ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz. ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz.

(bkz: behçet necatigil)
devamını gör...

minimalizm felsefesini tanımlamadan önce minimum kelimesini tanımak daha anlamlı olur. minimum sözcüğü fransızca kökenli bir sözcük olup "bir şey için en az veya asgari derece" anlamına gelir. minimalizm felsefesi ise insan hayatındaki maddi ve manevi değerleri ihtiyaçlara göre sınıflandırıp en aza indirgemedir. bu indirgeme sayesinde hayat içinde hareket serbestliği kazanırız ve ayrıca amaç konfor ve kaliteyi arttırmaktır. minimalizm sadeliği,basitlik olarak düşünmemek gerekli. alabileceğimizin en azını ve şartlar içerisinde en kalitesini ve iyisini almak bu akımın temel prensiplerindendir.
devamını gör...

profesyonel hayat'a ya da iş hayatına uygun ve o şartlara mükemmel bir şekilde uyum sağlayıp kısa sürede yükselecek insan tipidir.
devamını gör...

eski tanımlarımı oylarak beni mutlu etmiş yazar.

sayesinde yazdığım birçok tanımı tekrardan okumuş ve hatırlamış oldum. teşekkür ederim *
devamını gör...

suç ve ceza:( bir türlü başlayamıyorum
devamını gör...

uzaktan lezzetli görünen bir şey gören kedi bir çöple karşılaşınca ağlamaz, sızlanmaz, şikayet etmez. durumu kabullenir yoluna devam eder.

yuvasının rüzgar tarafından yıkıldığını gören bir kuş, durumu milisaniyeler içinde kabullenir. artık onun tek hedefi, daha güçlü bir yuvadır.

şikayet etmekle, yakınmakla vakit kaybetmezler hayvanlar.
devamını gör...

soğuk kış günlerinde vücudu korumak ve daha az üşümek için omuzları boyna çekip ısınmak manasına gelen iskoçça sözcük.
devamını gör...

bir süredir öfkeliyim. kendini geliştirmeyen, susan, görmezden gelen, vazgeçen insanlara kızıyorum. saygı duymuyorum. haketmiyorlar. hayat ellerimizin arasından kayıp giderken, an be an bilinmeze doğru yol alırken azıcık olsun sorgulamadıkları için çok kızgınım. körü körüne bağlı oldukları herşey için kızgınım. aydınlığımız sönerken bu şımarıklığa hoşgörüyle yaklaşamıyorum. sinerek yol açtıkları korkunç gerçekleri yüzlerine tükürsem yine ses etmezler. nasıl kızmıyım...
devamını gör...

ordu komutanının birliğe ziyarete gelip, dolaşırken erlere hal hatır sorması ile aynı etkiyi yaratır.
devamını gör...

sidik yarışı.
zamanında denetlemeye gelen memurlara kimlik sorduğum için 19bin lira ceza yemiştim, ister inanın ister inanmayın ve itiraz için gitigim devlet dairesinde görüştüğüm amire cezanın nedenini sorduğumda, adam cevabı biz aslında bu maddeler için ceza yazma yiz,ama gelen arkadaşlar yazmış. yani keyfi ceza hiç bir eksiğim yoktu ve eksik yazdıkları onların önünde yapılmıştı süre bile istenmedi.
"yani bu ülkede her hangi bir memura kimlik sorduğunuzda, küfür etkisi yapıyor"
ben işveren değilim cezayı işveren ödedi ama ben kendimi suçlu his ettim.
devamını gör...

insanı başka bir boyuta geçiren nadide müzik parçalarındandır.
bir isyanın parçasıdır. bir haykırış. bir yakarış gibidir. ama kulağa da bir o kadar hoş gelir.

"can anybody find me somebody to love?
ooh, each morning ı get up ı die a little
can barely stand on my feet
(take a look at yourself) take a look in the mirror and cry (and cry)
lord, what you're doing to me (yeah yeah)
ı have spent all my years in believing you
but ı just can't get no relief, lord!
somebody (somebody) ooh somebody (somebody)
can anybody find me somebody to love?
ı work hard (he works hard) every day of my life
ı work 'til ı ache in my bones
at the end (at the end of the day)
ı take home my hard earned pay all on my own
ı get down (down) on my knees (knees)
and ı start to pray
'til the tears run down from my eyes
lord, somebody (somebody), ooh somebody
(please) can anybody find me somebody to love?
everyday (everyday) ı try and ı try and ı…"

sanki benim yakarışım gibi...
devamını gör...

masumlar apartmanı'nda inci'nin dedesini canlandıran kişinin kral şakir'deki remzi'yi seslendiren kişi olması.
devamını gör...

beşeri bir özelliktir. insanı diğer canlılardan ayırır. ahlakın mihenk taşıdır. olmazsa olmazıdır. ama doğduğunuzda gelen default bi özellik değildir. genelde çocuklukta kazanılır. tıpkı erdem gibi sık sık merhametten bahsetmek de kibirle doğru orantılıdır. zira çoğu zaman acıma duygusuyla karıştırılır. halbuki merhamet sizi üstün yapmaz. normal biri yapar.
bireyin merhametli olmasını sağlayan şey kendi aklı olmalıdır. din veya başka bi sebepten dolayı merhametli olmanız gerektiğini düşünüyorsanız pek merhametli sayılmazsınız. keza merhametli olmak zorunda değilsiniz. hayvandan farkı olduğunu düşünmeyen birisi bu kavramdan yoksun bi hayat yaşamakta özgürdür. ama sırf tanrısı merhametli olmasını istiyor diye merhametli olan birisi muhtemelen iradesizdir.

özellikle semavi dinlerde yaratıcıya yüklenir merhamet kavramı. halbuki adalet anlayışı insanı yakmak veya ödüllendirmek gibi sığ ve ilkel fikirli olan bi tanrının merhametli olduğunu düşünmek abestir. çözüm yeteneğine bak, imanlıysa şarap nehri kıyısında ev, değilse sonsuz ateş. merhamet ne değildir'in cevabı gibi.
tanrı yoktur, varsa da merhametsizdir.
devamını gör...

umudunu kaybetme.. bu sefer olacak..
devamını gör...

kadınlar hakkında üstten üstten ve cahilce konuşmaları. meseleye son derece yabancılar bir de ne yazık ki. kadınlar ve kadınların dünyasına dair hiçbir şeyi tam olarak anlamamış, zahmet edip üstüne de düşünmemiş olmalarının yanında bir de bildiklerini zannetmeleri, ne acı. gerçi bunun sebebi de zaten süregelen o korkunç erk anlayış fakat hayatın içinde samimiyetle tanıdığınız ve sevdiğiniz, anlamaya çalıştığınız kadınlar hiç mi olmadı diye düşünüyorum bazen uzaktan bakıp. hiç mi anneleri, kız kardeşleri, akrabaları, eşleri, sevdikleri kadınlar vs olmadı bunca erkeğin. kişi kıymet verdiği özneyi hem merak eder, hem anlamaya çalışır ve bu samimi merak ve çaba epey de yardımcı olur o dünyayı anlamaya. kimse zorunda değil tabii kadınları anlamaya ama bari üstten üstten ahkam kesmeseler.

evet napıyoruz bu durumlarda, içimizden: "senin fikrinin ne önemi var vasat herif!" deyip, yolumuza devam ediyoruz. her ne olursa olsun gezegenimizde şahane adamlar, şahane kadınlar ve çok güzel insanlar var. hep de var olacaklar. çiçek gibi yaşayıp gideceğiz onları görüp, sevip, beraberce güzel olanı savunmaya devam ederek.
devamını gör...

bazı sohbetlerde bazı alıntılar insanın aklına çok süper şekilde cuk oturduğu için kullanan insandır.

mesela aşkla ilgili bir şey konuşurken aşkla ilgili bir alıntı eklersiniz şu kitapta şunu diyordu şair dersiniz.

çünkü o konuda en güzel cümleyi o şair kurmuştur bizim ne haddimize bak usta şöyle demiş dersiniz.
devamını gör...

gitmeyin lütfen.. mesela ice.. sizle guzeliz..
devamını gör...

güzel bir güne başlamak için kendinize yapacağınız mükemmel şeylerden biri olan ispanya menşeli kahve çeşididir. şu şekilde yapabiliriz: double shot espresso'ya ısıttığımız sütü ekliyoruz. içine de vanilya ve isteğe bağlı olarak şeker ya da şeker şurubu ekliyoruz. *
devamını gör...

bir jerome k. jerome kitabıdır.

sürekli aklıma düşen bir kitaptı, türkçeye farklı farklı isimlerle çevrilmiş olan bu kitabı adı karşıma her çıktığında alıp okumaya karar veriyor, sonra da unutuyordum. sonra kütüphanemde okumadığım kitap sayısı yedi yüze ulaşınca muhteşem ve ikna edici bir tavsiye üzerine kitap almayı bırakıp kütüphanedeki kitapları elden geçirirken bu kitabı zaten satın almış olduğumu gördüm ve hemen okudum. yani hemen okudum. tek oturuşta.

çünkü bu kitap tek oturuşta okunacak bir kitap. eğlencesi bol, düşündürme gücü yüksek ve sanki her sayfanın arasından yerlere göklere taşan zeka kırıntıları ile dolu. itiraf etmem gerekir ki kitabı okurken çok güldüm. kast ettiğim şey beğeni ile gülümsemek değil, tam anlamıyla gülmek.

kitap, adıyla vaat ettiği içeriği her şeyi ile kitap boyunca sunuyor okuyucuya çünkü kitap büyük oranda bir kayıkta yolculuk yapan üç arkadaş ve onlardan birine ait olan huysuz bir köpekle ilgili. bu bir tatil arkadaşlar için ama bu üç arkadaş olmayan sorunları büyüterek sorun haline getirme konusunda o kadar sorumluluk sahibi ki sorunsuz tek bir kulaç atamıyorlar.

ben üçünü de çok sevdim -köpekten pek hoşlanmadım- ve bu kitabı okursanız deniz tutma riski ile karşılaşabileceğiniz konusunda sizi uyarmalıyım.

o zaman vira bismillah!
devamını gör...


bak, insanın doğum yerine göre kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. sonuçta trablus'ta, peşaver'de ya da angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. eh… toronto'da, oslo'da, tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli. bizim anadolu insanı bunu bilir mesela. onun için de yeni tanıştığı bir kişiye “burcun ne?” diye sormaz. “memleket nere?” diye sorar.

karakter; cemil
dizi; "şahsiyet"
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim