şuraya bi vicdan azabı bırakayım, kendi imalatım hem. o anlar*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dün şapşalın birinden aldığım tariftir. tabii ben yapacağımı yapıp ekstra bir malzeme de ekledim ama olsun. bence tadı gayet güzeldi. "ağız tadına s*çym" diye lafı da yiyince daha bir güzel oldu tabii. *

öncelikle efendim istediğiniz sayıdaki yumurtayı bir kaba kırıyorsunuz. içine birkaç damla sütle birlikte, istediğiniz baharatlardan ekleyip pofuduk pofuduk bir yapıya gelene kadar çırpıştırıyorsunuz.

o esnada önceden tavaya attığınız- atmadınız mı? e aferin onu da mı ben söyleyeceğim? şaka şaka, gülün diye. *
işte neyse, tavaya bir küp tereyağı atıyorsunuz, erimeye bırakıyorsunuz yumurta bulutumsu olurken. şimdi geldik benim mükemmel ötesi malzememe; yoğurt! evet, yoğurt! iki çay kaşığı yoğurt ekledim ben bu tarife, gayet de güzeldi. dilerseniz siz de ekleyebilirsiniz.

sonrası zaten pişirmek ve gömmek. yanına limonlu, zeytinyağlı baharatlı bir domates şeysi de önerildi de o yorucu. boş verin onu.
mars'la keyifli saatler'in sonuna geldik. yayında ve yapımında emeği geçen herkese teşekkürler, galp.
devamını gör...

hangi melek olduğu muamma olan melektir.
okunmadan verilen seri oyun hiçbir kıymeti yoktur. ara ara gözüme kestirdiğim yazarları stalklayarak sadece beğendiğim tanimlarına oy verdiğim oldu. kimisinin yazdıkları ard arda hoşuma gitti, oyum bol oldu, kimisinde sıfırcı hoca gibi profilden gerisin geriye çıktım.
bana da seri oy gelince, okuyunup okunmadığı anlaşıldığı için, kendi içimde yeri geldi teşekkür ettim, mutlu oldum, yeri geldi hiçbir önemi olmadı.
sözlüğün amacının sadece yazmak ve puan toplamak olmadığını, okumanın da kıymetli olduğunu bilen oylarda görüşmek dileğiyle.
devamını gör...

görmeyin.sosyal medyadan bakmayın.hiçbir yerden hiçbir şekilde gözünüz görmesin.inanın en etkili yollardan biri.
devamını gör...

"böyle tutunduk ama balkon demirleri yeterince sağlam mı? bakayım.. sallanıyor gibi. neyse ben dizlerimle balkon duvarından destek alayım en iyisi. ama sanki geçenlerde balkon duvarı yıkılmıştı da biri yere düşmüştü. düşmemiş miydi yoksa? böyle de yaşanmaz ki ya, içeri gidiyorum ben!"
devamını gör...

psikolog adayı olarak, şuan o kadar bir yığılma varki, ayrıyeten meslek yasası yok 'psikoloji mesleğinin' ve yüksek lisans yapmadığın takdirde en fazla cezaevlerinde çalışırsın psikolog ünvanıyla. özel yerler düşük ücretli bir şekilde çalıştırır ve senden iyi bir okuldan diploma olsun ister o yüzden bu mesleğin sadece ismi havalı. birde hayat koçu, yaşam koçu, hayatın iksirini veren instagram herbokologlar varken bu iş yaş.
devamını gör...

kendinizi kendinizden soyutlayıp bakmanızı istiyorum şimdi. fazla iplemeyen birine mesaj atıp duruyorsunuz. o anki hissiniz hırs. 'ben atmam' diyenler ise deli gibi 'acaba neden atmıyor' diye evin içinde dört dönüyor. altındaki asıl sebep, sen bu kadar ölüp biterken, onun o kadar da sallamamasını kendine yakıştıramıyorsun. baktığında mesaj atılanla ilgili bir durum yok. sorun aslında kendinsin.

istiyorsun ki ben öliyim, o bitsin. yanımdakini de çukura çekeyim. ama karşındaki bittiği andan itibaren sen ölen olmuyorsun. koşsun diyorsun. bunlar aslında hep insanın kendiyle olan sorunları. sevilenle bir alakası yok. şekliyle alakası var aslında. şimdi bu deyşik ne diyo diyenler baştan tekrar okusun.

ya da size kendini beğendirmek için şekilden şekle giren insanlar. gerçekliklerinden sapıp, kendini unutanlar. sırf sen seviyorsun diye bir şeyi yapanlar. samimiyetsizler. sen sev diye kendinden verenler. sonunun çıktığı yer, sonunda onu elde edebilmek. sonra kendine dönmeye başlamak ve karşındakini üzmek. bunların hepsi bencilce.
devamını gör...

mülk allah'ındır.
devamını gör...

beynin nikotin yoksunluğu tavan yapmışken belki de yoksunluk krizlerini unutmuşken insanın kendini zehirlemesiyle aldığı derin zevktir.
bir titreme ve ısınma eşlik eder.
devamını gör...

bazı insanlara çok yakışan aksesuar.
ben buna çok heveslendim ve gidip burnumu deldirdim. hem de ne kadar yakışacaktı, sanki kimliğimin tamamlayıcı parçasını keşfetmişim gibi. ama burnum sürekli hızmayı atıyordu, sanki kabul etmiyordu ve yara oldu.
bu kısa hevesim ve burnumdaki delik olaysız kapansın diye gece yatarken burnuma merhem sürüp sargı bezi yapıştırıp yattım bir süre. bir gece ansızın uyandım ve bir sigara yaktım. burnumdaki sargı bezi alev aldı. yanık palyaço burnumla 1 hafta gezerek bu pişmanlığın finalini yaptım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

fransız şair jacques prévert tarafından brest şehrinin bombalanması üzerine yazılmış; savaşın yalnızca şehirleri tahribata uğratmayacağını hüzünlü bir tesadüf ile kemiklerimize kazıyan şiir. barbara; yağmurun altındaki bilinmeyen kadın. sevgilisi ile sıkıca sarılıyor, savaş henüz sıyırıp geçmemiş şakaklarından ve uzak düşmemişler birbirlerinden. şiiri okurken orada öylece bu manzarayı izleyen kişiye dönüşüyor insan; bu mutlu manzaranın etkisinde kalmış ve bu tanımadığı iki insanın savaştan sağ çıkıp çıkmadığı hakkında merak ve hüzün duyan o şaire. savaş bizden pek çok şey götürür; doğduğumuz evler yıkılır, caddelerinde yürüdüğümüz şehirler yanar ve kimliksiz cesetlerin kokusu onlarca yıl havada asılı kalır fakat bir de küçük ölümler vardır, ayrı düşmüş insanlar ve brest'te ona ne olduğunu bilmediğimiz kadın; barbara. yunanlılar için barbara ismi 'yabancı' anlamına geliyor, tanışılmamış bir kadın için güzel bir isim seçmiş prévert. şiir, şairin paroles isimli derlemesinde bulunuyor ve çeviri sırasında şiirin ismi değişikliğe uğramamış.

teoman aktürel çevirisi:


anımsa barbara
yağmur yağıyordu o gün brest'te durmadan
yürüyordun gülümseyerek yağmur altında
şaşkın hayran sırılsıklam
anımsa barbara
siam sokağında rastladım sana
yağmur yağıyordu brest'te durmadan
gülümsüyordun
gülümsüyordum
tanımıyordum seni
sen de beni tanımıyordun

anımsa gene de anımsa o günü
unutma
saçağın altına sığınmış bir adam
adını ünledi
barbara
seğirttin ona doğru yağmur altında
şaşkın hayran sırılsıklam
atıldın kollarına
anımsa bunu barbara
sen diyorum diye de bana kızma
sen diyorum bütün sevdiklerime
ancak bir kez görmüşsem bile
sen diyorum bütün sevişenlere
tanımasam bile

anımsa barbara
unutma
o yumuşak mutlu yağmuru
mutlu yüzüne yağan
o mutlu kente yağan
denize yağan
tersaneye yağan
quessant gemisine yağan yağmuru

ah barbara
ne hırboluktur savaş
n'oldun şimdi sen
o demir o çelik o kan yağmuru altında
ya o adam n'oldu seni yürekten
kucaklayan
öldü mü kaldı mı n'oldu

ah barbara
yağmur yağıyor brest'te durmadan
eskiden nasıl yağıyorsa öyle
ama artık bildiğin gibi değil bura yok oldu her şey
yıkık bitik bir yas yağmuru şimdi yağan
demir çelik kan fırtınası bile değil
itler gibi kuyruğunu titreten
bulutlar yalnız bulutlar

brest'te sular boyunca yitip giden itler
çürümek için gidiyor uzaklara
hiçbir şey kalmayan brest'ten
çoook uzaklara



barbara

rappelle-toi barbara
ıl pleuvait sans cesse sur brest ce jour-là
et tu marchais souriante
é panouie ravie ruisselante
sous la pluie
rappelle-toi barbara
ıl pleuvait sans cesse sur brest
et je t'ai croisée rue de siam
tu souriais
et moi je souriais de même
rappelle-toi barbara
toi que je ne connaissais pas
toi qui ne me connaissais pas
rappelle-toi
rappelle-toi quand même ce jour-là
n'oublie pas
un homme sous un porche s'abritait
et il a crié ton nom
barbara
et tu as couru vers lui sous la pluie
ruisselante ravie épanouie
et tu t'es jetée dans ses bras
rappelle-toi cela barbara
et ne m'en veux pas si je te tutoie
je dis tu à tous ceux que j'aime
même si je ne les ai vus qu'une seule fois
je dis tu à tous ceux qui s'aiment
même si je ne les connais pas
rappelle-toi barbara
n'oublie pas
cette pluie sage et heureuse
sur ton visage heureux
sur cette ville heureuse
cette pluie sur la mer
sur l'arsenal
sur le bateau d'ouessant
oh barbara
quelle connerie la guerre
qu'es-tu devenue maintenant
sous cette pluie de fer
de feu d'acier de sang
et celui qui te serrait dans ses bras
amoureusement
est-il mort disparu ou bien encore vivant
oh barbara
ıl pleut sans cesse sur brest
comme il pleuvait avant
mais ce n'est plus pareil et tout est abimé
c'est une pluie de deuil terrible et désolée
ce n'est même plus l'orage
de fer d'acier de sang
tout simplement des nuages
qui crèvent comme des chiens
des chiens qui disparaissent
au fil de l'eau sur brest
et vont pourrir au loin
au loin très loin de brest
dont il ne reste rien.
devamını gör...

bu kadar bölücü , bu kadar kutuplaştırıcı çok az başlık gördüm.
devamını gör...

geçmiş zaman insanlarının sınama ve yanılmayla değersiz madenleri altına dönüştürme, hastalıkları iyileştirme ve sonsuz yaşama ulaşma uğraşlarına simya veya alşimi denir.
(kaynak: kimya kitabım.)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insanın hayal gücünün ürünü olan her şeyin bünyesinde muhakkak insandan izler taşıyacağını hatırlatmakla birlikte bireysel açıdan bakıldığında kimin tanrısı olduğuna göre değişecek durum.

insanlar nasıl tasvir ederse etsin; herkesin tanrısı kendisine benzer.
devamını gör...

cahillik geri kafalılıktır. insanlar kendi ayakları üzerinde durabildiklerinin farkında olmuyorlar ve bir şeylere birilerine bağımlı olarak yaşıyorlar.
saçmalıktır.
devamını gör...

her dizesi insanın yüreğine dokunan mükemmel bir attila ilhan şiiridir.

bir kişi nasıl bir insanın gülmesini cenazeye benzetebilir aklım almıyor. mükemmel bir tasvir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
anne ve yavru pisiler...
devamını gör...

ak parti iktidarının kendi kuyruğuna kendi elleriyle tenekeyi bağladığı görüntülerdir aslında.

tefsir yap deseler ilk aklıma gelen bu olurdu.

el ele mabadınıza tekmeyi vuracağız ak çomarlar az kaldı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim