sigara ve edebiyat
24 ağustos pazartesi , saat 00.03:
"binlerce kez yapıldığından otomatikleşmiş bir hareketle elindeki sigarayı kül tablasına bastı kadın..."
yok öykü böyle başlamamalıydı. o son sigarananın yakılması-içilmesi-vedası anlatılmalıydı ki hakkı verilmeliydi.
" artık vücudundaki kırgınlığa dayanamıyordu kadın. huzurla nefes alabildiği zaman dilimi haftada dört gün spor yaptığı anlardan ibaretti. üstelik yaşlı insanlar gibi çabucak yoruluyor, kanepede uzun saatler geçirmek zorunda kalıyor, bu durumdan rahatsız olduğu için de huzursuz bir ruh haline bürünüyordu.
artık yeter deyip doktora gittiği gün, yeni bir doktor ile karşılaştı. tüm tetkiklerden sonra uzun uzun anlattı; sebepleri, etkileri, uzak durulması gerekenleri. başını sallayarak dinliyor, iyi olmak için sorularla konuşmayı daha anlaşılır kılmak için uğraşıyordu kadın. doktor anlattı, kadın dinledi. en son doktor dedi ki 'yalnız ameliyatını yapmadan bir ay önce sigarayı bırakmalı ve tekrarlamaması için de bir daha içmemelisin! ' düşüneceğim diyerek ayrıldı kadın.
düşündü de. neydi ki sigaranın hayatındaki yeri. sabahı karşılamanın yoluydu kahveyle beraber. ev işlerinin arasındaki soluklanma anıydı. minik balkonunda öykülerini karalarken düşünme anıydı. dostlarınla tokuşturduğu kadehlerin arkadaşıydı. moralini bozan bir konuşmaya es vermek için kaçma anıydı. kaçış ya da keyifti. hatta keyifli geçirilmiş anların kutlamasıydı.
düşündü. düşündü. çok zor, dedi.
aradan iki ay geçti. bu iki ayda canı sigara istediğinde sonra, dedi. kahveden henüz iki yudum almışken biten sigaranın ikincisini yakmadı. keyif aldığı şeyleri yapmaya devam etti ama sigara ile taçlandırmayı bıraktı. artık tamam, dedi.
ameliyat öncesi son gecesinde saate baktı. tam olarak on ikiye on kala kendine koyu bir americano yaptı. müziğini açtı. bir sigara yaktı. hızlıca çekti içine. saate göz attı, bardaktaki yarım kahveye baktı. bir tane daha, dedi. bir sigara daha yaktı. keyfini çıkara çıkara çekti içine zehri. ve son kez - binlerce kez yapıldığından otomatikleşmiş bir hareketle- elindeki sigarayı kül tablasına bastı kadın..."
"binlerce kez yapıldığından otomatikleşmiş bir hareketle elindeki sigarayı kül tablasına bastı kadın..."
yok öykü böyle başlamamalıydı. o son sigarananın yakılması-içilmesi-vedası anlatılmalıydı ki hakkı verilmeliydi.
" artık vücudundaki kırgınlığa dayanamıyordu kadın. huzurla nefes alabildiği zaman dilimi haftada dört gün spor yaptığı anlardan ibaretti. üstelik yaşlı insanlar gibi çabucak yoruluyor, kanepede uzun saatler geçirmek zorunda kalıyor, bu durumdan rahatsız olduğu için de huzursuz bir ruh haline bürünüyordu.
artık yeter deyip doktora gittiği gün, yeni bir doktor ile karşılaştı. tüm tetkiklerden sonra uzun uzun anlattı; sebepleri, etkileri, uzak durulması gerekenleri. başını sallayarak dinliyor, iyi olmak için sorularla konuşmayı daha anlaşılır kılmak için uğraşıyordu kadın. doktor anlattı, kadın dinledi. en son doktor dedi ki 'yalnız ameliyatını yapmadan bir ay önce sigarayı bırakmalı ve tekrarlamaması için de bir daha içmemelisin! ' düşüneceğim diyerek ayrıldı kadın.
düşündü de. neydi ki sigaranın hayatındaki yeri. sabahı karşılamanın yoluydu kahveyle beraber. ev işlerinin arasındaki soluklanma anıydı. minik balkonunda öykülerini karalarken düşünme anıydı. dostlarınla tokuşturduğu kadehlerin arkadaşıydı. moralini bozan bir konuşmaya es vermek için kaçma anıydı. kaçış ya da keyifti. hatta keyifli geçirilmiş anların kutlamasıydı.
düşündü. düşündü. çok zor, dedi.
aradan iki ay geçti. bu iki ayda canı sigara istediğinde sonra, dedi. kahveden henüz iki yudum almışken biten sigaranın ikincisini yakmadı. keyif aldığı şeyleri yapmaya devam etti ama sigara ile taçlandırmayı bıraktı. artık tamam, dedi.
ameliyat öncesi son gecesinde saate baktı. tam olarak on ikiye on kala kendine koyu bir americano yaptı. müziğini açtı. bir sigara yaktı. hızlıca çekti içine. saate göz attı, bardaktaki yarım kahveye baktı. bir tane daha, dedi. bir sigara daha yaktı. keyfini çıkara çıkara çekti içine zehri. ve son kez - binlerce kez yapıldığından otomatikleşmiş bir hareketle- elindeki sigarayı kül tablasına bastı kadın..."
devamını gör...
normal sözlük bir insan olsa kim olurdu sorunsalı
teoman. hayattan bezmiş ,üzerine gidersen atarlı giderli, gitmezsen sakin, sevimli. biraz gizemli bu yüzden merak uyandıran biri. kimi zaman olgun bilgili kimi zaman tam bir serseri..
devamını gör...
açlık
knut hamsun'un kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanidir.
ünlü bir yazar olmakla yanıp tutuşan fakat bir yandan da ciddi bir fakirlik ve açlık ile cebelleşen bir gencin, duygulu öyküsünü içerir bu kitap.
dünya edebiyatının başyapıtlari arasında yer almaktadır.
ince bir kitaptır.
ünlü bir yazar olmakla yanıp tutuşan fakat bir yandan da ciddi bir fakirlik ve açlık ile cebelleşen bir gencin, duygulu öyküsünü içerir bu kitap.
dünya edebiyatının başyapıtlari arasında yer almaktadır.
ince bir kitaptır.
devamını gör...
kendi yaranı sarmak
hayatım boyunca bu hep böyle olmuştur. ben çok yalnızdım dostlar, elimden tutacak kimse yoktu. olanlara da ben kıyamadım, yaralarımı gösteremedim.
devamını gör...
güvenmek
güvenmekle ilgili yapabileceğim en güzel tanımı aşağıya bırakıyorum.
“çok insan tanı. azını sev. hiçbirine güvenme.”
“çok insan tanı. azını sev. hiçbirine güvenme.”
devamını gör...
mizah
bütün acıları ve göz yaşlarını örter. fikirleri ve eleştirileri gizler. mizah en güçlü işlevsel savunma ve iletişim mekanizmasıdır.
devamını gör...
olgunluk belirtileri
kabullenmek. kendini, aileni, duygularını, olan ya da olmayan her şeyi.
devamını gör...
salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve salon lebaleb dolu
leblebi ile ak parti kongresinin ne alakası var diye düşündüren başlık. kongreye katılanlara leblebi mi dağıtılmış. ama rize deniyor, çay dağıtmak daha mantıklı olmaz mıydı. ama reis iyisini bilir, leblebi diyorsa vardır bildiği.
devamını gör...
aile formatlı sözlük olsa akışta olabilecek başlıklar
güne bir anne terliği bırak.
devamını gör...
kafa sözlük diye bir yer varmış üye olucam lan
fazlasıyla ağır bir ceza almış yazar. tamam tanımlarını beğenmediğim ama ilgi çekici bulduğum, ''dur bakalım lan ne saçmalamış yine'' dediğim ve arada güldüren zararsız bir arkadaşımızdı.
üstelik tanımlarını da iade etmemişsiniz adama. her akil yazarın eleştireceği bir uçurulma hadisesi olmuş.
üstelik tanımlarını da iade etmemişsiniz adama. her akil yazarın eleştireceği bir uçurulma hadisesi olmuş.
devamını gör...
dunning kruger etkisi
1999 yılında cornell üniversitesinde görevli david dunning ve justin kruger adında iki sosyal psikoloğun bir ceza davasında karşılaştıkları durumu incelemesiyle ortaya çıkmıştır. mcarthur wheeler isimli kişinin yüzüne limon sürüp, banka kameralarına yakalanmadan soygun yapabileceği ön yargısından kaynaklanıyordu. ceza davasında görüşülen konuyu inceleyen ikili, “niteliksiz ve farkında olmama: kişinin kendi yetersizliğini tanımadaki zorluklar nasıl şişirilmiş öz değerlendirmelere yol açıyor?” isimli çalışmasında ele almıştır.
sendrom genel olarak az bilgi, çok abartı dengesine kurulmuştur. kişinin konu hakkındaki bilgisi ne kadar az ise kendini o kadar donanımlı hisseder. kendilerinde bulunmayan veya az bulunan özellikleri hakkında bu konuda yetkin olduklarına inanırlar. halk arasında kifayetsiz müderris olarak tanınırlar. cahil cesareti denilen özgüvene sahiptirler. nitekim türkçe'de bu sendrom öz güven zehirlenmesi olarak geçmektedir.
sendrom genel olarak az bilgi, çok abartı dengesine kurulmuştur. kişinin konu hakkındaki bilgisi ne kadar az ise kendini o kadar donanımlı hisseder. kendilerinde bulunmayan veya az bulunan özellikleri hakkında bu konuda yetkin olduklarına inanırlar. halk arasında kifayetsiz müderris olarak tanınırlar. cahil cesareti denilen özgüvene sahiptirler. nitekim türkçe'de bu sendrom öz güven zehirlenmesi olarak geçmektedir.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
"olur ya sizi göremem şimdiden,
şimdiden ;iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.."
şimdiden ;iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.."
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisi yaşayanlara tavsiyeler
iki tarafın da eninde sonunda aldatacagi ilişki türü.. eski ilişkiler kalmadı azizim.. ne o güzel mektuplar.. ne sevgi dolu yürekler.. herkes zaman doldurmanın derdinde.. hep bir acele..hep bir heves.. -mış gibi yapmayın..
devamını gör...
elmalı çocuk istismarı davası
sadece anne ve üvey babası değil, parayla bu çocuklara dokunan herkes ama herkes gereken cezayı almalı. bu yazılanlar, çizilenler delil niteliğindeyken neden? adalet işlemiyor. bu çocukların çizmesi gereken resim bunlar değil!
devamını gör...
neden 1000 değil de 800 tanım sorunsalı
devamını gör...
uzun süreli ilişkinin sırrı
şüphesiz mecburiyetlerdir.
devamını gör...
anın fotoğrafı

kuzeyin sakin dalgaları
sakince ısıtan güneş
tatlı bir rüzgar
hepsi onunla güzel
dalgalar gibi
çağırıyor beni
sabaha kadar
sahilimde
sesimde
uyuturum seni diyor
bu sese dayanabilir miyim
ancak teslim olabilirim
sahilinde
ne gece ne gündüz
ne kış ne yaz
kıyında biraz ıslansam
sonra bana yüzme öğretsen
ufuk çizgisinde buluşsak...
devamını gör...


