aduket tarikatının son müridi. kendi yetmezmiş gibi benide müritleri arasına kattı. gün içerisinde durup durup aduket tarikatını izliyorum. sonra bir gülme bir rahatlama.
karikatür düşkünü ama beyaz giymez kış günü.
eğlenceli, kibar bir karikatür koleksiyoncusu aynı zamanda arkadaşlığı güzel bir kafadaş.
devamını gör...

hikayesi harika olmayan film. sınıf farklılıklarını da hep söylendiği gibi ustaca işlememiş bana kalırsa. gerçekçi değil ve neredeyse fantastiğe kaçıyor birçok sahnesi. fakat detaylar hoş ve çekimler harika. hani bazı yiyecekler olur, yediğinde hoşuna gitmez ama sonra tekrar denemek istersin. tekrar tekrar denersin en sonunda seversin. bu filmi de izledim, neden izledim ki dedim, gerilim filmi olmamasına rağmen çok germişti çünkü. şimdi bir daha izlemek istiyorum, monosodyum glutamat etkisi yaptı bende. özellikle o zili çalmadan önceki sahnenin renkleri, kameranın açısı falan bilemiyorum altan. bence bayağı iyi.
--! spoiler !--

karakterlerin isimlerini hatırlamıyorum ama baba olan karakterle ilgili annenin bir sorun oldu mu hamam böceği gibi kaçar dediği sahnede kadına kızmıştım. ama adam harbiden de zengin adamı bıçakladı ve sonra da kızının cesedi bile soğumamışken tıpkı bir böcek gibi kaçtı ortamdan. ve o kaçış sahnesini öyle bir çekmişler ki gerçekten bir böceğin kayboluşunu izliyorsun sanki. sonra o şeftali alerjisi olan kadına kurdukları komplo da amaca ulaşmak için önemsiz bir araç gibi ama filmdeki en ilginç şeylerden biriydi. yönetmenin üniversitede arkadaşının şeftali alerjisi varmış sanırım, bu fikir aklına oradan gelmiş. böyle okumuştum bir yerde.

--! spoiler !--

ya mesela günlük hayatta birinin saçma bir davranışını görürsün ya da biri bir laf söyler komik olur ya da bir cümle sende bir çağrışım yapar ve bunların hepsi bir anda kafanda bir hikayenin parçası olur, bunu kesinlikle yazmalıyım dersin. ya da filmini çeksem şöyle yapardım dersin. demez misin? ben diyorum. bu film de biraz öyle gibi geldi bana. yani overrated değil bence.
devamını gör...

kafasını kuma gömmüş siyasal islamcılar tarafından dikkate alınmayacaktır.
devamını gör...

(bkz: bertnard russell)'ın alman matematikçi (bkz: gottlob frege)'nin ''aritmetiğin temelleri'' isimli kitabını okuduktan sonra kendisine yazdığı mektupta bahsettiği paradokstur. frege ortaya koyduğu üç ciltlik eserin tek bir paradoksa yıkılmasına fazlasıyla üzülmüş olsa da bu paradoks ilerleyen yıllarda kendisinin ortaya koyduğu sistemin gelişmesini sağlamıştır.

russel paradoksu en basit haliyle "kendini içermeyen kümeler kümesi" kendini içerir mi? sorusuna cevap aramaktadır. örnek vermek gerekirse;
bir köyde yaşayan bir berber düşünelim. bu berber sadece kendi saçını kesemeyenlerin saçını kesiyor olsun. peki bu berber kendi saçını kesebilir mi ?
devamını gör...

geçen hafta kız kardeşimi kocası tarafından defalarca aldatılması nedeniyle aldık, eve getirdik. önceki hafta da amcam ölmüştü. bu akraba sınıfına giren kişimsilerden biri de taziyeye gelip evde kız kardeşimi görmesiyle bir dedikodu seli yarattı, anlatamam. yok kocası tekmeyi basmış, yok kimbilir ne hadsizlikler yapmış, yok (burada yazmaya utandığım bir sürü şey), babası yerinde olsaydım eve almazdım gibi haddi olmayan tonlarca söylemi mahalleden mahalleye aktarmış. dünden beri on kadar telefon aldım bu konuyla ilgili. nef'î babası için der ya " peder değil bu bela-yı siyahtır başıma, bunun gibi bir akrabası olsaydı acaba ne derdi, çok merak ediyorum.
devamını gör...

ingilizce kökenli psikolojik bir terimdir. salgın hastalık, veba gibi durumlarda kişilerin yakınlaşmaması, sosyal mesafeyi koruması, el tokalaşması yapılmaması, kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulması anlamına gelmektedir. günümüz covid salgını ile can alırken, yapmamız gerekenlerin başında yer almaktadır.
devamını gör...

yun. isa dirildi anlamına gelen paskalya tavşanı kılıklı cümle.

biri size bunu derse alithos anesti* deyin geçin, mutlu olsun, mutlu olun, kalo pasxa!*

edit : bir de ilahi, yorgo dalaras çok güzel söyler, bu aralar söylenme zamanıdır ama hangi cumartesi idi onu unuttum, çok oldu ben bu işleri bırakalı, tövbe ettim.*
devamını gör...

mutlaka bırakılmasını düşündüğüm nottur.
ha tabii siz ben öldükten sonra milletin kafasını karıştırıp merak içinde bırakmayı sevecek bir p*çim diyosanız, bırakmadan ölebilirsiniz.
devamını gör...

benim gılman sayısında bi karışıklık var, bakiyemiz var hamdolsun.
devamını gör...

bardağa da bardak diyen insandır.
devamını gör...

keşbiş olsun
mekanik center olsun
allah yardım cımbız olsun
bandıl (dumbell).
devamını gör...

soru1 - akademik kitapları okumak ve bilgi öğrenmek istiyorum ancak bu kitaplar beni sıkıyor, ne yapmalıyım?

cevap1 - akademik kitaplar içeriği gereği amacı bilgi vermek olan kitaplardır. okuduğunuz kitap bir türk yazara aitse ve sizi sıkıyorsa yani 1 paragraf okuyorsunuz bırakmak istiyorsanız, sizde değil kitapta sıkıntı var demektir. çünkü akademik kitap yazarları çoğu zaman amaçları bilgi vermek olduğundan, sadece bilgiyi vermeye odaklanıp okuyucuya nefes aldırmazlar; bu durum da okuyucuyu sürekli ama sürekli sıkar ve okuyucu kısa kısa okur ama çok sıkılarak okur yani sudan bir sebep olsa da şu kitabı bıraksam diye okur.. bu durumda almanız gereken bilgiyi başka kitaptan almalısınız. bilgiyi alacağınız kitap sizi alıp bazen konudan uzaklaştırmalı ve size nefes aldırmalı yani taramalı tüfek gibi bilgiyi size sokuşturmaya çalışmamalı.

-----++++örneğin; bir ekonomistin ekonomi kitabı yazması var, bir de felsefecinin ekonomi kitabı yazması var. ikisi de aynı kitabı yazsa ben felsefecinin yazdığını okur aynı bilgiyi onun kitabından almaya çalışırım. çünkü bilirim ki felsefeci, başka konulara girmeden, başka diyarlara götürmeden, doğrudan bilgi ile sizi boğmak istemeyecektir gibi gibi.

soru2 - bunları anladım ancak kitap bir çeviri kitabıysa? yani yabancı dilden türkçeye çevirilmişse ve yine bizi sıkıyorsa?

cevap2 - onca çeviri kitabı okudum yani hemen hemen okumadığım alan yok gibi birşey.. ve bizim çevirmenlerimizin yaptığı hata şu; kelime nasıl çeviriliyorsa öyle veriyorlar yani karmakarışık bir kitap çıkıyor ortaya. evet çeviri iyi oluyor ancak çevirilen kitabın anlatmak istediğini anlayana kadar 9-10 defa aynı yeri okumanız gerekiyor ancak o zaman bir şeyler çıkartabiliyorsunuz paragraftan. bu da haliyle okuyucuyu yoruyor ve ilerlemesini ciddi anlamda yavaşlatıyor. haliyle de okuyucu çok çabuk sıkılıyor ve kitabı eline almak istemiyor. bu sebeple; bir yabancı kitap türkçeye çevirildiğinde dil çok önemli. son derece akademik, anlamı bilinmeyen kelimelerle ve karmakarışık bir çeviri olursa eğer bu sebepte kitabı okumanızı engelliyor. yabancı kaynak çevirilerinde tek dikkat etmeniz gereken husus; çeviri ''ağır bir dil'' ile yazılmaması. eğer dili ağırsa o çeviri kitabının, hemen başka yayınevindeki çevirisini alınız yoksa kitabı tamamen okumamak üzere elinizden bırakır bir daha hiç almazsınız
devamını gör...

karşınızdaki insan, sizden 3 - 5 yaş büyük ve bekar ise "abi" "abla" denmez.
devamını gör...

çekişmeli bi maç olacağa benziyor. üst biter. kg var.
devamını gör...

1947 roswell olayı ile birlikte özellikle 50'ler ve 60'larda patlayan ufo furyasını araştırmak için pentagon tarafından görevlendirilmiş birim. çoğu dosyayı hoax yani bizim tabirimiz ile beyhude şey diye çökertmiş olan birim, çoğu dosyaya da ''doğal fenomen'' tanımlaması yaparak bilimsel perspektifte değerlendirmiştir. sonrasında noluyor bilmiyorum lakin bu hynek denen profesör pentagondaki şahinlerle papaz oluyor ediyor. zaten mevzunun ortaya saçılması da ondan sonra başlıyor. gene yanlış olmasın çoğu olayı ufo ya da dünyadışı yaşama kanıt olarak tanımlayamamış olmalarına karşın soru işareti olan dosyalar da var diye biliyorum. zaten sonrasında hynek abi spielberg'ün ünlü üçüncü türden yaklaşımlar filminde de konsept danışmanı olarak yer alıyor.

dizisi var bunun bir de açıkçası x files'tan sonra aklınıza gelmeyecek yerlerimdeki tüylerimi bile ürperten bir dizi üstelik ufo aromalı bulmuş olmak benim için bulunmaz nimet. siz de gecenin bi yarısı gri uzaylı görseniz oley be sonunda gördüm biliyordum !!! tepkisi verecekseniz asla kaçırmayın.

muhtelif yerlerden hynek'in yazmış olduğu kitapların pdf'lerine de ulaşmanız mümkün.
devamını gör...

nadir bulunan underrated bir komedyendir. ayrıca psikologtur. stand-up gösterilerinde insanları güldürdüğü konular ise gayet ciddi konulardır. savaş, soykırım, tecavüz, vegan olmak, seksizm, siyaset gibi. böyle yazınca komik olmadı ama buradan izleyebilirsiniz.
devamını gör...

benim için oruçlu oruçlu pastaneye/markete girdigim andır. gözüme güzel görünen yiyeceklere bakarken beynim direkt offline oluyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hangi şarkıyı istemişim hatırlamıyorum. sanki yıllar geçti. yaşlanıyorum galiba.
merakla dinliycem.*
devamını gör...

yakın zamanda seyrettiğim film, 1973 yapımı orjinal olandan bahsediyorum. b sınıfı film olarak hiç fena değildir.

--! spoiler !--


neil howie isimli bir dedektif polis iskoçya'daki summerisle adası'nda meydana gelen gizemli bir davayı çözmek için bölgeye gider. bir genç kız esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştur ve howie onu bulması için görevlendirilmiştir. adaya vardığında bir sürprizle karşılaşan dedektif yerli halktan aslında öyle bir kızın asla var olmadığını işitir. koyu bir pagan inancına sahip olan yerli halk genç kızın varlığını kabul etmedikçe neil howie burada paganizme dair öğrendiği şeylerle birlikte olayların göründüğü gibi olmadığına kanaat getirecek, genç kıza ne olduğunu öğrenebilmek için ada halkına karşı zorlu bir mücadeleye girişecektir.


--! spoiler !--

bir de 2006 yılı yapımı nicholas cage' li versiyonu vardır ama konu cage olunca iki adım geri duruyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim