bana güvenmemek için nedenin yok dediğim eski sevgilim " elimde bıçak olmadığı için elinde bıçak yok. elime bıçak alacağımı hissetsen, elime bıçak almamı bile beklemeden beni bıçaklardın" demişti. hep beynimde dolanır bu cümle.

millet sevgilisini her an bıçaklanacak gibi korur kollar, kızın ayağına taş değer diye taşların üstüne yatar, tırnağı kırılsa dünyayı yakar, ne bileyim dünya üzerinde en masum varlık o gibi davranır, benim gördüğüm muameleye bak arkadaş.

başka kadın az sessiz kalsa "yavrum neye bozuldun söyle, seni bilmeden kırdım mı " diye soruyorlar, bana aynı adam "kim bilir ne şeytanlıklar peşindesin, ne düşünüyorsun" diye soruyordu.

yasık.
devamını gör...

türkiyede sekse seks hariç her şey deniyor.

(bkz: işi pişirmek)
(bkz: mercimeği fırına koymak)
(bkz: düzüşmek)
(bkz: kerkinmek)
(bkz: sıcak yuva bulmak)
(bkz: götürmek)
(bkz: anahtarı deliğe yerleştirmek)
(bkz: ceviz kırmak)
(bkz: kaçak et kesmek)
(bkz: operason yapmak)
(bkz: yangına vermek)
(bkz: takılmak)
(bkz: takmak)
(bkz: binmek)
(bkz: delmek)
(bkz: becermek)
(bkz: vermek)
(bkz: tek kale maç)
(bkz: aganigi naganigi)
(bkz: güreş)
(bkz: dar alanda kısa paslaşmalar)
(bkz: comolokko)
(bkz: vuruşmak)
(bkz: alış veriş)
(bkz: dondurmam gaymak)
(bkz: kim kime dum duma)
(bkz: fanfinifinfon)
(bkz: vur kaç)
(bkz: bafi)
(bkz: pompa)
(bkz: yaramazlık)
(bkz: jamiryo)
(bkz: fiki fiki)


bitmez...
devamını gör...

rahmetli barış manço bir söyleşisinde şöyle der: çıkmaz sokağa girmeden gösterelim ve hiçbir insandan esirgemeyelim sevgilerimizi. üç beş günlük dünya hayatı değmiyor hiçbir kavgaya. ben de yapmamız gereken en önemli şeyin bu olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

1750 yılında doğup 2006 yılında 256 yaşında ölen adwaitya adlı kaplumbağa zamanının en yaşlı hayvanı olarak anılıyordu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

o zamanlar londra'da staj yapıyorum. ay çok havalı başladı hikaye. neyse. ve stajdaki ilk günüm ve o zamanlar adetim çok düzensiz olduğundan, bi haber mutlu mutlu geziniyorum. her neyse patronum da, asistanı da çok ama çok tatlı adamlar ve ufacık ofiste beraber çalışıyoruz. en önemli şeyi söylemedim tabi, siyah kısa bir elbise de var üstümde.
her neyse iş bitimine bir kaç saat kaldığında adet belirtilerini hissedince, tuvalete koştum hemen. sonrasında karnım acıktı deyip, köşedeki markete gitmek istediğimi söyledim ama patronum ortak buz dolabındaki sandviçlerden verdi. sonra içecek bi şeyler lazım dedim, çay yaptı bana. başka bahane o an aklıma gelmeyince, peçete koyayım dedim zaten ilk gün. çok da gelmez. hızlıca koydum ve o son bir kaç saat işime devam ettim.
iş bittikten sonra bütün ofislerin olduğu ortak binayı gezdik patronumla. sekreterlerin olduğu ortak odayı, ortak mutfağı, dinlenme odalarını, terası ve bu sürede bir sürü insanla tanıştım. small talklar fln acayip mutluyum. beni sevdiler. tabi adet olduğumu tamamen unuttuğum anlar oldu bunlar. ama içten içe de bi tuhaflık var.
iş çıkışında oda arkadaşım beni almaya gelmişti. markete yöneldik, ben markette bi taraftan tuvalet bakınıp, bir taraftan da ödeme yaparken heyecanlı bir şekilde günümün çok iyi geçtiği anlatıyordum.
sonra kasadayken durdu ve bana dedi ki: elbisenin altından çıkan tuvalet kağıdı da tabi sana çok şans getirmiştir. ıyi de kombin olmuş.
devamını gör...

şimdi geliyo ''bu başlığı açarken utanmadın mı'' tayfa..
devamını gör...

hiç bir zaman olamadım. gözlüklü elinde kitap en arkada oturan silik bi tiptim. şimdi ne değişti denilirse artık lens takıyorum.
devamını gör...

53.000 karakterlik ellerimle yazdığım ve tek bir alıntı içermeyen devil may cry tanımım var sözlük bana devil may cry rozetini bile çok gördü ben bu konuda daha fazla yorum bile yapmak istemiyorum. yoldaşı da mundus'a havale ediyorum, underworld'e kadar yolun var sözlük.

edit: ayrıca dante var vergil yok. hayır neden yok mantıklı bile değil ki. adamlar ikiz zaten koy kenara mavilisini kim anlayacak. hayatınızda hiç judgement cut atmamış gibi kötüsünüz.
devamını gör...

birinin gözünüzün içine baka baka yalan söylemesi ve sizi aptal yerine koyması. sadece midem bulansa yine iyi. suratlarına kusmak istiyorum.
devamını gör...

an itibariyle katıldığım etkinliktir.
şu adamla aynı hissiyatı yaşadım.
devamını gör...

buraya yazacağım, metal müziğe önyargılı olanların önyargılarını kırmaları için güzel şarkıları yazacağım rehber. diğer yazarlardan da yazmadığım/bilmediğim şarkıları yazmalarını bekliyorum.

düdüt: aşağıya yazan arkadaşlar, lütfen çok sert şarkılar yazmayın. insanı soğutur maazallah.

(bkz: metallica)

1-the day that never comes


2-the unforgiven


3-enter sandman


(bkz: megadeth)

1-tornado of souls


2-a tout le monde


3-she-wolf


bonus-addicted to chaos


(bkz: iron maiden)

1-fear of the dark


2-dance of death


3-blood brothers


düdüt: megadeth'e bonus eklendi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hans holbein the younger olarak da bilinen alman ressam. babası hans holbein the elder da late gothic school'dan başarılı bir ressamdır.
1526'da ingiltere'ye taşındığında thomas more ile arkadaşlık etmiş ve kısa sürede ününü duyurmuştur. 1532'de ingiltere'ye geri döndüğünde kariyeri daha da yükselişe geçmiştir diyebiliriz. bu tarihten sonra thomas cromwell ve anne boleyn'in himayesi altına girip onlar için çalışmaya başlamıştır. 1535'te kralın* ressamı olmuştur.
özellikle portreleri hem tarihi kaynak olarak hem de sanat tekniği ve kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır.

john rowlands onun için şunu söylemiş:

mükemmelliğe ulaşma çabası, modelin profili için doğru çizgiyi fırçasıyla araması, portre çizimlerinde çok belirgindir. eleştirel yeteneği ve onun modelin karakterine ilişkin algısı, holbein'in bir portre ressamı olarak yüce büyüklüğünün gerçek bir ölçüsüdür. portrelerindeki açıklayıcı profili ve duruşu hiç kimse aşamadı: holbein, anlatıcı kullanımları sayesinde, modellerinin karakterini ve benzerliğini yüzyıllar boyunca rakipsiz bir ustalıkla aktarmaya devam ediyor.


self portrait
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

portrait of viii. henry
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

portrait of sir thomas more
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aslında toplum artık birileri bizim hakkımızda ne düşünür diye korkmuyorlar hatta fenomen olmak uğruna kendilerini, ailelerini küçük düşürmekten zerre çekinmeyen insanlar var artık.
statü, bir kimsenin bir toplumda ya da topluluk içindeki durumu, yeri, kazandığı saygınlık olarak geçiyor. ancak şu anda çoğu kişiye göre statü yolunun önemi olmaksızın daha çok kişiden beğeni alabilmek.
devamını gör...

fikret mualla-mavi bar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendini hiçe saymakla eş değerdir.
devamını gör...

leonardo da vinci bu kitabı ayna görüntülü tekniği ile yazmıştır. yani kelimelerin sağdan sola doğru okunması gerekiyor.
kitap hidrolik ve su hareketleri üzerine yazılmıştır. suyun gelgit hareketi, setler ve barajlar üzerine odaklanan kitap ayrıca ay-dünya-güneş arasındaki ilişkiye de yer vermektedir. içerisinde çokça çizim ve taslak barındırır. bunlardan birisi de galata köprüsü ile ilgilidir.

bill gates tarafından 11 kasım 1994'te 30,802,500 dolara satın alınan bu kitap, dünyanın en pahalı kitabı olarak bilinir.
devamını gör...

özlemek, insanın mutlu ve huzurlu olduğu anlara dönme isteğidir. sonuçta bir burukluk, boğazda bir düğüm kalacaktır.
özlemek, insanın tekrar güzel ve iyi hissetmek için çırpınışıdır.
özlemenin iyi yanı hala bir şeyler hissedebildiğimizin kanıtıdır. hissedebildiğimiz sürece insanlığımız adına umut var olacaktır.
devamını gör...

bireyleri birbirinden ayıran kişilik özellikleri üzerine yoğunlaşır. insanların karakter özelliklerini anlayabilmek için çeşitli kişilik testleri geliştirir. duygusallık,dışadönüklük,yeniliğe açık olma durumu yani her bireyde farklı olan bu durumları analiz ederek önyargılarıları,stresle başa çıkma yöntemleri ve depresyonla baş etme durumunu kişisel farklı metotlarla çözümlemeye çalışır.
insanlar yalnızca kendini gerçekleştirme eğilimiyle motive edilirler.
her birey kendi özgünlüğünü ve ayrıcalığını farkına varıp kendi içindeki engin denizlere yol almalı.bu noktada kendini iyi tanımana yardımcı olan bir psikoloji alanıda diyebiliriz kişilik psikolojisine.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: josé mauro de vasconcelos) ın efsane kitabı. her yaşta tekrar okunması gereken kitaplardan biri. çoğu kişi tarafından çocuk kitabı olarak bilinse de bence asla öyle değil. ben de ilk kez ortaokul yıllarımda okumuştum. ancak şimdilerde arada bir açar okurum. her okuduğumda yeni şeyler öğrenir yeni anlamlar çıkarırım. zeze.. üzümlü kekim. muhteşem kalbi olan canım zeze.
en basit tabirle zeze'nin hayal dünyasını anlatıyor kitap. zeze kim mi? çok çocuklu fakir bir ailenin, hem ailesinden hem diğer insanlardan herkesten şiddet gören minik çocuğu. yüreği kocaman zeze, hayal dünyası kocaman zeze. bana ve bir çok kimseye hayal kurmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu öğretmiştir zeze. kitabı okurken zeze'yle özdeşleşiyor, annesine anne babasına baba dayısına dayı ablasına abla diyesiniz geliyor. ailenin içine sizi çekiyor. zeze'yle beraber siz de yaşıyorsunuz bütün olayları. tabi ki akılda kalan bir çok şey vardır kitapta ama ben zeze'nin gördüğü şiddeti unutamıyorum. ve yaptığı şey onu (babasını) kalbiyle öldürmek. ve unutarak öldürmek.
zeze'nin bahçede bir ağacı vardır. bu ağacıyla konuşur. her gün başından geçenleri anlatır. ve ağacın da kendisiyle konuştuğunu düşünür. kitapta zeze'nin iç sesi gibi veriliyor bu ağacın konuşmaları. ve gerçekten bu ağaçla olan konuşmaları yürek parçalayacak cinsten. ne zaman okusam ağlamama engel olamıyorum.
güneşi uyandıralımdeli fişek serinin diğer kitapları onları da okumanızı isterim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim