kaba bir devletçilikten ve inşaata bağlı kalkınmadan ve petrol gelirlerini halkın yayarına kullanmaya çalışmaktan oluşan ve arapların uluslaşma projeleri ile birleşen sosyalizm projesi.

(bkz: baasçılık)
devamını gör...
araplarla sosyalizmi bağdaştıramadım bir anda, eşyanın tabiatına ters.

ırkçılığı icat eden toplum olunca malum.
devamını gör...
teoride dahi eğreti duran kavram. yazıya döken zeki arsuzi amcam bile olmaz ama ya tutarsa hesabıyla yazmıştır zannımca.
devamını gör...
kafası karışık sosyalizmdir. nasr dönemi gerçekten halkçı ve onurluydu. lakin o dönemde bugün camiden yana mı, materyalizmden yana mı duralımın lumpenliği hakimdi. fakat yine de batı medeniyeti denen vahşi, iğrenç ve korkunç düzenden iyiydi.
devamını gör...
#2018688 linkini verdiğim yazıda işin baas ayağını anlatmıştım, sonra da nasırcılık boyutunu yazmak gerekiyor fakat ben onu üçüncü ve son bir yazıya ayırmayı düşündüm. bu yazıda arap milliyetçiliğini biraz eşelemek istiyorum çünkü arap sosyalizmi denilen kavram düpedüz arap milliyetçiliğidir.

arap milliyetçiliği ilk olarak abdülhamit döneminde arap coğrafyasında boy göstermeye başlıyor. aslında daha çok bu coğrafya için suriye, kısmen ırak, lübnan demek daha doğru. ve hareket genelde entelektüel bir aşamada olduğunu belirtmek gerekiyor, tabii bu arap coğrafyasının kuzeyi için geçerli. güney ise yani körfez bölümü, haşimi ve suud ailesinin önderlik ettiği, kendilerini milliyetçi olarak tanımladığı lakin kuzey araplarının - en azından entelektüel kesimin- çok itimat etmediği bir tarzda ilerliyordu. buradaki ayrım aslında önemli, şu açıdan önemli; kuzey arapları ilerleyen süreçte, baas veya nasırcılık adı altında, aydın despotizmi ekseninde de olsa, cumhuriyetçi ve laik bir karakterdeydi, güney ise bilindiği üzere kralların egemen olduğu uyduruk bir monarşide ilerledi. - ki hala öyle-

kuzeyli entelektüel hareket taban bulmada zorluk yaşayınca, yönünü dünya savaşını osmanlı'nın da kaybetmesiyle güneye çevirdi. yanlış anlaşılma olmasın zaten osmanlı' ya karşı mücadele ediyorlardı fakat, osmanlı'nın çekilişi burada ciddi bir boşluk bıraktı. gerisini biliyorsunuz, 1916 filistin olayları, haşimi ürdün ve ırak'ı, suriye'nin fransa tarafından işgali.

burada küçük bir not vereyim, mısır bu olayların dışında kaldı ve türkiye dünya savaşında yenilene kadar, türkiye'de yönelik pek bir itiraz ortaya koymadı. bunun nedeni zaten ingiltere işgali altında olmalarıydı ve bütün enerjilerini buna harcıyorlardı doğal olarak.

arap milliyetçiliği için dönüm noktası olan bir kişi satı-el husri. aslen kendisi türkiye'de eğitim almış, hatta orduya katılmış birisi. lakin dünya savaşı sonrası ilk önce suriye sonra ırak'a gelerek önemli görevler alıyor ve arap milliyetçiliğini bir yol ayrımına sürüklüyor. bahsettiğim yol ayrımı şu, sati'ye kadar arap coğrafyasında milliyetçilik fransız ulusal milliyetçiliği bazındaydı, sati bu anlayışı ters yüz ederek, alman kültürel milliyetçiliğini başarılı bir şekilde tüm arap coğrafyasının politik harekerine kabul ettirdi. haliyle satı el husri'den sonra arap milliyetçiliği tüm arapları kapsayan, laik karakterli bir pan-arapciliğa dönüştü. sosyalizmi ve milliyetçilik arasındaki melez ve uyduruk ideoji de buradan türedi.
devamını gör...
#2018688
#2028397

bu iki yazıda, baas'ı ve arap milliyetçiliğini analiz ettim. şimdi de hem arap milliyetçiliğinin hem de arap sosyalizminin sembol ismi cemal abdulnasır ve nasırcılığı irdelemek istiyorum.

google'da var mıdır bilmiyorum fakat, google vari bir bilgiyle giriş yapıp, bu bölümü geçeyim. nasır, son derece yoksul bir aileden gelen, babası postacı olan bir kişi. bu bilgiyi verdikten sonra, şunları belirtmekte fayda görüyorum; hem arap coğrafyasında hem de bizde, ordu yoksul çocukların dikey yükselmesine öncülük eden bir kurum bu yıllarda. ve orduda yükselen yoksul çocuklarda iki özellik belirgin oluyor, dini ideolojiyi elinde tutan yerleşik aristokrasiye karşı, laik temelde düşünmeleri ve de yine gücü elinde tutan monarsiye karşı cumhuriyetçi olmaları. ne kadar başarılı oldular, bu ayrı bir tartışma konusu fakat düşünce dünyalarını bu iki düşünce ciddi bir şekilde etkiliyordu.

nasır ve arkadaşları orduda da bir örgütlenmeye gidiyorlar, ne zaman kurulduğu, nasıl bir bir örgüt olduğunu konusunda açık bir bilgi mevcut değil. lakin "hür subaylar" adıyla örgutleniyorlar. dünya savaşı ertesinde mısır'da güçlü bir milliyetçi parti kuruluyor aslında ve bu parti de hem cumhuriyetçi hem de seküler yapıda. wefd partisi, büyük bir örgütlenme gücünü de ulaşıyor, hem kral ile hem de ingilizler ile ciddi bir mücadele içine giriyor fakat, ingiliz askeri karşısında varlık gösteremiyor.

