erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
pedler ücretsiz olurdu, regl izni diye bir şey devlet dairelerinde bile uygulanırdı.
devamını gör...
sözlük radyosu
bu mecraya gelme nedenimdi sözlük radyosu. kapanması ciddi ciddi sözkonusu ise burada olmanın bir anlamı olmayacak artık benim için. bunun ihtimali bile yeterince üzücü, çünkü burada programlarımız bireysel olsa bile emeğimiz ortak oldu hep. dilerim bir açıklamayı hak edecek kadar önemli görünüyoruzdur radyoda kendi halinde yayın yapmaya çalışanlar olarak.
edit: imla+ek
edit: imla+ek
devamını gör...
kızamık
etkeni bir virüs olup, kuluçka dönemi 8 ila 10 gündür. hastalık hafif bir ateş, nezle göz kamaşması ve sulanması şeklinde başlar. bir grip hastalığı gibi süren 3 ila 4 günlük bu süre, hastalık başlangıç dönemidir. dördüncü günden sonra ağzın içinde ve azı dişleri hizasında, yanağın iç kısmında beyaz noktacıklar belirir.
kızamığın en önemli belirtileri olan bu lekeler belirdiğinde, hastalığa yakalanan çocuğun ateşi 40 dereceye kadar yükselir. bundan itibaren kulak bölgesinden başlayıp yüz, kol, bacaklar ve bütün vücuda yayılan, iri mercimek büyüklüğünde ve kırmızı renkte döküntülerle devam eder. bu döküntüler 3 ila 4 gün devam ettikten sonra solmaya başlar.
öksürük veya hapşırıktan kaynaklı bir damlacık enfeksiyonu ile bir çocuktan başka bir çocuğa bulaşan bir hastalıktır. çocukların ana okulu, ilkokul, kreş gibi yerlerde toplu halde bulunmaları ve henüz bağışıklık kazanmamış olmaları bu tür bulaşıcı hastalıkların onlarda çoklukla görülmesine sebeptir.
unicef'e göre eboladan da veremden de hızlı ve çabuk bulaşan bir hastalık. enfeksiyon sonrası kızamık için özel bir tedavi yok. önlem için en güvenli seçenek de aşılanma.
kızamığın en önemli belirtileri olan bu lekeler belirdiğinde, hastalığa yakalanan çocuğun ateşi 40 dereceye kadar yükselir. bundan itibaren kulak bölgesinden başlayıp yüz, kol, bacaklar ve bütün vücuda yayılan, iri mercimek büyüklüğünde ve kırmızı renkte döküntülerle devam eder. bu döküntüler 3 ila 4 gün devam ettikten sonra solmaya başlar.
öksürük veya hapşırıktan kaynaklı bir damlacık enfeksiyonu ile bir çocuktan başka bir çocuğa bulaşan bir hastalıktır. çocukların ana okulu, ilkokul, kreş gibi yerlerde toplu halde bulunmaları ve henüz bağışıklık kazanmamış olmaları bu tür bulaşıcı hastalıkların onlarda çoklukla görülmesine sebeptir.
unicef'e göre eboladan da veremden de hızlı ve çabuk bulaşan bir hastalık. enfeksiyon sonrası kızamık için özel bir tedavi yok. önlem için en güvenli seçenek de aşılanma.
devamını gör...
pour over
drip coffee yönetmlerinden biri olan, drip brewing, filtered coffee, veya pour over 1900’lerin başından itibaren oldukça popüler olan ve özellikle nitelikli kahvenin yaygınlaşması ile yıldızı daha da parlayan ve temelinde kahve üzerine belirli bir süre ve sıcaklıktaki suyun gezdirilerek dökülmesi işleminden oluşur. baristanın kahve ile olan dansının en belirgin halidir. profesyonellik gerektirir, kahveyi tanımak gerekir. bir çeşit kahve ile 10’dan çok demleme profili oluşturarak farklı farklı tatlar çıkarmaya gayet müsaittir. çekirdek yapısını, karakterini tam olarak doğru çıkarttığınız bir demleme metodudur.
kaynak
kaynak
devamını gör...
moderatörler görüş bildirmeli mi sorunu
sonuçta moderatör arkadaşlarda bizim gibi birer yazar en nihayetinde. herkesin bir görüşü vardır ve format dahilinde dile getirmesi doğaldır. lakin, bu görüş bildirme şeklinin, taraf olma şeklinde algılanabileceği unutulmamalıdır. misal, hakaret, format dışı kelimeler içeren bir tanım, aynı zamanda başka bir yazarı hedef gösteriyor ve işi düzeni sağlamak olan bir moderasyon üyesi sırf görüşleri o yazarla tutuyor diye bu tanımı kaldırmayıp beğeniyorsa orda ciddi bir sıkıntı var demektir.
bir fikirleri illa ki olabilir, dile getirebilirler fakat kesinlikle ama kesinlikle taraf olmamalılar.
bir fikirleri illa ki olabilir, dile getirebilirler fakat kesinlikle ama kesinlikle taraf olmamalılar.
devamını gör...
inşallah
allah'ın izniyle, allah dilerse anlamlarına gelen arapça kelime.
devamını gör...
branşlarına göre öğretmen tipleri
resim öğretmenlerinin kadın olanları yeşil kazak giymeyi severler, genelde sarışın ve renkli gözlü olurlar
tarih öğretmenlerinin kadın olanları deri kıyafetler giymeyi severler, ses tonları sevecenliği barındırsa bile genelde duyulunca saygı duruşuna geçip yutkunduracak bı otoriterlikle kulaklarımıza erişir, ders süresini kullanabilecekleri en verimli şekilde kullanırlar, derse zamanında gelirler ve ders bitene kadar anlatırlar da anlatırlar. genelde geç saatlerde çalışmayı severler, göz altları geç saatlerde çalışıp az uyuyuşları yüzünden morumsu/mavimsi/yeşilimsi ve şiş olur.
erkek olanları toprak tonlarında şeyler giymeyi seviyor.
matematik öğretmenlerinin kadın olanları kendilerine dikkat ederler ama dış görünüşlerine dikkat edip etmemek, başkalarının onlar hakkında olan düşünceleri falan pek umurlarında değil bence çünkü özgüvenli, kendini seven insanlar; öğrencileri çalışan ve çalışmayan olarak ayırıp ona göre davranıyorlar, çabalayan ve çalışkan öğrenci statüsüne geçmek için uğraşan çalışmayanlara da destek oluyorlar.
matematik öğretmenlerinin erkek olanlarında da boşvermişlik var gibi
biyoloji öğretmenleri genelde gözlüklü oluyorlar
coğrafya öğretmenlerinin erkek olanları kafa öğretmen olmaya çalışıyorlar ama belki de çalışmadan kafa öğretmenlerdir bilemiyorum, kadın olanlarında gizli otoriterlik seziyorum ama yine de tatlılar
tarih öğretmenlerinin kadın olanları deri kıyafetler giymeyi severler, ses tonları sevecenliği barındırsa bile genelde duyulunca saygı duruşuna geçip yutkunduracak bı otoriterlikle kulaklarımıza erişir, ders süresini kullanabilecekleri en verimli şekilde kullanırlar, derse zamanında gelirler ve ders bitene kadar anlatırlar da anlatırlar. genelde geç saatlerde çalışmayı severler, göz altları geç saatlerde çalışıp az uyuyuşları yüzünden morumsu/mavimsi/yeşilimsi ve şiş olur.
erkek olanları toprak tonlarında şeyler giymeyi seviyor.
matematik öğretmenlerinin kadın olanları kendilerine dikkat ederler ama dış görünüşlerine dikkat edip etmemek, başkalarının onlar hakkında olan düşünceleri falan pek umurlarında değil bence çünkü özgüvenli, kendini seven insanlar; öğrencileri çalışan ve çalışmayan olarak ayırıp ona göre davranıyorlar, çabalayan ve çalışkan öğrenci statüsüne geçmek için uğraşan çalışmayanlara da destek oluyorlar.
matematik öğretmenlerinin erkek olanlarında da boşvermişlik var gibi
biyoloji öğretmenleri genelde gözlüklü oluyorlar
coğrafya öğretmenlerinin erkek olanları kafa öğretmen olmaya çalışıyorlar ama belki de çalışmadan kafa öğretmenlerdir bilemiyorum, kadın olanlarında gizli otoriterlik seziyorum ama yine de tatlılar
devamını gör...
fiyat performans olarak en ideal kitap alışveriş sitesi
çok farklı faktörlere dayanır.
1) eğer yakınlarınızda bir teslimat noktası bulunuyorsa ve o teslimat noktasından almaya razıysanız kitap yurdu en iyi seçenektir.
2) eğer -varsa- tedarik süresi ve kargo süresi beklemeye sabrınız varsa bkm kitap gayet iyidir.
1) eğer yakınlarınızda bir teslimat noktası bulunuyorsa ve o teslimat noktasından almaya razıysanız kitap yurdu en iyi seçenektir.
2) eğer -varsa- tedarik süresi ve kargo süresi beklemeye sabrınız varsa bkm kitap gayet iyidir.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
kulaklığım çalışmıyor. çalışması için uğraşıyorum. çıldırcam şimdi...
devamını gör...
usiv
şiirden ziyade propaganda gibi geldi bana. normal karşılayanları da anlayamadım. türkçe dışındaki tüm başlıklara moderasyonun müdahale etmesi gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
xiaomi'nin avcılar'da üretime başlaması
sendika olacak mıymış? yoksa harranlı olmak kurtarıyor muymuş, merak ettiğim durum. ona göre atlayıp gideceğim taşı toprağı altın olan güzide kentimize..
devamını gör...
invidere
latince kökenli sözcüktür. karşı tarafa hasetle ve imrenerek bakmak anlamına gelmektedir.
-genel olarak çevremizde çok fazla bulunan lakin kendilerini belli etmeyen insanlardır.
-genel olarak çevremizde çok fazla bulunan lakin kendilerini belli etmeyen insanlardır.
devamını gör...
özlemedim seni
"özlemek, yanında olmak isteğidir; gülüşünü görmek biraz da" diyerek özlemi çok naif bir şekilde betimleyen ahmet telli şiiridir.
hiç özlemedim seni
özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca
apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım
özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
hiç özlemedim seni
saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı
akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım
toprak yarılır birden
su kirlenir
ürpertir bu coğrafya
bu serüven
ikimizi bir anda
yaşadığımı duyarım
hiç özlemedim seni
özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
hiç özlemedim seni
özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca
apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım
özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
hiç özlemedim seni
saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı
akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım
toprak yarılır birden
su kirlenir
ürpertir bu coğrafya
bu serüven
ikimizi bir anda
yaşadığımı duyarım
hiç özlemedim seni
özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
devamını gör...
medeniyete canavar diyen marş
öncelikle hilal ve yıldızlı bayrak 1453 haziranından beri osmanlı tarafından kullanılır. aynı zamanda bayrağın dinle yada ırkla bir ilgisi yoktur tamamen doğu roma'nın konstantinapolis şehrinin resmi bayraģıdır. hatta doģu roma imparatorluģunun paralarıda üzerinde ay-yıldız şeklinde tasarlanmıştır. buradan görebilirsiniz. bu durumda akif mükemmel edebi sanatlı şaheserini isevi geçmişe mi yazmış oldu?
daha sonra "garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar" dizesi örnek verilmiş ancak ne hikmetse sadece garp kelimesinden yola cıkılıp barbar falan denmiş:) burada kıtanın tamamını okursanız eğer tamamen batının güclü silahları olsada dogunun iman gücü vardıra getirilmiş bir anlam bulursunuz. ki arama moturuna yazın en salak sitede bile burdaki yazarların yorumlarını bulamassınız. öyle çileden çıkarıcı yani.
sonuç olarak insanları o zavallı kücük beyinlerinizle itham etmeden önce bir düsünün bunlar acaba dogru mu diye. hayatınızda safahat bile okumamış hatta elinize bile almamış olup, burada lise yılları sòz sanatlarından falan bahsedemezsiniz. evet bende dönemin şartlarında yapılabilen en iyi marş budur ve degistirmek belki emeğe saygısızlık olur diye düsünüyorum ama bu, şöyle harika bisey böyle kriptolu bişey falan demeyi gerektirmiyor. hatta verdiğiniz intihalli tez yazan iktidar yalakalarının kaleminden cıkan bilgileri vermemenizi öneririm cünkü gerçeģini bir bilen çıkar :)
not: halil inalcık ve ilber ortaylı osmanlıları müslüman romalılar olarak tanımlar. bunu da belgelere dayandırarak yaparlar. arşivlere gidip araştırmadan sadece kitap alarak bu bilgileri öğrenebilir ve hatta anlatabilirsiniz bile. belki dini deyim kullanıp laf sokuşturarak komik olduğunuzu düsünmenizi de engeller.
daha sonra "garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar" dizesi örnek verilmiş ancak ne hikmetse sadece garp kelimesinden yola cıkılıp barbar falan denmiş:) burada kıtanın tamamını okursanız eğer tamamen batının güclü silahları olsada dogunun iman gücü vardıra getirilmiş bir anlam bulursunuz. ki arama moturuna yazın en salak sitede bile burdaki yazarların yorumlarını bulamassınız. öyle çileden çıkarıcı yani.
sonuç olarak insanları o zavallı kücük beyinlerinizle itham etmeden önce bir düsünün bunlar acaba dogru mu diye. hayatınızda safahat bile okumamış hatta elinize bile almamış olup, burada lise yılları sòz sanatlarından falan bahsedemezsiniz. evet bende dönemin şartlarında yapılabilen en iyi marş budur ve degistirmek belki emeğe saygısızlık olur diye düsünüyorum ama bu, şöyle harika bisey böyle kriptolu bişey falan demeyi gerektirmiyor. hatta verdiğiniz intihalli tez yazan iktidar yalakalarının kaleminden cıkan bilgileri vermemenizi öneririm cünkü gerçeģini bir bilen çıkar :)
not: halil inalcık ve ilber ortaylı osmanlıları müslüman romalılar olarak tanımlar. bunu da belgelere dayandırarak yaparlar. arşivlere gidip araştırmadan sadece kitap alarak bu bilgileri öğrenebilir ve hatta anlatabilirsiniz bile. belki dini deyim kullanıp laf sokuşturarak komik olduğunuzu düsünmenizi de engeller.
devamını gör...
2020'de yazarların başına gelen iyi şeyler
yüksek lisanstan mezun olmam*
devamını gör...
yaşadığını hissettiğin anlar
-ılık bir bahar sabahında rüzgarın yüzünü yumuşacık okşaması
- açık hava da bulunmak doğayla olup bol oksijenli havayla ciğerlerinin bayram etmesi
- açık hava da bulunmak doğayla olup bol oksijenli havayla ciğerlerinin bayram etmesi
devamını gör...
hakan günday
türkiye'de yeraltı edebiyatı türünde yazan bence en iyi yazar. ilk kitabını 2000 yılında henüz 23 yaşındayken yazmış. (bkz: kinyas ve kayra) ve bence türünün en iyi örneklerinden. son kitabını ise 2021 ekim ayında yayınladı. (bkz: zamir) bu son kitabında da yine çok sert, politik yazmış ve yer altına selam çakmıştır. benim kendisiyle tanışmam (bkz: daha) kitabı ile oldu aslında. bir gazetenin edebiyat ekinde daha'nın tanıtımını görmüştüm, hakan günday ile de kitap hakkında röportaj vardı aynı gazete ekinde. onu okur okumaz hemen kitabı aldım. ve tabi arkasından hemen kinyas ve kayra. ve diğer bütün kitaplarını arka arkaya soluksuz okumuştum. az azil ziyan zargana piç malafa
tabi her kitapta hakan günday'ın öfkesi, sistem eleştirisi, konformizmle olan kavgası, varoluşsal sancıları, şiddeti ve daha fazla şiddeti, isyanı okudum. arada bir de kana diz kana diye emre orhun ile çıkardığı çizgi roman kitabı var. o da yine benim için çok etkili olmuştu. bu arada daha kitabı onur saylak tarafından sinemaya uyarlandı. yine onur saylak ile birlikte bence türk sinemasının en iyi dizilerinden biri olan (bkz: şahsiyet) i çektiler. (hakan günday senaryoyu yazdı onur saylak yönetti)
yani demem o ki çağdaş türk edebiyatının en üretken yazarlarından biridir hakan günday. severek okuyoruz. yeni kitaplarını ve projelerini de merakla bekliyoruz.
tabi her kitapta hakan günday'ın öfkesi, sistem eleştirisi, konformizmle olan kavgası, varoluşsal sancıları, şiddeti ve daha fazla şiddeti, isyanı okudum. arada bir de kana diz kana diye emre orhun ile çıkardığı çizgi roman kitabı var. o da yine benim için çok etkili olmuştu. bu arada daha kitabı onur saylak tarafından sinemaya uyarlandı. yine onur saylak ile birlikte bence türk sinemasının en iyi dizilerinden biri olan (bkz: şahsiyet) i çektiler. (hakan günday senaryoyu yazdı onur saylak yönetti)
yani demem o ki çağdaş türk edebiyatının en üretken yazarlarından biridir hakan günday. severek okuyoruz. yeni kitaplarını ve projelerini de merakla bekliyoruz.
devamını gör...
yedi sekiz hasan paşa
ali suavi önderliğinde gerçekleştirilmeye çalışılan darbeyi engelleyen beşiktaş karakol komutanıdır.
okuma yazma bilmediği için imzasını arapça yedi ve sekiz harfleriyle attığı için bu namla anılmaya başlamıştır.
daha sonra müşirliğe(mareşalliğe) terfi etmiştir.
trt'de bu konunun işlendiği dizide 'ahmet mümtaz taylan' tarafından canlandırılmıştır.
okuma yazma bilmediği için imzasını arapça yedi ve sekiz harfleriyle attığı için bu namla anılmaya başlamıştır.
daha sonra müşirliğe(mareşalliğe) terfi etmiştir.
trt'de bu konunun işlendiği dizide 'ahmet mümtaz taylan' tarafından canlandırılmıştır.
devamını gör...
apartheid
beyazların birinci, asyalıların ikinci, melezlerin üçüncü ve siyahların dördüncü sınıf olduğu bir yönetimdi. her ırkın takılabileceği yerler ayrılmıştı ki apartheid, aslında ayrı tutmak gibi bir anlamı var.
beyazlar kendilerini o kadar üstün görüyorki sahibi oldukları, para kazanacakları alışveriş merkezlerine bile siyah ve melezlerin haftada sadece iki saat gelmesine izin veriliyor.
her ırkın yaşayabileceği semt kanunlara göre ayrılmış, o yüzden akşam saat 7'den sonra beyazların semtinde gezen bir siyahı vursalar suç değilmiş. yaşlı bir teyze anlatmıştı, 5'te işten çıktıktan sonra minibüs, otobüs beklerlermiş ve eğer minibüs bulamazlarsa başlarlarmış yürümeye melez semtine doğru, en azından beyazların semtinden çıkalımda bizi vurmasınlar derlermiş.
beyazlar kendilerini o kadar üstün görüyorki sahibi oldukları, para kazanacakları alışveriş merkezlerine bile siyah ve melezlerin haftada sadece iki saat gelmesine izin veriliyor.
her ırkın yaşayabileceği semt kanunlara göre ayrılmış, o yüzden akşam saat 7'den sonra beyazların semtinde gezen bir siyahı vursalar suç değilmiş. yaşlı bir teyze anlatmıştı, 5'te işten çıktıktan sonra minibüs, otobüs beklerlermiş ve eğer minibüs bulamazlarsa başlarlarmış yürümeye melez semtine doğru, en azından beyazların semtinden çıkalımda bizi vurmasınlar derlermiş.
devamını gör...
göğe bakma durağı
turgut uyarın kalpleri titreten şiiri.
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım
falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat.
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım
falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat.
devamını gör...