whatsapp'ta gece saat 3'de çevrim içi olan eski sevgili
eski sevgilinize başlatacaksınız artık ama
saçmasapan bir başlık daha. bir bitmediniz ya. gidin tedavi olun. sözlüğü de pislemeyin.
saçmasapan bir başlık daha. bir bitmediniz ya. gidin tedavi olun. sözlüğü de pislemeyin.
devamını gör...
farkındalık
insan yaş aldıkça anlıyor ki haddinden fazla farkındalık insanı dert sahibi yapıyor.
devamını gör...
türkiye'de yaşanmış en utanç verici olay
ülke ülke otostopla gezen barış gelini pippa baccanın türkiye'de tecavüz edilerek öldürülmesi.
devamını gör...
lise aşkını unutamamak
ılkokul askimi unutamadim ben diyerek cemberi genisletiyorum. boyle hisleri barindirdigim ilk ve son kisi oldugu icin ben de anlami buyuk. cocuksu bir sey oldugu icin olabildigince de masum. bir kac ay once sosyal medya hesabina denk geldim ve goz gezdirdim. eski tatliligindan eser yok ama hala ayni asalet mevcut. hala kedileri ve cocuklari cok seviyor. hala ailesine cok duskun, ne mutlu ona karakteri hic degismemis...umarim cok mutludur.
devamını gör...
galileo galilei
serbest düşen cisimlerin,hafif veya ağır olsunlar,aynı sabit ivmeye sahip olacaklarını ve tamamen düzgün yatay bir yüzeyde hareket eden
cisimlerin hızlanmayacağını veya yavaşlamayacağını söylemiştir.
cisimlerin hızlanmayacağını veya yavaşlamayacağını söylemiştir.
devamını gör...
robins (yazar)
ne zaman bir hastalığın başlığını açmak istesem, o başlığın aziz sahibi olarak karşıma çıkan, benim kendisinden çok şey öğrendiğim ve sanıyorum eğer yanılmıyorsam jinekolog ya da tıp öğrencisi olduğunu düşündüğüm sözlüğün değerli bir yazarı. hep yazmaya devam etmesini diliyorum. teşekkürler efendim. *
devamını gör...
görünmez heykelin 150 bin liraya satılması
sanatçının yerinde olsaydım alan kişiye, neyi aldıysa artık, "hayrını gör" deyip yüzüne pişkin pişkin gülerdim. sanırım bu yüzden ben burada boşluğa bakarken o boşluğu satabiliyor. aydınlandım. öyle ki ibret bile almış olabilirim.
devamını gör...
keşke bana yazılsaydı denilen şiir
sevdiğim ikinci kadınsın sen/ceyhun yılmaz
devamını gör...
selda güner özden
hacettepe üniversitesi tarih bölümü öğretim üyesi ve doçent, aynı bölümden prof. dr. mehmet özden'in eşi. arap milliyetçiliği, ortadoğu'daki ayrılıkçı hareketler vs üzerine çalışır, lisansta ortadoğu tarihi ve tarih yazıcılığı derslerini okutur.
mehmet hoca kadar geniş okuma listeleri verse de, selda hocanın asıl sorumlu tuttuğu makaleler kodeksi diğer ders notlarının arasında satılır, yani çarşı pazar gezip kitabı bulamamak veya pahalı bulup arkadaşından fotokopi çektirmek gibi durumları olmaz. ancak mehmet hocanın rastgele bir öğrenciyi sözlüye kaldırma ihtimali görece zayıfken (zaten hemen her derste olduğu gibi hocayı sevenler, hocaya yağ çekenler ve iyi ders dinleyen inekler ön sıraları doldurur, yani hocanın daha çok derste pas attığı öğrenciler zaten çalışıp gelenler oluyordu) selda hoca her an "evet mert, falan makaleden ne anladın anlat" diyebilir (zaten dersleri daha küçük sınıflarla döndüğü için kaçacak yer de olmuyor). vize ve final soruları da kocasının sınav sorularının ünlendiği kadar zordur. ekşide dendiği gibi öğrencileri haşat eder yani. ama diğer yandan mehmet özden gibi hoş sohbet biridir o ayrı.
mehmet hoca kadar geniş okuma listeleri verse de, selda hocanın asıl sorumlu tuttuğu makaleler kodeksi diğer ders notlarının arasında satılır, yani çarşı pazar gezip kitabı bulamamak veya pahalı bulup arkadaşından fotokopi çektirmek gibi durumları olmaz. ancak mehmet hocanın rastgele bir öğrenciyi sözlüye kaldırma ihtimali görece zayıfken (zaten hemen her derste olduğu gibi hocayı sevenler, hocaya yağ çekenler ve iyi ders dinleyen inekler ön sıraları doldurur, yani hocanın daha çok derste pas attığı öğrenciler zaten çalışıp gelenler oluyordu) selda hoca her an "evet mert, falan makaleden ne anladın anlat" diyebilir (zaten dersleri daha küçük sınıflarla döndüğü için kaçacak yer de olmuyor). vize ve final soruları da kocasının sınav sorularının ünlendiği kadar zordur. ekşide dendiği gibi öğrencileri haşat eder yani. ama diğer yandan mehmet özden gibi hoş sohbet biridir o ayrı.
devamını gör...
recep tayyip erdoğan
gece gece sol frame'de görünce başına bir şey geldi sandığım canım liderimiz.
bir şey olmadığını anlayınca üzüldüm tabi, orası ayrı.
bir şey olmadığını anlayınca üzüldüm tabi, orası ayrı.
devamını gör...
kardeşi olanların bildiği şeyler
eğer bir şeyiniz varsa, o artık iki kişinin bir şeyidir.
devamını gör...
gerilla bahçeciliği
terk edilmiş, eskimiş ve gözden çıkarılmış alanlara yapılır. geceleri yapmayı tercih ederler genelde.

--- alıntı ---
kentlerdeki atıl kalmış alanlarda, gökdelen gölgelerinin arasında kalan kaldırım kenarlarında, kanalizasyon kapaklarının üzerinde, yollardaki parke taşların arasında, bakımsız kalmış arazilerde gerçekleştirilen bir tür korsan bahçevanlık olarak tanımlanabilir. gerilla bahçeciler (korsan hobilerin doğası gereği), izinsiz olarak gerçekleştirdikleri şehri yeşillendirme hareketini genelde gizli bir şekilde organize olup geceleri gerçekleştiriyorlar. bazı gerilla bahçeciliği meraklıları ise korsan hobilerini güpegündüz icra ediyorlar ki, gerilla bahçeciliğin bir nevi reklamı yapılsın, destek alınsın, katılım ve sürdürülebilirliği artsın. arada bir sulama için de gece baskınları düzenleniyor olsa da, çoğunlukla bitkiler doğa anaya teslim ediliyor. sonucunda ise şehrin orta yerinde çiçek bahçeleri bitiveriyor.
--- alıntı ---

--- alıntı ---
kentlerdeki atıl kalmış alanlarda, gökdelen gölgelerinin arasında kalan kaldırım kenarlarında, kanalizasyon kapaklarının üzerinde, yollardaki parke taşların arasında, bakımsız kalmış arazilerde gerçekleştirilen bir tür korsan bahçevanlık olarak tanımlanabilir. gerilla bahçeciler (korsan hobilerin doğası gereği), izinsiz olarak gerçekleştirdikleri şehri yeşillendirme hareketini genelde gizli bir şekilde organize olup geceleri gerçekleştiriyorlar. bazı gerilla bahçeciliği meraklıları ise korsan hobilerini güpegündüz icra ediyorlar ki, gerilla bahçeciliğin bir nevi reklamı yapılsın, destek alınsın, katılım ve sürdürülebilirliği artsın. arada bir sulama için de gece baskınları düzenleniyor olsa da, çoğunlukla bitkiler doğa anaya teslim ediliyor. sonucunda ise şehrin orta yerinde çiçek bahçeleri bitiveriyor.
--- alıntı ---
devamını gör...
homofobik
onur haftası geldikçe hortalayan tiplerdir. anlamıyorum size ne insanların yönelimden. niye bu kadar nefret dolusunuz.
ne olursa olsun bana ne demeyi öğrenin.
birinin size gerçekten zarar vermediği bir şey için ortalığı ayağa kaldırmaya değer mi gerçekten? intihar edenler bile oluyor. bunu bir düşünün. sırf böyle oldu diye toplum yüzünden öldürülenler var. cidden üzülüyorum bu halde olmamıza.
ne olursa olsun bana ne demeyi öğrenin.
birinin size gerçekten zarar vermediği bir şey için ortalığı ayağa kaldırmaya değer mi gerçekten? intihar edenler bile oluyor. bunu bir düşünün. sırf böyle oldu diye toplum yüzünden öldürülenler var. cidden üzülüyorum bu halde olmamıza.
devamını gör...
yazarların yazarlarla flörtleşmesi
kime ne alüminyum! isteyen istediğiyle flörtleşir isterse de sevişir.
devamını gör...
mansur yavaş'ın 3 mayıs türkçülük gününü kutlaması
#uyandırma servisi
dünyada 'türkçülük günü' diye birşey yok. türkiye siyasi tarihi için önemli bir gündür. sabahattin ali hüseyin nihal atsız'ı ve beraberinde 22 siyasetçi yazarı ırkçılık-turancılık suçlamasıyla dava eder. 26 nisan 1944'te ankara'da başlayan ilk celseye dönemin öfkeli gençleri de seyirci olarak katılır. mahkeme, 3 mayıs 1944'e ertelenir.
mahkeme salonundaki öfkeli gençler tıpkı bugün de olduğu gibi fişlenip polis gücüyle dövülür. üsteğmen rütbesiyle gösterilere katılan alparslan türkeş bu durumu ""3 mayıs günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler" der.
peki nedir bu turancılık - türkçülük ilkeleri;
- emre mutlak itaat gerekir. disiplinsiz insanlarla bu dava yürümez. her konuda örnek (ideal) türklerle davamız yürür.
- türkler özüne dönmelidir. çok çalışmalıdır, türk türkü kayırmalıdır.
- dokuz ışık, türk'ün ülküsüdür.
- insanlığın en şerefli ailesi (ırkı) türklerdir.
- ülkücüler (kendilerine böyle diyorlar), ne uşak olurlar ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı hedeflerler. ülkücüler, şerefli türk bayrağının taşıyıcılarıdır.
- türk'ün en büyük yeteneği teşkilatlanma yeteneğidir. teşkilatlar kurulacak.
- fikir, iman, ülkü... bir türkün yaşamsal gayesi ve ebedi aşkıdır.
- ülküsüz insan çamur gibidir. ona ruh üflenmemiştir.
- türk töresi, türkün ayrılmaz parçasıdır.
- hürriyetin tek garantisi mülkiyettir (devlettir).
- ahlakımızın temeli müslümanlık ve türklüktür.
- bölünme kabul edilemez. büyük türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz.
yukarıdaki ilkelerin çoğu alparslan türkeş'e aittir. bazen mustafa kemal atatürk'ün de fikirleri benimsenmiştir. bu çok pragmatiktir ve iki yüzlülüktür. alparslan türkeş'in dokuz ışık doktrini olarak bilinen ülkücülüğün ilkeleri milliyetçi hareket partisi'nin parti programı olmuştur.
dokuz ışık doktrini, temelinde çarpıktır. apollonik bir ismi vardır. kültür tarihi açısından bakıldığında türk kültürü-mitolojisi hakkında hiçbir şey bilmedikleri ortadadır. bu korkuları 'küresel' sisteme anti tez olarak 'tam kapanma, tek ırk' gibi mussolini faşizanlığı derecesinde ilkelerle dile getirilmektedir. ama vikipedi'yi açıp okursanız 'türk kürt kardeştir; faşizm, marksist kapitalizmin dejenere olan bir yoludur" gibi söylemler var.
yani bi şu tezlere bak bir de şimdi ki mhp'nin haline. akp gibi vasıfsızlar partisi nasıl bunca organizasyonu yaptı? ak parti, tam bir askeri örgüttür. fişleme yapıyor, ajanlık yapıyor, ayasofya'yı cami yapıyor, rüşvet ve karapara aklama var, sosyal yardım adı altında kendi yandaşlarını besliyor, ne tesadüf ki alparslan türkeş'in bütün tezlerinin anti tezi akp.
alparslan türkeş, önce türkçülük sonra islam diyor; akp önce din kardeşliği diyor.
türkeş, önce köylüler kalkındırılmalı diyor; akp tarım bakanı şirket danışmanı çöıkıyor. tarım arazileri peşkeş çekiliyor, çiftçi borçlandırılıyor, çiftçinin su ihtiyacını karşılayan derelere hes barajları kuruluyor, çifçiye su sayacı takılıyor.
türkeş, sanayileşmeliyiz diyor; akp var olan fabrikalarımızı da satıyor.
türkeş, türk töresi diyor; akp şeriat diyor.
türkeş, bölünme kabul edilemez türk ve kürt kardeştir diyor; akp başkanı bop eş başkanıyım diyor.
isme bak 'dokuz ışık' tam bir apollonik isim. apollon kim? klasisizm de güneş tanrısı.
derdi türklük olan biri kendi doktrinine, niye batı toplumunun derinden bağlandığı grek mitolojisine atfen bir isim seçer ki. askerlikle sembolizm çok önemlidir. batılılar neden ürettikleri rokete grek mitolojisinden isim veriyor? çünkü herifin özü bu. uzaya atılan ilk roketin adı ne? apollo değil mi?
türk roketlerinin, tanklarının ismi nedir? pars, kaplan, atmaca değil mi? nerde yaşar bu hayvanlar? batı'da yaşamaz mesela.
ak partinin sembolü ne? ampül ya ampul. ampulü kim keşfetti edison değil mi? siz hiç tesla ve edisonu fonlayan jp morgan diye birini duydunuz mu? (bkz: john pierpont morgan)
hani sürekli ekonomik krizler çıkartan, altın fiyatlarında manipülasyon yapan londranın en zengin finans kurumu.
tesla, etrafı aydınlatacak bir icat yapıyor. morgan diyor ki, bunu neresine sayaç takıcaz? tesla'nın projelerini desteklemeyi bırakıyor, hatta kendisine destek bulamasın diye piyasayı domine ediyor, teslayı yalnızlaştırıyor. bugün tesla kimin markası? elon musk'ın değil mi? elon musk'ı kim fonluyor? jp morgan değil, abd'nın teknoloji daire başkanlığı fonluyor. elektrik bağımlılığı üzerine çok büyük bir savaş dönüyor londra bankerleri ile ulsu devletler arasında.
gelelim edison'a. ampulü keşfediyor, sayaç da takılabiliyor kablonun ucuna, tam jp morgan'ın istediği sistem. ama ampüller tükenmiyor. herkes 2 veya 3 tane alıyor ömür boyu kullanıyor. dönemin elektrik şirketleriyle toplantı yapıyorlar; planlı eskitme sistemini devreye koyuyorlar. tesla'nın modeli kablosuzdu, sayaç takılamıyordu, büyüktü, halka satılamazdı. bugün bizim kulağımıza yeni gelen 'kablosuz şarj teknolojisi' yaklaşık 180 yıl önce tesla'nın keşfidir.
kendisine bilim insanıyım diyen bu beyaz yakalar boşuna çalışıyor. dünya'da keşfedilecek çok az şey kaldı; mikroskobik dünya, su altı araştırmaları, genetik ve ölümsüzlük ve kozmoz-uzay araştırmaları tam gaz devam ediyor. her datum veritabanından anahtar kelimelerle bulunup çıkarılıyor, önümüze geliyor. artık hekimler bile kendilerini 'teknisyen' olarak hissediyor. hekimlik hani en büyük sanattı?
teknoloji içimizdeki doğa sevgisini ve sanatçı kişiliği yok ediyor. bu yüzden saçma salak ideolojiler uyduruyoruz ve sanki dünya'daki tek gerçek bu ideolojiymiş gibi ona bağlanıyoruz. dünya'da başka bir savaş var. artık cephe savaşları yok; toplumlar intihar ettiriliyor artık. bak japonya'ya. abd, neden atom bombası attı japonya'ya. büyük bir kin ve nefret var asyalılara ve afrikalılara. nerden geliyor bu kin-ırkçılık? antikçağ'dan beri batı toplumlarının içine işleyen kölelik kurumundan.
türkler'de kölelik sistemi var mı? yok tabi ki de. o yüzden biz batı'lı olamıyoruz. -mış gibi yapıyoruz. alparslan türkeş de -mış gibi yapıyor. arada kalmış. batı ülkeleri gibi teknolojik olarak gelişmek istiyor ama bir yandan da islamiyeti savunuyor. o maya tutar mı? tutmaz.
batı'da ne oldu? re-naissance yani latin dillerinde re- eki ne demektir? tekrar, döngü demektir. o zaman rönesans nedir? bugün islam dünya'sı diye zorlama bir tabirle üzerine konulmak istenen fars bilgi mirasıdır, iskenderiye kütüphanesidir, antikçağ'ın bilgi ve kültür merkezi sümer-babil-iran'dır, zerdüştlüktür değil mi? (bkz: ardavirafname)
ama modern batılılar antik yunanlara babilden geçen bilgiyi özümser, öyle kabul eder. klasisizm diyoruz buna, neden? klasik demek bir şeyin zirve noktasıdır çünkü.
peki teknoloji napıyordu sanatı öldürüyordu? kubizm akımı niye çıktı? fotoğraf makinesi icat olundu. her şeyi gerçekçi, gölgeli bir şekilde çizen naturalist sanat bitti, kubizm çıktı. niye? çünkü kubizm de cisimlerin şekilleri çarpıktır; fotoğraf makinelerinin çekemeyeceği bir görüntüdür değil mi?
başlarım türkçülüğünüze be. uyanın biraz. türkler hala kültür tarihi konusunda batılı kaynaklara muhtaç. mustafa kemal atatürk bunu gördüğü için türk tarih kurumunu ve türk dil kurumunu kurmuş.
ne bizansı, ne osmanlısı? senin kültür tarihin taaa sümere kadar gidiyor. en eski türk yazısı tamgalardır. millet yazıya geçmemişken sen tamgalarla mülkiyet hakkını koruyordun. hem de batılılar gibi çit çekerek bahçe yaparak değil; büyük bir kayanın üzerine ailenin tamgasını kazıyordun.
ben şu cahil halimle üsteğmen alparslan türkeş'ten daha iyi ülküler üretebiliyorum, kabul edin.
dünyada 'türkçülük günü' diye birşey yok. türkiye siyasi tarihi için önemli bir gündür. sabahattin ali hüseyin nihal atsız'ı ve beraberinde 22 siyasetçi yazarı ırkçılık-turancılık suçlamasıyla dava eder. 26 nisan 1944'te ankara'da başlayan ilk celseye dönemin öfkeli gençleri de seyirci olarak katılır. mahkeme, 3 mayıs 1944'e ertelenir.
mahkeme salonundaki öfkeli gençler tıpkı bugün de olduğu gibi fişlenip polis gücüyle dövülür. üsteğmen rütbesiyle gösterilere katılan alparslan türkeş bu durumu ""3 mayıs günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler" der.
peki nedir bu turancılık - türkçülük ilkeleri;
- emre mutlak itaat gerekir. disiplinsiz insanlarla bu dava yürümez. her konuda örnek (ideal) türklerle davamız yürür.
- türkler özüne dönmelidir. çok çalışmalıdır, türk türkü kayırmalıdır.
- dokuz ışık, türk'ün ülküsüdür.
- insanlığın en şerefli ailesi (ırkı) türklerdir.
- ülkücüler (kendilerine böyle diyorlar), ne uşak olurlar ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı hedeflerler. ülkücüler, şerefli türk bayrağının taşıyıcılarıdır.
- türk'ün en büyük yeteneği teşkilatlanma yeteneğidir. teşkilatlar kurulacak.
- fikir, iman, ülkü... bir türkün yaşamsal gayesi ve ebedi aşkıdır.
- ülküsüz insan çamur gibidir. ona ruh üflenmemiştir.
- türk töresi, türkün ayrılmaz parçasıdır.
- hürriyetin tek garantisi mülkiyettir (devlettir).
- ahlakımızın temeli müslümanlık ve türklüktür.
- bölünme kabul edilemez. büyük türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz.
yukarıdaki ilkelerin çoğu alparslan türkeş'e aittir. bazen mustafa kemal atatürk'ün de fikirleri benimsenmiştir. bu çok pragmatiktir ve iki yüzlülüktür. alparslan türkeş'in dokuz ışık doktrini olarak bilinen ülkücülüğün ilkeleri milliyetçi hareket partisi'nin parti programı olmuştur.
dokuz ışık doktrini, temelinde çarpıktır. apollonik bir ismi vardır. kültür tarihi açısından bakıldığında türk kültürü-mitolojisi hakkında hiçbir şey bilmedikleri ortadadır. bu korkuları 'küresel' sisteme anti tez olarak 'tam kapanma, tek ırk' gibi mussolini faşizanlığı derecesinde ilkelerle dile getirilmektedir. ama vikipedi'yi açıp okursanız 'türk kürt kardeştir; faşizm, marksist kapitalizmin dejenere olan bir yoludur" gibi söylemler var.
yani bi şu tezlere bak bir de şimdi ki mhp'nin haline. akp gibi vasıfsızlar partisi nasıl bunca organizasyonu yaptı? ak parti, tam bir askeri örgüttür. fişleme yapıyor, ajanlık yapıyor, ayasofya'yı cami yapıyor, rüşvet ve karapara aklama var, sosyal yardım adı altında kendi yandaşlarını besliyor, ne tesadüf ki alparslan türkeş'in bütün tezlerinin anti tezi akp.
alparslan türkeş, önce türkçülük sonra islam diyor; akp önce din kardeşliği diyor.
türkeş, önce köylüler kalkındırılmalı diyor; akp tarım bakanı şirket danışmanı çöıkıyor. tarım arazileri peşkeş çekiliyor, çiftçi borçlandırılıyor, çiftçinin su ihtiyacını karşılayan derelere hes barajları kuruluyor, çifçiye su sayacı takılıyor.
türkeş, sanayileşmeliyiz diyor; akp var olan fabrikalarımızı da satıyor.
türkeş, türk töresi diyor; akp şeriat diyor.
türkeş, bölünme kabul edilemez türk ve kürt kardeştir diyor; akp başkanı bop eş başkanıyım diyor.
isme bak 'dokuz ışık' tam bir apollonik isim. apollon kim? klasisizm de güneş tanrısı.
derdi türklük olan biri kendi doktrinine, niye batı toplumunun derinden bağlandığı grek mitolojisine atfen bir isim seçer ki. askerlikle sembolizm çok önemlidir. batılılar neden ürettikleri rokete grek mitolojisinden isim veriyor? çünkü herifin özü bu. uzaya atılan ilk roketin adı ne? apollo değil mi?
türk roketlerinin, tanklarının ismi nedir? pars, kaplan, atmaca değil mi? nerde yaşar bu hayvanlar? batı'da yaşamaz mesela.
ak partinin sembolü ne? ampül ya ampul. ampulü kim keşfetti edison değil mi? siz hiç tesla ve edisonu fonlayan jp morgan diye birini duydunuz mu? (bkz: john pierpont morgan)
hani sürekli ekonomik krizler çıkartan, altın fiyatlarında manipülasyon yapan londranın en zengin finans kurumu.
tesla, etrafı aydınlatacak bir icat yapıyor. morgan diyor ki, bunu neresine sayaç takıcaz? tesla'nın projelerini desteklemeyi bırakıyor, hatta kendisine destek bulamasın diye piyasayı domine ediyor, teslayı yalnızlaştırıyor. bugün tesla kimin markası? elon musk'ın değil mi? elon musk'ı kim fonluyor? jp morgan değil, abd'nın teknoloji daire başkanlığı fonluyor. elektrik bağımlılığı üzerine çok büyük bir savaş dönüyor londra bankerleri ile ulsu devletler arasında.
gelelim edison'a. ampulü keşfediyor, sayaç da takılabiliyor kablonun ucuna, tam jp morgan'ın istediği sistem. ama ampüller tükenmiyor. herkes 2 veya 3 tane alıyor ömür boyu kullanıyor. dönemin elektrik şirketleriyle toplantı yapıyorlar; planlı eskitme sistemini devreye koyuyorlar. tesla'nın modeli kablosuzdu, sayaç takılamıyordu, büyüktü, halka satılamazdı. bugün bizim kulağımıza yeni gelen 'kablosuz şarj teknolojisi' yaklaşık 180 yıl önce tesla'nın keşfidir.
kendisine bilim insanıyım diyen bu beyaz yakalar boşuna çalışıyor. dünya'da keşfedilecek çok az şey kaldı; mikroskobik dünya, su altı araştırmaları, genetik ve ölümsüzlük ve kozmoz-uzay araştırmaları tam gaz devam ediyor. her datum veritabanından anahtar kelimelerle bulunup çıkarılıyor, önümüze geliyor. artık hekimler bile kendilerini 'teknisyen' olarak hissediyor. hekimlik hani en büyük sanattı?
teknoloji içimizdeki doğa sevgisini ve sanatçı kişiliği yok ediyor. bu yüzden saçma salak ideolojiler uyduruyoruz ve sanki dünya'daki tek gerçek bu ideolojiymiş gibi ona bağlanıyoruz. dünya'da başka bir savaş var. artık cephe savaşları yok; toplumlar intihar ettiriliyor artık. bak japonya'ya. abd, neden atom bombası attı japonya'ya. büyük bir kin ve nefret var asyalılara ve afrikalılara. nerden geliyor bu kin-ırkçılık? antikçağ'dan beri batı toplumlarının içine işleyen kölelik kurumundan.
türkler'de kölelik sistemi var mı? yok tabi ki de. o yüzden biz batı'lı olamıyoruz. -mış gibi yapıyoruz. alparslan türkeş de -mış gibi yapıyor. arada kalmış. batı ülkeleri gibi teknolojik olarak gelişmek istiyor ama bir yandan da islamiyeti savunuyor. o maya tutar mı? tutmaz.
batı'da ne oldu? re-naissance yani latin dillerinde re- eki ne demektir? tekrar, döngü demektir. o zaman rönesans nedir? bugün islam dünya'sı diye zorlama bir tabirle üzerine konulmak istenen fars bilgi mirasıdır, iskenderiye kütüphanesidir, antikçağ'ın bilgi ve kültür merkezi sümer-babil-iran'dır, zerdüştlüktür değil mi? (bkz: ardavirafname)
ama modern batılılar antik yunanlara babilden geçen bilgiyi özümser, öyle kabul eder. klasisizm diyoruz buna, neden? klasik demek bir şeyin zirve noktasıdır çünkü.
peki teknoloji napıyordu sanatı öldürüyordu? kubizm akımı niye çıktı? fotoğraf makinesi icat olundu. her şeyi gerçekçi, gölgeli bir şekilde çizen naturalist sanat bitti, kubizm çıktı. niye? çünkü kubizm de cisimlerin şekilleri çarpıktır; fotoğraf makinelerinin çekemeyeceği bir görüntüdür değil mi?
başlarım türkçülüğünüze be. uyanın biraz. türkler hala kültür tarihi konusunda batılı kaynaklara muhtaç. mustafa kemal atatürk bunu gördüğü için türk tarih kurumunu ve türk dil kurumunu kurmuş.
ne bizansı, ne osmanlısı? senin kültür tarihin taaa sümere kadar gidiyor. en eski türk yazısı tamgalardır. millet yazıya geçmemişken sen tamgalarla mülkiyet hakkını koruyordun. hem de batılılar gibi çit çekerek bahçe yaparak değil; büyük bir kayanın üzerine ailenin tamgasını kazıyordun.
ben şu cahil halimle üsteğmen alparslan türkeş'ten daha iyi ülküler üretebiliyorum, kabul edin.
devamını gör...
kakaolu süt
içerken dikkat etmenizi tavsiye edeceğim süttür efendim zira lekesi çıkmıyor!
devamını gör...
z kuşağının sözlüklerin kalitesini düşürmesi
40 yaşında bir dinozor olarak diyorum ki, z kuşağı umuttur.
devamını gör...
anestezi
ağrı hissine karşı duyarsızlaşmanın olması için cerrahi öncesi yapılan işlemdir. estezi yani (aesthētos) "hissetmek" durumunun olmamasıdır.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
merhabalar sevgili portakallar!
yeni yayın konseptimizi duyurmaya geldim!
aslında bu hafta için aklımda başka fikirler vardı ki yine dış minnakların* oyununa geldim ve fikir değişikliğine giderek konseptimizi "kent/şehir şarkıları" olarak belirledim.
"peki ne demek istiyorsun sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu, ne demek kent şehir şarkıları, neden bu konsept?" diyenler için;
efendim malumunuz, yanımızda olmayıp başka şehirlerde yaşayan sevdiklerimiz ve bunların yanında; gidemediğimiz ama gidip görmek istediğimiz, küçük ya da büyük bir şekilde yaşanmışlığı, anısı olan, çok sevdiğimiz ya da gidince çok seveceğimiz şehirler var. madem bu şehirler var onların şarkıları olmasın mı? "olsun" diyenleri perşembe günü 22.00'da radyoya bekliyorum öyleyse!

lafı yine çok uzattım biliyorum ama yine de son bir şey söyleyeceğim:
bu konsepti seçerken şarkı sorunu yaşar mıyım diye çok korktum ancak şöyle üstün körü bir araştırınca şehir ismi geçen, şehirlere yazılan onlarca şarkı olduğunu gördüm. sizler de, sizin için anısı olan, görmek istediğiniz veya görünce vurulduğunuz ya da dinlediğinizde orada olmak istediğiniz şehirlerin şarkılarını anons etmek isterseniz eğer, bu hafta tam sırası!
kayıt göndermek için son günümüz çarşamba, kayıtları discord ya da mail üzerinden alıyorum. aklınıza takılan bir şey olursa bir mesaj uzağınızdayım. sevgiler, kalpler ve balonlar efendim.
ps: afiş için "elinin beceriksizliği ile sen yapamazsın, çekil ben yaparım" diyen sevgili cenk'in arka bahçesi'ne çokça fazlaca teşekkürler.
yeni yayın konseptimizi duyurmaya geldim!
aslında bu hafta için aklımda başka fikirler vardı ki yine dış minnakların* oyununa geldim ve fikir değişikliğine giderek konseptimizi "kent/şehir şarkıları" olarak belirledim.
"peki ne demek istiyorsun sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu, ne demek kent şehir şarkıları, neden bu konsept?" diyenler için;
efendim malumunuz, yanımızda olmayıp başka şehirlerde yaşayan sevdiklerimiz ve bunların yanında; gidemediğimiz ama gidip görmek istediğimiz, küçük ya da büyük bir şekilde yaşanmışlığı, anısı olan, çok sevdiğimiz ya da gidince çok seveceğimiz şehirler var. madem bu şehirler var onların şarkıları olmasın mı? "olsun" diyenleri perşembe günü 22.00'da radyoya bekliyorum öyleyse!

lafı yine çok uzattım biliyorum ama yine de son bir şey söyleyeceğim:
bu konsepti seçerken şarkı sorunu yaşar mıyım diye çok korktum ancak şöyle üstün körü bir araştırınca şehir ismi geçen, şehirlere yazılan onlarca şarkı olduğunu gördüm. sizler de, sizin için anısı olan, görmek istediğiniz veya görünce vurulduğunuz ya da dinlediğinizde orada olmak istediğiniz şehirlerin şarkılarını anons etmek isterseniz eğer, bu hafta tam sırası!
kayıt göndermek için son günümüz çarşamba, kayıtları discord ya da mail üzerinden alıyorum. aklınıza takılan bir şey olursa bir mesaj uzağınızdayım. sevgiler, kalpler ve balonlar efendim.
ps: afiş için "elinin beceriksizliği ile sen yapamazsın, çekil ben yaparım" diyen sevgili cenk'in arka bahçesi'ne çokça fazlaca teşekkürler.
devamını gör...
türk kahvesinin yanına en çok yakışan şey
sade türk kahvesi ve sade soda
devamını gör...