geceye bir 90'lar şarkısı bırak
kayahan-beni azad et.
devamını gör...
betanekol
kolinesterazlara dayanıklı, gis ve mesane üzerinde en güçlü etkiyi gösteren direkt etkili parasempatomimetik ajandır.
flask tip nörojenik mesane ve reflü özefajit tedavisinde kullanılır.
buna ek olarak mide boşalma hızını arttırarak mide atonisinde kullanılmaktadır.
flask tip nörojenik mesane ve reflü özefajit tedavisinde kullanılır.
buna ek olarak mide boşalma hızını arttırarak mide atonisinde kullanılmaktadır.
devamını gör...
temel reis
çoğumuz gerçek ismini biliyor, ama bilmeyenler için ismin yabancı versiyonu popeye. ancak türkiye'de popüler hale gelmesi için denizci olmasından yerli isim kullanılarak temel reis yapılmış.
devamını gör...
sakız orucu bozar mı sorunsalı
hazır ramazan yaklaşırken mutlaka gündemde yerini alacak sorudur. ömrü hayatım boyunca bu soruyu duymadığım bir ramazan geçirmedim. biliyorum ki yine geçirmeyeceğim.
devamını gör...
strobogramatik sayılar
fiziksel olarak 180 derece ters çevrildiklerinde herhangi bir değer değişikliği yaşamayan sayılara strobogramatik sayılar (sg) sayılar denir.
örneğin; 0, 1, 8, 11, 69, 88, 96… sayıları sg sayılardır. sg sayılardan biraz daha ilginç olanı sg eşitlikleridir. eğer bir eşitlik sg özelliğini sağlıyorsa, eşitliğin işlem tarafı 180 derece çevrildiğinde eşitlik yine aynı sonucu verecektir. mesela; (68+68+61) = 197’dir. şimdi eşitliğin işlem tarafını 180 derece çevirelim: ( 89+89+19) = yine 197′ dir.
yani; ( 68+68+68 ) = (89+89+19)
bunlar dışında üs alma işlemi de sg eşitliği yaratmada kullanılabilir;
9^(9-6) = (9-6)^6
son olarak işte birkaç sg eşitliği;
(91-16+8) = (8+91-16)
(98+18+19) = (61+81+86)
kaynak
örneğin; 0, 1, 8, 11, 69, 88, 96… sayıları sg sayılardır. sg sayılardan biraz daha ilginç olanı sg eşitlikleridir. eğer bir eşitlik sg özelliğini sağlıyorsa, eşitliğin işlem tarafı 180 derece çevrildiğinde eşitlik yine aynı sonucu verecektir. mesela; (68+68+61) = 197’dir. şimdi eşitliğin işlem tarafını 180 derece çevirelim: ( 89+89+19) = yine 197′ dir.
yani; ( 68+68+68 ) = (89+89+19)
bunlar dışında üs alma işlemi de sg eşitliği yaratmada kullanılabilir;
9^(9-6) = (9-6)^6
son olarak işte birkaç sg eşitliği;
(91-16+8) = (8+91-16)
(98+18+19) = (61+81+86)
kaynak
devamını gör...
taslak kaydetme hastalığı
ben yazdığım şeyi direkt atıyorum, anlamsız ve saçma olsa bile. sonuçta yıllar sonra geriye bakınca ben böyle aptalca şeyler düşünüyormuşum diyebilmek güzel olur, eski hallerimle dalga geçmek en büyük zevklerimden biri.
çok düşünmeye gerek yok, burada anonimiz, saçmalayabiliriz, insanız. yolla gitsin.
çok düşünmeye gerek yok, burada anonimiz, saçmalayabiliriz, insanız. yolla gitsin.
devamını gör...
igor prensyakov
farklı gitar çalma stili ve tavrıyla youtube alemini salamış rus gitaristtir. eğitimini doğum yeri de olan rusya’nın başkenti moskova’da tamamlayan müzisyen daha sonra hayatına devam edeceği hollanda’ya yerleşip youtube alemine 14 sene önce giriş yaparak hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinmeyi başarmıştır.

genellikle popüler şarkıları yeniden yorumlayan igor prensyakov kendine has tarzıyla şarkılara ayrı bir lezzet de katmaktadır. youtube alemi şekere dadanan karıncalar gibi cover yapan müzisyenlerle doluyken igor prensyakov özgün hali ve tavrıyla diğerlerinden ayrılmaktadır.
youtube kanalında led zeppelin’den cranberries’e, beethoven’dan karayip korsanları film müziğine kadar birçok şarkıyı ve şarkıcıyı konuk etmektedir.
benim favorilerimden bir tanesi desperado filminde antoino banderas’ın harika bir şekilde seslendirdiği cancion del mariachi şarkısına yaptığı coverdır. şarkıları yorumlarken giydiği kostümler de tamamlayıcı bir aksesuar olarak pırıl pırıl parlamaktadır.
müzisyenin ayrıca 2010 yılında çıkardığı chunky strings, 2011 yılında çıkardığı acoustic pop ballads ve acoustic rock ballads covers ve son olarak da 2013 yılında yayınladığı iggyfied isimli albümleri de bulunmaktadır.

genellikle popüler şarkıları yeniden yorumlayan igor prensyakov kendine has tarzıyla şarkılara ayrı bir lezzet de katmaktadır. youtube alemi şekere dadanan karıncalar gibi cover yapan müzisyenlerle doluyken igor prensyakov özgün hali ve tavrıyla diğerlerinden ayrılmaktadır.
youtube kanalında led zeppelin’den cranberries’e, beethoven’dan karayip korsanları film müziğine kadar birçok şarkıyı ve şarkıcıyı konuk etmektedir.
benim favorilerimden bir tanesi desperado filminde antoino banderas’ın harika bir şekilde seslendirdiği cancion del mariachi şarkısına yaptığı coverdır. şarkıları yorumlarken giydiği kostümler de tamamlayıcı bir aksesuar olarak pırıl pırıl parlamaktadır.
müzisyenin ayrıca 2010 yılında çıkardığı chunky strings, 2011 yılında çıkardığı acoustic pop ballads ve acoustic rock ballads covers ve son olarak da 2013 yılında yayınladığı iggyfied isimli albümleri de bulunmaktadır.
devamını gör...
marcus licinius crassus
ölümü hakkında doğruluğu tartışılan iki kaynak mevcut: plutarch the parallel lives'ın xviii. bölümü olan the comparison of nicias and crassus'da başka bir şey anlatır cassius dio ise dio's rome xl*'ın v. bölümünde* daha sembolik bir ölümden söz eder. bu iki kaynağın hangisinin gerçeğe daha yakın olduğunu tartışmadan önce crassus kadar manipülatif bir politikacı ve askeri anlamda güçlü bir stratejist olan bir figürün nasıl bu kadar basit hatalar yapıp kendi sonunu getirdiğini anlamak gerekir. bunun için ise part'lar ile olan savaşından çok daha öncesine, hırslarının temel kaynağı olan rekabete göz atmak lazım geliyor.
söylenenin aksine crassus kariyerine köle ayaklanmalarından çok daha önce başlamış, ilk kayda değer başarısını collina kapısı muharebesinde yakalamıştır fakat bu muharebe onu hırsları yüzünden ölüme götürecek olan marcus licinius crassus - gnaeus pompeius magnus rekabetinin de görünen başlangıcı olarak tarihte yer alır çünkü bu muharebenin sonucunda lucius cornelius sulla felix ile pompeius arasında gelişen akrabalık ilişkisi - sulla'nın üvey kızının pompeius ile evlenmesine onay vermesi- crassus'u iyiden iyiye genç pompeius'a karşı kışkırtmıştır. köle ayaklanmalarındaki başarısı ise askeri olarak gerçek bir başarı olsa bile kariyeri açısından hüsrandan başka bir şey getirmemiştir. bunun üzerinde de kısaca durmam gerekecek çünkü konu yine pompeius ile bağlantılı.
pompeius başarıları ile yükselmeye devam ederken bu süreçte spartaküs'ün ön ayak olduğu köle isyanını bastırmak ile görevlendirilen crassus isyanı bastırmayı başarsa bile görünürde bitirici hamleyi yapan pompeius pastadan daha büyük bir pay almıştır ve bu durum crassus'un daha da hırslanmasına sebep olur çünkü açıkça isyan birliklerinin direncini kıran crassus olsa bile isyanı tam olarak sonlandıran pompeius'un lejyonları olmuştur ve bu durum crassus'un ondan daha az ödüllendirilmesine ve başarısının gölgelenmesine sebep olur. crassus bunu açıkça itibar saldırısı olarak görse bile içten içe hırslanmaya devam etmiş fakat görünürde bir şey yapmamıştır.
burada ek bir bilgi vermek gerekirse eğer, crassus'un appian yolunda çarmıha gerdiği köleler george r.r. martin'e esin kaynağı olmuş ve a song of ice and fire serisinde meeren'de çarmıha gerilen köleler roma birliklerinin bu uygulamalarından yola çıkılarak yazılmıştır.
bu süreçten sonra pompeius doğu'ya yaptığı seferler ile gittikçe askeri anlamda adından söz ettirmeye devam etti ve daha sonrasında bu iki rakip gaius julius caesar'in ön ayak olması ile beraber first triumvirate ittifakında bir araya geldi ama crassus ne kadar çıkarlarına uyduğu için bu ittifakta yer alsa da içten içe pompeius'a karşı bilenmeye devam eder.
en sonunda kendini kanıtlama çabası, pompeius'a karşı içinde kök salmış olan kıskançlık ve hırs ile gözlerini part imparatorluğuna dikti. düşünülenin aksine crassus rakibini küçümsemiyordu, eğer küçümseseydi bu zaferi istemez ve hiç gerek olmadığı halde partlara saldırmazdı. o pastadaki büyük payın peşinde olduğu için gözlerini bu imparatorluğa dikmişti zaten. asıl mesele kendini olduğundan daha büyük görmesi veya diğerlerinin onu böyle görmesini istemesiydi. neticede hırslarının kurbanı oldu ve hiç lüzumu olmayan bu savaşta kral ii. orodes'in emrinde olan komutan spahbod surena tarafından katafrakt'ların da ezici gücüyle beraber hüsrana uğradı. sırf hırslarından ve pompeius'dan daha yetkin olduğunu kanıtlama çabasından ötürü armenia'nın göndermeyi talep ettiği birlikleri reddetmesiyle beraber de partların oldukça ezici bir zaferle carrhae muharebesi'nden çıkması kaçınılmaz bir hale geldi. plutarch bu muharebenin detaylarını çok anlatmasa bile part'ların nasıl ezici bir üstünlük kurduğundan söz etmiştir.
crassus'u ölüme götüren yol hırslarıydı ama ölümü nasıl gerçekleşti? tanımın başında ele aldığım konuya bu noktada girmek daha uygun olur çünkü öncesi için aktardığım bilgiler kafi. baştan belirtmek gerekirse crassus'un ölümü yüksek ihtimalle plutarch'ın anlattığı biçimde; kafası ve elleri kesilip part kralı ii. orodes'e gönderilmesi ile gerçekleşmiştir ama bu dio'nun anlatısını yanlış veya yalan olarak adlandırmaya yetmez. plutarch ve/veya plutarkhos daha genç yaşında akhaia prokonsülüne elçi olarak gönderilmesinden itibaren roma'da pek çok bilgiye erişebilme şansını elde etmiştir ve eserlerinde de ne inançlarının ne kişisel düşüncelerinin ne de bir millete duyulan yakınlığın izleri görünmez. olabildiğince gerçekçi bir anlatım sunmayı amaçlamış ve tarihi çarpıtmamaya özen göstermiştir. elbette bu demek değil ki birebir bir aktarım söz konusu. edward hallett carr'ın what is history eserinde de altını çizdiği gibi tarihsel gerçekliği objektif bir biçimde aktarabilmek kısmen mümkün değildir bundan ötürü tarih, tarihçinin yazdığıdır yani kısmi bir gerçekliktir yalnızca. yine de plutarch'ın tutumu, roma'da bulunan kaynaklara erişimi ve crassus'un dönemine cassius dio'dan daha yakın olması sebebi ile crassus'un ölümüne dair aktardıkları bu kısmi gerçekliğe en uygun düşen anlatıdır ama dediğim gibi bu cassius dio'nun hatalı bir bilgi verdiğini göstermiyor.
cassius dio'ya baktığımızda görünürde olmayan bir gerçeklikle beraber daha öğütvari bir anlatı ile aktarıyor crassus'un ölümünü ama bu sembolizmde ufak bir yanlışlık söz konusu ama ondan daha sonra bahsedeceğim. dio'nun anlatımına göre crassus boğazına altın dökülerek öldürülmedi, bu başlıktaki yanlış bilgilendirmelerden bir diğeri. cassius dio dio's rome xl - 26. bölümde açıkça belirtir ki crassus ya canlı bir biçimde düşmanın eline geçmesin diye kendi lejyonerlerinden biri tarafından öldürülmüştür ya da oldukça ağır yaralandığından ötürü düşman tarafından öldürülmüştür. yani dio boğazına altın dökülerek öldürüldü diye bir ifade kullanmamış ölümü hakkında kesin bir bilgi olmadığını belirterek öldürüldükten sonra boğazına erimiş altın döküldüğünden söz etmiştir yani iki tarihçi birbirinin söylediğine zıt bir şey dile getirmemiştir esasında sadece dio fazladan bir detay aktarır crassus'un ölümüne dair. bu ise iki ihtimali ortaya çıkarır:
birinci ihtimal dio ve plutarch'ın anlatısı birbirinin uzantısı olabilir yani crassus öldürüldükten sonra gerçekten boğazına erimiş altın dökülmüş ve daha sonra kafası ve elleri kesilerek kral ii. orodes'e gönderilmiş olma ihtimali olasıdır.
ikinci ihtimal ise cassius dio'nun aktardığı bilgi tarihi bir gerçekliği ifade etmese bile carrhae muharebesi sonrası partların veya romalıların arasında dolaşmaya başlayan söylentilerden ileri geliyor olabilir ki bu ihtimal ilkine göre daha olasıdır bana kalırsa. yani dio bir söylentiyi gerçekmiş gibi aktarmış olabilir. eğer romalıların arasında yayılan bir söylenti ise bunun esas sebebi crassus'un pek çok dost edindiği gibi pek çok düşman edinmesinden kaynaklanıyor çünkü crassus yanan evleri söndürmek için sahiplerinden o evleri düşük bir ücrete alıp yeniliyor ve daha yüksek fiyata satıyordu ki zaten zengin bir aileden gelmeyen crassus bu şekilde zenginleşmeye başlamıştır ve savaş ganimetlerini paylaşmaktan sık sık kaçındığı da belirtilir bundan ötürü kendi halkı arasında düşmanlar edinmesi kaçınılmazdı. yine de tarih bize aynı zamanda crassus'un oldukça iyi bir hitabet yeteneğine sahip olduğundan, ne kadar pinti olsa da zaman zaman işine yarayacaksa oldukça cömert davrandığından ve alt tabakada bulunan insanlara dahi muazzam bir kibarlık ile yaklaştığından da söz eder. gerçek bir manipülasyon ustası olduğundan ötürü edindiği düşman sayısı yüksek ihtimalle dost edindiklerinden oldukça azdı. bu yüzden bu söylentilerin partlar arasında yayılması çok daha olası. orduların zaman zaman güç gösterisinde bulunmak için yersiz katliamlar yaptıkları, etrafa ve düşmanlara korku salmak için bunları abartarak aktardıkları bir gerçek. ve yine şu var ki partların krali ii.orodes'in bu savaşı anlamsız bulup crassus'a elçiler gönderdiğini de aktarıyor bize tarih. yani üstünlükle kazandığı savaşı aslında hiç istemiyordu orodes ve böyle büyük bir zaferden sonra; part imparatorluğuna saldırmakta ısrarcı olmuş zengin romalının trajik ölümü söylentisinin yayılması tam bir kazan-kazan durumu oluşturuyordu. eğer tarihi anlatı bir söylentinin ürünü ise belirttiğim sebeplerden ötürü muhtemelen partlardan çıkmış bir söylentiden ileri geliyordur.
ama yine başa dönecek olursak ve dio'nun sembolizm kaygısı ile uydurma bir tarih yaratmaya çalıştığından söz edersek -ki dio her ne kadar roma sevgisinden ötürü objektif kalmayı başaramasa bile bu tarz öğütvari bir üslup hiç benimsememiştir- bu sembolizmin başlı başına hatalı olduğunu söylemekte fayda var. crassus için para yalnızca hırslarının bir uzantısıydı, kendi yıkımını getiren şey paraya olan tutkusu değil hırslarının gözünü boyamasaydı. para onun için amaçtan ziyade araç oldu çünkü o zamanlar roma'da bir roma vatandaşının statüsü ona bağlılığı bulunanların sayısı ile ölçülüyordu ve crassus doğru yerde parayı doğru bir biçimde harcayarak -bağışlar ve yüksek mevkide olan veya olma ihtimali olan kişilere verilen borçlar ile- kendi mevkisini sağlamlaştırma amacı güdüyordu. para onu hırslarının yönlendirdiği yolda daha hızlı ilerlemesini sağlayan bir taşıttan farksızdı.
o yüzden böyle sembolik bir ölüm daha başından hatalıdır çünkü crassus paranın değil hırslarının kölesiydi ve daha 60 yaşında ona tarihe hüsranla geçecek olan bir ölümü getiren de bundan başka bir şey değildi.
yani esasında demek istediğim şu ki, tarih; senin, benim veya onun anlattığı değildir. tarih kısmi bir gerçeklik olarak sunulur ve verilen bu kısmi gerçeklik ile mevcut veriler ışığında gerçekliğe en yakın olan senaryoyu yaratmaktan ileri gelir ama bu yine de onu gerçek kılmaya yetmez. bu sadece gerçeğe en yakın senaryoyu bulma oyunundan ibarettir hepsi bu. crassus'un ölümü hakkında olası gerçek nedir ne değildir -şayet zamanda belirli bir tarihe istemli bir biçimde yolculuk yapabilmek mümkün olmaz ise- hiç bir zaman tam olarak bilinemeyecek bir gizemden ibarettir. ne tarihçilerin tamamen objektif ve tarafsız olduğu kesindir ne de yazılı kaynakların birebir gerçeği hiç çarpıtmadan aktarmış olduğu.
söylenenin aksine crassus kariyerine köle ayaklanmalarından çok daha önce başlamış, ilk kayda değer başarısını collina kapısı muharebesinde yakalamıştır fakat bu muharebe onu hırsları yüzünden ölüme götürecek olan marcus licinius crassus - gnaeus pompeius magnus rekabetinin de görünen başlangıcı olarak tarihte yer alır çünkü bu muharebenin sonucunda lucius cornelius sulla felix ile pompeius arasında gelişen akrabalık ilişkisi - sulla'nın üvey kızının pompeius ile evlenmesine onay vermesi- crassus'u iyiden iyiye genç pompeius'a karşı kışkırtmıştır. köle ayaklanmalarındaki başarısı ise askeri olarak gerçek bir başarı olsa bile kariyeri açısından hüsrandan başka bir şey getirmemiştir. bunun üzerinde de kısaca durmam gerekecek çünkü konu yine pompeius ile bağlantılı.
pompeius başarıları ile yükselmeye devam ederken bu süreçte spartaküs'ün ön ayak olduğu köle isyanını bastırmak ile görevlendirilen crassus isyanı bastırmayı başarsa bile görünürde bitirici hamleyi yapan pompeius pastadan daha büyük bir pay almıştır ve bu durum crassus'un daha da hırslanmasına sebep olur çünkü açıkça isyan birliklerinin direncini kıran crassus olsa bile isyanı tam olarak sonlandıran pompeius'un lejyonları olmuştur ve bu durum crassus'un ondan daha az ödüllendirilmesine ve başarısının gölgelenmesine sebep olur. crassus bunu açıkça itibar saldırısı olarak görse bile içten içe hırslanmaya devam etmiş fakat görünürde bir şey yapmamıştır.
burada ek bir bilgi vermek gerekirse eğer, crassus'un appian yolunda çarmıha gerdiği köleler george r.r. martin'e esin kaynağı olmuş ve a song of ice and fire serisinde meeren'de çarmıha gerilen köleler roma birliklerinin bu uygulamalarından yola çıkılarak yazılmıştır.
bu süreçten sonra pompeius doğu'ya yaptığı seferler ile gittikçe askeri anlamda adından söz ettirmeye devam etti ve daha sonrasında bu iki rakip gaius julius caesar'in ön ayak olması ile beraber first triumvirate ittifakında bir araya geldi ama crassus ne kadar çıkarlarına uyduğu için bu ittifakta yer alsa da içten içe pompeius'a karşı bilenmeye devam eder.
en sonunda kendini kanıtlama çabası, pompeius'a karşı içinde kök salmış olan kıskançlık ve hırs ile gözlerini part imparatorluğuna dikti. düşünülenin aksine crassus rakibini küçümsemiyordu, eğer küçümseseydi bu zaferi istemez ve hiç gerek olmadığı halde partlara saldırmazdı. o pastadaki büyük payın peşinde olduğu için gözlerini bu imparatorluğa dikmişti zaten. asıl mesele kendini olduğundan daha büyük görmesi veya diğerlerinin onu böyle görmesini istemesiydi. neticede hırslarının kurbanı oldu ve hiç lüzumu olmayan bu savaşta kral ii. orodes'in emrinde olan komutan spahbod surena tarafından katafrakt'ların da ezici gücüyle beraber hüsrana uğradı. sırf hırslarından ve pompeius'dan daha yetkin olduğunu kanıtlama çabasından ötürü armenia'nın göndermeyi talep ettiği birlikleri reddetmesiyle beraber de partların oldukça ezici bir zaferle carrhae muharebesi'nden çıkması kaçınılmaz bir hale geldi. plutarch bu muharebenin detaylarını çok anlatmasa bile part'ların nasıl ezici bir üstünlük kurduğundan söz etmiştir.
crassus'u ölüme götüren yol hırslarıydı ama ölümü nasıl gerçekleşti? tanımın başında ele aldığım konuya bu noktada girmek daha uygun olur çünkü öncesi için aktardığım bilgiler kafi. baştan belirtmek gerekirse crassus'un ölümü yüksek ihtimalle plutarch'ın anlattığı biçimde; kafası ve elleri kesilip part kralı ii. orodes'e gönderilmesi ile gerçekleşmiştir ama bu dio'nun anlatısını yanlış veya yalan olarak adlandırmaya yetmez. plutarch ve/veya plutarkhos daha genç yaşında akhaia prokonsülüne elçi olarak gönderilmesinden itibaren roma'da pek çok bilgiye erişebilme şansını elde etmiştir ve eserlerinde de ne inançlarının ne kişisel düşüncelerinin ne de bir millete duyulan yakınlığın izleri görünmez. olabildiğince gerçekçi bir anlatım sunmayı amaçlamış ve tarihi çarpıtmamaya özen göstermiştir. elbette bu demek değil ki birebir bir aktarım söz konusu. edward hallett carr'ın what is history eserinde de altını çizdiği gibi tarihsel gerçekliği objektif bir biçimde aktarabilmek kısmen mümkün değildir bundan ötürü tarih, tarihçinin yazdığıdır yani kısmi bir gerçekliktir yalnızca. yine de plutarch'ın tutumu, roma'da bulunan kaynaklara erişimi ve crassus'un dönemine cassius dio'dan daha yakın olması sebebi ile crassus'un ölümüne dair aktardıkları bu kısmi gerçekliğe en uygun düşen anlatıdır ama dediğim gibi bu cassius dio'nun hatalı bir bilgi verdiğini göstermiyor.
cassius dio'ya baktığımızda görünürde olmayan bir gerçeklikle beraber daha öğütvari bir anlatı ile aktarıyor crassus'un ölümünü ama bu sembolizmde ufak bir yanlışlık söz konusu ama ondan daha sonra bahsedeceğim. dio'nun anlatımına göre crassus boğazına altın dökülerek öldürülmedi, bu başlıktaki yanlış bilgilendirmelerden bir diğeri. cassius dio dio's rome xl - 26. bölümde açıkça belirtir ki crassus ya canlı bir biçimde düşmanın eline geçmesin diye kendi lejyonerlerinden biri tarafından öldürülmüştür ya da oldukça ağır yaralandığından ötürü düşman tarafından öldürülmüştür. yani dio boğazına altın dökülerek öldürüldü diye bir ifade kullanmamış ölümü hakkında kesin bir bilgi olmadığını belirterek öldürüldükten sonra boğazına erimiş altın döküldüğünden söz etmiştir yani iki tarihçi birbirinin söylediğine zıt bir şey dile getirmemiştir esasında sadece dio fazladan bir detay aktarır crassus'un ölümüne dair. bu ise iki ihtimali ortaya çıkarır:
birinci ihtimal dio ve plutarch'ın anlatısı birbirinin uzantısı olabilir yani crassus öldürüldükten sonra gerçekten boğazına erimiş altın dökülmüş ve daha sonra kafası ve elleri kesilerek kral ii. orodes'e gönderilmiş olma ihtimali olasıdır.
ikinci ihtimal ise cassius dio'nun aktardığı bilgi tarihi bir gerçekliği ifade etmese bile carrhae muharebesi sonrası partların veya romalıların arasında dolaşmaya başlayan söylentilerden ileri geliyor olabilir ki bu ihtimal ilkine göre daha olasıdır bana kalırsa. yani dio bir söylentiyi gerçekmiş gibi aktarmış olabilir. eğer romalıların arasında yayılan bir söylenti ise bunun esas sebebi crassus'un pek çok dost edindiği gibi pek çok düşman edinmesinden kaynaklanıyor çünkü crassus yanan evleri söndürmek için sahiplerinden o evleri düşük bir ücrete alıp yeniliyor ve daha yüksek fiyata satıyordu ki zaten zengin bir aileden gelmeyen crassus bu şekilde zenginleşmeye başlamıştır ve savaş ganimetlerini paylaşmaktan sık sık kaçındığı da belirtilir bundan ötürü kendi halkı arasında düşmanlar edinmesi kaçınılmazdı. yine de tarih bize aynı zamanda crassus'un oldukça iyi bir hitabet yeteneğine sahip olduğundan, ne kadar pinti olsa da zaman zaman işine yarayacaksa oldukça cömert davrandığından ve alt tabakada bulunan insanlara dahi muazzam bir kibarlık ile yaklaştığından da söz eder. gerçek bir manipülasyon ustası olduğundan ötürü edindiği düşman sayısı yüksek ihtimalle dost edindiklerinden oldukça azdı. bu yüzden bu söylentilerin partlar arasında yayılması çok daha olası. orduların zaman zaman güç gösterisinde bulunmak için yersiz katliamlar yaptıkları, etrafa ve düşmanlara korku salmak için bunları abartarak aktardıkları bir gerçek. ve yine şu var ki partların krali ii.orodes'in bu savaşı anlamsız bulup crassus'a elçiler gönderdiğini de aktarıyor bize tarih. yani üstünlükle kazandığı savaşı aslında hiç istemiyordu orodes ve böyle büyük bir zaferden sonra; part imparatorluğuna saldırmakta ısrarcı olmuş zengin romalının trajik ölümü söylentisinin yayılması tam bir kazan-kazan durumu oluşturuyordu. eğer tarihi anlatı bir söylentinin ürünü ise belirttiğim sebeplerden ötürü muhtemelen partlardan çıkmış bir söylentiden ileri geliyordur.
ama yine başa dönecek olursak ve dio'nun sembolizm kaygısı ile uydurma bir tarih yaratmaya çalıştığından söz edersek -ki dio her ne kadar roma sevgisinden ötürü objektif kalmayı başaramasa bile bu tarz öğütvari bir üslup hiç benimsememiştir- bu sembolizmin başlı başına hatalı olduğunu söylemekte fayda var. crassus için para yalnızca hırslarının bir uzantısıydı, kendi yıkımını getiren şey paraya olan tutkusu değil hırslarının gözünü boyamasaydı. para onun için amaçtan ziyade araç oldu çünkü o zamanlar roma'da bir roma vatandaşının statüsü ona bağlılığı bulunanların sayısı ile ölçülüyordu ve crassus doğru yerde parayı doğru bir biçimde harcayarak -bağışlar ve yüksek mevkide olan veya olma ihtimali olan kişilere verilen borçlar ile- kendi mevkisini sağlamlaştırma amacı güdüyordu. para onu hırslarının yönlendirdiği yolda daha hızlı ilerlemesini sağlayan bir taşıttan farksızdı.
o yüzden böyle sembolik bir ölüm daha başından hatalıdır çünkü crassus paranın değil hırslarının kölesiydi ve daha 60 yaşında ona tarihe hüsranla geçecek olan bir ölümü getiren de bundan başka bir şey değildi.
yani esasında demek istediğim şu ki, tarih; senin, benim veya onun anlattığı değildir. tarih kısmi bir gerçeklik olarak sunulur ve verilen bu kısmi gerçeklik ile mevcut veriler ışığında gerçekliğe en yakın olan senaryoyu yaratmaktan ileri gelir ama bu yine de onu gerçek kılmaya yetmez. bu sadece gerçeğe en yakın senaryoyu bulma oyunundan ibarettir hepsi bu. crassus'un ölümü hakkında olası gerçek nedir ne değildir -şayet zamanda belirli bir tarihe istemli bir biçimde yolculuk yapabilmek mümkün olmaz ise- hiç bir zaman tam olarak bilinemeyecek bir gizemden ibarettir. ne tarihçilerin tamamen objektif ve tarafsız olduğu kesindir ne de yazılı kaynakların birebir gerçeği hiç çarpıtmadan aktarmış olduğu.
devamını gör...
buz devri replikleri
tanrım tipimden asalet akıyor.
devamını gör...
bu mesajı sildiniz
whatsappta mesaj sildikten sonra karşınıza çıkan uyarı.
lan mesaj sildiğimi karşı tarafa bildireceksen mesajı silmenin ne anlamı var dümbük zükenberg.
lan mesaj sildiğimi karşı tarafa bildireceksen mesajı silmenin ne anlamı var dümbük zükenberg.
devamını gör...
regresyon terapisi
konuyla ilgili eğitim almış ve de güvendiğiniz bir terapist tarafından hipnoz altında ya da hipnoz olmaksızın yarı trans durumunda gerçekleştirilen ve süjenin* şimdiki ya da bir önceki hayat ya da hayatlarına giderek (ya da gittiğini varsayarak) belli olayların kayıtlarını sanki o an yaşanıyormuş gibi inceleyerek ve de sonrasında bu hayat üzerinde etkilerini tespit ederek bu blokajları (yarattığı travmaları) çözmeye çalışan ve süjenin hayatındaki etkilerini minimize etmeye yarayan terapi çeşididir.
bu terapi çeşidi ile danışanların geçmiş hayatlarından bu hayata taşıdıkları etkileri * tespit ederek bunlarla ilgili olarak olumlama çalışmaları yapılır ve mevcut hayata etkileri azaltılır ya da yok edilir. bu çalışmanın içeriği bir takım fobiler, anlamlandırılamayan takıntılar, saplantılar, depresif ruh halleri gibi insanın enerji dengesini bozan ruhsal etkilerin olumlama yapılarak düzenlemesi çabasıdır.
bu terapi çeşidi insan bilinçaltına hitap etmesi sebebi ile insanların hem çekindikleri hem de uzak durdukları bir konudur ve de haklılık payları da vardır. çünkü hizmet alınan danışmanın konunun ehli olmaması durumunda yanlış noktalara temas etmesi sebebi ile bambaşka sonuçlar yaratabilir ki süje sonrasında kendisini psikiyatrist koltuğunda ilaçlar kullanırken bulabilir.
sonuçları itibariyle de yine bıçak sırt denebilecek bir terapi çeşidi olmakla birlikte kimi insanlar inanmaları dolayısı ile müthiş faydalarının olduğunu düşünürken kimi insanlar da hemen hemen hiç bir etkisi olmadığını ve hatta safsata olduğunu düşünebilirler.
konuyla ilgili olarak uluslararası da çok fazla eğitim ve uygulama yapılıyor olmakta olup özellikle dolores cannon dolors cannon hayatı çok fazla uygulama yapıp konuyla ilgili kitaplar yayınlamıştır.
bu terapi çeşidi ile danışanların geçmiş hayatlarından bu hayata taşıdıkları etkileri * tespit ederek bunlarla ilgili olarak olumlama çalışmaları yapılır ve mevcut hayata etkileri azaltılır ya da yok edilir. bu çalışmanın içeriği bir takım fobiler, anlamlandırılamayan takıntılar, saplantılar, depresif ruh halleri gibi insanın enerji dengesini bozan ruhsal etkilerin olumlama yapılarak düzenlemesi çabasıdır.
bu terapi çeşidi insan bilinçaltına hitap etmesi sebebi ile insanların hem çekindikleri hem de uzak durdukları bir konudur ve de haklılık payları da vardır. çünkü hizmet alınan danışmanın konunun ehli olmaması durumunda yanlış noktalara temas etmesi sebebi ile bambaşka sonuçlar yaratabilir ki süje sonrasında kendisini psikiyatrist koltuğunda ilaçlar kullanırken bulabilir.
sonuçları itibariyle de yine bıçak sırt denebilecek bir terapi çeşidi olmakla birlikte kimi insanlar inanmaları dolayısı ile müthiş faydalarının olduğunu düşünürken kimi insanlar da hemen hemen hiç bir etkisi olmadığını ve hatta safsata olduğunu düşünebilirler.
konuyla ilgili olarak uluslararası da çok fazla eğitim ve uygulama yapılıyor olmakta olup özellikle dolores cannon dolors cannon hayatı çok fazla uygulama yapıp konuyla ilgili kitaplar yayınlamıştır.
devamını gör...
yaş sadece sayıdan ibaret diyen romalı
kendiyle çelişiyordur. (bkz: mesela ben xxxv)
devamını gör...
huzursuzluğun kitabı
''dünyada yalnızım... insanlar bana değmeden geçiyor yanımdan. etrafımda havadan başka şey yok. kendimi o kadar tecrit edilmiş hissediyorum ki, üzerimdeki giysiyle aramdaki boşluğu bile algılıyorum...''
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
bugün dergimizi teşriflendiren yazarlarımız:
vefa yazısı ile rolwors ve 17. yüzyılın hırçın kadını: artemisia gentileschi yazısı ile 00zero. bir solukta okunacak güzel yazılarına buradaki öne çıkan yazılardan ulaşabilirsiniz.
kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışavurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
vefa yazısı ile rolwors ve 17. yüzyılın hırçın kadını: artemisia gentileschi yazısı ile 00zero. bir solukta okunacak güzel yazılarına buradaki öne çıkan yazılardan ulaşabilirsiniz.
kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışavurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
devamını gör...
asimilasyon
belli bir topluluğun içinde yaşayan azınlık kesimlerin, kendi kültürlerinden ziyade yaşadıkları toplumun kültürünü benimsemelerine verilen isim.
mesela örneklendirecek olursak: almanya da yaşayan çoğu türkler için artık asimile olmuşlar diyebiliriz. yaşadıkları doğdukları yerden ötürü her ne kadar türk olsalar da asimile olmuş durumda olanlar çok. fakat aynı şeyi dedeleri ya da babaları için söyleyemeyiz.
mesela örneklendirecek olursak: almanya da yaşayan çoğu türkler için artık asimile olmuşlar diyebiliriz. yaşadıkları doğdukları yerden ötürü her ne kadar türk olsalar da asimile olmuş durumda olanlar çok. fakat aynı şeyi dedeleri ya da babaları için söyleyemeyiz.
devamını gör...
kafaya koyduğunu yapan tip
net yaparım, hatta yapmadan uyuyamam. geçenlerde saçımı boyamayı düşündüm ve ertesi sabah kahvaltıdan sonra yaptığım ilk şey saçımı boyamaktı. bazı şeyleri yaşamak için az bir vaktimiz var dostlar. ertelemenin ne anlamı var?
devamını gör...
normal sözlük erkeklerinin kaslı ve yakışıklı olması
komik olsunlar baska biseye gerek yok
devamını gör...
çalıntı tanım girmek
bünyesinde bir sürü e-kitap paylaşıldığı iddia edilen link ve web sayfası yönlendirmesi bulunan bir mecrada yapılması gayet normaldir. adam emek hırsızlığı yapıyor ya da buna ortak oluyor ses çıkmıyor tanım çalmış çok mu?
ayrıca selçukspordan maç izleyen, hdfilmcehenneminden film izleyen, torrente takla attıran, bilgisayarında yüklü uygulamaların hemen hepsi crackli olan, pdfarsivim ve türevi sitelerden telif hakkına konu kitapların pdfsini kovalayan insanların * "aaa bak bu tanımı şu web sayfasından çalmışlar" demesi de tuhaf.
şikayet et butonu ile ilgili linki de vererek moderasyona iletirsin iş biter. herkesin görebileceği şekilde insanları ifşa edip, "hırsızlık"la itham etmek bana pek sağlıklı gelmiyor.
ayrıca selçukspordan maç izleyen, hdfilmcehenneminden film izleyen, torrente takla attıran, bilgisayarında yüklü uygulamaların hemen hepsi crackli olan, pdfarsivim ve türevi sitelerden telif hakkına konu kitapların pdfsini kovalayan insanların * "aaa bak bu tanımı şu web sayfasından çalmışlar" demesi de tuhaf.
şikayet et butonu ile ilgili linki de vererek moderasyona iletirsin iş biter. herkesin görebileceği şekilde insanları ifşa edip, "hırsızlık"la itham etmek bana pek sağlıklı gelmiyor.
devamını gör...

