ısmine hayran kalınası çirkin, büyücü cücedir.
zira nick olarak kullanmak isteyenler muhakkak olacaktır. (bkz: normal sözlüğe bir daha gelinse alınacak nickler)

rumpelstiltskin, zeki cüce, geleceği görür büyüler yaparmış ve yaptığı her büyü karşılığında da bir anlaşma yaparmış. anlaşmanın kesinliği ispat olsun diye söz alır, gerekirse de imza attırırmış.
şarkı söylemeyi çok seven bu büyücü cücenin görünüşü de korkutucuymuş biraz.

zamanın behrinde genç bir kız, babasının boşboğazlılığı yüzünden kralın kalesinde bir odada hapsolmuş.
kral'a " kızım fena zekidir, o bir samanı bile altına dönüştürebilir." derken ne dediğini düşünmemiş bile boşboğaz baba.
"yaa." demiş kral. "demek öyle!"
kızı kalede saman dolu bir odaya hapsetmiş ve "babanın ve senin canın bu samanları altına dönüştürmene bağlı. dönüştür de görelim!." diye eklemiş.
kızcağız üzgün, bitkin, bitap bir halde ağlamaya başlamış.
"ama nasıl olur ki?!" demiş. "nasıl olur da altına dönüşür bir saman?"

bir anda rumpelstiltskin belirmiş. kız gözlerini ovuşturmuş ne olup bittiğine anlam veremeden.
"bu samanları senin için altına dönüştürürsem bana ne verebilirsin?" diye sormuş.
kız altın kolyesini gösterdiği gibi büyücü cüce kolyeyi almış ve tüm samanı altına dönüştürmüş.
çok şaşıran kız gördüklerine bir anlam veremese de sevincinden havalara uçacakmış.
cüceye teşekkür edip ismini sorduysa da öğrenememiş.
kral samanların altına dönüştüğünü görünce şaşkınlıktan dili tutulmuş ve askerlerine derhal kızı saman dolu başka bir odaya götürmelerini emretmiş.
babanın ve senin canın bu samanları altına dönüştürebilmene bağlı!

kız ne yapacağını bilememiş. elinde olan tek şeyi yapmış ve ağlamaya başlamış..
cüce yeniden belirmiş ve "bu samanları senin için altına dönüştürürsem bana ne verebilirsin?" diye sormuş.
ıyice düşünüp taşınan kız, "sana altın yüzüğümü verebilirim" demiş. " çok değerlidir."
yüzüğü gösterdiği gibi büyücü cüce hemen elinden almış ve tüm samanı altına dönüştürmeye başlamış.

ıkinci sefer samanların altına dönüştüğünü gören aç gözlü kral ne yapmıştır dersiniz sizce?
kızı samanla dolu yeni bir odaya götürmelerini emretmiş askerlerine. altınlara elleri ile dokunurken kral, tüm dünyayı ele geçirebileceğini hissetmiş. kahkahalar atmaya başlamış.

kız ağlıyor, babasına sitem ediyor, artık yapabileceği bir şeyin kalmadığını düşünüyormuş.
derken...
rumpelstiltskin, o kurnaz büyücü cüce, tekrar belirmiş ve o meşhur sorusunu sormuş.
elinde avucunda hiçbir şeyi kalmayan kızcağız "artık sana verebileceğim hiçbir şey kalmadı!." demiş.

"öyle düşünmeyin, kraliçem." demiş cüce. "biliyorum ki siz kralın karısı olacaksınız ve doğurduğunuz ilk bebeği bana vereceksiniz!." diye eklemiş.
ne olup bittiğinden haberi olmayan kız, teklifi kabul edip büyücü cüceye söz vermek zorunda kalmış.
rumpelstiltskin tüm samanı altına dönüştürmüş ve çılgınca kahkahalar atarak ortadan kaybolmuş.

kızda bir imparatorluğu zengin edebilecek bir güç olduğunu düşünen aç gözlü kral onunla evlenmiş ve bir bebekleri olmuş.

cüce bebeği almaya geldiğinde kraliçe ağlıyor, ağlıyor, ağlıyormuş.
"biliyorum." demiş. "söz verdim. haklısın! ama ne olur bebeğimi benden alma."

büyücü cüce kraliçeden ismini söylemesini istemiş. "eğer ki ismimi bilirseniz kraliçem, bebeğinizi almayacağım. size bir gün mühlet!"

kraliçe, büyücünün ismini öğrenmeleri için sağa sola elçilerini göndermiş fakat bu plan işe yaramamış, öğrenememiş ismini cücenin.
gece yarısı bir anda ortaya çıkan rumpelstiltskin:
" yarın sabah bebeğinizi almaya geliyorum" dediği gibi ortadan kaybolmuş.

cücenin şaka yapmadığından artık iyice emin olan kraliçe komşu krallıklardan da elçilerini ormana, köylere, şehirlere, her yere göndermelerini istemiş ve kraliçeyi kırmadan yardım etmiş tüm krallıklar.

elçinin biri alacakaranlık ormanda dolanırken bir kulübenin önünde ateş yandığını fark etmiş, yaklaşmış sessizce ve ne görsün?
bir cüce dans ede ede şarkı söylüyor.
bugün ekmek yaparım, yarın yemek. ertesi gün kraliçenin çocuğu gelecek. nasılda mutluyum ama, hiç kimseler bilmiyor adımın rumpelstiltskin olduğunu!”

artık büyücü cücenin ismini öğrenen kraliçe bebeğine sıkı sıkı sarılmış, onu öpmüş, öpmüş ve öpmüş..

"ısmimi bilmiyorsunuz. ısmimi bilmiyorsunuz! " diye kahkahalar atarak beliren cüce,
kraliçenin "rumpelstiltskin'sin sen!" cevabını duyunca donmuş kalmış.
elleri ile kendi bacaklarını öyle sert sıkmış ki cüce, oracıkta ölüvermiş.
devamını gör...

gece tanrıçası nyks'ün kızı, insanların işledikleri suçlara karşılık onlara cezalarını veren intikam tanrıçası.
devamını gör...

triliçe, gaymaklı hemi?

tanım: bir yazar. genel puan tablosunun bir dönem değişmez birincisi, gerçek bir tanımatör*

seviyor ve takip ediyoruz efendim*
devamını gör...

ayaklarım her zamanki deniz kenarına vardığında, kafamı kaldırdım ve boş gördüğüm banka sabitledim bakışlarımı. komut verdim: "4. boş banka doğru ileri!"
itaatkâr ayaklarımın ilerlemesiyle geride kalan gövdemi öne doğru savurdum ve yetişmeye çalıştım. normal standartlarda bir normalliğe kavuşunca banka ulaştım.
üstümü düzelttim ve oturdum. uzunca denize baktım ve sonra denizi her gördüğümde aklıma gelen küçüklüğümü düşünüp tebessüm ettim. küçükken denizdeki sınırı geçersem, boşluktan aşağı düşeceğimi sanırdım. şu an bunları düşününce komik gelse de yıllar önceki küçük olan bedenimin beyni bunu gayet normal karşılamıştı ve mantıklı bulmuştu. hayat gerçekten çok erken uyanıp uykusunu tamamen almış insanlar kadar tuhaftı.
devamını gör...

kafa sözlük doğalı kırk günden fazla oldu ama henüz kırkı uçurulamadı. moderasyon uygun görürse pamdemiden sonra yaparız. yeni anne ve bebeklerin 40 gün dışarıya çıkmama adeti aslında annenin ve bebeğin doğumdan sonraki altı hafta boyunca bağışıklık sisteminin yeterince güçlü olmamasına alınmış bir önlemdir.
lohusalığın bitimiyle birlikte yenidoğan için kırk uçurma diye adlandırılan küçük bir seremoni yapılır.
asırlardır devam eden bir gelenek olması nedeniyle kuşaklar arası aktarım sırasında bu adet, yöreden yöreye farklılıklar gösterir. günümüzde kırk çıkarma olarak da bilinen bu adette bir aile büyüğünden ‘kırklama annesi’ olması istenir. bu kişinin, bilgisine, görgüsüne güvenilen; bilge birisi olması gerektiğine inanılır.
bu kişi tarafından anne ve bebeğe kırk banyosu yaptırılır. 40 fasulye veya buğday tanesi, temiz taş, altın, gümüş, çeşitli mevsim çiçekleri, gül yaprakları, nazar boncuğu atılır. suya atılacak tüm malzemelerin dezenfekte edilmelidir.
altın, güneşi;
gümüş: ayı temsil eder.
gül yaprakları ve mevsim çiçekleri bebek güzel koksun diye;
nazar boncuğu nazardan koruması için eklenir.
hazırlanmış sudan 40 tas su alınarak bebek yıkanır. yıkama sırasında çeşitli dualar da okunur. “su aşağı, boyu yukarı olsun. ömrü de su gibi uzun olsun’ gibi iyi dilekler söylenir.
ardından hazırlanmış aynı su ile 40 tas su da anneye dökülür ve kırklama işlemi sona erer. anne ve bebek yeni ve temiz kıyafetler giyerek hazırlanır. birkaç aile büyüğüne ziyarete gidilir.
bebeğe, ziyaret edilen evlerdeki kişiler tarafından yumurta, pirinç, un, şeker ve bozuk para gibi çeşitli hediyeler takdim edilir. anneye de çeşitli hediyeler verilir.
un uzun ömürlü olsun.
şeker tatlı dilli olsun.
yumurta yumurta gibi tok olsun.
pirinç bereketli olsun.
bozuk para zenginlik bolluk olsun.
kahve 40 yıllık hatrı olan dostlukları olsun.
kuran dini bütün bir insan olsun.
farklı ülkelere ait bozuk paralar çok gezen, çok kültürlü biri olsun.
sabun, tertemiz bir alın yazısı olsun.
ekmek ailenin elinin ekmek tuttuğu günleri görsün, gurur duysun.
çörek otu şans hep senden yana olsun.
nazar boncuğu nazarlardan uzak olsun diye verilir.
bazı adetlere göre, tüm aile yakınları eve çağırılarak kırk mevlidi de yapılmaktadır. kırk uçurmanın dini açıdan hiçbir geçerliliği yoktur. islâmda, bebeklerde 40 uçurma ile ilgili bir uygulama bulunmamaktadır.
göktürklerden kalma bir gelenektir. lohusalığın bitişini, bebek ve annenin sosyalleşmeye başlamasını temsil eder şamanizm kökenli türk adetleri dense de bir gelenek görenek olarak birçok yöremizde yapılmaktadır.
yurdumuzun güzel adetlerindendir.
devamını gör...

manisa ve kıbrıs türkeli.
devamını gör...

kalbimi kırmana izin verdiğim için kendimden özür dilerim.
devamını gör...

yüksek sadakat'in belki üstümüzden bir kuş geçer şarkısında geçen cümle. cümledeki yüzünden sözcüğü tevriyeli kullanılmıştır.
devamını gör...

ege ve akdeniz bölgesinin gözde çiçeği. ağustos ve eylül aylarında söküm ve dikimi yapılır. o zaman soğanı toprak altında kuru olur. kasım başı gibi topraktan çıkar, aralık ayında da hasadı yapılır.
saksıya dikildiği zaman da ilk yıl verim alınırken, ikinci yıl da mutlaka toprağı değiştirmek gerekiyor. aksi halde çiçek açmıyor. fazla suya ihtiyacı olmadığı için de iki hafta da bir sulamak yeterli. iç mekandan çok kapalı balkonda yetiştirilmesi tavsiye olunur.
devamını gör...

covid öldürmese bile bu düzen öldürecek bu insanları , lütfen.
devamını gör...

bitişik yazılmasının alametifarikası (bak gene!); farsça ve arapça dil kurallarıyla oluşturulmuş, yani dilimize osmanlıca'dan miras kalmış bütün tamlamaların bitişik yazılmasıdır. mesela gayrimenkul*, kuvayımilliye*, şeyhülislam* vs.

hatta inanır mısınız, selamünaleyküm ve aleykümselam bile bitişik yazılır.
devamını gör...

sonuna kadar keko olmaya razıyım ben. canım çekti bak şimdi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aydınlık hareketinin parti içi eğitim amacıyla kullanılan bilimsel dergisi. ilk kez 1983 yılında saçak dergisinin satın alınmasıyla kurulan dergiye teori adı 1990 ocak ayında verilmiştir. halen de bu adda yayımı sürmektedir.

harekete adını veren aydınlık günlük-haftalık formatta haber verirken bu dergide doğu perinçek başta parti yönetiminin marksist-maoist makaleleri, politik tezleri ve parti kurultay belgeleri yer alır. ayrıca her ne kadar parti içi eğitim amacıyla başlasa da piyasaya da verilir. bir diğer parti yayın organı olan bilim ve ütopya ise genellikle felsefe veya beşeri bilimler üzerine yayınlar yapar. her iki dergi de parti üyesi olan abonelere elden ulaştırılıp ücretleri elden tahsil edilirdi (tabii bu dediğim 6-7 sene öncesinin).

google görsellerde dahi çıkan dergi kapakları üzerinden aydınlıkçıların nereden gelip nereye gittiğini de rahatça görmemiz mümkün.
örneğin bunlar 2008 tarihli sayılar

ergenekon zamanından bir sayı

bu da yenilerden netflix karşıtı sayı

baştaki yazının sahibi tanıdık geldi mi?

ayrıca derginin mottosunun (bütün ülkelerin işçileri ve ezilen uluslar, birleşin!) değişmemesi de acayip.
devamını gör...

atomdan daha küçük boyutlu parçacıklar.

bu parçacıklar başlıca 2 gruba ayrılır:

1- fermiyonlar

bu grupta 6 lepton ve 6 kuark bulunur. 6 adet kuark birbiriyle birleşebilir ve hadronları oluşturur. hadronlar da kendi aralarında 2'ye ayrılır: baryonlar ve mezonlar.

2- bozonlar

bunlara kuvvet taşıyıcı parçacıklar da denir. fermiyonlar arasındaki temel etkileşimleri sağlayan aracılardır.

standart model dediğimiz ve maddenin yapısını açıklamamızı sağlayan fiziksel model ile, bu parçacıklara ait birçok özellik tanımlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

haklı bulduğum serzeniş.daha adil olunmalı.
devamını gör...

zili çaldığınızda ne kadar hızlı kapı açılırsa o kadar huzurludur.
devamını gör...

o kadar korkuyorum ki senden. ben bağlanınca bırakamam. istemiyorum kitaplarını okumayı. her seferinde okuyuşumun aynı tadı vermeyeceğini biliyorum çünkü. özel anlara saklıyorum kitaplarını. özel anlara...
devamını gör...

benim, okuduğum anda haksız en ufak bir yanı olmadığını düşündüğüm cümledir.

çünkü bilmemkaç milyar yıldır kendi halinde dönmekte olan dünyanın bilmemkaç katı yaşında ve büyüklüğünde bir evrenin içinde yaşıyor oluşumuz kendimizi önemsememizi ve dünya üzerinde geçirdiğimiz zaman ciddiye almamızı anlamsız kılıyor. hayatımız dünya ve evren için kısa bir andan ibaret. dünya göz açıp kapayıncaya kadar biz onun bedeninde çürümeye başlamamış oluyoruz bile.

ama belki de cümlenin anlatmaya çalıştığı şey bu değildir. belki cümle bu kadar katı ve somut bir gerçekliğe dayanmıyordur. belki de farklı anlamlara sahiptir bu cümle.

hayatımız kısa bir andan ibarettir. kısacık bir an. en küçük zaman parçasının içine sığışmaya çalışan bize kocaman gibi gelen bir yaşamak. o an belki de doğum anımız. doğduğumuz o an yaşamın tamamı belki de. ciğerimize dolan ve bizi cayır cayır yakan o havanın getirdiği feryat figan ağlama belki de hayatımız boyunca sürüyor. ya da ilk kez aşık olduğumuz o büyülü an. sadece o insanı düşünmeye başladığımız, kimi sevsek o olan, suratı sırat olsa gözlerinden geçemeyeceğimiz o kişiyle göz göze geldiğimiz, vazgeçmek için çok uzun yollar aştığımız, her haliyle sevdiğimizi hissettiğimiz o an. belki de hayatımız o andan ibarettir.

hayatımız o kadar uzun olmayan bir zaman boyunca sürerken onu sadece bir anın içinde yaşıyor olmanın verdiği sıkışık heyecanla ölene kadar yaşamaya devam ederken ve ölene kadar ölümsüz olduğumuzu düşünmeye devam ederken geniş zamanlar düşlüyoruz belki de.
devamını gör...

(bkz: millet ne cigaralar içiyor)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim