merdümgiriz
dostlar bu kelimeyi yıllardır kendimle bagdaştirmam sonucunda bu sözlüğe girerken de bu nicki aldım. tam 2 aydır kullandığım bu nick artk adım gibi oldu. hatta adımdan bile daha çok duyar oldum bu kelimeyi. herkesin nick secme özgürlüğü var. herkes istediği nicki seçebilir. lakin bencil bir insan oldugum için merdumgiriz kelimesinin kullanılması beni bir tık* üzüyor. modlardan rica ediyorum. eğer bir daha merdumgiriz ile başlayan bir nick alınmaya çalıştığında " böyle bir nick kullanılamaz" uyarısı yapar mısınız? **
devamını gör...
shutter island
spoiler içerir:
film boyunca teddy daniels ( di caprionun) olayın farkında olduğu ve doktorlarla adeta bir satranç maçı oynar gibi hamleleşmelerini izliyoruz. psikiyatristlerden dr.john(kel abimiz) psikiyatrik tanı alan bireyler için toplum temelli tedaviyi destekliyor. dr. jaremiah ( yaşlı kurt dayı) ise psikiyatride geleneksel tedaviyi savunuyor. yani di caprioya lobotomi uygulanması taraftarı. film bir yandan geleneksel psikiyatri ile toplum temelli sağaltımın mücadelesine de dikkat çekiyor. di capria aslında göründüğünden daha zeki bir karakterdir. olan bitenden de aslında başından itibaren haberi vardır. bunu bu sahnelerde görüyoruz : 1- filmin hemen başında gemide konuşurlarken di caprio portlanda ot falan mı içiyorsunuz diye soruyor ama ortajı chuch seattle bürosundanım şeklinde yanıtlıyor burda di caprionun alaycı bakışını görüyoruz. 2- silah teslim sahnesine chuch karakteri silahını belinden çıkarırken di caprionun sert bakışına maruz kalıyor ( hay senin bana hazırlandığın role dercesine). 3- di caprio dr. john a bana kalırsa onları ( hastaları) tedavi etmeyin diyor burada beni boşuna tedavi etmeyin mesajı verdiğini görüyoruz. 4- kaybolan kadını ararlarken gardiyanların oturdukları görülüyor burda aslında onların rol yaptıklarını görüyor ama bu oyuna devam etmeli eğer devam ederse hedefi olan lobotomiye ulaşacaktır. burda asıl amacının lobotomi olduğunu görüyoruz. bunu filmin sonunda görüyor olacağız. 5- dicaprio hastalarla görüşme yaptığı sahnede genç olan hasta " öz çocuklarını boğdu. berbat bir dünyada yaşıyoruz..." cümlelerini söylerken di caprio kendini zor tutuyor ve hastayı sinirlendirmek için not defterini karalıyor. 6- di capri yaşlı doktorla karşılaşıyor ve doktor travma kesimesinin yunancada "yara" demek olduğunu biliyor muydunuz ? bir canavar görünce durdurmak gerekir buna katılıyor musun diye soruyor. di caprio da buna katılsa da kabullenemediği için sinirli bir şekilde katılıyorum diye yanıtlıyor. 7- di caprio ortağıyla deniz kenarında falezlerin üstündeyken portlanda hava şimdi nasıldır chuck diye soruyor. ortağı ben seatteldanım diyor ardından di caprionun o sert ve aşağılayıcı bakışını görüyoruz. yani genel olarak di caprionun karısının ölümünden kendisini sorumlu tuttuğu için ve karısı hasta iken onun yanında olmadığından dolaylı olarak da çocuklarının ölümünden sorumlu hissettiği için bir canavar olarak yaşamaktansa lobotomi olmak istediği görülüyor.
film boyunca teddy daniels ( di caprionun) olayın farkında olduğu ve doktorlarla adeta bir satranç maçı oynar gibi hamleleşmelerini izliyoruz. psikiyatristlerden dr.john(kel abimiz) psikiyatrik tanı alan bireyler için toplum temelli tedaviyi destekliyor. dr. jaremiah ( yaşlı kurt dayı) ise psikiyatride geleneksel tedaviyi savunuyor. yani di caprioya lobotomi uygulanması taraftarı. film bir yandan geleneksel psikiyatri ile toplum temelli sağaltımın mücadelesine de dikkat çekiyor. di capria aslında göründüğünden daha zeki bir karakterdir. olan bitenden de aslında başından itibaren haberi vardır. bunu bu sahnelerde görüyoruz : 1- filmin hemen başında gemide konuşurlarken di caprio portlanda ot falan mı içiyorsunuz diye soruyor ama ortajı chuch seattle bürosundanım şeklinde yanıtlıyor burda di caprionun alaycı bakışını görüyoruz. 2- silah teslim sahnesine chuch karakteri silahını belinden çıkarırken di caprionun sert bakışına maruz kalıyor ( hay senin bana hazırlandığın role dercesine). 3- di caprio dr. john a bana kalırsa onları ( hastaları) tedavi etmeyin diyor burada beni boşuna tedavi etmeyin mesajı verdiğini görüyoruz. 4- kaybolan kadını ararlarken gardiyanların oturdukları görülüyor burda aslında onların rol yaptıklarını görüyor ama bu oyuna devam etmeli eğer devam ederse hedefi olan lobotomiye ulaşacaktır. burda asıl amacının lobotomi olduğunu görüyoruz. bunu filmin sonunda görüyor olacağız. 5- dicaprio hastalarla görüşme yaptığı sahnede genç olan hasta " öz çocuklarını boğdu. berbat bir dünyada yaşıyoruz..." cümlelerini söylerken di caprio kendini zor tutuyor ve hastayı sinirlendirmek için not defterini karalıyor. 6- di capri yaşlı doktorla karşılaşıyor ve doktor travma kesimesinin yunancada "yara" demek olduğunu biliyor muydunuz ? bir canavar görünce durdurmak gerekir buna katılıyor musun diye soruyor. di caprio da buna katılsa da kabullenemediği için sinirli bir şekilde katılıyorum diye yanıtlıyor. 7- di caprio ortağıyla deniz kenarında falezlerin üstündeyken portlanda hava şimdi nasıldır chuck diye soruyor. ortağı ben seatteldanım diyor ardından di caprionun o sert ve aşağılayıcı bakışını görüyoruz. yani genel olarak di caprionun karısının ölümünden kendisini sorumlu tuttuğu için ve karısı hasta iken onun yanında olmadığından dolaylı olarak da çocuklarının ölümünden sorumlu hissettiği için bir canavar olarak yaşamaktansa lobotomi olmak istediği görülüyor.
devamını gör...
bir kitap bir mısra
şöyle bir mısraya nasıl güzel denk geldim:
"... ağzı yumuşak bir kıvrımda dinlenir,"
korunaklı bir yerdir orası..
ağız dinlenir,
söz yumuşar."
"... ağzı yumuşak bir kıvrımda dinlenir,"
korunaklı bir yerdir orası..
ağız dinlenir,
söz yumuşar."
devamını gör...
çirkin insanın gözlerinin içine bakıp çirkin olduğunu söylemek
ilginç bir eylemdir.
ben bunu yaşadım. hem de defalarca. öncelikle anonimlik sağ olsun, rahat rahat kendilerinin haklı olduğunu söyleyebilirim. * çok çirkin bir çocuktum, maalesef mucizevi bir şekilde kuğuya dönüşmedim. çirkin bir yetişkin olarak hayatıma devam ediyorum. doğal olarak da hayatım boyunca ya direkt çirkin olduğum söylendi ya da daha kibar bir şekilde ima edildi.
bu eylem küçükken beni çok üzerdi, yalan yok. yani çirkin olduğumu zaten hep biliyordum ama bana açık açık söylenmesi (hele insanların içinde) ya da ima edilmesi çok kırıcı geliyordu. yer yarılsa da yerin dibine girsem denir ya, işte tam öyle hissediyordum. ama küçük büyük birçok kişi tarafından bu eyleme maruz bırakıldım.
büyüdükçe insanlar çok ama çok daha az söylemeye başladı bunu* ama tabii az hiç anlamına gelmiyor. ama artık etkisi daha farklı, yıllardır duya duya alışmışım herhalde. duydukça seviniyor muyum? tabii ki hayır. ama eskisi gibi üzülmüyorum da. çoğunlukla içimden ne yapayım deyip geçiyorum.
bende etkisi ne olursa olsun her zaman da ilginç buldum bu eylemi. sonuçta nasıl göründüğümün farkındayım, aksini bir kez bile iddia etmedim ya da güzelmişim gibi davranmadım. hal böyleyken, karşımdaki kişinin eline bana bunu söyleyince ne geçti? ben mutsuz hissettiğimde bundan beslenip mutlu mu oldu? muhtemelen öyledir. çok gereksiz, çok anlamsız bir eylem. o yüzden de ilginç demekten öteye geçemiyorum.
neyse, biraz içimi dökmüş oldum sözlük. siz de bu eylemi gerçekleştiren insanlardansanız bir durup düşünün ben ne yapıyorum diye demek istiyorum son olarak.
ben bunu yaşadım. hem de defalarca. öncelikle anonimlik sağ olsun, rahat rahat kendilerinin haklı olduğunu söyleyebilirim. * çok çirkin bir çocuktum, maalesef mucizevi bir şekilde kuğuya dönüşmedim. çirkin bir yetişkin olarak hayatıma devam ediyorum. doğal olarak da hayatım boyunca ya direkt çirkin olduğum söylendi ya da daha kibar bir şekilde ima edildi.
bu eylem küçükken beni çok üzerdi, yalan yok. yani çirkin olduğumu zaten hep biliyordum ama bana açık açık söylenmesi (hele insanların içinde) ya da ima edilmesi çok kırıcı geliyordu. yer yarılsa da yerin dibine girsem denir ya, işte tam öyle hissediyordum. ama küçük büyük birçok kişi tarafından bu eyleme maruz bırakıldım.
büyüdükçe insanlar çok ama çok daha az söylemeye başladı bunu* ama tabii az hiç anlamına gelmiyor. ama artık etkisi daha farklı, yıllardır duya duya alışmışım herhalde. duydukça seviniyor muyum? tabii ki hayır. ama eskisi gibi üzülmüyorum da. çoğunlukla içimden ne yapayım deyip geçiyorum.
bende etkisi ne olursa olsun her zaman da ilginç buldum bu eylemi. sonuçta nasıl göründüğümün farkındayım, aksini bir kez bile iddia etmedim ya da güzelmişim gibi davranmadım. hal böyleyken, karşımdaki kişinin eline bana bunu söyleyince ne geçti? ben mutsuz hissettiğimde bundan beslenip mutlu mu oldu? muhtemelen öyledir. çok gereksiz, çok anlamsız bir eylem. o yüzden de ilginç demekten öteye geçemiyorum.
neyse, biraz içimi dökmüş oldum sözlük. siz de bu eylemi gerçekleştiren insanlardansanız bir durup düşünün ben ne yapıyorum diye demek istiyorum son olarak.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
sertap erener- zor kadın
devamını gör...
tank girl
ilk olarak 80li yılların ortalarında, gorillaz'ın da çizeri olan jamie hewlett ve yazar alan martin ortaklığıyla yaratılan, sonrasında pek çok çizer ve yazarın kaleminin değdiği ingiliz çizgi roman ve çizgi roman karakteri.
su kaynaklarının tükendiği post-apokaliptik bir dünyada yaşam mücadelesi verirken aynı zamanda macera, aşk, isyan, devrim, özgürlük peşinde koşan, kanun kaçağı, tanklara tutkun genç ve punk anarşist bir kadının başından geçenlerin anlatıldığı bu çizgi romandan uyarlama, aynı adlı bir film de var.
eleştirmenler ve hatta çizgi romanın yaratıcıları filmi, çizgi romanın yanından bile geçemez diye yerse de bu kahramanla çocukluğumda tanışmama vesile olmuş yönetmen rachel talalay'a teşekkürü bir borç bilirim.
bu film akabinde alan martin kalemi yeniden eline alıp bir dizi roman yazmış olsa da tank girl yeniden azalarak bitmişti. ta ki...
pandemi öncesinde yapımcılığını ve -umarım- başrolünü margot robbie'nin üstleneceği yeni bir tank girl filmi haberi duyurulana kadar. pandemi nedeniyle durdurulan yapımın akıbetiyse henüz belli değil.
tank girl'ün yeniden yazılmaya çizilmeye basılmaya başlanmasınıysa canı gönülden istiyorum. filmden önce yeni basımlar gelse de partilemek için yeni bir neden bulsak.
su kaynaklarının tükendiği post-apokaliptik bir dünyada yaşam mücadelesi verirken aynı zamanda macera, aşk, isyan, devrim, özgürlük peşinde koşan, kanun kaçağı, tanklara tutkun genç ve punk anarşist bir kadının başından geçenlerin anlatıldığı bu çizgi romandan uyarlama, aynı adlı bir film de var.
eleştirmenler ve hatta çizgi romanın yaratıcıları filmi, çizgi romanın yanından bile geçemez diye yerse de bu kahramanla çocukluğumda tanışmama vesile olmuş yönetmen rachel talalay'a teşekkürü bir borç bilirim.
bu film akabinde alan martin kalemi yeniden eline alıp bir dizi roman yazmış olsa da tank girl yeniden azalarak bitmişti. ta ki...
pandemi öncesinde yapımcılığını ve -umarım- başrolünü margot robbie'nin üstleneceği yeni bir tank girl filmi haberi duyurulana kadar. pandemi nedeniyle durdurulan yapımın akıbetiyse henüz belli değil.
tank girl'ün yeniden yazılmaya çizilmeye basılmaya başlanmasınıysa canı gönülden istiyorum. filmden önce yeni basımlar gelse de partilemek için yeni bir neden bulsak.
devamını gör...
eski sevgilinin geri dönmesi
aldatan eski sevgilim, sevgilim olduğunu bile bile geri dönmeye çalışmıştı. herkesi kendileri gibi karaktersiz sanmaları da aldatmaktan bile daha iğrenç bi olay
devamını gör...
metafor
dilin hayal alemidir. yunanca transform sözcüğü ile aynı köktendir. anlamı aslında aktarım demektir.
imge ile düşünceyi karşıdakine aktarmak işidir.
bunu dil ile yaparken de "gibi" kelimesi kullanmazsınız.
ahmet haşim'in merdiven şiiri türk edebiyatındaki en güzel örneklerdendir bu başlık adına.
edebiyat seven insanlara da selam olsun.
ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
sular sarardı yüzün perde perde solmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... diye devam eder merdiven şiiri.
imge ile düşünceyi karşıdakine aktarmak işidir.
bunu dil ile yaparken de "gibi" kelimesi kullanmazsınız.
ahmet haşim'in merdiven şiiri türk edebiyatındaki en güzel örneklerdendir bu başlık adına.
edebiyat seven insanlara da selam olsun.
ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
sular sarardı yüzün perde perde solmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... diye devam eder merdiven şiiri.
devamını gör...
ensest ilişki yaşama özgürlüğü
ben ne okudum şimdi?
ağzım açık okudum tüm entry’i. bir de uzun uzun kendini inandıra inandıra yazmış. mahlas benzerliğinden de utandım ayrıca.
her şeyi geçiyorum çünkü safsata, gayet bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır ki genetik aktarım nedeniyle sağlıklı nesiller için ensest ilişki hukuki olarak yasaklanması gerekli görülmüş ilişkidir. birçok hukuki devlet ilkesini benimsemiş ülkede de kuzen dahil evlenme yasağı mevcuttur.
hayır ben de ciddi ciddi açıklıyorum bir de. siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz?
ek1: feromonlar yapısı gereği kendisine uzak olan genetik yapıdaki karşı cinsle bağ kurar çünkü sağlıklı altsoylar için bu gerekir. kısa bir araştırmayla sürüyle bilimsel makale bulmanız mümkün.
ek2: araştırmalar gösteriyor ki çoğunlukla ensest ilişki içerisindeki bireyler beyinlerinde hasar bulunduran bireyler. çeşitli beyin tümörleri bu şekilde bir semptom ortaya çıkarabiliyor.
ağzım açık okudum tüm entry’i. bir de uzun uzun kendini inandıra inandıra yazmış. mahlas benzerliğinden de utandım ayrıca.
her şeyi geçiyorum çünkü safsata, gayet bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır ki genetik aktarım nedeniyle sağlıklı nesiller için ensest ilişki hukuki olarak yasaklanması gerekli görülmüş ilişkidir. birçok hukuki devlet ilkesini benimsemiş ülkede de kuzen dahil evlenme yasağı mevcuttur.
hayır ben de ciddi ciddi açıklıyorum bir de. siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz?
ek1: feromonlar yapısı gereği kendisine uzak olan genetik yapıdaki karşı cinsle bağ kurar çünkü sağlıklı altsoylar için bu gerekir. kısa bir araştırmayla sürüyle bilimsel makale bulmanız mümkün.
ek2: araştırmalar gösteriyor ki çoğunlukla ensest ilişki içerisindeki bireyler beyinlerinde hasar bulunduran bireyler. çeşitli beyin tümörleri bu şekilde bir semptom ortaya çıkarabiliyor.
devamını gör...
elon musk’ın servetinin yüzde 2’si dünyadaki açlığı çözer
popülist söylemdir. siz dünyada qclik problemini çözecek meblağın 50 katının bir kişinin elinde servet olarak toplanmasını önüne geçecek yöntemler üzerinde düşünün lale tohumları. yoksa açlık da olur kıtlık da. yoksa bir gun gelir karun çıkar ortaya bir gün gelir elon musk.
devamını gör...
sevgili günlük
sevgili günlük;
bugün hep duvarlara baktım, izledim.. ne müzik dinledim ne de kitap okudum.. sadece sessizlik istedim... gözyaşlarım ve sessizlik.. ruhum bedenimden ayrılıyordu sanki.. nefes alamıyordum.. hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim...
bugün hep duvarlara baktım, izledim.. ne müzik dinledim ne de kitap okudum.. sadece sessizlik istedim... gözyaşlarım ve sessizlik.. ruhum bedenimden ayrılıyordu sanki.. nefes alamıyordum.. hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim...
devamını gör...
ped fiyatlarının yüksek olması
pedler lüks tüketim kategorisinde değerlendirildiğinden sürekli yapılan zamların yanı sıra bir de yüksek vergi alınıyor. aynı zamanda yeni zelanda'da da pedler ücretsiz yapıldı. türkiye'de ise hem lüks olarak değerlendiriliyor hem de kara poşetlerle gizlenmeye çalışılıyor.
bakın şimdi en ilginç (!) kısım geliyor: pedler bir nevi doğurkanlık göstergesidir. yani ikide bir kutsayıp durduğunuz annelik regl olduğumuz sürece var olur, pedlere erişemez ve onun yerini sağlığımızı tehlikeye atan maddelerle kapatmaya çalışırsak bu kutsal annelik kimliğini zedelemiş oluruz. yeni zelanda ve iskoçya her kadının pedlere erişimi olsun diye adil bir tavırla hareket etmiş, türkiye de bari kendi kurmacalarıyla yapsın bunu. sağlığımız tehlikeye girsin istemiyoruz fakat pedlere bu kadar para vermek de istemiyoruz, ayrıca mecburen yaşadığımız bir şey için devletin bizden lüksmüşçesine vergi almasını da kabul etmiyoruz.
bakın şimdi en ilginç (!) kısım geliyor: pedler bir nevi doğurkanlık göstergesidir. yani ikide bir kutsayıp durduğunuz annelik regl olduğumuz sürece var olur, pedlere erişemez ve onun yerini sağlığımızı tehlikeye atan maddelerle kapatmaya çalışırsak bu kutsal annelik kimliğini zedelemiş oluruz. yeni zelanda ve iskoçya her kadının pedlere erişimi olsun diye adil bir tavırla hareket etmiş, türkiye de bari kendi kurmacalarıyla yapsın bunu. sağlığımız tehlikeye girsin istemiyoruz fakat pedlere bu kadar para vermek de istemiyoruz, ayrıca mecburen yaşadığımız bir şey için devletin bizden lüksmüşçesine vergi almasını da kabul etmiyoruz.
devamını gör...
israil'in mescid-i aksa'ya saldırması
kim güçlüyse onun dediği olur olan da masum insanlara olur. ınsanlık var olduğundan beri süreç bu şekilde devam ediyo. peki güç ne sadece para mı ya da 3-5 tane tank füze vs mi. bugün israil dediğin ülke bilimsel gelişmelerde dünyanın ilk 5inde. 2.dünya savaşından sonra yerle bir olan almanya ve japonyanın su anki gücünü herkes biliyo zaten. biz de dahil ortadoğu toplumları metafizikle dini yönetimlerle zaman kaybettikçe en fazla yapacağımiz bi sela bi kınama tamam. kafa yanlış kafa önce ortadogu insaninin kafasını değiştirmesi lazım.
devamını gör...
bir insanın kendisine yapabileceği en büyük iyilik
birey, bu zorlu hayat şartlarında, kendini sevip sayıp , değer verip ve sağlığına dikkat ediyorsa ne mutlu ona. göstermelik yaşamamak adına kendi iyiliği için bu önemli.
devamını gör...
kafa sözlük
herkesin kendi yoğurmak istediği bi hamur.
izin verilmeyince de aynı şeyleri tekrarlamak, devrimci görünmek gibi davranışlar gözlemliyoruz.
herkes kuralları kendisine göre esnetmek istiyor, ''ben orada küfür ettim ama sorun neden?'' gibi.
bu sorunları adam akıllı tartışmak yerine, başkalarına ''meriç'', moderasyona ''diktatör'' yakıştırması yapıp haksız duruma düşüyor bazıları.
zamanında ben de çokça kez eleştirdim, çok saçma başlıklar açtım ama hiçbir zaman tanımım sansüre uğramadı.
çünkü yazmam gereken formatı, kullanmam gereken üslubu biliyorum.
tamam, fikrini ifade ettin, belki de çok haklısın ama böyle ''küstüm gidiyorum!'' tavırları hoş mu?
aynı tanımı on başlık altına kopyalayınca eline ne geçecek sanıyorsun ki?
toplanın, gidiyoruz!
e tamam da nereye?
bir platformda sakince eleştirilmesi gereken onlarca durum varken küsüp terketmek burayı uludağ sözlük'e benzetir, lütfen sakin kalın.
henüz üç aylık bi platformdasınız, ayak uydurmanız herkes için en faydalı olan şey.
elinden geleni yap, vicdanını rahat edecek tarzda tanımını gir, format delen bir yazar varsa da şikayet et, bu kadar.
şikayette bulunduğum ve geri dönüş almadığım bir tanım, yazar yok.
neyi şikayet edeceğimi de biliyorum çünkü.
çözüm önerileri sunun, pasif agresif tanımlar girmeyin artık.
her gün bir başka yazar bu söylemlerde bulunuyor, anlayamıyorum artık.
ek: sorun, yazarların hamur yoğurma isteği değil, hamura su katan arkadaşları banlamayan arkadaşlardaymış.
bu tanımı giren şahıs bile küsüp gitti bu diyarlardan, öyle de fikirler değişken yani.
izin verilmeyince de aynı şeyleri tekrarlamak, devrimci görünmek gibi davranışlar gözlemliyoruz.
herkes kuralları kendisine göre esnetmek istiyor, ''ben orada küfür ettim ama sorun neden?'' gibi.
bu sorunları adam akıllı tartışmak yerine, başkalarına ''meriç'', moderasyona ''diktatör'' yakıştırması yapıp haksız duruma düşüyor bazıları.
zamanında ben de çokça kez eleştirdim, çok saçma başlıklar açtım ama hiçbir zaman tanımım sansüre uğramadı.
çünkü yazmam gereken formatı, kullanmam gereken üslubu biliyorum.
tamam, fikrini ifade ettin, belki de çok haklısın ama böyle ''küstüm gidiyorum!'' tavırları hoş mu?
aynı tanımı on başlık altına kopyalayınca eline ne geçecek sanıyorsun ki?
toplanın, gidiyoruz!
e tamam da nereye?
bir platformda sakince eleştirilmesi gereken onlarca durum varken küsüp terketmek burayı uludağ sözlük'e benzetir, lütfen sakin kalın.
henüz üç aylık bi platformdasınız, ayak uydurmanız herkes için en faydalı olan şey.
elinden geleni yap, vicdanını rahat edecek tarzda tanımını gir, format delen bir yazar varsa da şikayet et, bu kadar.
şikayette bulunduğum ve geri dönüş almadığım bir tanım, yazar yok.
neyi şikayet edeceğimi de biliyorum çünkü.
çözüm önerileri sunun, pasif agresif tanımlar girmeyin artık.
her gün bir başka yazar bu söylemlerde bulunuyor, anlayamıyorum artık.
ek: sorun, yazarların hamur yoğurma isteği değil, hamura su katan arkadaşları banlamayan arkadaşlardaymış.
bu tanımı giren şahıs bile küsüp gitti bu diyarlardan, öyle de fikirler değişken yani.
devamını gör...
death note
fazla anime izlemem ama her anime bu anime gibi olsaydı hepsini takip ederdim.öyle bir anime.söylediğim gibi fazla anime izlemem ama yagami(kira)'nın görünüşü,karizması,aklı,düşünme biçimi gibi konular da onun gibi bi karakter daha yoktur sanırım.bu anime bize bi insanın nasıl değişebileceğini de gösteriyor.
hem de fikirleri değişmeden.
yagami'nin death note'u alıp ilk kavradığı zamanlar ve dizinin son zamanlarındaki hali arasında kişilik olarak çok fark vardır ama ilk ve son zamanlar da hedefi aynıydı.kötüleri bu dünyadan silip dünyayı daha iyi bir yere çevirmek...
yagami'nin hafızası silinip gözetim altında tutulduğu zamanlar kira'nın asla kendisi olmadığını böyle şeyleri onun yapamayacağını söylemiştir.ama bunu hafıza kaybı olduğu için söylüyordu.yoksa bütün bunları yapan ta kendisiydi.anlatmak istediğim buydu.
aynı zaman da bu animenin tüm soundtracklarını indirmiştim.belki de soundtrackların hepsini sevmemin nedeni animeyi çok sevdiğimdendir ama gerçekten soundtracklar çok güzel.anlatılacak daha bir sürü güzel yanı vardır.sadece bunları paylaşayım dedim.ayrıca animeyi herkese öneririm.
--! spoiler !--
birde 25.bölüm diyip duran arkadaşlar da türk dizilerini çok izliyor
herhalde.arkadaşlar yabancı diziler türk diziler gibi değildir.önemli
karakterleri istisnasız her zaman final bölümünde öldürmezler.bizim diziciler ve seyirciler gibi ''mal'' değiller.hem böyle olunca seyirci şoke olur ve
ne olacağını bilemediği diziyi takip etmeye daha da heveslenir
kanımca.l'in ölmesini bende istemezdim.ama dediğim gibi bu türk dizisi
değil.
--! spoiler !--
hem de fikirleri değişmeden.
yagami'nin death note'u alıp ilk kavradığı zamanlar ve dizinin son zamanlarındaki hali arasında kişilik olarak çok fark vardır ama ilk ve son zamanlar da hedefi aynıydı.kötüleri bu dünyadan silip dünyayı daha iyi bir yere çevirmek...
yagami'nin hafızası silinip gözetim altında tutulduğu zamanlar kira'nın asla kendisi olmadığını böyle şeyleri onun yapamayacağını söylemiştir.ama bunu hafıza kaybı olduğu için söylüyordu.yoksa bütün bunları yapan ta kendisiydi.anlatmak istediğim buydu.
aynı zaman da bu animenin tüm soundtracklarını indirmiştim.belki de soundtrackların hepsini sevmemin nedeni animeyi çok sevdiğimdendir ama gerçekten soundtracklar çok güzel.anlatılacak daha bir sürü güzel yanı vardır.sadece bunları paylaşayım dedim.ayrıca animeyi herkese öneririm.
--! spoiler !--
birde 25.bölüm diyip duran arkadaşlar da türk dizilerini çok izliyor
herhalde.arkadaşlar yabancı diziler türk diziler gibi değildir.önemli
karakterleri istisnasız her zaman final bölümünde öldürmezler.bizim diziciler ve seyirciler gibi ''mal'' değiller.hem böyle olunca seyirci şoke olur ve
ne olacağını bilemediği diziyi takip etmeye daha da heveslenir
kanımca.l'in ölmesini bende istemezdim.ama dediğim gibi bu türk dizisi
değil.
--! spoiler !--
devamını gör...



