ben eğitimli,bilgili,emek verilmiş kişilerin intihar etmelerini , bencillik, ihanet olarak görüyorum.
senin eğitimin, için yıllarca emek sarf edilmiş okullarda eğitmenler, öğretmenler, profesör ler emek vermiş, doktor olmuşsun,cerrah olmuşsun, mühendis olmuşsun ama bencillik yapıyorsun bu kadar emeğe ihanet ediyorsun, en ufak bir zorlukta intihar ediyorsun.
üstelik yaratana karşı geliyorsun.
devamını gör...

bu sözlüğün kaliteli etkinliklerine bayılıyorum. heyecanla bekliyoruz efenim.

edit: giriş konuşmasıyla kalplerimizi eriten yayın olmakta şu an.
devamını gör...

bugün yaşadığım durum.*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilmiyorum canım daha ne kadar yanabilir?
ya da bilmiyorum içimde ayak basılmamış bir hüzün,
çekilmemiş bir acı kaldı mı?
en dibi gördüm mü?

dıştan normal benim ama içimde sönmeyen bir volkan var gibi,
etrafında dolanıp duruyorum.
patladı patlayacak diye sessizce çekiyorum canımı yakan offf'ları.
gözyaşlarımı arka odalara sakladım,
başka bir şey için ağladığıma ikna etmeye çabalıyorken buluyorum kendimi
olmadık bir anda aslında sana, bize ağlarken.

bütün hüzünlü şarkılar bana yazılmış gibi geliyor,
acı çekmekten hoşlanır gibi döne döne dinliyorum bazılarını,
o ateş çemberinin dışına çıkmak istemiyorum ilginç şekilde,
acımla baş başa yanmak istiyorum içinde.

ben artık bu kadar sevdiğim sen misin?
yoksa ben içimde senden bağımsız sevilecek bir sen yarattım da onu mu seviyorum?
niye seviyorum? neden seviyorum? bilmiyorum.
ve ben öznesi "biz" olmayan bir cümlenin herhangi bir kelimesi olmak istemiyorum artık..*
devamını gör...

italyan arkadaşımla versuslaştığım maç. o kendi ülke bayrağını atıyor, ben türkiyenin. heyecanla ve merakla beklemedeyiz. aslında bu maçı yerinde izleme imkanım vardı fakat haberini geç aldığım için gidemedim. normalde maç izlemem ama bu europaweltmeisterschaften acaip ilgimi çekiyor.

yanaklarımı boyadım, türkiye tshirtümü çektim, çarşıda bira içerken tüm şehirle birlikte koskocaman bir ekrandan izliyorum.

demek isterdim.

haydi hep birlikte:

arar buluruuuuuz izini,
biliiiirsin zırdeliyiz biz.
devamını gör...

bıkılmayacak klasik.
devamını gör...

13.375 ama alacağımı aldım ben. duruyor öylece kenarda.
devamını gör...

1913-1954 seneleri arasında yazdığı, istanbul konulu yazılardan oluşan, aziz istanbul kitabının yazarı.
devamını gör...

olasi bir durumdu, gunlerdir bugunun nasil gececegi konusunda hayli merak icindeydim. trump'un sleepy joey' ya koltugu devrederken " buyur aslanim gec otur" demeyecegi tahmin ediliyordu zaten. gosteriler bu kadarla kalsa iyi, cok ciddi ic savasin bile yasanacagi gizliden gizliye konusulmaktaydi. mevzu bahis aslinda trump'in fisinin cekilmesinden otesi. kendi iclerinde ciddi bir bolunus icerisindeler, dunya uzerinde uyguladiklari siyasi politikada derin bir yol ayrimindalar. demokrati/cumhuriyetcisi hic olmadigi kadar basa bas catismakta. bir taraf kapitalist duzeni oldugu gibi surdurulmesi gerektigini dusunurken, bir taraf yeni bir sistemin icerisine girilmesi gerektigini savunmakta. biri cin'i basi kesilmesi gereken bir yilan olarak gorurken, oteki rusya'yi tehlike unsuru olarak gormekte. gorunene gore yeni bir sistemin icine girecekleri asikar, amerika girecekse dunyada da bir cok sey degisecek demektir. yasayip gorecegiz...
devamını gör...

bir çoğumuz isteyerek ya da istemeyerek günde bir kaç defa kalp kırar, farkına bile varmayız. bazen bir sözle, bazen davranışla yaparız bunu. fakat arkamıza dönüp bakmayız bile, kırdığım var mı? kırılan kalplerden dökülen gözyaşı var mı diye.

oysa hatayla, yanlışlıkla bile olsa, incinen kalbe ilaç olmak, sarıp sarmalamak o kırılan kalpten akan yaşları şefkat mendiliyle silmek insan olmanın gereğidir.
aslında zor bir şey değildir.
tatlı sözle, güler yüzlü gönül almak, kırılan o kalbi onarmak ve yeniden kazanmak.
dahası bunun için çabalamak, gayret etmek ve bunu en içten bir şekilde yapmak.
sonrasında incinen kalbin acısını, yangınını söndürmek. onu ferahlatmak, rahatlatmak; topraktan çıkan filiz gibi yenisini yeşertmek gönüllerden...

belki bu konular size bildik tanıdık gibi gelebilir. ama bilmek bazen yeterli gelmiyor işte.
ne yapmamız gerektiğini bilmemize rağmen zor geliyor bunları hayata geçirmek.

en güzeli geride suçluluk duygusu, pişmanlık ve keşkelerle dolu bir hayat bırakmamak için kalp kırmaktan sakınalım.
sokakta gördüğümüz bir köpeğin veya kedinin bile duygularını incitmemeye özen gösterelim.
nezaket ve kibarlık ile tüm kalplere dokunalım...
devamını gör...

kararlı ya da kararsız angina pektoris kadar sık görülmeyen, esas olarak vazospazmın sorumlu olduğu bir angina pektoris türüdür.
varyant anjina olarak da isimlendirilmektedir.
genellikle birkaç dakika süren bu ağrı kendiliğinden ya da nitratlarla geçebilmektedir. tanıda göğüs ağrısının varlığı, ekg'de st segment yüksekliğinin bulunması ve bu bulguların kısa bir süre içinde gerilemesi tipiktir.
devamını gör...

bir çocuğa, yetişkin birey tarafından psikolojik veya fiziksel şiddet uygulanması durumudur. fiziksel, psikolojik, cinsel ve ihmalkarlık olarak dörde ayrılır.

fiziksel istismar: çocuğa zarar verecek fiziksel güç kullanmaktır. kasıtlı veya kasıtsız olabilir fakat istismar, istismardır. vurmak, tekmelemek, ısırmak örnek olarak gösterilebilir. yapılan bir araştırmaya göre türkiye'de fiziksel istismar en sık 4-6 yaş arasında görülmektedir. bazı aileler ''disiplin'' için şiddete başvurur fakat şiddet ile disiplin sağlanamaz. ''dayak cennetten çıkmadır'' gibi sözlerle şiddet normalleştirilemez.

psikolojik istismar: çocuğun benliğine ve psikolojisine zarar verecek davranışlarda bulunmaktır. çocuğu sürekli eleştirmek, bağırmak, tehdit etmek veya görmezden gelmek örnek olarak gösterilebilir. dışarıdan psikolojik istismara uğrayan bir çocuğu tespit etmek zor olabilir çünkü bu davranışlar çocuğun iç dünyasını etkiler.

cinsel istismar: bir yetişkinin, çocuğu cinsel yolla istismar etmesidir. istismarcıların %80'i tanıdık yetişkindir, istismar her zaman bir yabancı ya da psikopat tarafından gerçekleşmez. en fazla 6-10 yaş arasında görülse de ne yazık ki her yaş grubundan çocuklar bu konuda fazlasıyla tehlikededir.

ihmal: çocuğun sağlık, yemek, barınma, eğitim, sevgi, ilgi gibi konularda yeterli ilgiyi görememesi durumudur.

peki istismar edilen bir çocuk görüldüğünde ne yapılmalıdır? hemen 155 veya 183 (sosyal destek hattı) aranıp durum bildirilmelidir.
devamını gör...

incir ağacı deyip üzülmeyin, incir'in tadı güzeldir. reçelide olur tatlısı da. acı günüde tatlı'ya bağladıysak ben gideyim vişnelerime bakayım.benim de işim zor.
devamını gör...

1960'lı yıllarda çıkış yapmış zamanında kitlelere ulaşamamış amerikan folk müzisyeni, kariyeri de hayatı gibi trajik. on bir yaşındayken okulda çıkan bir yangında çocukluk aşkı da dahil olmak üzere 10'dan fazla arkadaşını kaybeder. aynı yangında vücudunun büyük bölümü yanar ve hastanede yatarken müzik öğretmeni tarafından hediye edilen gitar ile müzikle tanışır. yaşadığı travma ve taşıdığı yanık izleri sebebiyle son derece içe kapanık ve utangaç bir karaktere sahiptir.

ev arkadaşı paul simon'ın desteği ile ingiltere'deyken ilk albümünü çıkarır. kısa süreli bir başarının ardından yaşadığı kişisel bunalımlar, çocukluk travmaları ile birlikte psikolojisi iyice bozulur ve kariyerine ara vermek zorunda kalır. bir kaç yıl sonra evlenir ancak oğlunun kistik fibrozis sebebiyle ölmesi onu tamamen yıkar ve akıl hastanesine kaldırılır.

sonrasında eski arkadaşı paul simon'a ulaşmak için new york'a gider ancak bir türlü ulaşamaz ve sokaklarda yaşamaya başlar. 90'lı yıllarda bir kendisini sokaklardan kurtarabilecek bir arkadaşına ulaşır, arkadaşı onu ailesinin evine götürmeye ikna eder, yolculuğa çıkacağı gün parkta beklerken havalı tüfek ile sol gözünden vurulur. polisin tahmini çevrede oynayan çocuklar tarafından vurulduğudur, gözünü kaybeder. arkadaşının yardımı ile sonrasında eski parçalarına ait yeni demo kayıtları alınır, 99' da zatürreden ölür.

efenim kendisi nick drake, jason molina gibi acıların çocuğu tadında güzel eserler bırakmıştır. akustik gitar, folk veya depresif şarkılardan hoşlanıyorsanız kendisi bu konularda ilahlar arasındadır.

blues runs the game
milk and honey
i want to be alone
marlene
my name is carnival
devamını gör...

2002
devamını gör...

(bkz: herkes ekmeğinin peşinde)
bir salın insanları artık. beğenen beğensin, yürüyen yürüsün. mis gibi kaynaşsın gençler.
rahatsız olan engellesin.*
devamını gör...

şimdi anlatacağım yanlış anlaşılan bir şeyden çok, yanlış anlatılan olsa da yazmak istiyorum.
yaklaşık 7 yıl önce sanayide bir yerde bir kaç ay çalışmıştım. çalıştığım yer de bir tekstil fabrikası. bilen bilir bu sektörde sonradan görme zenginler çok var, çoğunun da tripleri çekilecek gibi değildir. yaşça büyük erkeklerin ağzından da "yeğenim" lafı eksik olmaz.
bir gün yine bu sonradan görmelerden biri geldi, patron dükkanda yok. ben de yeni olduğumdan ayak işlerine bakıyor, çalışanlara ya da müşterilere bazen de çay-kahve götürüyorum. bu abi geldi "yiğenim, ahmet abin yohmu" dedi. (soru edatını bilerek bitişik yazdım, adam nasıl beceriyorsa konuşurken bitişik yazıyordu). "yok abi" dedim, "oturun, birazdan gelir". bu geçti kapının önünde oturdu, patronu beklemeye koyuldu. ben de yanına gidip "abi, çay-kahve, bir şey içer misiniz?" diye sordum. abiyi de ilk defa gördüğümü belirtmeliyim, oysa ki dükkanın müdavimlerindenmiş. bazı çalışanlar ve patronla aralarında yeni bir jargon oluşturmuşlar, her seferinde de bu şaçma şeylere gülüyorlar. bu sigarasını yaktı, yavaş yavaş bana döndü. dumanıyla beraber şu söyleri çıkardı ağzından. "bana tiribiradada getir yeğenim" dedi, üstüne de güldü. ben anlamadım tabi. her halde bilinen bir şeydir, içerden birine sorar; öğrenirim, getiririm dedim. gittim ablanın birine sordum. "abla" dedim " şu abi tirimiri bir şey istiyor, o da ne ki?" diye sordum. o da bilmiyormuş. neyse, bir daha abiye sorayım dedim, gittim sordum. "abi, sen bir şey istedin de, ben onu anlamadım. tam olarak ne istediniz?" dememle buna bir gülme tuttu, anlatamam. gülerken eliyle üç yapıyor bu. ağzında sigara, elinde kaldırılmış üç parmakla güle güle bi daha söyledi. "tiri yeğenim tiri, yani üç. tiribirarada, üçü bir arada oluyo" dedi. be burada yazamayacağım bir sürü şeyin evladı. ben senin tirine de başlarım, biraradana da başlarım diye içimden söylene söylene gittim getirdim neskafesini. karıştırırken de diyor ki, " şimdi tiribiradanın ne olduğunu anladın mı?" anladım bana ban yedirtecek sözlerin hepsi, anladım.
devamını gör...

(bkz: lucifer'ın artık bayması)
devamını gör...

bizim ülkede roketatar taşısa meşru müdafaa sayılmalı.
devamını gör...

niye sifreleme ihtiyacı duyarlar ki? her zaman saçma gelmiştir. elinde pedle gezemez de bu insanlar.dillendirmeyince bilinmiyordu zaten kadınların regl olduğu. saçmalık...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim