bir efsaneden bahsediyor;firavunun mezarı açıldığında öyle güzel bir koku çıkmış ki ortaya koklayan herkes kendini cennette sanmış.
bu bizimkinin hayali oluyor ve güzel kokulu kadınları öldürüp öldürüp parfüm yapmaya başlıyor. en son öldürdüğü yine kızıl saçlı çilli bir dünya güzeli (tekrar bolca sövdüm) sonunda kokuyu yapıyor ve yakalanıyor.
idam alanına girerken parfümü de yanına alıp tüm herkese koklattığında alanda bulunan herkes kendinden geçiyor ve tüm şehir grup sekse başlıyor. böyle de manyak bir filmdir.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
bu vitaminsiz elemanın koku takıntısı yüzünden daha filmin başlarında kızıl saçlı, çilli, dünyalar güzeli bir kızcağız öldüyor. sırf kokusunu koklayabilmek için arkasından sinsi sinsi geliyor, kız bağırınca da ağzını burnunu kapatıp öldürüyor kızı. (nasıl sövdüm anlatamam o kız ölünce.) kız ölünce o güzelim kokusunun kaybolduğunu farkeden vitaminsiz, kokuyu hapsedebileceği yöntemler arıyor. (bkz: parfüm) ustası da buna bir efsaneden bahsediyor;firavunun mezarı açıldığında öyle güzel bir koku çıkmış ki ortaya koklayan herkes kendini cennette sanmış.
bu bizimkinin hayali oluyor ve güzel kokulu kadınları öldürüp öldürüp parfüm yapmaya başlıyor. en son öldürdüğü yine kızıl saçlı çilli bir dünya güzeli (tekrar bolca sövdüm) sonunda kokuyu yapıyor ve yakalanıyor.
idam alanına girerken parfümü de yanına alıp tüm herkese koklattığında alanda bulunan herkes kendinden geçiyor ve tüm şehir grup sekse başlıyor. böyle de manyak bir filmdir.
--! spoiler !--
devamını gör...
her başlığa muhalefet olanlar
başlıklar zaten konu hakkında fikirlerimizi belirtmemiz ve bildiklerimizi aktarmamız için vardır.ayıca bunun benzeri bir başlık açılmıştı daha önce.(bkz: her başlığa entry giren yazar)
devamını gör...
aykut demir
radikal islamı savunan bir futbolcu. trabzonspor'da da forma giymiş sonrasında bir takım anlaşmazlıklardan sebep yolları ayrılmıştı.
2 sene kadar önce trabzonspor'un yapmış olduğu açıklamaya göre kendisine tamı tamına 9 milyon 815 tl ödenmiştir. radikal islamcı olarak bilinen beyefendi kur farkını ve faizini kuruşu kuruşuna almayı da ihmal etmemiş.
2 sene kadar önce trabzonspor'un yapmış olduğu açıklamaya göre kendisine tamı tamına 9 milyon 815 tl ödenmiştir. radikal islamcı olarak bilinen beyefendi kur farkını ve faizini kuruşu kuruşuna almayı da ihmal etmemiş.
devamını gör...
minarşizm
devlet kurumlarının sadece askeriye, polis, yargı ve yasamadan ibaret olmasını savunan siyaset felsefesi görüşüdür.
bu görüşe göre, devletin tek fonksiyonu, bireyleri saldırganlık, hırsızlık, dolandırıcılık gibi olaylardan korumaktır.
bu görüşe göre, devletin tek fonksiyonu, bireyleri saldırganlık, hırsızlık, dolandırıcılık gibi olaylardan korumaktır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının birbirlerini övmesi
yadsınamaz bir gerçektir.
yıllardır profesyonel bir sözlük okuyucusu olduktan sonra* kafa, benim ilk sözlük yazarı deneyimini tattığım bir mecra oldu. başlarda bu nickaltı övgü muhabbeti hemen dikkatimi çekti. "aa, ne kadar kibar insanlar, güzel ifadelerle beğendikleri yazarları motive ediyorlar." demiştim. ilk kez sözlük yazarı olan kişilerin de bu klişeye dahil olmasıyla birlikte bu "övgü yarışı" bambaşka bir noktaya ulaştı.
bir süre sonra, kendimce yaptığım gözlemlerden çıkardığım sonuca göre, aslında gerçekten kıymetli yazarlar için başladığını düşünüdüğüm bu övgü işinde, ipin ucunun çoktan kaçırılmış olduğunu fark ettim. öyle ki, bazı yazarların bir diğerini överken kullandıkları cümleleri görünce, cıvık olarak nitelendirebileceğim bu yazarları, sanki smokin giymiş, önünü iliklemiş de öyle yazıyor gibi tahayyül etmeye başladım.
hatta yazarların pek çoğu, birbirlerini överken basmakalıp sözler kullanmaktan bile kaçınmamaya başladı. birbirini tekrar eden övgüler peş peşe yığılmaya başlayınca, bu işin samimiyetini sorgulamak durumunda kaldım. çünkü bazı yazarlar, bir başkasını överek kendini ön plana çıkarmaya çabalıyor gibiydi. her sosyal mecrada olduğu gibi burada da "tık"* alma hevesinin, nitelik ve kaliteyi talan ettiğine tanıklık ettikten sonra bu hususu fazla önemsememeye başlayıp, akışına bıraktım.
hatta başlarda irrite olduğum bu övgü yarışında benim kafamı rahatlatan olay, seri artı oy veren melekler oldu. parmağıyla ekranda bulunan bazı piksellere seri bir şekilde dokunmayı becerebilen kişilerin övgülere mazhar olduğunu gördükten sonra, bu işin samimi bir beğeniyi ifade etmekten çok, sözlük içi lobicilik olduğunu fark ettim. yeni yazarlar, bir süre takıldıktan sonra bu beğeni-övgü-takip lobiciliğini tecrübe edebilirler. belki de bu zaten sosyal medyanın doğasında olan bir şeydir, kullanmadığım için ben yeni fark etmiş olabilirim.
kimseye nereye, ne yazacaklarını tembihleyecek değilim. istediklerini yazıp çizebilirler. istedikleri yazarların tanımlarını okumadan beğenebilirler. karşılığında o yazarların içi boş övgülerinden tatmin olabilyorlarsa, ne mutlu onlara. ancak dışarıdan bakılınca bence* komik duruma düştüklerinin farkında değiller.
epeydir bu konuda söyleyeceklerimi biriktirip bir anda patlattıktan sonra, son sözüm de bu konudan rahatsızlık duyan yazarlara gelsin. burası kamuya açık bir platform, çeşit çeşit yazar var ve hepsi kuralları ihlal etmeden istediklerini yapmakta özgürler.* o yüzden şu övmüş şu beğenmiş gibi detaylara çok takılmayın. beğendiğiniz yazarlar için tabii ki övgü dolu tanımlar girin ama bunu yaparken... neyse siz daha iyisini bilirsiniz.
yıllardır profesyonel bir sözlük okuyucusu olduktan sonra* kafa, benim ilk sözlük yazarı deneyimini tattığım bir mecra oldu. başlarda bu nickaltı övgü muhabbeti hemen dikkatimi çekti. "aa, ne kadar kibar insanlar, güzel ifadelerle beğendikleri yazarları motive ediyorlar." demiştim. ilk kez sözlük yazarı olan kişilerin de bu klişeye dahil olmasıyla birlikte bu "övgü yarışı" bambaşka bir noktaya ulaştı.
bir süre sonra, kendimce yaptığım gözlemlerden çıkardığım sonuca göre, aslında gerçekten kıymetli yazarlar için başladığını düşünüdüğüm bu övgü işinde, ipin ucunun çoktan kaçırılmış olduğunu fark ettim. öyle ki, bazı yazarların bir diğerini överken kullandıkları cümleleri görünce, cıvık olarak nitelendirebileceğim bu yazarları, sanki smokin giymiş, önünü iliklemiş de öyle yazıyor gibi tahayyül etmeye başladım.
hatta yazarların pek çoğu, birbirlerini överken basmakalıp sözler kullanmaktan bile kaçınmamaya başladı. birbirini tekrar eden övgüler peş peşe yığılmaya başlayınca, bu işin samimiyetini sorgulamak durumunda kaldım. çünkü bazı yazarlar, bir başkasını överek kendini ön plana çıkarmaya çabalıyor gibiydi. her sosyal mecrada olduğu gibi burada da "tık"* alma hevesinin, nitelik ve kaliteyi talan ettiğine tanıklık ettikten sonra bu hususu fazla önemsememeye başlayıp, akışına bıraktım.
hatta başlarda irrite olduğum bu övgü yarışında benim kafamı rahatlatan olay, seri artı oy veren melekler oldu. parmağıyla ekranda bulunan bazı piksellere seri bir şekilde dokunmayı becerebilen kişilerin övgülere mazhar olduğunu gördükten sonra, bu işin samimi bir beğeniyi ifade etmekten çok, sözlük içi lobicilik olduğunu fark ettim. yeni yazarlar, bir süre takıldıktan sonra bu beğeni-övgü-takip lobiciliğini tecrübe edebilirler. belki de bu zaten sosyal medyanın doğasında olan bir şeydir, kullanmadığım için ben yeni fark etmiş olabilirim.
kimseye nereye, ne yazacaklarını tembihleyecek değilim. istediklerini yazıp çizebilirler. istedikleri yazarların tanımlarını okumadan beğenebilirler. karşılığında o yazarların içi boş övgülerinden tatmin olabilyorlarsa, ne mutlu onlara. ancak dışarıdan bakılınca bence* komik duruma düştüklerinin farkında değiller.
epeydir bu konuda söyleyeceklerimi biriktirip bir anda patlattıktan sonra, son sözüm de bu konudan rahatsızlık duyan yazarlara gelsin. burası kamuya açık bir platform, çeşit çeşit yazar var ve hepsi kuralları ihlal etmeden istediklerini yapmakta özgürler.* o yüzden şu övmüş şu beğenmiş gibi detaylara çok takılmayın. beğendiğiniz yazarlar için tabii ki övgü dolu tanımlar girin ama bunu yaparken... neyse siz daha iyisini bilirsiniz.
devamını gör...
mimar kemaleddin
eserlerinden biri hababam sınıfı filminin çekildiği çamlıca kız lisesi olan mimardır.
devamını gör...
pudra şekeri ağızdan mı yoksa burundan mı alınır sorunsalı
akpliyseniz burundan, sade vatandaşsanız ağızdan alınır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
ayda bir çayımı kahvemi kendi alışverişimi yapmak için çarşıya, aktara, nalbura gidiyorum, aynı esnafla aynı muhabbetleri yapıyorum, bunu da bir arkadaşıma söylerken farkettim, dedim bu ne böyle emekli gibi olmuşum, anlatırken acıdım :) ama allahtan eski dostlarla meyhane buluşmalarım yok daha, ben hala sahilde bira içen tayfadayım.
devamını gör...
komünizmin başarısız olması
gerçekten komünist olup da başarılı ve mutlu olan bir halkın olmamasıdır.
1. girişimin özgür olmadığı yerde rekabet de olmaz.
2. rekabet olmayan yerde kalitenin olma olasılığı yok denecek kadar düşüktür.
3. kalite yoksa ne iyi beslenebilir ne de iyi yaşayabilir insan.
örnek:
ülkede bütün ihtiyaçları zaten karşılanan daha üstüne çıkamayan insanın salgına aşı bulması muhtemel değil. çin ekonomide liberal, halkına komünisttir. özel şirketler kazanıp belli bir kesim zenginken. geri kalanı düşük kalite yaşam sürer.
küba her ne kadar kansere tedavi buldum dese de halkı fakirdir. dünya teknolojide son sürat giderken küba halkı hijyen ve beslenme konusunda bile sıkıntı çekmektedir.
yani komünizmin başarısız olması kaçınılmazdır. kalitesiz ve düşük yaşam şartları demektir.
not:
barınma, eğitim, sağlık vs en temel haklar... nedense komünist olan ülkeler bile bunu ancak ve kalitesiz sağlıyorken, diğer sistemlerde insan refahı daha yüksek... her şey ortada. apaçık göz önünde. en temel hakları koruyan sistem komünizm değil, hukuktur. almanya, kanada, norveç, vs ülkeler bu nedenle mutlu, huzurlu ve sağlıklılar. her örneğin yaşayan ve yaşamış kanıtı var. saldırmadan önce düşünce modunu açmanızı rica ediyorum.
1. girişimin özgür olmadığı yerde rekabet de olmaz.
2. rekabet olmayan yerde kalitenin olma olasılığı yok denecek kadar düşüktür.
3. kalite yoksa ne iyi beslenebilir ne de iyi yaşayabilir insan.
örnek:
ülkede bütün ihtiyaçları zaten karşılanan daha üstüne çıkamayan insanın salgına aşı bulması muhtemel değil. çin ekonomide liberal, halkına komünisttir. özel şirketler kazanıp belli bir kesim zenginken. geri kalanı düşük kalite yaşam sürer.
küba her ne kadar kansere tedavi buldum dese de halkı fakirdir. dünya teknolojide son sürat giderken küba halkı hijyen ve beslenme konusunda bile sıkıntı çekmektedir.
yani komünizmin başarısız olması kaçınılmazdır. kalitesiz ve düşük yaşam şartları demektir.
not:
barınma, eğitim, sağlık vs en temel haklar... nedense komünist olan ülkeler bile bunu ancak ve kalitesiz sağlıyorken, diğer sistemlerde insan refahı daha yüksek... her şey ortada. apaçık göz önünde. en temel hakları koruyan sistem komünizm değil, hukuktur. almanya, kanada, norveç, vs ülkeler bu nedenle mutlu, huzurlu ve sağlıklılar. her örneğin yaşayan ve yaşamış kanıtı var. saldırmadan önce düşünce modunu açmanızı rica ediyorum.
devamını gör...
sözlükte bile arkadaş edinememek
edinip ne yapacaksınız?? normalde arkadaşım dediklerinizin ne hayrını gördünüz ki burda sadece yazdıklarından ibaret tanımaya çalıştıklarınıza güveneceksiniz?? too risky dude.
devamını gör...
tuhaf yemek isimleri
şıllık tatlısı.
şıllık kelimesi küfür olarak kullanıldığı için bayağı tuhaf bir isim fakat lezzetine söylenecek söz yok...
şıllık kelimesi küfür olarak kullanıldığı için bayağı tuhaf bir isim fakat lezzetine söylenecek söz yok...
devamını gör...
hata yapmayı kazanım olarak görmek
hatalardan ders alabiliyorsan, geçen sefer de böyle yaptım olmadı başka bir yol bulmalıyım, diyebiliyorsan evet bu kazanımdır, tecrübedir. benim yaşım, aşağıdan biri merdiveni tutsa 40 a doğru çıkmalık, tecrübenin önemini çok iyi kavradım. bir yaştan sonra edindiği tecrübeler çok yardımcı oluyor inansa
devamını gör...
bu da böyle bir anımdır
söylediğine tepki alamayan bu nedenle amaç belirtme ihtiyacı hisseden mağrur kişinin ifadesi. diyalogda böyle açık olan kişilere hastayım.
devamını gör...