1952 yılında hür subaylar iktidarı ele alıyor ve mısır'da cumhuriyeti ilan ediyor. wefd partisinin yapamadığını, zorla yapıyorlar. süveyş krizi şurada gelişmeleri yazmıştım. #2023952

suveyş krizi, asvan barajı - sovyetler yaptı- ve sovyetlerden silah almasıyla nasır bir anda arap coğrafyasının kalbine bomba gibi düştü. aynı zamanda bağlantısızlar hareketi için de çok önemli bir figür haline geldi. zaten liderlik sorunu yaşayan baas partisi weberyan tarzda tarif edilen karizmatik nasır karşısında, yelkenleri suya indirdi. bu dönemde nasır "bizim sosyalizmimiz" diye bir kitap yazdı. - bir ara tanıtırım bu kitabı da- ve nasır da, komünistlere karşı olan ama sosyalist olduğunu iddia eden bir düzlemde ideolojisini ortaya koydu. ikinci yazıda yazdığım satı el husri, nasırcılardan yana tavır koydu.

baas partisi, kısa süre sonra kendi ülkesinde - suriye- iktidarı komünistlere kaptırmamak için, nasır'a ihtiyaç duyacaktı. 1958 yılı için arap milliyetçiliğinin zafer yılı denilebilir, suriye ile mısır "birleşik arap cumhuriyeti" adı altında birleşecek, kısa süre sonra irak'ta milliyetçiler haşimi krallığını devirip, iktidara gelecekti ve ürdün düşmek üzereydi.

lakin gelişmeler böyle olmadı. bir süre sonra mısır ile suriye arasında ciddi gerilim baş gösterdi, mısır resmen suriye'ye el koymuş, merkezden atadıkları bir valiyle suriye'yi idare ediyorlardı. 61 yılında baas'ın da gizlice destek verdiği ayrılıkçı bir darbe yaşandı, ve arap milliyetçiliği en büyük darbeyi bu gelişmeyle aldı. nasır ve nasırcılık büyük yara almıştı.

yazı çok uzadığı için, "nasırcılık" bölümünü iki yazı halinde yazmak daha uygun olacak gibi. 61 sonrası gelişmelerle devam edip, 4. yazıda bitiririm.
devamını gör...
#2018688
#2028397
#2041466

linkini paylaştığım üç yazıda, ilk olarak baas'ı, sonra arap milliyetçiliğinin kökeni ve sembol ismini son olarak da nasırcılığı irdelemistim. bu yazı, nasırcılığın üzerine yazdığım son yazının devamı mahiyetinde olacak.

yıl 1961ʼi gösterdiğinde, müslüman kardeşler örgütünün başını çektiği, baas'ın da gizlice destek verdiği - darbe bildirisinde baas'ın sembol ismi salah bitar ve ekrem hurani'nin imzası vardı, eflak'ın baskısıyla bitar imzasını geri çekti sonra-tarihe "ayrılıkçı darbe" olarak bilinen bac'ın - birleşik arap cumhuriyeti- varlığına son veren darbe yaşandı. bu noktadan sonra hem nasırcılık olarak bilinen yönelim ile baas arasında ipler tamamen koptu denilebilir. suriye'de 1963 yılında geleneksel olarak tarifledigim baas son bir darbe yaptı fakat bir süre sonra orduda hakim olan neo-baascı denilen grup, eflak ve bitar'ın başını çektiği sivil baascıları tasfiye etti.

nasırcılık ayağında ise büyük bir hüsran yaşanıyordu. çünkü nasır o zamana kadar kendisini arap coğrafyasının doğal ve karizmatik lideri olarak tüm dünyaya, kabul ettirmişti. hem abd'ye, hem sovyetlere hem de baglatsizlar olarak bilinen devletlere. bu algı büyük bir darbe yedi hiç kuşku yok. bu yıllarda nasır'ın tüm dünyadaki ününü belirtmek için, che'nin kendisini ziyarete geldiğini ifade etsem sanırım yeterli olur.

nasır her ne kadar darbe yemiş de olsa, hala bölgenin en önemli gücüydü ve çekim kuvveti hala etkiliydi. 61 sonrası önemli gelişmelerden biri de, mısır'ın yemen'e müdahalesi olmuştur. yemen'de cumhuriyetçiler, bugün husiler diye bilinen kitlenin liderine darbe yapıp iktidardan indirmişti. o dönem cumhuyetci yayilimdan fena halde çekinen suudi arabistan günümüzde çoluk çocuk demeden bomba yağmuruna tuttuğu husileri desteklenmişti. siyaset böyle bir şey. günümüzün suudi arabistan'ı gibi, mısır ordusu da yemen'de havlu attı ve mısır'a hem askeri hem de ekonomik olarak ciddi zarar verdi.

61 yılı itibarıyla pan-arapcılık yerini vataniye diye bilinen yerel güçlerin milliyetçi düşüncesine bırakmıştı. bu şartlar altında israil ile olan 67 savaşına kadar geldiler. 67 savaşı ise başka bir yazının konusu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"arap sosyalizmi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim