erdoğan'ın bir sonraki seçimde kazanamayacak olması
if voting made a difference, they wouldn’t let us do it.
oy vermek bir şeyleri değiştirseydi, oy vermemize izin vermezlerdi.
ingiliz ya da amerikan bir yazarın sözüydü. aklımda mark twain diye kalmış, emin değilim.
düzeltme: emma goldman'a ait bir sözmüş. oglalalakota nickli yazarımız uyardı sağ olsun.
oy vermek bir şeyleri değiştirseydi, oy vermemize izin vermezlerdi.
ingiliz ya da amerikan bir yazarın sözüydü. aklımda mark twain diye kalmış, emin değilim.
düzeltme: emma goldman'a ait bir sözmüş. oglalalakota nickli yazarımız uyardı sağ olsun.
devamını gör...
yazarların çocuklarını affetmeyeceği konular
çocuğum yokken buna yorum yapmam ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum ama gözlemlediğim kadarıyla, çok çok uç şeyler olmadığı sürece anne/baba çocuğunu bir şekilde affediyor günün sonunda.
ya da belki affetmek yanlış tabir oluyor bu durumda, bağını kopartmıyor demek daha doğru sanırım.
ince bir çizgi var, affetmeyip, sırt çevirince daha kötü şeyler yapabilir, ya da affedip, nasılsa arkamda ailem var diyip, daha kötüsünü yapmaya devam edebilir. bu noktaya gelene kadar, her adımında, müdahaleci değil ama takipçi olmak gerekiyor bence. o ana kadar hiçbir şey yapma, görme, duyma sonra her şey bitince sırt çevir.
çocuklar çok uç noktalar dışında bence ebeveynin yansımasıdır. o yüzden o noktaya hep beraber geldiniz. suçu tek kişinin üstüne atmak bencilce. affedemiyorsan, kendini de affetme.
not: iyi ebeveynlerin çocukları da büyük hatalar yapabilir tabii. fakat, istisnalar kaideyi bozmaz.
ya da belki affetmek yanlış tabir oluyor bu durumda, bağını kopartmıyor demek daha doğru sanırım.
ince bir çizgi var, affetmeyip, sırt çevirince daha kötü şeyler yapabilir, ya da affedip, nasılsa arkamda ailem var diyip, daha kötüsünü yapmaya devam edebilir. bu noktaya gelene kadar, her adımında, müdahaleci değil ama takipçi olmak gerekiyor bence. o ana kadar hiçbir şey yapma, görme, duyma sonra her şey bitince sırt çevir.
çocuklar çok uç noktalar dışında bence ebeveynin yansımasıdır. o yüzden o noktaya hep beraber geldiniz. suçu tek kişinin üstüne atmak bencilce. affedemiyorsan, kendini de affetme.
not: iyi ebeveynlerin çocukları da büyük hatalar yapabilir tabii. fakat, istisnalar kaideyi bozmaz.
devamını gör...
sürüş zevkinin en yüksek olduğu araç
teknolojik aksamlardan falan bahsetmiyorsak, gm'in özellikle 90"lı yıllarda ürettiği cadillac araçlardır. eski tabirle yayla gibi araçlardır, şimdiki kutudan bozma çıtkırıldım oyuncaklara benzemezler. sürüş keyfi bambaşkadır, uzun yol konforu çok yüksektir.
iki kapıılılarda cadillac eldorado, 4 kapılılarda cadillac deville modelleri favori modellerim.
bestcarmag.com/gallery/1994...
iki kapıılılarda cadillac eldorado, 4 kapılılarda cadillac deville modelleri favori modellerim.
bestcarmag.com/gallery/1994...
devamını gör...
davud yıldızı
iki üçgenin ters ve düz olarak üst üste gelmesi ile oluşan altı köşeli yıldızdır. heksagram da denir. yahudi inancına göre davud yıldızı, davud kalkanı (magen david), islam inancına göre süleyman mührü olarak anılır. binlerce yıldır farklı inanç ve medeniyetler tarafından kullanılmaktadır.
bu sembolün niyeyse benim nazarımda farklı bir yeri var. çok etkiliyor beni. küçük bir çocukken her yere çiziyordum bunu.
bu sembolün niyeyse benim nazarımda farklı bir yeri var. çok etkiliyor beni. küçük bir çocukken her yere çiziyordum bunu.
devamını gör...
normal sözlük kulüpsüzler kulübü
bütün kulüpler kapanın elinde kaldığı ve kendimi bir türlü bir yere ait / yetkin hissedemediğimden, ben ve benim gibiler için açmayı düşündüğüm mis gibi kulüp..
müzik dendiğinde viking metal ile zikirli ilahiyi aynı potada eritiyorsan buyur gel, bizdensin..
edebiyat konusunda yerde cin alikitabı bulsan öpüp alnına değdirip yüksek bir yere koyacak kadar içli misin, gel seni muhasip yapalım, üyelik kesmez.
sinema dendiğinde stalker ile atla gel şaban senin için aynı seyir zevkini veriyorsa boşuna israf etme kendini öbür kulüplerde, üzerler seni bize gel.
hayvanları çok seviyor ama eve aldığın hayvan senin yüzünden 10 gün sonra intihar mı ediyor? sorun sende değil inan, çık gel çare buluruz.
bilim teknoloji vs konularında anca kumandanın pilini değiştirecek kadar mı yetkinsin, sıkma canını ben o işi de yapamıyorum, aramızda ayarlarız bişiler çık gel.
isteyene başkanlık verilir, isteyene üyelik devredilir, 5 dakikada teslim edilir.
hey maaşallah, kulübe gel!
edit : faaliyetler ne olacak türü sorular geliyor, toplu cevap vereyim, hiç!
"yok telegram kuralım, yok discordda 25 saat kitap okuyalım, yok her cuma akşamı video konferans yolu ile hayatın anlamını bulalım, yok her sabah 500 mekik çekelim" türü hiçbişi yok, ve olmayacak da, size sözümdür..
ha anca arada bir buraya bakıp, "hacı kurbanı naptın?" diye hal hatır sorarız o kadar, kim uğraşacak ya öbür türlü?
edit 2: lütfen aidenjude denilen ajan provakatörü ciddiye almayın, tek kuruş para yok, olsa da size vermeye niyet yok. çay markası var 3 tane, anca o? jdkkdkd
müzik dendiğinde viking metal ile zikirli ilahiyi aynı potada eritiyorsan buyur gel, bizdensin..
edebiyat konusunda yerde cin alikitabı bulsan öpüp alnına değdirip yüksek bir yere koyacak kadar içli misin, gel seni muhasip yapalım, üyelik kesmez.
sinema dendiğinde stalker ile atla gel şaban senin için aynı seyir zevkini veriyorsa boşuna israf etme kendini öbür kulüplerde, üzerler seni bize gel.
hayvanları çok seviyor ama eve aldığın hayvan senin yüzünden 10 gün sonra intihar mı ediyor? sorun sende değil inan, çık gel çare buluruz.
bilim teknoloji vs konularında anca kumandanın pilini değiştirecek kadar mı yetkinsin, sıkma canını ben o işi de yapamıyorum, aramızda ayarlarız bişiler çık gel.
isteyene başkanlık verilir, isteyene üyelik devredilir, 5 dakikada teslim edilir.
hey maaşallah, kulübe gel!
edit : faaliyetler ne olacak türü sorular geliyor, toplu cevap vereyim, hiç!
"yok telegram kuralım, yok discordda 25 saat kitap okuyalım, yok her cuma akşamı video konferans yolu ile hayatın anlamını bulalım, yok her sabah 500 mekik çekelim" türü hiçbişi yok, ve olmayacak da, size sözümdür..
ha anca arada bir buraya bakıp, "hacı kurbanı naptın?" diye hal hatır sorarız o kadar, kim uğraşacak ya öbür türlü?
edit 2: lütfen aidenjude denilen ajan provakatörü ciddiye almayın, tek kuruş para yok, olsa da size vermeye niyet yok. çay markası var 3 tane, anca o? jdkkdkd
devamını gör...
kafa sözlük ocak ve şubat ayı istatistiklerindeki düşüş
yanlış bir değerlendirmedir zira tanım sayısı ocak ayında aralık ayına göre yükselmiştir. şubat sonunda da ne olacağı belli değildir daha şubat'ın başı.
yeni üye konusunda bir düşüş yaşanmış o da normal. çaylaklık sistemi vs. devreye girdi. üye olacak büyük bir kısım zaten aralık ayında üye olmuştu. tabii aralık ayında o kadar yüksek olmasının sebebi olarak ekşi sözlük ve orada sözlükten bahsedilmesi gösterilebilir.
yeni üye konusunda bir düşüş yaşanmış o da normal. çaylaklık sistemi vs. devreye girdi. üye olacak büyük bir kısım zaten aralık ayında üye olmuştu. tabii aralık ayında o kadar yüksek olmasının sebebi olarak ekşi sözlük ve orada sözlükten bahsedilmesi gösterilebilir.
devamını gör...
obsesyon
bir durumun veya şeyin gerekli olmadığı halde zihinde yer kaplaması ve kimi zaman bu durum duygu ve hayat sürdürebilirliğine olumsuz etki bırakma hali.
takıntı olumlu karşıladığımız bir durum değil çoğu zaman. artık bazı şeyleri "bırakmayı" bazı şeyler için "beklemeyi" bazı şeyleri "zamana yaymayı" hayata eklemek gerek.
-elimizde olmayan durumları,
-ikinci veya üçüncü şahıslara bağlı olumsuz sonuçlanan durumları,
-kendi alanımız olmayan konuları / kurumları takıntı haline getirdiysek vs.
zihnimizden "bırakmak" gerekir.
bize bağlı şeylerde elimizden geleni yaptıysak olumsuz sonuçlandıysa bırakmak gerekir. olumsuz değilse sonucun netleşmesi için, bize bağlı olmayan şeyi/durumu sonuç gelinceye kadar rafa kaldırmak gerekir. yani unutmadık ama takıntı haline de gelmedi. bu "beklemek"tir.
bazı şeyler vardır, bize bağlıdır, bizim yapmamız gerekiyordur. gücümüz nispetinde orantılarız ve zaman dilimlerine böleriz. "3 haftada yapılacak, 5 ayda ayda bir defa olacak şekilde yapılacak" gibi... bu, "zamana yaymak" tır.
böylece kişi zamanı ve kendini zeminde tanır.
ilk çalışmalar denemedir, kendimizin yapabildiklerini/yapamadıklarını görmemizi kendimizi ona göre yeniden yeniden düzenlememizi sağlar.
bize bağlı olmayan hiçbir noktada kimseyi ve kendimizi suçlamadan çözüm odaklı oluruz. yapamadığımız ama yapmayı istediğimiz durumlarda hedef ve adımları minik hale getiririz. mesela "dil öğrenmek için instagram sayfası takip edip önümüze denk geldikçe geçmeden o paylaşımı inceleyeceğim" gibi...*
takıntı olumlu karşıladığımız bir durum değil çoğu zaman. artık bazı şeyleri "bırakmayı" bazı şeyler için "beklemeyi" bazı şeyleri "zamana yaymayı" hayata eklemek gerek.
-elimizde olmayan durumları,
-ikinci veya üçüncü şahıslara bağlı olumsuz sonuçlanan durumları,
-kendi alanımız olmayan konuları / kurumları takıntı haline getirdiysek vs.
zihnimizden "bırakmak" gerekir.
bize bağlı şeylerde elimizden geleni yaptıysak olumsuz sonuçlandıysa bırakmak gerekir. olumsuz değilse sonucun netleşmesi için, bize bağlı olmayan şeyi/durumu sonuç gelinceye kadar rafa kaldırmak gerekir. yani unutmadık ama takıntı haline de gelmedi. bu "beklemek"tir.
bazı şeyler vardır, bize bağlıdır, bizim yapmamız gerekiyordur. gücümüz nispetinde orantılarız ve zaman dilimlerine böleriz. "3 haftada yapılacak, 5 ayda ayda bir defa olacak şekilde yapılacak" gibi... bu, "zamana yaymak" tır.
böylece kişi zamanı ve kendini zeminde tanır.
ilk çalışmalar denemedir, kendimizin yapabildiklerini/yapamadıklarını görmemizi kendimizi ona göre yeniden yeniden düzenlememizi sağlar.
bize bağlı olmayan hiçbir noktada kimseyi ve kendimizi suçlamadan çözüm odaklı oluruz. yapamadığımız ama yapmayı istediğimiz durumlarda hedef ve adımları minik hale getiririz. mesela "dil öğrenmek için instagram sayfası takip edip önümüze denk geldikçe geçmeden o paylaşımı inceleyeceğim" gibi...*
devamını gör...
baba
çok özledim. çok. kelimelerle tarif edemem. o yüzden uğraşmayacağım boşuna.
nereye gitti bilmiyorum. bir yere gitti mi onu da bilmiyorum. bu dünyada olmadığını, bir daha onunla olamayacağımı artık alıyor aklım. ne kadar zamanım kaldıysa geriye, yanımda, yöremde olmayacağını artık, biliyorum. onu bir daha göremeyeceğimi, ne kadar özlersem özleyeyim ona bir daha sarılamayacağımı, bir daha onunla tartışamayacağımı, her defasında yemek arasında almak zorunda olduğu ilacı unutması yüzünden ona yarı şaka yarı ciddi takılamayacağımı, şarkı söylemesini, kuran okumasını dinleyemeyeceğimi, spor müsabakalarında çocuk gibi heyecanlanmasını izleyemeyeceğimi, kokusunu duyamayacağımı kabul ettim. ettim etmesine ama içimdeki boşluğu neyle dolduracağımı hala bilmiyorum. bu boşlukla yaşamıma devam etmek zorundaysam buna nasıl alışacağımın, bunun alışılabilir bir şey olup olmadığının cevabını hala arıyorum.
fotoğraflarına baktım bugün. moralim bozuktu, modum düşüktü. bir iki video var. son zamanlarından. onlara bakmadım bilerek. eski fotoğraflarına, kocaman gülümsemesine, herkese neşe saçan, herkesi yükselten hallerine baktım. iyi gelmedi. yokluk, hiçlik, bir daha asla durumu öyle anılarla, fotoğraflarla falan hafifleyen bir şey değil. değilmiş. zamanla zaten anılar da silinecek kafamdan biliyorum. sesini, kokusunu, mimiklerini, teninin dokusunu unutacağım. belki zorlayacak buna rağmen hatırlayamayacak kadar uzun süre yaşayacağım.
ya boşluk? boşluğunu da unutabilecek miyim? bu boşlukla barışabilecek miyim?
nereye gitti bilmiyorum. bir yere gitti mi onu da bilmiyorum. bu dünyada olmadığını, bir daha onunla olamayacağımı artık alıyor aklım. ne kadar zamanım kaldıysa geriye, yanımda, yöremde olmayacağını artık, biliyorum. onu bir daha göremeyeceğimi, ne kadar özlersem özleyeyim ona bir daha sarılamayacağımı, bir daha onunla tartışamayacağımı, her defasında yemek arasında almak zorunda olduğu ilacı unutması yüzünden ona yarı şaka yarı ciddi takılamayacağımı, şarkı söylemesini, kuran okumasını dinleyemeyeceğimi, spor müsabakalarında çocuk gibi heyecanlanmasını izleyemeyeceğimi, kokusunu duyamayacağımı kabul ettim. ettim etmesine ama içimdeki boşluğu neyle dolduracağımı hala bilmiyorum. bu boşlukla yaşamıma devam etmek zorundaysam buna nasıl alışacağımın, bunun alışılabilir bir şey olup olmadığının cevabını hala arıyorum.
fotoğraflarına baktım bugün. moralim bozuktu, modum düşüktü. bir iki video var. son zamanlarından. onlara bakmadım bilerek. eski fotoğraflarına, kocaman gülümsemesine, herkese neşe saçan, herkesi yükselten hallerine baktım. iyi gelmedi. yokluk, hiçlik, bir daha asla durumu öyle anılarla, fotoğraflarla falan hafifleyen bir şey değil. değilmiş. zamanla zaten anılar da silinecek kafamdan biliyorum. sesini, kokusunu, mimiklerini, teninin dokusunu unutacağım. belki zorlayacak buna rağmen hatırlayamayacak kadar uzun süre yaşayacağım.
ya boşluk? boşluğunu da unutabilecek miyim? bu boşlukla barışabilecek miyim?
devamını gör...
unutulmayan lise anıları
kendime not: aslında birkaç tane var ama zamanla editlemeyi düşünüyorum*.
11. sınıftayken sınıfça kendi kendimize bi karar almıştık. herkes çay ve kahve içmeyi çok seviyordu ve okulun kantini bulunduğumuz kattan 5 kat aşağıda bulunuyordu. anlayacağınız tam bir eziyetti kantine gitmek. o yüzden biz de sınıfça kettle almaya karar verdik. normalde yasaktı tabikii ama kendi aramızda para toplayıp lila çok güzel bi kettle almıştık*yaklaşık 6-7 ay boyunca bütün sınıf kullandık. nescafe, çay, bitki çayı ya da normal kahve falan getiriyorduk ve herkes canı istediğinde hazırlıyordu bi şeyler kendine, bisküvilerimiz bile doluydu bittikçe yeniliyorduk. ama bi gün arama yapılacağını öğrendik, onların asıl amaçları telefon varsa toplamaktı tabii. biz de o gün öğrenmiştik yani aramadan beş on dakika önce falan ve unutmuşuz kettle’ı daha düzgün bi yere saklamayı. okulun müdürü, müdür yardımcısı, rehber öğretmeni ve en korktuğumuz hocalardan bir iki tanesi aramaya başladılar ve zaten ilk dolapta buldular güzelim kettle’ımızı. aldılar ve öğretmenler odasında kendileri kullanmaya başladılar daha sonra*çok üzülmüştük ama güzel bi anı oldu yine de bizim için.
11. sınıftayken sınıfça kendi kendimize bi karar almıştık. herkes çay ve kahve içmeyi çok seviyordu ve okulun kantini bulunduğumuz kattan 5 kat aşağıda bulunuyordu. anlayacağınız tam bir eziyetti kantine gitmek. o yüzden biz de sınıfça kettle almaya karar verdik. normalde yasaktı tabikii ama kendi aramızda para toplayıp lila çok güzel bi kettle almıştık*yaklaşık 6-7 ay boyunca bütün sınıf kullandık. nescafe, çay, bitki çayı ya da normal kahve falan getiriyorduk ve herkes canı istediğinde hazırlıyordu bi şeyler kendine, bisküvilerimiz bile doluydu bittikçe yeniliyorduk. ama bi gün arama yapılacağını öğrendik, onların asıl amaçları telefon varsa toplamaktı tabii. biz de o gün öğrenmiştik yani aramadan beş on dakika önce falan ve unutmuşuz kettle’ı daha düzgün bi yere saklamayı. okulun müdürü, müdür yardımcısı, rehber öğretmeni ve en korktuğumuz hocalardan bir iki tanesi aramaya başladılar ve zaten ilk dolapta buldular güzelim kettle’ımızı. aldılar ve öğretmenler odasında kendileri kullanmaya başladılar daha sonra*çok üzülmüştük ama güzel bi anı oldu yine de bizim için.
devamını gör...
yalnız olmadığını bilmek
çoğu zaman sandığım, belki inandığım, belki de kendimi kandırdığım düşünce. ama benim için kesin olan ise her defasında sonucun hüsran olmasıdır.
devamını gör...
andımızın kaldırılma sebebi
konunun siyasi yönünden bağımsız olarak;
çocukları sıraya dizip herhangi bir şeyi bağırarak okutmanın zorunlu olması gereksizdir.
edit: tanım numaramı yapıştırıp bana hewal diyip abuk subuk yazı yazan arkadaşa ithafen; türküm ve atatürk'ün izindeyim. yani aynı takımdayız. açıkça yazmışız siyasetten bağımsız diye. gereksiz dediğim şey söyleniş şekli. andımızın içeriği değil. şekilci eğitim sistemini sizin gibi okuduğunu anlamayan, yazı yazmayı bilmeyenler çıkmasın diye eleştirdik.
çocukları sıraya dizip herhangi bir şeyi bağırarak okutmanın zorunlu olması gereksizdir.
edit: tanım numaramı yapıştırıp bana hewal diyip abuk subuk yazı yazan arkadaşa ithafen; türküm ve atatürk'ün izindeyim. yani aynı takımdayız. açıkça yazmışız siyasetten bağımsız diye. gereksiz dediğim şey söyleniş şekli. andımızın içeriği değil. şekilci eğitim sistemini sizin gibi okuduğunu anlamayan, yazı yazmayı bilmeyenler çıkmasın diye eleştirdik.
devamını gör...
stagnan hipoksi
iskemik hipoksi olarak da bilinen oksijen basıncı ve hemoglobin seviyesin normal iken kan akımının yetersiz olmasına bağlı dokulara oksijen ulaşamaması ile karakterize hipoksi türüdür.
devamını gör...
kimsesizler mezarlığı
mezarlıkların en bir hüzünlüsü.
devamını gör...
13 mayıs 2021 normal sözlük bayramlaşması
kafa sözlük'te ilk bayramım. evde kalacağımız ve evde geçirilecek son bayram olmasını temenni ederim. bu bayramda da sağlık bizimle beraber olsun.
devamını gör...
evrim teorisi
ulan.
bilimden, incir çekirdeğinin hacmini dolduracak kadar bir şey kapamamış tipler çıkıyor, sırf adında "teori" geçiyor diye kanıtlanamamış diyorlar. sever misin, sabaha mı bırakırsın!
bilimden, incir çekirdeğinin hacmini dolduracak kadar bir şey kapamamış tipler çıkıyor, sırf adında "teori" geçiyor diye kanıtlanamamış diyorlar. sever misin, sabaha mı bırakırsın!
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
hayırlı uğurlu olsun. depeche mode, the cure falan gibi gruplardan parçalar çalan birilerini de dinlemek dileğiyle...
devamını gör...
yazarların kendine yakın hissettiği şirinler karakteri
somurtkan şirin.
devamını gör...
saygı hakkında dile getirilmeyenler
saygı kaybedilir bence. başta hiç tanımadığın bir insana dahi olsa saygın vardır. fakat zaman ilerledikçe ya da bir şekilde yanlış hareket gördüğünde saygını da kaybedersin.
devamını gör...

