courvoisier bulgusu
isviçreli cerrah ludwig georg courvoisier tarafından keşfedilmiş olan; ana safra yolunun tümöral bir nedene bağlı tıkanma sarılığı olan bir hastada safra kesesinin palpasyonla ele gelmesi bulgusuna verilen özel isimdir.
devamını gör...
marihuana
new york'ta dün itibarıyla rekreasyonel ya keyfi kullanım için yasal engeller kalkmıştır.
yasaya göre, bireyler keyfi amaçlı kullanım için üzerinde 85 gram marihuana bulundurabilecek.
kaynak için buradan
bu da ilk kullanımlardan:
yasaya göre, bireyler keyfi amaçlı kullanım için üzerinde 85 gram marihuana bulundurabilecek.
kaynak için buradan
bu da ilk kullanımlardan:
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
yeni yayınınız hem kutlu, hem mutlu, hem de umutlu olsun. 90'lı yılların rönesansı olan türk pop müziklerini paylaşmanız gerçekten kalpleri ısıtan türden. madem konuya dahil oldum, ne de olsa mazimiz depreşti, ben de radyo yayınının ruhuna uygun olarak kayahan'dan elmanın yarısı, harun kolçak'tan sensiz olmaz ya da bendeniz'den müjdeler ver isimli şarkılardan birini çalmanızı isterim.
devamını gör...
türk tarihinin en iyi komedi dizisi
oyumu avrupa yakasından yana kullanıyorum.
devamını gör...
iletişim kurmanın önündeki engeller
reddedilme ve aldatılma korkusu.
devamını gör...
3 merdiven sildim çalışmazsam açım diyen 66 yaşındaki hanımın otobüsten indirilmesi
ister inanın, ister inanmayın ama herşeyimle birlikte vicdanımı da çaldı bu ülke ve bu zihniyet. artık böyle haberler gördükçe tıpkı goebbels'in wolksturm'daki silahsız askerlerin kuş gibi teker teker vurulmasının zerre kadar umrunda olmadığı gibi içimde bit tırnağı kadar bile sızı hissetmiyorum.
çünkü biz bu senaryoyu yıllar öncesinden gördük. avaz avaz bağırdık ve terörist, vatan haini, dinsiz ilan edilip üzerine gençliğimizin çaresizce ellerimizden alınışını tüm tv kanallarında hd kalitesinde izledik. tüm bu yaşadıklarımızı yıllar öncesinden bize müstahak gördüler. müstahak mı? bence evet. ama olan kurunun yaşındaki yaşa oluyor maalesef. yolumuz da yol değil.
çünkü biz bu senaryoyu yıllar öncesinden gördük. avaz avaz bağırdık ve terörist, vatan haini, dinsiz ilan edilip üzerine gençliğimizin çaresizce ellerimizden alınışını tüm tv kanallarında hd kalitesinde izledik. tüm bu yaşadıklarımızı yıllar öncesinden bize müstahak gördüler. müstahak mı? bence evet. ama olan kurunun yaşındaki yaşa oluyor maalesef. yolumuz da yol değil.
devamını gör...
kitap kurdu
çok kitap okuyan, değerli kitapları bilen, toplayan, tanıyan kişiler için kullanılan kelimedir.
gerçek anlamda kitapları yiyen bir tür* bittir.
gerçek anlamda kitapları yiyen bir tür* bittir.
devamını gör...
mansur yavaş’ın tüm makam araçlarını satma kararı
mansur yavaş o kadar içten o kadar samimi projelere imza atıyor ki.boyle bir siyasetçi beni mutlu ediyor.bu eyleminden dolayı yine fetöcü diyecekler mansur yavaş'ın tırnağı bile olamayan siyasetçiler .
devamını gör...
the lobster
kynodontas'dan sonra beni sinir hastası yapan yorgos lanthimos filmi. günümüz toplumuna ve ilişkilerine getirdiği eleştiriden dolayı bir parça sevgimi kazanmış olsa bile görüntü yönetmeninin gözlerinden öpmek dışında bu filme övgü dizemiyorum.filmekimi'nde bilet bulup son dakika aksiliği ile kaçırmıştım, film 2017 gibi aklıma düşünce evde pinekleyerek izledim belki ondan filme biraz gereksiz sinir oluyorum ama şu var ki film oldukça iyi sadece lanthimos için yetersiz kalıyor. lanthimos'un o sade ve doğal bir şekilde sunulmuş şiddeti bu filmde de var ama sanki bu sahnelerin yarısını çıkarmışlar filmden, öyle bir havası var. zekice tasarlanmış bir senaryo, iyi oyunculuklar - colin farrell için ayrı bir parantez açmak gerek, true detective sevgimden arınıp objektif bir biçimde adam rolünü oynamamış yaşamış dedirtiyor- ve iyi bir görüntü yönetmeni ama sonuç vasatın biraz üstü bir film. o distopik ortam güzel yakalanmış ama eksik ve tatsız gelen bir şey var yine de film bir noktadan sonra güzel bir ivme yakalıyor ve tamamen izleyiciye bırakılmış bir final sahnesi ile kapanıyor.
david karakteri -colin farrell etkisi ile- bize güzel bir sorgulama yaptırıyor. içine tıkılı kaldığımız sistemden sıyrılsak bile farkında olmadan yine de ona boyun eymeye devam ediyoruz ki david karakteri bunu shortsighted ablamız ile birlikteliğinde net bir şekilde gösteriyor. ( kadına ilgisinin başlama sebebinin onunda miyop olduğunu farketmesi ve daha sonra kadın kör olduğunda sistemin onaylayacağı bir birliktelik için kendi gözünü bıçakla oymaya karar vermesi buna net bir örnek.)
otelin kurallarının daha katı ve daha rahatsız edici olmasını beklerdim ama lanthimos beklediğimden daha az şiddet ögesini ön plana çıkarmış ve heartless woman olarak adlandırılan ablamızın donuk bir ifade ile bir köpeği tekmeleyerek ve karnını boydan boya keserek öldürmesi bile bu doğal vahşet noksanlığını kapatmaya yetmemiş. ayrıca bir diğer eksiklik loners dediğimiz ekibin avlanma riski olmasına rağmen inatla ormanda kalmaya devam etmesi. filmin ilerleyen dakikalarında otele karşı bir yıldırma politikası izlemeyi seçtikleri için bunu yaptıklarını öğrensek bile yine de bir eksiklik var; filmde diğer ülkelerden söz edilse bile asla aynı sistemi uygulayıp uygulamadıklarından söz edilmiyor, ee bu salaklar ne diye kaçıp başka bir ülkeye gitmiyorlar diye sorgulamaya başlıyoruz bir noktadan sonra. onun dışında muhtemelen filmin final sahnesi dışında en etkileyici sahnesi bana kalırsa david'in sevmediğimiz şeyleri seviyormuş gibi yapmanın, sevdiğimiz bir şeyi sevmiyormuş gibi yapmaktan daha zor olduğunu idrak ettiği sahneydi.
hotel manager: why a lobster?
david: because lobsters live for over one hundred years, are blue-blooded like aristocrats, and stay fertile all their lives. ı also like the sea very much.
he didn't burst into tears and he didn't think that the first thing most people do when they realise someone doesn't love them anymore is cry.
one day, as he was playing golf, he thought that it is more difficult to pretend that you do have feelings when you don't that to pretend you don't have feelings when you do.
david karakteri -colin farrell etkisi ile- bize güzel bir sorgulama yaptırıyor. içine tıkılı kaldığımız sistemden sıyrılsak bile farkında olmadan yine de ona boyun eymeye devam ediyoruz ki david karakteri bunu shortsighted ablamız ile birlikteliğinde net bir şekilde gösteriyor. ( kadına ilgisinin başlama sebebinin onunda miyop olduğunu farketmesi ve daha sonra kadın kör olduğunda sistemin onaylayacağı bir birliktelik için kendi gözünü bıçakla oymaya karar vermesi buna net bir örnek.)
otelin kurallarının daha katı ve daha rahatsız edici olmasını beklerdim ama lanthimos beklediğimden daha az şiddet ögesini ön plana çıkarmış ve heartless woman olarak adlandırılan ablamızın donuk bir ifade ile bir köpeği tekmeleyerek ve karnını boydan boya keserek öldürmesi bile bu doğal vahşet noksanlığını kapatmaya yetmemiş. ayrıca bir diğer eksiklik loners dediğimiz ekibin avlanma riski olmasına rağmen inatla ormanda kalmaya devam etmesi. filmin ilerleyen dakikalarında otele karşı bir yıldırma politikası izlemeyi seçtikleri için bunu yaptıklarını öğrensek bile yine de bir eksiklik var; filmde diğer ülkelerden söz edilse bile asla aynı sistemi uygulayıp uygulamadıklarından söz edilmiyor, ee bu salaklar ne diye kaçıp başka bir ülkeye gitmiyorlar diye sorgulamaya başlıyoruz bir noktadan sonra. onun dışında muhtemelen filmin final sahnesi dışında en etkileyici sahnesi bana kalırsa david'in sevmediğimiz şeyleri seviyormuş gibi yapmanın, sevdiğimiz bir şeyi sevmiyormuş gibi yapmaktan daha zor olduğunu idrak ettiği sahneydi.
hotel manager: why a lobster?
david: because lobsters live for over one hundred years, are blue-blooded like aristocrats, and stay fertile all their lives. ı also like the sea very much.
he didn't burst into tears and he didn't think that the first thing most people do when they realise someone doesn't love them anymore is cry.
one day, as he was playing golf, he thought that it is more difficult to pretend that you do have feelings when you don't that to pretend you don't have feelings when you do.
devamını gör...
ilk buluşmada yapılmaması gerekenler
eski sevgilisinden bahsetmek
devamını gör...
geceye latince bir söz bırak
de te fabula narratur
anlatılan senin hikayendir.
kapitalin başlangıcında karl marx tarafından yazılan söz.
anlatılan senin hikayendir.
kapitalin başlangıcında karl marx tarafından yazılan söz.
devamını gör...
çok aşığın var diyorlar
incesazon en sevdiğim şarkılarından biridir.
sözleri:
çok aşığın var diyorlar yalan de yeter bana
bir sevda sözü fısılda, hazırım inanmaya
gönül hırsızı diyorlar inkar et yeter bana
gözlerindeki cevaba korkuyorum bakmaya
geceler uzun ve yalnız, yoksun sabaha kadar
düşümde bile günahkarsın, bunu kim hayra yorar?
ardımdan delı diyorlar, belki de yalan değil
yanımda bile uzaksın, nasıl dayansın gönül?
çok ahlar aldı diyorlar, inkar et yeter bana
gözlerindeki cevaba korkuyorum bakmaya
geceler uzun ve yalnız, yoksun sabaha kadar
düşümde bile günahkarsın bunu kim hayra yorar?
ardımdan deli diyorlar, bekli de yalan değil
yanımda bile uzaksın nasıl dayansın bu gönül?
yanımda bile uzaksın nasıl dayansın bu gönül?
sözleri:
çok aşığın var diyorlar yalan de yeter bana
bir sevda sözü fısılda, hazırım inanmaya
gönül hırsızı diyorlar inkar et yeter bana
gözlerindeki cevaba korkuyorum bakmaya
geceler uzun ve yalnız, yoksun sabaha kadar
düşümde bile günahkarsın, bunu kim hayra yorar?
ardımdan delı diyorlar, belki de yalan değil
yanımda bile uzaksın, nasıl dayansın gönül?
çok ahlar aldı diyorlar, inkar et yeter bana
gözlerindeki cevaba korkuyorum bakmaya
geceler uzun ve yalnız, yoksun sabaha kadar
düşümde bile günahkarsın bunu kim hayra yorar?
ardımdan deli diyorlar, bekli de yalan değil
yanımda bile uzaksın nasıl dayansın bu gönül?
yanımda bile uzaksın nasıl dayansın bu gönül?
devamını gör...
maço erkek
erkektirler! erkek. e r k e k. en erkektir o. offff kimse ondan daha erkek değildir.
hoşlanmadığı bir şey olduğu an kalıplaşmış cümleler kullanır bunlar.
ben erkeğim, erkek adamım, sen benim adamlığımı sorgulayamazsın (kimsenin sorguladığı yoktur), benim annem kadın, benim ablam kız, sen kızsın ne diyorsun, kadınsan yerini bileceksin, oraya gidemezsin, ben erkeğim giderim, o kim, bu kim, giyinmeseydin bu ne böyle, giyemezsin, kadınsın susmayı öğreneceksin.
her seferinde bunlardan birini görünce usulca yanaşıp "tamam sakin ol erkeksin" demek istiyorum. en erkek sensin, lütfen artık sakin ol ve biraz otur şuraya. kendini paraladın, sakinleş artık. lütfen buraya su getirir misiniz? şu an aykü düşüklüğü nedenli beyin kanaması geçiren bir maço var burada! ambulansı arayın!
bu abiler ile ilgili bana ilginç gelen birkaç şey var.
1. neden kadın olmayı bir kadından daha iyi bilip kadınlara sürekli kadınlık dersi veriyorlar?
2. neden kadınların kıyafetlerine karışıp onlardan çok daha dar giyinip vücut hatlarını seksü şekilde ortaya çıkarıyorlar?
3. neden kadınların davranışlarına karşı bir kıskançlıkları var?
bakınız sahiden bir erkek kendi kültüründen öğrendiği bazı şeyleri yerine getirebilir. bu çok anormal gelmiyor bana. kıskanabilir. insandır saçma saçma davranışlar içine girip insanı bıktırabilir. ancak maçoların durumu bana hep daha farklı gelmiştir. kadınlar ile yarış halinde davranmalarını aklım almıyor.
ki bir erkeğin kıskanç olması ve belli bir kültür benimsemesi maçoluk değildir. sahiplenmek ve benimsemek sadece erkek olmakla hiç ilgili değildir. ancak aşırı davranışları maçoluk adı altında aklamaya çalışıp sürekli karşı tarafta duran kadın ile yarış halinde olmak, ben erkeğim istediğimi yaparım diyip kadına sınırlar çizmek ve sürekli ben erkeğim hatırlatması yapmak bazı şeyleri bastırmaktır. artık nedir o bastırılan şeyler ben bilemem. daha önce hiçbir maço ile 5 dakikadan fazla konuşmadığım için öğrenme fırsatım olmadı.
sahiden yorucu tiplersiniz. evet öylesiniz.
hoşlanmadığı bir şey olduğu an kalıplaşmış cümleler kullanır bunlar.
ben erkeğim, erkek adamım, sen benim adamlığımı sorgulayamazsın (kimsenin sorguladığı yoktur), benim annem kadın, benim ablam kız, sen kızsın ne diyorsun, kadınsan yerini bileceksin, oraya gidemezsin, ben erkeğim giderim, o kim, bu kim, giyinmeseydin bu ne böyle, giyemezsin, kadınsın susmayı öğreneceksin.
her seferinde bunlardan birini görünce usulca yanaşıp "tamam sakin ol erkeksin" demek istiyorum. en erkek sensin, lütfen artık sakin ol ve biraz otur şuraya. kendini paraladın, sakinleş artık. lütfen buraya su getirir misiniz? şu an aykü düşüklüğü nedenli beyin kanaması geçiren bir maço var burada! ambulansı arayın!
bu abiler ile ilgili bana ilginç gelen birkaç şey var.
1. neden kadın olmayı bir kadından daha iyi bilip kadınlara sürekli kadınlık dersi veriyorlar?
2. neden kadınların kıyafetlerine karışıp onlardan çok daha dar giyinip vücut hatlarını seksü şekilde ortaya çıkarıyorlar?
3. neden kadınların davranışlarına karşı bir kıskançlıkları var?
bakınız sahiden bir erkek kendi kültüründen öğrendiği bazı şeyleri yerine getirebilir. bu çok anormal gelmiyor bana. kıskanabilir. insandır saçma saçma davranışlar içine girip insanı bıktırabilir. ancak maçoların durumu bana hep daha farklı gelmiştir. kadınlar ile yarış halinde davranmalarını aklım almıyor.
ki bir erkeğin kıskanç olması ve belli bir kültür benimsemesi maçoluk değildir. sahiplenmek ve benimsemek sadece erkek olmakla hiç ilgili değildir. ancak aşırı davranışları maçoluk adı altında aklamaya çalışıp sürekli karşı tarafta duran kadın ile yarış halinde olmak, ben erkeğim istediğimi yaparım diyip kadına sınırlar çizmek ve sürekli ben erkeğim hatırlatması yapmak bazı şeyleri bastırmaktır. artık nedir o bastırılan şeyler ben bilemem. daha önce hiçbir maço ile 5 dakikadan fazla konuşmadığım için öğrenme fırsatım olmadı.
sahiden yorucu tiplersiniz. evet öylesiniz.
devamını gör...
normal sözlük t-shirtleri
bir tane gece modu m alıyım please. biz bu puanları sokakta bulmadık. (bkz: swh)
devamını gör...
hediye olarak alınmaması gereken şeyler
çiçek ve dekoratif şeyler. özellikle çiçeğe verilen paraya yazık. onun yerine bir cağ yeriz keyfimiz yerine gelir.*
devamını gör...
mutluluk paradoksu
2011 yılında emotion'da yayımlanan bir araştırmada, mutluluğu fazlasıyla önemseyen kişilerle, mutluluğu fazla önemsemeyen kişiler karşılaştırılmış ve oldukça ilginç sonuçlar elde edilmiştir. öncelikle mutluluğu önemseyen gruptaki katılımcılar, düşük seviyede stres yaratan durumlar karşısında kendilerini diğer gruba kıyasla daha mutsuz hissetmişlerdir. işin daha da ilginci, araştırmacılar, bu katılımcıların mutluluk seviyesini artırmak için onları pozitif uyaranlara maruz bıraktığında da diğer gruba kıyasla daha az olumlu tepki verdiklerini gözlemlemiştir.
mutluluğa daha fazla önem veren kişiler erişilebilir, küçük mutluluklardan daha az mutlu olurken aynı zamanda gündelik hayatta karşılarına çıkan sorunlar yüzünden de daha çok ve çabuk mutsuz oluyorlar. araştırmacılar bu sonuçları mutluluğu fazla önemseyen insanların, erişemeyecekleri mutluluk standartları belirlemiş olmalarına bağlıyor.
aynı ekibin bu sefer 2012 yılında yine emotion’da yayımlanan bir başka araştırmasında ise katılımcıların, bilimsel bir manipülasyon sayesinde, mutluluğa normalde verdiklerinden daha fazla önem vermeleri sağlanıyor. normal şartlarda katılımcıların kendilerini daha iyi hissetmeleri beklenirken aksine katılımcılar, kendilerini sosyal anlamda etraflarından kopuk ve yalnız hissetmeye başlıyorlar. üstelik bu durum sadece katılımcıların öznel hisleri ile sınırlı kalmıyor, hormon seviyelerinde de kendini gösteriyor.
bu sonuçlara dayanan araştırmacılar mutluluk gibi kişisel kazanımlara düşkünlüğün diğer insanlarla olan bağlantımızı zayıflatarak, kendimizi daha yalnız hissetmemize sebep olabileceğini ileri sürmektedirler.
konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için tık.
mutluluğa daha fazla önem veren kişiler erişilebilir, küçük mutluluklardan daha az mutlu olurken aynı zamanda gündelik hayatta karşılarına çıkan sorunlar yüzünden de daha çok ve çabuk mutsuz oluyorlar. araştırmacılar bu sonuçları mutluluğu fazla önemseyen insanların, erişemeyecekleri mutluluk standartları belirlemiş olmalarına bağlıyor.
aynı ekibin bu sefer 2012 yılında yine emotion’da yayımlanan bir başka araştırmasında ise katılımcıların, bilimsel bir manipülasyon sayesinde, mutluluğa normalde verdiklerinden daha fazla önem vermeleri sağlanıyor. normal şartlarda katılımcıların kendilerini daha iyi hissetmeleri beklenirken aksine katılımcılar, kendilerini sosyal anlamda etraflarından kopuk ve yalnız hissetmeye başlıyorlar. üstelik bu durum sadece katılımcıların öznel hisleri ile sınırlı kalmıyor, hormon seviyelerinde de kendini gösteriyor.
bu sonuçlara dayanan araştırmacılar mutluluk gibi kişisel kazanımlara düşkünlüğün diğer insanlarla olan bağlantımızı zayıflatarak, kendimizi daha yalnız hissetmemize sebep olabileceğini ileri sürmektedirler.
konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için tık.
devamını gör...
arka sokaklar final bölümü
gelecekte torunumla izlemeyi hedeflediğim dizi finali. umarım yaşım yeter.
devamını gör...
ülkü ocakları ne işe yarıyor sorunsalı
bir kere bile toplum için veya insanlık için faydalı bir hareket veya çalışma göremediğim oluşum.
devamını gör...
erkeklerin sakal bıyık bırakma merakı
insan gerçekten hayret ettiren meraktır. neden? nereden gelmiştir bu merak. belki evrime inansam maymundan derdim. zira kimi maymundan bir farkı yokmuşçasına dolaşıyor. şöyle model olsun böyle ucunda bırak ya da yok yok top olsun diyenler var. güzel kardeşlerim o sizi dürtmüyor mu? kuaförden çıkınca yüzümdeki o değişik hissi seven ben, bu duruma acayip merakla yaklaşıyorum. yüzünde kıl var güzel kardeşim. hem de na böyle görünüyor, hem de sert tüy falan değil yani ve bunu uzatıyor, bazen bakım yapıyor, şekilden şekle sokuyor, canın sıkılınca oynuyor ve hatta övünüyorsun. neden?
devamını gör...
yazılımcımızdan ne istiyoruz
yazar profiline girdiğimizde (kendimizin ya da başka bir yazarın) takip edilenleri ve takipçileri liste şeklinde görebilmek.
devamını gör...