güçleri birleştirme anlamında kullanılan bir deyimdir. 1980’li yıllarda televizyon için yapılmış japon çizgi dizisi voltron’da 5 farklı gücü taşıyan mekanik aslan bir araya geldiklerinde voltran’ı oluşturarak düşmanlarını alt ederler. aslanların ikisi bacakları, ikisi kolları ve gövdeyi, biri de başı oluşturur.

öğrencilerin sıkça kullandıkları bir terimdir. toplu halde ders çalışmak için örnek gösterilen birliktelik ve dayanışmadır.
devamını gör...

-abi ne yaptın şu mezarlık işini?
-abi adam öldü biz niye bu adama saray yapıyoruz hurilerle saklambaç mı oynayacak? tövbe yarabbim yaaa!
devamını gör...

2005 yapımı, 1 saat 30 dakikalık, belgesel-müzikal fatih akın filmi.
ara ara tekrar izlemelik film nedir sorusunun cevabıdır benim için.
dünyaya, insanın yaşamına, kültüre nice göndermeler yapar. istanbul’dan hüzünlendiren keyiflendiren, özlenen manzaralar da sunar. ara ara beyoğlu'nun ara sokaklarında da gezdirir. keşan'a da götürür.

donçiç yukarıda yazmış, kalanları da ben ilave edeyim. kimler var başka:
mercan dede, selim sesler, sezen aksu, replikas.

nur içinde yatsın özellikle selim babayı istiklaldeki mekanlarda da olsa canlı dinlemiş olmak çok keyifli hatıralar.
zevkler değişiyor, popüler müzik değişiyor ancak o yıllara ve o yıllara kadar olan müziğe meraklı gençler izlemeli. 30’luk ve üzeri ablalar abiler zaten izlemiştir ancak izlemedilerse hafta sonu kısıtlamalarında yapılabilecekler listesinde ilk sıraya alsınlar.
müzik ve istanbul severler için kıymetli bir hazinedir bu film.
keşke daha iyi kayıtlara ulaşabilsek.

youtube da hem altyazılı hem orjinal kaydı var.
film türkçeye;
''istanbul hatırası: köprüyü geçmek'' diye çevrilmiş.
son olarak alexander hacke gerçekten hissetmiş çok keyif almış çekimlerde.
devamını gör...

they're fresh...
they are not for eating!
devamını gör...

gerçekte; doğacak bebeğin yaşama hakkıyla ilgili olmayıp tamamen kadınların özgürlüklerinin kısıtlanmasına yönelik olarak ortaya atılan, ikiyüzlü bir istektir.
devamını gör...

sözlük radyosunun bir programı.

sözlük gibi internet sitelerinde kullanıcıların tamamen gönüllü olarak çeşitli temalarda müzik, sohbet ya da kurgusal içerikli yapımlarını paylaştığı platformlar çevrimiçi sözlük radyosu olarak biliniyor. bu yayınlar, yapanları için alelade bir etkinlik de olabilir, ömür boyu sürecek bir tutkunun yansıdığı başka bir işaret de. sözlüğü bir mecra olarak benimsemiş insanların hayatlarına dokunan oluşumlar ve gelişmeler gözlemlenebiliyor böyle platformlar sayesinde. önemli bir nokta daha var ki hiçbir radyo yayıncısı bundan maddi bir kazanç elde etmiyor, edemez, çünkü sözlük radyoları ufacık bir reklam bile alsa ticarileşir, ticarileştiği için telif öder. hosting ve benzeri masraflar çoğu kez imece usulü halledilir bu nedenle, olayın güzelliği de ticari olmamasındadır.

on iki yıldan fazla zamandır iki farklı sözlük radyosunda farklı temalarda yayın yapıyorum, bir gün bile hiçbir sözlük kullanıcısının sözlük radyosunu dinlemesi için bir dayatma, ya da baskı uygulandığına şahit olmadım. yeri geldi 1 (yazıyla bir) dinleyiciye yayın yaptığım oldu, yeri geldi 100 kişiye. herkes her şeyi beğenmek, sevmek, dinlemek zorunda değil, samimi bulmak zorunda hiç değil, iyi ki de değil. çünkü bu sayede çeşitlilik sağlamak, bir zenginlik oluşturmak mümkün. dinlemek istemeyenler, radyo programı bağlamını hiç sevmeyip kendi seçtiklerini dinlemek isteyenler olabilir, onlar için radyonun açıldığı tarayıcının kapatma butonu sağ üst köşede. bir kullanıcı gerekli ayarları yaparak radyodan bîhaber de sürdürebilir sözlük deneyimini. herkes zamanını dilediği gibi kullanmakta özgür. ne var ki kendince bir şeyler yapmaya çalışan insanlara da sırf dikkat çekmek için "sevmiyom yaa keşke bitse, yine iyisiniz hatırlatayım hadi size, ay bir dakika katlanamıyorum" türünde söylemlerle gelmek ne saygı ne de iyi niyet belirtisidir. zaten öyle olsaydı düzgün bir eleştiriyle, o da olmazsa daha düzgün bir üslupla geldiğini görür ibret alırdık. üslûp çok önemli derdinizi anlatmak için. ayrıca karman çormanlığıyla canları fazlasıyla yakan dünya gündeminden ve kişisel gündemlerinden bir parça uzaklaşıp kendi kendilerine eğlenen insanların nesi bu kadar rahatsız edici, bilen varsa beri gelsin.
devamını gör...

sözlüğün kalitesini artıran bir durumdur. keyfini çıkartın gençler.
devamını gör...

ahmakların kralı.
saçma sapan bilgilerle dimağları iğdiş eden kibirli trik.
devamını gör...

sevgili (bkz: işimbu) çok güzel bir yardımlaşma etkinliği düşünmüş. daha önce kraliyet arması için aldığım çeki de bu yönde değerlendirmiştim. şimdi de 8000 karma puanını tamamladığımda; aklımda yeni gelecek olan yardımlaşma kampanyasına bağışlamak vardı veya öğrenci bir yazarımıza hediye etmek. kesinlikle hakkımı seve seve vereceğim ve sonuna kadar desteklediğim kampanya. şimdi sayın (bkz: helios)’un da tanımını okudum ve yönetim tarafından da desteklenmesi exstra mutlu etti. tam destek hep destek.
devamını gör...

sözlüğe geç üye olduğum için yetişemediğim liste. ödül kazanan arkadaşların okuyacakları kitaplarla bizleri de bilgilendirmelerini ümit ediyorum.
devamını gör...

cem erkanının sistemli ve mütemadiyen icra edilişi şah ismail dönemine denk gelir. zaten cem'de okunan gülbankların, tevhitlerin, naatların bir çoğunun da şah ismail tarafından yazıldığını görürsünüz. beşiktaşlı_bektaşi'nin dile getirdiği gibi temeli kırklar cemi söylencesine dayanır. onunla ilgili şu anda parmaklarımı yormak istemediğim için tuncel kurtiz'in ve ayla algan'ın kırklar cemi söylencesini o güzel türkçeleri ve diksiyonları ile seslendirdikleri videoyu şuraya iliştireyim. *

cem erkanı günümüzde cem evlerinde icra edilir lakin cem evi kavramı çok sonraları ortaya çıkmış bir kavramdır. özellikle 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında bu tabirin kullanıldığını ve sonrasında yerleştiğini görüyoruz. daha önceleri kızılbaş türkmenler ''kırklar meydanı'' ''horasan meydanı'' ''hak divanı'' ''er bacı meydanı'' gibi ifadelerle cem erkanının icrasını isimlendirmişlerdir. *

edebi erkanı burada öğrenirsiniz. musahibinizi yoldaşınızı burada gözetir erlere bacılara ikrar edersiniz. gerçeğin meydanıdır ve bu erkanda yalnızca ''gerçeğe hü'' denir.

derken aklıma tevhid geldi onu da şuraya iliştireyim;

bonus olarak da ladik semahını iliştireyim; *

hayırlar feth ola, şerler def ola, gönüller handan ola deyip canlara selam eder usul usul bu başlıktan çıkarım *
devamını gör...

korku hikayeleri okumak.
devamını gör...

beşiktaşlı olunmaz beşiktaşlı doğulur ve pek tabiiki bunun için çok mutluyum. içeriz bişiler kafalar güzelken daha iyi.
devamını gör...

bu çocuğa şu azmi aşılayan öğretmenin, antrenörün önünde saygıyla eğilmemi gerektiren cümle.

şanlıurfa konuklu imam hatip ortaokulu kız hentbol takımının antrenörü bayram kaplanoğlu ve okulun diğer öğretmenleri siz ne güzel öğretmensiniz demeyeceğim; siz olması gerektiği gibi olan öğretmensiniz! buradan


ankara’ya gideceğini tarla sulama işi bittikten sonra eve döndüğünde öğrenen tuba, bu sporu devam ettireceğini ve tıp okumak istediğini söyleyen nurdan...


ilk defa gerçek bir spor salonunda antrenman yapan şu çocuklar!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


zaten takıma girmenin kuralları var, öncelikle kitap okumak gibi, çok ders çalışmak gibi, notlarınızın yüksek olması gibi ve kuralları yerine getirdi çocuklar.


ek: sayın ziya bey hazretleri, rica ederiz öğretmen kavramını nagihan'ın, onun bunun diline düşürme ki çalıştığı yerlerde topluma söz geçirebilsin daha nice öğretmenler.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

genelde it's a man's world olarak bilinen şarkıdır. ancak söz yazarlarından olan ve şarkıyı söyleyen james brown, 1963 yapımı hit komedi filmi it's a mad mad mad mad world filminden etkilenerek şarkı adına fazladan man's man's kısmını eklemiştir. ilgili film için bkz şu link

şarkının sözleri aslında brown'ın vokalistliğini yapan ve bir zamanlar sevgilisi olan betty jean newsome'a ait. incil'de geçen ayetlerden ve tabii ki sevgilisi olan james brown'dan esinlenmiş.

kabul etsenizde etmesenizde bu dünya erkek egemen bir dünya. şarkı baştan bunu vurguluyor gibi gözüksede aslında daha girişinde canımız ciğerimiz kadınlarıda yüceltiyor:

this is a man's world, this is a man's world
but it wouldn't be nothing, nothing without a woman or a girl

şarkı ile iki tane kayıt bırakayım. birincisi orjinali, diğeri ise james brown, luciano pavarotti ile söylüyor:



devamını gör...

(bkz: durumumuz yoktu alamadık) senet mi imzalayalım napalım, karşılığında ömür boyu yazma.
seri oylayan yazar kardeş nerdesin?
devamını gör...

şahane ten rengine sahip, güzel melezlerimiz olabilirdi.
devamını gör...

gerçek adı mirza hüseyin ali olan bahailik dininin kurucusu ve peygamberi. iran'ın tahran kentinde doğmuştur. babası mirza abbas nuri vezirken, bahaullah saray hayatını terk edip peygamberliğini ilân etti. tüm uluslar, ırklar ve dinler arasında evrensel barış ve birliği savunuyordu. olay şöyle gerçekleşir, ilk önce 1844 yılında beklenen mehdi olduğunu iddia eden bab lakaplı seyyid ali muhammed'e ilk inananlardan biri olur. bunun sebebi, bab'dan bir mektup almış olmasıydı.

bab, tanrının yakında hz. musa, hz. isa ve hz. muhammed benzeri bir peygamber göndereceğini vaaz eden iranlı bir tüccardı. o ve binlerce takipçisi, inançları nedeniyle iranlı yetkililer tarafından idam edilmiştir. 1863 yılında ise, bahaullah sürgün edildi ve bağdat'ta bab'ın önceden bildirmiş olduğu peygamber olduğunu ilan etti. böylece, yeni din olan bahailik kurulmuş oldu.

bahaullah, osmanlı yetkilileri tarafından, önce edirne daha sonra akka'da hapis cezasına çarptırıldı. bahaullah pek çok kitap yazmış olup bunların yaklaşık yüzde 11'i ingilizceye çevrilmiştir. hatta, bahaullah'ın tespit edilen, yazmış olduğu 15.000 metin vardır. tabii bunların hepsi kitap değil, çeşitli mektuplar falan. eserlerinin toplam hacmi, kur'an'ın 70 katı ve eski ahit ile yeni ahit'in toplamının 15 katı büyüklüğündedir.

1890 yılında, cambridge profesörü ve oryantalist edward granville browne, bahaullah ile bir röportaj yapmıştır. bahaullah hakkında şöyle yazmıştır:

....bu yolculuğumun doruk noktasına ulaşan olay hakkında en azından birkaç söz söylemek isterim. bahji'ye yerleşmemden sonraki günün sabahı, behá'nın küçük oğullarından biri oturduğum odaya girdi ve onu takip etmem için bana işaret etti. bunu yaptım ve hatırladığım kadarıyla (aklım başka düşüncelerle doluydu) bir mermer mozaikle kaplı geniş bir salona bakmaya neredeyse hiç zaman bırakmayan geçitlerden ve odalardan geçtim. bu büyük bekleme odasının duvarına asılı bir perde önünde, ben ayakkabılarımı çıkarırken çocuk bir an durakladı. sonra hızla geri çekildi ve ben geçerken perdeyi düzeltti, daha sonra kendimi büyük bir yerde buldum. üst tarafı alçak bir sedirle çevriliydi, kapının karşısındaki tarafa ise iki veya üç sandalye yerleştirilmişti. nereye gittiğimden ve kimi göreceğimden belli belirsiz şüphe duysam da (çünkü bana açık bir şey söylenmemişti), bu şüpheye rağmen, bu odanın önemsiz olmadığının kesinlikle bilincindeydim. divanın duvarla buluştuğu köşede, tepesinde keçe bir başörtü bulunan ve dervişler tarafından táj adı verilen (ancak alışılmadık kadar yüksek) olan keçeli bir baş elbisesi ile taçlanmış muhteşem ve saygıdeğer bir kişi oturuyordu. baktığım kişinin yüzünü tarif edemememe rağmen asla unutmam. o delici gözler sanki kişinin ruhunu okuyordu; güç ve otorite sanki geniş kaşları üzerine oturmuştu; alnındaki ve yüzündeki derin çizgiler, neredeyse beline kadar ayırt edilemez biçimde akan siyah saç ve sakal, yalan gibi görünen bir yaşı ima ediyor gibiydi.... kralların gıptayla bakabileceği ve imparatorların iç çektiği bir adanmışlığın ve sevginin varlığı olan birinin önünde eğilirken, kimin huzurunda durduğumu sormaya gerek yok!

bahaullah'ın günümüze ulaşan fotoğrafları varsa bile, bahailer bu fotoğrafların kullanılmasına pek hoş bakmazlar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir çocuğa, yetişkin birey tarafından psikolojik veya fiziksel şiddet uygulanması durumudur. fiziksel, psikolojik, cinsel ve ihmalkarlık olarak dörde ayrılır.

fiziksel istismar: çocuğa zarar verecek fiziksel güç kullanmaktır. kasıtlı veya kasıtsız olabilir fakat istismar, istismardır. vurmak, tekmelemek, ısırmak örnek olarak gösterilebilir. yapılan bir araştırmaya göre türkiye'de fiziksel istismar en sık 4-6 yaş arasında görülmektedir. bazı aileler ''disiplin'' için şiddete başvurur fakat şiddet ile disiplin sağlanamaz. ''dayak cennetten çıkmadır'' gibi sözlerle şiddet normalleştirilemez.

psikolojik istismar: çocuğun benliğine ve psikolojisine zarar verecek davranışlarda bulunmaktır. çocuğu sürekli eleştirmek, bağırmak, tehdit etmek veya görmezden gelmek örnek olarak gösterilebilir. dışarıdan psikolojik istismara uğrayan bir çocuğu tespit etmek zor olabilir çünkü bu davranışlar çocuğun iç dünyasını etkiler.

cinsel istismar: bir yetişkinin, çocuğu cinsel yolla istismar etmesidir. istismarcıların %80'i tanıdık yetişkindir, istismar her zaman bir yabancı ya da psikopat tarafından gerçekleşmez. en fazla 6-10 yaş arasında görülse de ne yazık ki her yaş grubundan çocuklar bu konuda fazlasıyla tehlikededir.

ihmal: çocuğun sağlık, yemek, barınma, eğitim, sevgi, ilgi gibi konularda yeterli ilgiyi görememesi durumudur.

peki istismar edilen bir çocuk görüldüğünde ne yapılmalıdır? hemen 155 veya 183 (sosyal destek hattı) aranıp durum bildirilmelidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim