orijinal adı: the consolations of philosophy
yazar: alain de botton
yayım yılı: 2000
yazarın 6 temel felsefecinin (sokrates, epikuros, seneca, montaine, schopenhauer, nietzsche) hayatları, dünya görüşleri, yaptıkları, hedefledikleri üzerinden sade bir dille felsefeye girişi kolaylaştırdığı eseridir.
yazar: alain de botton
yayım yılı: 2000
yazarın 6 temel felsefecinin (sokrates, epikuros, seneca, montaine, schopenhauer, nietzsche) hayatları, dünya görüşleri, yaptıkları, hedefledikleri üzerinden sade bir dille felsefeye girişi kolaylaştırdığı eseridir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kaşkolnikov" tarafından 21.11.2022 12:37 tarihinde açılmıştır.
1.
eğer kimse var olduğumuzu görmüyorsa vârolamayız.
s/ 74
özgün adı the consolations of philosophy olup alain de botton tarafından kaleme alınmış yaklaşık 300 sayfalık eser.
benim okuduğum baskı banu tellioğlu altuğ tarafından çevrilmiş.
çevirisini gayet güzel ve dilini akıcı buldum.
kitabın konusuna gelecek olursak; yazar felsefenin tesellisini birkaç farklı filozofun hayat hikayesi ve deneyimlerinin ışığında yeniden ele alıyor.
yaşadığı dönemde anlaşılamamış ve bu yüzden infaz edilen, dışlanan, kabul görmeyen filozofların hikayelerinden ders çıkarmamız ve ümidi kesmememiz gerektiği mesajını alıyoruz.
sokrates gerek dış görünüşünün sevilmemesi, gerek fikirlerinin kabul görmemesi ile çoğunluğun doğrularıyla kendi doğruları örtüşmediği için baldıran zehri içirilerek infaz ediliyor, yazar birinci kısımda kabul görmenin tesellisini sokrates'in yaşamından ve ölümünden kesitler anlatarak değerlendiriyor.
sokrates kendisini anlayacak kapasitede olmayan cahil sınıfın kararı ile yok ediliyor çünkü agoradaki ezici çoğunluk çoğunluğun fikrinin mutlak doğru olduğunu kabul ediyor.
sokrates'in ölümünün anlatıldığı bölümde adeta sinir krizi geçirdim, cahil cühela ayak takımı adamı anlamıyorlar ve öldürüyorlar!
alain de botton ise bize fikirlerimizin kabul görmemesi fikrimizin yanlış olduğu anlamına gelmez diyor. sokrates erdemli olmanın yolu sadece şan şöhret ve paradan değil kişinin o konuma hangi yollarla geldiğinde saklıdır derken diğerleri ise erdemin ancak zenginlere özgü bir olgu olduğuna inanıyor.
epikuros tesellisinde ise huzurun salt maddiyatta aranmaması gerektiği fikrinin savunulduğu rahatlıkla söylenebilir.
epikuros; insanın ihtiyacından fazlasına sahip olmak istemenin özgürlüğe ket vuran bir istek olmasından da yakınıyor, ona göre satın aldığımız her şeyin kölesi olabiliriz. büyük bir villa bize mutluluk verecek sanırken asıl önemli olan küçük bir evde küçük bir banyoda kendi düşüncelerimizle var olmaktır.
düş kırıklığı yaşamanın tesellisi bölümünde ise hayallerimizin veya zihnimizdeki tasarıların felaketler sonucu bozguna uğramasından dem vuruluyor.
diğer bölümleri anlatıp spoiler vermeden tanımımı burada bitiriyor ve felsefenin teselli etmesinden korkmayalım demek istiyorum. ^^
toplum tarafından kabul görmeme tesellisi/ sokrates
yeterince paraya sahip olmamanın tesellisi/ epikuros
düş kırıklığı yaşamanın tesellisi/ seneca
kendini yetersiz hissetmenin tesellisi/ montaigne
kırık bir kalbin tesellisi/ schopenhauer
zorluklar yaşamanın tesellisi/ nietzsche
s/ 74
özgün adı the consolations of philosophy olup alain de botton tarafından kaleme alınmış yaklaşık 300 sayfalık eser.
benim okuduğum baskı banu tellioğlu altuğ tarafından çevrilmiş.
çevirisini gayet güzel ve dilini akıcı buldum.
kitabın konusuna gelecek olursak; yazar felsefenin tesellisini birkaç farklı filozofun hayat hikayesi ve deneyimlerinin ışığında yeniden ele alıyor.
yaşadığı dönemde anlaşılamamış ve bu yüzden infaz edilen, dışlanan, kabul görmeyen filozofların hikayelerinden ders çıkarmamız ve ümidi kesmememiz gerektiği mesajını alıyoruz.
sokrates gerek dış görünüşünün sevilmemesi, gerek fikirlerinin kabul görmemesi ile çoğunluğun doğrularıyla kendi doğruları örtüşmediği için baldıran zehri içirilerek infaz ediliyor, yazar birinci kısımda kabul görmenin tesellisini sokrates'in yaşamından ve ölümünden kesitler anlatarak değerlendiriyor.
sokrates kendisini anlayacak kapasitede olmayan cahil sınıfın kararı ile yok ediliyor çünkü agoradaki ezici çoğunluk çoğunluğun fikrinin mutlak doğru olduğunu kabul ediyor.
sokrates'in ölümünün anlatıldığı bölümde adeta sinir krizi geçirdim, cahil cühela ayak takımı adamı anlamıyorlar ve öldürüyorlar!
alain de botton ise bize fikirlerimizin kabul görmemesi fikrimizin yanlış olduğu anlamına gelmez diyor. sokrates erdemli olmanın yolu sadece şan şöhret ve paradan değil kişinin o konuma hangi yollarla geldiğinde saklıdır derken diğerleri ise erdemin ancak zenginlere özgü bir olgu olduğuna inanıyor.
epikuros tesellisinde ise huzurun salt maddiyatta aranmaması gerektiği fikrinin savunulduğu rahatlıkla söylenebilir.
epikuros; insanın ihtiyacından fazlasına sahip olmak istemenin özgürlüğe ket vuran bir istek olmasından da yakınıyor, ona göre satın aldığımız her şeyin kölesi olabiliriz. büyük bir villa bize mutluluk verecek sanırken asıl önemli olan küçük bir evde küçük bir banyoda kendi düşüncelerimizle var olmaktır.
düş kırıklığı yaşamanın tesellisi bölümünde ise hayallerimizin veya zihnimizdeki tasarıların felaketler sonucu bozguna uğramasından dem vuruluyor.
diğer bölümleri anlatıp spoiler vermeden tanımımı burada bitiriyor ve felsefenin teselli etmesinden korkmayalım demek istiyorum. ^^
toplum tarafından kabul görmeme tesellisi/ sokrates
yeterince paraya sahip olmamanın tesellisi/ epikuros
düş kırıklığı yaşamanın tesellisi/ seneca
kendini yetersiz hissetmenin tesellisi/ montaigne
kırık bir kalbin tesellisi/ schopenhauer
zorluklar yaşamanın tesellisi/ nietzsche
devamını gör...