yaşlanma belirtileri
daha çabuk yorulduğumu hissetmek, aşırı sosyal ortamlardan uzak durmak ve bir şeyleri değiştiremeyeceğimi anlayıp kendi kabuğuma çekilmek de benim yaşlılığımın alametleri olarak karşıma çıkıyor.
devamını gör...
örgü ören yazarlar veri tabanı
kendime tığ ile battaniye örüyorum. biraz zahmetli ama zevkli iş. karantina günlerinde zamanın geçmesini sağlıyor.
devamını gör...
titanik batarken filikaya bissmmillahh diyerek binen yaşlı teyze
keman çalanlardan biri kaynım, kanun da bendeydi, oradaydım yani, teyzeyi kalabalıkta tam göremedim ama "bissmmillaahh" dediğini bu kulaklar duydu.
sonra ne oldu, bilen varsa yeşillendirsin.
edit: o esnada saçlarını tarayan kızın annesiymiş.
sonra ne oldu, bilen varsa yeşillendirsin.
edit: o esnada saçlarını tarayan kızın annesiymiş.
devamını gör...
filtre kahve
''tanrı suyu yarattı, insanoğlu filtre kahveyi''
devamını gör...
29 nisan 17 mayıs arası tam kapanma
elinde market poşetiyle şehir değiştirmeye çalışanları göreceğimiz süreçtir. herşey bir yana vah ensafın, dar gelirlinin, gelirsizin haline...
devamını gör...
türkiye'nin en yakışıklı erkeği
şahsımdır. çünkü eşim öyle diyor. yeterli.
devamını gör...
kadir gecesi
kadir geceniz mübarek olsun. (güllü, güvercinli arka plan resmi varmış gibi okuyun.)
devamını gör...
istanbul'da serçe kalmaması
valla bizim mahallenin haracını martı selami abi yiyor, serçe merçe sağ komaz vallaha! sabah 5 buçukta evden çıkıyorum balıkçının önündeki araba üstünde volta atıyor, saygılar deyip uzaklaşıyorum. sen de bir sabah şurdan bir simit al be birader bak arka sokak simit fırını dedi ne diyeceğimi şaşırdım geçen. dün resmini çekeceğdim unuttum. çekersem güncellerim. hayvanlarında kıyasıya karın doyurma derdine düşmelerinin ezilen tarafı olmalarından kaynaklandığını düşündüğüm durum.
devamını gör...
1 kelimelik hikayeler
doğdu.
devamını gör...
kevin conroy
dc evreninin animasyonlarını izleyenlerin kulakları bu sese aşinadır. batman karakterinin seslendirmesini yapan ,muhteşem bir sese sahip usta seslendirmen.
devamını gör...
muhafazakarlık
çevresinin dışına çıkmayan,
çapını genişletmeyen insanın hali.
çapını genişletmeyen insanın hali.
devamını gör...
kars
sosyo kültürel açıdan diğer doğu illerinden bariz farklı olan bir ildir. serhat şehri olmasına rağmen gerek erzurum gibi bir ilin gölgesinde kalmasından gerek ermenistan ile ilişkilerin olmamasından dolayı fakir kalmış ve unutulmuştur. gaziantep gibi ticaretin, sanayinin kalbi olması gerekirken makus talihinden kaçamamıştır. halbuki buranın iki milyon nüfuslu bir metropol olması lazımdı.
gaziantep demişken. 1855 yılında rusları püskürtmesinden ötürü zafer madalyası ile birlikte 'gazi' ünvanı da verilmiştir. yani gazikars olmuştur.
gaziantep demişken. 1855 yılında rusları püskürtmesinden ötürü zafer madalyası ile birlikte 'gazi' ünvanı da verilmiştir. yani gazikars olmuştur.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
kaybolmak, yolu öğrenmektir.
devamını gör...
instagram biosuna yazılan tuhaf tanımlamalar
benim gözüme batan üç tip var;
1) feleğin sillesini yediğini düşünen, atarlı giderli şeyler yazanlar;
"cam gibi gençlerdik, kırdılar keskinleştik."
"sadece gülüşümü yakala, öfkem sana ağır gelir."
"sen vurursun dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar."
uuuvv korktum neyse devam edeyim:)
2) polyannacılık oynayanlar;
hayat şöyle güzel, kuşlar uçuyor, kendine yakışanı yap, küçük şeylerle mutlu olmalı insan gibi zırvalayanlar. e ablacığım ben seni tanıyorum. sen öyle küçük şeylerle mutlu olan biri değilsin ki senin motton bunlar olamaz. yapma komik oluyor.
3) bilmem kimin biricik eşi, berkecan'ın annesi, onu bırak bu gözler "kendi arabasının şoförü" yazanı gördü. ya ülke kendi arabasının şoförüyle dolu. şimdi burada amaç ne? kendilerine böyle mi hitap edilsin istiyorlar? mesela hastanede sıra kendilerine geldiğinde "kendi arabasının şoförü " diye mi çağırılmak istiyorlar anlamak güç.
ha bir de bir aralar, okuduğu anaokuluna kadar yazan can yaman beyefendisi vardı ona hiç girmeyeyim.
1) feleğin sillesini yediğini düşünen, atarlı giderli şeyler yazanlar;
"cam gibi gençlerdik, kırdılar keskinleştik."
"sadece gülüşümü yakala, öfkem sana ağır gelir."
"sen vurursun dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar."
uuuvv korktum neyse devam edeyim:)
2) polyannacılık oynayanlar;
hayat şöyle güzel, kuşlar uçuyor, kendine yakışanı yap, küçük şeylerle mutlu olmalı insan gibi zırvalayanlar. e ablacığım ben seni tanıyorum. sen öyle küçük şeylerle mutlu olan biri değilsin ki senin motton bunlar olamaz. yapma komik oluyor.
3) bilmem kimin biricik eşi, berkecan'ın annesi, onu bırak bu gözler "kendi arabasının şoförü" yazanı gördü. ya ülke kendi arabasının şoförüyle dolu. şimdi burada amaç ne? kendilerine böyle mi hitap edilsin istiyorlar? mesela hastanede sıra kendilerine geldiğinde "kendi arabasının şoförü " diye mi çağırılmak istiyorlar anlamak güç.
ha bir de bir aralar, okuduğu anaokuluna kadar yazan can yaman beyefendisi vardı ona hiç girmeyeyim.
devamını gör...
yazarların en ünlü etkileşimi
fuat güner ile sadece telefon aracılığıyla bir dönem baya "aile dostu" kıvamına gelmemiz şeklinde örneklenebilecek etkileşimdir.
devamını gör...
mutluluktan ağlatan olaylar
çok sevdiğim bir dostum bundan yıllar önce -yaklaşık 6 yıl önce sanırım- daha yeni yeni yakın arkadaş kademesine geldiğimiz zamanlara denk gelen doğum günümde renkli renkli balonlar ve lezzetli yemeklerle donattığı evinde diğer arkadaşlarımı da çağırıp küçük ve tatlı bir kutlama yapmıştı. hayatımda ilk defa bir arkadaşım doğum günümü unutmamış bir de yetmiyormuş gibi kendi evinde güzeller güzeli bir kutlama düzenlemişti.
ilk defa o zaman mutluluktan ağlamıştım, bebek gibi durmadan ağlamıştım. içim çıkmıştı ağlamaktan, zor durdurmuşlardı.
ilk defa o zaman mutluluktan ağlamıştım, bebek gibi durmadan ağlamıştım. içim çıkmıştı ağlamaktan, zor durdurmuşlardı.
devamını gör...
eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak
yersiz ve zamansız bir konuyu dile getirip kimsenin aklında olmadığı hâlde o konuyu gündeme sokan ve ortalığı karıştıran insanlara karşı söylenen bir atasözüdür. örnek cümle;
''aman ali rıza bey! keyfimiz gayet yerindeyken eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürme de ağzımızın tadı kaçmasın.''
''aman ali rıza bey! keyfimiz gayet yerindeyken eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürme de ağzımızın tadı kaçmasın.''
devamını gör...
sevilmediğini anlamak
doğduğumdan itibaren hissettiğim, hissettirilen duygudur benim için. ömrüm boyunca hep sevilmedim, hep istenmedim, hep dışlandım, hep duymamazlıktan gelinen oldum. hep yalnızlık kaderim oldu, kimsesizlik yaşam tarzım oldu. en yakınlarım bile terk etti gitti beni.
buraya bir demir atayım dedim ama nafile. '' sen bizden değilsin ''i en derinime kadar hissediyorum.
hee kimin umrunda ki ?
buraya bir demir atayım dedim ama nafile. '' sen bizden değilsin ''i en derinime kadar hissediyorum.
hee kimin umrunda ki ?
devamını gör...
kafa kafaya radyo yayını
yerlerimizi almayı bekliyoruz efendim.
devamını gör...
kuzey gözcüsü
ola bauer'den şahane bir yeraltı edebiyatı örneği. romanın oldukça sert ve soğuk kısımları olmasına rağmen başkarakter tom'un başından geçenler yer yer kahkaha attırır insana. karşılaştığı olaylara örnek vermek için kitabın arka kapağından bir alıntı yapıyorum:
--- alıntı ---
...on altı yaşındayken içinde mermi olup olmadığını bilmediği bir tabancayı ağzına sokup tetiği çektikten sonra fırlayıp evinden çıkan tom'un yıllar sonra dönüşüne tanık oluyoruz. ilk fırlayışın hızıyla dünyayı dolaşan tom, sırtında bir gemici torbası, ayağında araba lastiğinden bozma sandaletlerle, tam kırk yıl boyunca adım atmadığı ülkesine yaya olarak en kuzeyden girer. niyeti sıradanlaşıp yurduna uyum sağlamaktır; gel gör ki karşılaştığı ilk yurttaşı, çöl giysileri içinde, bir elinde kulağına yapıştırdığı cep telefonuyla iş konuşması yaparken diğer elinde çok pahalı bir oltayla su kenarında dikilen ve olmayacak bir açıdan balık tutmaya çalışan biridir. tom'un bu adamla iletişim kurma girişimi, adamın korkup özel uçağına atlaması ve üzerine havadan mermi yağdırmasıyla sonuçlanır. oslo plajında ise, elektroniğe dair bir ders kitabı okurken mastürbasyon yapan; sevgilisiyle yüz yüze geldiğinde değil de cep telefonuyla konuşurken heyecanlanan "modern norveçliler"in karşısında şaşkına döner. gemici torbasında yıllardır taşıdığı ve bir başkasına ait olan not defterleri, onun bir "dâhi yazar" olarak ağırlanmasına yol açınca da ipler iyice kopar...
--- alıntı ---
--- alıntı ---
...on altı yaşındayken içinde mermi olup olmadığını bilmediği bir tabancayı ağzına sokup tetiği çektikten sonra fırlayıp evinden çıkan tom'un yıllar sonra dönüşüne tanık oluyoruz. ilk fırlayışın hızıyla dünyayı dolaşan tom, sırtında bir gemici torbası, ayağında araba lastiğinden bozma sandaletlerle, tam kırk yıl boyunca adım atmadığı ülkesine yaya olarak en kuzeyden girer. niyeti sıradanlaşıp yurduna uyum sağlamaktır; gel gör ki karşılaştığı ilk yurttaşı, çöl giysileri içinde, bir elinde kulağına yapıştırdığı cep telefonuyla iş konuşması yaparken diğer elinde çok pahalı bir oltayla su kenarında dikilen ve olmayacak bir açıdan balık tutmaya çalışan biridir. tom'un bu adamla iletişim kurma girişimi, adamın korkup özel uçağına atlaması ve üzerine havadan mermi yağdırmasıyla sonuçlanır. oslo plajında ise, elektroniğe dair bir ders kitabı okurken mastürbasyon yapan; sevgilisiyle yüz yüze geldiğinde değil de cep telefonuyla konuşurken heyecanlanan "modern norveçliler"in karşısında şaşkına döner. gemici torbasında yıllardır taşıdığı ve bir başkasına ait olan not defterleri, onun bir "dâhi yazar" olarak ağırlanmasına yol açınca da ipler iyice kopar...
--- alıntı ---
devamını gör...