çok zararlı olduğunu düşündüğüm uygulamadır. tüketim çılgınlığı sadece fazlaca ürün almakla olmuyor, içerik tüketimi de bu çılgınlığa giriyor. siz her parmağınızı birkaç cm yukarı kaydırdığınızda bir sürü yeni içerik karşınıza çıkıyor. bunları çabucak değerlendirip bazılarına tıklayıp birkaç saniye bakıp tekrar parmağınızı kaydırıyorsunuz ve bu böyle devam ediyor. peki zararı nerede? hem zamanınızı yiyor hem de odaklanabilme becerinizi kaybediyorsunuz. odağınızı çok küçük parçalara bölüp her gönderiye dağıtıyorsunuz yani bir şey üzerine odaklanmıyorsunuz. bu da uzun vadede odaklanabilme yeteneğinizi yok ediyor. işte bu yüzden instagramdan okunan yüzlerce satır ile kitaptan okunan yüzlerce satır beynimize çok farklı etki ediyor.
ayrıca yarattığı bağımlılık sigaradakinden pek farklı değil. instagram bağımlısı biri uzun süre girmeyince adeta yoksunluğa giriyor. beyin onu arzuluyor ve siz ne iş yaparsanız yapın o an telefonununuzu açıp kendinizi tatmin ediyorsunuz.
velhasıl kelam nolur bağımlısıysanız kademeli bir şekilde azaltmaya çalışın.
ayrıca yarattığı bağımlılık sigaradakinden pek farklı değil. instagram bağımlısı biri uzun süre girmeyince adeta yoksunluğa giriyor. beyin onu arzuluyor ve siz ne iş yaparsanız yapın o an telefonununuzu açıp kendinizi tatmin ediyorsunuz.
velhasıl kelam nolur bağımlısıysanız kademeli bir şekilde azaltmaya çalışın.
devamını gör...
maclaren's pub
how i met your mother dizisindeki karakterlerin müdavimi olduğu bardır. bu barda karakterlerin kendilerine ait bir masası vardır. introlarda ve sahne aralarında new york olarak tanıtılsa da maalesef gerçek hayatta new york'ta böyle bir bar yokmuş. *
devamını gör...
başörtülülerin bu ülkeden özür dilemesi gerekiyor
kadınlarla derdiniz ne yahu. isteyen açılsın isteyen kapansın kaçıncı yüzyılda tartıştığımız konulara bakın hala kıyafet yüzünden insan ayrımı yapılıyor.bu ülkede özür dileyecek birileri varsa halk değil öncelikle.
devamını gör...
normal sözlük gök tengrici yazarlar birliği
uzun saçlarım çekik gözlerimle katılacağım birliktir.
selam sana dost.
selam sana dost.
devamını gör...
jerome david salinger
az yazmıştır ama öz yazmıştır. amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından kabul edilen j.d. salinger edebiyat dünyasının en unutulmaz anti-kahraman karakterlerinden biri olan holden caulfield'ın da yaratıcısıdır.
27 ocak 2010'da aramızdan ayrılmıştır.
(bkz: rip)
eserleri: the catcher in the rye (1951) nine stories (1948) franny and zooey (1961) raise high the roof beam, carpenters and seymour: an introduction (1963)
27 ocak 2010'da aramızdan ayrılmıştır.
(bkz: rip)
eserleri: the catcher in the rye (1951) nine stories (1948) franny and zooey (1961) raise high the roof beam, carpenters and seymour: an introduction (1963)
devamını gör...
temiz vajina
corsairsgold tarafından açılan ve günaşırı hortlatılan başlıktır. daha doğrusu vajinadır. bugün de bana nasip oldu hortlatmak! ahahahhah(bkz: kendi esprisine gülen ezik)
devamını gör...
aşırı okuyan biriyle sohbet etmek
okuyarak çenesini değil beynini doldurduysa, okuduklarını sorgulayıp özümsemiş kendine artı değer kattıysa, alıntılara değil öze meftunsa, konuşurken satır aralarında bak ben ne çok bilgiliyim diye baş baş bağırmıyorsa tadından yenmez. aksi halde koy g...ne rahvan gitsin. yorar cünkü.
devamını gör...
eski fotoğraflar
eski fotoğrafların eskiden anlamı önemi kıymeti vardı.
manuel makineye aldigin 36'lık filmi , öyle özenle, öyle dikkatle kullanırdın ki, en iyi, en güzel an için dakilarca uğraştığın olurdu. bu şekilde çekilen fotoğraf karesi de çok şey anlatır, adeta konuşurdu ona bakanla.
peki şimdi ne oldu, herkesin elindeki cep telefonlarına kadar giren fotoğraf makinası, kendi ruhsuzluğuna fotoğrafı da alet etti.
cart cart çekilen pozlara o an belki dönüp bakılıyor ve telefon hafızası dolunca ya siliniyor, ya da harici bir bellekte depolanıp adeta unutulmaya terk ediliyor.
kısaca bir çok konuda olduğu gibi, bu konuda da teknolojik gelişmenin adeta ket vurduğu bir durumla karşı karşıya kalmak durumundayız.
manuel makineye aldigin 36'lık filmi , öyle özenle, öyle dikkatle kullanırdın ki, en iyi, en güzel an için dakilarca uğraştığın olurdu. bu şekilde çekilen fotoğraf karesi de çok şey anlatır, adeta konuşurdu ona bakanla.
peki şimdi ne oldu, herkesin elindeki cep telefonlarına kadar giren fotoğraf makinası, kendi ruhsuzluğuna fotoğrafı da alet etti.
cart cart çekilen pozlara o an belki dönüp bakılıyor ve telefon hafızası dolunca ya siliniyor, ya da harici bir bellekte depolanıp adeta unutulmaya terk ediliyor.
kısaca bir çok konuda olduğu gibi, bu konuda da teknolojik gelişmenin adeta ket vurduğu bir durumla karşı karşıya kalmak durumundayız.
devamını gör...
albus percival wulfric brian dumbledore
harry potter evreninin en gerçekçi karakterlerinden biri. gençliğinde gellert grindelwald ile olan ilişkileri, çoğunluğun iyiliği için mottosu ile yaptığı işler ve salt iyi bir karakter temsili olmaması onu gerçekçi bir karaktere dönüştürüyor. zeki bir adamdır fakat çoğumuz gibi aşk onu da zaman zaman aptallaştırmıştır. bir plan yapar ve ona daima sadık kalır; bunun en büyük örneğini kendi hayatını bile bir planın sonucunda yitirmesinden anlamak mümkün. yine de tüm gerçekçeliğinin yanında bu ince işlenmiş planlar onu biraz da hayal ürünü yapıyor. sevgi ve görev bilinci arasında bir karar verilmesi gerektiğinde çoğu insanın aksine daima görevlerini seçen bir kişilik öyle düz bir biçimde de işlenmiyor elbette. geçmişinde sevginin bedellerini ödemiş olması ve görev bilincinini kaybetmenin ona koca bir aileyi kaybettireceği gerçeğine en acı şekilde tanık olması onu bildiğimiz dumbledore haline getiriyor. geçmişinde yürüdüğü yol ise çok şaşırtıcı değil; kardeşinin durumu, babasının azkaban'a gönderilmesi ve annesinin ölümü muggle'lar ile bağlantılı neticede. rita skeeter tarafından yazılan the life and lies of albus dumbledore kitabında çok ilginç detaylar olduğu söylenmekte.*
(bkz: for the greater good)
(bkz: for the greater good)
devamını gör...
patates kızartması
hayatımın sonuna kadar tek bir şey yemek zorunda kalsam seçecek olduğum yemek
devamını gör...
disk kararsızlığı senaryosu
gezegen oluşumunu açıklamakta kullanılan modellerden biri.
bir gezegen, yıldız oluşumunun ardından, bölgede yıldızı oluşturduktan geriye kalan malzemeden, yani yine toz ve gazdan oluşur.
disk kararsızlığı senaryosu basitçe şudur:
bahsi geçen malzemenin kütlesi yeterince büyükse, içinde yerel olarak sıkışmalar ortaya çıkabilir. bunun sonucunda da tıpkı yıldızların oluşmasında görüldüğü gibi, merkezî bölge yoğunlaşır ve bir çekirdek oluşturur. ancak yoğunluk, yıldız oluşumunda olduğu kadar büyük olmadığından nükleer tepkimeler başlayamaz ve cisim enerji üretemediğinden bir gezegen olarak kalır. bu senaryoya göre oluşan gezegenlerin kütlesi, en az 2 jüpiter kütlesine eşittir.
diğer senaryo olan merkezî yığılma senaryosuna göre avantajı, gezegenlerin oluşum süresini daha doğru açıklayabilmesidir. dezavantajı ise bir gezegenin oluşabilmesi için gereken ortama ilişkin koşulların oldukça özel olması ve daha nadir ortaya çıkmasıdır.
bir gezegen, yıldız oluşumunun ardından, bölgede yıldızı oluşturduktan geriye kalan malzemeden, yani yine toz ve gazdan oluşur.
disk kararsızlığı senaryosu basitçe şudur:
bahsi geçen malzemenin kütlesi yeterince büyükse, içinde yerel olarak sıkışmalar ortaya çıkabilir. bunun sonucunda da tıpkı yıldızların oluşmasında görüldüğü gibi, merkezî bölge yoğunlaşır ve bir çekirdek oluşturur. ancak yoğunluk, yıldız oluşumunda olduğu kadar büyük olmadığından nükleer tepkimeler başlayamaz ve cisim enerji üretemediğinden bir gezegen olarak kalır. bu senaryoya göre oluşan gezegenlerin kütlesi, en az 2 jüpiter kütlesine eşittir.
diğer senaryo olan merkezî yığılma senaryosuna göre avantajı, gezegenlerin oluşum süresini daha doğru açıklayabilmesidir. dezavantajı ise bir gezegenin oluşabilmesi için gereken ortama ilişkin koşulların oldukça özel olması ve daha nadir ortaya çıkmasıdır.
devamını gör...
ekolojik ayak izi
bireyler için ayri, şehirler, bölgeler ve ülkeler için ayrı ayrı hesaplanabilen ölçü birimi. alan.
karbon ayak izinin çok daha geniş hali.
ne kadar çevreci bir yasam sürüyorsanız o kadar küçük ekolojik ayak iziniz oluyor.
yaşarken tükettikleriniz; (ahşap, cam, kağıt, metal, su, pamuk, gıda...) ve bu tükettiklerinizin doğa tarafından yerine konulabilmesi için gerekli alan, artı ürettiğiniz çöplerin saklanabilmesi için gerekli alan. km kareler ile ölçülebilir.
avm'de, metro istasyonunda yürüyebileceği yerde asansör kullananların, toplu taşıma kullanmayanların, kullanmıyorsan söndür uyarısına uymayanların, bez torba yerine plastik poşet kullananların, çöplerini ayrıştırmadan atanların, zırt pırt cep telefonu değiştirenlerin, motor hacmi yüksek araç kullananların, yemek israfı yapanların, ihtiyacı yokken ayakkabı alışverişi yapanların, otel odasında klimayı açık bırakmayi niyetlenenlerin, kısacası benden sonrası tufan koy gitsin düşüncesinde olan insanların ekolojik ayak izi büyüktür.
ihtiyaçindan fazlasını tüketmek, lükse kaçmak, geri dönüşüm yapmamak, enerji sarfiyatı yapmak ekolojik ayak izini büyütür.
dünyada en büyük ekolojik ayak izine sahip ülkeler için şöyle bir liste var.
en büyük ekolojik ayak izi listesi ilk 10
liste başında birleşik arap emirlikleri var. taksi kullanımının toplu taşımadan daha yaygın olması ve özel jet kullanma ve abartılı yaşam tarzı onları liste başı yapıyor.
bae
katar
bahreyn
danimarka
belçika
abd
diye devam ediyor liste.
karbon ayak izinin çok daha geniş hali.
ne kadar çevreci bir yasam sürüyorsanız o kadar küçük ekolojik ayak iziniz oluyor.
yaşarken tükettikleriniz; (ahşap, cam, kağıt, metal, su, pamuk, gıda...) ve bu tükettiklerinizin doğa tarafından yerine konulabilmesi için gerekli alan, artı ürettiğiniz çöplerin saklanabilmesi için gerekli alan. km kareler ile ölçülebilir.
avm'de, metro istasyonunda yürüyebileceği yerde asansör kullananların, toplu taşıma kullanmayanların, kullanmıyorsan söndür uyarısına uymayanların, bez torba yerine plastik poşet kullananların, çöplerini ayrıştırmadan atanların, zırt pırt cep telefonu değiştirenlerin, motor hacmi yüksek araç kullananların, yemek israfı yapanların, ihtiyacı yokken ayakkabı alışverişi yapanların, otel odasında klimayı açık bırakmayi niyetlenenlerin, kısacası benden sonrası tufan koy gitsin düşüncesinde olan insanların ekolojik ayak izi büyüktür.
ihtiyaçindan fazlasını tüketmek, lükse kaçmak, geri dönüşüm yapmamak, enerji sarfiyatı yapmak ekolojik ayak izini büyütür.
dünyada en büyük ekolojik ayak izine sahip ülkeler için şöyle bir liste var.
en büyük ekolojik ayak izi listesi ilk 10
liste başında birleşik arap emirlikleri var. taksi kullanımının toplu taşımadan daha yaygın olması ve özel jet kullanma ve abartılı yaşam tarzı onları liste başı yapıyor.
bae
katar
bahreyn
danimarka
belçika
abd
diye devam ediyor liste.
devamını gör...
babanın ölmesi
cuma sabahıydı,
konuşamayınca, doktora nefes alamıyorum işareti yaptı, elimi ellerinin içine aldı, sevdi hep yaptığı gibi,
yoğun bakıma taşıdılar.
yoğun bakımın önünde tepesinde dikilen doktor ve hemşirelerin arasından görmeye çalıştım,
doktor bir sürü soru sordu, cevapladım, konuştu, konuştu, elime bir poşet tutuşturdular eşyaları var diye, açamadım.
pazartesi görebilirsin dediler.
eve götürdüler beni.
hastaneden aradılar, biraz kendine gelmiş, bana mutlu yıllar dileyemediği için üzülmüş, hemşireye aratmış.
uyudum. tam iki gün uyudum.
pazartesi gecesi tam 03.30 da aradı doktor, kötü bir haber vermek için dedi.
gidip salona oturdum. sabah nasıl oldu anlamadım.
hastaneye gittim, morga. bakma dediler, babamı götürmeyin diye bağırmak istedim, sesim çıkmadı. annem konuştu yerime bırakın vedalaşsın babasıyla dedi.
elime eşyaları diye bir poşet daha verdiler. üç kutu ilacı çıktı içinden.
abime söyleyemedim.
cenaze yarın olsun dedim, bekletmeyin dediler, yarın olacak ben abime söyleyemedim ki dedim. konuştular, dinlemedim.
yine uyudum.
yaşarken, hastayken yanına uğramayan insanlar tabutunun başından ayrılmadı, ben yabancı gibi kenarda durdum.
elime içi su dolu 1.5 l vernel şişesini verip su dök babanın mezarına dediler.
bitti.
konuşamayınca, doktora nefes alamıyorum işareti yaptı, elimi ellerinin içine aldı, sevdi hep yaptığı gibi,
yoğun bakıma taşıdılar.
yoğun bakımın önünde tepesinde dikilen doktor ve hemşirelerin arasından görmeye çalıştım,
doktor bir sürü soru sordu, cevapladım, konuştu, konuştu, elime bir poşet tutuşturdular eşyaları var diye, açamadım.
pazartesi görebilirsin dediler.
eve götürdüler beni.
hastaneden aradılar, biraz kendine gelmiş, bana mutlu yıllar dileyemediği için üzülmüş, hemşireye aratmış.
uyudum. tam iki gün uyudum.
pazartesi gecesi tam 03.30 da aradı doktor, kötü bir haber vermek için dedi.
gidip salona oturdum. sabah nasıl oldu anlamadım.
hastaneye gittim, morga. bakma dediler, babamı götürmeyin diye bağırmak istedim, sesim çıkmadı. annem konuştu yerime bırakın vedalaşsın babasıyla dedi.
elime eşyaları diye bir poşet daha verdiler. üç kutu ilacı çıktı içinden.
abime söyleyemedim.
cenaze yarın olsun dedim, bekletmeyin dediler, yarın olacak ben abime söyleyemedim ki dedim. konuştular, dinlemedim.
yine uyudum.
yaşarken, hastayken yanına uğramayan insanlar tabutunun başından ayrılmadı, ben yabancı gibi kenarda durdum.
elime içi su dolu 1.5 l vernel şişesini verip su dök babanın mezarına dediler.
bitti.
devamını gör...
birçok yazarın siyasi başlıklara değinmemesi
korkmaktan değil de hep aynı şeyleri söylemek zorunda kalındığı için yazmıyorlardır belkide.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
çılgın seyyal abla'dan.
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
mavi donun var mı ? var.yaz donunu kendi getirecek.
devamını gör...
normal sözlük web view
üzerinde ciddi kafa yorulandır.
ancak her şey de bir anda olmuyor sevgili sözlük.
ancak her şey de bir anda olmuyor sevgili sözlük.
devamını gör...
bir yazar ya da şair neden yazma ihtiyacı duyar sorunsalı
sylvia plath'in bunu çok iyi açıklayan bir sözü vardır, sadece o bile başlı başına bir yanıt olabilir.
“sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.”
“sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.”
devamını gör...
sinirliyken kendini ifade edememek
daha da kötüsü sinirliyken kendini yanlış ifade etmek ve hatta ağzından çıkanı kulağı duymayarak sıvamaktır.
aman diyim.
aman diyim.
devamını gör...
