kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kafa iznine çıkan yazarların profilinde artık böyle yazması lazım.
devamını gör...

gari çalacağı aklıma hiç gelmemişti yalan söylemeyeyim. kalkın oynayalım *
iyi yayınlar olsun, bol neşe dolsun içimiz.
devamını gör...

haklı olan duygudur. tamircinin birisi bilgisayarım ani kapanma sorunu yaşayınca ruslar tehdit ediyor 300 dolar verirsen bilgisayarındaki veriler kurtulur demişti. istemiyorum kurtulmasın verilerim deyince yarın gel al bilgisayarını hallederiz dedi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...


"bana söylediğiniz sözlerin asıl samimiyeti, gösterdiğiniz hareketlerin asıl ciddiyeti, bugünkü yönetim şeklinin, cumhuriyet'in korunmasında göstereceğiniz kahramanlıkla sabit olacaktır."

23 mart 1923, afyonkarahisar.
devamını gör...

şahika koçarslanlı.
devamını gör...

--- alıntı ---

çok yorgunum
beni bekleme kaptan

çok yorgunum
beni bekleme kaptan

seyir defterini başkası yazsın
seyir defterini başkası yazsın

çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana
çıkaramazsın
beni o limana
çıkaramazsın

çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana
çıkaramazsın
beni o limana
çıkaramazsın

çok yorgunum
beni bekleme kaptan

--- alıntı ---

2:34 - 2:57 arası çok hoşuma gidiyor.

devamını gör...

3 idiots
devamını gör...

“ve okuyorum yıllardır bütün yalnızlıkları okuyorum da
kuş olsun, insan olsun
yalnızlık, sevmesini bilmeyenlerin icadı işte.”

- edip cansever
devamını gör...

aristoteles mantığının merkezi kavramlarından biri olan ''en alt tür'' anlamında infima species... platon'dan keskin olarak ayrıldığı yer burasıdır.

aristo'nun* kategorilerinin* kime ait olduğu tartışma konusudur. şimdi oraya girmeyelim. (ancak şunu söylemeli, otoriteler 5-9. bölümlerin aristo'ya nispeti kesin görülmekte, 10-15. bölümler sahte kabul etmekte)

aristo'nun kaleminden çıkmadığı düşünülen bölümlerde genellikle belli başlı kategorilerin ve tözün ayırt edici özellikleri ortaya konmaya çalışılır. karşılaştırma metnidir.

aristo, birincil tözü kabul eder, ancak merkeze ikincil töz'ü alır. 'tek' varlıkları* "birincil tözler" olarak kabul eder. dış dünyada gerçek bir varlığa tekabül ettiğini söylediği en alt türleri ise* " ikincil tözler" olarak niteler. platon'dan burada ayrılır. bilgiyi 'dünyevileştirme'nin ilk hareketi olarak kabul edilir. meşhur michelangelo tablosu 'atina okulu'nda platon'un yukarı, aristo'nun 'burayı' işaret etmesinin anlamı buradadır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


aristo'ya göre mantık, düşüncelerin incelenmesidir ve bireysel varlığın kendine has doğası haricinde veya o doğanın ötesinde sahip olduğu şey, içinde somutlaştığı özel maddesinden dolayıdır. bu metafizik anlayış düşünce kalıplarına sığmaz. bilinebilir olması hasebiyle bir 'infima species'*in bütün birimleri birbirine özdeştir ve bilimin kavrayabileceği onların doğalarında ileri gelen özellikleridir.*
devamını gör...

sözü geçen oyunun bi şarkısı da şey değil miydi yaa, killing joke - the death and resurrection show? bayağı iyi de riffleri olan bir parçaydı hatta.. erkek kardeşim hep şey derdi, sen böyle araba kullanırsan, babam tabi vermez arabayı.. vay arkadaş, hakikaten bi geçmişe gittim.
devamını gör...

benimde bir piskevitim olsun anne bana nie almıyorsun.
devamını gör...

kendi halimde tanımlar yaparak katıldığım yazarlar grubu.hayır yani kimin hali için yazılar yazması bekleniyor ki insanların zaten.
devamını gör...

- dünya fani
- ölüm ani
- boydan atsan ne olur yani?

bu mesajlar karşısında boydan atmayan insan yok. denendi, onaylandı.
devamını gör...

kazık kadar kız çocuklarının, hayatlarının bir döneminde nasıl 'südüklü' (bkz: masumlar apartmanı) olduklarının konuşulacağı radyo yayını*

bir keresinde, lise son sınıftayken, sınıfın büyük çoğunluğuyla, kızlı erkekli koca bir grup, heybeliada'ya mangal yapmaya gittik. alışverişler yapıldı, alkollü alkolsüz içecekler alındı, mangal yakıldı, yemekler, kızların evden getirdiği, annelere yaptırılmış börekler, kekler afiyetle gömüldü, çok da verimli, güzel bir gün geçirmiştik bir zamana kadar...

ismi lazım değil, sınıfın sığırlarından bir erkek, grubumuzun dışında, ama yakınlarımızda piknik yapan kız grubundan bir kıza, arsız ve terbiyesiz bir şekilde laf atmış... kızlar çıldırdı, itiş kakış derken kızları sakinleştirdim. derken, kızlardan biri, muhtemelen laf atılan sakinleşmiyor. öldüreceğim, keseceğim naraları atıyor. telefonla birilerini arıyor sürekli.
ben kızı sakinleştirmeye çalıştıkça bizim sınıfın mel'un cinsiyetine mensup gerizekalıları ' ulan adadayız, kalkıp gelmeye kalksalar nasıl yetişecekler' rahatlığıyla oralı bile değil...

evet, tahmin üzerine kız adanın yerlisi çıktı. takribi 20 dakikaya kalmadan 25-30 kişiye yakın elleri zincirli, sopalı bir erkek grubu laps diye karşımıza dikildi... laf atan kim falan diye sordular, alkollüydü kusura bakmayın diye hala yatıştırmaya çalışıyorum ortalığı...
''ben'' diyorum, ''onun adına özür diliyorum sizden, hanımefendiden de özür diledim defalarca, çok haklısınız ama büyütmeyelim, misafiriz burada'' falan diye yıkama yağlama yaparken, çocuklardan biri koluma girdi, gel sen şöyle ötede özür dile benden diye alıp götürmeye kalktı beni. arkadaşlarım araya girdi, iskeleye kaçar gibi sığındık...

çocuklar, ismi lazım değil elemanı çağırıyorlar bağırış çağırış, turnikelere sopalarla vuruyorlar falan, rezil bir durum... üstelik, ben strese girince, öfkelenince falan mideme vuruyor, hala daha öyledir. bu kadar stresten sonra iskeleye sığındık fakat midem acayip bulanıyor...

haftalardır küs olduğumuz, o zamanlar sevgilim olan kız da, bu kadar stresten korkmuş, bana bi'şey yapacaklarından endişelenmiş, oldukça yakınlaşmıştı bana. sorup duruyor nasılsın, iyi misin, miden nasıl oldu bilmem ne, yüklendikçe yükleniyor. o yüklendikçe midem daha da bulanıyor....

en son, iyiyim, biraz uzak dur benden demek için ağzımı açtığımı hatırlıyorum, bir de kızın converse'lerinin üstüne tüm gün yediklerimi kustuğumu...

yol boyu vapurun öbür tarafında seyahat ettim...
kız da sağ olsun, hiç bozuntuya vermedi, 1 koca paket ıslak mendille gıcır gıcır etmişti ayakkabılarını, vapurdan inip beni beklediğini görünce fark ettim...

bu arada, dövmeye gelen çocuklar da çok delikanlı çocuklarmış. kavga çıkaralım diye bizi tahrik etmek için bile, yanımızdaki kızlara tek kelime laf atmadılar, aklıma geldikçe hala takdir ederim...
devamını gör...

bir murat uyurkulak romanıdır.

öncelikle bu romanı okuyunca kendiniz izmir’de hissedeceksiniz. izmir’in tüm güzelliği romanın içinde ama sadece güzelliği değil zira bir şehir sadece güzellikten ibaret olamaz.

bu kitap tam bir murat uyurkulak romanı. kitabın üzerinde adı yazmasaydı bile ilk paragraftan bu kitabı murat uyurkulak’ın yazdığını anlardım. üslup her şeydir ve murat uyurkulak her cümlesinde kendi üslubunu belli eder.

romanın isminin delibo olduğuna bakmayın. romandaki asıl kahraman yusuf ama delibo bir arayışın adı, geçmişe dönüp bir şeyleri kurcalamanın, zamanda amansız bir yolculuk yapıp olduğu yerde kalmanın, bir babanın gölgesi altında ona benzememek için kıvranmanın.

delibo, yusuf’un çocukluğunun geçtiği semtin delisinin adı. ve herkes bilir ki -çünkü bu sosyolojik bir kesinliktir- bir semtin delisi o semtin ruhudur. ancak eğer romanda olduğu gibi o semtin delisi kaybolursa bu yer de zamanın sisleri arasında kaybolur gider.

yusuf, ara ara babasının kitaplarına öfke duyar. edebiyata çok kızgın olan bir edebiyat eseridir delibo. deli olmanın bir çıkış yolu olarak edebiyata öykünmesinin romanıdır.
devamını gör...

derinlemesine hevesli bir şekilde şarkı eşliğinde temizlik yapmak
devamını gör...

uykumun gelmesi. her şeye de osuruktan felsefe yapmayalım be kardeşim.
devamını gör...

son zamanlarda yaptığım tek şey. attığım adımı bile sorgulayacak hale geldim. acaba mı diye.
devamını gör...

sınırlı kaynakların israf edilmesi olayıdır. türkiye'nin en büyük sığır çiftliğinin kurulması gereken hakkâri gibi illerde bünyesinde uluslararası ilişkiler, biyomedikal mühendisliği gibi bölümler olan üniversite kurmak sığırlık değil de nedir? hakkâri dediğin il (ve onun gibi olan iller) bir numaralı ekonomik kaynağının hayvancılık olduğu illerdir. buraların ne uluslararasılığı var ki uluslararası ilişkiler bölümü kurarsın be adam! bir de bunların seçim meydanlarında vaat olarak söylenip insanların alkışladığını da gördük, duyduk.

ha, her ilde üniversite olmasının kısa vadede getirileri yok mudur? vardır tabii ki. pansiyondur, aparttır, yurttur derken değersiz olan arazi ya da arsa değerlenir ve insanların cebine sıcak para girer. on binlerce öğrencinin alışveriş yapması için yeni iş yerleri açılır, insanlar istihdam edilir. üniversite aslında otel gibi bacasız sanayidir, zaten o niyetle kuruldular. ancak, uzun vadede bu yüktür.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim