normal sözlük yazarlarının karalama defteri
nefes
al beni, ver sonra
yol
sana çıksın hepsi
kıyı
dalgalarının bekleyişi
kan
bembeyaz bir arayış...
al beni, ver sonra
yol
sana çıksın hepsi
kıyı
dalgalarının bekleyişi
kan
bembeyaz bir arayış...
devamını gör...
yürüyen merdivende gerçekleşen doğaüstü olay
devamını gör...
normal sözlük'ün renginin turuncu olmasının anlamı
acaba yoldaş benjamin çocukluğunda hollanda milli takımını mı tutuyordu? diye düşündüren başlık.
devamını gör...
kan bağışı
18 yaşını geçmiş ve akli ehliyeti olan, kan vermeye engel olacak bir hastalığı bulunmayan her vatandaşımızın yapması gereken eylemdir. fakat son zamanlarda duyulan kan satışı haberleri ve kızılay içindeki yolsuzluklar insanları bu eylemi yapmaktan uzaklaştırmış, korkutmuştur.
devamını gör...
bakire olmayan kadınla evlenilir mi sorunsalı
bekaret bir zardır çocukken belli organların mikrop kapmaması içindir.
bunu takıntı yapan adamda bir zahmet bakir olarak evlensin o zaman.
zerre umrumda olmayan şeydir bekaret.
bakireyim diye analseks tanrıçası olmuş bir iki yüzlü bir kadına bin kere yeğdir.
bunu takıntı yapan adamda bir zahmet bakir olarak evlensin o zaman.
zerre umrumda olmayan şeydir bekaret.
bakireyim diye analseks tanrıçası olmuş bir iki yüzlü bir kadına bin kere yeğdir.
devamını gör...
ilhan irem
anlasana ve konuşamıyorum mükemmel şarkılar...
spiritüel konulara epey meraklı olan mistik bir sanatcımız.hayranları kendilerine iremist der. ışık ve sevgiyle....(şarkılarının sonunda kullandığı cümle)
spiritüel konulara epey meraklı olan mistik bir sanatcımız.hayranları kendilerine iremist der. ışık ve sevgiyle....(şarkılarının sonunda kullandığı cümle)
devamını gör...
tanımların kutucuk içine alınması
umarım yoldaşın yenilik dediği şey bundan ibaret değildir*
devamını gör...
beni böyle sevme
beni böyle sevme... *
beni böyle sevme, hande mehan'ın sözü, müziği kendisine ait olan, dumanı üstünde yeni şarkısı.
sesini ve tarzını zaten çok severim ama bu şarkı çok başka olmuş.
ud ile mustafa madendağ eşlik etmiş, iyi ki de etmiş. şarkı tek başına hiç hüzünlü değilmiş çünkü sağolsun...
sanırım insan ruh haline en yakın şarkılara çekiliyor istemsizce yoksa tesadüf olamaz böyle can yakan şarkıları pıt diye bulmamız.
şarkının süresi 2.52 dk ama öyle sözler ki içinizde kırılan bir şeyler, sesler....
ama yine de döne dolaşa aynı şarkıyı dinlemek!
ne demek ki önce toplayıp sonra dökme?
nasıl anlatsak da anlasa karşımızdaki beni böyle incitme demek istediğimizi?
anlamıyorlar çünkü kırdıklarını, sitem ediyoruz onu da anlamıyorlar.
ne kadar kolay çıkıyor ağızdan "sıkıldım" "bunaldım" sözleri?
huzur dediklerimiz ne çabuk sıkıldıklarımız oluyor?
sevgi bu kadar hızlı şekil değiştiren bir şey olabilir mi?
neden bizim canımızı yakıyorsunuz?
neden biz size bunca değer verirken siz neden böylesiniz?
nasıl böylesiniz?
neden kimse kimsede eşit değil ve bu neden sadece benim canımı bu kadar yakıyor?
sen de susma, bir şey söyle
olmadı mı haksızlık?
insan nihayetinde kendini kayırıyor çünkü.
çok küçük bir grup var kendini kayıramayan, onlar da akıntıya karşı kürek çekiyor işte, kendi kendilerine yanıp kül oluyor...
insan sormadan edemiyor ama; neden? neden?
bu hikayeye ait değilim artık
uçarı bir yürek, dul yalnızlık
sen de susma, bir şey söyle
olmadı mı haksızlık?
beni böyle sevme
önce toplayıp sonra dökme
dargın sözlerim…
yine de gitme
ya var ya yok söyle
yağmur ol kurak gecelerime
beni böyle incitme
teslim oldum ürkekliğine...
beni böyle sevme, hande mehan'ın sözü, müziği kendisine ait olan, dumanı üstünde yeni şarkısı.
sesini ve tarzını zaten çok severim ama bu şarkı çok başka olmuş.
ud ile mustafa madendağ eşlik etmiş, iyi ki de etmiş. şarkı tek başına hiç hüzünlü değilmiş çünkü sağolsun...
sanırım insan ruh haline en yakın şarkılara çekiliyor istemsizce yoksa tesadüf olamaz böyle can yakan şarkıları pıt diye bulmamız.
şarkının süresi 2.52 dk ama öyle sözler ki içinizde kırılan bir şeyler, sesler....
ama yine de döne dolaşa aynı şarkıyı dinlemek!
ne demek ki önce toplayıp sonra dökme?
nasıl anlatsak da anlasa karşımızdaki beni böyle incitme demek istediğimizi?
anlamıyorlar çünkü kırdıklarını, sitem ediyoruz onu da anlamıyorlar.
ne kadar kolay çıkıyor ağızdan "sıkıldım" "bunaldım" sözleri?
huzur dediklerimiz ne çabuk sıkıldıklarımız oluyor?
sevgi bu kadar hızlı şekil değiştiren bir şey olabilir mi?
neden bizim canımızı yakıyorsunuz?
neden biz size bunca değer verirken siz neden böylesiniz?
nasıl böylesiniz?
neden kimse kimsede eşit değil ve bu neden sadece benim canımı bu kadar yakıyor?
sen de susma, bir şey söyle
olmadı mı haksızlık?
insan nihayetinde kendini kayırıyor çünkü.
çok küçük bir grup var kendini kayıramayan, onlar da akıntıya karşı kürek çekiyor işte, kendi kendilerine yanıp kül oluyor...
insan sormadan edemiyor ama; neden? neden?
bu hikayeye ait değilim artık
uçarı bir yürek, dul yalnızlık
sen de susma, bir şey söyle
olmadı mı haksızlık?
beni böyle sevme
önce toplayıp sonra dökme
dargın sözlerim…
yine de gitme
ya var ya yok söyle
yağmur ol kurak gecelerime
beni böyle incitme
teslim oldum ürkekliğine...
devamını gör...
aleyna çakır'ın tırnağından çıkan dna ve spermin ümitcan uygun'a ait olduğunun tespit edilmesi
zaten bilinen bir şeydi. sırtını dayadığı kişilerden güç alarak olay kapatılmak istendi ama neyse ki gerçekler gün yüzüne çıktı. aleyna çakır'ın otopsisinde teşhis edilen tırnak içi dna ve sperm'in ümitcan uygun'a ait olduğu tespit edildi.
buradan
buradan
devamını gör...
unutulmayan magazin olayları
eski futbolcu kompela'nın televole kameralarına emre aşık'ı göstererek "bana pezevenk diyo" demesi.
devamını gör...
evi ev gibi hissettiren detaylar
temizlik ve yemek kokusu.
devamını gör...
türkiye'deki ahlaki çöküşün nedenleri
kamu ihalelerinde şeffaflığın olmaması önemli nedenlerden biridir. burada tartışılması gereken iki önemli husus vardır:
(1) ihale işlerinin nasıl olduğu ve olması gerektiğidir. ihaleler "açık maliyet" (open cost) (açık maliyet en basit tabirle, "firmaların kullandıkları girdilere yaptıkları ödemelerden kaynaklanan maliyeti ifade eder.") şeklinde yapılırsa her şey şeffaf olacağı için aslında tartışma da olmayacaktır.
(2) nihai hedefi ab'ne tam üye olmak olan bir ülkenin kamuya ilişkin alım ve/veya ihale süreçlerinin ab müktesebatı ile uyumlu olmaması ve her yıl yayımlanan ilerleme raporlarında bu hususta eleştiriler almasına rağmen hiçbir şey yapmamasıdır.
dünya ticaret örgütü (dtö) metinlerinde “government procurement”, ab düzenlemelerinde “public procurement”, anglo-american literatüründe çoğunlukla “government contracts”, “public purchasing” ya da “government purchasing”, bazı ülke düzenlemelerinde “public tender” ya da “state tender” kavramlarıyla ifade edilmek istenen “kamu alımı”, kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin ihale yoluyla tedarik sürecidir.
kamu alım süreci sadece ihaleye indirgenemeyecek bir süreçtir. burada açıklanması gereken nokta “kamu alımı” ve “kamu ihalesi” arasındaki ayrımın ne olduğudur. zira hemen her ülkede; kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin, uygulanacak belli usuller sonrasında belirlenecek bir bedel karşılığında özel kişilerden satın alınması işlemi, kamu alımları (public/government procurement) olarak nitelendirilmekte ve belli kurallara tâbi tutulmaktadır. kamu ihalesi ise, idarenin sözleşme iradesini oluşturmada uymak zorunda olduğu bir idarî usuldür.
nitekim kamu alımları ab müzakere sürecinde müstakil bir dosya olarak incelenmekte ve değerlendirilmektedir. başka ülkelerle yapılan müzakerelerde sermayenin serbest dolaşımı dosyası içinde ele alınan kamu alımları konusu, türkiye ile müzakere sürecinde ayrılmış ve başlı başına bir dosya haline getirilmiştir. açılan bu dosyalar üzerinden yürütülen türkiye’nin müzakere süreci, hazırlanan ilerleme raporları ile izlenmektedir. bir anlamda türkiye’nin bir önceki yıla göre yapılan ve/veya yapıl(a)mayan reformlarının bilançosunu bu raporlardan çıkartmak mümkündür.
ilerleme raporları incelendiğinde, türkiye’nin kamu alımları alanında yapmış olduğu düzenlemelerin, komisyon tarafından genel itibariyle yeterli görülmediği söylenebilir. örneğin 2001 raporu genel değerlendirmesinde “kamu ihaleleri ile ilgili mevcut mevzuat, müktesebat ile uyumlu değildir” denilmektedir. 2002 ilerleme raporundan 2003 yılına kadar kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği 2003 ilerleme raporunda ise, “kamu alımları konusunda, kamu ihale yasasında yapılan değişiklikle müktesebata uyum konusunda geriye gitmiştir” sonucuna ulaşılmıştır. ayrıca aynı raporda “kamu ihale yasasındaki değişiklikler türkiye’nin ab müktesebatına uyumunu azaltmıştır” iddiası yer almıştır. 2004 raporunda yer alan türkiye kamu ihaleleri değerlendirmesi ise kısaca şöyledir: “türkiye'nin kamu ihale yasası, ab'den ihalelere katılacaklara ayırımcılık yapılmamasını sağlayacak şekilde müktesebat ile uyumlaştırılmalıdır. mevzuatta yapılması gerekli bazı değişiklikler, uygulama alanının genişletilmesi, çok sayıda muafiyetin kaldırılması, ab mallarına ve üreticilerine karşı ayırımcılığın ortadan kaldırılması, rekabet ve tam şeffaflığa yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını içerir.”
9 kasım 2005 tarihinde yayınlanan sekizinci ilerleme raporu, yayınlanan diğer yedi rapora göre oldukça farklı bir rapor olarak değerlendirilmiştir, çünkü rapor, 3 ekim 2005 tarihinde müzakere çerçeve belgesi’nin kabul edilmesiyle, türkiye’nin ab’ye tam üyelik katılım müzakerelerine başlaması sonrası yayınlanan ilk rapor olmuştur. 2005 ilerleme raporuna baktığımızda, kamu ihaleleri 5 numaralı fasılda değerlendirilmeye alınmıştır. raporda; “kamu ihaleleriyle ilgili müktesebat şeffaflık, eşit muamele, serbest rekabet ve ayrımcılık yapılmamasına ilişkin genel ilkeleri kapsamaktadır” vurgusu yapılmış ve türkiye’de “genel ilkeler konusunda ilerleme olmamıştır. aksine, türk kamu ihale kanununda bir dizi istisnalar yürürlüğe konmuştur” denilmiştir. ayrıca sonuç kısmında son ilerleme raporundan bu yana “kayda değer bir ilerleme meydana gelmemiştir. aksine, kamu ihale kanununda bir dizi istisna mevcuttur ve ihale kanununa yapılan ilavelerle türk ihale mevzuatı müktesebattan daha da uzaklaşmıştır. türkiye müktesebatla çelişen yeni istisnalar kabul etmekten kaçınmalıdır. şeffaf olmayan ve ayrımcı kamu ihale uygulamalarına son verilmesi ve kamu ihale kanununun müktesebata uyumlaştırılması için harekete geçilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinin yapıldığını görmekteyiz.
2006 ilerleme raporu da bir önceki ve daha sonraki raporlar gibi, genel ilkeler alanında bir gelişme bulunmadığı yönünde tespitte bulunmuştur. şeffaflık ilkesi kapsamında ele alınabilecek olumsuz bir saptama ise şöyledir: “kamu ihale kurumunun güncellediği kamu ihale eşikleri ve mali limitleri, ab seviyesinin üstünde kalmaya devam etmektedir. bu durum, teklif veren yabancıların şansını azaltmaktadır. buna ilaveten, karmaşık ve pahalı nitelik usulleri de, kamu ihalelerine geniş çaplı katılım için bürokratik engel oluşturmaya devam etmektedir.” ayrıca 2006 raporunun işletme ve sanayi politikası başlığını taşıyan 20 numaralı faslında, şeffaflıkla ilgili önemli bir eleştiri yer almaktadır: “ihalelerde, kamuya duyurma şartları her zaman tam olarak yerine getirilmemiştir.”
2007 yılında açıklanan ilerleme raporunda da bir önceki raporlardan farksız olarak, “genel ilkeler alanında hiçbir ilerlemeden bahsedilemez” cümlesi yer almıştır. ancak bununla birlikte, şeffaflık adına olumlu bir değerlendirmeden söz edebileceğimiz açıklamaları da aynı raporda okumak mümkün: “idari kapasite konusunda ilerleme kaydedildiği söylenebilir. kamu ihale kurumu artan biçimde etkin ve verimli bir çalışma yürütmektedir. 2007 itibariyle, ihale bültenleri yalnızca elektronik formatta yayımlanmaktadır ve ücretsiz olarak internet üzerinden erişime açık bulunmaktadır.” özetle söz konusu 2007 raporunda kamu alımları faslı için, sınırlı bir ilerlemeden bahsedilmektedir.
ilerleme raporlarında da her yıl bir önceki yıla göre artan şikayetlere dikkat çekilerek türkiye uyarılmaya çalışılmıştır. 2008 ilerleme raporu’nda bu durum şu şekilde özetlenmiştir: “ihtilaf direktifine uyumda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. memnun olmayanlarca yapılan şikayetlerin sayısı, verilen ihalelerin tümünün sadece % 3’ünü temsil edecek şekilde, 2003’te yaklaşık 900’den 2007’de 4000’in üzerine çıkarak son yıllarda artmıştır. gözden geçirme prosedürü uzun sürmekte ve davaların yığılmasıyla sonuçlanmaktadır.” şikâyetlerin sayısı başvuru ve şikayete ilişkin yapılan birtakım düzenleme ve değişikliklerden sonra, 2008’e kıyasla 2009’da % 47 oranında azalmıştır. memnun olmayan isteklilerce yapılan şikayet sayısı 2009 yılında 2954 iken, bu sayı 2010 yılında % 45'lik bir artış göstererek 4281'e ulaşmıştır. ilginç bir şekilde, 2009 yılında görülen şikayet başvuru sayısındaki düşüşe rağmen, 2010 yılında sanki hiç düşüş olmamış gibi 2008 yılı şikayet başvuru sayısı yeniden görülmüştür. 2012 yılında, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, memnun olmayan isteklilerce yapılan şikâyet sayısı % 9'luk bir artış göstererek, 4281’den 4670’e çıkarken, toplam ihale sayısı % 23 oranında artmıştır. şikâyet sayısının ihale sayısına oranı % 3 olarak gerçekleşmiş olup, bu durum türkiye’deki kamu alımları sisteminin istikrarlı hale gelmekte olduğuna işaret etmektedir. ancak, türkiye’nin şikâyet inceleme mekanizmalarına ilişkin mevzuatını, ab müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekmektedir.
2010, 2011 ve 2012 yılları ilerleme raporları birlikte incelendiğinde öne çıkan ortak değerlendirmeler şöyledir:
- genel ilkeler bakımından ilerleme kaydedilmemiş,
- yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulaması devam etmekte,
- eşik değer rakamları yüksek tutulmakta,
- istisna alımların kapsamının devamlı genişletilmesi,
- altyapı sektörlerine ilişkin kamu alımlarını düzenleyen birlik direktifi türk ihale mevzuatında bulunmamaktadır,
- şikayetlerin incelenmesi direktifine uyum ile ilgili olarak ilerleme kaydedilmemiştir.
tüm bu ilerleme raporlarını bütün olarak değerlendirdiğimizde, genel ilkeler konusunda ab komisyonu’nun tatmin olmadığı açıkça görülmektedir. özellikle de komisyon, kik’in yerli istekli lehine fiyat avantajı sunan 63 üncü maddesini, rekabet ilkesi kapsamında büyük bir engel görerek, raporlarında sıklıkla eleştirmiştir. eşik değerler, nerdeyse ab eşik değerlerinin iki katı seviyesinde her yıl artarak devam etmektedir. kamu idareleri eşik değerin altındaki ihalelerinde yerli isteklilerin katılımına müsaade ettiği için, yabancı istekliler eşik altındaki ihalelere katılamamaktadır. bu durum da komisyon tarafından bugüne kadar hazırlanmış hemen hemen her raporda eleştirilmiştir.
(1) ihale işlerinin nasıl olduğu ve olması gerektiğidir. ihaleler "açık maliyet" (open cost) (açık maliyet en basit tabirle, "firmaların kullandıkları girdilere yaptıkları ödemelerden kaynaklanan maliyeti ifade eder.") şeklinde yapılırsa her şey şeffaf olacağı için aslında tartışma da olmayacaktır.
(2) nihai hedefi ab'ne tam üye olmak olan bir ülkenin kamuya ilişkin alım ve/veya ihale süreçlerinin ab müktesebatı ile uyumlu olmaması ve her yıl yayımlanan ilerleme raporlarında bu hususta eleştiriler almasına rağmen hiçbir şey yapmamasıdır.
dünya ticaret örgütü (dtö) metinlerinde “government procurement”, ab düzenlemelerinde “public procurement”, anglo-american literatüründe çoğunlukla “government contracts”, “public purchasing” ya da “government purchasing”, bazı ülke düzenlemelerinde “public tender” ya da “state tender” kavramlarıyla ifade edilmek istenen “kamu alımı”, kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin ihale yoluyla tedarik sürecidir.
kamu alım süreci sadece ihaleye indirgenemeyecek bir süreçtir. burada açıklanması gereken nokta “kamu alımı” ve “kamu ihalesi” arasındaki ayrımın ne olduğudur. zira hemen her ülkede; kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin, uygulanacak belli usuller sonrasında belirlenecek bir bedel karşılığında özel kişilerden satın alınması işlemi, kamu alımları (public/government procurement) olarak nitelendirilmekte ve belli kurallara tâbi tutulmaktadır. kamu ihalesi ise, idarenin sözleşme iradesini oluşturmada uymak zorunda olduğu bir idarî usuldür.
nitekim kamu alımları ab müzakere sürecinde müstakil bir dosya olarak incelenmekte ve değerlendirilmektedir. başka ülkelerle yapılan müzakerelerde sermayenin serbest dolaşımı dosyası içinde ele alınan kamu alımları konusu, türkiye ile müzakere sürecinde ayrılmış ve başlı başına bir dosya haline getirilmiştir. açılan bu dosyalar üzerinden yürütülen türkiye’nin müzakere süreci, hazırlanan ilerleme raporları ile izlenmektedir. bir anlamda türkiye’nin bir önceki yıla göre yapılan ve/veya yapıl(a)mayan reformlarının bilançosunu bu raporlardan çıkartmak mümkündür.
ilerleme raporları incelendiğinde, türkiye’nin kamu alımları alanında yapmış olduğu düzenlemelerin, komisyon tarafından genel itibariyle yeterli görülmediği söylenebilir. örneğin 2001 raporu genel değerlendirmesinde “kamu ihaleleri ile ilgili mevcut mevzuat, müktesebat ile uyumlu değildir” denilmektedir. 2002 ilerleme raporundan 2003 yılına kadar kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği 2003 ilerleme raporunda ise, “kamu alımları konusunda, kamu ihale yasasında yapılan değişiklikle müktesebata uyum konusunda geriye gitmiştir” sonucuna ulaşılmıştır. ayrıca aynı raporda “kamu ihale yasasındaki değişiklikler türkiye’nin ab müktesebatına uyumunu azaltmıştır” iddiası yer almıştır. 2004 raporunda yer alan türkiye kamu ihaleleri değerlendirmesi ise kısaca şöyledir: “türkiye'nin kamu ihale yasası, ab'den ihalelere katılacaklara ayırımcılık yapılmamasını sağlayacak şekilde müktesebat ile uyumlaştırılmalıdır. mevzuatta yapılması gerekli bazı değişiklikler, uygulama alanının genişletilmesi, çok sayıda muafiyetin kaldırılması, ab mallarına ve üreticilerine karşı ayırımcılığın ortadan kaldırılması, rekabet ve tam şeffaflığa yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını içerir.”
9 kasım 2005 tarihinde yayınlanan sekizinci ilerleme raporu, yayınlanan diğer yedi rapora göre oldukça farklı bir rapor olarak değerlendirilmiştir, çünkü rapor, 3 ekim 2005 tarihinde müzakere çerçeve belgesi’nin kabul edilmesiyle, türkiye’nin ab’ye tam üyelik katılım müzakerelerine başlaması sonrası yayınlanan ilk rapor olmuştur. 2005 ilerleme raporuna baktığımızda, kamu ihaleleri 5 numaralı fasılda değerlendirilmeye alınmıştır. raporda; “kamu ihaleleriyle ilgili müktesebat şeffaflık, eşit muamele, serbest rekabet ve ayrımcılık yapılmamasına ilişkin genel ilkeleri kapsamaktadır” vurgusu yapılmış ve türkiye’de “genel ilkeler konusunda ilerleme olmamıştır. aksine, türk kamu ihale kanununda bir dizi istisnalar yürürlüğe konmuştur” denilmiştir. ayrıca sonuç kısmında son ilerleme raporundan bu yana “kayda değer bir ilerleme meydana gelmemiştir. aksine, kamu ihale kanununda bir dizi istisna mevcuttur ve ihale kanununa yapılan ilavelerle türk ihale mevzuatı müktesebattan daha da uzaklaşmıştır. türkiye müktesebatla çelişen yeni istisnalar kabul etmekten kaçınmalıdır. şeffaf olmayan ve ayrımcı kamu ihale uygulamalarına son verilmesi ve kamu ihale kanununun müktesebata uyumlaştırılması için harekete geçilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinin yapıldığını görmekteyiz.
2006 ilerleme raporu da bir önceki ve daha sonraki raporlar gibi, genel ilkeler alanında bir gelişme bulunmadığı yönünde tespitte bulunmuştur. şeffaflık ilkesi kapsamında ele alınabilecek olumsuz bir saptama ise şöyledir: “kamu ihale kurumunun güncellediği kamu ihale eşikleri ve mali limitleri, ab seviyesinin üstünde kalmaya devam etmektedir. bu durum, teklif veren yabancıların şansını azaltmaktadır. buna ilaveten, karmaşık ve pahalı nitelik usulleri de, kamu ihalelerine geniş çaplı katılım için bürokratik engel oluşturmaya devam etmektedir.” ayrıca 2006 raporunun işletme ve sanayi politikası başlığını taşıyan 20 numaralı faslında, şeffaflıkla ilgili önemli bir eleştiri yer almaktadır: “ihalelerde, kamuya duyurma şartları her zaman tam olarak yerine getirilmemiştir.”
2007 yılında açıklanan ilerleme raporunda da bir önceki raporlardan farksız olarak, “genel ilkeler alanında hiçbir ilerlemeden bahsedilemez” cümlesi yer almıştır. ancak bununla birlikte, şeffaflık adına olumlu bir değerlendirmeden söz edebileceğimiz açıklamaları da aynı raporda okumak mümkün: “idari kapasite konusunda ilerleme kaydedildiği söylenebilir. kamu ihale kurumu artan biçimde etkin ve verimli bir çalışma yürütmektedir. 2007 itibariyle, ihale bültenleri yalnızca elektronik formatta yayımlanmaktadır ve ücretsiz olarak internet üzerinden erişime açık bulunmaktadır.” özetle söz konusu 2007 raporunda kamu alımları faslı için, sınırlı bir ilerlemeden bahsedilmektedir.
ilerleme raporlarında da her yıl bir önceki yıla göre artan şikayetlere dikkat çekilerek türkiye uyarılmaya çalışılmıştır. 2008 ilerleme raporu’nda bu durum şu şekilde özetlenmiştir: “ihtilaf direktifine uyumda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. memnun olmayanlarca yapılan şikayetlerin sayısı, verilen ihalelerin tümünün sadece % 3’ünü temsil edecek şekilde, 2003’te yaklaşık 900’den 2007’de 4000’in üzerine çıkarak son yıllarda artmıştır. gözden geçirme prosedürü uzun sürmekte ve davaların yığılmasıyla sonuçlanmaktadır.” şikâyetlerin sayısı başvuru ve şikayete ilişkin yapılan birtakım düzenleme ve değişikliklerden sonra, 2008’e kıyasla 2009’da % 47 oranında azalmıştır. memnun olmayan isteklilerce yapılan şikayet sayısı 2009 yılında 2954 iken, bu sayı 2010 yılında % 45'lik bir artış göstererek 4281'e ulaşmıştır. ilginç bir şekilde, 2009 yılında görülen şikayet başvuru sayısındaki düşüşe rağmen, 2010 yılında sanki hiç düşüş olmamış gibi 2008 yılı şikayet başvuru sayısı yeniden görülmüştür. 2012 yılında, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, memnun olmayan isteklilerce yapılan şikâyet sayısı % 9'luk bir artış göstererek, 4281’den 4670’e çıkarken, toplam ihale sayısı % 23 oranında artmıştır. şikâyet sayısının ihale sayısına oranı % 3 olarak gerçekleşmiş olup, bu durum türkiye’deki kamu alımları sisteminin istikrarlı hale gelmekte olduğuna işaret etmektedir. ancak, türkiye’nin şikâyet inceleme mekanizmalarına ilişkin mevzuatını, ab müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekmektedir.
2010, 2011 ve 2012 yılları ilerleme raporları birlikte incelendiğinde öne çıkan ortak değerlendirmeler şöyledir:
- genel ilkeler bakımından ilerleme kaydedilmemiş,
- yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulaması devam etmekte,
- eşik değer rakamları yüksek tutulmakta,
- istisna alımların kapsamının devamlı genişletilmesi,
- altyapı sektörlerine ilişkin kamu alımlarını düzenleyen birlik direktifi türk ihale mevzuatında bulunmamaktadır,
- şikayetlerin incelenmesi direktifine uyum ile ilgili olarak ilerleme kaydedilmemiştir.
tüm bu ilerleme raporlarını bütün olarak değerlendirdiğimizde, genel ilkeler konusunda ab komisyonu’nun tatmin olmadığı açıkça görülmektedir. özellikle de komisyon, kik’in yerli istekli lehine fiyat avantajı sunan 63 üncü maddesini, rekabet ilkesi kapsamında büyük bir engel görerek, raporlarında sıklıkla eleştirmiştir. eşik değerler, nerdeyse ab eşik değerlerinin iki katı seviyesinde her yıl artarak devam etmektedir. kamu idareleri eşik değerin altındaki ihalelerinde yerli isteklilerin katılımına müsaade ettiği için, yabancı istekliler eşik altındaki ihalelere katılamamaktadır. bu durum da komisyon tarafından bugüne kadar hazırlanmış hemen hemen her raporda eleştirilmiştir.
devamını gör...
oyladığın tanımın yazarının çoktan uçmuş olması
bazen sözlüğün ücra köşelerinde geziniyorum. sonra bir yazarın tanımını çok seviyorum ve profiline giriyorum, ıçimde yeni birini keşfettim heyecanı ile. sonra bir bakıyorum ben keşfetmeden keşfetmişler*.
yani sevgili yazarlar sevdiyseniz beğenin. yarın çok geç olabilir. * *
yani sevgili yazarlar sevdiyseniz beğenin. yarın çok geç olabilir. * *
devamını gör...
istenmeyen tüye bunu açıkça söylemek
dürüst bir eylem. karşınızdaki tüy de biraz delikanlıysa halden anlar ve kopup gider.
devamını gör...
sözlük yazarlarının iban numaraları
bayram falan gelince hatırlatın başlığı tekrar canlandıralım,yoldaş benjamin üç beş bişey ateşler belki biz yazar dostlarına.
devamını gör...
andrey voznesenski
insan organizmasında
yüzde doksan su var,
paganini'de belki
yüzde doksan aşk!
ayrıca, bir istisna olarak
kalabalık eziyorsa sizi,
insan tutumunda
yüzde doksan iyilik...
yüzde doksan müzik
külfet olsa bile,
içimdeki çer çöpe rağmen,
yüzde doksan sen.
en sevdiğim şiiridir andrey voznesenski'nin.
yüzde doksan su var,
paganini'de belki
yüzde doksan aşk!
ayrıca, bir istisna olarak
kalabalık eziyorsa sizi,
insan tutumunda
yüzde doksan iyilik...
yüzde doksan müzik
külfet olsa bile,
içimdeki çer çöpe rağmen,
yüzde doksan sen.
en sevdiğim şiiridir andrey voznesenski'nin.
devamını gör...
ester
bir hidroksil grubundaki hidrojen atomunun bir organik grup ile yer değiştirmiş olduğu organik bileşiklerdir.
devamını gör...
çocukluğu hatırlatan yiyecekler
piko, ülker piknik, harby.
devamını gör...
underdog
kasabian'ın 2009 yıllarında yayınlanan 3. stüdyo albümü west ryder pauper lunatic asylum'da yer alan efsane parça. misfits sayesinde keşfettiğim en güzel şarkılardan biri olabilir. grup fire şarkısında zaten epey aşmış durumda ama underdog sözleri ve insanı uyuşturucu etkisine sokan ritmi ile gerçek bir başyapıt.
kill me if you dare
hold my head up everywhere
keep myself right on this train
i'm the underdog
live my life on a lullaby
keep myself riding on this train
keep myself riding on this train
life in technicolour
sprayed out on walls
well ı've been pounding at the pavement
until there's nothing at all
i got my cloak and dagger
in a bar room brawl
see the local loves a fighter
loves a winner to fall
feels like ı'm lost in a moment
i'm always losing to win
can't get away from the moment
seems like it's time to begin
kill me if you dare
hold my head up everywhere
keep myself right on this train
i'm the underdog
live my life on a lullaby
keep myself riding on this train
keep myself riding on this train
it don't matter
i won't do what you say
you've got the money and the power
i won't go your way
i can't take for the people
they don't matter at all
i'll be waiting in the shadows
until the day that you fall
kill me if you dare
hold my head up everywhere
keep myself right on this train
i'm the underdog
live my life on a lullaby
keep myself riding on this train
keep myself riding on this train
life in technicolour
sprayed out on walls
well ı've been pounding at the pavement
until there's nothing at all
i got my cloak and dagger
in a bar room brawl
see the local loves a fighter
loves a winner to fall
feels like ı'm lost in a moment
i'm always losing to win
can't get away from the moment
seems like it's time to begin
kill me if you dare
hold my head up everywhere
keep myself right on this train
i'm the underdog
live my life on a lullaby
keep myself riding on this train
keep myself riding on this train
it don't matter
i won't do what you say
you've got the money and the power
i won't go your way
i can't take for the people
they don't matter at all
i'll be waiting in the shadows
until the day that you fall
devamını gör...

