sözlük radyosu kaçak yayınları
sayın yazar cenk'in arka bahçesi'nin kaçak yayınına önce pek sevgili miko'nun katılımı, sonra yine pek sevgili robnaja'nın katılımı ile devam eden yayındır.
güzel oldu, çok da güzel oldu. miko'dan değilse bu şekilde kaçak yayınlar sürekli olur umarım. bence çok eğlenceli ve güzel oluyor.
ayrıcaaaaa cenk ve robnaja'yı bi arada dinlemeyi çok özlemişim... reva mı bu bizim gibi dinleyicilere?..
güzel oldu, çok da güzel oldu. miko'dan değilse bu şekilde kaçak yayınlar sürekli olur umarım. bence çok eğlenceli ve güzel oluyor.
ayrıcaaaaa cenk ve robnaja'yı bi arada dinlemeyi çok özlemişim... reva mı bu bizim gibi dinleyicilere?..
devamını gör...
kendine madalya veren editör
babacım sen bu madalya konusuna çok taktın kafayı aman diyeyim.
t: normal olan editördür. ayna karşısında bakarak takıyormuş. gururla.
t: normal olan editördür. ayna karşısında bakarak takıyormuş. gururla.
devamını gör...
2250 yılında normal sözlük başlıkları
devamını gör...
otobüste yer vermen için bakışları ile taciz eden yaşlı
çoğu zaman oturma gereksinimiyle değil, sizi oradan kaldırmanın vereceği hazla atılan bir taciz bakışıdır bu. işte o tacizin allahı…
bu tür şeylere maruz kalmamak ve sığabileceğim bir yer varken koltuk işgal etmemek adına hep ön tekli ile bir arkadaki ters ikili arasında kalan motorun ya da tekerleğin * üzerine otururdum çünkü oraya sığacak çok fazla insan yok. oraya oturmanız için, minyon yapıdaysanız önce oraya tırmanmanız gerekir. sonra benim gibi bacaklarınızı da katlayarak koridordan geçenler için yer de açabilirsiniz böylece otobüste yok olursunuz ve sanki siz hiç binmemişsiniz gibi bir kişilik yer açılır.
o gün koltuğa oturmuştum sonra teyzenin biri tam tepeme yerleşip bana gözünü kırpmadan bakmaya başladı ben de kalkıp yer verdim ve oraya tünedim. teyzenin ekürisi yerimi beğenmiş olacak ki beni süzmeye başladı. tam karşıma geçip dikti gözlerini ve arkadaşına “aslında hanım kız biraz kaysa ikimiz sığarız buraya” dedi. ben 43 kiloydum ve o teyze en az 42 bedendi sevgili sözlük… sonra ben kaymayınca arkasını dönüp poposuyla beni ittire kaktıra cama yapıştırdı ve çeyreğiyle de olsa kendini oraya iliştirdi. hayretler içerisinde poposuna yapışık bir yolculuk yaptım.
bu tür şeylere maruz kalmamak ve sığabileceğim bir yer varken koltuk işgal etmemek adına hep ön tekli ile bir arkadaki ters ikili arasında kalan motorun ya da tekerleğin * üzerine otururdum çünkü oraya sığacak çok fazla insan yok. oraya oturmanız için, minyon yapıdaysanız önce oraya tırmanmanız gerekir. sonra benim gibi bacaklarınızı da katlayarak koridordan geçenler için yer de açabilirsiniz böylece otobüste yok olursunuz ve sanki siz hiç binmemişsiniz gibi bir kişilik yer açılır.
o gün koltuğa oturmuştum sonra teyzenin biri tam tepeme yerleşip bana gözünü kırpmadan bakmaya başladı ben de kalkıp yer verdim ve oraya tünedim. teyzenin ekürisi yerimi beğenmiş olacak ki beni süzmeye başladı. tam karşıma geçip dikti gözlerini ve arkadaşına “aslında hanım kız biraz kaysa ikimiz sığarız buraya” dedi. ben 43 kiloydum ve o teyze en az 42 bedendi sevgili sözlük… sonra ben kaymayınca arkasını dönüp poposuyla beni ittire kaktıra cama yapıştırdı ve çeyreğiyle de olsa kendini oraya iliştirdi. hayretler içerisinde poposuna yapışık bir yolculuk yaptım.
devamını gör...
ensest ilişki yaşama özgürlüğü
(bkz: kaçın kuzenci geldi)
(bkz: inci sözlük)
(bkz: odaya girdiğimde memelerini sıvazlıyordu)
edit: nereye kaçtın lan daha linç edecektik.
bir zamanlar uzak bir galakside editi: entryi canlandırmış.
(bkz: inci sözlük)
(bkz: odaya girdiğimde memelerini sıvazlıyordu)
edit: nereye kaçtın lan daha linç edecektik.
bir zamanlar uzak bir galakside editi: entryi canlandırmış.
devamını gör...
cesaretin var mı aşka
+40 yaş gençliği şarkısı.
bir yukarıda yazan yazar gibi apartmandaki komşu kızlarıyla anılarımız olan yaz şarkısı.
bir yukarıda yazan yazar gibi apartmandaki komşu kızlarıyla anılarımız olan yaz şarkısı.
devamını gör...
çağacık
eski türkçe'de çocuk demek. kelime, zamanla yuvarlana yuvarlana dilimize çocuk olarak yerleşmiş.
devamını gör...
sözlükteki küçük enişteler
sık sık görüyorum böyle kişilerden. milletin ne yazıp yazacağına karışıp duruyorlar. hep bir öfke, hem bir kusur bulma isteği var içlerinde. biri trollere saldırıyor, bir diğeri gündem tanımları girenlere; bir diğeri kendi halinde geyik yapan yazarlara saldırıyor, bir diğeri "şu" ve ya "bu" konuda başlık açtı diye.
hep ilgiye aç insan hareketleri bunlar, "ulan şunu da bi' yerin dibine gömeyim de beğeni atsınlar he he he" diye ellerini sinek gibi ovuşturuyorlar adeta. özellikle de, biri kadınlar hakkında başlık açsa da üzerine çullansam diye. o halde küçük enişteleri hiç tutmayalım biz, eğer bir hesapları varsa dikilsinler karşımıza. ben size bi' soğuk su ikram ederim, tatlış tatlış tekrardan barışırız zaten.
daha bir hafta geçmeden üç adet sevdiğim yazar linç kültürüne kurban gitti, ve sanıyorum ki dönmemek üzere terk ettiler bu diyarı. oysa ne gerek vardı beni sevdiğim yazarlardan ayırmanıza? güzel güzel konuşup anlaşabilmek var iken, küçük enişteliğin ne faydası var bizlere? artık herkesten birazcık saygı ve soğukkanlılık bekliyorum o yüzden. eğer sevmiyorsan çözüm zaten çok basit, o "engelle" butonu boşuna koyulmamış oraya. bence bir bakın derim.*
hep ilgiye aç insan hareketleri bunlar, "ulan şunu da bi' yerin dibine gömeyim de beğeni atsınlar he he he" diye ellerini sinek gibi ovuşturuyorlar adeta. özellikle de, biri kadınlar hakkında başlık açsa da üzerine çullansam diye. o halde küçük enişteleri hiç tutmayalım biz, eğer bir hesapları varsa dikilsinler karşımıza. ben size bi' soğuk su ikram ederim, tatlış tatlış tekrardan barışırız zaten.
daha bir hafta geçmeden üç adet sevdiğim yazar linç kültürüne kurban gitti, ve sanıyorum ki dönmemek üzere terk ettiler bu diyarı. oysa ne gerek vardı beni sevdiğim yazarlardan ayırmanıza? güzel güzel konuşup anlaşabilmek var iken, küçük enişteliğin ne faydası var bizlere? artık herkesten birazcık saygı ve soğukkanlılık bekliyorum o yüzden. eğer sevmiyorsan çözüm zaten çok basit, o "engelle" butonu boşuna koyulmamış oraya. bence bir bakın derim.*
devamını gör...
olmayacak duaya amin demek
eğer müslüman ise hacet namazı kılmasını tavsiye ederim. olmayacak dua tabirini sevmem, umudu diri tutmak gerek.
devamını gör...
mevlana’nın gay olduğu iddiası
sevenlerinin homofobik olması kadar şaşırtmayan gerçektir.
devamını gör...
henry onyekuru
bugün maliyeti açıklanmış olan kanat oyuncusu. 650 bin euro kiralama ve 4 milyon 350 bin euro satın alma opsiyonu. bu şartlarda anlaşma gerçekten çok iyi. zorunlu opsiyon olmaması yönetimin mayısta aday olmayacağını gözler önüne seriyor.
kadıköy de bu seneki turu kime attıracak merakla bkliyoru. evine hoşgeldin aslan parçası!
edit: başakşehire karşı bir gol bir penaltı atarak, an itibariyle kobrayı suyun diğer yakasına doğru yellendirmeye başlamış nijeryalı çitlembik. şimdi kuşlar düşünsün.*
kadıköy de bu seneki turu kime attıracak merakla bkliyoru. evine hoşgeldin aslan parçası!
edit: başakşehire karşı bir gol bir penaltı atarak, an itibariyle kobrayı suyun diğer yakasına doğru yellendirmeye başlamış nijeryalı çitlembik. şimdi kuşlar düşünsün.*
devamını gör...
z kuşağına kılıçdaroğlu dönemindeki ssk'yı anlatmamız lazım
diyelim tek başına kk batırdı bu ssk'yı.
z kuşağı şunu sorar;
üstünden bizim yaşımız kadar zaman geçmiş, sen bugüne gel ve anlat hele.
-işsizlik ne ayak
-enflasyon ve ekonomiye destek olacak real üretim (açıklanan ve reel)
(buna her kesimi katman lazım, çiftçi, sanayici, köylü ve hatta şu zor döenmde bir sürü esnafı vs.vs.vs)
-devlet ihaleleri (ayrıntıya girmiyorum burada, herkes biliyor az çok neler olduğunu)
-vekil maaşları (hepsinin özel/tüzel işleri de var)
-sadece el kaldırıp kafa sallayan vekiller
(memleket için iyi işler yapmaya çalışan istisnaları her daim azınlıkta oldu olmasa da iplenmedi)
-devlet kurumlarındaki fazla kadrolar
(her dönem olmuştur mutlaka ama hakkaniyetli ve işlevini yerine doğru getiren insanlar orada olsa
eminim gerçek memur sayısı en az %30 düşer ve düşmesi lazım)
-gss prim borcu diye bir garabet var
**araya tuik alalım bir adet!
-pandemi var, aşılar nerede? hala gelecek/cak, yolda siparişler deniliyor.
kimlerin ve nasıl vurulacağına dair net bir planlama bile yok. en öncelikli insanlar gerçekten öncelikli olarak aşıya ulaşacak mı?
önceliği olmayan birileri reklam yapar gibi aşı oluyor ve sosyal medyada yayınlıyor bunu.
(bir sürü örnek var)
-bu kadar üniversite var, mezun olan insanlar ne kadar kaliteli eğitim alıp yetişmişler?
(çok yüksek okul, kaliteli eğitim demek değil, sadece alınan bir kağıt parçası demek)
-mezun olduktan sonra kaç tanesi gerçek anlamda diplomasına ait bir işte istihdam ediliyor.
liste daha uzar gider, o sebeple bügünün siyasi erki doğru adımları atmak zorundadır, ki iş işten geçti artık.
o tren kaçtı ve giderler. sonucu daha kötü de olsa bu kural hiç değişmemiştir.
yaşını almış biri olarak şunu derim hep;
iyi bir koalisyon hükümeti eşit paylaşımla bakanlıkları alarak karşılıklı olacak şekilde birbirini ve bakanlıklarını/belediyelerini dürüst çalışma adına oto kontrol altına alıp bu kadar genç nüfusun olduğu bir memleketi uçurmasa da gerçekten adam eder.
yolsuzluk, kayrılma, adamcılık, düzgün ihale edilmeme vs.vs.vs. olduğu an verirsin ilgili bakanlığı, kişiyi mahkemeye memleketin paralarını çarçur etmekten mis gibi de yaparsın bunu, yeter ki iste. dokunulmazlıkları kaldır mesela hemen.
(çok şey istedim biliyorum)
o potansiyel biz de var, yeter ki amaç hizmet etmek olsun.
yoksa son 3 yılın ekonomik gidişatına bakın ve değerlendirin 20 yıllık iktidarı.
özal da tek başına iktidardı ve bu bize asla yaramayan bir durum.
her zaman kendi zenginlerini ortaya çıkarmış ve halk mutlaka zorda kalmıştır tek partiler döneminde.
not: hala kocaeli'nde üst geçitlerde "millet bahçesi" reklamı yapılıyor.
5,3 milyon metrekare??
oraya harcanan parayı geçtim, sadece reklamları için verilen ve panolara asılan kağıtlara verilen paralarla
yüzlerce ihtiyaç sahibinin işi görülür.
adam sormazlar mı bu pandemi dönemindeyken "aga bu nedir" diye?
kocaeli körfezinde zibilyon tane sayfiye yeri var ve insanlar çıkmak isteyince gayet de sahil kesiminde bir çok güzel yer bulur, oturur, eğlenir, dinlenir zaten. evimin balkonunda bile otururum, sen adamın cebinde parası var mı ondan bahset.
boşver bahçeyi falan, fuzuli masraf, bu kadar net.
z kuşağı şunu sorar;
üstünden bizim yaşımız kadar zaman geçmiş, sen bugüne gel ve anlat hele.
-işsizlik ne ayak
-enflasyon ve ekonomiye destek olacak real üretim (açıklanan ve reel)
(buna her kesimi katman lazım, çiftçi, sanayici, köylü ve hatta şu zor döenmde bir sürü esnafı vs.vs.vs)
-devlet ihaleleri (ayrıntıya girmiyorum burada, herkes biliyor az çok neler olduğunu)
-vekil maaşları (hepsinin özel/tüzel işleri de var)
-sadece el kaldırıp kafa sallayan vekiller
(memleket için iyi işler yapmaya çalışan istisnaları her daim azınlıkta oldu olmasa da iplenmedi)
-devlet kurumlarındaki fazla kadrolar
(her dönem olmuştur mutlaka ama hakkaniyetli ve işlevini yerine doğru getiren insanlar orada olsa
eminim gerçek memur sayısı en az %30 düşer ve düşmesi lazım)
-gss prim borcu diye bir garabet var
**araya tuik alalım bir adet!
-pandemi var, aşılar nerede? hala gelecek/cak, yolda siparişler deniliyor.
kimlerin ve nasıl vurulacağına dair net bir planlama bile yok. en öncelikli insanlar gerçekten öncelikli olarak aşıya ulaşacak mı?
önceliği olmayan birileri reklam yapar gibi aşı oluyor ve sosyal medyada yayınlıyor bunu.
(bir sürü örnek var)
-bu kadar üniversite var, mezun olan insanlar ne kadar kaliteli eğitim alıp yetişmişler?
(çok yüksek okul, kaliteli eğitim demek değil, sadece alınan bir kağıt parçası demek)
-mezun olduktan sonra kaç tanesi gerçek anlamda diplomasına ait bir işte istihdam ediliyor.
liste daha uzar gider, o sebeple bügünün siyasi erki doğru adımları atmak zorundadır, ki iş işten geçti artık.
o tren kaçtı ve giderler. sonucu daha kötü de olsa bu kural hiç değişmemiştir.
yaşını almış biri olarak şunu derim hep;
iyi bir koalisyon hükümeti eşit paylaşımla bakanlıkları alarak karşılıklı olacak şekilde birbirini ve bakanlıklarını/belediyelerini dürüst çalışma adına oto kontrol altına alıp bu kadar genç nüfusun olduğu bir memleketi uçurmasa da gerçekten adam eder.
yolsuzluk, kayrılma, adamcılık, düzgün ihale edilmeme vs.vs.vs. olduğu an verirsin ilgili bakanlığı, kişiyi mahkemeye memleketin paralarını çarçur etmekten mis gibi de yaparsın bunu, yeter ki iste. dokunulmazlıkları kaldır mesela hemen.
(çok şey istedim biliyorum)
o potansiyel biz de var, yeter ki amaç hizmet etmek olsun.
yoksa son 3 yılın ekonomik gidişatına bakın ve değerlendirin 20 yıllık iktidarı.
özal da tek başına iktidardı ve bu bize asla yaramayan bir durum.
her zaman kendi zenginlerini ortaya çıkarmış ve halk mutlaka zorda kalmıştır tek partiler döneminde.
not: hala kocaeli'nde üst geçitlerde "millet bahçesi" reklamı yapılıyor.
5,3 milyon metrekare??
oraya harcanan parayı geçtim, sadece reklamları için verilen ve panolara asılan kağıtlara verilen paralarla
yüzlerce ihtiyaç sahibinin işi görülür.
adam sormazlar mı bu pandemi dönemindeyken "aga bu nedir" diye?
kocaeli körfezinde zibilyon tane sayfiye yeri var ve insanlar çıkmak isteyince gayet de sahil kesiminde bir çok güzel yer bulur, oturur, eğlenir, dinlenir zaten. evimin balkonunda bile otururum, sen adamın cebinde parası var mı ondan bahset.
boşver bahçeyi falan, fuzuli masraf, bu kadar net.
devamını gör...
yağmur sonrası toprak kokusu
adı petrikor olan ve yağmura aşık eden koku.
devamını gör...
normal sözlük atasözleri
(bkz: sözlük yazarı ile gürler)
(bkz: şimdinin tanımını sabaha bırakma)
(bkz: sözlüğü seven trollüne katlanır)
(bkz: şimdinin tanımını sabaha bırakma)
(bkz: sözlüğü seven trollüne katlanır)
devamını gör...
babayla girilen diyaloglar
kavga vardır ve yok olası vicdanım haklı tarafı tutmaktadır;
-annem haklı baba.
+seni annen mi doğurdu? ne diye tutuyorsun onun tarafını?
-!..
beni annem mi doğurdu? vay be!
önca yıldan sonra ya denizatı olduğumuzu öğrendim ya da üvey evladım.
-annem haklı baba.
+seni annen mi doğurdu? ne diye tutuyorsun onun tarafını?
-!..
beni annem mi doğurdu? vay be!
önca yıldan sonra ya denizatı olduğumuzu öğrendim ya da üvey evladım.
devamını gör...
mesaja anında bakanları üzmeyin kampanyası
destek verdiğim kampanyadır.
devamını gör...
dizilerde unutulmayan ölüm sahneleri
zamanında "aşk mı, o beni öldürür" diyen memati'nin kendi düğününde ölümü...
devamını gör...
yazarların en sevdiği çocuk kitabı
(bkz: jules verne)nin bütün kitapları
gülten dayıoğlu
ömer seyfettin ilk tanıştıklarım olmalı.
sonrasında neredeyse bütün klasikleri okudum.kitaplar bana babamın kapatmış olduğu kırtasiyeden kalmıştı, çoğunun minik mavi ciltli kapakları vardı, altın kitaplar yayınevindendi bunlar.
okumadan önce parlak basılmış kaplamalarını çıkarır, cilt üzerine kabartma basılmış harfler üzerinde gezdirirdim parmaklarımı. bir çeşit ritüel gibi :). okuduktan sonra elbiseleri giydirir, kitaplıkta geçip karşısına seyrederdim.
kırtasiyeden kalma kitaplar tükenince kumbaramda biriktirdiklerimle gidip almaya başladım yenilerini.ciltliler çok pahalıydı, bu yüzden ince kapak almaya başladım.
kendime ilk aldığım kitap siyah lale olmuştu.
karne hediyelerim yine kitaptı aralarında en sevdiğim mehmet seyda’ dan bir gün büyüyeceksin.

büyüdüm ve kitap tutkum hiç bitmedi.her kitabı alıp kütüphaneme koymaktan vazgeçip onları okuduktan sonra paylaşmayı, kütüphanelere, okullara bağışlamayı seçtim.o yüzden kocaman bir kitaplığım yok.
gülten dayıoğlu
ömer seyfettin ilk tanıştıklarım olmalı.
sonrasında neredeyse bütün klasikleri okudum.kitaplar bana babamın kapatmış olduğu kırtasiyeden kalmıştı, çoğunun minik mavi ciltli kapakları vardı, altın kitaplar yayınevindendi bunlar.
okumadan önce parlak basılmış kaplamalarını çıkarır, cilt üzerine kabartma basılmış harfler üzerinde gezdirirdim parmaklarımı. bir çeşit ritüel gibi :). okuduktan sonra elbiseleri giydirir, kitaplıkta geçip karşısına seyrederdim.
kırtasiyeden kalma kitaplar tükenince kumbaramda biriktirdiklerimle gidip almaya başladım yenilerini.ciltliler çok pahalıydı, bu yüzden ince kapak almaya başladım.
kendime ilk aldığım kitap siyah lale olmuştu.
karne hediyelerim yine kitaptı aralarında en sevdiğim mehmet seyda’ dan bir gün büyüyeceksin.

büyüdüm ve kitap tutkum hiç bitmedi.her kitabı alıp kütüphaneme koymaktan vazgeçip onları okuduktan sonra paylaşmayı, kütüphanelere, okullara bağışlamayı seçtim.o yüzden kocaman bir kitaplığım yok.
devamını gör...
hiçbir şeye yeltenmeyip her şeyi öğrenmek isteyen kişi
(bkz: armut piş ağzıma düş)
devamını gör...
