unutulan internet fenomenleri
kenan komutan.
devamını gör...
boğaziçi üniversitesi ikiye bölünebilir
azıcık aklı olan ve türkiye'deki yönetenlerin anlayışını bilen herkes yeni fakültelerin neden kurulduğunu biliyor. bölünme olayına gerek olacağını sanmıyorum. bunun asıl amacının rant meselesi olması muhtemel. 5'li çetenin boğaziçi arazisine göz diktiği gibi bir söylenti var. oradaki imar kararlarını onaylayacak bir üniversite yönetimi gerekiyor tabii. şimdi hızlıca yeni fakültelere hocalar alınacak, ardından yeni fakültelerdeki hocalar üniversite senatosunda görevlendirelecekler. tipik ülke manzaraları işte. artık yolsuzluk yöntemlerine o kadar aşinayız ki her adımları öngörülebilir oluyor.
devamını gör...
ben evlendiğimde 45 kiloydum
eğer ki annelere bütün dünyanın onları duyacağı bir mikrofon verilseydi söyleyecekleri cümle yemin ederim bu olurdu.
devamını gör...
lord arthur savile’nin suçu
oscar wilde kitabıdır.
oscar wilde, vahşi bir masalcıdır. aslında belki de bu soyisminden kaynaklanan bir yanılgıdır. oscar wilde’ın yazdığı her şey sizi duvardan duvara vurur ama büyük bir şefkatle. intihara meyletmenize neden olacak şeylerden yazmıştır, aşktan nefret etmenizi sağlayacak şeyler de ama içinizde umutla dolduran sayfaları da vardır oscar wilde abimizin. bu kitapta 5 öykü birbirini kovalıyor. hepsi sırayla zihninizi allak bullak edecek türden. tabii eğer bunları çocuk masalı sayıp burun kıvırmazsanız.
ilk öykü kendini gerçekleştiren kehanete bir örnek belki de. bazen okuduğunuz falların, burçların size geleceği gösterdiğini düşünürsünüz. aslında belki de okuduğunuz şeyleri gerçekleştirmek için içinizde farkında olmadığınız bir dürtü sizi ele geçirmektedir. unutmayın olumsuz bir kehanet önce kahini vurur.
ikinci öyküde korkularınızın sizin onları ne kadar ciddiye aldığınızla ilgili olduğunu göreceksiniz. gece vakti yolda yürürken arkanızda bir ses duyarsınız ve adımlarınızı hızlandırdıkça korkunuz artar, korkunuz arttıkça adımlarınız hızlanır. halbuki belki de sadece üzerine bastığınız kuru bir daldan gelmiştir ses. ciddiye almasanız korkmanız için bir neden yoktur.
üçüncü öykü herkesin bildiği mutlu prens öyküsüdür. ve mutlu prens yaptıkları ve yaşadıkları ile sizi derin duygulara batırıp çıkarır.
dördüncü öykü çoğu insanın bildiği ama yazarını tanımadığı klasik bülbül ve gül öyküsü. okuduğunuz zaman kalbinize batan gül dikeninin acısını duyacak ve insanoğlunun dünya için bir virüs olduğuna emin olacaksınız.
son öykü ise yine o çok meşhur öykülerden biri olan bencil dev öyküsüdür. bunu uyumadan hemen önce okursanız bir cennet bahçesinde rüyalara dalacaksınız.
oscar wilde, vahşi bir masalcıdır. aslında belki de bu soyisminden kaynaklanan bir yanılgıdır. oscar wilde’ın yazdığı her şey sizi duvardan duvara vurur ama büyük bir şefkatle. intihara meyletmenize neden olacak şeylerden yazmıştır, aşktan nefret etmenizi sağlayacak şeyler de ama içinizde umutla dolduran sayfaları da vardır oscar wilde abimizin. bu kitapta 5 öykü birbirini kovalıyor. hepsi sırayla zihninizi allak bullak edecek türden. tabii eğer bunları çocuk masalı sayıp burun kıvırmazsanız.
ilk öykü kendini gerçekleştiren kehanete bir örnek belki de. bazen okuduğunuz falların, burçların size geleceği gösterdiğini düşünürsünüz. aslında belki de okuduğunuz şeyleri gerçekleştirmek için içinizde farkında olmadığınız bir dürtü sizi ele geçirmektedir. unutmayın olumsuz bir kehanet önce kahini vurur.
ikinci öyküde korkularınızın sizin onları ne kadar ciddiye aldığınızla ilgili olduğunu göreceksiniz. gece vakti yolda yürürken arkanızda bir ses duyarsınız ve adımlarınızı hızlandırdıkça korkunuz artar, korkunuz arttıkça adımlarınız hızlanır. halbuki belki de sadece üzerine bastığınız kuru bir daldan gelmiştir ses. ciddiye almasanız korkmanız için bir neden yoktur.
üçüncü öykü herkesin bildiği mutlu prens öyküsüdür. ve mutlu prens yaptıkları ve yaşadıkları ile sizi derin duygulara batırıp çıkarır.
dördüncü öykü çoğu insanın bildiği ama yazarını tanımadığı klasik bülbül ve gül öyküsü. okuduğunuz zaman kalbinize batan gül dikeninin acısını duyacak ve insanoğlunun dünya için bir virüs olduğuna emin olacaksınız.
son öykü ise yine o çok meşhur öykülerden biri olan bencil dev öyküsüdür. bunu uyumadan hemen önce okursanız bir cennet bahçesinde rüyalara dalacaksınız.
devamını gör...
anneyle olan ilişki
şimdilerde bir fatiha kadardır.
devamını gör...
trt diyanet çocuk kanalı'nın kurulması
diyanet son zamanlarda ''türk aile yapısı'' diyerek dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek için çok çalışıyor.
“diyanet’in her geçen yıl artış gösteren faaliyetleri, mevcut iktidar tarafından arzu edilen toplumsal değişime ivme kazandırma amacıyla hayata geçiriliyor. aile kurumunun bütünlüğünü korumaya yönelik çalışmalar, kadınların boşanmalarını engelleme amacıyla gerçekleştirilen etkinlikler, çocukları kavramakta zorlandıkları dinî kavramlarla tanıştıran eğitimler, gençlere kyk yurtlarında verilen manevi danışmanlık hizmetleri, üniversite kampüslerinin tamamına cami/külliye yapılması, tahayyüllerdeki toplumu inşa etmek için atılan adımlar arasında yerini alıyor. bu çalışmaların bizzat diyanet işleri başkanlığı himayesinde yürütülmesi, kurumun cumhuriyet tarihinde belki de hiç olmadığı kadar araçsallaştırıldığını ortaya koyuyor.”
bu konuda yazılmış "biz her şeyiz" diyanet'in işleri isimli kitabı okumanızı öneririm. konuyla ilgili yazar burcu karakaş ile yapılan röportaj aşağıdadır. (46. dakikadan itibaren izleyebilirsiniz)
“diyanet’in her geçen yıl artış gösteren faaliyetleri, mevcut iktidar tarafından arzu edilen toplumsal değişime ivme kazandırma amacıyla hayata geçiriliyor. aile kurumunun bütünlüğünü korumaya yönelik çalışmalar, kadınların boşanmalarını engelleme amacıyla gerçekleştirilen etkinlikler, çocukları kavramakta zorlandıkları dinî kavramlarla tanıştıran eğitimler, gençlere kyk yurtlarında verilen manevi danışmanlık hizmetleri, üniversite kampüslerinin tamamına cami/külliye yapılması, tahayyüllerdeki toplumu inşa etmek için atılan adımlar arasında yerini alıyor. bu çalışmaların bizzat diyanet işleri başkanlığı himayesinde yürütülmesi, kurumun cumhuriyet tarihinde belki de hiç olmadığı kadar araçsallaştırıldığını ortaya koyuyor.”
bu konuda yazılmış "biz her şeyiz" diyanet'in işleri isimli kitabı okumanızı öneririm. konuyla ilgili yazar burcu karakaş ile yapılan röportaj aşağıdadır. (46. dakikadan itibaren izleyebilirsiniz)
devamını gör...
valdaro aşıkları
italya'da mantova yakınlarında keşfedilen ve 6.000 yıllık bir geçmişe sahip, gözlerinin içlerine bakarak kucaklaşan iki iskeletin ebediliğine ''valdaro aşıkları'' adı verilmiş.

bu iskeletler neolitik döneme ait ve o dönemde ''çift cenaze'' törenleri daha doğrusu kişilerin çift olarak gömülmesi çok nadir görüldüğünden tarih için önemli bir yere sahip. ölümlerinin sebebi bilinmemekle birlikte hemen şairleşmeyi seven insan evlatları başta neolitik dönemin ''romeo and juliet''i olduklarını ve talihsiz bir şekilde öldüklerini öne sürmüş olsalar da incelemeler sonucu kişilerin ölümüne kendilerinin sebep olmadığı ortaya çıkmış. aslında tarihte annelerin çocuklarına sarılmış bir şekilde bulunduğu örnekler mevcut olsa da bir kadın ve erkeğin birbirlerini bu denli kucaklayarak gömülmüş olmaları önemli bir yere sahip. ayrıca yapılan ilk incelemelerde dişlerin fazla zarar görmemesinde ötürü 20'li yaşlarında oldukları düşünülmüş.
kazıyı yöneten arkeolog elena maria menotti‘ydi. iskeletler sadece on dört yıl önce (2007) bulunduğunda, onlarla ilgili herhangi bir bilgiyi bu kadar çabuk tanımlamak gerçekten zordu. çünkü bu süreç, her kemiğin derinlemesine incelenmesi gereken uzun bir süreçtir. menotti, çiftin ayrılmamasına, bulundukları şekilde taşınmaları ve korunmaları gerektiğine karar verdi. böylece kazı ekibi, keşiflerini toprak bir plaka şeklinde kazdı ve tahta bir kutuya yerleştirdi.
belki de tam olarak neden öldükleri asla bilinmeyecek ve bizler tahminden ötesine gidemeyeceğiz fakat ölümlerinden binlerce yıl sonra bile aynı şekilde muhafaza edilmeleri insanın içini nedensizce rahatlatıyor.

bu iskeletler neolitik döneme ait ve o dönemde ''çift cenaze'' törenleri daha doğrusu kişilerin çift olarak gömülmesi çok nadir görüldüğünden tarih için önemli bir yere sahip. ölümlerinin sebebi bilinmemekle birlikte hemen şairleşmeyi seven insan evlatları başta neolitik dönemin ''romeo and juliet''i olduklarını ve talihsiz bir şekilde öldüklerini öne sürmüş olsalar da incelemeler sonucu kişilerin ölümüne kendilerinin sebep olmadığı ortaya çıkmış. aslında tarihte annelerin çocuklarına sarılmış bir şekilde bulunduğu örnekler mevcut olsa da bir kadın ve erkeğin birbirlerini bu denli kucaklayarak gömülmüş olmaları önemli bir yere sahip. ayrıca yapılan ilk incelemelerde dişlerin fazla zarar görmemesinde ötürü 20'li yaşlarında oldukları düşünülmüş.
kazıyı yöneten arkeolog elena maria menotti‘ydi. iskeletler sadece on dört yıl önce (2007) bulunduğunda, onlarla ilgili herhangi bir bilgiyi bu kadar çabuk tanımlamak gerçekten zordu. çünkü bu süreç, her kemiğin derinlemesine incelenmesi gereken uzun bir süreçtir. menotti, çiftin ayrılmamasına, bulundukları şekilde taşınmaları ve korunmaları gerektiğine karar verdi. böylece kazı ekibi, keşiflerini toprak bir plaka şeklinde kazdı ve tahta bir kutuya yerleştirdi.
belki de tam olarak neden öldükleri asla bilinmeyecek ve bizler tahminden ötesine gidemeyeceğiz fakat ölümlerinden binlerce yıl sonra bile aynı şekilde muhafaza edilmeleri insanın içini nedensizce rahatlatıyor.
devamını gör...
sosyal medyadan tanıştığı kişiyi evinde ağırlamak
risklidir.
vapurda yol tarif ettiğim hintli turistleri, gezmeleri bittikten sonra evimde yemeğe davet etmiştim. evde hazırlanırken “acaba bunlar beni keser mi” diye hafiften tırsıp komşuya da bilgi vermiştim. o da bir ara oğluyla bir tabak yemek gönderip bizi kontrol etmişti. kötü bişey olmadı neyse ki, benim balık pişirmem ve turistlerin vejetaryen çıkmaları hariç.* bir de hindistan’a hiç gitmemiş, amerika’da doğup büyümüş olduklarını öğrenince hayal kırıklığına uğramam ve hint kültürüyle ilgili onlardan bir şey öğrenememem dışında. ha pardon! hintlilerin yeme tercihleriyle ilgili fikir sahibi olmuştum…
vapurda yol tarif ettiğim hintli turistleri, gezmeleri bittikten sonra evimde yemeğe davet etmiştim. evde hazırlanırken “acaba bunlar beni keser mi” diye hafiften tırsıp komşuya da bilgi vermiştim. o da bir ara oğluyla bir tabak yemek gönderip bizi kontrol etmişti. kötü bişey olmadı neyse ki, benim balık pişirmem ve turistlerin vejetaryen çıkmaları hariç.* bir de hindistan’a hiç gitmemiş, amerika’da doğup büyümüş olduklarını öğrenince hayal kırıklığına uğramam ve hint kültürüyle ilgili onlardan bir şey öğrenememem dışında. ha pardon! hintlilerin yeme tercihleriyle ilgili fikir sahibi olmuştum…
devamını gör...
honore de balzac
balzac bir yazar olarak kendini acımasızca zorlardı, bunu yaparken büyük edebi hırsının yanı sıra, asla sonu gelemeyen alacaklıları ve durmadan içtiği kahvelerden ilham alırdı. herbert j. hunt'ın yazdığına göre, " rahatlama ve keyif alemleriyle kesilen çalışma alemleriyle " meşguldu. balzac çalışırken acımasız bir program uyguluyordu. saat altıda hafif bir akşam yemeği yiyip uykuya dalıyordu. gece saat birde uyanıp yazı masasının başına oturuyor ve yedi saat sürecek çalışmasına başlıyordu. sekizde, doksan dakika kestirmek için kendine izin veriyor; sonra dokuz buçuktan dörde kadar çalışmaya devam ediyor, bu arada da fincan fincan sade kahve içiyordu. ( bir tahmine göre, günde nerdeyse elli fincan kahve tketiyordu.) balzac dörtte yürüyüşe çıkıyor, banyo yapıyor ve altıya kadar ziyaretçilerini ağırlıyor, sonra aynı döngü yeniden başlıyordu. 1830'da "günler güneşin altında kalmış buz parçaları gibi ellerimin arasında eriyip gitti," diye yazmıştı. "yaşamıyor , berbat bir biçimde kendimi tüketiyorum fakat çalışmaktan ya da başka bir sebepten ölmek arasında hiçbir fark yok."
günlük ritüeller, mason currey
devamını gör...
kızların espri yapmayı becerememesi
kızların çocukluktan beri;
"ayıp öyle konuşma"
"çok sesli gülme"
gibi baskılara maruz kalarak büyümelerinin etkisiyledir.
yine de espri yapabilen kızlar ya da espri yapamayan erkekler vardır.
"ayıp öyle konuşma"
"çok sesli gülme"
gibi baskılara maruz kalarak büyümelerinin etkisiyledir.
yine de espri yapabilen kızlar ya da espri yapamayan erkekler vardır.
devamını gör...
leonid rogozov
takvimler 1962 senesini gösterirken bir gün, acıyla kıvranmaya başlamıştır.
kendisi bir hekim olduğu için, ağrının yeri, belirtileri gibi şeyleri kafasında oturtur ve ne olduğunu farkeder. apandisiti iltihaplanmıştır ve patlamak üzeredir.
rogozov o sırada antartika'da bir keşif görevindedir. yüzlerce kilometre yakında bile, kendisi haricinde tek doktor yoktur. ölmesine hemen hemen 24 saat kaldığını görünce verilecek en zor kararlardan birini verir.
kendine apandisit ameliyatı yapmak. (bkz: apendektomi)
kendisi bu kararını bir kaç iş arkadaşına söylemiş ve hazırlıklara başlamıştır. tutulan aynalar ve ışıklar yardımıyla en başta karın bölgesine lokal anestezi uygular, sonra derin bir kesik atarak ameliyata başlar. kan kaybından dolayı gittikçe yorgun düşse de, kendine yaptığı ameliyatı aynalardan takip ettiğin için, yansımadan oluşan bir optik yanılgı nedeniyle yanlışlıkla kör bağırsağını kesse de (ki ana ameliyata ara verip, hasar verdiği bağırsağını dikerek tamir etmiş, sonra devam etmiştir) en sonunda apandisite ulaşır, başarılı bir şekilde alır ve kendini diker, ameliyatı başarılı şekilde sonlandırarak tıp tarihine geçer.
ameliyat sonrasında, hiç komplikasyon yaşamadan ve rahat bir şekilde, 1 hafta içinde iyileşmiştir.
doktor bey, 2000 senesinde ölmüştür ancak sahip olduğu demirden irade hala konuşulur.
kendisi bir hekim olduğu için, ağrının yeri, belirtileri gibi şeyleri kafasında oturtur ve ne olduğunu farkeder. apandisiti iltihaplanmıştır ve patlamak üzeredir.
rogozov o sırada antartika'da bir keşif görevindedir. yüzlerce kilometre yakında bile, kendisi haricinde tek doktor yoktur. ölmesine hemen hemen 24 saat kaldığını görünce verilecek en zor kararlardan birini verir.
kendine apandisit ameliyatı yapmak. (bkz: apendektomi)
kendisi bu kararını bir kaç iş arkadaşına söylemiş ve hazırlıklara başlamıştır. tutulan aynalar ve ışıklar yardımıyla en başta karın bölgesine lokal anestezi uygular, sonra derin bir kesik atarak ameliyata başlar. kan kaybından dolayı gittikçe yorgun düşse de, kendine yaptığı ameliyatı aynalardan takip ettiğin için, yansımadan oluşan bir optik yanılgı nedeniyle yanlışlıkla kör bağırsağını kesse de (ki ana ameliyata ara verip, hasar verdiği bağırsağını dikerek tamir etmiş, sonra devam etmiştir) en sonunda apandisite ulaşır, başarılı bir şekilde alır ve kendini diker, ameliyatı başarılı şekilde sonlandırarak tıp tarihine geçer.
ameliyat sonrasında, hiç komplikasyon yaşamadan ve rahat bir şekilde, 1 hafta içinde iyileşmiştir.
doktor bey, 2000 senesinde ölmüştür ancak sahip olduğu demirden irade hala konuşulur.
devamını gör...
yurt dışına çıkış harcı
henüz yurt dışına çıkmadığım için hiç ödemediğim, yasal bir soygun olduğunu düşündüğüm harçtır.
devamını gör...
ünlü olma şansınız olsa hangi yolla ünlü olurdunuz sorunsalı
tiyatro oyuncusu olarak.
devamını gör...
kokusu yaşam sevincini artıran şeyler
sevilenin kokusu.
tanım: kokusu yaşam sevincini artıran şeylerin paylaşıldığı başlık.
tanım: kokusu yaşam sevincini artıran şeylerin paylaşıldığı başlık.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
(bkz: ahmed arif)
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
(bkz: ahmed arif)
devamını gör...
musicbuddy
sıcak sıcak yeni çıktı efenim..
devamını gör...
ben senin krallığın ülkene yetiştim
benzetmelerine, betimlemelerine bayıldığım, başlığını açtığıma çok mutlu olduğum ilhan berk şiirdir.
ben senin krallığın ülkene yetiştim
kaldım gölge tanımayan güzelliğinle.
her sabah büyüten denizimizi böyle
gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim.
sen o çıktığım sularsın, zencim benim
denize bakan evler gibiyim seninle.
dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle
beni şey et gülüşlerini bekleyeyim.
sen gittiğin o ülkesin varılmıyorsun
vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara
güzelliğin balıkları gibi istanbul'un.
şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış
yankımış denizlere öbür kadınlara
dünyada sizinle istanbul olmak varmış.
ben senin krallığın ülkene yetiştim
kaldım gölge tanımayan güzelliğinle.
her sabah büyüten denizimizi böyle
gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim.
sen o çıktığım sularsın, zencim benim
denize bakan evler gibiyim seninle.
dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle
beni şey et gülüşlerini bekleyeyim.
sen gittiğin o ülkesin varılmıyorsun
vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara
güzelliğin balıkları gibi istanbul'un.
şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış
yankımış denizlere öbür kadınlara
dünyada sizinle istanbul olmak varmış.
devamını gör...
güne bir film repliği bırak
"sence de hayat harikulade güzel, harikulade saçma bir şey değil mi?" (bkz: fakat müzeyyen bu derin bir tutku)
devamını gör...

