bütün kariyeri bir kenara bırakıp köye yerleşmek
yılardır yapmayı düşündüğüm ama bir türlü yapamadığım eylem. bilin bakalım ne eksik? kariyer...
devamını gör...
goodkafas meet the sözlük
çok sevilen serimize özel iki kesitimi siz sevgili yazarlarla paylaşıyorum. bugünkü kesitlerimizde sözlük içine ve ekstra olarak küfürlü entry giren yazarlara ne olacağı hakkında bilgi sahibi olacağız.
klavyelerinizi kenara koyun ve keyfini çıkarın.
goodkafas meet the sözlük;
buradan izleyebilirsiniz
goodkafas küfürlü entry hazin son;
buradan izleyebilirsiniz
———————————————————-———-
goodkafas ilk bölüm izlemek için;
goodkafas meet the mods
tüm kesitleri izlemek için;
kafa açan kesitler
klavyelerinizi kenara koyun ve keyfini çıkarın.
goodkafas meet the sözlük;
buradan izleyebilirsiniz
goodkafas küfürlü entry hazin son;
buradan izleyebilirsiniz
———————————————————-———-
goodkafas ilk bölüm izlemek için;
goodkafas meet the mods
tüm kesitleri izlemek için;
kafa açan kesitler
devamını gör...
insana mutluluk veren sıradan olaylar
günlerin iyiden iyiye uzadığını fark etmek. birden "bahar geliyor" sevincine kapılmak.
devamını gör...
köpeksiz sokaklar istiyoruz
kendimi bildim bileli köpek fobim var görünce tir tir titriyorum panik atak geçirdiğim bile oldu,yaşadığım yerde çok sokak köpeği var bu yüzden çoğu yere tek başıma gidemiyorum
barınaklar büyütülüp,hayvanlar için tüm imkanı sağlayacak hale gelirse şahsen bende sokaklarda bu denli çok köpek görmek istemem,siz köpeğe ters bir davranışta bulunmadığınızda size saldırmaz algısı var pek doğru bulmuyorum oynamak istiyorlar o anlık korkuyla tedirgin davranışlar sergilenirse gayet de saldırabilir ne yazık ki örneklerini çok gördük:(
barınaklar büyütülüp,hayvanlar için tüm imkanı sağlayacak hale gelirse şahsen bende sokaklarda bu denli çok köpek görmek istemem,siz köpeğe ters bir davranışta bulunmadığınızda size saldırmaz algısı var pek doğru bulmuyorum oynamak istiyorlar o anlık korkuyla tedirgin davranışlar sergilenirse gayet de saldırabilir ne yazık ki örneklerini çok gördük:(
devamını gör...
karma
kesin bir yargıya varamamakla beraber ; bir şekilde yapılanların cezasının ya da ödülünün alındığını düşünüyorum. benim de yaşanmışlıklarımdan yola çıkarsak, bir çok şeyin karşılığını aldım diyebilirim. bana kalırsa iyi şeyler biriktirmeye özen gösterin yoksa çok pişman olabilirsiniz. belki inanmıyor olabilirsiniz ... ben de inanmıyordum..ama yaşadıkça anlayacaksınız. *
devamını gör...
tanımadığınız yazarın entrylerinizi oylaması
yazmak gelmiyor içimizden bari oylayalım yani siteye giriş yapmışız bir kere ayıp olmasın.
devamını gör...
horizon zero dawn
üst edit: bu tanım bir takım küfürler, hakaretler, kan, kemik ve gözyaşı içermektedir.
ben bu tanımı neden yazdım? niçin yazdım? nasıl yazdım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, oturdum yazdım! ama, yazmamış da olabilirim. yazmışsam yazmışımdır, yazmamışsam yazmamışımdır. görünen tanım... uzakta değildir. buraya yazdık da sonradan yazmadık mı dedik? bunlar bi takım uydurma laflardır... sahi ya ben bu tanımı neden yazdım? kim yazdırdı lan bana bunu?! ha, evet doğru ya. death stranding gömerken gidip horizon zero dawn oynayın diye bir laf etmiştim, biraz da bu oyunu gömeyim dedim. önceden belirteyim, senaryo konusunda death stranding ağzına vurur bu klişe senaryonun ama görsellik-iyi grafik için oyun oynayan birinin horizon zero dawn tercih etmesi daha mantıklı. en azından kojima abimizin aksine bu oyun biraz oynamamıza izin veriyor. yoksa gidip onurunuzla the witcher 3 wild hunt oynayın ya da ne bileyim watch dogs 2 bile olur.
guerrilla games ve sony'nin decima'nın ekmeğini yediği sıradan bir oyun daha. sıkıldım bu şarap çanağına tükürdüğümün ubisoft açık-dünya mantığından. şimdi assassin's creed on oyoso diyen arkadaşlar gelmeden belirteyim, bir bildiğimiz var da yıllarca elimizi sürmedik o dandik seriye. ha niye çünkü bunca sene ubisoft bizi kazıklamasın diye çabalayıp sonra gidip bu ağzına tükürdüğümün oyunları ubisoft mantığı ile bizi kazıklasın diye! çok sinirliyim, bir senedir geçmedi sinirim.
önce biraz öveyim çünkü gömerken ipin ucunu kaçırıp iki sayfa yazı yazma potansiyelini taşıyorum. olum adamlar sanat eseri icra etmişler, bir oyunun grafikleri nasıl bu kadar güzel olabilir?! o kadar aksiyonun içinde durup manzaraya hayran kalmaktan robotlar ağzıma yüzüme geçirdiler iki tane. bu arada ben death stranding'de bu kadar düşük fps almıyordum bu oyun niye böyle guerrilla? oyun zevkimin içine edilmiş hissediyorum. ha keza oyun zevki namına da çok bir şey bulamadım ya neyse. oyun tamamen görsel şölen ama açık dünya mantığının elde bulunan diğer tembel işler ile hiçbir farkı yok. birbirini tekrar eden tasarımlara sahip meka dinazor dövmek istemiyorum abi ben. tamam istiyorum ama 40 saat boyunca değil yani. gerçek anlamda harika modelleme çıkarıp neden birbirini bu kadar tekrar eden yaratıklar yapılıyor anlamış değilim. tamam açık dünya sonuçta ve ne kadar muhteşem yenilikler bekleyebiliriz ama bu kadar kendini tekrar eden bir oyun bir süre sonra sıkmaya başlıyor ve baktığımızda bu rutini tekrarlamaya değecek bir ödülvari sistemi de yok o kadar. death stranding'de o bile yoktu ama mesela 2018 çıkışlı god of war'u ele alalım. adamlar yarı-açık dünya mantığını oyuna çok güzel oturtmuş üstelik yan görevlere gitmeyi isteyecek kadar güzel bir sistem yaratmıştı. o yan görevleri yapmadan da oyunu bitirebiliyorduk ama yan görevler insanı gerçek anlamda cezbediyordu.
sen harika bir açık dünya mantığı ile pazarlamaya çalışıyorsan oyunu -ana hikaye mevzularına sonra geleceğim- o zaman övüneceğin tek şey bak ne güzel grafiklerimiz var bir de metal hayvan tasarladık işte olmamalı. bir kere senin güçlü bir ana hikayen yok ve ana hikaye hasebi ile kesip biçtiğimiz o insanları berbat tasarlamışsın zaten. hayır yani vadiye kaya diye tasarlamışlar bir iki tane hareketsiz insan modeli, kayaya vuruyoruz ölsün diye ama bakıyorsun mesela en basitinden stormbird'e, sawtooth'a bu kadar mı gerçekçi olur? hareketleri, patlamalar, zırh tasarımları derken orgazmik bir etki bırakıyor insanda. elinde değerlendirebileceğin muhteşem bir açık dünya var, bunu maksimum 7-8 tane meka yaratık ile sınırlandıracağına çeşitlendir. en kötü oyun biraz geç çıkar ama verilen paraya değer en azından ama hayır illa ubisoft'un rezil kepaze tekrar et ve dolu göster mantığını kullanıp üstüne far cry 3, assassin's creed,tomb raider gibi sevilen tüm oyunların boktan sistemini birleştirmeye çalış ortaya da bu kopya içerik çıksın. ben post-apokaliptik bilim-kurgu'nun köpeğiyim ama kanser oldum oynarken bu salak pazarlama mantığı yüzünden. ana karakter hatun (aloy) da zaten game of thrones ygritte ile lara croft çakması olmuş ya neyse.*
aynı mantıkta ilerleyen görevler de cabası. karakter gelişimi gördüğümüz harika bir başlangıçtan sonra -ki günümüz açık dünya mantığı ile ilerleyen oyunlarda zerre ana senaryo ve karakter gelişimi göremediğimizi düşünürsek ben buna bile tamamım- nasıl hiç edilebilir tüm bu gelişim? yenilik vadediyoruz diyerek milleti ayakta uyutmak bu. benim bu oyundan görsellik dışında zevk alabilmem için oynadığım ilk oyun olması gerekiyor.
ha, bu oyun çok mu kötü bir oyun? yoo gayet güzel oyun aslında. ana hikaye ne kadar klişe olsa da film gibi izletiyor kendini. hey gidi rost be... aloy'un karakter gelişimi oyunun başında şaşırtacak derecede güzel işlenmiş. silahlar gayet güzeldi ve karakterin biraz hantal olması sebebiyle gayet gerçekçi bir deneyim sunuyordu. icerail, stormslinger, ropecaster falan kullanması epey keyifli weaponlar ki ben uçup kaçtığımız, karakterlerin beş dakika yerinde durmadığı hack 'n' slash oyunlarının kölesi olmama rağmen bu gerçekçilik için özellikle hantal bir wp kullanım sistemini epey sevdim bile diyebilirim. beni kızdıran ellerinde harika bir fırsat varken ubisoft'un salak saçma hilelerini kullanıyor olmaları. yoksa oyun kendi türü içinde yenilik vadetmese bile günümüzde çıkan salak saçma oyunlara nazaran gayet 7 verilecek bir oyun.
ben bu tanımı neden yazdım? niçin yazdım? nasıl yazdım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, oturdum yazdım! ama, yazmamış da olabilirim. yazmışsam yazmışımdır, yazmamışsam yazmamışımdır. görünen tanım... uzakta değildir. buraya yazdık da sonradan yazmadık mı dedik? bunlar bi takım uydurma laflardır... sahi ya ben bu tanımı neden yazdım? kim yazdırdı lan bana bunu?! ha, evet doğru ya. death stranding gömerken gidip horizon zero dawn oynayın diye bir laf etmiştim, biraz da bu oyunu gömeyim dedim. önceden belirteyim, senaryo konusunda death stranding ağzına vurur bu klişe senaryonun ama görsellik-iyi grafik için oyun oynayan birinin horizon zero dawn tercih etmesi daha mantıklı. en azından kojima abimizin aksine bu oyun biraz oynamamıza izin veriyor. yoksa gidip onurunuzla the witcher 3 wild hunt oynayın ya da ne bileyim watch dogs 2 bile olur.
guerrilla games ve sony'nin decima'nın ekmeğini yediği sıradan bir oyun daha. sıkıldım bu şarap çanağına tükürdüğümün ubisoft açık-dünya mantığından. şimdi assassin's creed on oyoso diyen arkadaşlar gelmeden belirteyim, bir bildiğimiz var da yıllarca elimizi sürmedik o dandik seriye. ha niye çünkü bunca sene ubisoft bizi kazıklamasın diye çabalayıp sonra gidip bu ağzına tükürdüğümün oyunları ubisoft mantığı ile bizi kazıklasın diye! çok sinirliyim, bir senedir geçmedi sinirim.
önce biraz öveyim çünkü gömerken ipin ucunu kaçırıp iki sayfa yazı yazma potansiyelini taşıyorum. olum adamlar sanat eseri icra etmişler, bir oyunun grafikleri nasıl bu kadar güzel olabilir?! o kadar aksiyonun içinde durup manzaraya hayran kalmaktan robotlar ağzıma yüzüme geçirdiler iki tane. bu arada ben death stranding'de bu kadar düşük fps almıyordum bu oyun niye böyle guerrilla? oyun zevkimin içine edilmiş hissediyorum. ha keza oyun zevki namına da çok bir şey bulamadım ya neyse. oyun tamamen görsel şölen ama açık dünya mantığının elde bulunan diğer tembel işler ile hiçbir farkı yok. birbirini tekrar eden tasarımlara sahip meka dinazor dövmek istemiyorum abi ben. tamam istiyorum ama 40 saat boyunca değil yani. gerçek anlamda harika modelleme çıkarıp neden birbirini bu kadar tekrar eden yaratıklar yapılıyor anlamış değilim. tamam açık dünya sonuçta ve ne kadar muhteşem yenilikler bekleyebiliriz ama bu kadar kendini tekrar eden bir oyun bir süre sonra sıkmaya başlıyor ve baktığımızda bu rutini tekrarlamaya değecek bir ödülvari sistemi de yok o kadar. death stranding'de o bile yoktu ama mesela 2018 çıkışlı god of war'u ele alalım. adamlar yarı-açık dünya mantığını oyuna çok güzel oturtmuş üstelik yan görevlere gitmeyi isteyecek kadar güzel bir sistem yaratmıştı. o yan görevleri yapmadan da oyunu bitirebiliyorduk ama yan görevler insanı gerçek anlamda cezbediyordu.
sen harika bir açık dünya mantığı ile pazarlamaya çalışıyorsan oyunu -ana hikaye mevzularına sonra geleceğim- o zaman övüneceğin tek şey bak ne güzel grafiklerimiz var bir de metal hayvan tasarladık işte olmamalı. bir kere senin güçlü bir ana hikayen yok ve ana hikaye hasebi ile kesip biçtiğimiz o insanları berbat tasarlamışsın zaten. hayır yani vadiye kaya diye tasarlamışlar bir iki tane hareketsiz insan modeli, kayaya vuruyoruz ölsün diye ama bakıyorsun mesela en basitinden stormbird'e, sawtooth'a bu kadar mı gerçekçi olur? hareketleri, patlamalar, zırh tasarımları derken orgazmik bir etki bırakıyor insanda. elinde değerlendirebileceğin muhteşem bir açık dünya var, bunu maksimum 7-8 tane meka yaratık ile sınırlandıracağına çeşitlendir. en kötü oyun biraz geç çıkar ama verilen paraya değer en azından ama hayır illa ubisoft'un rezil kepaze tekrar et ve dolu göster mantığını kullanıp üstüne far cry 3, assassin's creed,tomb raider gibi sevilen tüm oyunların boktan sistemini birleştirmeye çalış ortaya da bu kopya içerik çıksın. ben post-apokaliptik bilim-kurgu'nun köpeğiyim ama kanser oldum oynarken bu salak pazarlama mantığı yüzünden. ana karakter hatun (aloy) da zaten game of thrones ygritte ile lara croft çakması olmuş ya neyse.*
aynı mantıkta ilerleyen görevler de cabası. karakter gelişimi gördüğümüz harika bir başlangıçtan sonra -ki günümüz açık dünya mantığı ile ilerleyen oyunlarda zerre ana senaryo ve karakter gelişimi göremediğimizi düşünürsek ben buna bile tamamım- nasıl hiç edilebilir tüm bu gelişim? yenilik vadediyoruz diyerek milleti ayakta uyutmak bu. benim bu oyundan görsellik dışında zevk alabilmem için oynadığım ilk oyun olması gerekiyor.
ha, bu oyun çok mu kötü bir oyun? yoo gayet güzel oyun aslında. ana hikaye ne kadar klişe olsa da film gibi izletiyor kendini. hey gidi rost be... aloy'un karakter gelişimi oyunun başında şaşırtacak derecede güzel işlenmiş. silahlar gayet güzeldi ve karakterin biraz hantal olması sebebiyle gayet gerçekçi bir deneyim sunuyordu. icerail, stormslinger, ropecaster falan kullanması epey keyifli weaponlar ki ben uçup kaçtığımız, karakterlerin beş dakika yerinde durmadığı hack 'n' slash oyunlarının kölesi olmama rağmen bu gerçekçilik için özellikle hantal bir wp kullanım sistemini epey sevdim bile diyebilirim. beni kızdıran ellerinde harika bir fırsat varken ubisoft'un salak saçma hilelerini kullanıyor olmaları. yoksa oyun kendi türü içinde yenilik vadetmese bile günümüzde çıkan salak saçma oyunlara nazaran gayet 7 verilecek bir oyun.
devamını gör...
çirkin şansı
halk arasında genellikle çirkin şansı tabiri vardır. ama bana paradoks gibi geliyor. hem çirkinim hem şanssızım, allah yardımcım olsun.
devamını gör...
talihsiz serüvenler dizisi (seri)
on üç kitabı, bir filmi ve bir de dizisi olan güzel mi güzel seri. kitaplarının dokuzunu okumuş, onuncusunda da yarısında bırakmış biri olarak kitapları okumanızı öneririm. en azından onuncu kitaba kadar.
serinin başlangıç kitapları birbiri ile aynı konseptte ilerliyor. evlerinde gerçekleşen bir yangında ailelerini kaybeden üç kardeş en yakın akrabaları olan kont olaf'ın evine yollanıyorlar. olaf'ın ise tek bir amacı var; çocukların servetine konmak. çocuklar ise bundan kurtulmaya çalışırken bir yandan da ailelerinin mensubu oldukları gizli bir örgütten haberdar olmaya başlıyor ve bunun hakkında bilgiler öğreniyorlar.
ilk birkaç kitapta benzediğini söylediğim konsept çocukların ''bakıcı'' değiştirmesi. ve gerçekten de gittikleri evlerde yaşayan kişilerin karakterleri, çevre betimlemeleri vb. kitabı okurken sizi sürüklüyor. birinden diğerine geçerken anlamıyorsunuz kitap değiştirdiğinizi. fakat bir yerden sonra olaylar tek bir döngüde sıkışıyor sanki. kont olaf'tan başka biri gelmez oluyor karşınıza. yarıda bıraktığım için onu da sayarak son üç kitap için yorumda bulunamıyorum ama ilk kitaplar gayet sürükleyici idi benim için.
filmi ve dizisi de oldukça popüler ama bir o kadar da ön planda olmayan yapılar sanki. kitapları severek okuduysanız belki onlara da şans verebilirsiniz.
iyi okumalar ve iyi seyirler.
serinin başlangıç kitapları birbiri ile aynı konseptte ilerliyor. evlerinde gerçekleşen bir yangında ailelerini kaybeden üç kardeş en yakın akrabaları olan kont olaf'ın evine yollanıyorlar. olaf'ın ise tek bir amacı var; çocukların servetine konmak. çocuklar ise bundan kurtulmaya çalışırken bir yandan da ailelerinin mensubu oldukları gizli bir örgütten haberdar olmaya başlıyor ve bunun hakkında bilgiler öğreniyorlar.
ilk birkaç kitapta benzediğini söylediğim konsept çocukların ''bakıcı'' değiştirmesi. ve gerçekten de gittikleri evlerde yaşayan kişilerin karakterleri, çevre betimlemeleri vb. kitabı okurken sizi sürüklüyor. birinden diğerine geçerken anlamıyorsunuz kitap değiştirdiğinizi. fakat bir yerden sonra olaylar tek bir döngüde sıkışıyor sanki. kont olaf'tan başka biri gelmez oluyor karşınıza. yarıda bıraktığım için onu da sayarak son üç kitap için yorumda bulunamıyorum ama ilk kitaplar gayet sürükleyici idi benim için.
filmi ve dizisi de oldukça popüler ama bir o kadar da ön planda olmayan yapılar sanki. kitapları severek okuduysanız belki onlara da şans verebilirsiniz.
iyi okumalar ve iyi seyirler.
devamını gör...
11 kasım 1938 cumhurbaşkanlığı seçimi
mustafa kemal atatürk, 10 kasım 1938'de yaşama veda ettiğinde halk büyük bir yasın içerisindeydi. mustafa kemal, ''milletin kurtarıcısı'' itibarına sahipti ve bu itibar ancak tek bir kişiye ait olabilirdi. her ne kadar halk, ata'sını kaybetmenin hüznünü yaşasa da bir sonraki cumhurbaşkanının kim olması gerektiğini düşünüyor ve kimin olacağını merak ediyordu. 11 kasım'da ismet inönü cumhurbaşkanı seçildi.
dönemin zihniyetini daha iyi anlayabilmek için 10-11 kasım 1938'de yayınlanan bazı gazeteleri buradan inceledim. incelememi paylaşacak olursam:
ulus, 13 son teşrin 1938, ''istanbul gazeteleri cumhurreisi inönü'ne sütunlar tahsis ediyorlar'' adlı haber yazısında, birçok gazeteden yazarların düşüncelerine yer verilmiş. yunus nadi, ''atatürk’ün prensiplerini en iyi bilen inönü, büyük şef'in eserini olduğu gibi devam ettirecek, en seçkin devlet adamımızdır'' derken, muhittin birgen, inönü için ''rejimin bütün kuvvetlerini tanır ve bunları daha kuvvetlendirmek için neler yapılmak gerektiğini bilir. bütün bunlara en iyi ve en doğru olarak o vakıftır.'' diyor. bu yazılara göre, ismet inönü'nün atatürk'ün silah arkadaşı olması, öncesinde de birçok sorumluluklar gerektiren görevlerde yer almış olması, halkın içine biraz da olsa su serpen bir olay gibi görünüyor. ona saygı duyup büyük bir ümit besliyorlar.
yeni mersin, 15 ikinci teşrin 1938, ''türkiye'de reisicumhur intihabatı ve dünya matbuatı'' adlı haberde, bulgaristan, sovyet rusya gibi devletlerin, inönü'nün cumhurbaşkanı seçilmesini büyük bir sevinçle karşıladıklarından bahsedilmiş. ayrıca, inönü'nün sadece türkiye'de değil birçok dış devlette de saygın bir kişiliğe sahip olduğu eklenmiş.
bu iki gazeteye ve buraya yazmadığım birkaç gazeteye de baktığımda inönü ile ilgili herhangi bir olumsuz yazı görmedim. aslında o dönemde inönü'yü eleştiren bir kesimin olduğunu biliyorum fakat haberlerde/ köşe yazılarında bu görev için ismet inönü'nün uygun olduğu belirtilmiş.
dönemin zihniyetini daha iyi anlayabilmek için 10-11 kasım 1938'de yayınlanan bazı gazeteleri buradan inceledim. incelememi paylaşacak olursam:
ulus, 13 son teşrin 1938, ''istanbul gazeteleri cumhurreisi inönü'ne sütunlar tahsis ediyorlar'' adlı haber yazısında, birçok gazeteden yazarların düşüncelerine yer verilmiş. yunus nadi, ''atatürk’ün prensiplerini en iyi bilen inönü, büyük şef'in eserini olduğu gibi devam ettirecek, en seçkin devlet adamımızdır'' derken, muhittin birgen, inönü için ''rejimin bütün kuvvetlerini tanır ve bunları daha kuvvetlendirmek için neler yapılmak gerektiğini bilir. bütün bunlara en iyi ve en doğru olarak o vakıftır.'' diyor. bu yazılara göre, ismet inönü'nün atatürk'ün silah arkadaşı olması, öncesinde de birçok sorumluluklar gerektiren görevlerde yer almış olması, halkın içine biraz da olsa su serpen bir olay gibi görünüyor. ona saygı duyup büyük bir ümit besliyorlar.
yeni mersin, 15 ikinci teşrin 1938, ''türkiye'de reisicumhur intihabatı ve dünya matbuatı'' adlı haberde, bulgaristan, sovyet rusya gibi devletlerin, inönü'nün cumhurbaşkanı seçilmesini büyük bir sevinçle karşıladıklarından bahsedilmiş. ayrıca, inönü'nün sadece türkiye'de değil birçok dış devlette de saygın bir kişiliğe sahip olduğu eklenmiş.
bu iki gazeteye ve buraya yazmadığım birkaç gazeteye de baktığımda inönü ile ilgili herhangi bir olumsuz yazı görmedim. aslında o dönemde inönü'yü eleştiren bir kesimin olduğunu biliyorum fakat haberlerde/ köşe yazılarında bu görev için ismet inönü'nün uygun olduğu belirtilmiş.
devamını gör...
passat parliament iphone 12 pro
devamını gör...
normal sözlük'teki kaos eksikliği
birçok kişinin "ya bir şey eksik ama ne?" dediği eksiklik bu işte. sözlükte hiç kaos yok, kavgaya izin yok. hep bir düzen, hep bir nizam var. böyle olmaz bu. biraz kaos olsun, skandal yaşansın. bu kadar insan sıkışmış bak, gerginiz hep. bu sıkışma, gerginlik kedi fotileriyle gitmez. bize arenanın kapılarını açın.
devamını gör...
güne iyi başlatan şarkılar
anemos.*
devamını gör...
kilolu olmak
zor durumdur. hele kilolu kişi, bir de farkındalığı yüksek empatik biriyse daha zordur.
devamını gör...
alıngan erkek çekiciliği
en sevmediğim.
alıngan insanı komple sevmem.
sevmem derken, sevdiğim alıngan yengeçler var ama yenilerini ister miyim, hayır.
alınmayın arkadaş.
ben bilakis alıngan olmayan, her denilende bir şey aramayan, keyif almaya yer arayan, insanı çekici buluyorum. yanında durasım, onunla keyif alasım geliyor hayattan.
ölümlü dünya, alınmayın lütfen.
benden alınan varsa, kusura bakmasın.
alıngan insanı komple sevmem.
sevmem derken, sevdiğim alıngan yengeçler var ama yenilerini ister miyim, hayır.
alınmayın arkadaş.
ben bilakis alıngan olmayan, her denilende bir şey aramayan, keyif almaya yer arayan, insanı çekici buluyorum. yanında durasım, onunla keyif alasım geliyor hayattan.
ölümlü dünya, alınmayın lütfen.
benden alınan varsa, kusura bakmasın.
devamını gör...



