akşam oldu hüzün çöktü. bu sözü karanlıkta duymak, karanlıkta boğuşmak. yalnızlık yazgım olmuş da sırtımda koca bir kaya misali oturuyor.
sabah bir umut, bir hayal olur zihnimin karanlık tarafında. ama olmayacak, olmayacağını biliyorum.
umutlar yok olalı, yarınlar son bulalı çok olmuş. yalnızlık bana arkadaş olmaya çoktan alışmış da bana alıştıramamış...
devamını gör...

damla sakızı-karamel.
şimdi lütfen artık akşam üstümüze ceket alacak havaları geçip dondurma yerken serinleyeceğimiz akşamlara gidelim.
devamını gör...

vay arkadaş biz üye olduktan sonra değil sesli mesajla hoş geldin demek, hiç kimse hoş geldin dememişti.
söyle bana ilhami abi? ne yapayım ben? sözlüğe yeniden mi üye olayım?

t: şimdiki üye olan yazarlarin daha şanslı olma olayı.
devamını gör...

çok kalbimi kıran rezalettir.
hiçbiriniz farketmemiş..
bugün cağnım editörüm evernevergreen'e yazmak için mesajlar açmıştım...
tüm gün açık kalmış kapatmayı unutmuşum...
allahın belaları.. bu kız napio bi yaziyim dememiş..

allah sizi ishal etsin inşallah.
hepinizle ciddi manada küstüm.
pissiniz..
devamını gör...

6 nisan 2021 tarihinde türkiye'de covid-19 vaka sayısının 49.584, vefat sayısının 211 olması durumudur.

bütün dünyadaki vaka sayılarına bakıldığında türkiye, bugün vaka sayısında dünya'da hindistan'ın (115,246 vaka) ardından 2. olmuştur.

işbu rakamlar neticesinde işlevi sadece tavsiye vermekten ibaret olan ve sonuçlarına bakıldığında tavsiyeleri işe yaramadığı görülen bilim kurulu'nun toplu istifası erdemlilik örneği olarak tarihe geçecektir.
devamını gör...

canım profil fotom.*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beyaz'ın sevimli ve komik tiplemesi.trakya şivesi,elinden düşürmediği trabzon ekmeği, pantolonu tontişliğini zirveye taşır.unutulmayan repliği ise:ben filinta gibiyim de televizyonda şişman çıkiim.radyoda normalim aslında...
devamını gör...

latince via "yol" ve ductus "ileten, nakleden"kelimelerinin birleşiminden gelmiş ingilizcesi viaduct olan kelimedir. bir vadinin, bir ırmağın üstünden karayolu veya demiryolunun geçişini sağlayan, ayaklar üzerine oturtulmuş, yüksek ve uzun köprü manasındadır.

ayrıca (bkz: akedük)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şeytandan mirastır. ilk ırkçılığı " beni ateşten yarattın onu topraktan, ben ondan kıymetliyim" diyen şeytan yapmıştır.
devamını gör...


-acılarım kaç gün sürecek portuga?
+40 gün
-40 gün sonra geçecek mi?
+hayır,alışıcaksın...
devamını gör...

ekşide hakkında bir iki bişey okudum. taaa 2020 kasım ayıydı.* girdim baktım öyle çok ilgimi çekmedi. üye de olmadım.* sonra 2021 şubat başında* gelip bakmak istedim.

üye girişi yapıp içeri de bakayım falan diyorum olmuyor. bir türlü ikna olmuyorum ama. defalarca denedim. baktım olmuyor hemen kaydolup bu enfes ortamın bir parçası oldum.

yönetim veya sözlükten kimseyi tanımadığım halde on-oniki kadar tanım* girdikten sonra kafayı vurup yattım.**

ertesi gün öğlen vakti yazarlığım onaylandı. takribi 12-13 saat kadar çaylaklık dönemim oldu. her şey bir yana, sözlüğe kabul olur olmaz hoş geldin diyen kanlı canlı bir modun olması çok güzel bir şey.

eksik olmasın kendileri.*
devamını gör...

uzunlaağğğr yanıyor arabamızdaaa bu ışık hepimize fazlaağğğ...* kendilerini bir tesadüf eseri keşfettiğim müziğin bir de v2'si vardır ki onu daha çok severim sözlerden ve bir değişik ritminden ötürü.
devamını gör...

paulo coelho’nun 1998 yılında yayımlanan kitabıdır. çok zaman oldu bu kitabı okuyalı ama aklımda kaldı ziyadesiyle çünkü o dönem çok tuhaf bir şey oldu. üniversite hayatımın ilk senesini tamamen kendime ayırmaya karar vererek gittim okula. ve o sene bolca kitap ve kitaptan daha çok filmle geçti. filmden kastım sinemaya giderek film izlemektir. o dönem türkiye’de sinemalarda gösterime giren bütün filmleri izledim. veronika’yı okuyup bitirdiğim gün yine bir sinemada film izlemek için çıktım kafeden ve ne zaman görsem sinema değilmiş de içeride başka karanlık işler dönüyormuş hissi uyandırdığı için daha önce hiç girmediğim bir sinemanın önünde bir afiş gördüm: “ wilbur ölmek istiyor”. daha önce adını bile duymamıştım filmin. hemen cesaretimi toplayıp girdim ve beni çok etkileyen bir film izledim. üç nedenden etkilendim filmden: 1. güzel bir filmdi. 2. veronika yeni bitmişti. 3. o sinemada dönen karanlık işler meğer sanat filmleri, festival filmleri göstermekmiş.

veronika ile böyle bir hikayemiz var bizim. veronika ölmek isteyip başaramayan ve bunu haber alan tanrı tarafından işi kolaylaştırılan bir kadının hikayesi. eduar ise tamamen bir son dilek hakkı veronika için.

okunası bir kitaptır.
devamını gör...

üslubunu ve tanımlarını sevdiğim, neden bilmiyorum, kendime yakın hissettiğim bir kişi.
devamını gör...

umursamamak değilde doğal bir süreçtir bu. bizim ülkemizde cinsellik eğitimi yok,bireyler kendi vücudunu tanımıyor. bugün klitoris nerede diye sorsam o ne diyecek kişiler var. kadınların masturbasyon yapması bile ayıp sayılıyor,ülkemizde ‘hymen’ yani halk arasında kızlık zarı tartışması var ki böyle bir şeyin varlığı bile şüpheli. bu tarz ortamlarda büyüyen kişiler için ‘ayy kapat ışığı utanıyorum’ erkeğin haldır küldür içeri girmeye çalışmasını saymıyorum bile. taraflardan biri cinsel eğitim alsa tamam diyeceğim ama iki tarafda da olmayınca sorun yaşanıyor. bir kadının hamile kalması,yada kalabilmesi çok zorlu bir süreç. vajinusmus diye birşey var belli bir tabu içinde büyüyen kişilerin ilişkiden korkması ki bugün 10 kadından 5i bu korkuyu yaşıyor, herhangi bir destek de almıyor. erkek için ise evlilik tamamen kendi üzerine binen bir yük olduğu için sevişmeyi bir görev gibi biliyor. bugün boşanma davalarının çoğu erkeğin aleyhine sonuçlanıyor ve bu durumun %80 sebebi ‘erkeğin kocalık görevini yerine getirmemesi’ kocalıktan kasıt birlikte olmak. neyse fikir firar etmesin,bir kadının hamile kalabilmesi için ayda minimum 15-18 kez ilişkiye girmesi lazım. bunu bir düşünün türkiye şartlarında ? kadının çocuk isteyip,erkeğin çocuk istememesi yada tam tersi durumlarda ailelerin devreye girmesi,kuvvet macunları falan.

herşeyi geçtik ve kadın hamile kaldı diyelim asıl süreç burda başlıyor. hormonlar değişiyor,vücut değişiyor,bu da kadını doğal olarak da erkeği etkiliyor. bugün kadınların bile yanlış bildiği bir bilgi var ‘hamilelikte ilişkiye girersem çocuk zarar görür,yada düşük olur’ bu yanlış, erken düşük genel olarak kromozom anomalileri ya da gelişmekte olan bebekte görülen sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkar. yani bu dönemde cinsel ilişki düşüğe etki etmez. fakat bu dönemde gebelik belirtileri yoğun olarak yaşandığı için çiftlerin geneli ilişki yaşamaz. (3 ay) herşeyi yolunda giden bir hamilelikte son 4 haftaya kadar ilişki yaşanabilir. hamilelik zaten başlı başına zor bir süreç, aş ermeler,sürekli değişen hormon değişiklikleri bla bla bla insanı yıpratır. herşey yolunda gitti ve bu 9 aylık süreci atlattınız lohusalık dönemi başlar. doğum eylemi bittikten sonra plasenta ve zarlarının ayrılmasından sonraki 6-8 (42 gün) haftalık dönemi kapsar. bu sürenin sonunda gebelikte meydana gelen tüm değişiklikler gebelik öncesine döner. lohusalık döneminde anne ve bebeğin hastalıklardan korunması için özenli bir bakıma ihtiyacı bulunmaktadır. çiftlerin çoğu için bu zor bir süreçtir. çünkü erkek,artık karısını ‘anne’ rolünde gördüğü için ilişkiden uzaklaşır ve ‘anne’ görür artık. yani aslında yaratılış amacı estetik kaygılardan ziyade çocuğu beslemek olan bir organ (bkz: ğöğüs) içinden süt çıktığını ve çocuğu emzirdiğini görünce erkek doğal olarak uzaklaşıyor,yaklaşırsam incitirim diye düşünüyor. kadınların çoğu, forumlarda bu durumdan şikayetçi, ‘kocam doğum yaptıktan sonra benimle ilişkiye girmiyor’ minvalinde bir çok şikayet mevcut. eğer destek alınmazsa bu durum ilerliyor ve çiftler boşanıyor, kaldı ki çocuk doğduktan sonra da ‘aman çocuk uyanacak,aman çocuk görür’ diye ilişki sürekli ertelenir. standart ilişki haftada 2 defadır,uzmanlar tarafından önerilen fakat bugün çoğu çift ayda 1 bile zor oluyor diyorlar. bu 5-10 yılı aşkın evliliklerde daha da artıyor. yani aslında bir canlının,içinde başka bir canlıyı barındırması,doğurması,büyütmesi bana göre mükemmel birşey,sırf şu olay bile kadınlara hayran bırakıyor beni ama bu durum herkes için geçerli değil. evlilik-çocuk-çocuk sonrası bunların hepsi yıpratıcı bir süreç. kısaca evlilik insanı yıpratır,arkadaşlar. duygusal aforizmaları bırakıp gerçeklerle yüzleşin.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eşi saray dogumlu olanlar da cemiyete katılabiliyor mu diye merak ettiğim dernek. orta okul ve liseyi kırklareli'nde okumuş olmam da cabası.
devamını gör...

topraklama yapmak için kullanılan elektrik kablosu.
devamını gör...


"hel ona aslında önemli olanın bu 'küçük' hareketler olduğunu belki söyleyebilirdi. terbiye her zaman için merhametten de, sadakatten de, yardımdan da, içtenlikten de daha güvenilir bir şeydi. tıpkı hak yememenin, karşıdakine eşit şans tanımanın, adaletten önemli olması gibi. büyük sayılan değerler, baskı altına girdiklerinde türlü mantık oyunlarıyla çözülüverirlerdi. ama terbiye terbiyeydi. koşullar ne olursa olsun, hiçbir zaman değişmezdi." (s. 351).


şimdi düşünüyorum da sanki çok sayıda kitabı birlikte okumuşum gibi. üstelik bu kitapların hepsi çok güzeldi.
devamını gör...

anemik değilim ama ellerim ve ayaklarım kışın hiç ısınmaz. kar botları, içi yünlü eldivenler falan kar etmez. bolca yağ dokusuna da sahibim*, hiç alakası yok. ısı değişimlerine çok duyarlıyımdır. yarım derece farkı anlarım. hareketsizlikten de olduğunu sanmıyorum. ama çok hareket edince ısınıyor durunca da aynı hızla soğuyor. eldivenler ikinci derim.
devamını gör...

kerametinden sual olunmaz atsan atılmaz satsan satılmaz şubat ayının tam ortasına yapıştırılmış gün.

püh senin gibi güne.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim