1.
filmde vücudu harika olan biri varsa , bunu bir bahaneyle mutlaka filmde gösterecektir.
devamını gör...
2.
filmografi kanununu tanımlayamadım. yönetmenin filmografisi olur mesela. seversin yönetmeni. onu çektiği bütün çektiği filmler onun filmografisi olur. yutarsın hepsini.
müzikte diskografi gibi.
kastedilen şey sinematografi ise david fincher gibi kendinden seattle'lı modda görüntüyü seviyorum. karanlık. ama kanun olarak değil tercih olarak.
kastedilen şey sinemanın değişmez konunları ise
çehov bunu tiyatro için demiştir. ama sinema için de bence geçerli.
anton çehov: “eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlar”
müzikte diskografi gibi.
kastedilen şey sinematografi ise david fincher gibi kendinden seattle'lı modda görüntüyü seviyorum. karanlık. ama kanun olarak değil tercih olarak.
kastedilen şey sinemanın değişmez konunları ise
çehov bunu tiyatro için demiştir. ama sinema için de bence geçerli.
anton çehov: “eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlar”
devamını gör...
3.
eğer bir filmin dili fransızcaysa mutlaka diyalogsuz saçma sapan uzunlukta durağan sekanslar içermeli ve tuhaf ama sanki manalıymış gibi duran bir cümleyle pat diye bitmelidir.
devamını gör...
4.
eğer filmde çok iri yarı bi adam varsa en kral dayağı o yiyecek demektir.
devamını gör...
5.
bir film türk filmi ise türünden bağımsız olarak mutlu sonla bitecektir. finalde ''biz bir aileyiz'', ''denemekten vazgeçmemeli'' tipi mesajlar verilir.
devamını gör...
6.
kamera mesafesi bunlardan biridir. işte belli başlı kamera mesafeleri;
aşırı uzak çekim [ extreme long shot (els)];
genelde odak olan cisim veya insanın çok uzaktan göründüğü çekimlerdir
uzak çekim [long shot(ls)]
odaktaki figürün ekranı boyuna şekilde doldurduğu çekim tarzı
orta uzak çekim[medium long shot(mls)]
genelde odaktaki insanın diz üstünden itibaren çerçevede olması durumudur
orta mesafe çekim[medium shot(ms)]
odaktaki insanın belden yukarısının çerçevede olduğu çekimdir
orta yakın çekim[medium close up(mcu)]
yine odaktaki insanın göğüs ve yukarısının çerçevede olduğu çekimdir
yakın çekim[close up(cu)]
bu kez çerçevede odaktaki insanın boynundan yukarısı vardır
aşırı yakın çekim[extreme close up(ecu)]
vücudun küçük kısımlarının (göz burun ağız vs) çerçevede olduğu çekimlerdir.
aşırı uzak çekim [ extreme long shot (els)];
genelde odak olan cisim veya insanın çok uzaktan göründüğü çekimlerdir
uzak çekim [long shot(ls)]
odaktaki figürün ekranı boyuna şekilde doldurduğu çekim tarzı
orta uzak çekim[medium long shot(mls)]
genelde odaktaki insanın diz üstünden itibaren çerçevede olması durumudur
orta mesafe çekim[medium shot(ms)]
odaktaki insanın belden yukarısının çerçevede olduğu çekimdir
orta yakın çekim[medium close up(mcu)]
yine odaktaki insanın göğüs ve yukarısının çerçevede olduğu çekimdir
yakın çekim[close up(cu)]
bu kez çerçevede odaktaki insanın boynundan yukarısı vardır
aşırı yakın çekim[extreme close up(ecu)]
vücudun küçük kısımlarının (göz burun ağız vs) çerçevede olduğu çekimlerdir.
devamını gör...
7.
türkler korku filmi çekemez!
devamını gör...
8.
filmde biri tamamen doğruyu söylediğinde kimse inanmaz.
devamını gör...
9.
yoktur. yani son ürün hareketli görsel olacak, kamera kullanılacak vs. gibi teknik kısıtlamalar dışında yoktur.
aklınıza gelen ne varsa, onmilyonlarca (sadece imdb'de 8 milyon film var.) eserde içinde birileri mutlaka "ulan bu olmadan film çekeyim" demiştir.
zaten sanata değişmez kanun getirme, manifestolar yayınlama kasıntısı şükür ki "akım" deklerasyonlarıyla beraber azalarak bitti. en bilinenlerinden dogma 95 zırvası vardı mesela, koca koca laflar, sert kurallar derken gülünç işlere dönüştü.
aklınıza gelen ne varsa, onmilyonlarca (sadece imdb'de 8 milyon film var.) eserde içinde birileri mutlaka "ulan bu olmadan film çekeyim" demiştir.
zaten sanata değişmez kanun getirme, manifestolar yayınlama kasıntısı şükür ki "akım" deklerasyonlarıyla beraber azalarak bitti. en bilinenlerinden dogma 95 zırvası vardı mesela, koca koca laflar, sert kurallar derken gülünç işlere dönüştü.
devamını gör...
10.
ağzında patlamış mısır değil de cam bardak yiyormuş gibi ses çıkaran o izleyici her zaman sizin salona denk gelir. robert b. weide de böyle söylemiş zaten *
devamını gör...
11.
izleyici oyunculara ve olaya kanalize edilir. detaylarla uğraşmaması amaçlanır.
devamını gör...
12.
en arkada oturup öpüşen çiftler ve izlenmeyen filmler.
devamını gör...
13.
her zaman birbirine aşık çiftlerin arasına onlara aşık olan saplantılı başka bireylerin girmesi.
bu türk sinemasının yeşilçam'dan beri kısır döngüsüdür. olumlu tonda bir ilişkiyi zedelemek için hep "kötü zihinli öteki" fikrini kullanıyorlar. her zaman birbirlerine aşık olan insanların aşk ilişkileri başka manyaklar tarafından saldırıya uğrar. bizde saçma sapan bu diyalogları izler dururuz.
diğer değişmeyen kanun kesinlikle bir kadının fark edilir olması adına( istediği erkeği elde edebilmek için) geçirdiği fiziksel dönüşümdür. her türk filminde/ dizisinde istisnasız bir kadının normal halinden daha dişi haline doğru gelişen evrimi vurgulanır ve bu değişim sonucunda çok güzel olan kadın, dikkat çekmeye başlar üstüne ne hikmetse her zaman ana odak erkek tarafından fark edilir.
sanki bir kadının fark edilebilmesi için 14 pont topuklu ayakkabı ve mini etek giymesi gerekiyormuş gibi bir izlenim veriliyor. sanki kadın bir seks objesiymişte dış görünüm olarak ne kadar çekici olursa, o kadar istediği erkeğin kalbine sahip olabilirmiş gibi baskın bir şart servis ediyorlar insanlara. ilişkilere aslında materyalist açıdan yaklaşan çok berbat bir durum bu. her ilişkiyi " al - ver" mantığına dönüştürüyor.
ilişkilerde duygu dışında bir olgu var olmamalı. sektör ilişkileride masaüstü konuşulabilecek yazılı bir çıkar antlaşmasına döndürüyor.
hele kadının istediği erkeği elde edebilmesi için " doğurğanlığını" kullanması durumu yok mu?! utanıyorum böyle senaryolar gördükçe. kadını nasıl aşağılama şeklidir bu? bir kadın neden erkeği elde edebilmek için sürekli ondan hamile kalıyor? niye kendisini çocuğu ile adama zorla kabul ettirmeye çalışıyor? ne mana?
ayrıca vurgulanan "sınıf farkı" ideolojisine ayrı sinirlerim bozuluyor.. hep bir yoksul- zengin vurgusu var. diyaloglar çok keskin ve düşüncesizce yazılıyor. sınıf farkından beslenen aşklar ve ilişkilerde artık inanılmaz basit ve klişe hale geldi..
bizim sinemadan ve tv sektöründen gram bir şey olmaz.
bu türk sinemasının yeşilçam'dan beri kısır döngüsüdür. olumlu tonda bir ilişkiyi zedelemek için hep "kötü zihinli öteki" fikrini kullanıyorlar. her zaman birbirlerine aşık olan insanların aşk ilişkileri başka manyaklar tarafından saldırıya uğrar. bizde saçma sapan bu diyalogları izler dururuz.
diğer değişmeyen kanun kesinlikle bir kadının fark edilir olması adına( istediği erkeği elde edebilmek için) geçirdiği fiziksel dönüşümdür. her türk filminde/ dizisinde istisnasız bir kadının normal halinden daha dişi haline doğru gelişen evrimi vurgulanır ve bu değişim sonucunda çok güzel olan kadın, dikkat çekmeye başlar üstüne ne hikmetse her zaman ana odak erkek tarafından fark edilir.
sanki bir kadının fark edilebilmesi için 14 pont topuklu ayakkabı ve mini etek giymesi gerekiyormuş gibi bir izlenim veriliyor. sanki kadın bir seks objesiymişte dış görünüm olarak ne kadar çekici olursa, o kadar istediği erkeğin kalbine sahip olabilirmiş gibi baskın bir şart servis ediyorlar insanlara. ilişkilere aslında materyalist açıdan yaklaşan çok berbat bir durum bu. her ilişkiyi " al - ver" mantığına dönüştürüyor.
ilişkilerde duygu dışında bir olgu var olmamalı. sektör ilişkileride masaüstü konuşulabilecek yazılı bir çıkar antlaşmasına döndürüyor.
hele kadının istediği erkeği elde edebilmesi için " doğurğanlığını" kullanması durumu yok mu?! utanıyorum böyle senaryolar gördükçe. kadını nasıl aşağılama şeklidir bu? bir kadın neden erkeği elde edebilmek için sürekli ondan hamile kalıyor? niye kendisini çocuğu ile adama zorla kabul ettirmeye çalışıyor? ne mana?
ayrıca vurgulanan "sınıf farkı" ideolojisine ayrı sinirlerim bozuluyor.. hep bir yoksul- zengin vurgusu var. diyaloglar çok keskin ve düşüncesizce yazılıyor. sınıf farkından beslenen aşklar ve ilişkilerde artık inanılmaz basit ve klişe hale geldi..
bizim sinemadan ve tv sektöründen gram bir şey olmaz.
devamını gör...
14.
sinema boş ise bacaklar ön koltuğa uzatılır...
devamını gör...
15.
filmde yan karakterdeki adamlar küt diye ölür, ama kötü adam ölmeden önce mutlaka bişey söyler.
devamını gör...