türkiye ve russel paradoksu:

russel paradoksunu kısaca şu şekilde ifade edebiliriz: “bir şey ne ise o değildir, ne değilse odur.” * bizler de aslında ne isek öyle değiliz ne değilsek oyuz.

biz ile russel paradoksu ilişkisine girmeden önce daha iyi anlaşılması için russel paradoksunu şöyle bir örnekle açıklamak uygun olur:

bir berber düşünün ki sadece kendi sakal tıraşını yapamayan insanları tıraş ediyor. kendini tıraş edenleri berber dükkanına almıyor bile. bu adam “kendini tıraş edemeyenlerin berberi.” şimdi paradoks burda başlıyor. peki bu berber kendini tıraş ediyor mu? eğer etmiyorsa kendini tıraş etmesi lazım çünkü o kendini tıraş etmeyenleri tıraş ediyor. eğer kendini tıraş ediyorsa bu durum hiç olmaz çünkü o kendi kendini traş edenleri traş etmez. sonuç olarak bu adam kendisinin berberiyse kendisinin berberi değil, kendisinin berberi değilse kendisinin berberi.

bu durumun bir örneğini kendi toplum yapımızda; sosyal ve siyasi oluşumumuzda da görüyoruz: osmanlı batılılaşmasının artık kaçınılmaz olduğu dönemde uygulanan iradi baskının doğurduğu netice nur topu gibi bir russel paradoksu dünyaya getirmiştir. esasında batılaşmanın amacı geleneği sürdürmekti. ne var ki batılılaşmak için islami gelenekten biraz olsun ayrılmak gerekirdi. yeni bir düzen istiyorsak yeni bir düzen istemiyorduk, eskiyle devam etmek istiyorsak eski düzeni devam ettirmek istemiyorduk.

bu olgu cumhuriyet dönemine de sirayet etti. türkiye, laik olmak istiyorsa islamlaşmaktan uzaklaşmalıydı. ancak kendi özgün yapısı içinde ayakta kalması için gelenekten kopmaması gerekiyordu. modernleştiği ölçüde islamlaşmaya devam etti. laik olduk ama islamlaştık. bu durumda yine paradoks bizi çağırdı: “türkiye laik bir ülkeyse laik değildir, eğer bir islam ülkesiyse bir islam ülkesi değildir.”*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu tanıma yazan tüm arkadaşlarla buluşup çalıp söyleme isteği uyandıran başlıktır.
pentegram- bir, şeytan bunun neresinde
almora- kıyamet senfonisi
yavuz çetin- benimle uçmak ister misin, yaşamak istemem
kurban- yine, yosma
bunlar da benden...
devamını gör...

aşkım nikola tesla ve kablosuz ampulü

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendisi gelmedigindendir.
devamını gör...

kesinlikle babamın da içine bulunduğu gruptur.

çorba içmediyse hemen acıkır ama çorba içtiğinde çok uzun süre yemek yemeden durabilir.

herkesin midesi farklı tabii ki.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: ya ne salak salak sorular bunlar)
devamını gör...

doğa ile iç içe bir yaşam yaşıyor olsanız mümkün diyebilirim. doğada artı olarak müziğe ihtiyaç yoktur. doğa zaten müziğin ta kendisidir. kulak vermeniz yeterlidir rüzgara, rüzgar ile dans eden yaprakları.
devamını gör...

yaşamın için bir erkeğe ihtiyacın yok. senin kendi başına herşeye gücün yeter. yeterki kendi değerini bil.
devamını gör...

malum yaz geldi, havalar ısındı.

artık eskisi gibi yorgun bir gecede buzdolabına kaldırmayı unuttuğumuz yiyecekler, sabah uyandığımızda bize "günaydın" diyecek kıvama gelmiş oluyor.

iş bu sebeple, bu konuda farkındalık uyandırmak için, sıcakta çabuk bozulan yiyeceklerden aklıma gelenleri paylaşmak istedim:

süt ve süt ürünleri
et ve et ürünleri
pirilmiş gıdalar

özellikle süt ve et ürünlerinde sıcak hava ile oluşacak bakterilerin bünyede sebep olacağı olumsuz etkiler oldukça ciddi sonuçlara sebep olabilir.

eğer siz de bu ürünlerden kullanıyorsanız, azami dikkat ediniz.
devamını gör...

mercedes



d:kardeşim kaçamak girmiş ve yazmış,neyse bu da burada hatıra kalsın o dingilden.
devamını gör...

söz de uçar yazı da kalmaz hocam dedirten başlık. hatırlayanlar da unutulur. hatırlananlar da. zira ne önemi vardır hatırlanmanın. kişi kendini unuttukça.
devamını gör...

şu an farkına vardığım durum. tüm hayatıma zarar veren boş arkadaşlarımı çıkartıyorum ama hiç arkadaşım kalmadığını hissediyorum sizce doğru mu yapıyorum çok düşünüyorum bu konuyu.
devamını gör...

hiçbir cinsel çağrışımı olmasa da buraya cinsel içerikli bir yazı okuyacağını düşünüp gelecek olanları hiç beklemedikleri bir alana sürükleyecek olan ve aslında seksten daha çok enerji gerektiren bir spor dalı olan futbol ile ilgili başlıktır.

17 mayıs 2000 tarihinde kopenhag’daki parken stadyumunda oynanan galatasaray - arsenal uefa finalinde georghe hagi’nin kırmızı kartla sonuçlanan pozisyonunda sunucu levent özçelik’in verdiği tepkidir.

basit bir kırmızı kart olayı değildir bu. öncesi ve sonrası vardır. öncesi şöyledir; maçın doksanıncı dakikasında galatasaray çok tehlikeli bir yerden serbest vuruş kazanır. topun başında hagi ve hakan şükür vardır. bütün dünya topa hagi’nin vuracağını düşünürken hakan şükür topa vurur ve dışarı atar. hakem de o an düdüğü çalar ve maçı uzatmalara götürür.

o an hagi’nin hakan şükür’e bir bakışı vardır ki asla unutmam. yıllar sonra hakan şükür hagi’nin kendisine sinirlendiği için atıldığını söyleyecektir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
uzatmalar başladığı anda atak yönümüze göre sağ kanatta hagi ve tony adams’ın mücadelesinde tony adams’ın ısrarlı dirseklerine dayanamayan hagi rakibinin ensesine vurur. rakip kurşun yemiş gibi yere düşer ve ispanyol hakem antonio lopez nieto adams’a sarı, hagi’ye kırmızı kart gösterir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hagi’nin bu yumruğu sonrasında levent özçelik “oooo çok sert” diye bir tepki verdikten sonra “neden hagi?” diye sormadan da edemez. yorumcu ömer üründül ise “ devamlı vuruyor dirseğini diyerek adams’ı suçlar ve hagi’ye yapılan haksızlığı vurgular.

bu olayın sonrası ise şöyle özetlenebilir. popescu son penaltıyı atar ve galatasaray türkiye’ye futboldaki ilk avrupa kupasını getirir.
devamını gör...

sonra diyorsunuz islam hoşgörü dini. hoşgörüyü böyle gösteriyorsanız göstermeyin daha iyi.
devamını gör...

birrahatsız ukdesi.

bunu birçok şey için söyleyebiliriz ancak ben teknolojiye değinmek istiyorum.görünüşte tv'ye sahip olan biziz.ancak sonrasına bir bakıyoruz o izin vermeden uyumuyor,o izin vermeden bir yere-yazarken aklıma komşu gelmişti-hatta tuvalete bile gidemez olduk.bunlar kimi için yıllar önceki şeyler olabilir.

ya da cıvıtmak istersek,sözde yatağa sahip olan benim.sabahları kalkar iken bir bakıyorum o benim sahibim gibi*.
devamını gör...

"inan sana değil kastım,
cahille muhabbeti kestim" diyerek ordan uzaklaşın.
devamını gör...

devrimci faşizan ve çalkantılı siyasal iklimde banka soyar. bu hırsızlık değildir. turgut uyar da devrimci arkadaşlarının banka soyacağını duyunca beylik silahım var benim, ben yapayım diyerek ortaya atılmıştır. şimdi uyar hırsız mı. dar kalıplarla düşünmeyin. atatürk de saltanatı yıktı ama yıkıcı değil kurucu diyoruz kendisine. dönemin şartları ve ideolojik açıdan bakacaksınız bu tür olaylara. adam banka soyup güney amerika'ya mı kaçacaktı? bankalar kapitalizmin kasası ve kalbi. komünist devrimci için özel mülkiyet hakkının kutsallığı diye bir şey zaten yok. ceza hukuku açısından bakma olaya. indirgemeci olma. devrim başarılı olursa iktidar oluyorsun zaten. olmayınca da asılıyorsun. adam davası uğruna asılmış peki sen ne yaptın. banka soymamak mı en büyük başarın? deniz kaç para çalmış akp kaç para çalmış ve sonuçları ne olmuş ?
devamını gör...

büyük konuşmamak lazım "her insan iddiasından vurulur" derler ama bir türlü aklım havsalam bunu kabullenemiyor! gerçekten ya aşırı yüce gönüllülük, komplekslerden sıyrılmak ve evren ile yarışan bir genişlik lazım ya da aşırı saf olmak gerekir hele ki sevgililik gibi dönemlerde.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim