8 mart 2021 tokat'ta erkeklere çiçek dağıtılması
keşke tüm ülke böyle olsa da havadan karanfiller yağdırsak her yere.
türkiye'de 2020 yılında kadın cinayeti işlenmeyen 12 ilden tokat'ta türk kızılay kadın kolları gönüllüleri, erkeklere duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederek, karanfil dağıttı.
haberin devamı için
türkiye'de 2020 yılında kadın cinayeti işlenmeyen 12 ilden tokat'ta türk kızılay kadın kolları gönüllüleri, erkeklere duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederek, karanfil dağıttı.
haberin devamı için
devamını gör...
en son alınan iltifat
çok zekisin.
ironi. dalga geçmek için demişti. ama böyle küçük düşürücü değil. hoş, mutlu etmişti ironi olduğunu bilmeme rağmen. içim bi güzel olmuştu.
ironi. dalga geçmek için demişti. ama böyle küçük düşürücü değil. hoş, mutlu etmişti ironi olduğunu bilmeme rağmen. içim bi güzel olmuştu.
devamını gör...
özenilen meslekler
bir özel bankada ceo olmak, zira 480 bin euro aylık maaştan bahsediyoruz.
şaka gibi ama değil, gerçek!
şaka gibi ama değil, gerçek!
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
kuyruklu yıldız aslında bir yıldız değil normal bir asteroid taşıdır.
devamını gör...
sözlük yazarlarının olmak isteyeceği ünlü yazarlar
tabi ki arthur rimbaud olurdum.
boşuna mahlasımızı rimbaud yapmadık.
boşuna mahlasımızı rimbaud yapmadık.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
mabel matiz-toy.
devamını gör...
cengiz üstün
nasıl açılmamış dediğim başlık ? çok kaliteli çizimleri olan biri böyle bir sözlükte hiç mi takipçisi yok ?
1996 yılında mimar sinan üniversitesi güzel sanatlar fakültesi grafik bölümü'nden mezun oldu kendisi. ilk karikatürleri çarşaf ve horoz gibi dergilerde yayınlandı. pişmiş kelle, avni ve dıgıl dergilerinde çizdiği karikatürler ve yeşilçam sinemasıyla dalga geçen duka film öyküleriyle beğeni topladı. l-manyak dergisinde çizmeye başlayıp lombak dergisinde devam ettiği kunteper canavarı ile popüler oldu. lombak, penguen ve kemik gibi dergilerde çizdiği üzeyir ve macerayı seven adam tipleri de sevildi. kendisi gibi karikatürist olan kardeşi bülent üstün'ün 2006'da çıkarttığı fermuar dergisi'nde çizdi. halen uykusuz dergisinde çalışmalarını sürdürmektedir.
kendisinin sıkı takipçisiyimdir çizimlerini küçüklüğümden beri beğenirim onun yüzünden çizgilerim değişti hep kara kalem çalışan ben onun sayesinde animasyona merak saldım bir daha da kare kalemin yüzüne bakmadım(: kunteper ve macerayı seven adam favorilerimdi
şehinşah'ın kunteper adlı şarkısını çıkarması üzerine tekrardan çizimlerine başladı kunteper'in.
zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın.
1996 yılında mimar sinan üniversitesi güzel sanatlar fakültesi grafik bölümü'nden mezun oldu kendisi. ilk karikatürleri çarşaf ve horoz gibi dergilerde yayınlandı. pişmiş kelle, avni ve dıgıl dergilerinde çizdiği karikatürler ve yeşilçam sinemasıyla dalga geçen duka film öyküleriyle beğeni topladı. l-manyak dergisinde çizmeye başlayıp lombak dergisinde devam ettiği kunteper canavarı ile popüler oldu. lombak, penguen ve kemik gibi dergilerde çizdiği üzeyir ve macerayı seven adam tipleri de sevildi. kendisi gibi karikatürist olan kardeşi bülent üstün'ün 2006'da çıkarttığı fermuar dergisi'nde çizdi. halen uykusuz dergisinde çalışmalarını sürdürmektedir.
kendisinin sıkı takipçisiyimdir çizimlerini küçüklüğümden beri beğenirim onun yüzünden çizgilerim değişti hep kara kalem çalışan ben onun sayesinde animasyona merak saldım bir daha da kare kalemin yüzüne bakmadım(: kunteper ve macerayı seven adam favorilerimdi
şehinşah'ın kunteper adlı şarkısını çıkarması üzerine tekrardan çizimlerine başladı kunteper'in.
zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın.
devamını gör...
muhteş ikiliyle kafa rock radyo yayını
(bkz: 27'ler kulübü) geldi aklıma.


edit: (bkz: janis joplin) (bkz: kurt cobain) (bkz: brian jones) (bkz: jimi hendrix) (bkz: jim morrison) (bkz: amy winehouse) (bkz: jacob miller)


edit: (bkz: janis joplin) (bkz: kurt cobain) (bkz: brian jones) (bkz: jimi hendrix) (bkz: jim morrison) (bkz: amy winehouse) (bkz: jacob miller)
devamını gör...
ankara'da öz kızını hamile bırakan babanın evinin köylüler tarafından ateşe verilmesi
kendine baba diyebiliyorsan ben bu ülkeyi terkedeceğim.
devamını gör...
normal sözlük iş ağı
farklı platformlarda olan başlık.
belki insanları bir araya getirir.
sözlüğün bir yönü de bu ne de olsa.
belki insanları bir araya getirir.
sözlüğün bir yönü de bu ne de olsa.
devamını gör...
23 şubat 2021 kanada'nın uygur soykırımını tanıması
herhangi bir yaptirimin uygunlanmayacagi, "kiniyoruz ifinim" den ilerisine gitmeyecek sozde soykirim tanimasidir. gercek olan bir durum var ki, cin oyle kolay kolay restin cekilecegi bir devlet degildir. dunya ekonomisinde artik amerika'dan daha fazla soz sahibi oldugu asikar. dolayisiyla yaptirim uygulanmasi demek, gerek siyasi, gerek ticari bir krizin alevlenmesi demek. su an itibariyle de kimse bu riski goze alamadigi icin uygulanan motto uc maymunu oynamadan oteye gidemiyor. sozde amerika, ingiltere, japonya gibi ulkelerin ithalat kisitlamalari ve sincan bolgesindeki bazi firmalarin gorevlerini sonlandirmasi gibi bir takim tepkisel nitelikte hareketler oldu ama cin icin hicbir sey ifade bile etmedi. su an itibariyle yapilacak en tepkisel hareket dunya ulkelerinin bir olup bu konuda elle tutulur , mali acidan cin'i daha zorda birakacak yaptirimlari dayatmasi olmalidir... aksi durumda sozde iki sirketi kapatip iki kiniyoruzla bu mesele cozulemeyecek, bu soykirim bitmeyecek...
devamını gör...
prenses_aurora
kendisini tanımadığım fakat paylaşımları ile içimizi ısıtan , sözlükte nickaltı girmek istediğim ikinci yazar. paylaşımlarını kesmemesi dilekleriyle...
devamını gör...
marina ginestà
barselona'da hotel colon'un çatısında sırtındaki m1916 ispanyol mavzeriyle -ilk ve son kez silah tutmuştur- çekilen fotoğrafıyla ispanya devrimi'nin ruhunu ölümsüzleştirmiş; iç savaşın sembolü haline gelmiş 17'lik devrimci, milis, gazeteci ve tercüman.

(1936 barselona - juan guzmán)
marina, 19 ocak 1919'da fransa'nın toulouse şehrinde sol görüşlü bir ailede dünyaya geldi. henüz 11 yaşındayken ailesiyle birlikte barselona'ya taşındı. takip eden yıllarda katalonya birleşik sosyalist partisi'ne katıldı (partido socialista unificado de cataluña). iç savaş başladığında sovyet gazetesi pravda'da muhabirlik yapan mikhail koltsov'un yanında muhabirlik ve çevirmenlik yaptı. pravda'ya yeni katılmasına karşın sovyet politikalarında yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamıştı ve daha sonraları fikirleri birleşik marksist işçi partisi'ne (partido obrero de unificacion marxista) yaklaştı. savaş bitmeden yaralanınca montpellier'e gönderildi. fransa nazilerce işgal edildikten sonra dominik cumhuriyeti'ne gitmek zorunda kaldı. 1946'da diktatör rafael trujillo'nun baskılarından kaçarak venezuela'ya göç etti. 1952'de barselona'ya, 1978'de de paris'e taşındı. marina ginestà, ocak 2014'te paris'teyken; savaşı kaybetmiş olsa da temiz bir ruh ve mazlumlar için savaşmış olmanın verdiği onurla son nefesini verdi.
şimdi, marina'nın pravda için çalışırken pek de yanılmadığını gösteren, daha sonraları faşist franco'nun ilerlemesini kolaylaştıran ve sonrasında da zaferini pekiştiren dünya ölçekli komünist basının devrimi nasıl haince katlettiğine bakalım. yeterli kaynakların olmaması barselona çarpışmaları hakkında kesin ve tarafsız konuşmayı imkansızlaştırıyor, çarpışmaların gerçek öyküsünü maskeliyor.
fakat yine de genel bir portre çizebilmek adına fraksiyonlardan ve komünist basından bahsedelim.
3 mayıs tarihli hükümet kararı ve telefon santrali baskını:
barselona çarpışmalarının başlangıcı olarak hükümetin özel silahların toplanması ve siyaset üstü bir polis gücü kurulmasına yönelik aldığı 3 mayıs 1937 tarihli kararı kabul edebiliriz. 3 mayıs'ta hükümet c.n.t.'li işçilerin çalıştığı telefon santralini ele geçirmeye karar verdi. gerekçeleri kötü yönetim, resmi konuşmaların dinlenmesi ve görüşmelerin banda alındığı iddialarıydı. polis şefi salas -polisler caddeleri kontrol altına alırken- üç kamyon dolusu güvenlik askerini santrale gönderdi. santralin yanı sıra çeşitli stratejik binalar da ele geçirildi. genel kanı bu eylemin c.n.t.'ye karşı güvenlik askerleri ve p.s.u.c. tarafından yapılacak bir saldırının işareti olduğuydu. caddelerde ve sokaklarda silahlı anarşistler devriye atmaya başladı, dükkanlar kapandı; hemen ardından çatışmalar patlak verdi. o günün gecesi ve ertesi gün barikatlar kurulmuştu, çatışmalar 6 mayıs sabahına kadar sürdü. 7 mayıs'ta şartlar normalde döndü.

(barikatların lokasyonlarına dair bir harita)

(bir c.n.t. barikatı)
komünist basında barselona çarpışmalarının sorumluluğu p.o.u.m.'un üzerine yıkılmıştır. bütünüyle p.o.u.m. tarafından organize edilmiş bir isyan, hatta daha da ileri giderek; faşist çıkarlar için düzenlenmiş, bir iç savaş başlatarak hükümeti devre dışı bırakma amacını amaçlayan bir dümen idi. bu iddiaların devamında p.o.u.m. "franco'nun beşinci kolu" olmak ve ihanetle suçlanıyordu.
11 mayıs tarihli (ingiliz komünist partisi'nin yayın organı) daily worker'a göre:
"dördüncü enternasyonal kongresini" "hazırlamak" için barselona'ya akın eden alman ve italyan ajanların büyük bir görevi vardı. bu görev şuydu:
yerel troçkistlerle işbirliği yaparak kargaşalı ve kanlı bir ortam hazırlayacaklar, alman ve italyanlar da barselona'da hüküm süren karışıklıklar yüzünden "katalonya kıyılarını deniz egemenliği altında tutmaya olanakları kalmadığını ve bu yüzden barselona'ya asker çıkartmaktan başka çareleri olmadığını" ilan edivereceklerdi.
başka bir ifadeyle, alman ve italyan hükümetlerin katalonya kıyılarına açıktan açığa kuvvet çıkarabileceği ve bunu "düzeni korumak için yaptığını" ilan edebileceği bir ortam hazırlanıyordu.
...
bütün dalaverenin aracı, troçkist bir örgüt görünümündeki p.o.u.m. olarak alman ve italyanlar için hazırdı.
meşhur sabıkalı unsurlarla ve anarşist örgütlerdeki belli diğer yanlış yola sürüklenmiş kişilerle işbirliği içinde hareket eden p.o.u.m., cephe gerisinde ve cephede bilbao'ya yapılan hücumla aynı zamanda getirilen bir saldırı planlamış ve örgütlemiştir...
yazının sonlarına doğru barselona çarpışması "p.o.u.m. saldırısı" haline gelir ve aynı sayıdaki bir başka yazıda katalonya'da kan dökülmesenin sorumluluğunun p.o.u.m.'a ait olduğu belirtilir.
yine 11 mayıs tarihli daily worker'a göre:
solcu katalan kamu güvenliği bakanı aiguade ve birleşik sosyalist kamu düzeni genel komiseri rodrique salas, çoğunluğu c.n.t. sendikaları üyesi olan görevlilerin silahlarını almak üzere, telefonica binasına silahlı devlet polisi gönderdiler.
29 mayıs tarihli inprecor:
öğleden sonra saat 3'te kamu güvenliği komiseri yoldaş salas, bir gece önce p.o.u.m.'un elli üyesi ve birkaç ipini koparmış kimse tarafından işgal edilen telefon santraline gitti.
yazılanların birbirleriyle nasıl çeliştiği ortadadır. p.o.u.m.'un elli milisine dair başka bir kayıt yoktur -dikkate değer bir hadise olmasına rağmen-.
peki p.o.u.m. gerçekte ne yaptı ve 7 mayıs'tan sonra ne oldu?
4 mayıs'ta küçük bir troçkist grup tarafından dağıtılan bildiride söylenenler kabaca şöyleydi: "herkes barikatlara gitsin -savaş sanayi dışındaki bütün sanayi kollarında genel grev yapılsın".
fakat p.o.u.m. önderleri tereddüt içerisindeydiler. franco'ya karşı savaşları bitmeden ve savaş kazanılmadan önce ayaklanmaya karşılardı. yine de emekçiler sokağa döküldü ve p.o.u.m. emekçilerin yanında yer almak zorunda kaldı. herhangi bir binaya saldırı emrini asla vermediler, eylemlerini savunma ile sınırlamak için gayret ettiler. la battala ayrıca barikatların terk edilmemesi gerektiğini yayımladı. p.o.u.m.'un sorumluluğu, herkesi biraz daha ayakta tutmaktan ibarettir. daha sonra p.o.u.m. önderleriyle kişisel ilişkileri olanlar: "onların bu durumdan rahatsız olduğunu fakat yine de katılmak zorunda kaldıklarını" söylediler.
birbiri ardına eklenen tonla dezenformasyon souncunda p.o.u.m. 15-16 haziran'da lağvedildi, p.o.u.m.'la ilişkisi olan herkes tutuklandı.
sonuç olarak zaten fraksiyonlara ayrılmış olan devrim: sürekli olarak hükümet değişikliğini deneyimlerken p.o.u.m.'u ihanetle suçlamış ve yine sol, kendi uzuvlarından birini koparıp atmıştır. franco'nun başarısında p.o.u.m.'un kurban edilmesinin payının olduğunu söylersek yanılmış olmayız.
sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.

(1936 barselona - juan guzmán)
marina, 19 ocak 1919'da fransa'nın toulouse şehrinde sol görüşlü bir ailede dünyaya geldi. henüz 11 yaşındayken ailesiyle birlikte barselona'ya taşındı. takip eden yıllarda katalonya birleşik sosyalist partisi'ne katıldı (partido socialista unificado de cataluña). iç savaş başladığında sovyet gazetesi pravda'da muhabirlik yapan mikhail koltsov'un yanında muhabirlik ve çevirmenlik yaptı. pravda'ya yeni katılmasına karşın sovyet politikalarında yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamıştı ve daha sonraları fikirleri birleşik marksist işçi partisi'ne (partido obrero de unificacion marxista) yaklaştı. savaş bitmeden yaralanınca montpellier'e gönderildi. fransa nazilerce işgal edildikten sonra dominik cumhuriyeti'ne gitmek zorunda kaldı. 1946'da diktatör rafael trujillo'nun baskılarından kaçarak venezuela'ya göç etti. 1952'de barselona'ya, 1978'de de paris'e taşındı. marina ginestà, ocak 2014'te paris'teyken; savaşı kaybetmiş olsa da temiz bir ruh ve mazlumlar için savaşmış olmanın verdiği onurla son nefesini verdi.
şimdi, marina'nın pravda için çalışırken pek de yanılmadığını gösteren, daha sonraları faşist franco'nun ilerlemesini kolaylaştıran ve sonrasında da zaferini pekiştiren dünya ölçekli komünist basının devrimi nasıl haince katlettiğine bakalım. yeterli kaynakların olmaması barselona çarpışmaları hakkında kesin ve tarafsız konuşmayı imkansızlaştırıyor, çarpışmaların gerçek öyküsünü maskeliyor.
fakat yine de genel bir portre çizebilmek adına fraksiyonlardan ve komünist basından bahsedelim.
3 mayıs tarihli hükümet kararı ve telefon santrali baskını:
barselona çarpışmalarının başlangıcı olarak hükümetin özel silahların toplanması ve siyaset üstü bir polis gücü kurulmasına yönelik aldığı 3 mayıs 1937 tarihli kararı kabul edebiliriz. 3 mayıs'ta hükümet c.n.t.'li işçilerin çalıştığı telefon santralini ele geçirmeye karar verdi. gerekçeleri kötü yönetim, resmi konuşmaların dinlenmesi ve görüşmelerin banda alındığı iddialarıydı. polis şefi salas -polisler caddeleri kontrol altına alırken- üç kamyon dolusu güvenlik askerini santrale gönderdi. santralin yanı sıra çeşitli stratejik binalar da ele geçirildi. genel kanı bu eylemin c.n.t.'ye karşı güvenlik askerleri ve p.s.u.c. tarafından yapılacak bir saldırının işareti olduğuydu. caddelerde ve sokaklarda silahlı anarşistler devriye atmaya başladı, dükkanlar kapandı; hemen ardından çatışmalar patlak verdi. o günün gecesi ve ertesi gün barikatlar kurulmuştu, çatışmalar 6 mayıs sabahına kadar sürdü. 7 mayıs'ta şartlar normalde döndü.

(barikatların lokasyonlarına dair bir harita)

(bir c.n.t. barikatı)
komünist basında barselona çarpışmalarının sorumluluğu p.o.u.m.'un üzerine yıkılmıştır. bütünüyle p.o.u.m. tarafından organize edilmiş bir isyan, hatta daha da ileri giderek; faşist çıkarlar için düzenlenmiş, bir iç savaş başlatarak hükümeti devre dışı bırakma amacını amaçlayan bir dümen idi. bu iddiaların devamında p.o.u.m. "franco'nun beşinci kolu" olmak ve ihanetle suçlanıyordu.
11 mayıs tarihli (ingiliz komünist partisi'nin yayın organı) daily worker'a göre:
"dördüncü enternasyonal kongresini" "hazırlamak" için barselona'ya akın eden alman ve italyan ajanların büyük bir görevi vardı. bu görev şuydu:
yerel troçkistlerle işbirliği yaparak kargaşalı ve kanlı bir ortam hazırlayacaklar, alman ve italyanlar da barselona'da hüküm süren karışıklıklar yüzünden "katalonya kıyılarını deniz egemenliği altında tutmaya olanakları kalmadığını ve bu yüzden barselona'ya asker çıkartmaktan başka çareleri olmadığını" ilan edivereceklerdi.
başka bir ifadeyle, alman ve italyan hükümetlerin katalonya kıyılarına açıktan açığa kuvvet çıkarabileceği ve bunu "düzeni korumak için yaptığını" ilan edebileceği bir ortam hazırlanıyordu.
...
bütün dalaverenin aracı, troçkist bir örgüt görünümündeki p.o.u.m. olarak alman ve italyanlar için hazırdı.
meşhur sabıkalı unsurlarla ve anarşist örgütlerdeki belli diğer yanlış yola sürüklenmiş kişilerle işbirliği içinde hareket eden p.o.u.m., cephe gerisinde ve cephede bilbao'ya yapılan hücumla aynı zamanda getirilen bir saldırı planlamış ve örgütlemiştir...
yazının sonlarına doğru barselona çarpışması "p.o.u.m. saldırısı" haline gelir ve aynı sayıdaki bir başka yazıda katalonya'da kan dökülmesenin sorumluluğunun p.o.u.m.'a ait olduğu belirtilir.
yine 11 mayıs tarihli daily worker'a göre:
solcu katalan kamu güvenliği bakanı aiguade ve birleşik sosyalist kamu düzeni genel komiseri rodrique salas, çoğunluğu c.n.t. sendikaları üyesi olan görevlilerin silahlarını almak üzere, telefonica binasına silahlı devlet polisi gönderdiler.
29 mayıs tarihli inprecor:
öğleden sonra saat 3'te kamu güvenliği komiseri yoldaş salas, bir gece önce p.o.u.m.'un elli üyesi ve birkaç ipini koparmış kimse tarafından işgal edilen telefon santraline gitti.
yazılanların birbirleriyle nasıl çeliştiği ortadadır. p.o.u.m.'un elli milisine dair başka bir kayıt yoktur -dikkate değer bir hadise olmasına rağmen-.
peki p.o.u.m. gerçekte ne yaptı ve 7 mayıs'tan sonra ne oldu?
4 mayıs'ta küçük bir troçkist grup tarafından dağıtılan bildiride söylenenler kabaca şöyleydi: "herkes barikatlara gitsin -savaş sanayi dışındaki bütün sanayi kollarında genel grev yapılsın".
fakat p.o.u.m. önderleri tereddüt içerisindeydiler. franco'ya karşı savaşları bitmeden ve savaş kazanılmadan önce ayaklanmaya karşılardı. yine de emekçiler sokağa döküldü ve p.o.u.m. emekçilerin yanında yer almak zorunda kaldı. herhangi bir binaya saldırı emrini asla vermediler, eylemlerini savunma ile sınırlamak için gayret ettiler. la battala ayrıca barikatların terk edilmemesi gerektiğini yayımladı. p.o.u.m.'un sorumluluğu, herkesi biraz daha ayakta tutmaktan ibarettir. daha sonra p.o.u.m. önderleriyle kişisel ilişkileri olanlar: "onların bu durumdan rahatsız olduğunu fakat yine de katılmak zorunda kaldıklarını" söylediler.
birbiri ardına eklenen tonla dezenformasyon souncunda p.o.u.m. 15-16 haziran'da lağvedildi, p.o.u.m.'la ilişkisi olan herkes tutuklandı.
sonuç olarak zaten fraksiyonlara ayrılmış olan devrim: sürekli olarak hükümet değişikliğini deneyimlerken p.o.u.m.'u ihanetle suçlamış ve yine sol, kendi uzuvlarından birini koparıp atmıştır. franco'nun başarısında p.o.u.m.'un kurban edilmesinin payının olduğunu söylersek yanılmış olmayız.
sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.
devamını gör...
aşkım şu erkek bana bakıyor diyen kız
gerizekalıdır, akıl yoksunudur, embesilin tekidir. hayatta kimse kendine bakmadığından, aklınca sevgilisine prim kasmaya çalışan, kezban demeye dilim varmıyor ama ona benzer bir şeydir. aşağıya bıraktığım videodaki cinayet sadece, eli kız arkadaşına dokundu diye işlenmiştir. tabancanın kabzasıyla adamı döverek öldürmüştür. ne ceza aldı, şimdi ne durumda bilmiyorum ama umarım hapisten asla çıkamaz ve hatta orada ölür.
kız arkadaşına eli dokundu diye
yine geçen sene işlenen bir cinayeti aklıma getirmiştir. gülerek geçen kızlara gayrî ihtiyarı sesten dolayı bakan iki genci, sevgililerine şikayet ederek, birinin ölmesine sebep olan böyle iki kız daha vardı. daha sonra ölen gencin arkadaşı açıklama yapmış ve sadece sesin geldiği yöne doğru baktıklarını ve kızları farketmediklerini söylemişti. hiç uğruna gencecik bir can heba oldu işte. müge anlı gibi;” vah ki gidene.”
tamam kimse kimseye bakmasın. ne olmuş bakmışsa? her bakanı eşimize, sevgilimize, abimize, babamıza şikayet etsek, ortalık kavga- gürültüden geçilmez. herkes herkese bakar, bakıyor. kadınlarda bakıyor. kadınlar kadınlara da bakıyor. güzel diye bakar yakışıklı diye bakar gülüyor diye bakar, bakar yani. taciz boyutuna gelirse gider yetkililere şikayet edersin, sevgiline değil. bulunduğumuz dönemde herkes bir cinnet eşiğinde. bu şikayet sonucunda ölende olabilir, öldürülende. biraz akıl fikir ya biraz.
kız arkadaşına eli dokundu diye
yine geçen sene işlenen bir cinayeti aklıma getirmiştir. gülerek geçen kızlara gayrî ihtiyarı sesten dolayı bakan iki genci, sevgililerine şikayet ederek, birinin ölmesine sebep olan böyle iki kız daha vardı. daha sonra ölen gencin arkadaşı açıklama yapmış ve sadece sesin geldiği yöne doğru baktıklarını ve kızları farketmediklerini söylemişti. hiç uğruna gencecik bir can heba oldu işte. müge anlı gibi;” vah ki gidene.”
tamam kimse kimseye bakmasın. ne olmuş bakmışsa? her bakanı eşimize, sevgilimize, abimize, babamıza şikayet etsek, ortalık kavga- gürültüden geçilmez. herkes herkese bakar, bakıyor. kadınlarda bakıyor. kadınlar kadınlara da bakıyor. güzel diye bakar yakışıklı diye bakar gülüyor diye bakar, bakar yani. taciz boyutuna gelirse gider yetkililere şikayet edersin, sevgiline değil. bulunduğumuz dönemde herkes bir cinnet eşiğinde. bu şikayet sonucunda ölende olabilir, öldürülende. biraz akıl fikir ya biraz.
devamını gör...
küfürbaz insanların sempatikliği
katılmadığım konudur. kabul, herkes belirli zamanlarda küfür kullanır. sinirlendigi, kızdıgi, üzüldügü zamanlar vb. ama bunu sürekli olarak kullanmanın, özellikle toplum içerisinde surekli kullanmanın doğru olduğunu düşünmüyorum.
"galiz küfür köpek havlamasindan daha kötüdür, insanın zeka ve maneviyat açısından gelişmemiş olduğunun göstergesidir. yigitliginizi diğerlerinin de görmesini istiyorsanız, daha güzel ve asil davranış yolları deneyin." - beyaz zambaklar ülkesinde
"galiz küfür köpek havlamasindan daha kötüdür, insanın zeka ve maneviyat açısından gelişmemiş olduğunun göstergesidir. yigitliginizi diğerlerinin de görmesini istiyorsanız, daha güzel ve asil davranış yolları deneyin." - beyaz zambaklar ülkesinde
devamını gör...
league of legends wild rift
league of legends'in bugün piyasaya sürülmüş mobil versiyonudur. app store ve google play store'da oyun şu an bulunabiliyor. iphone 6 var bende desteklenmesine şaşırdım. hemen indirip deneyeceğim.
devamını gör...
six degrees of separation
türkçesi "altı derecelik ayrılık" anlamına gelen bir teoridir. dünyadaki herhangi iki insanin arasında sadece 6 kisi olduğunu iddia eder. doğru bağlantıları takip ettiğinizde 6 adım sonra dünyadaki herhangi bir kişi ile aranızdaki bağı görebilirsiniz,* der.
birçok film ve kitap bu teori üzerine kurulmuştur. hatta kullandığınız * tüm sosyal medya uygulamalarındaki arkadaş önerilerinin bu teori üzerine kurulu olduğu fark edilebilir.
dünyadaki tüm insanları kapsamasa da benzer kültürün içinde yer alan insanlar arasında geçerli olduğunu gördüm ve yıllar sonra -altı ay öncesi- tekrardan beni hayrette bırakan inandığım teoridir.
birçok film ve kitap bu teori üzerine kurulmuştur. hatta kullandığınız * tüm sosyal medya uygulamalarındaki arkadaş önerilerinin bu teori üzerine kurulu olduğu fark edilebilir.
dünyadaki tüm insanları kapsamasa da benzer kültürün içinde yer alan insanlar arasında geçerli olduğunu gördüm ve yıllar sonra -altı ay öncesi- tekrardan beni hayrette bırakan inandığım teoridir.
devamını gör...


