türkiye'de yaşamaktan nefret etme sebepleri
siyasal erk ve ona tapanlar yeter de artar bile.
devamını gör...
entablatür
yunan ve roma mimarilerinde sütun üstünde yer alan yapıların bütününe denir. mimari dışında saçak olarak bilinen kısımdır.
klasik mimarinin temellerindendir ve arşitrav, friz ve geison olmak üzere 3 parçadan oluşur.
aşağıdaki görselden bakarsanız karyatidlerin üstünde yer alan kısımdır.
klasik mimarinin temellerindendir ve arşitrav, friz ve geison olmak üzere 3 parçadan oluşur.
aşağıdaki görselden bakarsanız karyatidlerin üstünde yer alan kısımdır.
devamını gör...
hi my i run
kendisine bir ömür mutluluklar diliyoruz sözlük olarak. davetiye paylaşırsa burdan toplu gideriz belki düğüne. ama çeyrek falan beklemesin çok pahalandı el yakıyor.*
devamını gör...
sex life
2021 yılında netflix'te 8 bölüm olarak yayımlanmış, bölümlerini ikişer bölüm şeklinde patricia rozema, jessika borsiczky, samira radsi ve sheree folkson yönetmenliğini resheida brady senaristliğini üstlendiği +18 ve drama dizisidir.
2016 yılında günlük olarak yazılıp yayımlanan easton’ın evlenmeden önceki hayatı ve ilişkileriyle ilgili 'dövmeli kötü çocuklar' olarak bahsettiği 4 erkek arkadaşıyla yaşadığı dolu dizgin, seks ön planlı ve özgür olduğu hayatını anlattığı '44 chapters about 4 men' adlı kitabından uyarlanmıştur. başlangıçta aynı temel konulara değinen dizi ve kitap zamanla farklı yollara gitmiştir.
billie, (sarah shahi) cooper'la (mike vogel) olan evliliğinde kendi içinde sorunlar yaşamaya başlar. bir çoğuna göre mükemmele yakın bir hayatı olmasına rağmen kendi içinde bazı tatminsizlikler yaşar. 2 çocuklu bir anne olan billie evliliğini ve kendini sorgulamaya başlar. hayatına heyecan katmak adına eski sevgilisiyle yaşadığı deneyimleri günlüğüne yazmaya başlar. fantaziler üretir ve hayatını daha yaşanılır bir hale getirmeye çalışır. cooper bu günlüğü okur ve tüm hayatı başına yıkılır. öz güvenini kaybeder eşine olan daha doğrusu eşinin kendisine olan sevgisini sorgulamaya başlar. ve düşer brad'in (adam demos) peşine. anlamaya çalışır onda fazla olan ne diye. (hahah duş sahnesine pek gülmüştüm mesela) sonra bu günlüğü billie'nin sasha'ya (margaret odette) dediği gibi 'kullanma kılavuzu' olarak kullanmaya başlar. noktası noktasına uygulamaya başlar ve bu öz güvenini çok daha baltalar.
alabildiğine seks olan bu dizi evliliğin cinsel yönden zayıfladığında olabilecekleri gözler önüne sermeye çalışıyor. özellikle kadının çocuklardan sonra yaşadığı ruhsal değişimleri ve hayatı sorgulamaya başlamasını konu alıyor. cinselliğin önemini vurgularken mide bulandırıcı olaylara da imza atar mı atar. özellikle sasha ve billie'nin dostluk dedikleri bu ilişki bana biraz fazla zorlama gibi geldi. yani tamam bende bir çok konuda biraz daha geniş bir insanım ama aralarındaki bu ilişkinin sağlıksızlığı genişliğin, arkadaşlığın pek ötesinde gibi. bir süre sonra çok fazla zorlama ve abartıya girdi gibi geldi bana. evet başlarda ilgimi çekti değinmeye çalıştığı konuları beğendim ama devamında ki kaş yaparken göz çıkarma halleri beni irite etti.
dizinin yaratıcısı stacy rukeyser ve neredeyse tüm ekip kadın. bu ekiple çalışılmasının en büyük nedeni kadın bakış açısını televizyonlara yansıtmak ve dizinin konusuna tamamiyle kadınlar tarafından kurulan ekiple değinmek.
yani açıkçası deminde dediğim gibi benim için fazla zorlama bir dizi. özellikle son sahne yani bitiş anı fazlasıyla saçmaydı. o kadar diren o kadar alttan al o kadar uğraş o kadar yapıcı ol yıkılan yuvayı kurtar son dakika kendini brad'in kollarına at peh peh peh... yani sanırım yeni bir sezon çekilecek ve heyecanı devam ettirmeye çalıştılar. yani böyle bunalım olmaz olsun. ne lohusalıkmış arkadaş. evet bir birliktelikte cinsellik önemli ama bunu yıllar geçip çoluk çocuğa karıştıktan sonra anlamazsın değil mi? serseri sevgilisini unutmak için evlenip mükemmel bir evliliği alt üst etmek ve evliliği kurtarmak için denenen akıl almaz genişlikler. doğu-batı sentezi bir evlilik gibi. komik ötesi komik.
neyse efem belki siz beğenirsiniz. çerezlik bir dizi olarak düşünebilir ve izleyebilirsiniz.
iyi seyirler...
2016 yılında günlük olarak yazılıp yayımlanan easton’ın evlenmeden önceki hayatı ve ilişkileriyle ilgili 'dövmeli kötü çocuklar' olarak bahsettiği 4 erkek arkadaşıyla yaşadığı dolu dizgin, seks ön planlı ve özgür olduğu hayatını anlattığı '44 chapters about 4 men' adlı kitabından uyarlanmıştur. başlangıçta aynı temel konulara değinen dizi ve kitap zamanla farklı yollara gitmiştir.
billie, (sarah shahi) cooper'la (mike vogel) olan evliliğinde kendi içinde sorunlar yaşamaya başlar. bir çoğuna göre mükemmele yakın bir hayatı olmasına rağmen kendi içinde bazı tatminsizlikler yaşar. 2 çocuklu bir anne olan billie evliliğini ve kendini sorgulamaya başlar. hayatına heyecan katmak adına eski sevgilisiyle yaşadığı deneyimleri günlüğüne yazmaya başlar. fantaziler üretir ve hayatını daha yaşanılır bir hale getirmeye çalışır. cooper bu günlüğü okur ve tüm hayatı başına yıkılır. öz güvenini kaybeder eşine olan daha doğrusu eşinin kendisine olan sevgisini sorgulamaya başlar. ve düşer brad'in (adam demos) peşine. anlamaya çalışır onda fazla olan ne diye. (hahah duş sahnesine pek gülmüştüm mesela) sonra bu günlüğü billie'nin sasha'ya (margaret odette) dediği gibi 'kullanma kılavuzu' olarak kullanmaya başlar. noktası noktasına uygulamaya başlar ve bu öz güvenini çok daha baltalar.
alabildiğine seks olan bu dizi evliliğin cinsel yönden zayıfladığında olabilecekleri gözler önüne sermeye çalışıyor. özellikle kadının çocuklardan sonra yaşadığı ruhsal değişimleri ve hayatı sorgulamaya başlamasını konu alıyor. cinselliğin önemini vurgularken mide bulandırıcı olaylara da imza atar mı atar. özellikle sasha ve billie'nin dostluk dedikleri bu ilişki bana biraz fazla zorlama gibi geldi. yani tamam bende bir çok konuda biraz daha geniş bir insanım ama aralarındaki bu ilişkinin sağlıksızlığı genişliğin, arkadaşlığın pek ötesinde gibi. bir süre sonra çok fazla zorlama ve abartıya girdi gibi geldi bana. evet başlarda ilgimi çekti değinmeye çalıştığı konuları beğendim ama devamında ki kaş yaparken göz çıkarma halleri beni irite etti.
dizinin yaratıcısı stacy rukeyser ve neredeyse tüm ekip kadın. bu ekiple çalışılmasının en büyük nedeni kadın bakış açısını televizyonlara yansıtmak ve dizinin konusuna tamamiyle kadınlar tarafından kurulan ekiple değinmek.
yani açıkçası deminde dediğim gibi benim için fazla zorlama bir dizi. özellikle son sahne yani bitiş anı fazlasıyla saçmaydı. o kadar diren o kadar alttan al o kadar uğraş o kadar yapıcı ol yıkılan yuvayı kurtar son dakika kendini brad'in kollarına at peh peh peh... yani sanırım yeni bir sezon çekilecek ve heyecanı devam ettirmeye çalıştılar. yani böyle bunalım olmaz olsun. ne lohusalıkmış arkadaş. evet bir birliktelikte cinsellik önemli ama bunu yıllar geçip çoluk çocuğa karıştıktan sonra anlamazsın değil mi? serseri sevgilisini unutmak için evlenip mükemmel bir evliliği alt üst etmek ve evliliği kurtarmak için denenen akıl almaz genişlikler. doğu-batı sentezi bir evlilik gibi. komik ötesi komik.
neyse efem belki siz beğenirsiniz. çerezlik bir dizi olarak düşünebilir ve izleyebilirsiniz.
iyi seyirler...
devamını gör...
iktidarın metin yazarlarının hep aynı metni yazması
bir metin yazma işine bile özenmiyor adamlar.
bizde liyakat sorguluyoruz.*
bizde liyakat sorguluyoruz.*
devamını gör...
canlı yayın açılış programı
kayıt almak gibi bir alt yapıya sahip yayın olacaktır umarım. canlı dinleyemesek dahi daha sonra yayına erişebiliyor olmayı çok isterim. *
ekleme: kayıt alınacakmış. çok sevindim.
ekleme: kayıt alınacakmış. çok sevindim.
devamını gör...
insanlarla arasına mesafe koyan kişi
bir de bunların:” ben insanlarla arama mesafe koyuyorum. benim duvarlarım var.” diyen ama uçan kuşa selam çakanları var, onları da şuracığa iliştirivereyim.
devamını gör...
kedisi olan yazarlar birliği
9 tane kedi besleyerek, kafa sözlükte rekorun bende olduğunu düşünüyorum.
1- menekşe
2-asteros
3-oburiks
4-şakir
5-pakize
6-nalan
7-tomas
8-ciklet
9-pekmez
1- menekşe
2-asteros
3-oburiks
4-şakir
5-pakize
6-nalan
7-tomas
8-ciklet
9-pekmez
devamını gör...
schindler’s list
"daha fazla insanı kurtarabilirdim. bu araba. satsam, goeth bu arabayı alırdı. arabayı neden satmadım ki? on kişi ederdi. on kişi. on kişi daha. bu iğne, iki kişi. bu altın. iki kişi. buna karşılık bana iki kişi verirdi. en azından bir. bana bir kişi verirdi, bir kişi daha. bir insan daha. bir insan, stern. bunun için… daha fazlasını kurtarabilirdim. kurtarmadım! kurtarmadım!" repliği ile hafızalara kazınan efsane film.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
ben bir gerizekalıyım.
devamını gör...
ilk aşk unutulur mu sorunsalı
her şey unutulur. değmeyecek her şey.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
kaçıyoruz, ne kovalayanımız var ne yetişmeye çalıştığımız bir yer. üstünüze alınmayabilirsiniz, biraz içsel yergi yapacağım. asla duramadığım bir düşünce eylemi içindeyim. yatıyorum kalkıyorum ancak asla kapanmayan sonsuz hafızası olan bir makine var sanki… sürekli yine sonu olduğu dışında her şeyi planlıyor yapıp yıkıyor imgeleri. senaryolar kuruyor, mevcuttakileri tekrar oynatıyor. yolların haritasını çiziyor yeni yollar ekliyor. arada sıkılıyor da kendinden, başkalarının makinelerini izliyor, öğreniyor. bunca devamlı işi yaparken hem motivasyonu asla bitmiyor hem de kaçamaklar arıyor.
suyu çok severim her anlamda. sesinin ayrı bir güzelliği var. gece yarısı yağan yağmur damlalarının, gündüz deniz kenarında sahile vuran dalgaların ve daha fazlası… hep duru tanıdık bir hissi olur ve dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi dilde konuşursanız konuşun suyun sesi değişmez. işte sanıyorum ki bu sebepten olacaktır ki su sesine çok sığınıyorum. ne demek mi istiyorum? elbette yaptığınız bir şey var, en güzel fikirler duş alırken gelmez mi? icat noktası gibi. üzülerek söylüyorum ki yergim bununla sınırlı kalmıyor. çevreci bir insanım lütfen bir anlığına negatif düşüncelerinizi kaybedin. el yıkamak, bulaşıklarla uğraşmak gibi basit, monoton meşgalelerde düşünüyorum en çok. dalıp gidiyor ve hayattan kaçarken minik uyuşturucu seslere tutunuyorum. ama bizim makine durmuyor tabi en verimli dakikalarını yaşıyor. çok büyük bir tezatlık yok mudur bu durumda hem kaçış hem durma noktası… kaçma eylemi daha ağır gibi, düşününce ve yergiye dönüşünün ana sebebi de bu olsa gerek. bu yalnızca içsel bir yergi olmaktan çıkıyor bu durumda, hepimizin yetişmekte olduğu bir kaçış noktası var. sürekli bir şeylerden kaçmaya çalışıyor, bitmeleri için dakikalar sayıyoruz. çalıştığınız işi, gittiğiniz okulu, belki gündelik bir işinizi düşünün. yakın geçmişte yaşadığınız herhangi zaman donduran eylem. sürekli saate bakmaz mıyız? zaman geçse de bitirsek. tamamlama isteği… halbuki neye yetişmeye çalışıyorsak. bir sıkıcı görevi bitiriyor bir sonrakiyle hayatımızı sömürmeye devam ediyoruz. zaman geçiyor görevler tekrar ediyor ve biz sürekli kaçıyoruz. bir yere yetişeceğimiz de yok anladığım kadarıyla, akıntıda suyla sürükleniyoruz. akışın devamı için karşı konulamaz bir bacak çırpışı. anlamsız bir çırpış, akıntı zaten bizi götürecek. tamam bunca konuştuk, sizi de okurken bitirme (kaçma) isteği ile doldurmuş olabilirim. uzun lafın kısası bazen başınızı suya yaslayıp akıntıyı hissetmek, çevreye duyarlanmak, güzellik ve doğallığın tadını çıkarmalı. çok düşünmeden akışa kapılmalı. e böyle olunca doğru bir yol ya da yöntem benim nezdimde henüz yok. bulamadığımdan karalamaya yermeye geldim. iyi akışlar dilerim!
suyu çok severim her anlamda. sesinin ayrı bir güzelliği var. gece yarısı yağan yağmur damlalarının, gündüz deniz kenarında sahile vuran dalgaların ve daha fazlası… hep duru tanıdık bir hissi olur ve dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi dilde konuşursanız konuşun suyun sesi değişmez. işte sanıyorum ki bu sebepten olacaktır ki su sesine çok sığınıyorum. ne demek mi istiyorum? elbette yaptığınız bir şey var, en güzel fikirler duş alırken gelmez mi? icat noktası gibi. üzülerek söylüyorum ki yergim bununla sınırlı kalmıyor. çevreci bir insanım lütfen bir anlığına negatif düşüncelerinizi kaybedin. el yıkamak, bulaşıklarla uğraşmak gibi basit, monoton meşgalelerde düşünüyorum en çok. dalıp gidiyor ve hayattan kaçarken minik uyuşturucu seslere tutunuyorum. ama bizim makine durmuyor tabi en verimli dakikalarını yaşıyor. çok büyük bir tezatlık yok mudur bu durumda hem kaçış hem durma noktası… kaçma eylemi daha ağır gibi, düşününce ve yergiye dönüşünün ana sebebi de bu olsa gerek. bu yalnızca içsel bir yergi olmaktan çıkıyor bu durumda, hepimizin yetişmekte olduğu bir kaçış noktası var. sürekli bir şeylerden kaçmaya çalışıyor, bitmeleri için dakikalar sayıyoruz. çalıştığınız işi, gittiğiniz okulu, belki gündelik bir işinizi düşünün. yakın geçmişte yaşadığınız herhangi zaman donduran eylem. sürekli saate bakmaz mıyız? zaman geçse de bitirsek. tamamlama isteği… halbuki neye yetişmeye çalışıyorsak. bir sıkıcı görevi bitiriyor bir sonrakiyle hayatımızı sömürmeye devam ediyoruz. zaman geçiyor görevler tekrar ediyor ve biz sürekli kaçıyoruz. bir yere yetişeceğimiz de yok anladığım kadarıyla, akıntıda suyla sürükleniyoruz. akışın devamı için karşı konulamaz bir bacak çırpışı. anlamsız bir çırpış, akıntı zaten bizi götürecek. tamam bunca konuştuk, sizi de okurken bitirme (kaçma) isteği ile doldurmuş olabilirim. uzun lafın kısası bazen başınızı suya yaslayıp akıntıyı hissetmek, çevreye duyarlanmak, güzellik ve doğallığın tadını çıkarmalı. çok düşünmeden akışa kapılmalı. e böyle olunca doğru bir yol ya da yöntem benim nezdimde henüz yok. bulamadığımdan karalamaya yermeye geldim. iyi akışlar dilerim!
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
'' ...orada duruyorlar ve gülüyorlar. beni anlamıyorlar. ben, bu kulaklara uygun ağız değilim...''
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
devamını gör...
ülkemizde saygı duyulan meslekler
çok para kazandıran herhangi bir meslektir. bu ülkede insanlar artık eğitim düzeyine değil, maddi güce saygı duyuyorlar.
devamını gör...
sonu gelmeyen şeyler
sokağa çıkma yasağı.
devamını gör...
sözlük tutulsun diye tanım yazmak
bundan yıllar evvel görev yaptığım doğu anadolu'da bir şehre migros açılmıştı. migros dediysem öyle büyük bir şey sanmayın. 2m'di ve kış şartlarından dolayı ikmal zor olduğundan çok çeşit de yoktu. yine de çok sevinmiştim açıldığına. sadece bir kavşağında trafik ışığı olan şehre migros açılınca sanki vizontele gelmiş gibi sevinmiştim. ne de olsa medeniyet demekti migros (ne alakası varsa), bu şehrin de diğerleri gibi olduğunun, dünyayla bağlantı kurduğunun göstergesiydi. sıkıldığımda gidip gezebileceğim, kendimi her zamanki ortamımın dışında hissedebileceğim özel bir yerdi.
sonra fark ettim ki çok satış yapamıyordu migros. aynı veya yakın apartmanlarda oturduğumuz tamamı yabancı ve geçici insanlar dışında kimse gitmiyordu bu markete. şehrin yerlileri ihtiyaçlarını hala tanıdıkları kasaptan, manavdan alıyordu. işte ben bundan sonra hergün migros'a gitmeye başladım. bazen ihtiyaç olmadığı halde bir sürü lüzumsuz şey alıyordum. koca migros'u kurtaramayacağımın farkındaydım ya yıkılası kapitalizm az da olsa alışveriş yapılırsa yaptığı yatırımı çöpe atmaz diye düşünüyordum. sonra ayrıldım o şehirden migros'a ne oldu bilmiyorum.
kafa sözlükle ilgili de benzer bir hissiyat içindeyim bir süredir. bu entry'i gören arkadaşlar belki inceler, en alakasız başlıklara kısa da olsa tanım yazmaya çalışıyorum. gündemde aylar önceki başlıkları görmekten kaygılıyım. bir el atın arkadaşlar, kapanmasın bu sözlük. çok soğuk ve her açıdan kurak bir şehirde, donmuş hazır tatlıları incelerken tanışılan bir güzelle yapılan hoş sohbetlerin tadı kaybolmasın.
sonra fark ettim ki çok satış yapamıyordu migros. aynı veya yakın apartmanlarda oturduğumuz tamamı yabancı ve geçici insanlar dışında kimse gitmiyordu bu markete. şehrin yerlileri ihtiyaçlarını hala tanıdıkları kasaptan, manavdan alıyordu. işte ben bundan sonra hergün migros'a gitmeye başladım. bazen ihtiyaç olmadığı halde bir sürü lüzumsuz şey alıyordum. koca migros'u kurtaramayacağımın farkındaydım ya yıkılası kapitalizm az da olsa alışveriş yapılırsa yaptığı yatırımı çöpe atmaz diye düşünüyordum. sonra ayrıldım o şehirden migros'a ne oldu bilmiyorum.
kafa sözlükle ilgili de benzer bir hissiyat içindeyim bir süredir. bu entry'i gören arkadaşlar belki inceler, en alakasız başlıklara kısa da olsa tanım yazmaya çalışıyorum. gündemde aylar önceki başlıkları görmekten kaygılıyım. bir el atın arkadaşlar, kapanmasın bu sözlük. çok soğuk ve her açıdan kurak bir şehirde, donmuş hazır tatlıları incelerken tanışılan bir güzelle yapılan hoş sohbetlerin tadı kaybolmasın.
devamını gör...
boney m
bet sesli playback kralı (bkz: bobby farrel)'ın genellikle göğsü açık ispanyol paça ilginç sahne kıyafetleri ve dansları ile zihinlere kazınan über grup. böyle bir efsaneyi 90larda odtü bahar şenliği konserinde ve bir tenis kortunda 40 dakika da olsa izlemiş olmak? tarif edilemez...
keyifli bir yazı için tık.
keyifli bir yazı için tık.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
enstrumantal parcalari seviyorsaniz mutlaka dinleyin derim...
devamını gör...
mutsuzluğun asıl sebebi
tatminsizlik. oysa az olanla mutlu olmayı bilip, yetinebilsek hiç mutsuz olmayacağız. ama insanoğlu hep daha fazlası için gücünü sarf ediyor..
devamını gör...
kedi
evde annem ve babam yalnız kalınca kedi alalım dediler ve herkes gibi bizim de kedimiz oldu. eve geldim, kediyi seviyorum. annem “kediyi öpsene dudağından” diyor. kusura bakma anacım ama dudağından ilk öptüğüm kızın bir kedi olmasını istemiyorum. o kadar da düşmedik.
devamını gör...