duşta iki elini duvara yaslayıp suyun altında seksi olmak
devamını gör...
aşık olmak
aşk dediğimiz kavram göreceli bir kavram olsa da, aşık olmayı sanırım tutkulu yoğun bir şekilde sevmek olarak tanımlarsak yanlış olmaz. herkeste uyandırdığı his farklıdır. midende kelebekler uçuşur ya da bunu kelebek yerine daha olumsuz bir şeyle de ifade edebilirsin tabii. bir kere bakışını değiştirir ya. her şeye aşkla bakarsın. sokakta gördüğün kedi artık daha sevimlidir, ağaçlar artık daha yeşil, çiçekler daha canlıdır. içine çektiğin hava daha temizdir, ciğerlerine nüfuz edişini hissedersin. sanki pembe bir gözlük takmış gibi hissedersin. tabii bu bahsettiğim durumlar biraz daha ilk zamanların duyguları. işler iyice sarpa sarınca kara sevdaya dönüşürse biraz keyifsiz olabiliyor. o zaman da insan kendini dünyanın en mutsuz insanı zannediyor. dinlediğin duygusal olmayan bir şarkı bile gözlerinin dolmasına sebep olabiliyor. daha hüzünlü oluyorsun, bir tarafın eksik kalmış sanki. her türlü bir şeyleri çok daha yoğun duyumsarsın. yaşadığını hissedersin. bazen vücudum aşık olmanın verdiği heyecanı aramıyor değil.
devamını gör...
içine el sokulmaması gerekenler
fırın. yaptım, sokulmaması gerektiğini acı bir şekilde tecrübe ettim. siz sokmayın.
devamını gör...
zeki olmanın dezavantajları
farkındalığı yüksek bir birey olmanın getirdiği ayrıntıları görebilme ve yorumlayabilme becerisi yüzünden mutsuz olmaya eğilimlidirler; çünkü hayata dair birçok can sıkıcı gerçek ayrıntılarda saklıdır.
devamını gör...
müntekim gıcırbey'den şebnem şibumi'ye mektuplar
4.mektup
şebnem; ceylanların, kuğuların sınıf arkadaşı, cıvıltılı cimcime, bal şelalesi.
şövalye olsaydım, senin şehrine hücum etseydim, dudaklarını görünce kılıcımı düşürür, atımdan düşerdim. hiçbir zaferin erişemeyeceği tatta bir yenilgi olurdu. ellerin... boğumları kudretten zarafet şaheseri yüzükler gibi. insan kıyamaz dokunmaya. avuçların desenli kurabiyelere benziyor. öpsem, ağzımda şeker tadı bırakacak, kesin.
parmaklarının ucunda tırnakların küçük deniz kabukları gibi parlıyor şebnem... rüyanda başrolde değilsen kabus görüyorsun demektir. bir kerecik buluşalım, yeniden hayatımın başrolünde olayım. kalbimden mezarlık dumanları yükselse de ziyanı yok.
şebnem, bak hasretten bütün günahlarım döküldü. hacdan yeni gelmiş gibi hafifledim. şebnem, uçsuz bucaksız bir çayırda buluşalım. başını dizlerime koy. sevincimden çimlere kırağı düşürürüm. senden sinyal beklemek, dünya dışı uzayda yaşam belirtileri aramak gibi; acayip sancılı.
insan, nelere katlanmak zorunda kalacağını önceden kestiremiyor. göze aldığımız risklerden, tehlikelerden çok daha fazlası çıkıyor karşımıza. bakışların, cennetin eşiğinde sorulan bilmeceler gibiydi şebnem. artık hayatımın normale dönmesi imkansız.
şebnem, sen saklanınca ağaçların içi boşaldı, kuşlar iskelete döndü, deniz pıhtılaştı, gökyüzü felç oldu, bulutlar kireç bağladı, asfaltlar eriyor, minareler yamuldu; istanbul, haşlanmış lahana gibi kendini saldı. şebnem, seni manyaklar gibi özledim. iç içe geçmiş kafeslerin ortasında gibiyim.
şebnem, adın dilimin ortasına yuva yapmış guguk kuşu gibi, ne zaman ağzımı açsam uçuveriyor. hasretin gecenin mimarisi oldu, temeli, sütunları, kubbesi. seni sevmek, göğüs kafesimde bir gökdelen jeneratörü taşımakla aynı şey şebnem.
şebnem senin için buffalolar kurban edeyim, yağmur ormanlarını yakayım tabiatla kanlı bıçaklı olayım. şebnem tornavidayla dağlara oyuklar, mağaralar açayım. çölü avuç avuç başka yere taşıyayım.
şebnem bir öpücük ver, sonra yurdun dört bir yanına örülü demir ağları söküp trenleri karadan yürüteyim. türk kızılay'ına kan vereyim. oradan da altı nokta körler derneği'ne gideyim. körlere sesleneyim ''arkadaşlar, dünyanın kepazeliğini görmediğiniz için evet şanslısınız. fakat şebnem'in güzelliğini görebilmek için ölüp cennete gitmeniz gerekecek. sıkın dişinizi.''
öpüyorum gülüşünün bütün kıyılarını...
şebnem; ceylanların, kuğuların sınıf arkadaşı, cıvıltılı cimcime, bal şelalesi.
şövalye olsaydım, senin şehrine hücum etseydim, dudaklarını görünce kılıcımı düşürür, atımdan düşerdim. hiçbir zaferin erişemeyeceği tatta bir yenilgi olurdu. ellerin... boğumları kudretten zarafet şaheseri yüzükler gibi. insan kıyamaz dokunmaya. avuçların desenli kurabiyelere benziyor. öpsem, ağzımda şeker tadı bırakacak, kesin.
parmaklarının ucunda tırnakların küçük deniz kabukları gibi parlıyor şebnem... rüyanda başrolde değilsen kabus görüyorsun demektir. bir kerecik buluşalım, yeniden hayatımın başrolünde olayım. kalbimden mezarlık dumanları yükselse de ziyanı yok.
şebnem, bak hasretten bütün günahlarım döküldü. hacdan yeni gelmiş gibi hafifledim. şebnem, uçsuz bucaksız bir çayırda buluşalım. başını dizlerime koy. sevincimden çimlere kırağı düşürürüm. senden sinyal beklemek, dünya dışı uzayda yaşam belirtileri aramak gibi; acayip sancılı.
insan, nelere katlanmak zorunda kalacağını önceden kestiremiyor. göze aldığımız risklerden, tehlikelerden çok daha fazlası çıkıyor karşımıza. bakışların, cennetin eşiğinde sorulan bilmeceler gibiydi şebnem. artık hayatımın normale dönmesi imkansız.
şebnem, sen saklanınca ağaçların içi boşaldı, kuşlar iskelete döndü, deniz pıhtılaştı, gökyüzü felç oldu, bulutlar kireç bağladı, asfaltlar eriyor, minareler yamuldu; istanbul, haşlanmış lahana gibi kendini saldı. şebnem, seni manyaklar gibi özledim. iç içe geçmiş kafeslerin ortasında gibiyim.
şebnem, adın dilimin ortasına yuva yapmış guguk kuşu gibi, ne zaman ağzımı açsam uçuveriyor. hasretin gecenin mimarisi oldu, temeli, sütunları, kubbesi. seni sevmek, göğüs kafesimde bir gökdelen jeneratörü taşımakla aynı şey şebnem.
şebnem senin için buffalolar kurban edeyim, yağmur ormanlarını yakayım tabiatla kanlı bıçaklı olayım. şebnem tornavidayla dağlara oyuklar, mağaralar açayım. çölü avuç avuç başka yere taşıyayım.
şebnem bir öpücük ver, sonra yurdun dört bir yanına örülü demir ağları söküp trenleri karadan yürüteyim. türk kızılay'ına kan vereyim. oradan da altı nokta körler derneği'ne gideyim. körlere sesleneyim ''arkadaşlar, dünyanın kepazeliğini görmediğiniz için evet şanslısınız. fakat şebnem'in güzelliğini görebilmek için ölüp cennete gitmeniz gerekecek. sıkın dişinizi.''
öpüyorum gülüşünün bütün kıyılarını...
devamını gör...
sokak sanatı
şüphesiz sokak sanatı konusunda anılması gereken isimlerden biridir jr. agnès varda'nın da bulunduğu villages visages adlı belgeselden kendisini tanıdığım jr'a göre şehir, bir açık hava müzesidir. onun eserleriyle gerek banliyölerde, gerek harabe olmuş binaların duvarlarında, gerekse sıradan bir yürüyüş yaptığınız sokakların duvarlarında karşılaşabilmeniz olasıdır. dünyayı daha iyi bir yere çevirmek için çabalayan nadir sanatçılardan biridir kendisi. birbirinden değerli birkaç projesinden bahsetmek gerekirse:
israil ve filistin ülkelerindeki insanların her anlamda birbirlerine çok benzediklerini ama bunun farkında olmadıklarını görmesi üzerine aynı işi yapan israil ve filistinlilerin fotoğraflarını çekip israil ve filistin’i ayıran duvarların iki tarafında (muhtelif şehirlerde) sergilediği face 2 face projesi:

brezilya’da bulunan rio de janerio'nun, adı şiddetle özdeşleşmiş gecekondu bölgesi olan moro de providencia'da, uyuşturucu satıcılarının yaşadığı, silah seslerinin susmadığı bu mahalledeki çocuk ve özellikle kadınların mahallelerine ve yaşantılarına olan bakışını ortaya koymaya çalıştığı women are heroes projesine başlar. -2008 yılında başlayıp 2011’e kadar devam eden projeyi kamboçya, hindistan, kenya, liberya, sudan gibi birçok farklı ülke ve coğrafyada gerçekleştirir:

2008 yılında şehrin ya da hayatların geçirdiği değişiklikleri duvarlarda sergilemek amacıyla başladığı the wrinkles of the city adlı projesi:



projeye dahil olan şehirlerden biri de istanbul idi:


diğer tüm projelerine ve yapmış olduğu belgesellere göz atmak için ise:jr projects
israil ve filistin ülkelerindeki insanların her anlamda birbirlerine çok benzediklerini ama bunun farkında olmadıklarını görmesi üzerine aynı işi yapan israil ve filistinlilerin fotoğraflarını çekip israil ve filistin’i ayıran duvarların iki tarafında (muhtelif şehirlerde) sergilediği face 2 face projesi:

brezilya’da bulunan rio de janerio'nun, adı şiddetle özdeşleşmiş gecekondu bölgesi olan moro de providencia'da, uyuşturucu satıcılarının yaşadığı, silah seslerinin susmadığı bu mahalledeki çocuk ve özellikle kadınların mahallelerine ve yaşantılarına olan bakışını ortaya koymaya çalıştığı women are heroes projesine başlar. -2008 yılında başlayıp 2011’e kadar devam eden projeyi kamboçya, hindistan, kenya, liberya, sudan gibi birçok farklı ülke ve coğrafyada gerçekleştirir:

2008 yılında şehrin ya da hayatların geçirdiği değişiklikleri duvarlarda sergilemek amacıyla başladığı the wrinkles of the city adlı projesi:



projeye dahil olan şehirlerden biri de istanbul idi:


diğer tüm projelerine ve yapmış olduğu belgesellere göz atmak için ise:jr projects
devamını gör...
şu an yapılan iş
gaz nöbetleri ile uğraşıyorum. ne kadar uyudum hiçbir fikrim yok. ya 1 saat ya da o kadar bile degil. şimdi uyudu, masum masum yatıyor. ulen çocuk sen bir büyü bunların hesabını sorucam ben sana.
devamını gör...
türk erkeğinin çok yakışıklısına vereceği cevap
twitter--> çirkin erkekler ölsün bi zahmet.
devamını gör...
güzelliğin göreceli bir kavram olmaması
güzellik insanın kendi ile alakalı olmayan bir durumdur. güzellik karşıdan bakan gözün sizi nasıl gördüğüdür. biri dünyalar güzeli görür, diğeri dünyanın en çirkini olduğunuzu söyleyebilir. o yüzden görecelidir.
haa derseniz ki büyük çoğunluğun güzel dediği güzeldir. ona lafım yok. ama ona da güzel demeyen biri çıkarsa kesinlik bozulur. dolayısıyla göreceli olmuş olur.
hepinizin karşısına size güzel bakan biri çıkar umarım. *
haa derseniz ki büyük çoğunluğun güzel dediği güzeldir. ona lafım yok. ama ona da güzel demeyen biri çıkarsa kesinlik bozulur. dolayısıyla göreceli olmuş olur.
hepinizin karşısına size güzel bakan biri çıkar umarım. *
devamını gör...
tff 2. lig
2010 yılından beri kırmızı ve beyaz olmak üzere 2 ayrı grupta oynanan 3. klasman futbol ligidir.
güncel profesyonel liglerimizi yazalım:
süper lig >1. klasman
tff 1. lig > 2. klasman
tff 2. lig (2 ayrı grupta) > 3. klasman
tff 3. lig (4 ayrı grupta) > 4. klasman
(liglerin adları sponsorlara göre yıllar içinde değişebiliyor; spor toto- turkcell- misli.com-ptt gibi)
2. lige geri dönenim. şimdiki güncel sponsoru ile misli com 2. lig
beyaz grupta 19 takım var.
kırmızı grupta 20 takım var ve şu takımlardan oluşuyor:
eyüpspor
van bbsk
sakaryaspor
kırklarelispor
kırşehir bld
bodrumspor
etimesgut
turgutluspor
serikspor
karacabey birlik
tarsus idman yurdu
pazarspor
pendikspor
sivas belediye
bayburt göi
anadolu selçuklu
kastamonuspor
bugsaş
elazığspor
karabükspor
peki üst lige yükselme nasıl oluyor?
2. ligten tolam 3 takım 1. lige yükseliyor.
kırmızı grup birincisi
beyaz grup birincisi
yükselecek 3. takım şöyle belirleniyor. her grubun 2. 3. 4. ve 5. si kendi arasından tek maç eleme oynuyor.
2. ile 5.
3. ile 4.
buradan finale çıkan diğer grubun finalisti ile yine tek maç oynuyor. kazanan üst lige yükselen 3. ve son takım oluyor.
peki alt lige düşme nasıl oluyor?
her grubun son 3 takımı, toplamda 6 takım alt lige düşüyor.
bir düzenleme gerekiyor mu?
tff yöneticilerinin burayı okumadıklarını biliyorum ama yine de yazalım.
radikal bir değişiklik ile (son dakika değil ama kulüplere duyurularak ve fikirleri alınarak) grup uygulamasının kalkması gerekiyor.
bir sene kırmızı grupta olan takım, diğer sene beyaz grupta olabiliyor. iki grubun güç dengesi kesinlikle ayarlanamıyor. çünkü her iki gruba her bölgeden takım koymaya gayret ediyorlar. tamam deplasman uzaklıkları çok önemli ama öncelik güç dengesinde olmalı. bunun için de kırmızı grup - beyaz grup uygulaması kalkmalı ve şöyle olmalı:
kırmızı grubu ilk 10'da bitiren takımlar ve beyaz grubu ilk 10'da bitiren takımlar gelecek sene 2. ligi oluşturmalı.
kırmızı grubu son 10'da bitiren takımlar ve beyaz grubu son 10'da bitiren takımlar gelecek sene 3. ligi oluşturmalı.
böylece çok daha adil bir durum olur ve düşme ve klasman yükselme-düşme hesapları kolaylaşır.
üçüncü lig ise otomatikman artık dördüncü lig oluyor. istenirse yine 4 grupta devam edebilirler.
spor yöneticileri arasında spordan gelenlerin ve profesyonel yöneticilerin artması,
gençlerin spor yapma ve rekabet etme imkanlarının artırılması,
genç takım sporcularına kazanmaktan çok doğru yaşam ve doğru spor alışkanlıklarının kazandırılması dileklerimiz ile.
atamızın dediği gibi; sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını seviyoruz.
güncel profesyonel liglerimizi yazalım:
süper lig >1. klasman
tff 1. lig > 2. klasman
tff 2. lig (2 ayrı grupta) > 3. klasman
tff 3. lig (4 ayrı grupta) > 4. klasman
(liglerin adları sponsorlara göre yıllar içinde değişebiliyor; spor toto- turkcell- misli.com-ptt gibi)
2. lige geri dönenim. şimdiki güncel sponsoru ile misli com 2. lig
beyaz grupta 19 takım var.
kırmızı grupta 20 takım var ve şu takımlardan oluşuyor:
eyüpspor
van bbsk
sakaryaspor
kırklarelispor
kırşehir bld
bodrumspor
etimesgut
turgutluspor
serikspor
karacabey birlik
tarsus idman yurdu
pazarspor
pendikspor
sivas belediye
bayburt göi
anadolu selçuklu
kastamonuspor
bugsaş
elazığspor
karabükspor
peki üst lige yükselme nasıl oluyor?
2. ligten tolam 3 takım 1. lige yükseliyor.
kırmızı grup birincisi
beyaz grup birincisi
yükselecek 3. takım şöyle belirleniyor. her grubun 2. 3. 4. ve 5. si kendi arasından tek maç eleme oynuyor.
2. ile 5.
3. ile 4.
buradan finale çıkan diğer grubun finalisti ile yine tek maç oynuyor. kazanan üst lige yükselen 3. ve son takım oluyor.
peki alt lige düşme nasıl oluyor?
her grubun son 3 takımı, toplamda 6 takım alt lige düşüyor.
bir düzenleme gerekiyor mu?
tff yöneticilerinin burayı okumadıklarını biliyorum ama yine de yazalım.
radikal bir değişiklik ile (son dakika değil ama kulüplere duyurularak ve fikirleri alınarak) grup uygulamasının kalkması gerekiyor.
bir sene kırmızı grupta olan takım, diğer sene beyaz grupta olabiliyor. iki grubun güç dengesi kesinlikle ayarlanamıyor. çünkü her iki gruba her bölgeden takım koymaya gayret ediyorlar. tamam deplasman uzaklıkları çok önemli ama öncelik güç dengesinde olmalı. bunun için de kırmızı grup - beyaz grup uygulaması kalkmalı ve şöyle olmalı:
kırmızı grubu ilk 10'da bitiren takımlar ve beyaz grubu ilk 10'da bitiren takımlar gelecek sene 2. ligi oluşturmalı.
kırmızı grubu son 10'da bitiren takımlar ve beyaz grubu son 10'da bitiren takımlar gelecek sene 3. ligi oluşturmalı.
böylece çok daha adil bir durum olur ve düşme ve klasman yükselme-düşme hesapları kolaylaşır.
üçüncü lig ise otomatikman artık dördüncü lig oluyor. istenirse yine 4 grupta devam edebilirler.
spor yöneticileri arasında spordan gelenlerin ve profesyonel yöneticilerin artması,
gençlerin spor yapma ve rekabet etme imkanlarının artırılması,
genç takım sporcularına kazanmaktan çok doğru yaşam ve doğru spor alışkanlıklarının kazandırılması dileklerimiz ile.
atamızın dediği gibi; sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını seviyoruz.
devamını gör...
pink floyd
hakkında ne yazsam bilemediğim efsanevi, nickimden de anlaşılacağı üzere çok sevdiğim rock grubu.
bazı şeyler aşırı iyidir ve bu yüzden hakkında ne yazacağını da bilemezsin. bu da öyle bir grup işte. özellikle comfortably numb ve hey you dinlerken beni benden alır. en bilinen ve pink floyd’a başlama şarkılarıysa genelde wish you were here, another brick in the wall’dır.
hatta bir ara, another brick in the wall’un kullanımı zihinsel engelliler için eğitim ve dayanışma vakfı izev’e iki yıllığına ücretsiz verilmiştir ve sosyal farkındalık için çeşitli sanatçıların katkısıyla bir klip çekilmiştir.
klibe izev yaşam hakkı yazarak ya da heh tam şuraya tıklayarak ulaşabilir ve dinleyebilirsiniz. klibin orijinalineyse işte buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
ezcümle, pink floyd iyidir. klasiktir. iyi ki vardır. rock’a başlama nedenim olan gruptur. ayrıca, comfortably numb için buradan, hey you için buradan devam edebilirsiniz.
bazı şeyler aşırı iyidir ve bu yüzden hakkında ne yazacağını da bilemezsin. bu da öyle bir grup işte. özellikle comfortably numb ve hey you dinlerken beni benden alır. en bilinen ve pink floyd’a başlama şarkılarıysa genelde wish you were here, another brick in the wall’dır.
hatta bir ara, another brick in the wall’un kullanımı zihinsel engelliler için eğitim ve dayanışma vakfı izev’e iki yıllığına ücretsiz verilmiştir ve sosyal farkındalık için çeşitli sanatçıların katkısıyla bir klip çekilmiştir.
klibe izev yaşam hakkı yazarak ya da heh tam şuraya tıklayarak ulaşabilir ve dinleyebilirsiniz. klibin orijinalineyse işte buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
ezcümle, pink floyd iyidir. klasiktir. iyi ki vardır. rock’a başlama nedenim olan gruptur. ayrıca, comfortably numb için buradan, hey you için buradan devam edebilirsiniz.
devamını gör...
16 yaşındaki çocuğa pitbulların saldırması
"köpekler rehabilite merkezine götürüldü."
insanların aklıyla alay edilen bir başka olayı konu alan başlık.
bu canavarları "rehabilite" falan edemezsiniz kardeşim. pitbull denen bu labaratuvar ucubelerinin doğasında var bu saldırganlık. bu cinse mensup bütün köpeklerin toplanıp itlaf edilmesi gerekiyor; hem de acilen. üretimleri ve beslenmeleri de bir an önce yasaklanıp ısrarla insan hayatını hiçe sayarak bu yasağı delenlere ağır cezai yaptırımlar uygulanmalı. cinayet amacıyla silah bulundurmaktan farkı yok çünkü bu şeyleri beslemenin.
ülkedeki iki ayaklı psikopat popülasyonu yetmiyormuş gibi bir de yine bu türden insanların beslediği bu yaratıklar ile uğraşıyoruz.
vice city'de yaşasam, can güvenliğimden daha emin olurdum herhalde. hatta orada bile başıboş köpek yok ya neyse.
"rehabilite" edilmesi gereken ise, bu ölüm makinelerini besleyen ruh hastalarıdır.
edit: ulan hâlâ şuraya gelip "diğiyi kirlitiyirsiniz, yişim ilinlirini yik idiyirsiniz." diye öten bir güruh var... neresi lan pitbull'un "doğal yaşam alanı"? söyleyin biz de bilelim. canavarımsı yapsı için kasten ve doğal olmayan yollarla üretilmiş bir canlıdan bahsediyoruz. bilmiyorsanız gidin araştırın ormana bırakılan o köpeklerin ekosistem için nasıl zararlar doğurduğunu.
bir de bu, sözde hayvan haklarını savunan tipler çıkıp diğer insanları aşağılıyor ya, ölüyorum cidden.
ayrıca, gerçek anlamda "gelişmiş" ve insan hayatına değer veren ülkelerde, başıboş ve tehlikeli köpekler için ne tür önlemlerin alındığı da artık herkesin bildiği bir şey.
sadece köpek dediğime de bakmayın, genel olarak sokakta başıboş hayvan göremezsiniz bu ülkelerde.
sonuç olarak bir pitbull bile ne dereceye kadar eğitilebilir bilmiyorum ama şundan eminim ki akıl tutulması yaşayan bu insan topluluğunu eğitmek kesinlikle mümkün değil.
olan da yine, köpek saldırısına uğrayan ve hiçbir suçu olmayan masum insanlara oluyor.
insanların aklıyla alay edilen bir başka olayı konu alan başlık.
bu canavarları "rehabilite" falan edemezsiniz kardeşim. pitbull denen bu labaratuvar ucubelerinin doğasında var bu saldırganlık. bu cinse mensup bütün köpeklerin toplanıp itlaf edilmesi gerekiyor; hem de acilen. üretimleri ve beslenmeleri de bir an önce yasaklanıp ısrarla insan hayatını hiçe sayarak bu yasağı delenlere ağır cezai yaptırımlar uygulanmalı. cinayet amacıyla silah bulundurmaktan farkı yok çünkü bu şeyleri beslemenin.
ülkedeki iki ayaklı psikopat popülasyonu yetmiyormuş gibi bir de yine bu türden insanların beslediği bu yaratıklar ile uğraşıyoruz.
vice city'de yaşasam, can güvenliğimden daha emin olurdum herhalde. hatta orada bile başıboş köpek yok ya neyse.
"rehabilite" edilmesi gereken ise, bu ölüm makinelerini besleyen ruh hastalarıdır.
edit: ulan hâlâ şuraya gelip "diğiyi kirlitiyirsiniz, yişim ilinlirini yik idiyirsiniz." diye öten bir güruh var... neresi lan pitbull'un "doğal yaşam alanı"? söyleyin biz de bilelim. canavarımsı yapsı için kasten ve doğal olmayan yollarla üretilmiş bir canlıdan bahsediyoruz. bilmiyorsanız gidin araştırın ormana bırakılan o köpeklerin ekosistem için nasıl zararlar doğurduğunu.
bir de bu, sözde hayvan haklarını savunan tipler çıkıp diğer insanları aşağılıyor ya, ölüyorum cidden.
ayrıca, gerçek anlamda "gelişmiş" ve insan hayatına değer veren ülkelerde, başıboş ve tehlikeli köpekler için ne tür önlemlerin alındığı da artık herkesin bildiği bir şey.
sadece köpek dediğime de bakmayın, genel olarak sokakta başıboş hayvan göremezsiniz bu ülkelerde.
sonuç olarak bir pitbull bile ne dereceye kadar eğitilebilir bilmiyorum ama şundan eminim ki akıl tutulması yaşayan bu insan topluluğunu eğitmek kesinlikle mümkün değil.
olan da yine, köpek saldırısına uğrayan ve hiçbir suçu olmayan masum insanlara oluyor.
devamını gör...
fransa'da gençlere kültür harcamaları için 300 euro ödenmesi
ülkemizde neden böyle şeylerin olmadığını sorguladım biraz ama cevabı için çok düşünmeme gerek kalmadı. moralimi bozan haber.
devamını gör...
ahlakın ölmesi
ülkemizde 2002'den sonra doruk noktasına ulaşmıştır.
devamını gör...
kanuni sultan süleyman
net bir overrated'dır yavuz'un kurduğu zenginliğin üzerine saltanat yaşamıştır. aynı kemal derviş'in ekonomik yaptırımları sonucu iyileşmeler olması ve artan doktor sayısı ile teknolojinin gelişimiyle sağlık sisteminin iyileşmesi sonucu akp'nin hükümet oluşu ve iyi ekonominin ve sağlık sisteminin üzerine kurulup bakın ülkeyi biz düzelttik demesi gibi.
edit: gerçi fatih'e de bayılmam ama severim. fatih'den sonra rönesans ve reform gibi çağdaş hareketlerin ipin ucunu bu adam kaçırmıştır. bugün türkiye'nin en büyük problemi olan biatçılık kültünün yerleşmesini de sağlamıştır. o kadar zenginliğe rağmen tutarlı ve ayağı yere basan kurumlar kuramaması da cabasıdır. nitekim batı ve türkiye arasındaki temel farklardan birisi de kurumsuzluktur. vizyonsuz birisi olduğunu düşünüyorum.
piri reis ve pargalı ibrahim fan club.
edit: gerçi fatih'e de bayılmam ama severim. fatih'den sonra rönesans ve reform gibi çağdaş hareketlerin ipin ucunu bu adam kaçırmıştır. bugün türkiye'nin en büyük problemi olan biatçılık kültünün yerleşmesini de sağlamıştır. o kadar zenginliğe rağmen tutarlı ve ayağı yere basan kurumlar kuramaması da cabasıdır. nitekim batı ve türkiye arasındaki temel farklardan birisi de kurumsuzluktur. vizyonsuz birisi olduğunu düşünüyorum.
piri reis ve pargalı ibrahim fan club.
devamını gör...
zor okunan kitaplar
- anna karenina.
konusundan dolayı biraz ağır bir roman ama okurken heyecanlandırdığı kısımlar da bir hayli fazla.
konusundan dolayı biraz ağır bir roman ama okurken heyecanlandırdığı kısımlar da bir hayli fazla.
devamını gör...
normal sözlük'te çaylak vurgusu yapmayalım kampanyası
çaylak vurgusunu mizah amacıyla yaptığım için fazla da umrumda olmayan kampanya.
ciddi ciddi yapanlar düşünsün, ben gülüp geçtim.
ciddi ciddi yapanlar düşünsün, ben gülüp geçtim.
devamını gör...
oğuz aral
türkiye'ye çok büyük hizmetler yapmış bir çizerdir kendisi.
karikatür öğretmeninden ziyade bir "baba"dır o.
şöyle eski çizerlerin konuşmalarını dinlerseniz mutlaka kendisinden bahsedildiğini ve saygıyla anıldığını görürsünüz.
öğrencilerine bol bol tembihlediği gereksiz taramalardan kaçının sözüyle de ün salmıştır.
her dönemde kişiliğini korumuş kalemini konuşturmuş galip tekin, bülent arabacıoğlu, ilban ertem gibi pek çok kaliteli çizeri yetiştirmiş ve türkiye'ye gırgır gibi muhteşem bir mizah dergisini armağan etmiştir.
ayrıca avni, utanmaz adam, huysuz ihtiyar gibi ölümsüz karakterlerin yaratıcısıdır.
saygı ve minnetle...
karikatür öğretmeninden ziyade bir "baba"dır o.
şöyle eski çizerlerin konuşmalarını dinlerseniz mutlaka kendisinden bahsedildiğini ve saygıyla anıldığını görürsünüz.
öğrencilerine bol bol tembihlediği gereksiz taramalardan kaçının sözüyle de ün salmıştır.
her dönemde kişiliğini korumuş kalemini konuşturmuş galip tekin, bülent arabacıoğlu, ilban ertem gibi pek çok kaliteli çizeri yetiştirmiş ve türkiye'ye gırgır gibi muhteşem bir mizah dergisini armağan etmiştir.
ayrıca avni, utanmaz adam, huysuz ihtiyar gibi ölümsüz karakterlerin yaratıcısıdır.
saygı ve minnetle...
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisi
çift birbirine uzak olunca özlüyorsunuz ve ilk bir araya gelişte samimi anlar yaşanıyor. tercihimdir. tecrübeyle sabittir uzuuun süre yürütülebilir.
devamını gör...
