uğur mumcu'nun 20 yaşında kaleme aldığı, yunus nadi ödülünü kazanan makalesidir.


demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” mısraı, genç bir türkiye'nin onuncu yılında mutlu yarınlara seslenişiydi. gel gör ki, birkaç on yılın ardından türkiye batılı tarifiyle iktisaden geri kalmış bir ülke oldu.

nato subayları türkiye'de çöl zammı alırlar. iktisadi durumumuz ve itibarımız için en acı misal... geri kalmış ülke damgasını, türk aydını, türk halkı, bir suçlu gibi alnında taşıyor.

yıllarca kendi çilesine terk edilen fakir halk, geciken yarınların ıstırabı içinde. toprak-parlamento ağalığına dayanan demokrasimiz, son on yılda sadece köşe başı milyonerleri türetmiş. mutlu azınlıklar, umutsuz çoğunluğun ıstıraplarıyla zenginleşmiş. iktisadi planlar siyasi müteşebbislerin kasalarına bağlanmış. vergiler dar gelirlilerin omuzlarına yüklenmiş. vergi adaleti, sosyal adalet, işçi hakları fantezi bir edebiyattan ileri gidememiş ve en fenası, siyasi ve iktisadi ahlak yoksunluğu bir sari hastalık olmuştu.

son on yılın iktisadi tablosu karşısında ibretle düşünmeye mahkûm bir kuşağız. gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini türkiye'de vermiştir. amerikan kapitalizmini sosyalizme antitez misali olarak verenler; bünye farklarını tahlil edemeyenler, oluş şartlarını mukayese edemeyenlerdir. ne kazandırmıştır on yıllık liberalizm memlekete?!.. kalkınma hızı mı?.. sosyal adalet mi?.. çalışma gücü mü?.. iktisadi itibar mı?.. milli gelirde artma mı?.. yoksa ortak pazar toplantılarında bir geri kalmış ülke ismi mi?.. son on yılın örneğinden ve sonuçlarından hoşnut olanlar, dünün köşe başı milyonerlerinden başkaları değildir.

atatürk devletçiliği ne kaybettirmiştir, veyahut iktisadi şartlarımızda ne derece bir değişiklik olmuştur? bu soruların cevapları türk sosyalizminin anahtarıdırlar. sistemleri, tarihi oluş-larıyla birlikte memleket şartlarıyla düşünmek gerek. sosyalizm, lenin'in tarifinde bir işçi diktatörlüğü, batılı tariflerde bir iktisadi demokrasi, yani halkın iktisaden kendi kendisini idare etmesidir. bunun içindir ki, aynı sosyalizm altında çeşitli yönler vardır. türk sosyalizmi ne marks'ın sosyalizmine benzemeli, ne de batı sosyalizminin bir kopyası olmalı. memleket şartlarının yarattığı ve siyasi rejime en uygun olan bir sosyalizm...

türkiye'de demokrasi, kadrosuzluktan dolayı ideal safhaya erişememiş ve acı sonuçlar vermiştir. kadrosuz sosyalizm ise kötü bir liberalizm olur. acılarını yine milletçe çekeriz. bugünkü bürokrasi kartvizit imtiyazı, rüşvet alışkanlığı kalkmadıkça, bilgili, rasyonel, dinamik bir kadro bulamadıkça, sosyalizmden mucizeler beklemeyelim. kelimelerin sihrine değil, tatbikine önem verelim.

işte türk halkı, şartların yarattığı bir türk sosyalizmin ve dinamik ve rasyonel bir kadroya muhtaç...

her şeye atatürk gücüyle ve onuncu yıl umuduyla başlayacağız, başlamalıyız..
devamını gör...
ülkenin kendi içinden kendi doğasına uygun değilde ithal düşüncelerle ilerlemiş gelişmiş halka inememis. bir zümre oluşturmuş etiket olmuş sanat edebiyat sinema arasında sosyetik kalmış bazen bir sınıf aracı olmuş.

bazılarını bunun acısını çekmiş bazıları keyfini sürmüş.
her ülkede sol ülkesinin kendi değerleriyle ilerlemiş. siz batılı bir solcuya dünya vatandaşlığı diye bir şey deseniz kıçıyla güler.
onların dili dini ırkı milleti devleti önceliklidir. .

maalesef bizde yok mao troçki lenin che guevara marks derken yunus emre şeyh bedrettin ötekilesti. .

oha ciddi ciddi yazıyorum ahaa.
sosyalizm çok güzeldir lafta müthiştir ama uygulanamaz uygulanırsa ne oldu göründü yıllarca .
bence demokrasi yine iyi ama eksik işte yerine koyacak bir şeyimiz yok.
devamını gör...
osmanlı soyunun yabancı kadından sürdürülmesi politikası nedeniyle çok güdük kalmıştır.

zira yüzyıllar boyunca osmanoğulları dışında herhangi bir ailenin/sülalenin süreklilik arz edecek şekilde güç ve servet sahibi olamaması, gerçek bir aristokrasiyi mümkün kılmadığı gibi, yerli bir burjuvaziyi de mümkün kılmamıştır. zira osmanlı’ya yakınlık dışında hiçbir faktör ciddi bir güç birikimi getirmemiş, saltanat içi güç mücadeleleri ve müsadere gibi etkenlerse zemini hep kaygan kılmıştır.

haliyle saltanat sonrası cumhuriyete geçişte ne doğru düzgün bir burjuvazi ne de doğru düzgün bir işçi sınıfı vardır.

savaştan sonra elde kalan yarım yapıldak üretim araçları zaten devlet kontrolündedir. üstüne üstlük devlet zaten ilerici hamleler yapma, sanayileşme ve üretimde modernleşme çabasındadır.

hasılı, klasik teoriye uyumlanacak bir sınıflaşma için bile daha baya bir zaman vardır.

türk sosyalizmi teorik açıdan bir takım tespitler yapsa da pratikte kapitalist sermaye tanımları fazla sakildir, dahası, proleterya da teoridekine pek uyumlu değildir.

60 ve 70’li yıllar kapitalizme dair tanımları yerli yerine oturtsa da halk yine de varsayıldığı biçimde “bilinçlenmiş” değildir. bu nedenle ne şili ne küba deneyimleri resme bir türlü oturmamıştır.

60’lar rüzgarı sonrası sovyetlerin de dağılmasıyla piyasa ekonomisi zaten iliklere kadar işlemiş ve türk sosyalizmi mazide ufak nostaljik bir esinti olarak kalmıştır.
devamını gör...
80'lerin sonlarında reel sosyalizmin çökmesi,türk sosyalizmini teorik olarak oldukça zorladı,başta kadın hareketi,lgbt ,ekolojik ve hayvan hakları savunucuları gibi yeni toplumsal hareketler ve bunlara paralel altkültürler ile olan etkileşim kadük kaldı.sınıf hareketleri ile baglar tamamen koptu,bütün bunlar yetmezmiş gibi,radikal demokrasi kimligine bürünen kürt hareketinin konjüktürel konumlanışları ve savruluşlarına karşı da net bir konum belirlenemedi,radikal demokrasi ile sosyalizmin yan yana gelmesi çok sayıda paradoksuda beraberinde türkiye sosyalistlerinin karnesine olumsuz not olarak düşüldü.
devamını gör...
nüfuzu yoğun olmasa da varlığını devam ettiren fikirdir, bizimdir.
devamını gör...
"türkiye'de milliyetçilik: sosyalizmdir" (dr. hikmet kıvılcımlı)

“türkiye’de de, işçi sınıfımızın bayraklaştırdığı bir çok sosyalistler, burjuva aydınları oldular. daha tipik örnek: türklere türkçülüğü öğreten ziya gökalp en katışıksız burjuva ideoloğu idi. ömrünün sonunda tüm düşüncelerinin muhasebesini dürüstçe yapar yapmaz, ne buldu? nice kafasını işletmeyen sağcıya ve şarlatan solcuya (hele kadroculara) parmak ısırttı: türkiye’de sosyalizmden başka gerçek milliyetçilik olamıyacağını sezdi ve bu doğruyu açıklamakta sakınca görmiyen bir sosyalist olarak öldü. milli kurtuluş hareketimiz, mustafa kemal’in unutulmaz deyimi ile: ‘emperyalizme ve kapitalizme karşı’ çıktı. kapitalizme karşı olan ilericilik: sosyalizm’den başka ne olabilirdi? türkiye büyük millet meclisi’ne kotarılan ilk ‘halkçılık programı’ bilinen, sosyalizm sözcüğünü ‘halkçılık’ diye tercüme etmekten başka bir şey değildi. kapitalizmin bir başka düşmanı daha vardı. derebeğilik gericiliği, kuvvay-ı milliyeci mustafa kemal’in derebeği veya gerici olduğunu kimse iddia edebildi mi? hayır. türkiye’de sosyalizm düşmanlığı, modern toplum düşmanlığı oldu; ülkemizi dünyanın en geri derebeği artığı durumuna sokmak istedi. o yüzden, türkiye’de, babil çağından kalmış tefeci-bezirganlığın, finans-kapital köleliğine karşı modern toplumu savunmak, tarihin bir cilvesi olarak sosyalistlere düştü. batıda modern kapitalizm’in gerçekleştirdiği vatanseverlik ve milliyetçilik, türkiye’de sosyalistlerin boyunlarına borç oldu ve oluyor.” (sosyalizm anlayışımız nedir?) “bilimsel sosyalizm dogmatizm (nassı kaatı’cılık) değildir. batıda sosyalizm adı verilen şey türkiye’de ikinci kuvvay-ı milliyecilik(türk sosyalizmi, "ilim ve akl-ı selim" yolu)'dur."
devamını gör...
kapitalizmin karşısına sosyalizm kondu da ne oldu? kapitalizm sosyalizm den aldıkları ile kendini geliştirip hatalarını telafi ederken sosyalizm 120 sene öncesinin teorisini pratiğe dökmeye çalışıyordu.

türk sosyalizmi diye bir şey olmadı 60 - 70 ve 80 lerdeki sosyalist hareketleri sscb ülkücü hareketi ise nato destekledi nato kazandı. o günün sosyalistlerinin bugünün ülkücülerinden pekte farkı yoktu anlayacağınız.

ayrıca ziya gökalp in kitaplarında bir tane sosyalist referans yok. kime ne anlatıyorsunuz anlamıyorum ki.
devamını gör...
hikmet kıvılcımlı biraz değişik bir figür "namaz kılan komünist" profiline cuk oturan bir kişi. bir diğer enteresan özelliği de kuva-yi milliye'de yörük ali efe ile birlikte yunan'a karşı savaşan bir kuvvacı olması. zaten komünist-sosyalist söylemleri de islami retorikle birleştirirdi hatta milli görüş'ün sanki kendilerine aitmiş gibi savundukları eşitlikçi, adaletci söylemleri doğrudan kıvılcımlı'dan alıntıdır tarih tezi de bence incelemenmeye değer. dinleri bir devrim hareketi içinde ele alıyor.

soğuk savaş sonrası ne abd'nin reaganomic saf liberalizm ne de sovyetlerin stalinist saf komünist-sosyalist anlayışı ayakta kalabildi. çin halk cumhuriyetinde bile maoizm'i deng şiaoping'in dengizm yani deng şiaoping teorisi ve sonrasında şi cinping ile şizm diyerek adına çin değerleri ile sosyalizm dediler, çin'i batı dünyasının kapitalizme göre şekillenen sosyoekonomik koşullarına adapte ettiler, zaten bu çin değerleri ile sosyalizmin ana dayanaklarından birisi siyasi gücün işçi sınıfının temsilcisi olan partide bulunması iken ekonomik alanda özel sermaye ile devlet girişimi arasında bir denge güdülmesidir. bunun benzerini nikaragua'daki sandinista'nın marksist-leninist teoriyi geride bırakıp hristiyan sosyalizmi ve kurtuluş teolojisi ekseninde bir sol milliyetçilik (bizdeki ulusalcılık yani) gibi bir temele oturdu.

günümüzde welfare state denilen yerlere bakarsak hepsinin ekonomik olarak sosyal demokrat politikalar uyguladığını görüyoruz iskandinav/nordik modeli buna örnek mesela. kaldı ki şimdi rusya'da serbest piyasa mevcut, abd'de ise sosyal devlet anlayışı var.

sıkıntı zaten ekonomik model de değil. zira bizim ülkedeki komünist-sosyalist ve liberaller ekonomi nedir pek konuşmaz. birinin liberalizmden anladığı tarikat ve cemaatlere sermaye transferi, komünist-sosyalistin anladığı da kck-pkk'nın peşine kuyruk olmak. misal bunun için taner akçam diye bir herif var okuyun #3616356 işte kazara devrim falan olsa ülkenin başına bu herif ve benzeri zihniyette tipler geçip türkler adına karar alacaktı.
devamını gör...
din karşıtlığından ileri gitmeyen ideoloji..

işçi partisi başkanı erkan baş. işçinin hakkını savunuyor da, ülkedeki tekelleşme ve aracı vurgunu yüzünden tükanını kapatıp işçi olanları, köyde üretimi bırakıp şehre işçiliğe geleni görmüyor, göstermiyor.

komünizm ve sosyalizm 100 sene önce, kapitalizmin işçi ve pazar ayağını oluşturmak için siyonizm tarafından projeye sokulmuştu . erkan baş'ta aynı projeyi takip ediyor.
devamını gör...
kapitalizm, yani emek alınteri hırsızlığıyla haksız servet edinimi ve bunun karşıtı olan, üretilenin üreten hak sahiplerinin ortak karar ve ihtiyaçlarına bağlı olarak paylaşımı geleneği, insanlık tarihinde ve kimi toplumsal kültürlerde, sosyalizimin kuramlaştırılmasından çok önce de farklı biçimlerle dile getirilmiş, savunulmuş hatta sistemleştirilerek, dönem dönem yaşanmıştır.
anadolunun kadim imece kültürüne dayalı, üretim ve hasat gelenekleri, şenlikleri, toplu iş türküleri, atmaları, manileri, deyişleri tümüyle bunun üzredir. bu topraklarda yaşanmış şeyh bedreddin bunu savunduğu için asılmış, onbinlerce mülhidi bu uğurda can vermiştir. keza dinler de bile, mülkün sadece tanrıya ait olduğu, haksız mülkiyet, ziynet ve servet biriktirmenin yanlışlığının vurgulanması, muhtaç durumda olanların kamuca korunmalarının insani ve ahlaki bir borç olduğu (bugün de antikapitalist müslüman kitlelerce) gibi sosyalist çözümler yazılmış, savunulmuştur.
kısaca ne türkiye ne de dünyanın başka yerinde insanlar sosyalizm fikrine tarihin başlangıcından bu yana yabancı değildirler.. üretim, emek, emekçi ve eşitsiz paylaşımın olduğu her yerde, sosyalizm eninde sonunda savunulacak, eğri ya da doğru bir şekilde yaşanacaktır. ta ki yeryüzünde sömürü ve sömürgen yok edilene, sömürüsüz eşit özgür ve kardeşçe bir dünya yaratılana
"yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek."
devamını gör...
niyazi berkes hoca altmışlar da ortadoğuya, kuzey afrikaya, bilhassa mısır'a yaptığı ziyaretlerde (ziya gökalp'ın da yakın arkadaşı) -türkiyeli arap milliyeçisi- satı el-husri ile yaptığı mülakatları naklediyor? baas'ın kururucularından mişel eflak gibi hıristiyanların "islam arabın ruhudur?" derken, satı el-husri (seküler arap milliyetçiliğinin belkide ilk temsilcisi olarak) islamı arap milliyetçiliği ile örtüştürmemiştir. "arap mıllıyetçısı-sosyalist" bazı gayr-i müslim unsurlar, islam'ı milliyetçilik-sosyalizm içinde eritmeye kalkıştı ve hayli başarı oldu?!. bu sebeple bunu "aks'el amel" ile türkçülük üzerinden milliyetçiliğimize yedirmeye çalışanlar buğün dahi başımızın belâsıdır? dr. hikmet kıvılcımlı gibi münevverlerimiz halkçılık ile soysalizmi - islam'a örtüştüren milli-manevi- ilmi bir ideoloji vâz etmiştir. berkes hoca, "arap-nasır sosyalizmi ideoloğunun" da bir -türk kökenli- subay olduğunu anlatır ve onunla bu meseleleri uzun-uzadıya konuştuğunu söyler. fil hakikâ, "türk sosyalizmi" de milli-dini-ilmi hakikatlerden ayrı düşülemez."

edit: "türkçülük" denen akım, "haçlılara ve siyonizme hizmettir" asla "türk sosyalizmi-milliyetçiliği" ile anılamaz!.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
(bkz: sultan galiyev)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türk sosyalizmi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim