araba, mazaallah, bir düşün, delikanlım gibi şarkıları yeniden yorumlayan sanatçı. kendisini mutlu zamanlarımızda ve mutsuz zamanlarımızda severek dinliyoruz.
devamını gör...

(bkz: bundan bize ne olması)
devamını gör...

6. filo eylemlerinde emperyalizme karşı direnen deniz gezmiş ve arkadaşları idam edilmiş, aynı eylemlerde abd askerlerini koruyan abdullah gül bu ülkenin cumhurbaşkanı olmuştur. yaşadığımız bu karanlık çağın miladı olan tarihtir.

''deniz gezmiş idam edildiği için kahraman olmamıştır. kahraman olduğu için idam edilmiştir.''
devamını gör...

beyaz tv'de yayınlanan söylemezsem olmazprogramında deniz akkaya, spinal musküler atrofi (sma) tip-1 hastası çocuklar için kendisine paylaşım ricası geldiğini, gelen yardım taleplerinin hepsine yanıt veremediği için de suçluluk duyduğunu söyleyen şarkıcı mustafa sandal'ın yorumu ekrandayken ünlü şarkıcı için "sma hastalarından önce aylardır evde işsiz oturan müzisyenler var önce onlara sahip çıksın" dedi.
kaynak
(bkz: ağzı olan saçmalıyor)
devamını gör...

normalde ciğer sevmeyen bir insan olarak istisna olarak gördüğüm yemektir. yeniden canım çekti hatta. kendi modifiye ettiğim ve şu ana kadar herkesten süper geri dönüşler alan tarifimi vereyim;

malzemeler;
-istediğimiz miktarda ciğer (kişi başı 200 gram civarı yeterli, yine de açlığınıza göre ayarlayınız)
-un
-süt
-sade soda (bildiğimiz maden suyu)
-istediğimiz baharatlar. ancak tuz, karabiber, pul biber şart. gerisi size kalmış. ben az miktarda kimyon ve kekik de koyuyorum.
-2 kişi başına 1 yemek kaşığı gelecek kadar tereyağı
-bir miktar (pişerken ciğeri tamamen kaplamayacak kadar) sıvı yağ

salatası için;
-kırmızı soğan (eğer yoksa başka soğan da olur, ama kırmızı tercih sebebi)
-yarım limon
-zeytinyağı
-sumak
-maydanoz
-isteğe göre 1 adet domates
-tuz


yapılışı;

*ilk olarak ciğerimizi kasaptan alırken zarını ayıklattırıyor ve yaprak olarak doğramasını rica ediyoruz.

*eve gelince ciğerimizi yıkıyor, kalan sinirler varsa temizliyoruz.

*parçalanmış ve ayıklanmış ciğeri kağıt havlunun üzerine seriyoruz. üzerini de kağıtla kapatıyoruz. 10 dakika suyunu çekiyor.

*geniş bir kaba ciğeri kaplayacak kadar süt ve maden suyu döküp ciğerimizi ekliyoruz. buna marinasyon deniyor. ağzını streç ya da alüminyum folyo ile kapatıp dolaba atıyoruz. 2 saatten 12 saate kadar kalabilir. ben 3 saat civarı çıkarıyorum.

*bir kap içinde un, karabiber, tuz, kimyon, pul biber (toz biber tercih eden de var) ve istediğimiz başka baharat varsa katıyoruz. burda önemli olan baharatların ölçüsünü kaçırmamak. insan unu bol görünce baharatları da çok koyabiliyor. yiyeceğiniz kadar koyunuz. (not: kekiği şimdi koymuyoruz. kekik genelde yemek pişerken değil, servis ederken eklenir.)

*ciğerlerimizi bu karışıma bir güzel buluyoruz.

*sıvı yağı kızdırıyoruz, ateşi orta derece alıyoruz. ciğerleri parça parça diziyoruz.

*ciğerler çok pişmiyor. her parçayı birer kere çevirmek yeterli olur genelde. siyahlaşmayacak, açık kahverengileşmesi yeterli. 4-5 dakika pişecekler.

*ciğerlerin pişmesine yakın başka minik bir tava/tencereye tereyağı karabiber ve pul biber ekliyoruz, iyice kızdırıyoruz, eriyor. bunu olmuş olan ciğerimizin üzerinde gezdiriyoruz. ciğer bir 30 saniye daha pişiyor. altını kapatıyor, tencereyi biraz sallıyor (aroma dağılsın diye) ve ağzına da kapak koyuyoruz.

*salata için soğanı soyup yarım ay şeklinde ince ince doğruyoruz, üzerine bol miktarda sumak ve tuz ekliyor, hafif zeytinyağı gezdiriyor, yarım limonu sıkıyor, ince ince doğradığımız maydanozu da koyup 15 saniye karıştırıyoruz.

*domatesi de dilimleyip yanına koyduktan sonra yemeğimiz hazır. ciğere biraz kekik, biraz daha pul biber (ve gerekli görürseniz extra karabiber ve tuz) ekliyor, salatayla yan yana servis ediyoruz. ağızda dağılan lokum gibi, süper lezzetli yaprak ciğerimiz hazır. hatta bu yaptığımız yemek, arnavut ciğeri denilen vasat şey ile kesinlikle alakasız, bambaşka bir tat oluyor.

*afiyet olsun efendim.

edit: "bu yemekte dana ciğer mi kuzu ciğer mi?" sorusunun cevabı, bana göre kesinlikle "dana ciğer" şeklindedir.
devamını gör...

bağcılar'da yaşıyorum, semtinize şükredin ulan.
ha tabi esenler'de falan yaşamıyorsanız.*

yukarda da yazmışlar zaten, bence bakırköy ideal ya.
sahiliniz var daha ne istiyosunuz.*
devamını gör...

ülkecek içinde bulunduğumuz durumu anlatan,anlamlı bir söz öbeği.
devamını gör...

arılar, kırmızı rengi algılayamazlar. kırmızı renk onlara koyu mavi olarak görünür.
devamını gör...

rol değil ama bir hakikat var “güçlü birisin” kurtulamıyorum. biraz da ben yıkılayım istiyorum. olmuyor. mecburen devam ediyorum koşturmaya.
devamını gör...

sözlüğün kıymetlilerindendir.
korkutmayın lütfen.
devamını gör...

çoook sevgili yazarımız geri dönmüüşş*.

dünden beri kendisine de söylüyorum geri geldiği için nası mutlu olduğumu ama yetmedi bi daha söylüyorum, iyi ki gelmiş hoş gelmiş*.
bi daha hiç gitmemesi, bizi tanımlarından ve güzel kalbinden hiç mahrum bırakmamasını diliyorum kendisinden.hem küserim artık ama yaniii*.
devamını gör...

piştiği andaki görüntüsü küre gibi olan soğuduğu anda daire gibi olan çeşitli tostları olabilen, pizzaya taban olabilen, çok çabuk küflenen ankara ilçelerinin lezzeti ile meşhur ekmeğidir.
devamını gör...

(bkz: friendly fire on)

adamlar kendi kalesine gol attı resmen, evde gülümsüyorum sadece.
devamını gör...

'' o zaman ikiydik, yani şimdi bir kalmam lazım. öyle olması lazım ama bir de kalamıyorum. yarım kalıyorum. niye yarım kaldım ben?''
devamını gör...

geçmişe yapılacak bir yolculukta ortaya çıkacağı düşünülen, içinden çıkılması zor olan durum.

genel olarak zaman yolculuğunun matematiksel olarak mümkün olduğu, ancak geçmişe yolculuğun bazı paradokslar nedeniyle mümkün olamayacağı düşüncesi yaygındır. ancak paradoks denen durumların bir kısmına fiziksel çözümler getirmek de mümkündür. bunları anlatmaya çalışacağım.

teorik fizikçi kip thorne zaman paradokslarına fiziksel çözümler getirilebileceğini savunur. aşağıda yazacaklarım da bu görüşe ilişkin bazı detaylar.

1- ilk durumdaki hipotezler, geçmişin değiştirilmesi durumunda, geçmişini değiştiren kişiye ait bilgilerin bugünden de silinmesi nedeniyle, paradoksun hiç ortaya çıkamayacağını söyler. 1-2 örnek vereyim:

bunlardan belki de en basiti "kendi kendini iyileştirme hipotezi" denilen durum. buna göre bir kişi geçmişe dönüp günümüzdeki olayların gerçekleşmesini engellediğinde, bu olaylar gerçekleşemeyeceği için, zaman yolcusunun da geçmişe gitmesine gerek kalmayacaktır. bu da zaten paradoksal durumu kendiliğinden ortadan kaldıracaktır.

ilkine benzer bir durum da "yıkım sonucu hipotezi" ile ortaya çıkar. buna göre kişi geçmişe gidip mesela kendi dedesini öldürürse, kendisi de yok olacaktır. kişiye ilişkin bilgi ortadan kalkınca, dedenin ölümü de farklı bir sebepten dolayı gerçekleşir. böylece paradoks hiç ortaya çıkmamış olur.

2- ikinci durumdaki hipotezler, zaman makinesinin sadece belli bir ölçüde geriye gidebilmeyi sağlayacağını söyler. yani öyle doğumumuzdan önceye kadar gidip hayatımızı tamamen değiştirme şansımız zaten yoktur.

burada aslında şöyle bir fikir devreye girer; bizim "bugün" olarak bildiğimiz hallerimiz, gelecekteki hallerimizin geçmiş versiyonudur. ancak gördüğümüz kadarıyla o gelecekten kimse, bize bir zaman makinesi ile gelmiyor. bu durumda ya zaman makinesi hiçbir zaman icat edilemeyecek ya da icat edilecek ama belli bir noktadan daha geriye gitmesi mümkün olmayacak. big bang theory'yi izleyenler buna benzer bir konuyu hatırlayacaktır.

bu belki de "geçmiş - şimdi - gelecek aynı anda vardır ve evrene bakınca her yöne yayılmış olan tüm bu zamanları ve olayları gözlemleyebiliriz" diyen massachusetts institute of technology'den bazı bilim insanlarının teorileriyle birlikte incelenmelidir diye düşünüyorum. bunu merak edenler blok evren teorisini araştırabilir.

3- üçüncü durumda, geçmişin değiştirilebileceği, ancak bu durumda zamanda dallanmaların ortaya çıkacağı fikri hakimdir. yani siz geçmişe de gidebilirsiniz, dedenizi de öldürebilirsiniz. bunun sonucunda farklı bir evren ortaya çıkar ve dedenizin öldürüldüğü evren ile yaşadığı evrende farklı gerçeklikler hüküm sürer.

yine geçmişe giden bir kişi, hayatını değiştirmek istediği kişilerin kararları üzerinde dolaylı olarak etkili olup, yaşanacak olayların farklı şekilde yaşanmasına neden olabilir. geleceğe dönüş filmini izleyenler de bu konunun benzerini hatırlayacaktır.

ana başlıklar hemen hemen böyle olsa da, birbirinden farklı çözüm önerileri mevcut zamansal paradokslar için. teorik fizikçiler hâlâ bu konularla ilgili çözümler aramaya devam ediyor. belki ileride çok farklı hipotezler ortaya atılır ve bakış açımızı tamamen değiştirirler.
devamını gör...

tam bir türkiye portresi.

küfürü kullanarak kendini ifade eden bir mal
aşırı tepki gösteren diğer mal
sadece iyi vakit geçirmeye çalışan ama nasibini alan masum
yargı dağıtmaya çalışan vigilante mal
hiç bir şeyi ciddiye almayan chad.
devamını gör...

burak aksak'ın kaleminden olduğu için izlemeyi düşündüğüm dizi.
devamını gör...

internet aleminin en pislik, en iğrenç kullanıcıları. bir yeri istila edip sabah akşam chp'ye sallarlar. 19 yıldır ak partilerinin yediği nanelerin yarısını dahi yapmayan, yapsa da, ki var baya, parti olarak tavrını ortaya koyan chp'yi, sanki ülkeyi idare ediyormuş gibi konuşup hedef saptırarak gündemden uzaklaştırırlar. bunu en çok terör saldırılarında yapıyorlar. kadın cinayetlerinde, taciz tecavüz vb. infial uyandıran olaylarda da. bir anda ortaya fırlayıp işi siyasete döküyorlar.

2 yıldır da imamoğlu nu hedef tahtasına oturtmuşlar. belediyelerin yetkilerinin tıraşlanmasını hiç umursamazlar. mesela chp'li meclis çoğunluksa kaymakam atanır, akp'li belediye çoğunluksa seçime gidilir aktif başkan görevden alındıysa. böyle tonlarca rezalet. velhasılı bu otoban çocuklarını umuyorum ki buraya doldurmazsınız. az önce gördüm zira bir karakter sıkıntısı yaşayanını.
devamını gör...

diğer adlarıyla sükroz ya da çay şekeri. yapı birimleri enerji kaynağıdır. bitki hücrelerinde bulunur. hayvan hücrelerinde bulunmaz. kamış, pancar gibi bitkilerde yedek besin deposu hâlinde bulunur.

glikoz + fruktoz → sakkaroz (sükroz) + su.
devamını gör...

okuyarak(!) üst üste beğenen ya da favorileyen beni üzmüştür.

geçenlerde favorilerde başıma gelmişti, bugün de beğenilerde. sevdiğim, takip ettiğim yazarların profiline girip okuyup beğenip ya da favorileyip çıkıyordum. her girdisini beğendiğim yazar da çok nadir zaten, beğenmeden geçtiklerim de oluyor. sonuçta seri gibi görünse de, her yazılanı da beğenmiyoruz. kime ne zararım vardı?*

bu arada uzun entry’leri okuyup beğenirken bu uyarı çıkmadı. sanırım uzun yazın diyorlar ya da çok fazla entry girmeyin, insanları üst üste beğenmeye itmeyin.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim