her başlığa entry giren yazar
yani kimsenin bu konuda yorum yapmasının mantıklı olduğunu düşünmüyorum. herkes istediği başlıkta istediği kadar yazar. eğer formatta bir sıkıntı varsa yönetim bu konuda gereğini yapar.
devamını gör...
hayatın en acımasız gerçeği
sen kendi hayatınla ilgili planlar kurarken hayat da seninle ilgili planlar kurar. ve her zaman hayatın dediği olur. en acımasızı da budur.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
"tek yıldız kalmayacak gecede.
gece kalmayacak.
ben ölürken dayanılmaz evren de
tüm varlığıyla ölecek benimle,
sileceğim piramitleri, madalyaları,
kıtaları ve yüzleri.
sileceğim geçmişin birikimini.
toz edeceğim tarihi, tozu toz.
son günbatımını seyrediyorum şimdi.
son kuşu dinliyorum.
kimseye hiçbir şey bırakmıyorum."
jorge luis borges, intihar
gece kalmayacak.
ben ölürken dayanılmaz evren de
tüm varlığıyla ölecek benimle,
sileceğim piramitleri, madalyaları,
kıtaları ve yüzleri.
sileceğim geçmişin birikimini.
toz edeceğim tarihi, tozu toz.
son günbatımını seyrediyorum şimdi.
son kuşu dinliyorum.
kimseye hiçbir şey bırakmıyorum."
jorge luis borges, intihar
devamını gör...
kadın mı bayan mı sorunsalı
devamını gör...
rastgele tanım numarası yazmak
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çocukluk fotoğrafları
şuraya çocukluk fotoğrafımı atmamak için kendimi tutuyorummm. çok atasımm varr ama bir yerden tanıdık çıkar falan.*
devamını gör...
mansur yavaş'ın karantinadaki vatandaşların kahvaltı ve akşam yemeğini karşılama kampanyası
sosyal devlet kavramının zirvelerine oynayan durumdur. tebrik edilesi.
devamını gör...
birinden vazgeçme eşiği
benim için heyecanını yitirmesidir, ne kadar çok anlatsam da anlamamasıdır. beraber gülememek, aynı şeylere hüzünlenememektir.
kullanıldığımı, sadece ego okşayıcı olduğumu fark etmektir. bir ömür boyu kendime bu kötülüğü yapmak istemememdir. benim için vazgeçmek zordur, çok faktörlüdür ama geri dönüşü yoktur.
bir başkası için sadece karşısına yeni birinin çıkmasıdır belki de kim bilir.
kullanıldığımı, sadece ego okşayıcı olduğumu fark etmektir. bir ömür boyu kendime bu kötülüğü yapmak istemememdir. benim için vazgeçmek zordur, çok faktörlüdür ama geri dönüşü yoktur.
bir başkası için sadece karşısına yeni birinin çıkmasıdır belki de kim bilir.
devamını gör...
geceye bir siyasetçi sözü bırak
"türkiye gibi bir ülkeyi halüsünassgd, bu tür hayali girişimle ile halüyala, halüsyo, halüss ee ıı halüsla bunu söylemekte türkçesini ifade etmekte sıkıntı çekiyorum". tansu çiller.
kaynak
kaynak
devamını gör...
normal sözlük eksi oy referandumu
benim de hayır dediğim referandum. suistimal edileceğinden hemen hemen hepimiz adımız kadar eminiz. bu da zamanla insanları soğutuyor ve eksi kasma derdindeki troller nedeniyle de kaliteyi düşürüyor. örnekleri mevcut...
devamını gör...
edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
tecrübelerin yanıltıcı olabileceğidir. iki iki daha dört etmez.
devamını gör...
bilmeyen biri için normal sözlük’ü özetlemek
canı sıkılan antalyalıların kurmuş olduğu, yazarların birbirlerine portakal attıkları, arada bir ekşiye, uluya, virajı dönemeyip adminlere sonra da günah keçisi ilan ettikleri modlara bol keseden salladığı garip bir oluşum.
ha bir de bunların mafya ayağı var. kanuniyeyi kafa normlarına, uymayan kullanıcıların topuklarına portakal suyu sıktıkları , gömdükleri yazarların mezarlarına portakal ağacı diktikleri, petö militanlarının oluşturduğu, turuncu, eli portakal tutan homeros'un turunçları.
bir de ekmeğinin peşinde olanlar var. ya düşerse hesabı
bir de yazarların gerçekleştirmek istedikleri ütopyaları aslında kafa sözlük.
ha bir de bunların mafya ayağı var. kanuniyeyi kafa normlarına, uymayan kullanıcıların topuklarına portakal suyu sıktıkları , gömdükleri yazarların mezarlarına portakal ağacı diktikleri, petö militanlarının oluşturduğu, turuncu, eli portakal tutan homeros'un turunçları.
bir de ekmeğinin peşinde olanlar var. ya düşerse hesabı
bir de yazarların gerçekleştirmek istedikleri ütopyaları aslında kafa sözlük.
devamını gör...
ptt puluna sırp cumhuriyeti cumhurbaşkanı dodik’in resminin basılması
gün geçmiyor ki riyakar islamcılar çirkin yüzlerini göstermesinler. srebrenitsa soykırımı için, ‘uydurma’ diyen bosnalı sırp milliyetçisi milorad dodik'in resmini bastırmış ptt puluna adamlar şaka gibi ya....
buradan
buradan
devamını gör...
türk yunan ilişkileri
tarihsel süreç doğrultusunda değerlendirildiğinde türkiye ve yunanistan arasında sıklık oranı değişkenlik göstererek daima iniş çıkışların yaşandığı ilişkilerdir.
kronolojik olarak ilişkilerin geçmişten günümüze dek yaşanan olaylarla sıralaması şu şekildedir:
ilişki ve ilişki doğrultusunda sorunların çıkış noktasını iki ülkenin de birbirilerine karşı sürdürdükleri mücadeleler sonucunda kurulmuş olmasına bağlayabiliriz. yunanlılar osmanlı'da ulusal bilinci ilk uyanan ve bağımsızlığını ilk kazanan ulus olmuştur. yunan ulus ayaklanması 1821'de başlamış, 1829'da özerklik kazanmış, 1832'de ise bağımsızlık kazanmıştır. bu noktadan itibaren yunanistan megali idea doğrultusundaki politikalarını sürdürmeye (teselya, balkan, 1919 mücadeleleri ile) devam etmiştir.
1922 bu anlamda megali idea'nın sonu olmuş gibi gözükmüş; mübadele sözleşmesi, etabli meselesi, lozan barış andlaşması ile türk yunan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. buradan ikinci dünya savaşına dek ilişkiler altın çağ olarak adlandırılmıştır. ancak savaşın başlaması ile bu dönem son bulmuş 1950'li yıllara kıbrıs sorunu damgasını vurmuştur.
1954'te imzalanan balkan paktı iki ülke arasında kültürel yakınlaşmayı sağlamış, bu dönemde pek çok görüşme yaşanmıştır.
1955'te yunanistan kıbrıs sorununu self determination talebiyle bm'ye götürmüştür. aynı yıl yaşanan 6-7 eylül olayları türkiye'yi hem uluslararası alanda hem de yunanistan'a karşı güç durumda bırakmıştır.
1956-1959 yıllarında kıbrıs sorunu temel olmak üzre; özellikle kıbrıs'ta yaşanan toplumlar arası şiddet olayları iki ülkenin arasında gerginliklere sebep olmuştur.
1959'da imzalanan anlaşmalarla kıbrıs bağımsızlık kazanmış, iki ülke arasında 1964 yılına dek sürecek dingin bir dönem başlamıştır. bu dönem ikinci bahar olarak adlandırılmaktadır.
1960'lar kıbrıs sorununu her iki ülkenin dış politikasının merkezine yerleştirdiği yıllardır ve taraflar sıcak çatışmanın eşiğine gelmiştir.
1964'te tekrar ateşlenen toplumlar arası çatışmalar türkiye'yi müdahale etme kararı almaya itmiştir. ancak abd başkanı johnson tarafından yollanan mektup (bkz: johnson mektubu) müdahale kararını engellemiş; bu mektup türkiye'nin dış politikasında dönüm noktası olmuştur. türkiye bu noktadan itibaren kıbrıs sorununu dış politikasının odak noktası yapmasının hatasını görmüş ve çok yönlü bir politika izleme kararı almıştır. artık ulusal çıkarlar ön plana koyulmuştur.
1967'de kıbrıs'ta tekrar baş gösteren şiddet olaylarıyla türkiye müdahale etmenin eşiğine gelmiş, ancak talepler yerine getirilince müdahale durdurulmuştur. kıbrıs'ta toplumlar arası olumlu görüşmeler başlayınca iki ülke arasında nispi dinginlik dönemine girilmiştir.
1970'ler kıbrıs sorununun belirleyici olduğu ve ege denizi sorunlarının ortaya çıktığı yıllar olmuştur. 1973 yılında türkiye'nin türk petrolleri anonim ortaklığına ege kıta sahanlığında petrol aramasına izin vermesiyle iki taraf arasında tekrar gerginlikler yaşanmaya başlanmıştır. 1975'ten sonra iki ülke arasındaki temel sorun ege denizine ilişkin olmuştur.
1980'ler papanreu ve turgut özal görüşmelerinin sıcak yaşandığı, kktc'nin ilanı ile gerginliklerin devamının sürdüğü ancak gerginliklerden çok çözüm çabalarının yoğun olduğu yıllar olmuştur.
1990'lar sovyetler'in dağılmasıyla birlikte balkanlarda yaşanan istikararsızlık ve güç boşluğunun yarattığı türk-yunan rekabeti sebebiyle ikili ilişkilerde en sancılı süreç olmuştur. bu dönemde kardak krizi, s-300 füze krizi, pkk/öcalan olayları ilişkilerin düzeyini ve gerginliğin yoğunluğunu etkileyici sebeplerdir.
2000'li yıllar ise ilişkilerde yumuşamanın ve işbirliğinin hakim olduğu dönemdir.
sonuç olarak iki ülke arasında daima güvensizlik ve gerilim hakim olmuş; ilişkiler doğrusal bir seyir izlemiş, sürekli iniş çıkışlar yaşanmıştır.
kısa hatırlatma notlarıyla türk-yunan ilişkilerinin tarihsel süreci böyledir. bilahare aynı başlığa gelip yukarıda bahsi geçen yıllardaki olayları detaylarıyla anlatacağım.
kronolojik olarak ilişkilerin geçmişten günümüze dek yaşanan olaylarla sıralaması şu şekildedir:
ilişki ve ilişki doğrultusunda sorunların çıkış noktasını iki ülkenin de birbirilerine karşı sürdürdükleri mücadeleler sonucunda kurulmuş olmasına bağlayabiliriz. yunanlılar osmanlı'da ulusal bilinci ilk uyanan ve bağımsızlığını ilk kazanan ulus olmuştur. yunan ulus ayaklanması 1821'de başlamış, 1829'da özerklik kazanmış, 1832'de ise bağımsızlık kazanmıştır. bu noktadan itibaren yunanistan megali idea doğrultusundaki politikalarını sürdürmeye (teselya, balkan, 1919 mücadeleleri ile) devam etmiştir.
1922 bu anlamda megali idea'nın sonu olmuş gibi gözükmüş; mübadele sözleşmesi, etabli meselesi, lozan barış andlaşması ile türk yunan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. buradan ikinci dünya savaşına dek ilişkiler altın çağ olarak adlandırılmıştır. ancak savaşın başlaması ile bu dönem son bulmuş 1950'li yıllara kıbrıs sorunu damgasını vurmuştur.
1954'te imzalanan balkan paktı iki ülke arasında kültürel yakınlaşmayı sağlamış, bu dönemde pek çok görüşme yaşanmıştır.
1955'te yunanistan kıbrıs sorununu self determination talebiyle bm'ye götürmüştür. aynı yıl yaşanan 6-7 eylül olayları türkiye'yi hem uluslararası alanda hem de yunanistan'a karşı güç durumda bırakmıştır.
1956-1959 yıllarında kıbrıs sorunu temel olmak üzre; özellikle kıbrıs'ta yaşanan toplumlar arası şiddet olayları iki ülkenin arasında gerginliklere sebep olmuştur.
1959'da imzalanan anlaşmalarla kıbrıs bağımsızlık kazanmış, iki ülke arasında 1964 yılına dek sürecek dingin bir dönem başlamıştır. bu dönem ikinci bahar olarak adlandırılmaktadır.
1960'lar kıbrıs sorununu her iki ülkenin dış politikasının merkezine yerleştirdiği yıllardır ve taraflar sıcak çatışmanın eşiğine gelmiştir.
1964'te tekrar ateşlenen toplumlar arası çatışmalar türkiye'yi müdahale etme kararı almaya itmiştir. ancak abd başkanı johnson tarafından yollanan mektup (bkz: johnson mektubu) müdahale kararını engellemiş; bu mektup türkiye'nin dış politikasında dönüm noktası olmuştur. türkiye bu noktadan itibaren kıbrıs sorununu dış politikasının odak noktası yapmasının hatasını görmüş ve çok yönlü bir politika izleme kararı almıştır. artık ulusal çıkarlar ön plana koyulmuştur.
1967'de kıbrıs'ta tekrar baş gösteren şiddet olaylarıyla türkiye müdahale etmenin eşiğine gelmiş, ancak talepler yerine getirilince müdahale durdurulmuştur. kıbrıs'ta toplumlar arası olumlu görüşmeler başlayınca iki ülke arasında nispi dinginlik dönemine girilmiştir.
1970'ler kıbrıs sorununun belirleyici olduğu ve ege denizi sorunlarının ortaya çıktığı yıllar olmuştur. 1973 yılında türkiye'nin türk petrolleri anonim ortaklığına ege kıta sahanlığında petrol aramasına izin vermesiyle iki taraf arasında tekrar gerginlikler yaşanmaya başlanmıştır. 1975'ten sonra iki ülke arasındaki temel sorun ege denizine ilişkin olmuştur.
1980'ler papanreu ve turgut özal görüşmelerinin sıcak yaşandığı, kktc'nin ilanı ile gerginliklerin devamının sürdüğü ancak gerginliklerden çok çözüm çabalarının yoğun olduğu yıllar olmuştur.
1990'lar sovyetler'in dağılmasıyla birlikte balkanlarda yaşanan istikararsızlık ve güç boşluğunun yarattığı türk-yunan rekabeti sebebiyle ikili ilişkilerde en sancılı süreç olmuştur. bu dönemde kardak krizi, s-300 füze krizi, pkk/öcalan olayları ilişkilerin düzeyini ve gerginliğin yoğunluğunu etkileyici sebeplerdir.
2000'li yıllar ise ilişkilerde yumuşamanın ve işbirliğinin hakim olduğu dönemdir.
sonuç olarak iki ülke arasında daima güvensizlik ve gerilim hakim olmuş; ilişkiler doğrusal bir seyir izlemiş, sürekli iniş çıkışlar yaşanmıştır.
kısa hatırlatma notlarıyla türk-yunan ilişkilerinin tarihsel süreci böyledir. bilahare aynı başlığa gelip yukarıda bahsi geçen yıllardaki olayları detaylarıyla anlatacağım.
devamını gör...
sözlükte hiç arkadaşının olmaması
yalnızlığa alışmış biri için teferruattır. ama yine de özenmiyor değilim.sizi gidi köftehorlar sizi ! *
devamını gör...
yeni açılmada müzik yasağının 24'e çekilmesi
pandemi bahanesiyle müzik ve eğlence sektörünü istedikleri gibi dizayn ediyorlar bir yıldan fazladır. şimdi yasaklar kalkıyor ama müzik 24'ten sonra yasak. bahane pandemi değil bu sefer, "kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok"muş. bundan önceki yıllarda müzik dinlemek istemediğimde ya da müzikli bir mekana gitmediğimde, hiç sokak ortasında müzik duymadım. yani rahatsız olmadım. ben evimde otururken bir yerde müzik varsa ben bunu duymadım. siz de duymadınız di mi? ama yok bizi çok düşünen, partili cumhurbaşkanı bizler evimizde otururken olur da bir müzik sesi gelir de rahatsız oluruz diye, 24'ten sonra müzik sektörünü kapatıyor.
insanların kendi tercihiyle dinlediği, dinleyeceği müziğe de karışmayın yahu.
insanların kendi tercihiyle dinlediği, dinleyeceği müziğe de karışmayın yahu.
devamını gör...
yaşamak
bir yu hua eseri. kafa sözlük kitap edebiyat kulübü ile okuduğumuz 3. kitap. canım armysuzy' nin önerip seçtiği bir kitap ve gerçekten iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu. filmi de varmış. bugün uzandım ve 3-4 saatte okudum. akıcı bir kitaptı. 209 sayfa.
kitap hakkındaki yorumlarıma gelirsek kitapta genelde fugui'nin zorlu ve hata dolu hayatını okuyoruz. dönemin siyasi ve sosyal ortamına da tanık oluyoruz. bana göre bunca sefalet çekmeleri bu kadar ölüm tamamen fugui'nin suçu. geç olsun güç olmasın deriz ama fugui için her şey hem geç hem güç oldu
. annesi, babası, karısı ve çocukları.. hatta torununu bile fugui kendi elleriyle gömdü.
fugui'nin onca hatasına rağmen hayattaki şansı ailesi oldu gerçekten. her şeye rağmen koşulsuz sevdiler. fugui'nin bu mücadelesinin en büyük yardımcıları..
kitabın dili gayet basit ve akıcı. ve beni ağlatan kitaplardan oldu yu hua'nın yaşamak kitabı. bir çin edebiyatı eseri. onca ölümün, yoksulluğun ardından fugui'nin hayatı öğrenmesi sevindirici. favori karakterim youqing oldu ve en çok ona ağladım. canım youqing..
fugui'nin çocuklarının erken ölmesi, tam torunuyla beraber güzel bir hayatı olur derken onun da ölmesi gerçekten üzücüydü.
içim sökülene kadar ağladım. kızının tam mutlu olmuşken ölmesi.. her hayat ayrı bir dram içeriyordu.
kısacası bu kitaptan öğrendiğim hayatta en sevdiğim söz olan "ne oldum değil, ne olacağım demeli insan." sözünü de hatırlatmış oldu bana.. fugui'nin hayatından birebir görmüş oldum.
şimdi birkaç alıntı paylaşayım..
"sıradan bir hayat en iyisi. onunla savaş, bununla mücadele et derken sonunda hayatından oluyorsun."
"artık öyle noktaya gelmiştik ki yaşamak ya da ölmek önemli değildi."
"geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. nefret edecek bir sürü şey gelirdi aklıma ama sonunda yine kendimden nefret ederdim."
gerçekten güzel bir kitaptı. okuyun, okutturun.. sevgiler saygılar..*
kitap hakkındaki yorumlarıma gelirsek kitapta genelde fugui'nin zorlu ve hata dolu hayatını okuyoruz. dönemin siyasi ve sosyal ortamına da tanık oluyoruz. bana göre bunca sefalet çekmeleri bu kadar ölüm tamamen fugui'nin suçu. geç olsun güç olmasın deriz ama fugui için her şey hem geç hem güç oldu
. annesi, babası, karısı ve çocukları.. hatta torununu bile fugui kendi elleriyle gömdü.
kitabın dili gayet basit ve akıcı. ve beni ağlatan kitaplardan oldu yu hua'nın yaşamak kitabı. bir çin edebiyatı eseri. onca ölümün, yoksulluğun ardından fugui'nin hayatı öğrenmesi sevindirici. favori karakterim youqing oldu ve en çok ona ağladım. canım youqing..
fugui'nin çocuklarının erken ölmesi, tam torunuyla beraber güzel bir hayatı olur derken onun da ölmesi gerçekten üzücüydü.
kısacası bu kitaptan öğrendiğim hayatta en sevdiğim söz olan "ne oldum değil, ne olacağım demeli insan." sözünü de hatırlatmış oldu bana.. fugui'nin hayatından birebir görmüş oldum.
şimdi birkaç alıntı paylaşayım..
"sıradan bir hayat en iyisi. onunla savaş, bununla mücadele et derken sonunda hayatından oluyorsun."
"artık öyle noktaya gelmiştik ki yaşamak ya da ölmek önemli değildi."
"geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. nefret edecek bir sürü şey gelirdi aklıma ama sonunda yine kendimden nefret ederdim."
gerçekten güzel bir kitaptı. okuyun, okutturun.. sevgiler saygılar..*
devamını gör...
egosantrizm
ego, kelime anlamıyla "ben" demektir. santrizm ise "temel alan bakış açısı"nı ifade eder. egosantrizm, her durumda kendini referans alarak değerlendirme yapmak, sadece kendi penceresinde oturmak ve bu doğrultuda yorumlamak olarak da bilinir. kendi arzu ve hislerinin esaretinde yaşamına yön veren egosantrik insanların çevresiyle iletişiminde eksiklikler oluşmaktadır.
özellikle 2-6 yaş aralığında çocuklar ve ergenlik döneminde olan gençlerle "birbirini anlayamama, paylaşımdan kaçınma, isyankarlık, kimse beni anlamıyor nidaları, itiraz ve inatlaşma" gibi karşılaştığımız durumlar benmerkezci duygu durumun ne gibi etkileri olduğunu bizlere gösteriyor.
eğer kişi, bahsettiğim dönemlerdeyse bu normaldir; biraz sabırlı olmak ve olumlu atmosfer yaratma çabasını bırakmamak gerekiyor. ama 25 yaşına gelmiş bir bireyin hala "ben, ben, ben" dediğini duyuyorsanız usulca ondan uzaklaşın. * * *
özellikle 2-6 yaş aralığında çocuklar ve ergenlik döneminde olan gençlerle "birbirini anlayamama, paylaşımdan kaçınma, isyankarlık, kimse beni anlamıyor nidaları, itiraz ve inatlaşma" gibi karşılaştığımız durumlar benmerkezci duygu durumun ne gibi etkileri olduğunu bizlere gösteriyor.
eğer kişi, bahsettiğim dönemlerdeyse bu normaldir; biraz sabırlı olmak ve olumlu atmosfer yaratma çabasını bırakmamak gerekiyor. ama 25 yaşına gelmiş bir bireyin hala "ben, ben, ben" dediğini duyuyorsanız usulca ondan uzaklaşın. * * *
devamını gör...
aykut (yazar)
ismini aşırı merak ettiğim yazar artı mod.
bence aykut değil, ciddiyim.
edit: doğum günüymüş. yanlışlıkla bir erkeğin doğum gününü kutlayacağım için şu an üzgünüm..
doğum günü kutlu olması gereken yazar..
bence aykut değil, ciddiyim.
edit: doğum günüymüş. yanlışlıkla bir erkeğin doğum gününü kutlayacağım için şu an üzgünüm..
doğum günü kutlu olması gereken yazar..
devamını gör...
