ensest konusunda freud, ahlak konusunda sartre, heidegger gibi varoluşçu devlerden haberi olmayan islamcı düşüncesi. ciddiye alıp kaynaklarla dolu bir cevap vermeye bile değmez. az açıp okuyun bir zahmet yahu.
devamını gör...
aklı başında bir insan, dinine, diline, ırkına vb. ayrıştırıcı herhangi bir nedene bakılmadan ensest iğrençliğinin ne kadar mide bulandırıcı olduğunu bilir. ateist insanları ensest iğrençliği üzerinden vurmaya çalışıyorlar ama aksine ne kadar iğrenç düşüncelere sahip oldukları bir gerçek gibi ortaya çıkıyor. emin olun ateistler dindarlar kadar ahlaklıdır, dinciler kadar da sapkın güruhlar yoktur. dindar başkadır, dinci başkadır. dindar dinini yaşayan, dinci dini çıkarları ve amaçları için kullanandır. dinin en ufak açığından yararlanırlar.
devamını gör...
neyin "iyi" neyin "kötü" olduğuna ilişkin ahlaki değerlendirmelerimiz, yüz yüze geldiğimiz durumlar ve davranışlar karşısında duygusal açıdan nasıl etkilendiğimizle bağlantılı. ahlakın yanı sıra, estetik değer yargılarımız da bütünüyle duygusal tecrübelere dayanıyor. basitçe söylersek, bizde nahoş izlenimler uyandıran bir olayı, durumu, davranışı, kişiyi ya da eseri "içler acısı bir durum", "çirkin bir davranış", "bencil bir insan", "başarısız bir eser" vb. diye yargılarız. bütün mesele duygulardan ibarettir. mantıksal bir akıl yürütme veya belirli maddi süreçlerin nasıl gerçekleştiğine dair olgusal bir sav söz konusu olsaydı, temellendirme gereğinden bahsedilebilirdi doğal olarak. ahlaki değerlendirmelerimiz ise, bunların aksine, nesnel gerçekliğe dair saptamalar dile getirmezler. bir şeye "iyi" veya "kötü" dediğimiz zaman, aslında o şeyle kurduğumuz özel ilişkinin ruhsal yaşantılarımızda ne tür duygulanımlara yol açtığını ifade ederiz. bu yüzden ahlakın temellendirilebileceğini varsaymak bana pek anlamlı görünmüyor. iç dünyamızda cereyan eden duygu değişimlerinin neyini temellendireceğiz? hem bu "temellendirememe" hali neden sadece ateistleri ilgilendirsin ki? herhangi bir dine inanan insanlar, "benim kutsal kitabım böyle emrediyor" diyebildikleri için ahlak anlayışlarının doğruluğunu gerekçelendirmiş mi sayılıyorlar?
devamını gör...
temellendirmeyi sadece metafizik üzerinden anlayan bir insan beyanıdır. ateistleri "x dinine mensuplar" gibi genel kuralara bağlı bir komünite olarak görmenin sonucudur. herhangi bir tanrı inancının olmaması durumda ahlaklı olmak için kendini sevmek yeter koşuldur. ben senden çalmam, sen de benden çalma. insanlar ahlakı oluşturdukları çok uzun onbinyıllar sonrasında dinleri inşa edebilmişlerdir o yüzden esas tartışılması gereken ateşlerin ahlakı değil, herhangi bir dine mensup olanların ahlakı tekelleştirme çabalarının temelidir.
devamını gör...
ateizmin en büyük çıkmazlarından biridir ahlakı temellendirememek. hatta iyilik yapmasalar da olur aslında, nasılsa iyi kötü diye bir şey yok.
devamını gör...
din kültürü ve ahlak bilgisi diye bir dersin olması bana göre zırvalıktır. ben ahlakımı, kendi gözlemlerim ve deneyimlerimle şekillenmiş vicdanımla edindim/edinirim.
devamını gör...
belirten iyi ve kötü arasında seçimi tamamiyle özgür iradesiyle yapar ve bir beklentiye girmez çünkü bu an en gerçek andır . oysa dinci bir insan , insan olduğu için iyilik yapmaz hereketlerinin temelini cennete gitme arzusu ve hep sonrası için koşullandırır .. şurada iyilik yapamda tanrı beni cennetine soksun vay anam vay
devamını gör...
arkadaşlar manyak mısınız? siz hala ahlakın dine bağlı bir şey olduğunu mu düşünüyor/savunuyorsunuz? ahlak, insani davranışların gerektirdiği yazılı olmayan bir olgudur. bir insanın başka bir insanı öldürmemesi gerektiği gerçeği dinlerle beraber ortaya çıkmadı. bunun farkındalığına varılmadığı, adının ‘ahlak’ olmadığı zamanlarda bile avcı toplayıcı komünlerde belki iş gücü için (belki o zamanlarda birbirlerini öldürmek için bir motivasyonları yoktu) öldürmek yanlış bir eylemdi. etik kurallara aykırıydı. dinlerin insanları ilkel görmek gibi bir yanılgısı var. ama bu insanları dine bağlayıp, özgür iradeyi yok saymaktan başka bir şey değil.
devamını gör...
semavi dinlerden önce de ahlak vardı. hatta yeryüzünde dinler yokken de ahlak vardı. inançlı arkadaşlar bu noktayı kaçırmak istiyor. ateistler dini kitaplarda yazılan şeylere, hatta dini kitaplara inanmadıkları için dini emir ve yasaklara uyup uyumama nedeniyle ödül ve cezaya inanmaz.
akıl ile genel toplumsal fayda sağlayan normlara, vicdana uygun doğru ve yanlışı muhakeme eder.

sandığınız gibi insanlar ateist oldum diye zütüne buzlu badem sokup, hırsızlık yapmıyor. sadece dini kitaplardaki iyi-kötü ahlakı reddediyor.
devamını gör...
zırva. bunu savunan muhtemelen zır cahil. paçalarından da cahillik akıyor.

gül geç: gözlüğümün arkasından gülüyorum, dawkins gibi
devamını gör...
ahlak dediğimiz şeyin, geçmiş toplumların yaptıkları hatalar ve çıkarımlarla var olduğunu bilmek, en az ahlak kadar insani bir gereklikik diye düşünüyorum. merak etmeyin, "ahlak nedir?" diye 25 sayfa yazı yazmayacağım. ancak şurası kesin ki, ülkemizde ahlaklı yaşam pek nadir. o yüzden kimse kimseye ahlak dersi vermemeli.

ahlak, bir nevi, insanda oturması gereken duygu ve görgü kurallarıdır. e tabi bunu uzatırız da uzatırız, gereği yok. bunu bir dine bağlamak, o dine mensup olmayanları alenen dışlamaktır.

ha bak şu olur; kendi dinin güzel ahlakı uygun buluyordur, bu başka konu. ama ahlak dediğimiz kavram insanlığın var oluşundan itibaren bulunan ve zamanla daralıp-genişleyen bir şeydir.

önce ahlak nedir, ne değildir onu öğrenmemiz gerekiyor.
devamını gör...
ben cehennemde yanmamak için değil , doğru dürüst , vicdanlı olduğum için kötülük yapmıyorum , siz ise korkudan şerefsizler.
devamını gör...
adam eski yunanda bu yapmış bırak islami hristiyanlık bile yokken ve yahuler haricinde kimse tek tanrılı değilken.
devamını gör...
dervişin fikri neyse zikri de odur...
ahlak hakkında konuşanlar değil ahlak konusunda ahkâm kesenler en büyük ahlaksızdır.
devamını gör...
güney kore, japonya, finlandiya... gibi ülkelere bakmak gerek yorum için çünkü orada dini inançlar hiç ön planda değil zaten dindar da değiller.
sonrasında dini inanışın hükmettiği coğrafyalara bakalım kıyaslamak için.
demek ki bazı şeyleri dinle yönetilen ülkelerden daha iyi başarmışlar.
doğruyu yanlıştan ayırt edemiyorsan dinin olmamasından değil empatiden yoksun olmandandır.


ahlakın çıkış noktası insan eylemlerinin toplumsal hayata zarar vermeden düzenlenmesi gibi pratik bir nedenden kaynaklanmaktadır. ahlak dinden ayrı bir kavramdır, fakat sık sık bu ikisi birbirleriyle karıştırılır. dinler pek çok ahlaki ilkeyi içerdiği gibi, ahlak da dinlerden bazı ahlaki standartlar almıştır. ama yine de din ve ahlak aynı şey değildir. din, insan ve doğaüstü arasındaki ilişkileri temel alır ve buna uygun olarak bir ahlak sistemi önerir ya da buyurur. oysa ahlak sadece dünyevi ilişkileri düzenler. ahlakın temelinde insanların eylemleriyle birbirlerine zarar vermemeleri ya da olası en az zararı vermeleri yatar. buna rağmen ahlak sadece pratik yarar ilkesi ile de açıklanamaz. dinlerden bağımsız vicdan ve erdem kavramlarının oturduğu manevi bir yönü de vardır.
devamını gör...
ahlakı temellendirmeleri gerekmediği içindir.

materyalistler misal, ahlakı temellendirmeye girişebilirler, bir felsefe ekolüne bağlı olarak ahlak felsefesine girişmeleri, beklenebilecek davranışlardandır.

ateistler felsefeci değildir, ateizm bir felsefe ekolü ve okulu değildir öncelikle. ateistler de pek çok insan gibi siyaseten olduğu gibi bilimsel ve felsefi açıdan da cahil insanlardır ve ahlakın ne olduğu, nasıl olduğu, temelinin olup olmadığı, olup olmaması ile ilgili gereklikleri düşünüp taşınmamışlardır.

ben bir ateistim ve şu yaşımda felsefe okumaları yapmaya daha yeni yeni fırsat buluyor ve zaman ayırabiliyorum. cahilim, ancak dindarlar gibi, ezber ettirildiğim bir disiplinin savaşçılığını siyaset, felsefe ve dahi inancım zannedebilecek bir gözü dönmüş değilim.
devamını gör...
cidden, hayatında elle tutulur bir acı yaşamamış, başkaları tarafından sınıra getirilmemiş, dert nedir bilmeyen insanların, vicdanlı ve iyi insan olduklarını iddia etmelerini, bu özgüveni, anlayamıyorum. sadece kendi doğrularınla bir ahlaki temel kurabileceğine inanmak, en amiyane tabirle çocukca... her insan ihanete ve cinayete meyillidir, merhameti de zalimliği de içinde tutar. şartlar zorlamadıkça, başına hiçbir şey gelmedikçe herkes iyidir. ama insanın yazdığı kurallar gücün tarafına göre, bu yüzden, değişecektir. aksini iddia edecek olan ya çok romantiktir ya da kendi kapalı dünyasına sığınmış gerçekleri reddetmektedir. ormanda kuralları aslan mı yazar yoksa ceylan mı? bu iş belgesel seyrederken ceylana üzülmeye benzemez, aslan kuralları yazıyorsa ondan daha güçlüsü olmadığı sürece kural onun kuralıdır. şimdi günümüz dünyasında insanın kurallarını yazdığı bir ahlak hayal edin, sonra hitlerleri, mussolinileri, bilimum avrupa derebeylerini, soyları kırılmış aşırı medeni incaları düşünün. şu an açlıktan kırılan ama dünyanın en zengin yeraltı kaynaklarına sahip afrikayı... ahlak insanların temellendiremeyeceği kadar karmaşık ve evrensel bir düzendir. neye dayanırsa dayansın insanın etkisi dahilindedir. belli ahlak kurallarını çiğnemek insanın gibi içi karanlık bir yaratık için aşılması çok kolay bir eşiktir. ancak çiğnenmiş ahlak kuralları dini değiştirmez ve bağlamaz. sadece insanı bağlar. din olmazsa güçlünün kuralı bakileşir ve normalleşir. gücü olmayanlar da ezilmeye mahkum olurdu. şimdi biri çıkıp artık birbirinizi zevk için gücünüz yetiyorsa öldürebilirsiniz dese ve buna karşı çıkacak hiçbir şey olmasa, dinden başka hangi argüman bunu engelleyebilir? buna cevap verebiliyorsanız size sözüm yok. ama verebileceğiniz de sanmıyorum, nitekim... *
devamını gör...
spinoza'nın ethica'sı dururken, cübbeli sarıklı sakallı beyefendilerin(!) risalelerinden, tefsirlerinden başını kaldırmayanların, varsayarak komik duruma düştüğü sorunsaldır.
devamını gör...
biraz kant'cılık taslamak gibi olacak ama ahlak gibi surekli bir kulturel evrim geciren, fazlasiyla saydam bir konuda fikir beyan ederken fazlasiyla titiz davranin. cunku ahlakin elle tutulur "budur" diyeceginiz ortak bir kabulu yok. sahiden yok...

ahlak arapca kokenli "hulk" kelimesinden turer. hulk yaradilis demektir. ahlak ise kelime tabiriyle yaradilisa uygun dusen/ öz hali muhafaza eden yasalarin butunudur. bir cumlelik tanim budur.
ve bilindigi uzere de dinlerden gelen ahlak anlayisi neredeyse ortaktir. daha geneldir, daha tektir, daha yasa denilecek turden somutlardir. bireyleri teklik haliyle muhafaza ettigi gibi topluma karistigi noktada da koruyucudurlar, o sekliyle de kabul gorurler. ve kurallar icerisinde ana amac zaten insanin toplum icerisinde davranislarinin sınırlarini belirlemektir.
ha ama denirse ki; "benim ahlakim benim bireysel vicdanimla baglantilidir" iste orada isler birazcik karisabilir. neden mi? ya senin vicdanin yoksa? sekiz milyarlik dunya nufusunda ahlak kurallari kisisellesirse? ıste o an, dinlerin bile dizginleyemedigi insan yikiciliginin sınırı nasil kontrol edilebilir?dogrular; toplum yarar/zararina gore degil de kisilerin cikarlarina gore degisirse ya?

ahlak toplum merkezlidir arkadaslar, hedef toplumlasan insani hem dizginlemek hem korumaktir. "benim vicdanim" inanciyla konu bireyselcilige kayar ancak. bireyselcilige kaydigi noktada da ahlakin amaci kayar.
kisi belki kendini kendi vicdaniyla dizginleyebilir dogrudur ama vicdan sorunu olan oteki bireyselci kisiden kendini muhafaza edemez. en az yasalar gibi yani.
ıste bundan mutevellit teizm inancindan gelen ahlak anlayislarinin daha kalici ve insan denilen bir yanı tehlikeli canavari daha kontrol edici oldugunu soyleyebiliriz. sozu toparlamak gerekirse; dinsel inanctan gelen ahlak anlayisi evrensel boyutta oldugu icin daha kabul edilir turdedir.

ama ama (!) " bir dine inandigini" dile getirmek ile, bir dine inanmak, hatta bir inancin getirdigi yasam tarzini/ahlaki kurallarini karaktere optimize etmek ayni seyler degildir. gunumuzun sozde dindar/ahlak-siz insan cogunlugunun temel sorunu da burafan kaynaklidir zaten.
kaldi ki inanc/inancsizlik bir yana sicacik evlerde bir felaketi yasamadan, bir zorluk cekmeden, kaosun icinden cikmadan ahlak ve ahlaksizliktan cok da bahsedemeyiz sanki. ki olur ya, bir felaket gunu geldiginde, ne cok guvenilen vicdanin sesi solugu cikar, ne de iki yuzluce duyulan o "allah"in rizasi" inanci hissedilir. can korkusundan gelen ic gudu canavari her seyin ustunde gelebilir belki, olabilir...
vicdaniniza ve ahlakiniza cok guvenmeyin annem; insanin masumlukla, zalimlik arasindaki degisimine bir miktar cikar, bir miktar ele gecirilmis guc sebep olarak yeter de artar bile. neticede insan, insandir.
devamını gör...
ulan bu nası argümanlar? *
siz cidden insanlar, tepelerine biri dikilip "bu iyidir, bu da kötüdür" demediğinde iyiyi kötüyü bilemiyor mu sanıyorsunuz?
heşteg atayizlerin de vicdanı vardır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ateistlerin ahlakı temellendirememesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim