modern insanlığın zihninde cehennem deyince (bkz: dante alighieri)'nin (bkz: ilahi komedya) kitabında tasvir ettiği; 7 katlı, kişilerin günahlarına göre sınıflandırılarak işkence gördükleri yer canlanır. itallayan ressam (bkz: sandro botticelli) tarafından tuvale aktılmıştır.

detaylara buradan ulaşılabilir
devamını gör...

zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-boğamazsın ki!
-hiç olmazsa yanımdan kovarım.
üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
irticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?


favorimdir . ezgi olarak dinlemeyi de severim ..
devamını gör...

hakkında yapılan açıklamaların beni çok da tatmin etmediği sebepler.

nedenine gelince...

öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.

kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...

öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:

viki'de solucan deliği

wiki'de solucan deliği

bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.

***

belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.

***

ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.

salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.

***

son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.

beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.

***

önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.

bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
devamını gör...

eğer işveren türkiyeli ise, yurtdışında bile kurtuluş yok, işçiyi öper.
güney afrika cumhuriyeti'nin bayram tatili olunca "siz afrikalımısınız" derler ve kimse gelmesede türkler işe gelirdi.
türkiye'nin bayram tatili olunca ise "siz türkiye'demisiniz, burası afrika" derlerdi ve işe giderdik.
devamını gör...

vardır elbet. ama ben insanın karakterinin yüzüne, gözlerine, sesine, ufacık mimiğine yansıdığını düşünenlerdenim.

gözler kalbin aynasıdır der susarım
devamını gör...

kayahan, sibel alaş, burak kut, mirkelam, mustafa sandal, sertab erener, tarkan, tayfun ve adını sayamadığım daha nice şarkıcımız...

lou bega, the cranberries, no doubt, ace of base ve ismini sayamadığım niceleri...

karum ve hafta sonlarında iğne atsan yere düşmeyecek kalabalığı ve çook şeker'in ilk açıldığı günler, torba dolusu şeker almalarımız...

atakule'deki dreamland adlı oyun salonu ve kafkas'tan çikolatalı kestane şekeri almalarımız...

tunalı'daki ertuğ pasajı'nda bulunan tadım pizza'nın harika domates çorbası ve açık büfe salataları... yine tunalı'daki golden cue adlı bilardo salonu ve kıtır'da kumpir yemek... daha aşağıdaki tivoli'de pizza yemek ve saatlerce oturmak... şimdi kapanmış olan kavaklıdere sineması...

atatürk bulvarı üzerinde, yine kapanmış olan akün sineması...

kızılay meydanı'da "saat 2'de gima'nın önünde" buluşmalarımız, gima'nın karşısındaki yeni kara mürsel binası...

o zamanlar, bahriye üçok ve uğur mumcu suikastlerinde patlayan bombaların sesini duyacak bir yerde yaşıyor olmak...

öğrenciler, hatta bazen okullar arası yumurta savaşı...

seğmenler parkı'nda ünlü sanatçıların gece konserleri ve her ne kadar artık zararını öğrenip karşı çıkıyor olsak da, o çocuk hallerimizle keyif aldığımız havai fişek gösterileri... bu 80'lerin sonlarından kalma da olabilir, net hatırlamıyorum.

özellikle şampiyonlar ligi'nde kazandığımız maçlardan sonra sokaklarda saatlerce kutlama yapıp, ertesi sabah ses kısık halde okula gitmeler...

***

daha çok şey sayarım 90'larla ilgili çünkü beni hayatımın en güzel dönemleriydi onlar. bir gün bir zaman makinesi yapabilecek olsaydım, kesinlikle gideceğim zaman 1990-1997 arası olurdu ve sürekli başa dönerek loop'a alırdım zamanı kendim için. gerçekten özlüyorum o yılları...
devamını gör...

kupa almış tanımlarına sık sık denk geldiğim, günün birinde çok daha detaylı bir ziyaret gerekleştireceğim yazar. doğum günü kutlu olsun ve nice yaşları olsun..*
devamını gör...

fok balıklarının çok yalnız olması.
devamını gör...

"kelime başına karma birim puanı arttırıldı (uzun tanımlar çok daha fazla karma puan vermekte)" diye bir seyden ötürü sırf sınav kağıdı dolu görünsün diye, uzun uzun anlatımların çoğalacaģını düşünüyorum. çünkü ben de şu an bu tanımda aynen bunu yapıyorum.*
kötü bir şey de değil neticede. yazalım uzun uzun. zaten konuştuğum gibi yazmaya başlarsam kimse okumaz diye yazamadıklarım, kısalttıklarım var. yapmayayım bari bundan sonra.
böyle açık kapılar bulunca da, kelimeler istemesiz dökülüyor benden. durduramıyorum. duramıyorum mesela şu an.
şimdi durmazsan, hiç duramayacağım için, atıyorum kendimi bu başlıktan.
devamını gör...

bazen acelem varken bile sırf onu görmek için giriyorum beğenilme arzusu hoşuma gidiyor hadi şimdi bunu da beğenin bu gariban sevinsin
devamını gör...

neydi hikaye,
feodal beyin himayesindeki serf, fırsatını bulunca burg'a* kaçar
prangalarından kurtulmak, nefes almak, yaşamak için.
batı insanının bireysellik mücadelesinin başladığı yer burası.

bu bireyselliğin bir şeyle desteklenmesi gerekiyor.
siyasi güç genel olarak feodal beylikler, prenslikler ve din sınıfı arasında dağılmış durumda.
bu yüzden serf para kazanmalı ki
burjuva olabilsin,
ben de varım kardeşim,
yıllarca bizi sömürdünüz,
diyebilsin.
çıkmayın dışarı öcü var dışarıda,
okumayın incil'i biz size anlatırız
diyenlere karşı çıkabilsin.
yoksa kim takar eskinin kölesini.

ama doğu insanı öyle mi?
bir devletin himayesinde.
aç olduğunda doyurulacak
çıplak olduğunda giydirilecek
adalet istediğinde şikayeti dinlenecek durumda.

siyasetnamede ne anlatıyor nizamü'l-mülk?
bir sultanın tebaasını nasıl idare etmesi gerektiğini anlatıyor.
adil olması gerektiğinden bahsediyor.*

bir düşünelim feodal bir beylikte pis bir ahırda karın tokluğuna yaşamak mı
yoksa bir devletin himayesinde yaşamak mı?
şahsen o dönemlerde olsam doğuyu tercih ederdim. dönemin batılısına sorsanız o da doğuyu tercih ederdi sanırım.

ama gelin görün ki o zamanların o mekanların ruhu bugün hâlâ yaşıyor ve geleceğimizi şekillendiriyor.
o gün avantaj olan şey bugün dezavantaj olabiliyor.

t: asırlardır süregelen sebeptir.

burjuva
devamını gör...

yürekli bir konuşma ama yerin dibine girmesi gerekenlerin yine umrunda olmayacaktır.
devamını gör...

bugün dergimizi teşriflendiren yazarlarımız:
freud purosu ve kurtlarladans. bir solukta okunacak güzel yazılarına buradaki öne çıkan yazılardan ulaşabilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
devamını gör...

benim çok çok çok sevdiğim bir şiirdir bu ki görünce çok mutlu oldum. seslendirilmiş farklı yorumları olsa da maalesef yorumcusu kim bilgisine ulaşamadığım ama fonda balmorhea remembrance parçası kullanılmış bu versiyon çok güzel. 2 ay önce yüklenmiş görünse de daha önce de vardı, sanırım sayfa değişmiş. 'halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu, her şey naylondandı o kadar' 'ama siz zavallısınız, ben de zavallıyım, eskimiş şeylerle avunamıyoruz' ne güzel mısralar bunlar. şiirin ifade ettiği anlama gelecek olursak, şahsi yorumum, temelde modern bireyin uyum sağlama sorununu işlediğini görebiliriz. bir kaçış vardır şiir boyu, geyikli geceye sığınmaktadır şiir kişisi. her şeyin naylon olması korkutur onu. naylon yapaylığı sembolize eder. imgeler yoğundur ve zıtlıklar göze çarpar. geyikli gece doğaldır tüm yapaylıklara rağmen, kurtarılmış bölgedir, gladyatörlerden ve dişlilerden kurtarılmış olması onun sistemden çıkarılmış modern dünyanın vahşetinden uzak olduğunu gösterir. her ne kadar okurken karamsar bir hava verse de yine de içinde büyük bir umut barındırır şiir. çünkü hala sığınacak bir şeyler vardır. modernist şiirde görülen parçalanmışlık burada da görülür, geyikli gecenin bir kaçış olduğunu, sonunun olduğunu bildiğini söylerken şiir kişisi birden oturup esmer bir kadını yıkadığını söyler. bu bölünmüşlük parçalanmışlık şairin ruh halini, dünyasını modern dünyada kendisini içinde gördüğü açmazı çağrıştırır. kadın erkek ilişkisine yapılan göndermeler insanın insani ilişkilerine, yapaylığın içerisinden sağ çıkabilmiş insani duygularını ifade eder. geyikli gece imgesi yorumlayana göre değişebilir. fakat ben bunun sadece doğa denilemeyecek kadar güçlü bir imge olduğunu düşünüyorum. gecedir çünkü gece tüm sistemin durduğu kişinin kendisiyle kaldığı zamandır. bu yüzden geyikli gece kişinin sığındığı yalnızlığı, kendi iç dünyası, ya da sığındığı her neyse odur bana göre, ve okuyana göre ifade ettiği şey değişir. ama tabii ki bu zıtlığı göstermek için doğal bir ortam olarak tasvir edilmiştir.
devamını gör...

an itibariyle katıldığım etkinliktir.
şu adamla aynı hissiyatı yaşadım.
devamını gör...

hangi mantığa sığınarak yaptıkları merak konusudur. vizyonsuzlıkta çığır açmışlardır. bir insan evladı neden yatağın baş ucundaki duvara koca bir gelinlikli damatlıklı fotoğrafını asar? neden!
devamını gör...

kadınların karşı tarafı kanmış olduğu kanısına vardırmasının çok basit ve kolay olması
devamını gör...

bazen çıkmaz sokakları, yol çalışmalarını öngöremeyince başımıza gelen durum. bide sağı sol diye göstermesi var ki sorma gitsin. orda yol bile yok duvara mı girelim navii?!?
duvar demişken aklıma geldi:
birisi navi yönlendirmesiyle yayalar için bulunan köprü altına girmiş ve arabası sıkışmıştı. tamam yol arıyosun, telefona bakıyosun, konsantre gidik ama arada bi önüne bak. iki duvar arasında kapılar bile açılmayacak şekilde sıkışmıştı. trajikomik.
devamını gör...

ben bu rakı konusunda daima aydın boysan'ı örnek almışımdır. rakıya buz atılmazmış, öyle diyor kendileri. buyrun sizde izleyin.
devamını gör...

o değilde başlığı açan 24 saat içinde uçurulmuş, gerçekten etkileyici bir performans.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim