doğrudur. yemi ve suyu kapı altından verilmelidir, yemek yemediği zamanlarda mutlaka ağızlık takılmalıdır. buna ek olarak ayağından yatağa zincirlemek makbuldür. çünkü aklı, fikri olmadığından her an her şeyi yapabilirdir. bu esnalarda kocası sokakta gezebilirdir. çünkü neden gezmesindir. uygar ve iradeli bir namusludur o. kadın kim köpektir.
allah akıl fikir versin.
devamını gör...

ölüm yıldönümünde “hasretinden prangalar eskiterek” andığım büyük şair. 2 haziran tarihi bir başka edebityaçının da kaybının günüdür. (bkz: orhan kemal)

ve bir gün sonra 3 haziran (bkz: nazım hikmet).

şair hasan hüseyin korkmazgil’in o güzel dizelerini akla getirir.

“ah yavrum
ah güzelim
canım benim / sevdiceğim
bitanem
kısa sürdü bu yolculuk
n'eylersin ki sonu yok!
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor.”
devamını gör...

soğan ve salçayı kavurun ne atarsanız o yemek oluyor. verebileceğim tek püf noktası nolur yemeği çok karıştırmayın ya canı çıkıyor garibimlerin.
devamını gör...

heycan
şeker
fincan
pilav
samuray
devamını gör...

ne dışarı çıkmak istiyor gençler, ne de artık eskiden sevdiği şeylerden keyif alıyor. bir ihtiyar gibi odaya hapsolmuş zamanın neyi getireceğini bekliyoruz. ihtiyarlar da genç oldu, roller değişti.
parklar bahçeler ihtiyar dolu. koşuyor zıplıyorlar sanki 80 yaşında değilmiş gibi.
ve biz gençler de hayattan bezdik sanki 20 yaşında değilmiş gibi.
devamını gör...

sporda bile torpil olduğu için başa gelen durumdur.
sporun torpili olur mu demeyin oluyor.
ben futbol üzerinden örneklerle gideyim hakim olduğum bir kaç spordan birisi.
hakem denen kavram babadan oğula geçer mi lan ? geçiyor.
basketbola geçelim sen futbol denen muhabbete paralar yatırıp basketbola al şu kadar bütçe bozdur bozdur harca dersen gelişir mi lan türkiye sana diyorum.
sen voleybol müsabakalarına önem vermezsen ne olur ?
kadınlar erkekler baya başarılı oluyorlar (bakın bilmiyorum bile) ama ne televizyonda yer veriliyor ne başka yerde.
spor denen mevzu öyle basit bir şey değildir gerekli ve önemlidir.
sen beden dersinde bana test çözdürürsen spor mu gelişir bu ülkede.
açma germe yaptıramayan beden öğretmenleri biliyorum ben.
biz ülke olarak spor müsabakalarında bölünürsek spor gelişir mi ?
gelişmez.
daha çok gelişmez.
ben avrupa’da fenerbahçe’nin yenilmesini isteyen bir fanatiğim.
bu iğrenç ve rezalet bir durumdur rezalettir.
bizi bu hale getirenler şu anda takılıyorlar.
bu en baştan çözülmesi gereken bir mesele.
çok sinirlendim akşam akşam.
devamını gör...

çocuk yaşta evliliklere toplum ezbere karşı çıkmalıdır. neden mi?
çünkü 24 yaşında hede hödö olmuş, 16 yaşında evlendirilmiş, karşılıklı rıza gösterilmiş sözlerinin karşılığı, kimse boşuna zırvalamasın, tam olarak şudur;
16 yaşındaki çocukların çocuklukları ellerinden alınmış, beden dokunulmazlıkları hiçe sayılmış, en yerinde tabirle istismar edilmişler demektir. köşe yazısında ayrıntıyla yazıldığı gibi 14 yaşında! ya da birilerinin iddia ettiği gibi 16 yaşında olan çocuklara do-kun-ma-yacaksınız! bütün o pedofili hislerinizi de bir yerinize monte edeceksiniz ve bu kız çocuklarını rahat bırakacaksınız! bu suça karışmış herkesin, çocuklarının evlenmesine göz yuman, ses çıkarmayan, uygun gören aile fertleri ile birlikte o en ağır cezalara çarptırılmaları gereklidir, net! çünkü diğer türlüsü pedofilidir!
bu çocukların çocukları olmuşu, olmamışı vs gözetmeksizin kanunu uygulamak şarttır. neden mi? reşit olduğu halde çocukları olan, şiddet gören, tacize ve tecavüze uğrayan ama evliliğini devam ettirmek zorunda olan kadınlar yok mu?
reşit oldukları halde seslerini yeterince duyurabiliyorlar mı bize? tüm kadınların ayağındaki prangaları atabilmeleri için önce çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi şarttır!
medeni kanunumuzu, yasalarımızı yok sayarak bu zihniyeti normalleştiren, görmezden gelen kişilere de suçu ve suçluyu övmek fiilini işlediklerini buradan ilan ediyorum.
benim içinse pedofili eğilimlerinizi bu kadar alenen savunabilmeniz midemi bulandırmakla kalmıyor, size bu yanlış eyleminizde ses etmeyen, sizin gibileri görmezden bu türlü yönetimleri de kınıyorum ve kimse kusura bakmasın ama böyle bir konuda böylesine tepkisiz tavır sergileyen bir yerde yazmaktan da artık imtina ederim.


muharrem sarıkaya tam olarak ne anlatmış okuyun;


çocuk gelin” yine sahnede
mevsimi gelmiş meyve gibi, her yıl bu dönem çiçek açtırılıp gündeme sokuluyor.

geçen yıl da yine bu dönemde gündeme gelince kadın örgütleri ayağa kalkmış, muhalefet liderleri de tepki gösterince çağla olmadan gündemden düşmüştü.

bu dönem tekrarı gelmez sanıyordum, ancak dün anladım ki ısrardan vazgeçmemişler.

sözünü ettiğim “çocuk gelinler” adı verilen, 14 yaşından küçük kızla evlenmiş olanlara verilen ceza…

talepleri bu durumda olanlara af getirilmesi…

ilginç olan da bunun için bütün partilerde yoğun çaba gösteren milletvekili bulunması.

bu dönem de çabalar yeniden baş göstermiş…

ilk haberi bu konuda türk ceza kanunu’na 2005’te çok önemli değişikliklerin gerçekleşmesine imza atan prof. dr. adem sözüer verdi.

“tbmm’de bu konuda yeniden yoğun çaba gösterenler var” dedi.

ne amaçlanıyor?

tck, 14 yaşından küçük çocukların, yaşıtları dışında, erginlik yaşını aşmış kişilerle cinsel ilişkiye girmesine ceza getiriyor.

ceza öyle hafif de değil, zorla ırza geçme veya alıkoyma biçiminde olursa artıyor…

küçük yaşta zorla evlendirilen veya hamile bırakılma durumuna göre de ceza çok yükseğe çıkıyor…
ortalaması 20 yıl…

getirmek istedikleri düzenleme ise zorla ırza geçme, cebir, tehdit, hile olmadan, küçük yaşta evlenmiş, evlilikleri devam eden ya da arada 15 yıldan fazla fark bulunmayan faillerin, mahkemeleri sonlandırılmak kaydıyla bir defaya mahsus olmak üzere cezalarında indirime gidilmesi.

evliliğin 5 yıl devam etme şartına bağlanması, bundan önce bozulması durumunda failin yeniden cezaevine girmesi…

geçen yıl da benzer düzenleme getirilmiş, başta ak parti’ye yakınlığı ile bilinen kadın dernekleri, kadın milletvekilleri ve muhalefet liderleri olmak üzere sert tepkiyle karşılanmıştı.

hatta iyi parti lideri meral akşener, partisinin grup yönetimine bir daha bu yönde kendileri ile görüşmeye gelmek isteyen olursa kapıdan geri çevirmelerini istemiş, bu düzenlemenin tbmm’den geçmemesi için elinden gelen çabayı göstereceğini beyan etmişti.

chp’den de benzer yönde tepki yükselince vazgeçilmişti.

tbmm’de zemin hazırlığı

ancak önceki hafta tbmm’ye gelen bir heyet bazı partilerin yine kapısını çalmış; milletvekillerinden destek bulmuş.

ak parti grup başkanvekili mahir ünal ile görüşmüş.

ünal da chp grup başkanvekili engin altay’ı arayıp, bu konuda ne düşündüklerini sormuş.

her iki grup başkanvekili ile de konuştum.

altay, “mahir ünal bey beni aradı, bu konudaki görüşümüzü sordu; ‘olumsuz’ dedim” açıklaması yaptı.

mahir ünal ise “tbmm’ye bir grup gelmişti; bu konuda destek arıyordu. chp’nin görüşünü sordum. bir girişim değil” dedi.
bu konuda herhangi bir çalışmalarının söz konusu olmadığını da kayda geçirdi.

pembe odada devam

ancak prof. dr. sözüer ve kadın derneklerinin düşüncesi farklı.

çünkü tbmm’de benim de sohbet ettiğim, ancak adının yazılmasını ısrarıma rağmen istemeyen etkin bazı isimler bu düzenlemenin çıkması gerektiği görüşünde.

daha önce benzer cümlelerine tanıklık etmiştim, bakışları değişmemişti.

anadolu’da küçük yaşta evliliklerin çok kalmadığı görüşünü yinelerken, yargıtay’ın bu konuda aldığı kararlara dikkat çekti.

bu konuda aktardıkları bir öykü de aslında durumun vahametini özetlemeye yeter:

“vali, kaymakam, emniyet müdürü, jandarma komutanı, hepsi düğüne gitmiş. üstelik takı da takmış. ne zaman ki çocuk dünyaya gelmiş, küçük yaşta evlilik nedeniyle dava açılmış, aradan geçen sürede kız reşit olmuş; erkek hapse atılmış. şimdi kocası hapiste, kendisi çocuk ile dışarda. bu arada bir çocuklarını da kocası hapiste iken pembe odadaki buluşmalarında yaptılar. deniliyor ki ırza geçme; zaten pembe odada onlara yasal hak verilmiş ne ırza geçilmesi… amacımız bu durumda olanlara bir defa ceza indirimi getirmek.”
geçen yıl 8 bin 154 çocuk gelin oldu

bu sözler mantıklı gelebilir, ancak bir kez önünü açtığınız zaman, kurtulabildiğini gören diğer çocuk gelinler döngüsünü çevirmeye devam ediyor.

aşağıdaki tablo bu durumu çok net ortaya koyuyor.

küçük yaşta anne olan kadın sayısı 2005’teki tck düzenlemesinden bu yana ciddi düşüş gösterse de istenilen seviyeye gelmiş değil.
geçen yıl 15 yaşından küçük 117 çocuk anne olmuş; 15-17 yaş arasında anne olan çocuk sayısı ise 8 bin 154…

bu toplumda hala çocuk gelinler devri sürüyor.

bunu da devletin resmi kurumu vatandaşlık ve nüfus işleri genel müdürlüğü verileri ortaya koyuyor.

hala diyorlar ki ne var bunda bir kez af olsun.

iyi de geçen yıl kendisi çocukken çocuk sahibi olan 8 bin 154 çocuk gelini bu durumda bırakanlar ne olacak?


kimse kalkıp demesin ki bir kereden ne olacak, vs. biz bunları çok duyduk, çook. dönün ensar'ı hatırlayın! hayaldi gerçek oldu. hakikaten, ne olmuştu ona?
burda bahsedilen yaş 14 ya, 14!
14 yaşında kimseyle evlenmek falan is-te-ye-mez-si-niz! nokta.

peşin not: istediğiniz kadar silin entry'lerimi pedofiliye, pedofili derim ben.
devamını gör...

müzik zevkime pek uymasa da benim için;
raviş'in, "güzel kadın" şarkısıdır.
sözlerine şöyle bir göz atalım:

sen aşk ile kutsanan güzel kadın
ne güzel şey varlığın,
dilime duadır adın
olduğun yer gönlümün mabedidir
sanadır kalbimdeki her atım.

sen ömrüme yazılan güzel kadın
ne güzel şey varlığın,
dilime duadır adın
olduğun yer cennetin bahçesidir
sanadır attığım her adım

sevilmek ne çok yakışır sana
adının yanında ne güzel durur adım
al cennetine kabul et sen beni
seni çok seviyorum güzel kadın...
güzel kadın'a gider

ay hele hele yumuş yumuş oldum, dayanamiciğim çıkıyorum başlıktan. *
devamını gör...

çok sevdiğim eski bir öğretmenimin çaldığı müzik aletidir. oldukça güzel sesi vardır.
devamını gör...

kadınların vücudunda her ay sağlık için gerçekleşen gayet normal bir döngü. bunu itici bulmak veya ayıplamak kaçıncı yüzyıldayız ya?
devamını gör...

soğuk bir aralık günüydü. st. petersburg'dan moskova'ya giden bir trene binmiştim.
devamını gör...

hoşuma giden, güldüren başlıklar görünce beğeniyorum ve yazarını da severek takip ediyorum sonra da gidip övüyorum. ne var bunda.* hep mi kavga edelim, kötüleyelim. kaos ortamı mı yaratalım, ne yapalım. şimdi senin nick altına da geliyorum.*
tanım: nick altı yorumlarını övücülük olarak tanımlayan yazar.
devamını gör...


kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmez misin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez...
devamını gör...

(bkz: james mcavoy)' un mükemmel oyunculuk gösterdiği film.tekrar tekrar hayran kaldım kendisine.psiklojik gerilim filmleri arasında da en beğendiklerimden.
devamını gör...

kimse bakmıyor. kendi kendine bakıyorsun, öksürükten ciğerin sökülürken kalkıp kendi çorbanı yapıyorsun, suyunu içiyorsun ilaçlarını alıyorsun. kemiklerin ağrıdan kırılırken evin içinde dolaşıp işlerini hallediyorsun, gece ateşin bilmem kaç dereceye fırladığında halisülasyon göre göre kalkıp ateş düşürücünü içip küfrede küfrede o ılık duşa giriyorsun. kimsen yoksa hayatında yalnızlık seni bir kayaya cevirir.
devamını gör...

bir insan en çok neyden bahsediyorsa onda o eksiktir dediğim tespittir. örneğin; ne kadar adaletli olduğundan bahsediyorsa adaletsizdir, ne kadar inançlı olduğundan bahsediyorsa inançsızdır, ne kadar zeki olduğundan bahsediyorsa aptaldır..
devamını gör...

biraz evvel mahalledeki 10-13 yaş arası cocuklarla saklambaç oynayıp geldim. söyleyeceklerim bu kadar
devamını gör...

27 şubat 2021 tarihi itibariyle benim için sonlanmış olan yaş grubudur.
devamını gör...

dünyanın en mutlu insanıdır.
devamını gör...

ciğerini biliyor ve seviyordum, böreğini de öğrenmiş oldum. en kısa sürede deneyeceğim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim