doğada gözlemlenebilir bir gerçektir. aynı kuş türünün erkeği daha renkli, iri ve güzel iken dişiler nispeten daha küçük ve gösterişsizdir. bunun sebebini cinsel seçilim olarak açıklayabiliriz(bkz: cinsel seçilim). buradaki cinsel seçilimde seçen kısım dişi kuşlardır. dişi kuşlar erkekle çiftleşme kriteri olarak tüylerine, sesine, yaptığı dansa, ötüşüne bakarlar. dişi bunlardan etkilenirse çiftleşirler. örnek olarak uzun kuyruklu dul kuşunu vereyim*. bu kuşlardan erkeğin kuyruk tüyleri çok uzundur. uzun tüy, hayatta kalma açısından dezavantaj olsa da dişi tarafından erkeğin seçilme ihtimalini fazlasıyla arttırır. yani genelde uzun kuyruk tüylü erkek kuşlar seçildiğinden kalanların genleri elendiğinden zamanla kuyruk uzunluğunda uzama görülmüş. tabii ki mutasyon olarak fazla uzun tüye sahip olsa da uçmada düşmandan kaçmada dezavantajlı halde olan kuşlar çiftleşemeden öldüğünden dişiler ne kadar uzun tüy o kadar iyi dese de gene de belirli bir tüy uzunluk standardı açığa çıkmış. yani uzun tüy güzel ancak hayatta kalmasına da engel olacak kadar uzun olmamalı. burada tüy uzunluğundan gitsem de genel olarak erkek kuşların daha renkli tüylü, iri, güzel olması benzer sebeptendir yani cinsel seçilim ve seçen tarafın dişi kuş olması. buraya aynı türün dişi ve erkeğini atayım farkı daha iyi göreceksiniz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
o hep güzel diye gördüğümüz tavuskuşlarının tamamı erkek dişisi ise gördüğünüz gibi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
az önce bahsettiğim uzun kuyruklu dul kuşunun dişi ve erkeği.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir çalıkuşu türünün* dişi ve erkeği.
devamını gör...

mutluluğun sürekli bir ruh hali olmayıp, anlık zevklere bağlı olmasından kaynaklı durumdur.
mutluluğu değil huzuru ve dinginliği arayın.
devamını gör...

ankara pavyonları kıskandı valla bizi sözlük. *

aşırı hoşuma gitti, kahkaha atıyorum.
devamını gör...

moda rağbet edilen, beğenilen ve uygulanan şeyse şayet kibarlık, nezaket bir dönem modaydı. şimdi eziklik olarak görülüyor.
devamını gör...

kendi nickaltını kendi açan, tanımları beğenilmeyen ya da hakkında nickaltı açılmamış yazarlar yalakalık diye nitelendirmişler. her şeye bu kadar olumsuz yaklaşmayın.
devamını gör...

aman tanrım ben nasıl güzel bir kitap okudum. bunlar nasıl öyküler? çok ama çok beğendim. yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım. peki niye sevdim onu açıklamak istiyorum. dili öyle güzel ki insan okurken kendinden geçiyor. özgün bir anlatımı var. yazarı bir kere okuduktan sonra yazım tarzından hemen onu tanıyabilirsiniz. okuyucunun beyninde oluşan o puslu hal, karakterlerin düşüncelerinin içinde dolaşırken aynı anda çevreyi izlemek harika. metnin içine uyumla yerleştirilmiş kitap isimleri, şarkı sözleri, şiir dizeleri ise ayrı bir tat katmış. okuması kolay değil belki, her okuyan sever diye bir şey de diyemem ama farklı şeyleri sevenler, bana güvenip okuyanlar, bana herkesin okuduğundan farklı şeyler lazım diyenler, edebiyatı iliklerine kadar hissetmek isteyenler severek okuyacaktır.

öykülerin genel konusu ise yas. üç ana öykü var. iki öykü küçük öykülere bölünmüş. hepsi birbirinden güzel. okuyun lütfen.

yazarın istasyon adında bir öykü kitabı daha var. uzun öykü denmiş onun için. bir de fasulyenin bildiği kitabı var. bu kitap ile 2007 yaşar nabi nayır öykü ödülünü kazanmış. hah da 2014 avrupa birliği edebiyat ödülü sahibi. umarım daha çok yazar. biz de bol bol okuruz.
devamını gör...

bu zamana kadar ki yaşadıklarıma istinaden ,boşa yaşıyorum gibi geliyor .
devamını gör...

sözlükten hiçbi şey öğrenmiyoruz diye tatava yapan memnuniyetsiz kitapsız herifler utanır mı acaba bu başlığı görünce..
devamını gör...

mükemmel düşünülmüş, harikulade bir etkinlik.

zaten uzun zamandır aklımdaydı bülbülü öldürmek. okunacak tarih kitapları, girilecek sınavlar, bilmemneler derken bir türlü rast gelmemişti. vesileyle artık (bir zahmet!) okuyayım, tartışmaya naçizane katkıda bulunayım ben de. çok iyi denk geldi hakikaten.

yukarıda arolium sağ olsun e-kitap olarak paylaşmış ama pek de sevmiyorum öylesini, gözümü yoruyor. elbet çeşitli sebeplerden benim gibi düşünenler de vardır. o yüzden ateist kaplumbağa'nın düşüncesine hak vermiş olayım ve tedarik süresini de hesaba katarak sürenin 2 haftaya çıkartılması yönünde görüşümü paylaşayım. mesela d&r tahmini teslim süresini en geç 9 mart olarak gösteriyor. çok büyük bir dert değil ama yavaş yavaş, sindire sindire okumayı sevenler de vardır herhalde.

helal olsun!

(bkz: sahalarda görmek istediğimiz hareketler)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
la sagrada familia (kutsal aile)
devamını gör...

az bilinir ama mavi kuş ile küçük kız şahanedir.
devamını gör...

bunu siz istediniz
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

lütfen oksijen maskesini önce kendinize takınız. daha sonra çevrenizdekilere yardım ediniz. *

siz psikolojik olarak iyi olmazsanız zaten kimseye yardım edemezsiniz. siz kendinizi düşünmezseniz kimse sizi düşünmez.
devamını gör...

önemlidir. özenilmesi gerekir, "tamam mı devam mı" eşiğidir.
devir internetten flört devri, artık tanışmalar oynaşmalar hep erkanlarda yaşanıyor; sonrasında ise bir buluşma ayarlanıyor ve yüz yüze geliniyor. ilk intiba... karşınızdakinde iyi bir izlenim bırakmak için naapıyorsunuz? ben dişlerimi çok iyi fırçalarım ve bol bol gülümserim mesela ahshs

lanet olsun aklıma niye gelir böylesi şeyler, gecenin şu saatinde? size de oluyor mu bu? karanlık çöküp, etraf sessizleşmeye durunca aklıma eskilerden bazı hatıralar kesit kesit gelir ve beni rahatsız eder. tanrım, psikiyatristime sağlam bir fırça kaymanın zamanı gelmiş, şu ilaçların dozunu biraz daha arttırmalısın kadın!

dün gibi hatırımda bundan seneleeerr öncesi; onunla internetten tanışmış, msnde yazışmıştık. sıcak kanlı bir çocuktu, pek utanması, çekinmesi de yoktu; hayatı denk gele yaşarsınız ya, biraz öyle gamsız bir tipti.

onunla yağmurlu bir pazar günü, ilk kez buluşacaktık. nihayet yüz yüze gelecektik ve gerçekten fotoğraflarındaki gibi birisi mi görecektim.

tanrım, ikindi dört gibi buluşacaktık o caddede ve ben dünden başlamıştım hazırlanmaya. ağdayı ilk icat eden ve biz kadınlara kilitleyen hangi akıllıysa, onun gelmişine geçmişine söve söve her yerimi yolmuştum. bununla bitiyor mu sanıyorsunuz? hah, bu daha başlangıç; okyanus kokulu duş jelleri ile bir saat keselendiğim bol köpüklü banyo faslı, saçların taranması, kurutulması, şekillendirilmesi, itina ile çekilmiş eyeliner, kirpikleri dolgunlaştıran maskara, ruj... tırnaklara ojeler... kokular sürünmeler, en hoş kıyafetler... hazırlan babam hazırlan biter mi?

nihayetinde buluşma yerine vardım ki ne göreyim; bir gram özenseydin bari üzerine. yok efenim, altında gri eşofman altı, sanki bakkala ekmek almaya çıkmış da "hadi bi de morticia'yı göreyim" demiş gibi gelmiş.
selamlaştık, sarıldık ve "naapalım?" diye birbirimize baktık.

-kahve içmeye gidebiliriz.
-aslında ben bir şey yemedim, önce bir şeyler yesek de geçsek?
-olur.

buluşmaya aç gelmiş ki gayet olabilirdi, o hatırlatınca ben de aç olduğumu fark ettim ve yakınlardaki bir restorana gidebileceğimizi söyledim. kendisi hamburgerciye gitmek istedi, tanrım ilk buluşmada, karşında kibarca nasıl hamburger yiyeyim?! mümkün değil, hamburgerle bir yere kadar kibar olabilirsiniz, ilk buluşmada yenecek şey mi allaseniz? neyse efendim hadi dedim, bu kadar da kasıntı olma kızım, kırıta kırıta yersin, yemediğin şey mi?

en yakındaki burger kinge girdik denk gele ve siparişleri verdik. sonrasında aldık tepsileri oturduk, yiyerek sohbet edeceğiz. ama... ama oha yani! o-ha! insan öyle yemek yemez, yiyemez, yememeli ilk buluşmada!

tanrım bunu size nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama, bir ısırıkla hamburgerin yarısını ağzına sokmayı başardı ve aynı anda çiğneyerek benle konuşmaya devam etti. ağzındaki tüm çiğnenmiş nimeti gördüm. sofra adabından bi haber misin acaba?!! ağzında bir şeyler varken illa konuşmak istiyorsan da bari bunu küçük bir lokma aldığında yapsaydın. kenarlarına ketçap ve mayonez bulaşmış ağzından çiğnediği tükürüklü lokmanın bir kısmını da önüne düşürdü. ben, ömrü hayatım boyunca bu kadar iğrenç şekilde yemek yiyen bir insan daha görmemiştim o güne kadar. ya bunu biraz samimi olduktan sonra, ne bileyim bir 3,4 buluşma sonra filan yapsan bu kadar gözüme batmayabilirdi ama ilk kez yüz yüze geldiğimiz, ilk izlenimlerimizi edineceğimiz zamanda da yapmazsın ya!

öğğ... ay niye geldi o'nun yemek yiyişi aklıma öff...
gideyim kendime bir çay alayım bari.

ha sonra ne mi oldu? başlamadan bitti efenim; ben ağdama kadar yapayım özene bezene geleyim buluşmaya, adam her yerine mayonez bulaştırdığı, içi çiğnenmiş besin dolu olan ağzıyla karşımda otuz iki diş sırıtsın, olacak iş mi?
cıks cıks cıks.

çiz üzerini çiz!
devamını gör...

ilkokuldaki piyeste kafama fes geçirip; sınıfın en güzel kızına “geri kafalılar fes giyerdi” dedirten öğretmenime cevabım: “il genelinde yapılan atatürk ile ilgili kompozisyon yarışmasında birinci olmak.” kutlama öpücüklerin halen yanaklarımda sınıfın en güzel kızı.
devamını gör...

bu çektiğim fotoğrafın şarkısıda budur.
mabel matiz-gök nerede
buradan

karşıyaka-bostanlı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...


kayisi yiyerek tanım giren malatyali yazarlarımız için geliştirdiğimiz yeni özelliğimiz.
kıyıda köşede sessiz sedasız "malatya malatya bulunmaz eşin" şarkısını dinleyerek takıldığın için seni unuttuk sandın değil mi? unutmadık sevgili yazar, unutmadık kayısı çekirdeği .
-iş aş malatyali yoldaş


(bkz: onlar konuşur malatya belediyesi yapar)
devamını gör...

ülkemizde büyük şehirinden küçük şehirine kadar karşımıza her adım başı çıkabilen ( daha çok afganlar) insan ırkı.
evvelden çekik gözlü ile karşılaşılsa bu da en fazla ihtimal japon turist olurdu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim