her geçen gün şiddeti artan yağmura inat mangal ateşini yakıyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

jacques ranciere tarafından yazılmış kitaptır.

kitabı bir hocam derste tavsiye etmişti ve merakla okuyup bitirdim. son yıllarda okuduğum en öğretici kitap oldu.
özellikle eğitim veren kişilerin mutlaka okuması gereken kafa açıcı bir kitap.

kitap zekaların eşitliği kavramı üzerinde duruyor ve eğitim sistemini sık sık eleştiriyor.
yazar sürekli "bütün zekalar eşittir" diyor ve kitap boyunca bunu anlatmaya çalışıyor.
üstün bir zekayı aşağılayacak daha üstün bir zeka bulunur her zaman; aşağı bir zeka da tepeden bakacak daha aşağı bir zeka bulabilir. diyor mesela.

öğrenmek birinin size bir şeyi öğretmesine gerek olmadığında başlıyor. bir şeyleri sen aradığın zaman öğreniyorsun.
bir eğitimci sana bir şeyler öğretmek yerine nasıl öğrenmen gerektiğini öğrettiği zaman başarılı bir eğitimci oluyor.

yazar bütün zekaların eşit olduğunu kavrarsak özgür olacağımızı öne sürüyor ve bunu yaparken harika tespitlerde bulunuyor.
mesela şöyle bir şey söylüyor hayatım boyunca aklımdan çıkmayacak.
bir insanın kendisine cevap veremeyen bir başka insanla konuştuğu yerde akıl kaybolur

bence herkesin okuyup üzerine bol bol düşünmesi gereken harika bir eser.

birine bir şeyi açıklamak her şeyden önce, ona kendi başına anlamayacağını göstermek demektir.

bir zekanın başka bir zekaya tabi kılındığı yerde aptallaşma vardır.

öğrenciyi özgürleştirirsek, yani onu kendi zekasını kullanmaya zorlarsak, hoca bilmediğini öğretebilir. bir zekayı, ancak içinden çıkmayı kendi kendine zorunlu gördüğü takdirde çıkabileceği, keyfi bir çembere kapatandır hoca dediğimiz.
devamını gör...

nasıl cinnet geçirttiğini merak ettiğim yazım yanlışı. bu nasıl bir sendrom? bu nasıl bir ruh hastalığı ya rab? bu nasıl bir yazım yanlışıdır ki, kişiyi namusunu temizlemek zorunda olan küçük emrah moduna sokar?

tanım: aslında var olmayan yazım yanlışı.
devamını gör...

kahveyi dökerek rekoruma bir yenisini daha eklediğim bir gün yine. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tam alacakken hakkımda ne yazacağımı düşündüm, aklıma hiçbir şey gelmedi.
devamını gör...

dışarda çıplak ayak dolaşan hobbitler var ellam birileri bakıp bir yargıya varıyor. yada ayakkabı ötesi gösteren gözlük takıyor olabilir kişi.
devamını gör...

insanın zihnini kemiren seslerdir, bitmediği sürece huzur vermez.
insanın aklına bin türlü şey gelir.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hem çalışıp hem okuyup hem düzenli ilişki yapıp hem de arkadaşlarına vakit ayıran insanlar bunun sırrı ne bize de söyleyin aramızda kalır..
devamını gör...

dönemin imtiyazlı hayatından kaçıp mütevazı yaşamını sürdürmek isteyen (bkz: tevfik fikret)'in robert kolej altında bulunan küçücük arsasına yaptırdığı evinin ismi. denizi sevdiği için yarı yaşındaki karısı ile sürekli burada yaşamış ve boğaz manzarası seyretmekle ömrünü tamamlamış.
devamını gör...

beklentiler. athenanın da dediği gibi beklentiler sadece üzer.
herkese iyi gelmeye çalışmak,herkese kendini sevdirmeye çalışmak.
paranın araç olmaktan çıkıp amaç haline gelmesi.
devamını gör...

yarım kalmıştır. hayatı boyunca bu yarımlığın ne olduğunu bilmeden onu doldurmaya çalışır.
devamını gör...

öğretmenler: "tamam".
devamını gör...

(bkz: stockholm sendromu)
devamını gör...

vakti zamanında mısırlıların, hititlilerin, lidyalıların, romalıların, bizanslıların, selçukluların, germiyan beyliğinin, osmanlının ve nihayet türkiye cumhuriyeti'nin sınırları içine girmiş ege kenti.

kelime anlamları: 1. oğul, torun; 2. aşık; 3. esir, köle, hürriyeti ve fikri olmayan olan uşak kelimesinin neden bu şehre konduğu tam olarak bilinmemekle birlikte bu konuda bazı rivayetler vardır.

şehrin güneyinde bulunan mende köyü büyük bir kasabadır ve adı menos'tur. oğuz türkleri buraya gelince ismini mende olarak değiştirmişlerdir. uşak o zamanlar boştur ve mende beyinin mandırasıdır. mandıraya oğullarını oturtan bey buraya her gidişinde ''ben uşak'a gidiyorum'' haberini bırakır ve bolca tekrarlanan bu deyim semt ismi olarak kabul görür.

bir başka öyküde de uşak yine mende beyinin mandırasıdır ve mende beyi buraya yedi kişilik yönetici bir grup oturtur. zamanla bu yedi kişinin yedisinin de bir dalda aşık insanlar olduğunu görür. kimi işine, kimi sanatına, kimi ruh yüksekliğine aşıktır. böylece ortada sekiz aşık vardır ve sekizinci de beyin kendisidir. mandıradaki yedi aşığın aşkına aşıktır. ve içlerinden en küçük olanına kendi kızını vermek istemektedir ama kızının gönlünü bilmediğinden buna çekinir. bu fikri kızına açar ve gelin görün ki kızının gönlü de aşıklardan birindedir: en küçük olanında. böylece aşık sayısı dokuza çıkar. mandırada dokuz gün süren bir düğün yapılır ve mende'den göç ederek buraya yerleşirler. dokuz aşığın yerleştiği bu yer kendine yakışan ismi böyle alır: uşşak (aşıklar)

uşak şehrinde bu ikinci efsaneyi doğrulayan bazı izler de vardır. içinde dokuz yatırlı bir kabristan bulunur. bu dokuz yatırın, uşak şehrinin kurucuları olduğuna dair halk ağzında hikayeler söylenir ve buraya aşıklar mezarlığı denmektedir.

eskiden beridir de kelimenin yazılışından ötürü şehir uşşak olarak okunurmuş. aşıklar anlamına gelirmiş. yani şehrin ilk ve kadim isminin uşşak olduğu söylenir. yani kelime anlamı olarak oğul ya da aşıklar anlamına gelen kelimelere dair efsaneler varsa da köle anlamına gelen kelimenin neden bu şehre ismini verdiğine dair hiçbir şey yoktur.
devamını gör...

deniz kıyısına yakın yerlerde yetişen bir bitkidir. biz egeliler bayılarak yeriz.
devamını gör...

kapıdan ilk girdikleri an o hengamede söylenmesi en kolay zamandır.salona geçip hepsi yerleştiğinde kapıdan girmekle hepsinin gözü sana döner hoşgeldiniz diyip ne yapacağını bilemezsin. ilk girişi kaçırırsam ben de 10 saat odamda ölü taklidi yapıyorum.
devamını gör...

---duyuru---
ben bu çeki almasam da bir yere mi bağışlansa? diyen yazarlar bana mesaj atıp bu isteklerini bildirebilirler.
---duyuru---
devamını gör...

anlatış sekline göre değisendir. ne kitaplar okuduk da katile empati yaptık. ama bir kitap vardı bir ara sosyal medyada çok göz önüne gelmişti. "zümrüt apartmanı" bu kitapta bir bebeğe yapılan tecavüz anlatılıyor. öyle bir anlatılıyor ki neyin ne olduğu apaçık ortada. bu kitabı eleştirdiğimiz için kitabı basan yayıncılığın müdürü tarafından "karga beyinli" olmuştuk. hâlbuki müdürün söylediğine göre bu yazar türkiye'nin yetiştirdiği ender kalemlerdenmiş de biz anlayamamışız. eğri oturalım doğru konuşalım. tabii ki edebiyat iyiliği de kötülüğü de dile getirir fakat tiksindirmek vardır özendirmek vardır. bu ince çizgiyi kaçırırsanız biz de sizi -hele ki bu olayların üstüne- yerden yere vururuz. benim aklıma direkt bu kitap geldiği için bu şekilde eleştirdim. benim igrendiğim icin dile getiremediğim cümleleri siz onlarca insanın önüne sunamazsınız. insanın psikolojisi ile ilgili ilgilenmekten keyif alan bir insan olarak tamamen anlatılış sekline göre değişeceğine inanıyorum. o insanın psikolojini yazabilirsiniz ama bunu sapıklığa özendirerek yapmamalısınız.
devamını gör...

fikren bitse de duygusal olarak ilişkinin bitmediğini gösterir. kaldı ki biraz da yıkıklıktır ne bileyim. koca koca insanlarız unutamamak ne demek yani?
devamını gör...

akp'li gündoğmuş belediye başkanının yaptığı açıklama. artık bu kadar da olmaz (ya da bu kadar olur mu desem) dedirten açıklamadır da. yahu milletten bu kadar uzak bu kadar küstah bu kadar pişkin olunur mu? orada bizim ciğerimiz yanıyor. kilometrelerce uzaktan bizler bile ne yapabiliriz o canlılar için o ağaçlarımız için diye düşünürken bunlar millete krediyle ev satma peşinde. yazıklar olsun. tarih ve mahkemeler sizleri affetmeyecek. hepiniz yargılanacaksınız.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim