erdal bakkal
-nurten! ben arkadaşlarla bir yere kadar gidip gelicem.karşıdan karşıya geçerken iskenderin elini tutarım.
kireçburnu'nun patavatsız bakkalı, çay onda içilir.eşi nurtenden çok korkar, nurten de korkulmayacak gibi değildir hani.
kireçburnu'nun patavatsız bakkalı, çay onda içilir.eşi nurtenden çok korkar, nurten de korkulmayacak gibi değildir hani.
devamını gör...
düşünce deneyi
ışık hızıyla ilgili yapılmış ilginç deneylerden birisinin türü.
öncelikle iki insan hayal ediyoruz. bu insanlardan birisi sağa doğru giden bir trende. aslında yön fark etmez ama kafalar karışmasın. bir diğer insan da dışardan treni izliyor. şimdi, eğer trenin içindeki insan koridorda ayağa kalkar ve tavana bir top fırlatırsa bu top trendeki insana göre sadece dikey düzlemde hareket etmiş olacaktır. yani yukarı çıkıp aşağı inmiş olacaktır. buna karşılık dışardan izleyen bir insan için top yukarı ve sağa hareket edecektir çünkü dışardaki insana göre trenin içindeki insan trenle beraber sağa doğru hareket etmektedir. top elden ilk çıktığı andan inene kadar tren biraz sağa hareket ettiği için top tavana değip inmiş ve aynı zamanda soldan sağa hareket etmiştir. daha sonra bu trendeki insanın rahat durmayıp bir de fener açtığını hayal edelim. bu fenerden çıkan ışık tavandaki bir aynaya çarpıp geri fenere dönüyor olsun. bu durumda trendeki kişi için ışık sadece dikey bir hareket yapacaktır. yine dışardaki insanımız bu olayı da izlesin. bu insana göre ışık, aynı topta olduğu gibi yukarı ve aşağı giderken aynı zamanda sağa da gitmiştir çünkü tren sağa hareket halindedir. yalnız, ışığın toptan küçük bir farkı vardır. ışık, her gözlemciye göre aynı hızdadır. yani, eğer siz 50 km/s ile giden bir arabanın tepesinden 10 km/s ile giden bir top atarsanız yolun kenarındaki adam bunu 60km/s olarak görür ancak eğer aynı arabadan farları açarsanız yolun kenarındaki adam bunu (ışık hızı+50km/s) olarak algılamaz, sadece ışık hızı olarak algılar. tren örneğine geri dönecek olursak burada bir karışıklık doğacaktır. basit yol denklemini yazalım:
x=v*t
alınan yol = hız * zaman
tren örneğinde önce trenin içindeki adam için yazalım. bu adama göre ışık sadece tavana çıktı ve geri indi. varsayalım ki tavana gidiş geliş toplamda 10 metre. o zaman:
10 metre = (300.000.000 m/s)* t1
dışardaki adama göre bu yol 10 metreden daha fazla olacaktır çünkü ışık zaten tavana değip geri gelerek 10 metre yol aldı ama aynı zamanda tren sağa hareket ettiği için ışık da sağa hareket etti. böylelikle aldığı toplam yol 10 metreden fazla oldu. diyelim ki 20 metre olsun. o zaman:
20 metre = (300.000.000m/s)*t2
t1 ve t2'nin gerçek değerleri önemsiz ama t2'nin t1'in 2 katı olduğu görülebilir. sayıları atmam gerekirse t2 20 saniye ve t1 10 saniye olsun. bu ne demek? dışardaki adam için 20 saniyede meydana gelen olay trenin içindeki insan için 10 saniyede meydana geldi demek. bu durumda, sırf tren sağa gittiği için trenin içindeki zaman değişmiştir. trenin içindekiler, zamanı daha hızlı algılamaya başlamıştır.
***: burada verdiğim sayılar sizi yanıltmasın, 50km/s ile giden bir tren zaman konusunda o kadar düşük bir etki yapar ki kale almaya değmez. ancak bir düşünce deneyi olarak bakarsak görelilik teorisiyle ilgili iyi bir fikir veriyor bence.
öncelikle iki insan hayal ediyoruz. bu insanlardan birisi sağa doğru giden bir trende. aslında yön fark etmez ama kafalar karışmasın. bir diğer insan da dışardan treni izliyor. şimdi, eğer trenin içindeki insan koridorda ayağa kalkar ve tavana bir top fırlatırsa bu top trendeki insana göre sadece dikey düzlemde hareket etmiş olacaktır. yani yukarı çıkıp aşağı inmiş olacaktır. buna karşılık dışardan izleyen bir insan için top yukarı ve sağa hareket edecektir çünkü dışardaki insana göre trenin içindeki insan trenle beraber sağa doğru hareket etmektedir. top elden ilk çıktığı andan inene kadar tren biraz sağa hareket ettiği için top tavana değip inmiş ve aynı zamanda soldan sağa hareket etmiştir. daha sonra bu trendeki insanın rahat durmayıp bir de fener açtığını hayal edelim. bu fenerden çıkan ışık tavandaki bir aynaya çarpıp geri fenere dönüyor olsun. bu durumda trendeki kişi için ışık sadece dikey bir hareket yapacaktır. yine dışardaki insanımız bu olayı da izlesin. bu insana göre ışık, aynı topta olduğu gibi yukarı ve aşağı giderken aynı zamanda sağa da gitmiştir çünkü tren sağa hareket halindedir. yalnız, ışığın toptan küçük bir farkı vardır. ışık, her gözlemciye göre aynı hızdadır. yani, eğer siz 50 km/s ile giden bir arabanın tepesinden 10 km/s ile giden bir top atarsanız yolun kenarındaki adam bunu 60km/s olarak görür ancak eğer aynı arabadan farları açarsanız yolun kenarındaki adam bunu (ışık hızı+50km/s) olarak algılamaz, sadece ışık hızı olarak algılar. tren örneğine geri dönecek olursak burada bir karışıklık doğacaktır. basit yol denklemini yazalım:
x=v*t
alınan yol = hız * zaman
tren örneğinde önce trenin içindeki adam için yazalım. bu adama göre ışık sadece tavana çıktı ve geri indi. varsayalım ki tavana gidiş geliş toplamda 10 metre. o zaman:
10 metre = (300.000.000 m/s)* t1
dışardaki adama göre bu yol 10 metreden daha fazla olacaktır çünkü ışık zaten tavana değip geri gelerek 10 metre yol aldı ama aynı zamanda tren sağa hareket ettiği için ışık da sağa hareket etti. böylelikle aldığı toplam yol 10 metreden fazla oldu. diyelim ki 20 metre olsun. o zaman:
20 metre = (300.000.000m/s)*t2
t1 ve t2'nin gerçek değerleri önemsiz ama t2'nin t1'in 2 katı olduğu görülebilir. sayıları atmam gerekirse t2 20 saniye ve t1 10 saniye olsun. bu ne demek? dışardaki adam için 20 saniyede meydana gelen olay trenin içindeki insan için 10 saniyede meydana geldi demek. bu durumda, sırf tren sağa gittiği için trenin içindeki zaman değişmiştir. trenin içindekiler, zamanı daha hızlı algılamaya başlamıştır.
***: burada verdiğim sayılar sizi yanıltmasın, 50km/s ile giden bir tren zaman konusunda o kadar düşük bir etki yapar ki kale almaya değmez. ancak bir düşünce deneyi olarak bakarsak görelilik teorisiyle ilgili iyi bir fikir veriyor bence.
devamını gör...
sevgilisine tektaş alamayan erkek
sevdiğim, tektaş yerine tek bir taş bile alıp getirse kabulümdür. canım sevdiğim.
devamını gör...
şükrü erbaş
"seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben."
devamını gör...
coronayı önemsemeyen kişiler
kesinlikle benimdir. önemsememek; maske takmamak, dezenfektan kullanmamak ya da fiziksel mesafeyi korumamak anlamına gelmez. gerçekliği gözardı etmeden büyütmüyorum bu zımbırtıyı, kabulleniyorum sadece mevcut durumu. her an paranoyak gibi takılıp kafayı yemektense cümle aleme kafayı yedirtiyorum. az bile size. şu yazılanlara bakın aw.
devamını gör...
sokaktaki kedileri pis diye sevmemek
haspam.. kendi ne kadar temiz acaba.. sen sevme zaten..
devamını gör...
gizliden gizliye zevk alınan ufak sapkınlıklar
aromalı sakızların tadını alıp aroması kalmayana kadar çiğnemek. daha sonra atmak.
devamını gör...
ilgisiz sevgili
insan doğası gereği sevdiği ve beğendiği her şeye karşı daha özenli ve ilgilidir. bu elinde değildir zaten. kaybetmekten korkar incitmekten korkar üzmekten korkar. bu korku sevgisini ve ilgisini her daim canlı tutar. eğer ilgisiz davranıyorsa sizi kaybetmekten korkmuyordur. ilgi beklemek yerine yolunun önündeki engelleri açın. güle güle gitsin.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın kaymakla ballarım!
uzun zaman sonra dışarı çıkıp şöööööyle etrafın tozunu attırmanın heyecanı ile uyandım biraz.* kafayı artık nasıl dağıtmak istiyorsam... neyse ben bugün "sarı sarı, sarı çiçeeek. her şey yalan sensin gerçek.. " diye bağıran elbisemle tüm bakışları üzerime çekmeye gidiyorum. *ama önce küçük bir kahvaltı ve ev işi faslı... sonra kıvırcık saçlarımı yapar, 90'lar pop mix eşliğinde hazırlanırız.
herkeseee güüüzell bir günnn dilerimmmm!
uzun zaman sonra dışarı çıkıp şöööööyle etrafın tozunu attırmanın heyecanı ile uyandım biraz.* kafayı artık nasıl dağıtmak istiyorsam... neyse ben bugün "sarı sarı, sarı çiçeeek. her şey yalan sensin gerçek.. " diye bağıran elbisemle tüm bakışları üzerime çekmeye gidiyorum. *ama önce küçük bir kahvaltı ve ev işi faslı... sonra kıvırcık saçlarımı yapar, 90'lar pop mix eşliğinde hazırlanırız.
herkeseee güüüzell bir günnn dilerimmmm!
devamını gör...
kadınların eskisi kadar zor olmaması
küfür yasak olduğundan nasıl tanım yapmam gerektiğini düşündüğüm başlık.
bu sınıflandırma hevesi doğuştan mı geliyor diye sormak istemedim de değil.
bu sınıflandırma hevesi doğuştan mı geliyor diye sormak istemedim de değil.
devamını gör...
sözlük radyosu bayram sabahı yayını
devamını gör...
tahammül edilemeyen insan özellikleri
her söylenenin altında farklı anlam arayan tip.ruh hastası mısın?
karşısındaki insanın ne yaşadığını bilmeden yorum yapanlar.yanımda mıydın o anlarda?
kendi canı isteyince fiziksel ihtiyacını giderip dile getirince bozulanlar.madem rahatsız oluyorsun neden paylaştın?manyak mısın?
hiç hesapta olmayan engellerle boğuşmaktan amacınıza vaktinde ulaşamadığınızda sizi tükürdüğünüzü yalamakla suçlayan rahatsızlar.o senin düşüncen,geçerli değil.
birinin kendi için bir yıl uğraşacağını sanan sıradanlar.kim ne yapsın seni,neden yorulsun?
karşısındaki insanın ne yaşadığını bilmeden yorum yapanlar.yanımda mıydın o anlarda?
kendi canı isteyince fiziksel ihtiyacını giderip dile getirince bozulanlar.madem rahatsız oluyorsun neden paylaştın?manyak mısın?
hiç hesapta olmayan engellerle boğuşmaktan amacınıza vaktinde ulaşamadığınızda sizi tükürdüğünüzü yalamakla suçlayan rahatsızlar.o senin düşüncen,geçerli değil.
birinin kendi için bir yıl uğraşacağını sanan sıradanlar.kim ne yapsın seni,neden yorulsun?
devamını gör...
5 yaş genç göstermek
23 yaşındayken 17-18 göstermek gibi. yaşadığım durum olur kendisi. minyon tipli insanların yaşadığı durumdur. bazen rahatsız edici olabiliyor.bazen de hoşunuza gidiyor genç görünmek.
devamını gör...
boston çay partisi
şu kılık değiştirme mevzusu aslında sıkıntılı bir durum. orada sadece tanınmayalım amacı güdülmüyor. bu mevzuyu başlatan ''sons of liberty'' mensupları ayaklanmalar esnasında ''mohawk'' kızılderilileri gibi giyinip ortada arzı endam ederlerken çaktırmadan mesaj da veriyorlar. ya da tarihçiler bunu bir yerlerinden uyduruyor. ama uyduracaklarını da sanmıyorum, o kadar kaynakta yazılmış, çizilmiş, edilmiş... vardır herhalde bir geçerliliği *
neymiş efendim bu arkadaşlar kendilerini birleşik krallık üyesi olarak görmüyorlarmış da amerikalı olarak görüyorlarmış. bu yüzden de bu hareket tarzı ile mesaj vermişler; biz yerliyiz ve milliyiz demişler... kökümüz içeride, ahanda size ispatı diyerek mohawk kıyafetleri ile selam çakmışlar.
bak bak dillere bak hele! arkadaş madem kuzey amerika yerlilerine kendinizi bu kadar yakın hissediyordunuz, ne diye onca sürgün, katliam, rezervasyon alanları, rezervasyon okulları marifeti ile adamların burnuna/canına ot tıkadınız? amerika denen illetin kuruluşunda dahi algı yönetimi var. algıyı yönete yönete dünyayı yönetir oldular.
yahu o değil de çayı vatan haini ilan etmek nedir? bak kahve mesela vatansever bir içecek. çay öyle değil. bildiğin terörist.
bu olay özelinde şunu asla unutmamak gerekiyor; vatanseverlikle, vatan hainliği arasındaki ince çizgi, çay ile kahve arasındaki ince çizgi kadardır. yeri gelir siz bile hangisi olduğunuzu karıştırırsınız. o yüzden ikisine de şeker atın tadınız kaçmasın.
neymiş efendim bu arkadaşlar kendilerini birleşik krallık üyesi olarak görmüyorlarmış da amerikalı olarak görüyorlarmış. bu yüzden de bu hareket tarzı ile mesaj vermişler; biz yerliyiz ve milliyiz demişler... kökümüz içeride, ahanda size ispatı diyerek mohawk kıyafetleri ile selam çakmışlar.
bak bak dillere bak hele! arkadaş madem kuzey amerika yerlilerine kendinizi bu kadar yakın hissediyordunuz, ne diye onca sürgün, katliam, rezervasyon alanları, rezervasyon okulları marifeti ile adamların burnuna/canına ot tıkadınız? amerika denen illetin kuruluşunda dahi algı yönetimi var. algıyı yönete yönete dünyayı yönetir oldular.
yahu o değil de çayı vatan haini ilan etmek nedir? bak kahve mesela vatansever bir içecek. çay öyle değil. bildiğin terörist.
bu olay özelinde şunu asla unutmamak gerekiyor; vatanseverlikle, vatan hainliği arasındaki ince çizgi, çay ile kahve arasındaki ince çizgi kadardır. yeri gelir siz bile hangisi olduğunuzu karıştırırsınız. o yüzden ikisine de şeker atın tadınız kaçmasın.
devamını gör...
daddy (yazar)
yukarıda yazılanların birçoğuna katıldığım, yazarları teşvik etmek için elini yormaktan çekinmeyen yazardır.
devamını gör...
demet evgar
yaptığı her işin hakkını vererek oynayan tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu.
şimdilerde alev alev daha önce avlu dizisi ile severek izlemiştim. oyunculuğu zaten mükemmel. bu iki dizi haricinde asıl en sevdiğim işleri;” bir kadın bir erkek” ve “bir kadın bir erkek iki çoçuk” idi. demet evgar ” zeynep”, emre karayel’ de “ ozan” karakteri ile diziye hayat vermişlerdir. dizi zaten iki kişilik diğer oyuncuların sadece sesleri var. çoçuk serisinde de +2 çocuk ekleniyor. canım sıkıldıkça açar açar izlerim hala bilmem kaçıncı tekrarlarını. unutmadığım bölümlerden biri düğün günleri diğeri de zeynep’in doğuma girdiği bölüm. bipli bipsiz anlarda oluyor tabi.
şimdilerde alev alev daha önce avlu dizisi ile severek izlemiştim. oyunculuğu zaten mükemmel. bu iki dizi haricinde asıl en sevdiğim işleri;” bir kadın bir erkek” ve “bir kadın bir erkek iki çoçuk” idi. demet evgar ” zeynep”, emre karayel’ de “ ozan” karakteri ile diziye hayat vermişlerdir. dizi zaten iki kişilik diğer oyuncuların sadece sesleri var. çoçuk serisinde de +2 çocuk ekleniyor. canım sıkıldıkça açar açar izlerim hala bilmem kaçıncı tekrarlarını. unutmadığım bölümlerden biri düğün günleri diğeri de zeynep’in doğuma girdiği bölüm. bipli bipsiz anlarda oluyor tabi.
devamını gör...
kendini gözlemlemek
insanın insan olabilmesi için gerekli olan durumdur. her gün 10 dakika kendini gözlemlemek çok önemli ve gereklidir.
bir laf vardır annem küçükken ben öküzlük yapınca çok söylerdi "öküz geldin öküz gideceksin" işte kendini gözlemlemek öküz gitmemeni sağlayacak bir durumdur.
kendini tanımak kendini gözlemlemek seni beni bizi sağlıklı bireyler yapıyor yapacak.
uzun süredir düşündüğüm bir konu kendini gözlemleme meselesi.
kendini gözlemlemek kendini tanımak olaylara veya durumlara tepki verirken bizi dizginliyor. bizi güçlü birisi yapıyor.
bizim çevreyi ve kendimizi gözlemleyen bir tarafımız var ama uyuyor horlayarak uyuyor.
onu uyandırmak çok önemli.
peki nasıl yapacağız bunu ?
analiz ederek ve farkında olarak.
o nasıl olacak beyefendi?
şöyle mesela bir olaya sinirlendiğimiz zaman o olaya neden sinirlendiğimizi düşünmeliyiz. neden sinirlendim niçin böyle oldu gibi sorular sorup analiz etmeliyiz.
anlıyorum analiz ettiğimiz zaman bir daha ki sefere daha kontrollü bir tepki vereceğiz değil mi?
evet kesinlikle. bir sonraki olayda sağlıklı seçim yapabileceğiz ve ona göre hareket edebileceğiz.
evet gözlemledik ama bitmedi tabi ki bunu kaydetmemiz çok önemli. kendimizle iletişim halindeyken çıkardığımız dersleri kaydetmeliyiz.
duygularımızı, düşüncelerimizi takip edip kaydedersek başımıza gelen olaylara daha bilinçli şekilde yaklaşırız.
uyan! düşüncelerine tanık ol. sen gözlemleyenin ta kendisinin, gözlemlediğin değil. (bkz: buddha)
uzun zamandır kafa patlattığım ve merak ettiğim bir konuydu. değerli yazarlar fikirlerini belirtirlerse başlık altını okuyacağım.
tanım girerken araştırdığım okuduğum izlediğim kaynaklar.
www.derki.com/ruhsallik/ken...
bir laf vardır annem küçükken ben öküzlük yapınca çok söylerdi "öküz geldin öküz gideceksin" işte kendini gözlemlemek öküz gitmemeni sağlayacak bir durumdur.
kendini tanımak kendini gözlemlemek seni beni bizi sağlıklı bireyler yapıyor yapacak.
uzun süredir düşündüğüm bir konu kendini gözlemleme meselesi.
kendini gözlemlemek kendini tanımak olaylara veya durumlara tepki verirken bizi dizginliyor. bizi güçlü birisi yapıyor.
bizim çevreyi ve kendimizi gözlemleyen bir tarafımız var ama uyuyor horlayarak uyuyor.
onu uyandırmak çok önemli.
peki nasıl yapacağız bunu ?
analiz ederek ve farkında olarak.
o nasıl olacak beyefendi?
şöyle mesela bir olaya sinirlendiğimiz zaman o olaya neden sinirlendiğimizi düşünmeliyiz. neden sinirlendim niçin böyle oldu gibi sorular sorup analiz etmeliyiz.
anlıyorum analiz ettiğimiz zaman bir daha ki sefere daha kontrollü bir tepki vereceğiz değil mi?
evet kesinlikle. bir sonraki olayda sağlıklı seçim yapabileceğiz ve ona göre hareket edebileceğiz.
evet gözlemledik ama bitmedi tabi ki bunu kaydetmemiz çok önemli. kendimizle iletişim halindeyken çıkardığımız dersleri kaydetmeliyiz.
duygularımızı, düşüncelerimizi takip edip kaydedersek başımıza gelen olaylara daha bilinçli şekilde yaklaşırız.
uyan! düşüncelerine tanık ol. sen gözlemleyenin ta kendisinin, gözlemlediğin değil. (bkz: buddha)
uzun zamandır kafa patlattığım ve merak ettiğim bir konuydu. değerli yazarlar fikirlerini belirtirlerse başlık altını okuyacağım.
tanım girerken araştırdığım okuduğum izlediğim kaynaklar.
www.derki.com/ruhsallik/ken...
devamını gör...
yazarların mini dizi önerileri
the queen s gambit
unbelievable
unorthodox
chernobly
unbelievable
unorthodox
chernobly
devamını gör...

