yüzüklerin efendisi'nde geçen efsane sözler
devamını gör...
01100010 01101001 01101110 01100001 01110010 01111001
ikili sayı sistemi. 1'ler ve 0'lar ile ifade edilir ve makine dilidir. 1'ler akımın varlığına, 0'lar akımın olmamasına işaret eder. yalnızca iki durumun sembolize edilebilmesi daha keskin çizgilere sahip bir çalışma düzeneği oluşturduğundan güvenli sayılır ve bu sebeple kullanılır.
iki gündür herkeste bir yazılım sevdası hasıl oldu herhalde. hexadecimal başlığından sonra şimdi de bu başlık hortlamış.*
ayrıca:
iki gündür herkeste bir yazılım sevdası hasıl oldu herhalde. hexadecimal başlığından sonra şimdi de bu başlık hortlamış.*
ayrıca:
devamını gör...
aspartam
şekersiz şeklinde pazarlanan ürünlerde çoğunlukla (bkz: asesülfam potasyum) ile birlikte kullanılan yapay bir tatlandırıcı. coca cola zero, coca cola light ve redbull şekersiz verisyonları bunlardan bazılarıdır.
devamını gör...
islamcıların sevdiği her şeyden nefret etmek
parayı severler en çok. evet ben de severim. lan yoksa ...
devamını gör...
mercedes türklerin diyen dayı
işte cehalet, işte ot beyinlilik, işte koyunluk!
devamını gör...
hak ettiği değeri göremeyen müzik grupları
aslında çok fazla var ama aklıma ilk gelenleri paylaşayım.
bu grup genelde isminden de anlayacağımız üzere açık seçik şarkılar yapar ama öyle bir şarkısı var ki yaşadığım ülkeyi bu kadar güzel eleştirene daha denk gelmemiştim. klibi izledikçe derin bir nefes alıp sözlere kayıyor gözleriniz.
"kadınlar ve çocuklar
cinsi fikri başka olanlar
öğrenciyken aç kalıp canına kıyanlar, nerde bu kamu
yıllardır oyundayız bitmedi perdeler
yönetmende kusur çoktu gözlerini yumdu sefiller.."
bu grup da enerjisiyle beni her zaman çekmiştir. resmen punk dinletiyor size. ingilizce şarkılarının yanında non binary ve mtf trans marşı niteliğindeki şu şarkıya da bayılıyorum.
"annem etegimi vermedi, sen erkeksin olmaz dedi."
son olarak azeri, kürt, iranlı ve türk müzisyenlerin bir araya geldiği grup. azerice şarkılarını da çok sevmekle birlikte favorim olanı sizinle paylaşayım.
"sonbahar mı geldi sararırsın
hazan vaktinde dalından koparsın
düşersin bir güce sığınırsın
ama sen yine de düşünme kaybolursun.."
bu grup genelde isminden de anlayacağımız üzere açık seçik şarkılar yapar ama öyle bir şarkısı var ki yaşadığım ülkeyi bu kadar güzel eleştirene daha denk gelmemiştim. klibi izledikçe derin bir nefes alıp sözlere kayıyor gözleriniz.
"kadınlar ve çocuklar
cinsi fikri başka olanlar
öğrenciyken aç kalıp canına kıyanlar, nerde bu kamu
yıllardır oyundayız bitmedi perdeler
yönetmende kusur çoktu gözlerini yumdu sefiller.."
bu grup da enerjisiyle beni her zaman çekmiştir. resmen punk dinletiyor size. ingilizce şarkılarının yanında non binary ve mtf trans marşı niteliğindeki şu şarkıya da bayılıyorum.
"annem etegimi vermedi, sen erkeksin olmaz dedi."
son olarak azeri, kürt, iranlı ve türk müzisyenlerin bir araya geldiği grup. azerice şarkılarını da çok sevmekle birlikte favorim olanı sizinle paylaşayım.
"sonbahar mı geldi sararırsın
hazan vaktinde dalından koparsın
düşersin bir güce sığınırsın
ama sen yine de düşünme kaybolursun.."
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
“düşün ki o bunu okuyor” ve günlük tadında ilerleyen başlık.
o zaman gelelim, itiraf nedir, neye denir?
“herkesin bilmesinde sakınca görülen bir gerçeği gizlemekten vazgeçip açıklama, bildirme, söyleme.”
teşekkürler.
o zaman gelelim, itiraf nedir, neye denir?
“herkesin bilmesinde sakınca görülen bir gerçeği gizlemekten vazgeçip açıklama, bildirme, söyleme.”
teşekkürler.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
bayramdan sonra kadıköy’e gidip birkaç kitap bırakmayı düşünüyorum banklara. bazı kitaplarla vedalaşmam gerek.
devamını gör...
çıkmaz ayın son çarşambası
bir işin ne zaman yapılacağı sorulduğunda, hiç gelmeyecek bir zaman anlamında şaka yollu söylenir, işin hiç yapılmayacağını anlatır.
devamını gör...
kerem cankoçak
ülkemizin pek değerli bir profesörüdür. cern'de görevlidir. alfa bilim dizisinde editörlük yapmaktadır ayrıca youtube kanalında değerli bilgiler vererek insanları aydınlatmaktadır.
kendisi son derece cesur siyaset din bilim üçlüsüne de son derece ilgilidir. öğrencilerin hakkını savunan haksızlıklara ses çıkaran değerli bilim insanıdır.
çok yaşasın var olsun.
kendisi son derece cesur siyaset din bilim üçlüsüne de son derece ilgilidir. öğrencilerin hakkını savunan haksızlıklara ses çıkaran değerli bilim insanıdır.
çok yaşasın var olsun.
devamını gör...
hayatınızın rengi
istediğiniz kadar kendinize renk belirleyin.
istediğiniz kadar o renge bürünün.
karşıdaki sizi ne renk görmek istiyorsa o renksiniz.
istediğiniz kadar o renge bürünün.
karşıdaki sizi ne renk görmek istiyorsa o renksiniz.
devamını gör...
insanımızın genelde akıcı ve etkili konuşamaması
sokak röportajlarında dikkatimi çeken olgu. cümle kurmakta, kendimizi doğru ve etkili ifade etmekte zorlanıyoruz. kamera fobisi mi acaba. sanmıyorum. kitap okuma alışkanlığının olmaması ve ortalama eğitim süresinin kısalığı daha belirleyici olmalı.
devamını gör...
başa gelen iğrenç olaylar
sahiplenemediğim bir olayım var, hazır anonimken yazayım.
lisedeyken bir kahvaltıya davet edilmiştik, ama öyle böyle değil. aklına gelen ve gelmeyen her şey var. oturduk saatlerce yedik, bir buldum deyip midemizin canına okuduk. o sıralarda da mezuniyet hazırlıkları var, kıyafet denemeye gidelim diye fikir birliğine vardık. ben kabine girdim denemek için üstümü çıkardım ama öyle bir kusmuşum ki kabinin dışı dahil mağaza büyük oranda nasiplendi. herkese rezil olduğum iğrenç bir anımdır. uzun zaman utandım şimdilerde gülerek anlatabilirim.
buradan didaktik bir çıkarım yapmak gerekirse; ne kadar rezil hissedersek hissedelim bir gün gülerek hatırlayacağımız için canımızı sıkmayalım.
lisedeyken bir kahvaltıya davet edilmiştik, ama öyle böyle değil. aklına gelen ve gelmeyen her şey var. oturduk saatlerce yedik, bir buldum deyip midemizin canına okuduk. o sıralarda da mezuniyet hazırlıkları var, kıyafet denemeye gidelim diye fikir birliğine vardık. ben kabine girdim denemek için üstümü çıkardım ama öyle bir kusmuşum ki kabinin dışı dahil mağaza büyük oranda nasiplendi. herkese rezil olduğum iğrenç bir anımdır. uzun zaman utandım şimdilerde gülerek anlatabilirim.
buradan didaktik bir çıkarım yapmak gerekirse; ne kadar rezil hissedersek hissedelim bir gün gülerek hatırlayacağımız için canımızı sıkmayalım.
devamını gör...
yoldaş bakkal rozet önerileri
devamını gör...
#polislerintiharediyor
twitter'da şu an gündem. bugün de yine 26 yaşında bir polisin intihar haberini aldık. buradan
bunun üzerine twitter'da böyle bir hashtag açılmış. bir ayda tam 20 polis intihar etmiş. yanlış giden birçok şey var demek ki, bunlar sorgulanmalı, düşünülmeli. bu insanlar neden canlarına kıyıyor araştırmalı, üstünü örtmemeli. sanırım birinin evinden şöyle bir not çıkmış:
bunun üzerine twitter'da böyle bir hashtag açılmış. bir ayda tam 20 polis intihar etmiş. yanlış giden birçok şey var demek ki, bunlar sorgulanmalı, düşünülmeli. bu insanlar neden canlarına kıyıyor araştırmalı, üstünü örtmemeli. sanırım birinin evinden şöyle bir not çıkmış:
devamını gör...
göz
vladimir nabokov kitabıdır.
bir roman bittiğinde size ne bıraksın istersiniz. bir tamamlanmışlık duygusu olabilir mesela. çözülen esrarın verdiği rahatlama, romanda kendinizi görmenin verdiği mutluluk ya da iç sıkıntısı. romanı anlamış olmanın getirdiği böbürlenme ya da tam tersinin neden olduğu üzüntü.
bir yazıda okuduğum ve içten içe kabul etmek durumunda kaldığım bir yoruma göre ” nabokov neredeyse kimsenin en sevdiği yazar değildir.” bu romanını okuduğum zamanda çok beğenmeme karşın benim en sevdiğim yazarlar arasında yer almaz yine de. işte bu yazarın göz romanı bittiğinde yukarıda saydığım duygulardan hiçbirini hissetmeyeceksin muhtemelen. romanı bitirince beyninizde birkaç soru işareti kalacağını garanti edebilirim.
roman kahramanları başlıca üç kişi aslında: anlatıcı, vanya ve smurov…hikayenin anlatıcısı -ki bu yüzden ona anlatıcı deniyor- kendi hayat hikayesini anlatmaya, ilk cinsel deneyimlerinden bahsetmeye başlar ancak bir süre sonra bu deneyim onu intihara sürükler ve ilk gizem burada başlar. çünkü anlatıcı kalbine sıktığı kurşunla öldüğünü iddia ederken bunu başka kimse kabul etmez.
insanlar kalbine sıktığı kurşunun onu sadece yaraladığını iddia eder ancak anlatıcı öldüğünü ve zihninin daha doğru bir deyişle hayal gücünün geleceği kurgulamaya devam ettiğini söylemekte ısrarcıdır. bu noktadan sonra ya anlatıcıya inanıp, ölü bir adamı dinlemeye devam edeceksiniz ya da ona inanmayıp hastalıklı bir zihne sahip olduğunu düşünüp deli bir adamı dinleyeceksiniz.
ben ilk seçeneği tercih ettim ve anlatıcıyı dürüst bir adam olarak belleyerek ölü bir adamı dinledim. daha sonra çifte ajan olduğundan şüphelenilen ve vanya isimli genç kıza vurgun olan smurov giriyor işin içine. burada ise ikinci gizem çıkar ortaya, başta kuzu kuzu anlatıcının -ölü olan- bir evde birçok farklı insanın arasında olanları anlatmasını dinleriz. ancak olaylar südükçe bu kadar çok şeyi bilmesi garip gelir.
burada ise ruh çağırma seanslarıyla ilgilenen weinstock devreye girer ve anlatıcının ölmüş ve ruhunun geri gelmiş olabileceği fikri dadanır insanın zihnine. roman ilerler ve smurov’un kim olduğu gizemi bu sefer iyice sarpasaran bir duruma sokar hikayeyi çünkü smurov ve anlatıcı aynı adam olabilir. ya da olamaz. anlatıcı ölmüş olabilir. ya da olamaz. ben bu romanı anlamış olabilirim. ya da olamam.
bir roman bittiğinde size ne bıraksın istersiniz. bir tamamlanmışlık duygusu olabilir mesela. çözülen esrarın verdiği rahatlama, romanda kendinizi görmenin verdiği mutluluk ya da iç sıkıntısı. romanı anlamış olmanın getirdiği böbürlenme ya da tam tersinin neden olduğu üzüntü.
bir yazıda okuduğum ve içten içe kabul etmek durumunda kaldığım bir yoruma göre ” nabokov neredeyse kimsenin en sevdiği yazar değildir.” bu romanını okuduğum zamanda çok beğenmeme karşın benim en sevdiğim yazarlar arasında yer almaz yine de. işte bu yazarın göz romanı bittiğinde yukarıda saydığım duygulardan hiçbirini hissetmeyeceksin muhtemelen. romanı bitirince beyninizde birkaç soru işareti kalacağını garanti edebilirim.
roman kahramanları başlıca üç kişi aslında: anlatıcı, vanya ve smurov…hikayenin anlatıcısı -ki bu yüzden ona anlatıcı deniyor- kendi hayat hikayesini anlatmaya, ilk cinsel deneyimlerinden bahsetmeye başlar ancak bir süre sonra bu deneyim onu intihara sürükler ve ilk gizem burada başlar. çünkü anlatıcı kalbine sıktığı kurşunla öldüğünü iddia ederken bunu başka kimse kabul etmez.
insanlar kalbine sıktığı kurşunun onu sadece yaraladığını iddia eder ancak anlatıcı öldüğünü ve zihninin daha doğru bir deyişle hayal gücünün geleceği kurgulamaya devam ettiğini söylemekte ısrarcıdır. bu noktadan sonra ya anlatıcıya inanıp, ölü bir adamı dinlemeye devam edeceksiniz ya da ona inanmayıp hastalıklı bir zihne sahip olduğunu düşünüp deli bir adamı dinleyeceksiniz.
ben ilk seçeneği tercih ettim ve anlatıcıyı dürüst bir adam olarak belleyerek ölü bir adamı dinledim. daha sonra çifte ajan olduğundan şüphelenilen ve vanya isimli genç kıza vurgun olan smurov giriyor işin içine. burada ise ikinci gizem çıkar ortaya, başta kuzu kuzu anlatıcının -ölü olan- bir evde birçok farklı insanın arasında olanları anlatmasını dinleriz. ancak olaylar südükçe bu kadar çok şeyi bilmesi garip gelir.
burada ise ruh çağırma seanslarıyla ilgilenen weinstock devreye girer ve anlatıcının ölmüş ve ruhunun geri gelmiş olabileceği fikri dadanır insanın zihnine. roman ilerler ve smurov’un kim olduğu gizemi bu sefer iyice sarpasaran bir duruma sokar hikayeyi çünkü smurov ve anlatıcı aynı adam olabilir. ya da olamaz. anlatıcı ölmüş olabilir. ya da olamaz. ben bu romanı anlamış olabilirim. ya da olamam.
devamını gör...
kadın
anadır, yardır, kardeştir, dosttur yüceltilmesi gerekilen varlıktır.
"kadın cinayetlerine ve kadına şiddete hayır" diyerek toplumsal farkındalık yaratalım.
"kadın cinayetlerine ve kadına şiddete hayır" diyerek toplumsal farkındalık yaratalım.
devamını gör...
ankara'nın en kötü yanı
çok engebeli olması.
devamını gör...



