la isla bonita
çocukluğumdan beri en sevdiğim şarkıdır, hatta yakın arkadaşlarımda bilir ve bir yerde duydukları zaman beni ararlar, senin şarkın çalıyor diye, moralim bozuk olduğunda açar dinlerim arada, klibini izlerim, çocukluğumda yabancı şarkı programlarında çıkacak da dinleyeceğiz diye ne beklerdik, yada radyoda çıkacak diye, ne kadar sevindirdik sevdiğimiz şarkı çıkınca, denk gelirde bir gün bir kıyafet balosuna gidersem, madonnanın o klibindeki kıyafetini saçını birebir yapmayı düşünüyorum, evet o kadar severim bu şarkıyı.
devamını gör...
kuma gemisi yürümüş elti gemisi yürümemiş
bir erkeğin eşleri, iyi de olsa
kötü de olsa bir şekilde birbiriyle geçinenebilir fakat, erkek kardeşlerin eşlerinin birbiriyle geçinmesi çok zordur hatta, birbirlerini hiç çekemezler anlamına gelen atasözüdür.
videoda, eltisi sahura kalkamamış bir gelinin halinde anlaşılan kültür.
www.instagram.com/p/CNpKxog...
kötü de olsa bir şekilde birbiriyle geçinenebilir fakat, erkek kardeşlerin eşlerinin birbiriyle geçinmesi çok zordur hatta, birbirlerini hiç çekemezler anlamına gelen atasözüdür.
videoda, eltisi sahura kalkamamış bir gelinin halinde anlaşılan kültür.
www.instagram.com/p/CNpKxog...
devamını gör...
normal sözlük’ün artık bitmiş olması
bitti demek haksızlık olur ama durum tespitleri yapmak gerekirse ;
1- ahbap/çavuş ilişkisi hak getire. kurucunun dilediği adam mod oluyor ki yapabilir ama bu liyakati fazlasıyla engeller.
2- sözlük müyüz, forum muyuz ya da kurallara bana mı işliyor bilmiyorum ama ben entry'e cevap verince düzeltmek zorunda kalırken, başka başlıklarda entry no verilerek cevap giriliyor ama dokunulmuyor.
3- 2'ye istinaden ; ciddi ciddi forumtr havası var sözlükte şu an.
4- herkes birbiriyle kanka, kankası "kaka" yazsa, diğer 10 kankası favori atıyor. orada kaliteli içerik ama iç dökülmüş daha samimi entryler hak ettiği değeri görmüyor, yani burada bol takipçili ve beğenilen bir yazar olmak için, yalamak öhöm pardon, boğazına bir şey kaçtı da...pekmez yalamanız gerek.
yazdıklarınız, fikirlerinizden daha çok nasıl "kanki" olduğunuz daha mühim. alınan alınsın. pekmez yalamak, yemek güzeldir hem. malum kış gelecek yakında, bol bol pekmez yemek, yalamak gerek.
5- kaliteli yazarların ufak ufak şımartılması gerektiğini düşünüyorum, mesela hediye kitap çeki ile veyahut başka türlü artık nasıl olur onu yönetim karar vermelidir.
6- aşırı forum içeren başlıklarla müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyorum ve buna inanılmaz müsaade var. küfür konusunda gösterilen "neonazi" tutum, burada tam tersi.
kafa sözlük bitmedi ama mayıs ayındaki havasını kesinlikle kaybetti bence, bitti demek haksızlık olur ama böyle giderse 2022'yi görür ama kalite yerlerde olur, 2023'de de inci gibi bir durumda takılır gider ya da biter.
eleştirim bu kadar, kırdıysam birilerini affola ama yalamayın, cidden. hobi olarak bile yapmayın. yapacaksanız, uluorta yapmayın bari. mahremiyete saygım var merak etmeyin.
1- ahbap/çavuş ilişkisi hak getire. kurucunun dilediği adam mod oluyor ki yapabilir ama bu liyakati fazlasıyla engeller.
2- sözlük müyüz, forum muyuz ya da kurallara bana mı işliyor bilmiyorum ama ben entry'e cevap verince düzeltmek zorunda kalırken, başka başlıklarda entry no verilerek cevap giriliyor ama dokunulmuyor.
3- 2'ye istinaden ; ciddi ciddi forumtr havası var sözlükte şu an.
4- herkes birbiriyle kanka, kankası "kaka" yazsa, diğer 10 kankası favori atıyor. orada kaliteli içerik ama iç dökülmüş daha samimi entryler hak ettiği değeri görmüyor, yani burada bol takipçili ve beğenilen bir yazar olmak için, yalamak öhöm pardon, boğazına bir şey kaçtı da...pekmez yalamanız gerek.
yazdıklarınız, fikirlerinizden daha çok nasıl "kanki" olduğunuz daha mühim. alınan alınsın. pekmez yalamak, yemek güzeldir hem. malum kış gelecek yakında, bol bol pekmez yemek, yalamak gerek.
5- kaliteli yazarların ufak ufak şımartılması gerektiğini düşünüyorum, mesela hediye kitap çeki ile veyahut başka türlü artık nasıl olur onu yönetim karar vermelidir.
6- aşırı forum içeren başlıklarla müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyorum ve buna inanılmaz müsaade var. küfür konusunda gösterilen "neonazi" tutum, burada tam tersi.
kafa sözlük bitmedi ama mayıs ayındaki havasını kesinlikle kaybetti bence, bitti demek haksızlık olur ama böyle giderse 2022'yi görür ama kalite yerlerde olur, 2023'de de inci gibi bir durumda takılır gider ya da biter.
eleştirim bu kadar, kırdıysam birilerini affola ama yalamayın, cidden. hobi olarak bile yapmayın. yapacaksanız, uluorta yapmayın bari. mahremiyete saygım var merak etmeyin.
devamını gör...
jimnastik milli takımının avrupa ikincisi olması
futbolla yatıp futbolla kalkan ama başarı elde edemeyen ülkenin hiç önemsenmeyen branşlardan birinde gümüş madalya alması olayı.
buradan
buradan
devamını gör...
avrupa yakası
ülkemizde gelmiş geçmiş en iyi "sitcom" değildir bu noktada üstteki yazara katılıyorum. fakat bana göre gelmiş geçmiş en komik yerli dizidir... şunun ayrımını yapmak lazım, üstteki yazar da buna biraz değinmiş. sitcom mantığı amerikan sitcomları gibi işlemiyor bizde. bu tip örnekler yok değildi, bunlara örnek olarak: "sıkı dostlar, açık mutfak, charlie, tatlı hayat vs." verilebilir belki ama avrupa yakası kesinlikle bunlardan öte bir yerde konumlandırılmalı.
-spoiler-
bunun sebebine gelecek olursak elbette ki dizilerin süreleri devreye giriyor. amerikan yapımı sitcomlarda şu formül kullanılır: ana tema(bölümün); açılışta karakterler bu tema üzerinde ya giyinmiştir ya konuşuyordur, ya da aksiyona başlamışlardır. (atıyorum tema: su parkı) karakterler su parkına gidiyordur, hazırlanıyordur, su parkındadır ya da gidileceği konuşuluyordur.
aslında bunu modern family'den özetlersek: karakterler tatile gider ve o bölüm tatil ile açılır. devamında orada onların başına gelen durumlara yönelik şeyler izliyoruz. mesela seinfeld'e bakalım; bir bölümün konusu karakterler arasındaki bir ev kiralamaktır, bütün karakterler kendi aralarında o evi kiralamak için yarışa girerler. bölümün açılışında george geldiğinde elaine ve jerry'e elindeki o evden bahseder ve devamında ikisi ev için yarışa girer, sonra george da dahil olur bu yarışa hepsi evi istemektedir vs sonra ev başkasına kalır.
-spoiler-
yani anlayacağınız üzere amerikan yapımı sitcomların senaryo formülü basittir. bölüme 1 tema belirle, açılışı o tema üzerinden yap ve devamında karakterleri komik durumlar içinde bırak o temayı izleyerek. finalde de o tema bir şekilde kapansın yani olay örgüsündeki tüm düğümler çözülsün. (bu düğüm konusu senaryo üzerinde olay örgüsüne çeşitli düğümler atılması ile ilgili, bu düğümler çözüldükçe başka düğümler eklenir böylece izleyici bu düğümlerin çözülmesini görmek için izlemeye devam eder vs vs.)
dönelim avrupa yakası örneğine. avrupa yakası 1 saat civarında başlayıp finaline doğru 2 saati aşkın bir uzunluğa erişmişti. dolayısıyla burada 1 tane tema belirleyip onun üzerinden ilerlemek yetersiz hale geliyor. çünkü belirlenen tema üzerinde karakterlerin içine düşeceği komik durumların süresi o 2 saati dolduramıyor. bu sebeple de dizi sitcom'dan çıkıp amacı güldürü olan bir dramaya dönüşüyor. karakterler arasındaki çatışmalar, farklı motivasyonlar ve bölüm içinde birbirine paralel ilerleyen 3-4 farklı hikayeyi seyrediyoruz. öyle ki abartılı sitcom oyunculuğu seçilmemiş olsa avrupa yakası'nın bazı bölümlerini dramaya çevirmek mümkün olur.
fakat sezar'ın hakkı sezar'a diyecek olursak da gülse birsel'in kalemine hayranlığımı belirtmem gerekir. avrupa yakası benim için televizyon tarihinde (türkiye) gelmiş geçmiş en komik yerli dizidir.
-spoiler-
bunun sebebine gelecek olursak elbette ki dizilerin süreleri devreye giriyor. amerikan yapımı sitcomlarda şu formül kullanılır: ana tema(bölümün); açılışta karakterler bu tema üzerinde ya giyinmiştir ya konuşuyordur, ya da aksiyona başlamışlardır. (atıyorum tema: su parkı) karakterler su parkına gidiyordur, hazırlanıyordur, su parkındadır ya da gidileceği konuşuluyordur.
aslında bunu modern family'den özetlersek: karakterler tatile gider ve o bölüm tatil ile açılır. devamında orada onların başına gelen durumlara yönelik şeyler izliyoruz. mesela seinfeld'e bakalım; bir bölümün konusu karakterler arasındaki bir ev kiralamaktır, bütün karakterler kendi aralarında o evi kiralamak için yarışa girerler. bölümün açılışında george geldiğinde elaine ve jerry'e elindeki o evden bahseder ve devamında ikisi ev için yarışa girer, sonra george da dahil olur bu yarışa hepsi evi istemektedir vs sonra ev başkasına kalır.
-spoiler-
yani anlayacağınız üzere amerikan yapımı sitcomların senaryo formülü basittir. bölüme 1 tema belirle, açılışı o tema üzerinden yap ve devamında karakterleri komik durumlar içinde bırak o temayı izleyerek. finalde de o tema bir şekilde kapansın yani olay örgüsündeki tüm düğümler çözülsün. (bu düğüm konusu senaryo üzerinde olay örgüsüne çeşitli düğümler atılması ile ilgili, bu düğümler çözüldükçe başka düğümler eklenir böylece izleyici bu düğümlerin çözülmesini görmek için izlemeye devam eder vs vs.)
dönelim avrupa yakası örneğine. avrupa yakası 1 saat civarında başlayıp finaline doğru 2 saati aşkın bir uzunluğa erişmişti. dolayısıyla burada 1 tane tema belirleyip onun üzerinden ilerlemek yetersiz hale geliyor. çünkü belirlenen tema üzerinde karakterlerin içine düşeceği komik durumların süresi o 2 saati dolduramıyor. bu sebeple de dizi sitcom'dan çıkıp amacı güldürü olan bir dramaya dönüşüyor. karakterler arasındaki çatışmalar, farklı motivasyonlar ve bölüm içinde birbirine paralel ilerleyen 3-4 farklı hikayeyi seyrediyoruz. öyle ki abartılı sitcom oyunculuğu seçilmemiş olsa avrupa yakası'nın bazı bölümlerini dramaya çevirmek mümkün olur.
fakat sezar'ın hakkı sezar'a diyecek olursak da gülse birsel'in kalemine hayranlığımı belirtmem gerekir. avrupa yakası benim için televizyon tarihinde (türkiye) gelmiş geçmiş en komik yerli dizidir.
devamını gör...
bts
uluslararası platformlarda azımsanmayacak izlenim ve dinlenmeye sahip güney kore erkek müzik grubu. şaşırtıcı derecede büyük bir kitleleri var umarım bu durumu iyi değerlendirmeye devam edebilirler.
devamını gör...
suriyelilerin 50 yıl sonra bağımsızlık isteme ihtimali
malum üreme hızı ile doğru orantılı bir ihtimal.
devamını gör...
gomercan ile o gemi radyo programı
#1217764 numaralı tanıma cevaben: kararımı verdim, yayıncı kişisinin amacı canımıza kastetmektir.
yoksulun sırtından doyan doyana
bunu gören yürek nasıl dayana...
yoksulun sırtından doyan doyana
bunu gören yürek nasıl dayana...
devamını gör...
doğal sakinleştiriciler
kedidir kedi
devamını gör...
modern insanın en büyük problemi
iletişimsizlik ve yalnızlık.
devamını gör...
ömer hayyam
18 haziran 1048 - 4 aralık 1131
o zamanlarda bu kadar kesin doğum ölüm tarihlerini öğrenmek neredeyse olanaksızsa da, kendisi bir takvim (celali takvimi) düzenleyici olduğundan bu bilgiye erişebiliyoruz.
onu çok seneler önce semerkant’ta okudum ama oradaki anlatının kurmaca olduğu da söylenir, zira hayyam tarafından herhangi bir aktarım yoktur doğruluğunu ispatlayıcı.
şimdi başka bir kitap okurken -papağan teoremi - birbiriyle arkadaş olmuş üç gencin farklı yollara giden öyküsüyle yeniden karşılaşmış oldum bu kez bir fransız yazar anlatımıyla :
hayyam, nizamülmülk ve hasan sabbah
üçü iyi arkadaştır, aralarından biri çıkıp şöyle der : ‘sadakat yemini edelim. aramızdan hangimiz ilk önce şöhret ve paraya kavuşursa ötekilere yardım edecek’
ilk önce şöhrete kavuşan abdulkasım (nizamülmülk) olur.
verdikleri söz uyarınca nizam, ömer’e sarayda bir görev verse de, o kabul etmez.tek istediği öğrenmeyi sürdüreceği olanakları ona sağlamasıdır. sultan, isfahan kentinde bir gözlemevi kurar ömer hayyam için .( ömer’in babası çadırcı olduğundan, çadırcının oğlu anlamına gelen bu ünvanı almıştır).
hasan saray görevini kabul eder çok da başarılı da olur. ancak sultanın yerine geçme planları yaptığı farkedilince vezir tarafından ölüm cezasına çarptırılır.ömer, hasan’ın canının bağışlanması için nizam’a gider. sabbah sürülür ve sürekli peşinde olan nizam’ın adamlarından kaçarak güvenliği fedaileriyle sağladığı alamut kalesine yerleşir.
bundan sonra sabbah’ın ilginç hikayesi başlar. çok uzun süreceğinden burada noktalayayım sabbah’la ilgili kısmı.
ömer, matematik ve astronomi ile ilgili eserler verirken bir yandan da rubailer yazar.
yapmış olduğu takvim her beş bin yılda bir gün yanılacak kadar hassastır.
on üç farklı üçüncü dereceden denklem tanımlamış ve bunları konikler yardımıyla çözmüştür.binom teoremini ve açılış katsayılarını bulan da yine hayyam’dır.
rubailerinde inanç, günah-sevap, insanlık ve devlet yönetimini özgür bir dille irdeler.
’adil davranmadıktan sonra
hacı hoca olmuşsun kaç para
hırka , tesbih , post , seccade güzel ama tanrı kanar mı bunlara
bu düşünceleriyle bin yıl sonra bile hem dost hem düşman edinir.kimi okuyup sadece zevk-ü sefa içinde bir hayatı tavsiye ettiğini algılarken, kimi de onun sorgulayacı yanını anlar ve takdir eder.
(yalnızca yüz elli sekiz rubainin ona ait olduğu bilinirken, atfedilen binlercesi de başka şairlerce yazılmıştır.)
içlerinde en sevdiğim, vedat sakman’ın şarkısında hayat bulan dizelerdir:
biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz kuklacı felek usta, kuklalar da biz
oyuna çıkıyoruz birer ikişer
bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz
şuradan dinleyebilirsiniz
o zamanlarda bu kadar kesin doğum ölüm tarihlerini öğrenmek neredeyse olanaksızsa da, kendisi bir takvim (celali takvimi) düzenleyici olduğundan bu bilgiye erişebiliyoruz.
onu çok seneler önce semerkant’ta okudum ama oradaki anlatının kurmaca olduğu da söylenir, zira hayyam tarafından herhangi bir aktarım yoktur doğruluğunu ispatlayıcı.
şimdi başka bir kitap okurken -papağan teoremi - birbiriyle arkadaş olmuş üç gencin farklı yollara giden öyküsüyle yeniden karşılaşmış oldum bu kez bir fransız yazar anlatımıyla :
hayyam, nizamülmülk ve hasan sabbah
üçü iyi arkadaştır, aralarından biri çıkıp şöyle der : ‘sadakat yemini edelim. aramızdan hangimiz ilk önce şöhret ve paraya kavuşursa ötekilere yardım edecek’
ilk önce şöhrete kavuşan abdulkasım (nizamülmülk) olur.
verdikleri söz uyarınca nizam, ömer’e sarayda bir görev verse de, o kabul etmez.tek istediği öğrenmeyi sürdüreceği olanakları ona sağlamasıdır. sultan, isfahan kentinde bir gözlemevi kurar ömer hayyam için .( ömer’in babası çadırcı olduğundan, çadırcının oğlu anlamına gelen bu ünvanı almıştır).
hasan saray görevini kabul eder çok da başarılı da olur. ancak sultanın yerine geçme planları yaptığı farkedilince vezir tarafından ölüm cezasına çarptırılır.ömer, hasan’ın canının bağışlanması için nizam’a gider. sabbah sürülür ve sürekli peşinde olan nizam’ın adamlarından kaçarak güvenliği fedaileriyle sağladığı alamut kalesine yerleşir.
bundan sonra sabbah’ın ilginç hikayesi başlar. çok uzun süreceğinden burada noktalayayım sabbah’la ilgili kısmı.
ömer, matematik ve astronomi ile ilgili eserler verirken bir yandan da rubailer yazar.
yapmış olduğu takvim her beş bin yılda bir gün yanılacak kadar hassastır.
on üç farklı üçüncü dereceden denklem tanımlamış ve bunları konikler yardımıyla çözmüştür.binom teoremini ve açılış katsayılarını bulan da yine hayyam’dır.
rubailerinde inanç, günah-sevap, insanlık ve devlet yönetimini özgür bir dille irdeler.
’adil davranmadıktan sonra
hacı hoca olmuşsun kaç para
hırka , tesbih , post , seccade güzel ama tanrı kanar mı bunlara
bu düşünceleriyle bin yıl sonra bile hem dost hem düşman edinir.kimi okuyup sadece zevk-ü sefa içinde bir hayatı tavsiye ettiğini algılarken, kimi de onun sorgulayacı yanını anlar ve takdir eder.
(yalnızca yüz elli sekiz rubainin ona ait olduğu bilinirken, atfedilen binlercesi de başka şairlerce yazılmıştır.)
içlerinde en sevdiğim, vedat sakman’ın şarkısında hayat bulan dizelerdir:
biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz kuklacı felek usta, kuklalar da biz
oyuna çıkıyoruz birer ikişer
bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz
şuradan dinleyebilirsiniz
devamını gör...
finaller yüzünden sözlüğe ara vermek
bir bitmiyor ki rahat rahat sözlükleyelim dediğim başlık. yarın zor bir sınavım var. benim için dua edecek güzel yürekli yazarlar vardır umarım.
devamını gör...
1. geleneksel normal sözlük yazarları buluşması
adminler gelirse konuşmanın yasak olucağı buluşmadır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şu an ihtiyacı olan şey
deniz kenarında,hafif gölgeli bir yerde elimde soğuk bir içecek ile kitap okumak isterdim.
hayatlar ise vize haftasindan mütevellit araştırma yapıp,ödev hazırlayan whis.
bu perişan hayati da ben seçmedim.
hayatlar ise vize haftasindan mütevellit araştırma yapıp,ödev hazırlayan whis.
bu perişan hayati da ben seçmedim.
devamını gör...
yoldaş sizi takip etmeye başladı
1 takipçim var ama yeterli karma puanım olmadığı için kim göremiyorum. yoldaş mıdır acaba? sanmam. ama çok merak ediyorum kim olduğunu. *
edit: arkadaşlar uyardı sağ olsun, kafa sözlüğün kendisiymiş. rezil olduk yine iyi mi.
edit: arkadaşlar uyardı sağ olsun, kafa sözlüğün kendisiymiş. rezil olduk yine iyi mi.
devamını gör...
fito krem
vücudumda sürmediğim 1 cm2 alan kaldı mı merak ettiğim mücize gibi ürün.
devamını gör...
gece yolculuğu
yönetmen ömer kavur'un 1987 yapımı filmi. film, kendi içine kapanık bir yönetmenin yalnızlık, yabancılık, iç dünyasını ele alıyor.
iki arkadaş, yönetmen ali ( aytaç arman) ve senarist yavuz ( macit koper) yeni çekecekleri bir film için, güneye doğru yolculuğa çıkarlar. iki arkadaş mekan arayışına girmişlerken aktris ( şahika tekand) ve yapımcı, onlardan haber beklerler. yönetmen ali, insanlarla standart ilişkiye girmeyen, yabancılığı ve bunalımı yoğun yaşarken, senarist yavuz ise çevresiyle daha bir uyumlu ve iletişim kanalları açıktır.
son, geldikleri yer de terk edilmiş bir köydür. ali ise, burayı görür görmez etkisi altında kalır ve bunalımı daha da yoğunlaşır. yavuz'u istanbul'a geri gönderir. antik bir medeniyet kalıntısı olan bu terk edilmiş köy, burada tek başına kalan ali'yi farklı bir yolculuğa sürükler.
anlaşılması zor olan, seyirciden sabır isteyen, alışılmışın dışında bir film. sinema içinde sinema anlatılıyor bir bakıma. yönetmen ömer kavur'un mekan seçimindeki titizliğine vurgu yapıyor belki de. kavur, anayurt oteli filmi ile büyük bir çıkış yakaladıktan sonra bu kez de ağır ve aydın işi bir sinema yapmış.
iki arkadaş, yönetmen ali ( aytaç arman) ve senarist yavuz ( macit koper) yeni çekecekleri bir film için, güneye doğru yolculuğa çıkarlar. iki arkadaş mekan arayışına girmişlerken aktris ( şahika tekand) ve yapımcı, onlardan haber beklerler. yönetmen ali, insanlarla standart ilişkiye girmeyen, yabancılığı ve bunalımı yoğun yaşarken, senarist yavuz ise çevresiyle daha bir uyumlu ve iletişim kanalları açıktır.
son, geldikleri yer de terk edilmiş bir köydür. ali ise, burayı görür görmez etkisi altında kalır ve bunalımı daha da yoğunlaşır. yavuz'u istanbul'a geri gönderir. antik bir medeniyet kalıntısı olan bu terk edilmiş köy, burada tek başına kalan ali'yi farklı bir yolculuğa sürükler.
anlaşılması zor olan, seyirciden sabır isteyen, alışılmışın dışında bir film. sinema içinde sinema anlatılıyor bir bakıma. yönetmen ömer kavur'un mekan seçimindeki titizliğine vurgu yapıyor belki de. kavur, anayurt oteli filmi ile büyük bir çıkış yakaladıktan sonra bu kez de ağır ve aydın işi bir sinema yapmış.

devamını gör...
yürek burgusu
orijinal ismi 'turn of the screw' olan 1898'de yayımlanmış (bkz: henry james)'in eseri.
kitabın uyarlaması olan (bkz: the innocents (1961)) isimli bir filmi de mevcut.
yetim ve öksüz iki çocuğun hamisi olan amcaları, yeğenleriyle ilgilenmesi için bir mürebbiye tutar.
bir malikanede iki çocuğa bakmakla görevli olan mürebbiye zamanla ilginç, gizemli şeyler görmeye başlar. psikolojik-gerilim tadında güzel bir kitap. beklenti içerisinde okunan her kitap hayal kırıklığı yaşattığını bildiğim için beklenti içinde okunmaması gerektiğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
henry james'in bu novellası en beğendiğim kitaplardan biri. kişiyi muallakta bırakacak şekilde yazılmış. gerçeğin ne olduğunu anlamak için birkaç kez satırlar arasında dolaşsam da gerçeği tam olarak anlayamadım. eser psikolojik- gerilim mi yoksa bir hayalet kitabı mı? çok net olmasa da anlamakta zorlansam da etkilendiğim yapıtlardan biri oldu. filmi izlediğimde ise bu belirsizlik yerini biraz daha netliğe bırakıyor.
bir başka uyarlama olan 2020 yapımı (bkz: the turning); günümüze uyarlanmış bir film. beni biraz hayal kırıklığına uğratsa da kitabı nasıl yorumlamışlar diye , benzerlikleri ve farklılıklarını görmek adına izlemeye devam ettim. sinemaya uyarlanmış 2009 yapımı bir film daha var. onu da ileride izlemeyi düşünüyorum.
kitabın uyarlaması olan (bkz: the innocents (1961)) isimli bir filmi de mevcut.
yetim ve öksüz iki çocuğun hamisi olan amcaları, yeğenleriyle ilgilenmesi için bir mürebbiye tutar.
bir malikanede iki çocuğa bakmakla görevli olan mürebbiye zamanla ilginç, gizemli şeyler görmeye başlar. psikolojik-gerilim tadında güzel bir kitap. beklenti içerisinde okunan her kitap hayal kırıklığı yaşattığını bildiğim için beklenti içinde okunmaması gerektiğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
henry james'in bu novellası en beğendiğim kitaplardan biri. kişiyi muallakta bırakacak şekilde yazılmış. gerçeğin ne olduğunu anlamak için birkaç kez satırlar arasında dolaşsam da gerçeği tam olarak anlayamadım. eser psikolojik- gerilim mi yoksa bir hayalet kitabı mı? çok net olmasa da anlamakta zorlansam da etkilendiğim yapıtlardan biri oldu. filmi izlediğimde ise bu belirsizlik yerini biraz daha netliğe bırakıyor.
bir başka uyarlama olan 2020 yapımı (bkz: the turning); günümüze uyarlanmış bir film. beni biraz hayal kırıklığına uğratsa da kitabı nasıl yorumlamışlar diye , benzerlikleri ve farklılıklarını görmek adına izlemeye devam ettim. sinemaya uyarlanmış 2009 yapımı bir film daha var. onu da ileride izlemeyi düşünüyorum.
devamını gör...