ataşehir'de samuray kılıcı ile öldürülen kadın
kadının öldürülmesine değil de samuray kılıcına şaşırıyoruz. o kadar sıradanlaştı ki artık.
devamını gör...
yazarların yaşayarak anlamını öğrendiği kelimeler
dar..
ilkokula gidiyodum. öğretmenim ders sırasında sınıfın dışına çağırdı, bi ayakkabı denetti. eski görmüş olacak ki ayağımdakini beni seçmiş. giydirdi ayağıma. rengide morlu beyazlı. çok rahattı tam oldu ayağıma. nasıl oldu iyi mi dar mı geniş mi vs vs sordu. okadar çekinmişim ki o kadar sevinmişim ayağıma tam oldu diyememişim de dar geldi demişim:).
neyse çıkarttırdı dar geliyo deyince. sınıfa geçebilirsin dedi. sanıyorum eve giderken vercek ayakkabıyı. sabırsızca bekliyorum zil çalsa da eve gitsem. sınıftan olabildiğince ağır alarak çıktım ogün. vermedi.
ertesi gün sabah sınıftan başka kızın ayağında gördüm ayakkabıyı. ona vermiş. bir bozuldum, bi kötü oldum. o günden sonra o kız bana ayakkabı getirdi. evlerinde giymedikleri bi ayakkabıymış. muhtemelen giyilmiş o sıralar kullanan yokmuş. giydim. ayağıma inanılmaz küçük geliyodu ama giydim. atıyorum 38 numara ayağın var 36 numara giymişin gibi. parmaklarımı bükmekten çoğunlukla zorlanıyodum ama çocuk aklı ayakkabım vardı. benimkinden daha yeniydi ya olsundu. tırnağım simsiyah olmuştu. velhasıl kelam 'dar' kelimesini öğrendim.
kendime kıssadan hisse; unutmamak lazım. doyumsuzluk çok fazla, yok topuklusu yok topuksuzu kaptırmış gidiyoken bunları görmüş yaşamışken kıymetini bilip yetinmek lazım.
ilkokula gidiyodum. öğretmenim ders sırasında sınıfın dışına çağırdı, bi ayakkabı denetti. eski görmüş olacak ki ayağımdakini beni seçmiş. giydirdi ayağıma. rengide morlu beyazlı. çok rahattı tam oldu ayağıma. nasıl oldu iyi mi dar mı geniş mi vs vs sordu. okadar çekinmişim ki o kadar sevinmişim ayağıma tam oldu diyememişim de dar geldi demişim:).
neyse çıkarttırdı dar geliyo deyince. sınıfa geçebilirsin dedi. sanıyorum eve giderken vercek ayakkabıyı. sabırsızca bekliyorum zil çalsa da eve gitsem. sınıftan olabildiğince ağır alarak çıktım ogün. vermedi.
ertesi gün sabah sınıftan başka kızın ayağında gördüm ayakkabıyı. ona vermiş. bir bozuldum, bi kötü oldum. o günden sonra o kız bana ayakkabı getirdi. evlerinde giymedikleri bi ayakkabıymış. muhtemelen giyilmiş o sıralar kullanan yokmuş. giydim. ayağıma inanılmaz küçük geliyodu ama giydim. atıyorum 38 numara ayağın var 36 numara giymişin gibi. parmaklarımı bükmekten çoğunlukla zorlanıyodum ama çocuk aklı ayakkabım vardı. benimkinden daha yeniydi ya olsundu. tırnağım simsiyah olmuştu. velhasıl kelam 'dar' kelimesini öğrendim.
kendime kıssadan hisse; unutmamak lazım. doyumsuzluk çok fazla, yok topuklusu yok topuksuzu kaptırmış gidiyoken bunları görmüş yaşamışken kıymetini bilip yetinmek lazım.
devamını gör...
her gün erken uyuyacağım deyip uyuyamamak
ilaç içerek erken uyumak ama ilacı fazla kaçırıp erken kalkamayip 12 saat uyumak :))
ama başaracağım!
ama başaracağım!
devamını gör...
türkiye'nin en soğuk şehirleri
türkiye'de ölçülen en düşük sıcaklık, 20 ocak 1972'de ağrı'da gerçekleşmiştir.*
ama ben 2010'da 3000+ rakımda mevzide gece nöbetindeyken -49 dereceyi görmüştüm.
ama ben 2010'da 3000+ rakımda mevzide gece nöbetindeyken -49 dereceyi görmüştüm.
devamını gör...
erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
devamını gör...
ince ince yasemince
sürahi hanım'ın tek camı aktif gözlüğünü nasıl unuturuz dediğim güldürü.
devamını gör...
yazarlar ilkokulda olsa açılacak başlıklar
daddy'nin arı mayalı silgimi yürütmesi.
devamını gör...
narsist kişilerle baş etme yolları
yoktur.* kendi istediği ölçüde kendini kullandırır. gün gelir sizi en değerli insan hissettirir. gün gelir yerin dibine de sokar. karşınızda stabil ve düzgün psikolojide bir insan olmadığını bilin. ancak çok zeki ve duygu kontrollü biri olmanız lazım narsist biriyle başa çıkabilmek için.
devamını gör...
bu da böyle bir anımdır
hikayem bitti işte şimdi reaksiyon gösterebilirsin cümlesidir. bu anı çok uzun olduğunda karşıdakinin hafiften mayışma ihtimalini göze alarak arada dinleyecinin de konuşmaya katılmasını sağlayın ki sonunda üç beş cümle söylemesine takati kalsın.
devamını gör...
bir insanı gözlerinden öpmek
derler ki bir insanı gözlerinden öpmek ayrılık getirir.
inanır mısın bilmem buna? batıl inançların var mı onu da bilmiyorum. yani gece tırnak keser misin? hava karardıktan sonra ıslık çalmaya korkar mısın bilmem. ters dönmüş bir terlik görünce bu içine korku salar mı onu bile bilmiyorum. geceleri bir su birikintisi üzerinden atlamaya cesaretin var mıdır? arefe günü banyo yapıp boyunun bir arpa boyu uzayıp uzamadığın ölçer misin? ya da birisi üzerinden atlarsa sen yerde otururken, boyum kısa kalacak diye korkup ağlar mısın? bıçak verebilir misin elden ele, kavga etmekten korkmadan?
işte bunların hiçbirini bilmiyorum ben. senin hakkında o kadar çok şey bilmiyorum ki dünyada kimseyi seni tanıdığım kadar tanımadığımı hissediyorum. çünkü içim bir tezat kuyusu, ay ışığı vurdukça daha da karanlık olan.
ne anlatıyordum ben? ne anlatmaktı niyetim? evet, birini gözlerinden öpmek ayrılık getirirmiş. hiçbir batıl inanca düşmemiş aklımla gözlerinden öpsem mi?
benim için bir insanı gözlerinden öpmek sezai karakoç şiiridir. merhametin ta kendisi olan gözlerinden öpmek ve deli köşemde beklerken seni izlemek. beklemek benim dinim. hep bekledim, hep beklerim.
alışkanlık oldu bende beklemek. kimsenin olmadığı, hiçbir otobüsün uğramadığı otogarlara gidip beklerim ben. bankalarda sıraya girerim makineden üzerinde sıra yazan kağıtlardan almadan. belli bir günün gelmesini beklerim, o gün ne olacağını bilmeden.
madem sen güzel bir şey bulamıyorsun söyleyecek, o zaman ben söylerim. güzel bir şey söylemeden önce bazı saçmalamalara ihtiyaç duyarım ben. ordu’da lahanaya pancar denir, rize’de getirmek ve götürmek birbirinin yerine kullanılan fiillerdir, ankara’da bebe derler herkese ve izmirliler çekirdeğe çiğdem derler.
saçmalamadan duramayan ve asla yazar olamayan bir yazıcı olarak güzel bir şey söylüyorum şimdi sana:
gözlerinden öperim!
inanır mısın bilmem buna? batıl inançların var mı onu da bilmiyorum. yani gece tırnak keser misin? hava karardıktan sonra ıslık çalmaya korkar mısın bilmem. ters dönmüş bir terlik görünce bu içine korku salar mı onu bile bilmiyorum. geceleri bir su birikintisi üzerinden atlamaya cesaretin var mıdır? arefe günü banyo yapıp boyunun bir arpa boyu uzayıp uzamadığın ölçer misin? ya da birisi üzerinden atlarsa sen yerde otururken, boyum kısa kalacak diye korkup ağlar mısın? bıçak verebilir misin elden ele, kavga etmekten korkmadan?
işte bunların hiçbirini bilmiyorum ben. senin hakkında o kadar çok şey bilmiyorum ki dünyada kimseyi seni tanıdığım kadar tanımadığımı hissediyorum. çünkü içim bir tezat kuyusu, ay ışığı vurdukça daha da karanlık olan.
ne anlatıyordum ben? ne anlatmaktı niyetim? evet, birini gözlerinden öpmek ayrılık getirirmiş. hiçbir batıl inanca düşmemiş aklımla gözlerinden öpsem mi?
benim için bir insanı gözlerinden öpmek sezai karakoç şiiridir. merhametin ta kendisi olan gözlerinden öpmek ve deli köşemde beklerken seni izlemek. beklemek benim dinim. hep bekledim, hep beklerim.
alışkanlık oldu bende beklemek. kimsenin olmadığı, hiçbir otobüsün uğramadığı otogarlara gidip beklerim ben. bankalarda sıraya girerim makineden üzerinde sıra yazan kağıtlardan almadan. belli bir günün gelmesini beklerim, o gün ne olacağını bilmeden.
madem sen güzel bir şey bulamıyorsun söyleyecek, o zaman ben söylerim. güzel bir şey söylemeden önce bazı saçmalamalara ihtiyaç duyarım ben. ordu’da lahanaya pancar denir, rize’de getirmek ve götürmek birbirinin yerine kullanılan fiillerdir, ankara’da bebe derler herkese ve izmirliler çekirdeğe çiğdem derler.
saçmalamadan duramayan ve asla yazar olamayan bir yazıcı olarak güzel bir şey söylüyorum şimdi sana:
gözlerinden öperim!
devamını gör...
başlıkların altına size ne diye yorum yapmak
benim de garipsediğim bir durumdur. temel amaç zaten bir fikirin ortaya atılması sonrası fikirlerin beyan edilmesi olan bir mecrada -bazı durumlarda tek cümlelik bkz vermeyi vs. ayrı tutarak- doğrularınızla çelişen farklı bir fikire neden öcüymüş gibi bundan bize ne olması ve peki bundan size ne olması gibi bir bkz'nin neden ortalığa öylece bırakıldığını anlamıyorum. eğer bundan size veya bize ne ise tanım girmeyebilirsiniz, çok basit bir olgu bu. her konuda fikir belirtmek ya da farklı fikre saldırmak zorunda değil kimse. efendi uslu tartışıp olaysız dağılalım, nedir yani. çok mu zor?
devamını gör...
madımak anma gecesi
sayın yazarımız ve yayıncımız ve olay yöneticimiz bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun yine ince düşünceleriyle bizleri pek çok defa olduğu gibi aynı duyguda ama bu sefer acı,hüzün duygusunda birleştirdiği yayındır.
aynı zamanda sayın yazarımız afillibirbey'in sesiyle yanan yürek ateşine biraz daha kor atarak ateşi harladığı yayındır.
umulur ki, bundan gayrı her daim güzelliklerle karşılaşırız; anma gecesi düzenleyeceğimiz, bizi yaralayan günlerimiz, gecelerimiz olmaz bir daha. bu son olsun, bu son.
aynı zamanda sayın yazarımız afillibirbey'in sesiyle yanan yürek ateşine biraz daha kor atarak ateşi harladığı yayındır.
umulur ki, bundan gayrı her daim güzelliklerle karşılaşırız; anma gecesi düzenleyeceğimiz, bizi yaralayan günlerimiz, gecelerimiz olmaz bir daha. bu son olsun, bu son.
devamını gör...
ilk defa alkol kullanmak
hiç yaşamadığım ve yaşamak istemediğim durumdur. ciğerlerimi seviyorum çünkü.
devamını gör...
kulak zarı
kulağımızdaki incecik ve hassas bir organ. üç katmanlı ve içe doğru dönük tabak şeklinde yapısı vardır.
dışarıdan gelen ses dalgaları dış kulak ile orta kulak arasındaki bu incecik zara çarptığında, onu tokmak değmiş trampet derisi gibi titretir. o kadar hassas bir zardır ki, en küçük moleküller bile harekete geçirir.
bu yüzden kısık sesli konuşmaları, alçak sesli fısıltıları, mutfaktan gelen tencere, tabak tıkırtılarını bile bu sayede işitebiliriz.
dışarıdan gelen ses dalgaları dış kulak ile orta kulak arasındaki bu incecik zara çarptığında, onu tokmak değmiş trampet derisi gibi titretir. o kadar hassas bir zardır ki, en küçük moleküller bile harekete geçirir.
bu yüzden kısık sesli konuşmaları, alçak sesli fısıltıları, mutfaktan gelen tencere, tabak tıkırtılarını bile bu sayede işitebiliriz.
devamını gör...
akıllı telefonlardan önce gençlerin yaptıkları şeyler
akıllı telefon ve internetten önce genç olmuş biri olarak şöyle arz edeyim efendim.
her uygun vakitte buluşturduk. pastanede, evlerimizde, şehrin kalabalık yerlerinde yalnız olmazdık.
kitap okurduk, videocudan kaset kiralar film izlerdik.
uzaktaki arkadaşlarla mektuplaşırdık, sayfalarca mektup yazardık. hatta yutdışından penpal yani mektup arkadaşı bulurduk.
kasetçide karışık listelerle kaset doldurtup walkmande dinlerdik. pil biraz maliyetliydi ama olsun.
doğum günleri kutlardık parti tadında. sosyal hayatımızın en eğlenceli buluşmaları onlardı.
güzel havalarda bahçeli evi olan arkadaşlara oturmaya giderdik.
müze, sergi, konser gibi kendimize bir şeyler katacak aktiviteleri kovalardık.
sokak sokak memleketim çalışmasıyla yürüdük ikili üçlü gruplar halinde.
okul bahçesinde basketbol, voleybol maçları yapardık.
cumartesileri çaya giderdik. çay dediğim müzikli eğlencelerdi. ikramlar altın günü ikramı gibi olduğundan çay dendi heralde.
açıkcası sıkılmaya pek fırsatımız olmazdı. çünkü henüz sıkılmak hayatımızda yer etmemişti.
her uygun vakitte buluşturduk. pastanede, evlerimizde, şehrin kalabalık yerlerinde yalnız olmazdık.
kitap okurduk, videocudan kaset kiralar film izlerdik.
uzaktaki arkadaşlarla mektuplaşırdık, sayfalarca mektup yazardık. hatta yutdışından penpal yani mektup arkadaşı bulurduk.
kasetçide karışık listelerle kaset doldurtup walkmande dinlerdik. pil biraz maliyetliydi ama olsun.
doğum günleri kutlardık parti tadında. sosyal hayatımızın en eğlenceli buluşmaları onlardı.
güzel havalarda bahçeli evi olan arkadaşlara oturmaya giderdik.
müze, sergi, konser gibi kendimize bir şeyler katacak aktiviteleri kovalardık.
sokak sokak memleketim çalışmasıyla yürüdük ikili üçlü gruplar halinde.
okul bahçesinde basketbol, voleybol maçları yapardık.
cumartesileri çaya giderdik. çay dediğim müzikli eğlencelerdi. ikramlar altın günü ikramı gibi olduğundan çay dendi heralde.
açıkcası sıkılmaya pek fırsatımız olmazdı. çünkü henüz sıkılmak hayatımızda yer etmemişti.
devamını gör...
arandığı zaman bulunmayan şeyler
benim bütün eşyalarım bana böyle küçük küçük sürprizler yapmaya bayılırlar, şakacı şeyler kendi kendine yer değiştirebiliyor;
mesela en şakacı olan telefonum, acil telefon açmam gerekliyse hemen bir koltuk kenarına saklanır veya o gün hiç gitmediğim bir odayı özlemiştir, akıllı ya kendileri sağ olsun yapıyor durduramıyoruz.
dışarı yürümeye çıkacaksam ya da kulaklıkla telefonda konuşacaksam sevgili kulaklığım bu fırsatı asla kaçırmaz ve mutlaka hiç akla gelmeyen, her seferinde takdir toplayacağı bir yer bulur kendine. alkışlarla yaşıyor...
ama asıl elimde alışveriş poşetleri ile kapıda can çekişiyorsam en büyük oyunu evin anahtarı yapıyor bana. onunla epey hararetli tartışmalar yaşadık, yaşıyoruz ama asi gençlik laf dinlemiyor, kendi kendine canı nasıl isterse öyle takılıyor.
allah'ım sabır ver yarabbim.
ben mi? ben asla unutkan değilim...
mesela en şakacı olan telefonum, acil telefon açmam gerekliyse hemen bir koltuk kenarına saklanır veya o gün hiç gitmediğim bir odayı özlemiştir, akıllı ya kendileri sağ olsun yapıyor durduramıyoruz.
dışarı yürümeye çıkacaksam ya da kulaklıkla telefonda konuşacaksam sevgili kulaklığım bu fırsatı asla kaçırmaz ve mutlaka hiç akla gelmeyen, her seferinde takdir toplayacağı bir yer bulur kendine. alkışlarla yaşıyor...
ama asıl elimde alışveriş poşetleri ile kapıda can çekişiyorsam en büyük oyunu evin anahtarı yapıyor bana. onunla epey hararetli tartışmalar yaşadık, yaşıyoruz ama asi gençlik laf dinlemiyor, kendi kendine canı nasıl isterse öyle takılıyor.
allah'ım sabır ver yarabbim.
ben mi? ben asla unutkan değilim...
devamını gör...
iyi hissettiren filmler
bozuk psikojiyi düzelten, mod yüksekten, kafayı açan filmlerdir.
netfix'in 5 kişi ile çektiği ilkokul müsameresi gibi filmlerle uzaktan yakından alakası olmayan alanında klasik olan filmlerdir.
aslan kral
yüzüklerin efendisi
pretty woman )
organize işler
p.k
görevimiz tehlike
eşkiya
av mevsimi
edit: moderatörün psikolojisi iyi eden filmler başlığımı evirmesi sonucu, taşınan başlığım, olmuş mu olmamış ama ne doğru ki . neysee dünyayı kurtarmaya ara veririm bende. başının çaresine bak dünya.
netfix'in 5 kişi ile çektiği ilkokul müsameresi gibi filmlerle uzaktan yakından alakası olmayan alanında klasik olan filmlerdir.
aslan kral
yüzüklerin efendisi
pretty woman )
organize işler
p.k
görevimiz tehlike
eşkiya
av mevsimi
edit: moderatörün psikolojisi iyi eden filmler başlığımı evirmesi sonucu, taşınan başlığım, olmuş mu olmamış ama ne doğru ki . neysee dünyayı kurtarmaya ara veririm bende. başının çaresine bak dünya.
devamını gör...
doların 1 lira olduğu bir güne uyanıldığında yapılacaklar
pc toplamak. anında yaparım.
diş malzemesi depolamak.
dolar depolamak. zaten muhtemelen bir yanlışlık olmuştur ertesi gün artar hemen.
diş malzemesi depolamak.
dolar depolamak. zaten muhtemelen bir yanlışlık olmuştur ertesi gün artar hemen.
devamını gör...

