kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: sinir bozukluğu)
aynı anda hem kahkaha attırıp hem gözden yaş akıtan bir şeydir bu. bizim oralarda "güldüğü gün ağlasın" diye bir beddua vardır, bununla bir bağlantısı olduğunu düşünmeye başladım ciddi ciddi.
devamını gör...

güzel başlık da içerik nerede kanka? bu konuda bir oturuşta 5bin kelimelik derleme yazardım. doktora tezi gibi başlık açıp içini boş bırakmak olmaz. biri doldursun şunu ben daha göbeklitepe yazımı bitiremedim.

yorumumu likelayanlar oluyor. aynı frekanstayız demek ki. sizlere harvardda öğretim üyesi olan gönül tekin'i youtubedan dinlemenizi tavsiye ediyorum. mezopotamya dinlerinin günümüzdeki yankılarını ve kutsal kitaplardaki hikayelerin mitolojik kalıntılarını anlatıyor. harvard diyorum haaarrrrr-vııırrrrd daha ne olsun.

edit: içerik geldi, çayınızı susamlı çubuk krakerinizi alın okuyun
devamını gör...

1469 yılında floransa'da dünyaya gelen machiavelli rönesans hareketinin önemli isimlerinden. babası avukat bundan ötürü hukuki bilgisi var, devlet işlerinden falan anlıyor. 29 yaşından başlayarak 14 yıl boyunca devletine hizmet ediyor, almanya fransa ile ilişkileri yürütüyor. 1512 yılına gelindiğinde yönetim el değiştiriyor ve machiavelli yönetime komplo kurduğu gerekçesiyle hapsediliyor.

esas olay bundan sonra başlıyor, yani esas machiavelli günümüzde bundan sonra yaptıklarıyla anılıyor. yoksa kim ne yapsın latince bilip bilmediğini. her neyse.
machiavelli hapsedilince saygınlığını iyice kaybediyor, haliyle sıradanlaşıyor. 1513 yılında bir kitap yazıyor, adı prens(kitap), bu kitabı yazdığı dönemlerde italya pek iyi bir durumda değil zaten bu kitabın amaçlarından birisi, belki de en önemlisi, yöneticilere yol göstermek, diyor olm böyle böyle yapın şunları yapmayın etmeyin, birlik olun vsvs. bu kitabın bir diğer önemi ise makyavelizm'in temelleri oluşturmasıdır.

öldükten sonra değeri biraz olsun anlaşılıyor, 1527'de ölüyor, kitapları bestseller raflarına falan konuyor, çoğu kimse tarafından kitabı baş ucu kitabı yapılıyor. böyle böyle günümüze kadar geliyor işte.
devamını gör...

sen istediniz lan. sevilmeyen yazarlar tam liste. *

pavlov'un göbeği
10pele
420pm
abdulseyidbincabbar
abracadabra
afillibirbey
akira
aktivist kadın
algorithm
altı
amanneysene
amaterasu
amthegreatest
antonius blockun silahtarı
armina elif
armullah
atanamamış şövalye
aynenoylemoruk
ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü
baycerrah
bihter çikolata
bila kayd u sart
bilemezsin
birgaripanda
biryerlerde
bloodless
boogieman
bythemali
cacık
cantadoraska
carlito brigante
cathedral
cem uzana hapis şoku
ceyda
chessgramerpislikherif
clockworkorangea
cokacayipsey
cözülemeyen sudoku
dartvader
devrin
dilan
diyerek noktalıyorum
dondurma
doping yaparken hamile kalan pesmerge
double cross
dragonkemal
dünyanıneniyibeşbininciyazarı
eaurogue_
efresiyabin hikayeleri
elbarto
elevtheron
emre_1974tr
emrebey003
endemica
endurance
eniyisipencere
erdal kalın poe
es_maaa
espinyel
etik dinleyici
fakabastı
faslan
feynman
fifovesekate
filozofolmayan
finarfin
fişne fişne suyu
frances glass
fuser
garavel usta
gay bowser
ged
gerektiğinde muhalif
ghostery
givemebaby
gizlenen
godard
gökten şans yağsa bana gam düşer
görünmezadam
hayvanterli
heartsmagic
henrywadsworth
herhangi biri
hincime
hiç
hiç_kimse7
hobbitcat
huseyinozkilic
huçi kuçi
hypatia
iamnobody
ilbi
immortel
inceduygu
insanolunbiraz
intikam iyi bişey değil mathilda
içmeye gidelim mi
işimbu
janerochester
just ice
ka_bill
kafatolog
kavunpeynir
kaşkolnikov
keremyildiz
kermitt
kirk'ün wah pedalı
kuppapiye
kuro neko
köylü yazardan ironiler
legal torbacı
lianasenshi
likefresh
lillaspastia
lioxycat
luineairon
magic
marko men
melissandre
merdumgiriz_
meryemcetin_
messela yanni
meşrep
mingxiao
mrnostaji
mutluolmayibilenbiri
nabi
nastenkaolsam
nerdeyse kafasız nick
nick_bulamayan_ kullanıcı
nokta
nuvole
og kush
onurcoco
paimon
papercut
patagonyalı
patozcu
pencere
phsyco
posequee
prostota
revolutionarycomrade
rimbaud
rofnak
romada roman okuyan roman
runade
saat3
salhurde
sanagulbahcesivadetmedim
sansasyonseverim
sarhosken bir kez opusmustuk
sekülerlesen çılgın hafız
serendipçe_
shevek
sillage
sir came a lot
siyahelbiseli
sonfütürist
superelevation
supportgirl
systemfailed
sıkılıyorum sabri bunalıyorum
tarananikk
the matrix isn't real
thedansözkiller
thexsadnessxwillxlastxforever
tigris00uk
tolgame
trevor philips
troian
umurumda bile olmaz nükleer denemeler
una nocte
valeriesdiary
villa rabidus
violet
whisper
wooody
xzen art
ya sen gel ya beni oraya aldır
zartoşt
zed's dead baby
zugra
zülal_kalender1
zımpara kağıdıyla 31 çeken pinokyo
örnek vatandaş
ıvanmılınskı
feylesof
korsan33
mitosfer
uyku vakti
bal yerine reçel yapan arı
docta ignorantia
sietkafta
yeşilevham
ve 4 adet çaylak
ve 66 adet ismini vermek istemeyen yazar daha...
devamını gör...

"sevgi de yetmiyormuş.
çok eskiden rastlaşacaktık."

vesikalı yarim - 1968
devamını gör...

kendisi hakkında daha önce #557482 ve #706762 numaralı tanımları girdiğim yazar.
o tanımların hala arkasındayım ama ben o zamanlar arkadaşın bazı vukuatlarından haberdar değildim.
tabi ben sözlük yazarlığı konusunda yeniyim. hala bir şeyler öğreniyorum. bazı muhabbetlerin ve gerçeklerin sonradan farkına vardım.

mesela bazı yazarlarımız kendisi sebebiyle(tek sebep (gbkz: lucifer) değil tabi ki) sözlüğü bırakmışlar.
bildiğim iki yazar var: #714965--> una nocte ve #625869-->tenturdiyot.

bir başka husus, bu arkadaşın tanımlarında ölçüyü tutturamaması. yalnız bu tanımlar cinsel hayal gücüne dayanan tanımlar değil.
sözlüğün kadın yazarlarına yönelik ölçüsüz şekilde girdiği nickaltı tanımlar.

ama öncelikle sözlükteki bazı kadın yazarlara bir hatırlatmam olacak.
siz bu arkadaşın kötü niyetli olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. nitekim ben de öyle düşünüyorum. kötü niyetli değil.
fakat bu arkadaş yaptığı cinsiyetçi, troll, mizahi(artık nasıl nitelendirirseniz) tanımlarıyla kötü örnek oluyor!
sözlükteki diğer trolllere de cesaret vermiş oluyor. vasatlığın devamında onun da parmağı var.
bu amaçla yazmıyor elbette ama vesile oluyor.

bundan daha önemli olan konular ise bu arkadaş sebebiyle yazarların sözlüğü terk etmesi, genel olarak birçok kadın yazarın kendisinden haklı olarak rahatsız olması ve buna rağmen kendisine gösterilen müsamahanın devam etmesi.

normalde cinsel taciz suçu sayılabilecek tanımlar yazıyor(ceza hukuku görmüş biri olarak söylüyorum).
bu anlamda ne ifadeler cinsel taciz sayılıyorken, lucifer'in ifadeleri kendisine rahatlıkla mahkumiyet getirebilir.

siz tabi bu arkadaşı, troll olduğundan bahisle ve belki de oluşturduğu o havadan etkilenerek mazur görüyorsunuz ama böyle yaparak onun birçok kadın yazarı rahatsız eden o tanımlarını da meşrulaştırmış oluyorsunuz.
lütfen bu hususları göz önünde bulundurun.

bu hatırlatmadan sonra birkaç şey söyleyeyim.

dedim ya en önemli özelliği ölçüyü tutturamaması diye. hangi yazara nasıl hitap etmesi gerektiğini tayin edemiyor. işte bu tarz nickaltı tanımlar ters tepebiliyor.
bu aslında komiklikler şakalar yapmaya çalışan bir çok kişide görülebiliyor. bu işin üstatları bile yeri geliyor baltayı taşa vuruyor.
sanki her an komik olmaları gerekiyormuş gibi.
şimdi lucifer tabi ki komedyen değil yanlış anlamayın. o sadece komik olmaya çalışıyor. pek çalışkan ama genelde yanlış şıkkı işaretliyor. sözlüğümüz genel olarak ciddi olduğu için de öne çıkıyor. yine de komik tanımları yok mu? var da azlar yani. 60-70 tanımdan biri bilemedin ikisi komik.

mesela bir kadın yazar hakkında yazmış da yazmış. birden fazla tanımı var. başka troll yazarlar da yazmışlar.
ve o kadın yazarımızın rahatsız olduğunu bile bile yapıyorlar bunu. kasıtlı bir ölçüsüzlük yani. bundan zevk alıyorlar.
hani alırsın çocuğun elinden oyuncağını vermezsin ya gıcıklığına işte o hesap.
ve maalesef o yazarımız da trolllerden rahatsız olan diğer yazarlarımız gibi lucifer'i ciddiye alıyor.
yapılan en büyük hata onları ciddiye almak. bu onlara verilecek en büyük ödül.

kendisine yönelik onu ciddiye alan tanımlardan sonra yine troll tanımlar yazarak bu ciddi eleştirileri savuşturmaya çalışıyor.
bu onun savunma mekanizması. gerçekliği bu şekilde aşmaya çalışıyor. başarıyor mu? kısmen.
mesela bana da yapmaya çalıştı. işe yaradı mı? hak getire! nerde işe yarayacak! anlatayım:

trolller hakkında bazı şeyleri şu iki tanımda dile getirmiştim: #756103 , #757628. bana şu tanımda cevap vermiş #757808. bunu da başlık açarak yapmış.
demiş ki sen daha dünkü bebesin senin ne haddine trolllerle alay etmek, biz zaten senin saldırını savuşturduk!
ya şu tanıma ne kadar güldüm anlatamam. bir de demiş ki başarıyla savuşturuldu. aynen kanka görürsem söylerim.

benim tanımlarımdan sonra yazılan hiçbir tanım bırakın savuşturmayı, cevap bile değillerdi.

şu savunma mekanizmasının tatlılığına bakar mısınız ya. nasıl da kendini ele veriyor.
sen benim tanımlarımı ciddiye mi aldın? ay sen ne tatlı şeysin öyle, yerim seni!
içli köfte ısmarlayayım mı sana? hem de o istiklaldeki meşhur seyyar satıcıdan, kaç tane istersen alırım, söz!

beni aşağılayarak, olmayan savuşturmalardan bahsederek bu işten kendince sıyrılacağını zannediyor!

peki neden böyle davranıyor?
şunu biliyoruz ki sağlıklı bir ailede iletişim kurularak yetişmiş çocuklar yine sağlıklı ve olgun bireylere dönüşüyor. bu zaten bildiğimiz bir gerçek.
lucifer'de ise bir şeyler ters gitmiş olmalı. hani dayak arsızı dediğimiz çocuklar olur ya onlara benziyor. siz yüz verdikçe daha fazlasını istiyor.

olgun bir yazar trolllük yapsa da ölçülü olabilir, başka yazarların nickaltlarına olmadık tanımlar girmeyebilir.
bilhassa karşı tarafın rahatsız olduğunu bildiğiniz halde rahatsız edici tutum ve davranışlar sergilemeye devam etmek, sizin olgunlaşamadığınızı gösterir.

peki ben lucifer'i neden ciddiye aldım? aslında bu tarz bir tanım yazmazdım ben ama sözlükte belli bir rahatsızlık gözlemlediğim ve bazı yeni gelen yazarlar da bu şahsı dikkate aldıkları için yazma gereği duydum.

sizden ricam bu arkadaşı daha fazla dikkate almamanız yönündedir.

komedi mi arıyorsunuz buradan lütfen.

not: tespitlerim hatalı ise düzeltebilirsiniz. yanılmış olabilirim.

edit: hakkında lucifer nickli tecavüz fantezisi olan yazar başlığı açılmıştır.
devamını gör...

turuncu bir yangının eteklerinde yakalamıştım bu gökyüzünü…

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aykut ve eyluling
devamını gör...

ne sen o eski sen
ne ben o eski ben
biz miydik yoksa zaman mı değişen
ne sen o eski sen
ne ben o eski ben
hani o gözler aşkla gülen.
devamını gör...

yasam koçları olabilir...
devamını gör...

türkiye’de giderek artan bi ırkçılık var, o insanlar masum savaştan kaçan garibanlar, din kardeşimiz, biri yüzünden hepsini bir tutmayın, sanki türk’ün içinde tacizci yok bla bla bla diyenlerin gözlerine gözlerine sokmak gereken video. ağaç yaşken eğilir, bunlar en ufağından en yaşlısına aynılar heriflerin kültüründe sorun var. çocuk dediğin evde ne görüyorsa onu yapıyordur. farklı farklı başlıklarda defalarca söylediğimi tekrar ediyorum, en büyüğünden en küçüğüne derhal sınırdışı edilmeliler. hümanizm edebiyatı yapanlar bu çocukları alsın evine, ananızı da böyle ellediklerinde görürüz samimiyetinizi.
devamını gör...

benim. sevdiğim herkeslerden vazgeçmiş haldeyimdir. severken, oradayken, öperken bile aslında tam olarak orada değilimdir. uzaktan izler haldeyimdir bizi.

oooo şizofreni diyorsunuz değil mi? evet.

çocukken annem sık sık terk edip giderdi. annemle bizi ayıran şeyin annem değil kapı olduğuna inanırdım ilk başlarda. kapı oradaydı ve nefret ederdim o kapıdan. evimizin bir kapısının olmamasını çok isterdim. bir gün ağlamamızı kullandığını anladım, cilve yapmak için kullanıyordu terk etmeyi. ağlayıp yalvarmamızdan besleniyordu. ağlamayı bıraktım. gitmekle tehdit ettiği bir gün açtım kapıyı, dedim git.

o zamandan sonra kapı oldum. ne tam içerde ne de tam olarak dışardayım. ınsanın kendi hayatının tam ortasında duramaması, giriş kapısı haline gelmesi çok acayip bir durum. kendi hayatımı izler haldeyim. bazen oluyor arkam hayatıma dönük. insan denilen o basit varlığın sevgiyi nasıl sömürüp kullandığını daha çocukken gördüğüm için olsa gerek, bu hale geldim. kendi hayatımın bile dışında kaldım.

doğru mu yanlış mı bilemem. ama olan bu. seviyorum ama vazgeçmiş haldeyim. bi geliyorum 3 ay kalıyorum, bi gidiyorum 6 ay yokum. kaçıngan bağlanma diyorlar sanırım bu duruma. beni alıp şöyle iyisinden tedavi etmeleri lazım bence. ah keşke.

hepimize üzülüyorum gençler. iyi çocuklardık aslında ama ne hale getirildik. yasık.
devamını gör...

son samuray ukdesi.

yusuf hayaloğlu şiiridir.

biz üç kişiydik:
bedirhan, nazlıcan ve ben.
üç ağız.. üç deli yürek.. üç yeminli fişek!
adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara
boynumuzda ağır vebal,
koynumuzda çapraz tüfek!

el tetikte, kulak kirişte,
ve sırtımız toprağa emanet...
baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık..
deniz çok uzaktaydı
ve dokunuyordu yalnızlık...

gece, ırmak boylarında uzak çakal sesleri,
yüzümüze, ekmeğimize,
türkümüze çarpar geçerdi.
göğsüne kekik sürerdi nazlıcan,
tüterdi buram-buram.
gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi...

belki bir çoban kavalında yitirdik nazlıcan'ı
ateş böcekleriyle bir oldu,
kırpışarak tükendi...
bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza
kurşun gibi, mayın gibi,
tutuşarak tükendi...

oy, nazlıcan... vahşi bayırların maralı...
oy, nazlıcan... saçları fırtınayla taralı...
sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine?
oy, nazlıcan oy... can evinden yaralı...

ağıt:
serin yayla çiçeği, oy nazlıcan..
deli-dolu heyecan, oy nazlıcan..
göğsümde bir sevda kelebeği,
ölüme sunduğum can, oy nazlıcan..

artık, yenilmiş ordular kadar
eziktik, sahipsizdik..
geçip gittik, parka ve yürek
paramparça!.

gerisi ölüm duygusu,
gerisi sağır sessizlik..
geçip gittik, nazlıcan boşluğu aramızda..

bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular,
yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları..
omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca,
titredi ve iki yana düştü kolları..

ölüm bir ısırgan otu gibi
sarmıştı her yanını...
devrilmiş bir ağaçtı, ay ışığında gövdesi..
uzanıp, bir damla yaş ile
dokundum kirpiklerine..
göğsümü çatlatırken nabzının tükenmiş sesi..

sanki bir şakaydı bu!.. birazdan uyanacaktı,
birazdan ateşi karıştırıp bir cıgara saracaktı...
oysa ölüm, sadık kalmıştı randevusuna, ah...
o da nazlıcan gibi,
bir daha olmayacaktı!..

hey, bedirhan.. katran gecelerin heyulası!..
hey, bedirhan.. kancık pusuların belâsı!.
sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana,
hey, bedirhan hey.. mezarı kartal yuvası!..


ağıt:
mor dağların kaçağı, hey bedirhan!.
mavi gözleri şahan, hey bedirhan!.
zulamda bir suskun gece bıçağı,
beyaz gömleğimde kan, hey bedirhan!.

biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği..
bedirhan, nazlıcan,
ve ben: suphi!...
devamını gör...

bu sabah çektim
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kuruyasıca bir huyum var pdf okuyamıyorum, okuduğum şeyi algılayamıyorum pdf olduğunda. uykunuz gelmişken bir şey okumaya devam edersiniz ya hani sadece gözleriniz takip eder ama aklınızda hiçbir şey kalmaz. mutlaka kitabı almam lazım. makale falan da okuyamıyorum illa yazıcıdan çıkartmam gerekiyor, sapık gibi elleyeyip okşamam lazım kağıdı. millet çat çut indiriyor okuyor paylaşıyor bir enayi ben miyim acaba diye düşünüyorum. kitapçılara her girdiğimde bunun ne kadar büyük bir sorun olduğunu fark ediyorum. dün iki kitaba 150 lira verdim şaka gibi. normalde kitaba verdiğim paraya asla acımazdım ama o zamanlar bu paraya 7-8 kitap alabiliyordum. şimdi de acımıyorum ama düşünüyorum faturayı mı ödesem kitap mı alsam diye halimize bakın.
devamını gör...

kurtuluş savaşında önemli yer tutan, vatansever ve onurlu komutan.. kendisi hakkında yazmak benim için şereftir.

büyük taaruz'un ikinci gününde savaşın gidişatını değiştirecek en stratejik noktalardan biri olan çiğiltepe'nin yarım saatte alınacağını sözünü atatürk'e vermiş, gerçekleşmeyince intihar etmiştir. intiharından 45 dakika sonra ise tepenin alındığı haberi gelmiştir. bu durumdan büyük üzüntü yaşayan ve gözyaşı döken atatürk, albayın ailesine kırmızı şeritli istiklal madalyası yanında "çiğiltepe" soyadını vermiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
atatürk ile yaptığı son telefon görüşmesi,

saat 10.30 atatürk: "reşat bey, bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız?"
albay reşat: "komutanım, yarım saat sonra alacağız."
saat 10.45 atatürk: "düşmanın halen direndiğini görüyorum."
albay reşat: "mutlaka alacağız."
saat 11.00 atatürk: "reşat bey’i istiyorum."
albay reşat’ın eri: "komutanım reşat bey tepeyi alamadığı için intihar etti."
saat 11.45 atamızın telefonu çalar: "çiğiltepe alınmıştır komutanım. yüzlerce ölüsünü bırakan düşman sincanlı ovası’na doğru kaçmaktadır, arz ederim"

1879 yılında doğan ve bir yaşında babasını kaybeden albay, harp okulunu 1896 yılında bitirerek balkan savaşları'nda ve çanakkale cephesinde görev yapmıştır. bunun yanında muş'un rus işgalinden kurtulmasında büyük rol oynamış, ardından suriye cephesinde bir yıllık ingiliz esareti yaşamıştır. birinci dünya savaşı sonrası istanbul'daki görevini bırakıp kurtuluş savaşına katılmıştır. çiğiltepe çatışmaları sırasında şehit olmuştur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
daha önce ankarada bir okula verilen albayın ismi, üzüntü ile karşılıyorum ki milli eğitim vakfına bağış yaptığı için bir vatandaşın ismi verilerek okuldan silinmiştir. kaynak

hayatı tümgeneral cihangir akşit'in kalemi ile romanlaştırılmıştır.

allah mekanını cennet etsin.

tanım kaynağı
devamını gör...

insanlara bir şarkının nasıl farklı yorumlanabileceğini gösteren sanatçı.

sayesinde jest oldu dinleyebilir hale geldik.

bu benzerliği açısından bir diğer sanatçı için (bkz: lin pesto)
devamını gör...

acı, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi.
devamını gör...

fillerin beyinleri yaklaşık olarak 5 kilodur ve bu sayede dünyanın en büyük beyinli canlısı ünvanına sahiplerdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim