ilk buluşmaya at ile gelen erkek
beyaz atı olan prens olabilir.
hayır olsun.
hayır olsun.
devamını gör...
distopik eserlerdeki bazı benzerlikler
#127736 nolu girdiden esinlenerek açtığım başlık. burada yevgeni zamyatin'in biz (1920), alduous huxley'in cesur yeni dünya (1931), george orwell'ın 1984 (1949), william golding'in sineklerin tanrısı (1954), ursula kroeber le guin'in mülksüzler (1974) ve josé saramago'nun körlük (1995) romanları arasındaki bazı benzerliklerden bahsetmek istiyorum:
+ biz ve cesur yeni dünya: her iki kitapta da ana karakterler, kendileri gibi yaşamayan eski yasaksız dünya ile karşılaşırlar. (biz'de yeşil duvar'ı aşarak gizlice; cesur yeni dünya'da izin alıp "new mexico ayrı bölgesi"ne ulaşarak bu deneyimi yaşarlar.)
+ biz, 1984 ve cesur yeni dünya: 3 kitapta da baş kahramanlar, bulundukları dünyayı kuran ana unsurları gerçekleştiren kişilerdir. (biz-enregral muciti, 1984-tarihi yapılandıran winston smith, cesur yeni dünya-kuluçka şartlandırma merkezi'nde embriyoların aşılamasını yapan lenina)
+ sineklerin tanrısı, biz ve körlük: 3 kitapta da roman kahramanları bir alanda sıkışmışlık yaşar. (sineklerin tanrısı'nda bir adaya kısılan çocuklar, biz'de etrafları bir duvarla çevrilmiş insanlar, körlük'te salgına yakalanıp bir akıl hastanesinde karantinada kalan insanlar)
+ cesur yeni dünya ve mülksüzler: cesur yeni dünya'da "ford aşkına!"; mülksüzler'de "asal sayı aşkına!" söylemleri.
+ biz ve 1984:
- biz'deki "iki artı iki"li
şiiri ile 1984'teki "iki artı iki beş eder"
- iki kitapta da günlük var. biz, zaten tam bir günlük şeklinde yazılmışken 1984 romanında winston'un başlarda yazıp sonra sakladığı bir günlüğü var.
- iki kitapta da hafıza yıkama teknikleri uygulandı. (biz'de ameliyatla, 1984'te işkenceyle)
- iki kitaptaki kahraman da sevgilileri dolayısıyla başkaldırmaya cesaret edebildiler.
+ biz ve cesur yeni dünya: her iki kitapta da ana karakterler, kendileri gibi yaşamayan eski yasaksız dünya ile karşılaşırlar. (biz'de yeşil duvar'ı aşarak gizlice; cesur yeni dünya'da izin alıp "new mexico ayrı bölgesi"ne ulaşarak bu deneyimi yaşarlar.)
+ biz, 1984 ve cesur yeni dünya: 3 kitapta da baş kahramanlar, bulundukları dünyayı kuran ana unsurları gerçekleştiren kişilerdir. (biz-enregral muciti, 1984-tarihi yapılandıran winston smith, cesur yeni dünya-kuluçka şartlandırma merkezi'nde embriyoların aşılamasını yapan lenina)
+ sineklerin tanrısı, biz ve körlük: 3 kitapta da roman kahramanları bir alanda sıkışmışlık yaşar. (sineklerin tanrısı'nda bir adaya kısılan çocuklar, biz'de etrafları bir duvarla çevrilmiş insanlar, körlük'te salgına yakalanıp bir akıl hastanesinde karantinada kalan insanlar)
+ cesur yeni dünya ve mülksüzler: cesur yeni dünya'da "ford aşkına!"; mülksüzler'de "asal sayı aşkına!" söylemleri.
+ biz ve 1984:
- biz'deki "iki artı iki"li
şiiri ile 1984'teki "iki artı iki beş eder"
- iki kitapta da günlük var. biz, zaten tam bir günlük şeklinde yazılmışken 1984 romanında winston'un başlarda yazıp sonra sakladığı bir günlüğü var.
- iki kitapta da hafıza yıkama teknikleri uygulandı. (biz'de ameliyatla, 1984'te işkenceyle)
- iki kitaptaki kahraman da sevgilileri dolayısıyla başkaldırmaya cesaret edebildiler.
devamını gör...
türkiye nasıl düzelir sorunsalı
türkiye'de bir kaynağa göre 116 başka bir kaynağa göre ise 105 siyasî parti var seçime girebilmesi için en az 41 il de örgütlenmesi gerekir.
türkiye ile ilgili bu kısa bilgiden sonra yurt dışında gelişmiş ülke tabir ettiğimiz ülkelere bir göz atalım abd 5 parti ingiltere 11 parti almanya 13 parti fransa 5 parti ( kaynak wikipedia)
şimdide argoda geçen atasözü'müze bakalım nerde çokluk orda .okluk
durum şu ki bizde herhangi bir partiye küsen siyasetçi gidip yeni bir parti kuruyor üstelik bu partiler bir nevi geçin kapısı gibi hazine' den yardım alıyorlar seçime katılma yeterliliğine sahip olanları da ekstra seçim yardımı alıyor. hal böyle olunca vatandaşa hizmet için kullanılabilecek önemli bir meblağ siyasi partileri beslemeye gidiyor eğer kanun çıksada siyasi partiler üyelerinden gelecek aidat ve bağışlarla faaliyet gösterecekler denilse ortada bir tanesi kalmaz diye düşünüyorum.
bunun yanısıra seçim yasası gereği barajı geçemeyen partilere atılan oylar ise o sandık bölgesindeki önde olan partinin ekmeğine yağ sürüyor bu da meselenin bir başka boyutu. bu tespitlerden sonra konuya dönersek eğitimin ön planda olduğu insanların karın doyurmak için çalışmaktan başka gönüllü sivil toplum örgütlerinde aktif faaliyette bulunması soran sorgulayan bir toplum olma yolunda her bireyin çekinmeden çıkıp hakkını araması ve başta gelişmiş ülkeler dediğimiz ülkelerdeki gibi kendi düşünce yapısına en yakın parti çatısı (115 parti nedir arkadaş parti sayısı bir elin parmaklarını geçmemeli) altında toplanıp daha müreffeh bir yaşam için mücadelesini burada sürdürmesi soran sorgulayan bir toplum haline dönmesi gerekir.
bütün bunların gerçekleşmesi için eğitim eğitim eğitim.
türkiye ile ilgili bu kısa bilgiden sonra yurt dışında gelişmiş ülke tabir ettiğimiz ülkelere bir göz atalım abd 5 parti ingiltere 11 parti almanya 13 parti fransa 5 parti ( kaynak wikipedia)
şimdide argoda geçen atasözü'müze bakalım nerde çokluk orda .okluk
durum şu ki bizde herhangi bir partiye küsen siyasetçi gidip yeni bir parti kuruyor üstelik bu partiler bir nevi geçin kapısı gibi hazine' den yardım alıyorlar seçime katılma yeterliliğine sahip olanları da ekstra seçim yardımı alıyor. hal böyle olunca vatandaşa hizmet için kullanılabilecek önemli bir meblağ siyasi partileri beslemeye gidiyor eğer kanun çıksada siyasi partiler üyelerinden gelecek aidat ve bağışlarla faaliyet gösterecekler denilse ortada bir tanesi kalmaz diye düşünüyorum.
bunun yanısıra seçim yasası gereği barajı geçemeyen partilere atılan oylar ise o sandık bölgesindeki önde olan partinin ekmeğine yağ sürüyor bu da meselenin bir başka boyutu. bu tespitlerden sonra konuya dönersek eğitimin ön planda olduğu insanların karın doyurmak için çalışmaktan başka gönüllü sivil toplum örgütlerinde aktif faaliyette bulunması soran sorgulayan bir toplum olma yolunda her bireyin çekinmeden çıkıp hakkını araması ve başta gelişmiş ülkeler dediğimiz ülkelerdeki gibi kendi düşünce yapısına en yakın parti çatısı (115 parti nedir arkadaş parti sayısı bir elin parmaklarını geçmemeli) altında toplanıp daha müreffeh bir yaşam için mücadelesini burada sürdürmesi soran sorgulayan bir toplum haline dönmesi gerekir.
bütün bunların gerçekleşmesi için eğitim eğitim eğitim.
devamını gör...
ali ekber eren
bir bengaripsengüzeldünyamutlu ukdesidir.
tanım bir erken uyarı sistemi ile kendine öncelik kazandırdığında aklımda kurup duruyordum ne yazılır ali ekber eren hakkında diye. tuhaftır; ali ekber eren adı geçince hep hüzünlü şeyler gelir aklıma. bu hüzünlü anılardan bir ankara’dır, diğeri canım ciğerim hasret gültekin, çok satanlarda her zaman olsa da değerini bilemediğimiz sabahattin ali ve elbette hep on yedi yaşında olan erdal eren.

erdal eren, kenan evren tarafından yaşı büyütülerek katledilen on yedi yaşındaki bir çocuktur. herkes tanır erdal’ı. suçsuzluğuna dair güçlü kanıtlar ortaya çıktığı halde hala suçlu sayılmasına anlam veremediğim bir çocuktu erdal. işte ali ekber eren, erdal için şu sözleri yazmıştır:
ankara adı kara /bu yara başka yara /onyedi yaşındaydı /kıyılır mı erdal'a
sabahattin ali ise şüpheli bir ölümle aramızdan ayrılmış dev bir yazardır. sınırda bir kamyon şoförü tarafından kominist olduğu için öldürüldüğü söylenip durur ama bu bana hiçbir zaman inandırıcı gelmedi. işte bu büyük edebiyatçının göklerde kartal gibiyim şiirini besteleyen de ali ekber eren’dir.
hasret gültekin ise ali ekber eren’in dostlar muhabbeti isimli bir albümü birlikte çıkardığı arkadaşıdır. hasret gültekin ile ilgili tanımını daha önce yazmıştım. yaktılar hasreti ve hala hasretimizdir.
ali ekber eren nedense bir türlü değeri bilinememiş bir ozandır. sesi derinden derine içine işler insanın. sesinde bir direniş vardır ali ekber eren’in ama saldırgan değil. mütevazı ama inatçı bir direniş. öldürmek için değil yaşatmak için.
ve ankara. üniversite yıllarında ne zaman bir rakı sofrasına otursak ben herkesten daha az rakı içme pahasına türküleri söylerdim. ve hiçbir zaman es geçmediğim, söylemeyi hiç unutmadığım türlü ali ekber eren’in böyle kal türküsü idi. hala da söylerim bu türküyü, tam da hak edene hem de.
ben aklımı gözlerine takmışım. *
tanım bir erken uyarı sistemi ile kendine öncelik kazandırdığında aklımda kurup duruyordum ne yazılır ali ekber eren hakkında diye. tuhaftır; ali ekber eren adı geçince hep hüzünlü şeyler gelir aklıma. bu hüzünlü anılardan bir ankara’dır, diğeri canım ciğerim hasret gültekin, çok satanlarda her zaman olsa da değerini bilemediğimiz sabahattin ali ve elbette hep on yedi yaşında olan erdal eren.

erdal eren, kenan evren tarafından yaşı büyütülerek katledilen on yedi yaşındaki bir çocuktur. herkes tanır erdal’ı. suçsuzluğuna dair güçlü kanıtlar ortaya çıktığı halde hala suçlu sayılmasına anlam veremediğim bir çocuktu erdal. işte ali ekber eren, erdal için şu sözleri yazmıştır:
ankara adı kara /bu yara başka yara /onyedi yaşındaydı /kıyılır mı erdal'a
sabahattin ali ise şüpheli bir ölümle aramızdan ayrılmış dev bir yazardır. sınırda bir kamyon şoförü tarafından kominist olduğu için öldürüldüğü söylenip durur ama bu bana hiçbir zaman inandırıcı gelmedi. işte bu büyük edebiyatçının göklerde kartal gibiyim şiirini besteleyen de ali ekber eren’dir.
hasret gültekin ise ali ekber eren’in dostlar muhabbeti isimli bir albümü birlikte çıkardığı arkadaşıdır. hasret gültekin ile ilgili tanımını daha önce yazmıştım. yaktılar hasreti ve hala hasretimizdir.
ali ekber eren nedense bir türlü değeri bilinememiş bir ozandır. sesi derinden derine içine işler insanın. sesinde bir direniş vardır ali ekber eren’in ama saldırgan değil. mütevazı ama inatçı bir direniş. öldürmek için değil yaşatmak için.
ve ankara. üniversite yıllarında ne zaman bir rakı sofrasına otursak ben herkesten daha az rakı içme pahasına türküleri söylerdim. ve hiçbir zaman es geçmediğim, söylemeyi hiç unutmadığım türlü ali ekber eren’in böyle kal türküsü idi. hala da söylerim bu türküyü, tam da hak edene hem de.
ben aklımı gözlerine takmışım. *
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
sözlüğe kod yazmak *
devamını gör...
yemek yerken dişin kırılması
iki kere başıma gelen olay.
ilkinde eti form yiyordum, eti form yemeyi bıraktım. son eti form yemem oldu o gün.
ikincisi, azcık*yaktığım döneri yerken oldu. o günden sonra döner ısıtırken daha dikkatli oldum. daha da döner yakmadım. döner ısıtırken başında bekledim.
ikinci implanta sebep oldu.
hiç hoş bir durum değildi.
çocuklara bir şey anlatırken, şunu anlayın hele dişimi kıracam derdim, daha demiyorum. güzel şeyler demek lazım.
çağırmamak lazım.
ilkinde eti form yiyordum, eti form yemeyi bıraktım. son eti form yemem oldu o gün.
ikincisi, azcık*yaktığım döneri yerken oldu. o günden sonra döner ısıtırken daha dikkatli oldum. daha da döner yakmadım. döner ısıtırken başında bekledim.
ikinci implanta sebep oldu.
hiç hoş bir durum değildi.
çocuklara bir şey anlatırken, şunu anlayın hele dişimi kıracam derdim, daha demiyorum. güzel şeyler demek lazım.
çağırmamak lazım.
devamını gör...
hiç büyük kadın yazar olmaması
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
hiç beyniniz uyuşmuş gibi hissettiğiniz oluyor mu? böyle kafamda koca bir boşluk var sanki hiçbir şeye odaklanamıyorum. ama bir yandan da kafam çok doluymuş gibi. karmakarışık hissediyorum bugün.. mesela bir saattir birçok başlık altına tanım yazmaya çalıştım, sürekli yazdım sildim sonra vazgeçtim kapattım.
bir şeyler canımı çok yakıyor ama bunun üzerine düşünmek istemiyorum. sanırım bulacağım sonuçla yüzleşmekten korkuyorum. artık hayattan ve gelecekten hiç umudum kalmadı. umutsuz bir insanın günleri nasıl geçerse benim günlerim de öyle geçiyor, boş ve anlamsız. sonsuz bir hiçlik duygusu var içimde. yıkık dökük duvarların, taşların arasından inatla yeşeren çiçek gibi umut dolu olmak istiyorum hayata karşı.
sevgili karma; sana da iki çift sözüm var. ben hiç mi iyi bir şey yapmadım bu hayatta? hani ne ekersen onu biçersin'cilik? yaptığımız iyilikler de kötülükler de bize geri dönmeyecek miydi.. bir gün devran dönecek ve herkes hak ettiğini bulacaktı ya hani. artık hasat vaktinin keyfini sürmemin zamanı gelmedi mi?
bir şeyler canımı çok yakıyor ama bunun üzerine düşünmek istemiyorum. sanırım bulacağım sonuçla yüzleşmekten korkuyorum. artık hayattan ve gelecekten hiç umudum kalmadı. umutsuz bir insanın günleri nasıl geçerse benim günlerim de öyle geçiyor, boş ve anlamsız. sonsuz bir hiçlik duygusu var içimde. yıkık dökük duvarların, taşların arasından inatla yeşeren çiçek gibi umut dolu olmak istiyorum hayata karşı.
sevgili karma; sana da iki çift sözüm var. ben hiç mi iyi bir şey yapmadım bu hayatta? hani ne ekersen onu biçersin'cilik? yaptığımız iyilikler de kötülükler de bize geri dönmeyecek miydi.. bir gün devran dönecek ve herkes hak ettiğini bulacaktı ya hani. artık hasat vaktinin keyfini sürmemin zamanı gelmedi mi?
devamını gör...
tuğba yurt
sesini, yorumunu, güzelliğini.... pardon! sanatını yani çok sevdiğim ve başarılı bulduğumdur. bir müzisyenin farkı, akustik yorumla ortaya çıkar ki, tuğba yurt bu işin hakkını veren biridir.
çok sevdiğim bir sezen aksu şarkısı olan herkes yaralıyı, canlı performansla çok iyi yorumlamıştır. ayrıca ahmet kaya şarkılarını da fena okur. yolu açık olsundur, buraları okusundur, beni bulsundur.
ne zaman canın yansa
bu kadar derinden,
sanırsın mümkün değil
bir daha üzülmen.
öyle işte.
çok sevdiğim bir sezen aksu şarkısı olan herkes yaralıyı, canlı performansla çok iyi yorumlamıştır. ayrıca ahmet kaya şarkılarını da fena okur. yolu açık olsundur, buraları okusundur, beni bulsundur.
ne zaman canın yansa
bu kadar derinden,
sanırsın mümkün değil
bir daha üzülmen.
öyle işte.
devamını gör...
elde sprey boya olsa duvara yazılacak şey
canım anammm.
kroyuz ama para bizde. kıpss.
kroyuz ama para bizde. kıpss.
devamını gör...
insanı rahatlatan şeyler
aylardır görüşmediğin bir arkadaşınla sanki sürekli görüşüyormuş gibi konuşmak, saatlerce sohbet etmek, telefonu bir türlü kapatamamak, "neyse bir virgül koyalım da sonra kaldığımız yerden devam ederiz" diyerek o gün için vedalaşıp telefonu kapatmak ve bu döngüyü hep sürdürmek.
devamını gör...
annenin arkadaşının çocuğuyla arkadaş olma zorunluluğu
eskiden ailecek görüştüğümüz hatta çok sık görüştüğümüz bir aile vardı. çocukları bana ve kardeşime akrandı. gel gör ki ben yaşıtım olan kızdan nefret ederdim o da benden. haftada en az iki kez görüşmek zorundaydık fakat bu durumdan ikimiz de hoşlanmazdık.
senelerce tatile gittik, doğum günü kutladık, piknik yaptık vs ama hiç arkadaş olamadık.
bu bana ders oldu, kendi çocuklarım olunca eğer arkadaşımın çocuğuyla bir araya gelmek istemezlerse asla zorlamadım.
çocukluğumun en güzel yıllarında dert sahibi oldum resmen, bari onlar olmasın dedim.
senelerce tatile gittik, doğum günü kutladık, piknik yaptık vs ama hiç arkadaş olamadık.
bu bana ders oldu, kendi çocuklarım olunca eğer arkadaşımın çocuğuyla bir araya gelmek istemezlerse asla zorlamadım.
çocukluğumun en güzel yıllarında dert sahibi oldum resmen, bari onlar olmasın dedim.
devamını gör...
moda sahili
gün batımı'nın en güzel izlenilen yeridir.
devamını gör...
konami
metal gear solid, silent hill ve pro evolution soccer gibi oyun serilerinin yapımcısı japon şirketi.
devamını gör...
eksik baskınlık
aynı karaktere etki eden genlerin çoğunda tam baskınlık, çekiniklik görülse de bazı durumlarda eksik baskınlık görülür. baskın gen tam olarak etkisini gösteremez. sonuçta ne baskın, ne de çekinik genin etkisi ortaya çıkar. son durum ikisinden de farklıdır.
örneğin: bir tür çiçekte kırmızı ve beyaz çiçek rengi eksik baskın ise, kırmızı ve beyaz çaprazlaması sonucu pembe renkli çiçekler oluşabilir.
bu durum çoğunlukla eş baskınlık ile karıştırılır. aynı örnek üzerinden gidelim. eğer bu çiçekte kırmızı ve beyaz eş baskın olsaydı, çaprazlama sonucu ele edilen yavruların çiçekleri kırmızı-beyaz olurdu diyebiliriz.
başka bir örnek: bir kuş türünde beyaz tüylü erkekler ile siyah tüylü dişiler çaprazlanınca lacivert tüylü yavrular oluşabiliyor. anlıyoruz ki, tüy rengine etki eden bu iki gen eksik baskın. eksik baskınlıkta illa ortası olacak diye bir kural yok. siyah ile beyazdan gri oluşmuyor bu örnekte. ikisinden de farklı bir durum oluşuyor, lacivert. turuncu da olabilirdi.
insanlardan örnek vermek gerekirse: saç şekli. düz saçlı ve kıvırcık saçlı ebeveyn çaprazlamasından dalgalı saçlı çocukların olması gibi.
örneğin: bir tür çiçekte kırmızı ve beyaz çiçek rengi eksik baskın ise, kırmızı ve beyaz çaprazlaması sonucu pembe renkli çiçekler oluşabilir.
bu durum çoğunlukla eş baskınlık ile karıştırılır. aynı örnek üzerinden gidelim. eğer bu çiçekte kırmızı ve beyaz eş baskın olsaydı, çaprazlama sonucu ele edilen yavruların çiçekleri kırmızı-beyaz olurdu diyebiliriz.
başka bir örnek: bir kuş türünde beyaz tüylü erkekler ile siyah tüylü dişiler çaprazlanınca lacivert tüylü yavrular oluşabiliyor. anlıyoruz ki, tüy rengine etki eden bu iki gen eksik baskın. eksik baskınlıkta illa ortası olacak diye bir kural yok. siyah ile beyazdan gri oluşmuyor bu örnekte. ikisinden de farklı bir durum oluşuyor, lacivert. turuncu da olabilirdi.
insanlardan örnek vermek gerekirse: saç şekli. düz saçlı ve kıvırcık saçlı ebeveyn çaprazlamasından dalgalı saçlı çocukların olması gibi.
devamını gör...
türk dizi tarihinin en komik sahneleri
leyla ile mecnun dizisindeki bir sahneyi söylemek isterim.
kahramanlarımız mecnun, ismail abi ve yavuz tam idam edilecekken şöyle bir diyalog yaşanır.
cellat: son bir arzunuz var mı?
ismail abi: var! salın bizi.
ve salınıp serbest bırakılırlar.
ilgili sahne
kahramanlarımız mecnun, ismail abi ve yavuz tam idam edilecekken şöyle bir diyalog yaşanır.
cellat: son bir arzunuz var mı?
ismail abi: var! salın bizi.
ve salınıp serbest bırakılırlar.
ilgili sahne
devamını gör...
sarma ile dolmayı karıştıran birey
sarma yemeği ile dolma yemeğini karıştıran insan türüdür.
katık, sarılıyorsa, sarma yemeğidir; dolduruluyorsa dolma yemeğidir.
bu kadar basit bir çözümlemeyi anlamamaktan öte, gıcıklığına yapanlarda vardır.
katık, sarılıyorsa, sarma yemeğidir; dolduruluyorsa dolma yemeğidir.
bu kadar basit bir çözümlemeyi anlamamaktan öte, gıcıklığına yapanlarda vardır.
devamını gör...
togg'un bagajını açan muhabirin başına gelenler
yerli otomobilimizin tanıtım töreninde canlı yayında yaşanan garip hadisedir.
otomobil görücüye çıkmış, o sırada canlı yayın yapmak suretiyle otomobili övmekte olan tgrt muhabiri sıra bagaja bakmaya gelince aniden güvenlik görevlisinin hışmına uğruyorburadan.
- bagajı açmayın dedik ya, açmayın işte şu bagajı
- canlı yayın abi canlı
- olsun açma bagajı.
akıllara şu sahneyi getirmiştir (bkz: https://youtu.be/rZxgEkJ63NI)
ayrıca durup dururken şöyle bir şüphe de akıllara sokmuştur (link: )
hayır şimdi bu arabayı alınca bizde mi açamıycaz bagajı, anlamadık nedir?
otomobil görücüye çıkmış, o sırada canlı yayın yapmak suretiyle otomobili övmekte olan tgrt muhabiri sıra bagaja bakmaya gelince aniden güvenlik görevlisinin hışmına uğruyorburadan.
- bagajı açmayın dedik ya, açmayın işte şu bagajı
- canlı yayın abi canlı
- olsun açma bagajı.
akıllara şu sahneyi getirmiştir (bkz: https://youtu.be/rZxgEkJ63NI)
ayrıca durup dururken şöyle bir şüphe de akıllara sokmuştur (link: )
hayır şimdi bu arabayı alınca bizde mi açamıycaz bagajı, anlamadık nedir?
devamını gör...
görüntülü konuşma
şu pandemi günlerinde evde olduğumuz için sevdiklerimizle yapabileceğimiz en güzel eylemlerden biri. bir nebze de olsa insanı mutlu ediyor. yanınızda olmasını istediğiniz insanlar sizden uzakta olunca ne sesleri ne görüntüleri yetmiyor ama olsun hiç yoktan iyidir.
devamını gör...
bilgi güçtür
eski tıp hocalarının veya eski hocalar tarafından yetiştirilen hocaların ağzından ara sıra duyulabilen anlamı büyük cümledir.sözün tamamlanmış hali ise şudur:"bilgi güçtür,fakat yapabilmek daha büyük güçtür."
devamını gör...