saçından öpülmek.
devamını gör...

finansal minansal her türlü "köleniz olabilir miyim" hanimefendi ? (sanki aydin kurtoğlu'yum).

sen gerçek misin? yaşın kaç? / saçlarını mı boyadin sen?

konuşmak isteyen bir şekilde mesaj/adım atıyor işte.
devamını gör...

devamını gör...

hangi süleyman'ın hayatını yaşıyorum? muhteşem ya da demirel olmadığı kesin.
devamını gör...

içeriğe bakıldığında, başlığın, peri masalı gibi kaldığı girdi.
devamını gör...

merhaba sevgili arkadaşlar.
salı gününe elveda niteliğinde bir program olacak bu gece.
bundan sonra programımız cumartesi günleri yapılacak.
bu gece hayatın nasıl yaşanması gerektiği üzerine konuşacağız.
hayat nasıl yaşanmalı sorunsalı başlığına tanımlarınızı girebilir ve katkı sağlayabilirsiniz.

makinistiniz ben ve yolcularım sizler ile yine son istasyona doğru akşam saat 23:00'da tekrar yolculuğa çıkacağız.

dinlemek için;
buradan
devamını gör...

hem hastalarından, hem hastalarıyla ilgili yazdığı kitaplardan, hem bu kitapların diziye dönüştürülmesinden kazanan, işini pazarlamayı çok iyi bilen bir insan bana göre...*
bu kadını eleştirenlerin ne kadar haklı olduklarını henüz anlıyorum**. böyle bir topluma bu kadar ağır diziler sunup, insanlara ders niteliğinde olsun diye yapıyoruz diyemez kimse. bu toplum gördüklerini örnek alıyor çünkü gördüklerinden ders çıkartmak yerine... ve bu diziler insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor...
devamını gör...

nice gençlerin er meydanına çıktığı istanbul’un karaköy semtinde bulunan bir sokak.
devamını gör...

pardon filminin ibrahim'i pek de "beyaz" bir karakter sayılmaz. bu tür haksızlığa uğrama, adaletin tecelli etmemesi hikâyeleri anlatılırken genelde karakterler iyi, düzgün, saygılı, oturaklı, karakteriyle toplumda yer edinmiş insan şeklinde yazılır ki hem dramatik etki daha iyi verilsin hem de seyirciler karakterle bağ kurabilsin.

ama ferhan şensoy, pardon'da bunu yapmaz, ibrahimi saf iyi veya saf kötü yazmak yerine "gri" bir karakter şeklinde yazar.

ibrahim, bir işte çalışmak yerine kumar masasından kalkmayan, ailesine yük olan biridir. kendisini sevmediğini bildiği bir kadının peşini bırakmayıp onu kendisiyle birlikte olmak için zorlayan, sevmediği eniştesinin "lan" sözüne karşılık onu bıçaklayıp şiddet gösteren biridir. yani sözün özü genel olarak bakıldığında toplum nezdinde çok da "düzgün" sayılan biri değildir ibrahim.

peki ferhan şensoy neden karakteri bu şekilde yazma tercihinde bulunmuştur? asıl soru bu işte...

şüphesiz ki filmin mizâhi yönünü kuvvetlendirmek için de yapılmış olabileceği dogrudur bu tercih ama altını biraz deştiğimizde farklı bir sebepten de bahsedilebilir.

bu noktada "adalet herkese lazım" sözü akla geliyor. sadece iyi insanlar için değil, kötüsüyle haksızlığa uğramış herkes için adalet olmalıdır yaklaşımı vardır pardon'da. alışılagelmiş hikâye anlatımından farklı bir yol izleyerek bizi toplumdaki konumu pek de iyi ve saygın olmayan ibrahim ile yüzleştirir ve adaletin gözünün gerçekten kör olması gerektiğinin, herkes için adaletin işlemesinin gerekliliğinin altını çizer...

bu tercihleri sebebiyle de sinemamız tarihinde en azından bana göre farklı bir yerdedir pardon filmi. izlemeyen herkese bir an önce izlemesi gerektiğini şiddetle tavsiye etmeden de bitiremeyeceğim...
devamını gör...

eyluling- kendisi instagram ve sanırım youtube sayfasıyla ilgili.
gomercan- kendisi radyo ile ilgili. ve futbol bilgisi iyidir. size ilk 11 çıkartır.
uykusuzkahve- kendisi gomercan ile birlikte radyodan sorumlu.
pavlov'un göbeği- kendisi tanım siler. tanımınız silinmişte bu arkadaşa mesaj attın.
ölmedim ama hafif sürünüyorum- kendisi bildiğim kadarıyla akışı düzenlemekle görevli. başlığınıza tag vermesi için kendisiyle konuşabilrsiniz.
iko- kendisi yazılımcı. yani sözlükte yazılımsal veya teknik bir hata gördüğünüzde kendisine yazabilrsiniz.
hi my i run- kendisi boş gezenin boş kalfası. aka seyyar moderatör. arkadaşlarınızla ilgili sorunları falan anlatın işte boş durmasın düşünsün.
haklıyım ama mutlu değilim- kendisi başlıkları denetler. kafanıza sözlük kurallarıyla ilgili bir şey takılırsa kendisine sorabilirsiniz.
hazall- kendisiyle denk gelemedim. benim için bir kapalı kutu. ama eminim büyük bir rolü vardır. edit: kendisi iyilik meleğiymiş.
yoldaş- sözlüğün sözü en çok dinleneni. genelde sağa araştırmalarında. o yüzden pek rahatsız etmeyin kendisin. ama illa ben yoldaşa ulaşıcam diyorsanız tabi ulaşabiliyorsunuz ama genelde ilk o sizi buluyor.
helios- güneş tanrısı. nicki sarı. sırf nicki sarı diye bir sürü kişi mesaj atıyordur. o yüzden onu da rahatsız etmeyin. kendisi yoldaşın sözlükteki gölgesi.
yakında çıkarılacak bir dergi var sanırım. o dergiyle ilgilenen bir moderatör var ama onun nickini unuttum onun nickini hatırlarsam ekliycem.
not: bu listeyi arada bir güncelleyeceğim. daha bir kaç mod daha var. bazen modlar istifa ediyor. liste güncellenecek.
edit:
karambol- sözlüğün yakında çıkabilecek olan dergisiyle ilgileniyor. kendisini şiirlerinizi atın belki bir sayfada şiirleriniz paylaşır.
egeninbereketi- kendisi genel işlerle ilgileniyor. işte yukardaki moderatörlerden birisi açık değilse kendisine danışabilirsiniz.
devamını gör...

ben karamsar değilim: çok kişinin.
ve bununla ilgili sürekli geri dönüt alıyorum... illa sevgili olarak bakmayın olaya; ailemiz, arkadaşlarımız, bir yerde rastlaşıp kaynaştığımız insanlar var. ve evet.. sevgili olarak da bakıyorsanız olaya, eski sevgilimin de beni özlediğini sıkça duyuyorum. lakin umursamıyorum. herkesin yolu, düşü, değerleri var... yürümeye, hayal etmeye, inanmaya devam...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu tür insanların üslubuna sükunet hakimdir. kendilerini talihsiz hissederler, kendilerinin de mutluluğu hak ettiğini düşünerek, kendi hayatlarını suçlarlar; kendileri mutlu değilse kimse olmasın diye düşünürler, ancak abes olacağından bunu kabul etmezler. mutlu insan görünce üzülür, evet, ama üzgün insan görünce de üzülürler. her şeye üzülürler. john fowles'in şu sözü aklıma geliyor: her şeyde hüzün bulursunuz, hüznü katan siz olursanız.
friedrich nietzsche'nin ecce homo (kitap)'da dediği gibi, susanların hepsinde hazımsızlık vardır.
devamını gör...

‘biraz değişim’ de şey, orada ‘1 lira var mı yolda kaldım’ diye açılan burada 3 lira diye açılmış. ‘felsefeden anlayan kız vs mantıdan anlayan kız’ başlığı aynı saatlerde burada edebiyattan anlayan kız mantıdan anlayan kız sorunsalı şeklinde açılmış.

teşekkürler başlıkları engelle lüksü. teşekkürler.
devamını gör...

o yan govde plakasini elle indirip bi yere tasiyorlarsa daha ortada uretim bandi diye birsey yoktur. test amacli elle yapilan bir montaj goruyorum sadece.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bilen varsa bir yardımcı olalım. kırık, çıkık, çatlak var mı? baş parmakta bir ağrı var. ne olabilir acaba?

el kemiği güzeli yarışması olursa haber edin, katılırım. her ihtimale karşı bir kaç röntgenimi hazır bulundurayım. yarışmanın ön kayıtları için lazım olur.
devamını gör...

john, her cuma camiye gider, pazar ayinlerini hiç kaçırmaz, şabat akşamlarında sofrada duasını eder, baharın gelişini şamanlarla kutlar, tibet rahipleriyle manastıra kapanırdı. inancını yaşamaktan öte, yaşamı inanç olmuştu onun için.

bir süre önce kendisini kütüphanede gördüm. isa mesih’in lazarus’u nasıl dirilttiğine dair yuhanna incilini büyük bir hayret ve iştahla okuyordu. kütüphaneye bir biyoloji ödevini araştırmak için gitmiştim. birkaç kitap alıp çıkarken, john beni gördü ve kütüphane sessizliğini bozan bir sesle “oooo ozgur1ey allahın selamı sana olsun, nasılsın?” dedi. ayak üstü bir sohbetten sonra ne tür kitaplar okuduğumu sordu ve kendisine kitap önermemi istedi. dedim ki “bak john, şu elimdeki kitabın yazarı bir papazdır. incil’de anlatılan yaratılış üzerine araştırmalar yapmış biridir. henüz ben de okumadım ama sen dini kitaplar seversin, istersen önce sen oku.” kitabın kalınlığına bakarak “hay ak sakalına yüzüm sürdüğüm mübarek zat, ne çok yazmış.” dedi. ödevim için aldığım darwin’in “türlerin kökeni” kitabını john’a verdim.

o pazar rahip stefan beni aradı ve sinirli bir sesle “bu pazar ayinine john gelmedi. en son ikinizi birlikte görmüşler” dedi. bir daha kimse onu görmedi. john bir daha kiliseye gitmedi. eymir’de uzun ve düşünceli doğa yürüyüşleri yaptı.

meddah anlattı kısa bir hikaye
kıssadan hisse alabilene.
devamını gör...

buyrunuz dostlar. her zamanki gibi dinlemek için buradayım.
devamını gör...

yazar william golding'in sineklerin tanrısı kitabında bu duygudan bahsedilmiştir.romanda medeniyet sayesinde insanların bastırılmış olan vahşilik duygusunun üstü örtülmüştür ancak en küçük bir medeniyetin olmadığı ortamlarda insan kendi vahşiliğini rahatça ortaya çıkarmaya başlar.yani bu durum eğitim verilmeyen insanın ham hâli olan
- bu çocukluktan başlıyor- masumluk duygusunun nasıl başka yerlere sapıp vahşi olmaya evrileceğini medeniyetin insanlık için nasıl büyük bir kurtarıcı olduğunu anlatmaya çalışıyor.

(bkz: lord of the flies (kitap))
(bkz: sineklerin tanrısı (kitap))
devamını gör...

çıtayı oldukça düşük tutayım girizgah yapıp.

orta okulda ahmet kaya kasetleri dinler, boş derslerde karalardık. karıştırırken eski dosyaları buldum bir tane. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

olasılıksız, empati ve oz kitaplarının yazarıdır. yazarlıkta çok iyi olduğunu düşünüyorum. kitapları efsane.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim