13 mart 1964'te nev york'ta kity genovese isimli kadın, tecavüz edilmeye çalışılmış, ve bıçaklanarak öldürülmüştür.
buraya kadar bir sorun yok. ancak polisin yaptığı araştırmada olayı 38 kişinin gördüğünü, polisi aramada dahil olmak üzere kimsenin kılını kıpırdatmadığını, olayı sadece izlediğini fark etmişler.
olaydan 13 gün sonra bu durum, new york times’a haber olmuş ve gazeteci martin gansberg kitty'e 3 kere saldırıda bulunulduğunu ve 35 dakika sonra gelen bıçaklamada öldürüldüğünü yazıyor, olaya 38 kişinin görgü tanıklığı ettiğini, ancak bir allahın kulunun polisi bile aramadığını yazınca, toplumda infial yaratıyordu.
bu olay sonrasında geniş tartışmalar yaşanıyor, psikologlar bunun nedeni araştırmaya başlıyordu.
psikologlar yaptıkları araştırmalar sonucunda, görgü tanıklarının etkisi ismi verdikleri bir sendrom belirlediler.
buna göre; eğer bir olayda bir görgü tanığı varsa, yardım okişinin inisiyatifinde oluyor ve bu kişi genellikle kurbana yardım ediyordu.
ancak kity gibi bir çok görgü tanığının olduğu olayda, tanıklar hep ''yardım'' durumunu diğerlerine bırakıyorlar ve sonunda bu durum herkesin kayıtsız kalmasına neden oluyordu.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

uçurumdan saldım kendimi sonum allaha emanet artık
devamını gör...

kimsenin sizin zevkinize hitap etmek zorunda olmadığı gibi, insanların kendilerini iyi hissettiği şekilde giyinmesine görüntü kirliliği demeniz hoş değil. öyleyse ben de bu tanım için düşünce kirliliği diyeyim, olmuyor değil mi? insanları rahat bırakın artık cidden ya. beğenmek zorunda hiç değilsiniz elbette ama insanların zevklerine, tercihlerine karışmayın. "modanızı kendiniz yaratın" denmiş bir de dalga geçer gibi. belki de istediklerini giymek kendi modalarıdır.
devamını gör...

güzel olmuş bulunması. umarım da içeriye tıkarlar ve uzun uzun düşünmeleri için fırsat verirler. tecavüz trendi nedir ya çıldırıcam artık.
devamını gör...

başlığı açan kişinin çocukluğunda bir travma geçirip geçirmediğini merak ettiren başlık. (bkz: travma sonrası stres bozukluğu) ciddi bir psikolojık bozukluktur ve kesinlikle tedavi edilmesi gerekir. çaylaklar üzerinden ego tatmini yapacağınıza ilk başta kendinize bir çeki düzen verin lütfen.
devamını gör...

ingiliz yazar jasper kent'in 2009 yılında yayımladığı, sibel sakacı'nın duru çevirisi ile can yayınları aracılığı ile türkiye'de on iki ismiyle yayımlanan fantastik tarihi kurgu romanı.

kitabın konusundan kısaca spoiler vermeden bahsetmek gerekir ise, napolyon bildiğimiz üzere 1812 yılında rusya'ya bir sefer başlattı ve ağır bir yenilgi yaşadı. sevgili yazar, bu kitapta, napolyon'un yaşadığı yenilgiye aslında fantastik canavarların sebep olduğuna dair bir kurguyla karşımıza sunmuş.

nedir bu fantastik canavarlar? gözden uzak, karanlık geçmişleri olduğu iddia edilen korkutucu 12 savaşçı... bu savaşçıların isimleri kitapta opriçniki olarak geçiyor, opriçniki de opriçnina'ya gönderme... nedir bu opriçnina'lar? rusya'nın korkunç ivan döneminde kurulan gizli polis teşkilatı, lakin birçok insan o dönemde onlardan o kadar korkarmış ki, onların doğaüstü güçlere sahip olan yaratıklar olduklarını iddia ederlermiş... bu iddiaların sebebi de bu opriçnina'ların yüzlerinin daima kapalı olması, daima siyah giyinmeleri ve bazen üzerlerine bağladıkları köpek/kurt kafaları imiş... laf aramızda, kendileri bir dönem vampirlerin bir teşkilatı olarak da anılmışlar...

yazar da opriçniki dediği 12 savaşçıyı da tam bu şekilde anlatmış, oldukça korkutucu gözlere sahip, leş gibi kokan nefesleri ve insan eti yemeye bayılan açlık duygularıyla vampirler! özellikle sevgili yazar, 2009-2015 arasında stoker'ın yarattığı vampir imajından oldukça sıyrılan, aşık olan, seven, sevişen, karizmatik vampir furyasından sıyrılarak tam tersi bir iş yapmış, stoker'ın vampir imajını seven bünyeler için ilaç niteliği taşıyan vampirler yaratmış.

okuyanı alıp soğuk saint petersburg sokaklarında dolaştıracak müthiş bir roman, hoş bir serinin başlangıcı.
devamını gör...

mastor ukdesi.

haset: çekememezlik, kıskançlık.
kaynak: languages.oup.com/google-di...

illa nick mi verelim? bunu mu istiyorsunuz? vallahi buranın adı normal sözlük yerine kaos tapınağı olsun.
devamını gör...

5 dakika sesini duymak için aradım,
5 dakika seni görmeye geldim,
bunu görünce aklıma sen geldin o yüzden bunu sana aldım....
aslında öyle pahalı aman aman hediyeler sürprizler jestler beklemiyoruz. küçücük şeylerle dünyalar bizim oluyor farkında değilsiniz.
en büyük jestler; düşünülerek yapılan ufak ama anlamlı şeyler
devamını gör...

güzel nick olur.
devamını gör...

doksanlı yıllarda melissa joan hart adında sarışın bir genç kadının başrolünde oynadığı dizi. ki kendisini daha önce nickelodeon'da yayınlanan clarissa adlı dizide de başrolde görmüştük. türkiye'de atv'de yayınlanırdı. çok popüler olduğu için eğlenceli birkaç sinema ve tv filmi de çekilmişti. doksanlarda çocuk olmaya dair en eğlenceli ayrıntılardandır.
devamını gör...

tamam shud vakası uzun süredir çözülemeyen bir cinayet vakası, her şey avustralya’da somerton sahili’nde bulunan bir cesetle başladı.

avustralya’nın somerton sahili’nde bulunduğu için adı somerton adamı gizemi olarak anılan vaka bugün bile araştırmacıların ve meraklı insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. avustralya, adelaide‘ın somerton sahilinde, iyi giyimli, ceketinin yakasında yarısı içilmiş bir sigara izmariti olan bir ceset bulunuyor. daha da ilginci cebinden, üzerinde sonlandırıldı, tamamlandı anlamına gelen “tamam shud” yazılı bir not çıkıyor.

günler süren araştırmalara, olay anında ve sonrasında bulunan şaşırtıcı ipuçlarına rağmen yetkililer vakanın çözümüne yaklaşamıyorlar bile. bugün, üzerinden 72 yıl geçmiş olmasına rağmen somerton adamı gizemini korumaya devam ediyor. işte somerton adamı ve tamam shud vakası hakkında her şey.

30 kasım 1948 tarihinde saat 19.00’da john bain lyons ve eşi avustralya, adelaide’ın somerton sahilinde dolaşarak eşsiz manzarasının keyfini çıkarıyordu. çift, engelli çocuklar yurdunun hemen karşısındaki dalgakırana yaslanmış halde oturan bir adam fark etti. adam ayaklarını uzatmış ve birini diğerinin üzerine atmıştı.

adam tertemiz giyinmişti, üzerinde takım elbisesi ve cilalı ayakkabıları vardı, bu kıyafetler sıcak bir yaz akşamı ve sahil için hiç de uygun görünmüyordu. çift yaklaşık 2 metre mesafeden adama seslendi, adam sağ kolunu ağzının hizasına kadar kaldırdı sonra kolu tekrar yere düştü. lyons çifti adamın sarhoş olduğu ve sigarasını yakmaya çalıştığını zannetti, geceyi mahvetmemek adına bu sarhoş adamdan uzaklaşmanın iyi bir fikir olduğuna karar verip oradan uzaklaştılar.

sahilde bulunduğu fotoğraf

aradan 30 dakika geçtikten sonra bir başka çift de dalgakırana yaslanmış halde oturan adamı gördü. sol kolu açılmış ve yere düşmüş ve yüzü tamamen sivrisineklerle kaplanmış haldeydi. çift adamın çok derin bir uykuda olduğu kanısına vardı. hatta kendi aralarında, yüzüne konan bu kadar çok sivrisinekten rahatsız olmadığına göre ölümüne uyuyor diye şakalaştılar.

ertesi sabah, 1 aralık 1948, saat 6.50 civarında sahilde ata binen bir grup insan adamın etrafını sarmıştı. önceki gün adamı fark etmiş olan john lyon, sabah yüzmesinden çıkmıştı ki eşiyle birlikte sarhoş adama rastladıkları yerde toplanan kalabalığı gördü. lyon kalabalığa yaklaştığında bir anda, dün gördükleri adamın artık ölü olduğunu fark etti.

resim 2

somerton adamı adı verilen cesedin ilk incelemesinde kesin ölüm sebebi belirlenemedi. sinekkaydı tıraş olmuş adamın vücudunda bıçak veya kurşun yarası ya da herhangi bir bere yoktu, olay yerinde hiç kana da rastlanmamıştı. ölümünün sessiz ve huzur içinde gerçekleştiği kanısı hakim oldu.

üç saat sonra, ceset adelaide kraliyet hastanesi’ne sevk edildi. dr. john barkley bennet ölüm zamanının sabah 02.00 civarı olduğunu tahmin etti. ardından cesedi patolog john matthew dwyer inceledi, o noktada ölüm katılığı gerçekleşmişti. patolog kulak arkalarındaki ve boynundaki morlukların çok derin olduklarını fark etti ve ölümün ardından bedenin yerinden oynatılmadığını belirledi. adamın kıyafetleri çok temizdi. içinde boxer short ve atlet, üzerinde beyaz bir gömlek, kırmızı bir kravat, açık kahve pantolon, kahverengi süveter ve kahverengi kruvaze bir kaban vardı. ayakkabıları cilalıydı. doktorlar ceplerinde henley beach yönüne bir tren bileti, north glenelg yönüne bir otobüs bileti, metal bir tarak, bir paket sakız, bir paket sigara, bir mendil ve bir paket kibrit buldular.
ancak adamın kıyafetlerinin iç kısmındaki tüm etiketler kesilmişti. pantolon ceplerinin biri bilinmeyen tipte turuncu bir iplikle tamir edilmişti.

bavul

çoğu kişi, kıyafetlerinden ve ceplerinden çıkan eşyalardan dolayı adamın amerikalı olduğunu düşündü. ilginç bir şekilde, somerton adamının üzerinden cüzdan çıkmadı, göğüs cebinde ise dedektif thomas cleland tarafından üzerinde “tamam shud” yazan katlanmış bir kağıt parçası bulundu. farsçada bu ifade bitti, tamamlandı anlamına geliyordu. kelimeler gösterişli bir el yazısıyla yazılmıştı ve bu kağıt parçasının, 12. yüzyıl şairlerinden ömer hayyam’ın “rubaiyat” isimli kitabının yeni zelanda baskısından yırtılmış olduğu bulundu.

adamın vücuduyla alakalı olarak dwyer, göz bebeklerinin küçük ve sıra dışı, dış hatlarının dengesiz ve boyutlarının neredeyse aynı olduğunu not etti. göz bebeklerinin bu derece küçülmesine belli ilaçlar sebep olmuş olabilirdi. sakinleştirici bir ilaç (barbitürat) buna sebep olabilirdi, ancak kesin bir bulgu yoktu. adamın midesinde kan olduğu belirlendi. dwyer, midedeki kanın sebebinin tahriş edici bir zehirden kaynaklanabileceğini söyledi ve midede herhangi bir yiyecek maddesi görmediğini ekledi.

adam orta yaşlarda, muhtemelen 40’larındaydı ve atletik bacaklara sahipti. ayakkabılar ayağını sıkmış olabileceği için ayak baş parmakları garip şekilde ezilmişti. bazıları bu ezikler sebebiyle adamın balet olabileceğini dahi düşündü.

adli tıpçı thomas cleland, digitalis ve strofantin isimli vücutta hızla çözülen ve ardından iz bırakmayan iki tür zehir kullanılmış olabileceğini öne sürdü. somerton adamına bu iki zehirden biri verilmiş ve otopsi yapılmadan önce bu zehirlerin izleri silinmiş olabilirdi.

adamın cesedi

ancak kan ve idrar tahlilleri geldiğinde her şey normal görünüyordu. sonuç olarak kalp krizi geçirdiği, somerton adamının bu yüzden öldüğü hükmüne varıldı. ancak kalp krizini tetikleyen şey büyük ihtimalle, adama isteği dışında habersiz olarak veya zorla verilmiş olan zehirdi .ardından parmak izi incelemesi yapıldı, ancak ne fbı’ın ne de scotland yard’ın veri tabanında herhangi bir eşleşme bulunamadı.

tamam shud ifadesinin ardındaki gizem
bölgedeki yerel tren istasyonunda bulunan terk edilmiş bir binadan bir telefon geldi. ertesi gün, polis adelaide tren istasyonunda kahverengi bir valizin bulunduğunu haber aldı. valizde, somerton adamının kıyafetlerinde tamir için kullanılan ipin aynısı vardı. ip son derece nadir bulunan ve avustralya’da üretilmeyen bir ip olduğu için teşhisi kolay olmuştu. dahası valizde bulunan kıyafetler tam da somerton adamının bedenindeydi ve valizdeki atlet, çamaşırhane torbası ve kravatın üzerinde “t. keane” veya “t. kean” yazısı vardı. ancak bütün bunlar da kimlik tespiti için yetersiz ipuçlarıydı.

tamam shud

bazıları valiz içerisinde bulunan kıyafetlerin kadın kıyafetleri olduğunu ileri sürdü. ancak valizde kıyafetlerin yanı sıra bir fırça, bir bıçak, tornavida, kalemler ve bir makas da bulundu. nihayetinde tüm dünya somerton adamından ve yarattığı gizemden haberdar olmuştu. birkaç ay sonra dedektiflerin ofisine bir adam geldi, elinde bulunması zor olan rubaiyat kitabının bir baskısını tutuyordu ve onun da son sayfasındaki “tamam shud” yazısı yırtılıp alınmıştı. adam, önceki yılın aralık ayında, kayın biraderi ile yola çıktıklarını ve aracı somerton plajı yakınlarında bir yere park ettiklerini söyledi.

valiz

araca geri döndüklerinde aracın zemininde değişik bir kitap olduğunu fark ettiler. her ikisi de kitabın birbirlerine ait olduğunu düşündü ve alıp torpido gözüne koydular. ancak, somerton adamı ile ilgili haberler ortalıkta dolaşmaya başlayınca kitabı incelemeye karar veren ikili, kitabın haberlerde geçen kitapla aynı olduğunu ve son sayfasının yırtılmış olduğunu hemen fark ettiler.

kitabı dedektif lionel leane inceledi ve listelenmemiş iki telefon numarası ve alan kodları olduğunu gördü. ilk telefon numarasından bir şey çıkmadı, ancak ikinci telefon numarası onları somerton plajı bölgesinde yaşayan ve jestyn olarak bilinen genç hemşireye yönlendirdi. jestyn’in ismi halka açıklanmadı, kendisiyle görüşmeye gidildiğinde somerton adamını tanımadığını söyledi. ancak somerton adamının yüz maskesini gördüğünde neredeyse bayılacaktı.

jestyn polisle konuşma konusunda isteksizdi, ancak alfred boxall isimli bir adama kitabın bir kopyasını hediye ettiğini söyledi. polis bu ipucunu takip edince alfred boxall’ın hayatta olduğunu, jestyn’in kendisine hediye ettiği kitabın da hala kendisinde olduğunu keşfetti.

hemşire jestyn ve oğlu

mor ışık altında kitapta ilginç kodlar olduğu görüldü. hiçbir anlam ifade etmeyen harfler 5 sıra halinde yan yana yazılmış, ikinci sıradaki harflerin üstü çizilmişti. ilk üç sıra, alttaki iki sıradan üzerine çift çizgi çekilmiş bir “x” işareti ile ayrılmıştı. istihbaratta çalışan şifre kırıcılar bu harflerin ne anlama geldiğini çözemedi, bunun üzerine belki amatör şifre kırıcılar bir şeyler bulur umuduyla bu satırlar gazetelerde paylaşıldı:

w [veya belki m] rgoababdwtbımpanetp
mlıabo aıaıqc
ıttmtsamstgab

gizemli kelimeler

polis somerton adamının 14 haziran 1949 tarihinde gömülmesine karar verdi. 1958 yılında adli tıp nihai raporunu açıkladı, sonuç kısmında şunlar yazıyordu: “cesedin kime ait olduğu bilinmiyor… nasıl öldüğü veya ölüm sebebi bilinmiyor.”

teoriler
son yıllarda, somerton adamı gizemi ve tamam shud ifadesi yeniden gündem oldu ve insanlar olay hakkında yeniden teoriler üretmeye başladı.

ilk popüler teori jestyn tarafından reddedilmesinin ardından somerton adamının intihar ettiği yönündeydi. ayrıca jestyn’in, tıpkı somerton adamına benzeyen, bu yüzden somerton adamından olduğu iddia edilen bir çocuğu da vardı. araştırmacılar, somerton adamının ailesi olmayan bir hayatı istemediğini bu yüzden canına kıydığını düşündüler.

somerton adamının vücudunda kavga veya cinayet olduğu izlenimi veren herhangi bir yara bere izi olmaması sebebiyle bu teorinin daha akla yatkın olduğu görüşündeydiler. ayrıca, tamam shud notunun jestyn ile bağlantısı da vardı. son olarak, vücudunda hiç zehir bulunmaması da somerton adamının kendi kendini zehirlemiş olabileceğinin bir göstergesiydi.

daha çarpıcı ikinci teori ise somerton adamının çok fazla şey bilen bir casus olduğuydu. ölüm şekli çok sıra dışıydı ve doktorların ifadesine göre kullanılan zehirler çok bilinen zehirler değildi. zehir son derece ölümcül ve bilinmeyen bir zehirdi, öyle ki verilen kişiyi anında öldürüyor, ancak birkaç saat içinde geride hiç iz bırakmayacak şekilde kayboluyordu, bu sebeple de yapılan testlerde ortaya çıkmıyordu. böyle bir zehri temin edebilmiş olması onun çevresinin çok geniş olduğuna işaret ediyordu.

resim

dahası, somerton adamının hikayesi tüm dünyada yankı bulmuşken kimse onu teşhis etmeye gelmemişti. ayrıca karmaşık harflerden oluşan şifreler ve anlam verilemeyen tamam shud ifadesi somerton adamının bir casus olduğu veya birileri tarafından öldürülmek istendiği teorilerini destekliyordu.

vaka hakkında hala ipuçları ortaya çıkıyor. avustralyalı emekli polis memuru gerry feltus, kendi yürüttüğü araştırmalar neticesinde 1959 yılında bir görgü tanığının, somerton adamını başka birinin omzunda taşıyarak plaja getirdiğini ve dalgakırana yaslayıp oturtarak gittiğini gördüğünü söylediğini ortaya çıkarmıştır. görgü tanığının somerton adamının oturtulduğunu söylediği yer tam da bulunduğu yerdir.

yeri

jestyn’in kızı da araştırmaya dair detayları toplamıştır. kendisi somerton adamının dedesi olduğuna ve annesiyle onun bir sovyet casusluk ağına dahil olduklarına inanmaktadır. jestyn’in kızı somerton adamının mezardan çıkarılıp yeniden incelenmesi talebinde de bulunmuştur. o zamana kadar konuşulacak her şey spekülasyondan öte geçmeyecektir. anlaşılan o ki bu dosya asla kapanmayacak, bir başka deyişle “tamam shud” olmayacaktır.
devamını gör...

kimseye demedim size mi gelip anlatcam aw dediğim dertlerdir. kalorifere yaslanıp mandalina yememe neden olan dertlerdir.
devamını gör...

ingilizcede, karşılaşılan beklenmedik bir durum anında ağızdan insiyaki olarak çıkan bir nidadır.

farklı kullanımları olsa da benim en sevdiğim hali başlıkta kullandığım halidir. çok yaygın bir kullanım olmasa da insanların aklında ve kullanım dağarcığında mevcut olmaya devam eder. genelde çok eski bir nida olarak kabul gören whoopsie daisies sözünün bir zamanlar küçük kızlar tarafından kullanıldığı genel kabul görür.

benim bu sözcükle tanışmam o dönemki kız arkadaşımla notting hill filmine gitmemiz ve bu filmin ardından etrafımızda kimsenin kullanmadığı bu nidayı kullanmaya başlamamızla oldu.

filmin bir bölümünde, sanırım gizlice parka girmeye çalıştıkları sahnede düşmek üzere olan hugh grant bu sözü kullanır ve söz julia roberts’a eski moda, komik ama bir o kadar da sevimli gelir. kız arkadaşımla ayrılma konuşması yaptığımız gün elimdeki taşlarla oynarken sağa sola attığım taşlardan biri önünde oturduğumuz kilisenin camına gelmiş ve ben istemeden whoopsie daisies dediğimden kız arkadaşımın gözleri dolmuştu, üzücü ama hatırlamaya değer bir anıdır benim için.

bu sözü ilk olarak 1711 yılında hayranlığımı anlatmaya kelimlerin yetmeyeceği mütevazı bir teklif öyküsünün yazarı jonathan swift’in up adazy şeklinde kullandığı iddia edilir:

come, stand away, let me rise: patrick take away the candle. ıs there a good fire!—so—up adazy. at night.—mr. harley did not sit down till six….
devamını gör...

çok çabuk büyüyorlar, bir tatlılıkları da kalmıyor.
senin benim gibi yazar oluyorlar üç beş gün içinde.

sonra bir bakmışsın gün gelmiş, o seni sahiplenmiş...
devamını gör...

güneşi karşıma aldım. ona şiir okuyacağım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
.
..
...
şiir bitti, güneş battı..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bolu belediye başkanı tanju özcan'dır.

bolu'nun chp'li belediye başkanı tanju özcan, yüksek hızlı tren hattının bolu'dan geçmesi için cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'dan tam 57 kez randevu talep etti. başkan özcan, kendisine olumlu ya da olumsuz hiçbir şekilde geri dönüş yapılmadığını, sadece "biz sizi ararız" denildiğini söyledi.
buradan

az önce haberi veren kanalda başkan, ' bu da basın aracılığıyla yaptığım bir başvuru olsun.' dedi.

akp'li cumhurbaşkanı erdoğan,
geçtiğimiz 6 gün içinde 3 kez bahçeli'yle görüşerek dikkat çekmişti. #259815
devamını gör...

banada tam tersi geliyo bu durum. sanki burdakiler farkli bi topluluktanmış gibi. yazdiklarindan kendine yakin hissettigim her kimse sadece burdaymış gibi.. hayatta boyle anlayışlı boyle ayni sorunlari paylasabilecegimiz insanlar yok gibi burdan başka. yada ben bulamiyorum. kimi gorsem mutlu gibi geliyo. burasininda yazarlarininda ayrı bi havası var sanki
devamını gör...

bu işlerin bu kadar anlamsız şekilde dallanıp budaklanmasını mantıksız bulan kadın.

git at imzanı bitti gitti işte. ne gerek var tantanaya? resmen başkaları için yapılan ve anlamsız derecede pahalı olan, sıkıcı bir organizasyon. bir düğünde eğlenen kişi bence cindir.

bir şey daha yazacaktım da vazgeçtim. trollük sınırından girmiş olurum sanırım onu da yazarsam *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim