anti natalizm
bu dünyaya çocuk getirmek zalimliktir diyerek insanların üremesine karşı çıkan düşünce akımı.
devamını gör...
sivas katliamı
başlığın değiştirilmesini öneriyorum. yangın değil az çok vicdanı olan biri için katliamdır, cumhuriyet tarihinin en büyük yaralarından biridir. ve ne üzücüdür ki devlet bu katliama göz yummuş ve unutturmaya çalışmıştır. unutmuyoruz unutmayacağız.
devamını gör...
sadece işi düşünce arayan tanıdığın hatır sorarkenki yapaylığı
böyle durumlarda nasılsın sorusuna öyle bir "iyiyim" diyorum ki tonlamamdan ve akabinde gelmeyen sen nasılsın sorusundan "ne isteyeceksen iste de işimize gücümüze bakalım" anlamı çıkıyor.
bunu istemsizce yapıyorum ama tavsiye ederim.
bunu istemsizce yapıyorum ama tavsiye ederim.
devamını gör...
kadın mı bayan mı sorunsalı
kadın demeyi ayıp ya da ayrılıkçı bulup, kadın cinsiyetini basitleştirme - nazikleştirme çabası yüzünden kadınlara bayan diyoruz. bu ayıbı bazen ben de yapıyorum özür dilerim kadınlar..
iki cinsiyet vardır. kadın ve erkek. bir kadın nasıl ki "aa yoldan adam geçiyor" ya da "seni bir herifle tanıştırıcağım" demiyorsa, biz de " bu bayan benim kardeşim" ya da " bu kız benim arkadaşım " dememeliyiz. hitap gereken durumlarda hanımefendi kullanılabilir. bizler de beyefendi denmesinden yanayız. onun dışında kadın kadındır, bayan anandır diyoruz sevgili hemcinslerim.
iki cinsiyet vardır. kadın ve erkek. bir kadın nasıl ki "aa yoldan adam geçiyor" ya da "seni bir herifle tanıştırıcağım" demiyorsa, biz de " bu bayan benim kardeşim" ya da " bu kız benim arkadaşım " dememeliyiz. hitap gereken durumlarda hanımefendi kullanılabilir. bizler de beyefendi denmesinden yanayız. onun dışında kadın kadındır, bayan anandır diyoruz sevgili hemcinslerim.
devamını gör...
bir öz eleştiri yap
ertelemeyi bırak.
devamını gör...
nash dengesi
oyun teorisinde, bir oyuncunun diğer rakiplerin hamleleri veri iken yapabileceği en iyi hamleler bütünüdür.
(bkz: mahkumların açmazı oyunu)
(bkz: maksimin strateji)
(bkz: hakim strateji dengesi)
nash dengesi denilmesinin nedeni (bkz: john nash) tarafından ortaya atılmış olmasından kaynaklıdır.
(bkz: mahkumların açmazı oyunu)
(bkz: maksimin strateji)
(bkz: hakim strateji dengesi)
nash dengesi denilmesinin nedeni (bkz: john nash) tarafından ortaya atılmış olmasından kaynaklıdır.
devamını gör...
yayın önerisi
-türkülerin, şarkıların hikayeleri anlatılıp bir parça dinlerken kalbe, akla daha çok işlemesi sağlanabilir.
- sinema, tiyatro, dizi, dijital oyunlar üzerine sohbet yapılabılır.
- sınavlara hazırlıkla ilgili bir program olabilir. lgs, yks, dgs, kpss, ales, yös falan derken milyonlarca gencin günlük hayatında yol gösterecek bir yıldız olur. bak programın adı da çıktı "gençlerin yıldızları"
- otomobil, motorsiklet, karavan, yat, paraşüt, bisiklet, uçak, planör gibi farklı tutkuların insanlarına seslenilebilir.
- yayıncılar diye bir program oluşturulup gazete, kitap, dergi, youtube, ınstagram, twitch, twitter, wattpad gibi farklı alanların temsilcilerine ulaşılıp dünyaya bakışları, yaşadıkları gibi mevzulara değinilebilir.
-akademi dünyasına girilip türkiye'de yahut dünyada yaşadıkları, hayalleri, umup buldukları, tecrübeleri aktarılabilir.
-ticaret sahasından insanlara ulaşılarak baklavacı, çiĝ köfteci, ayakkabı tamircisi, kaportacı, mermer satıcısı, çiçekçi, eczacı, bankacı, anahtarcı fotokopici, kuruyemişçi, dondurmacı, kuru temizlemeci, halı satıcısı vs. gibi farklı sektörlerdeki insanlardan sohbeti hoş, kendini dinletip tecrübeleriyle farklı bakış açıları sunacak insanlara ulaşılabilir.
kısacası kafa sözlük'ün radyosu yahut youtube sayfası çok renkli bir dünya kurabilir.
- sinema, tiyatro, dizi, dijital oyunlar üzerine sohbet yapılabılır.
- sınavlara hazırlıkla ilgili bir program olabilir. lgs, yks, dgs, kpss, ales, yös falan derken milyonlarca gencin günlük hayatında yol gösterecek bir yıldız olur. bak programın adı da çıktı "gençlerin yıldızları"
- otomobil, motorsiklet, karavan, yat, paraşüt, bisiklet, uçak, planör gibi farklı tutkuların insanlarına seslenilebilir.
- yayıncılar diye bir program oluşturulup gazete, kitap, dergi, youtube, ınstagram, twitch, twitter, wattpad gibi farklı alanların temsilcilerine ulaşılıp dünyaya bakışları, yaşadıkları gibi mevzulara değinilebilir.
-akademi dünyasına girilip türkiye'de yahut dünyada yaşadıkları, hayalleri, umup buldukları, tecrübeleri aktarılabilir.
-ticaret sahasından insanlara ulaşılarak baklavacı, çiĝ köfteci, ayakkabı tamircisi, kaportacı, mermer satıcısı, çiçekçi, eczacı, bankacı, anahtarcı fotokopici, kuruyemişçi, dondurmacı, kuru temizlemeci, halı satıcısı vs. gibi farklı sektörlerdeki insanlardan sohbeti hoş, kendini dinletip tecrübeleriyle farklı bakış açıları sunacak insanlara ulaşılabilir.
kısacası kafa sözlük'ün radyosu yahut youtube sayfası çok renkli bir dünya kurabilir.
devamını gör...
placebo
hastaya ilaç yerine şeker verdiğinizde iyileşme gözlenmesi durumu placebo etkisi olarak adlandırılabilir. *
devamını gör...
otopsi
grekce de autopsia kelimesine dayanır. oto ve opsis kelimelerinin birleşimidir. ölüyü görme anlamına gelir.
bir kişinin ''neden öldüğü?'' sorusuna yanıt aramak için, savcı, adli tıp uzmanı, patoloji uzmanı, tarafından yapılan ölü inceleme işidir.
ilk otopsi, vebadan kırılan avrupa'da, 1286 yılında cremona kentinde hastalığın gelip gelmediğini anlamak amacıyla papanın emriyle yapılmıştır.
osmanlı'da ise; şeyhülislamların otopsiye karşı çıkmaları sebebiyle otopsi faaliyetleri yapılamamıştır. ii. beyazıt döneminde 1496'da şeyhülislam mevlana alaaddini aliyül arabinin "otopsi yapan, teşebbüs eden kafirdir'' fetvası yazılı kaynaklarda mevcuttur.
avrupa'da ilk kapsamlı otopsi 1302 de bologna'da zehirlenme vakasında gerçekleşmiş olmasına rağmen, kilise bu işin karşısında durmuştur. teeee 1524 yılına kadar. papa clement o tarihte otopsi işini serbest bırakmıştır.
osmanlı'da ise en sevdiğimiz ''kafir'' padişah, 1839'da, galatasaray’damekteb-i tıbbiye-i adliye-i şahane okulunu açmıştır. dr. charles ambroise bernard ‘ı okulda ders vermesi için getirtmiştir.
osmanlı'da ilk otopsi 1843 yılında, başına sırık düşen bir herifin otopsisini yapması yoluyla olmuştur. ayrıca öğrencilerine de yapılan otopsiyi izletmiştir.
şu anda vücudun içindeki organları tek tek alıp, vücut dışında inceleme tekniği uygulanmaktadır. bu tekniği ilk kullanan 1872 yılında modern patolojinin kurcusu virchow uygulamıştır.
bir kişinin ''neden öldüğü?'' sorusuna yanıt aramak için, savcı, adli tıp uzmanı, patoloji uzmanı, tarafından yapılan ölü inceleme işidir.
ilk otopsi, vebadan kırılan avrupa'da, 1286 yılında cremona kentinde hastalığın gelip gelmediğini anlamak amacıyla papanın emriyle yapılmıştır.
osmanlı'da ise; şeyhülislamların otopsiye karşı çıkmaları sebebiyle otopsi faaliyetleri yapılamamıştır. ii. beyazıt döneminde 1496'da şeyhülislam mevlana alaaddini aliyül arabinin "otopsi yapan, teşebbüs eden kafirdir'' fetvası yazılı kaynaklarda mevcuttur.
avrupa'da ilk kapsamlı otopsi 1302 de bologna'da zehirlenme vakasında gerçekleşmiş olmasına rağmen, kilise bu işin karşısında durmuştur. teeee 1524 yılına kadar. papa clement o tarihte otopsi işini serbest bırakmıştır.
osmanlı'da ise en sevdiğimiz ''kafir'' padişah, 1839'da, galatasaray’damekteb-i tıbbiye-i adliye-i şahane okulunu açmıştır. dr. charles ambroise bernard ‘ı okulda ders vermesi için getirtmiştir.
osmanlı'da ilk otopsi 1843 yılında, başına sırık düşen bir herifin otopsisini yapması yoluyla olmuştur. ayrıca öğrencilerine de yapılan otopsiyi izletmiştir.
şu anda vücudun içindeki organları tek tek alıp, vücut dışında inceleme tekniği uygulanmaktadır. bu tekniği ilk kullanan 1872 yılında modern patolojinin kurcusu virchow uygulamıştır.
devamını gör...
danimarka'nın mültecilerin oturma iznini iptal etmesi
danimarka avrupa birliği üyesi ülkeler arasında şu anda en sert göçmen yasasına sahip ülkelerden biridir. göçmen politikaları iç politika malzemesi yapılmıştır. bm mülteciler yüksek komiserliğine göre suriye hala dönüş için güvenli olmayan ülkeler listesindedir. bu durumda mültecileri geri dönmeye zorlamak uluslarası sözleşmelere aykırıdır. uluslarası topluluk danimarka'nın kararından duydukları endişeyi dile getirmekteler. geçen yazdan bu yana toplam 189 suriye vatandaşının ikametgah izinlerinin uzatılması talebine red cevabı veren danimarka, kalan 500 suriyelinin ise ikametgah izinlerinin tekrar gözden geçirileceğini açıklamıştır.
bu danimarka'nın uluslarası sözleşmeleri hiçe sayan ilk kararı değildir. danimarka 2016 yılında sığınmacıların para ve eşyalarına el koyma hakkını tanıyan bir yasa hazırlamaya çalışmış ve cenevre'deki bm insan hakları konseyi'nde bu nedenle sert bir şekilde eleştirilmişti. zorunlu geri dönüşler uzun vadede çok daha fazla şiddete ve soruna yol açarken, yapılan çalışmalar mültecilerin bulundukları ülkeye entegresinin ve mültecilerin geldiği ülkede veya bölgede stabilizasyon sağlandıktan sonra gönüllü geri dönüşlerin desteklenmesinin uzun vadede çok daha faydalı olduğunu gösteriyor. zorunlu geri dönüşlerin sonuçları için tanzanya-burundi örneğine bakabilirsiniz.
al jazeera
buradan
the guardian
buradan
bu danimarka'nın uluslarası sözleşmeleri hiçe sayan ilk kararı değildir. danimarka 2016 yılında sığınmacıların para ve eşyalarına el koyma hakkını tanıyan bir yasa hazırlamaya çalışmış ve cenevre'deki bm insan hakları konseyi'nde bu nedenle sert bir şekilde eleştirilmişti. zorunlu geri dönüşler uzun vadede çok daha fazla şiddete ve soruna yol açarken, yapılan çalışmalar mültecilerin bulundukları ülkeye entegresinin ve mültecilerin geldiği ülkede veya bölgede stabilizasyon sağlandıktan sonra gönüllü geri dönüşlerin desteklenmesinin uzun vadede çok daha faydalı olduğunu gösteriyor. zorunlu geri dönüşlerin sonuçları için tanzanya-burundi örneğine bakabilirsiniz.
al jazeera
buradan
the guardian
buradan
devamını gör...
bir yakınını kaybetmek
işte sanırım hayatımın en zor şeyi de bu. ilk anneannemi kaybettim küçüktüm o zaman ölüm ne bilmiyorum daha. evde ben ablam ve nenemin iki kardeşi bulunuyordu. haber geldi herkes sustu. ölüm sessizliği işte oydu. o an düşündüm şimdi ben bir daha nenemi göremeyecek miydim yani sonsuza kadar gitmiş miydi? köyde onun bana sobada patates yapışını özlerdim ama. gülen yüzünü bana kürtçe maniler okumasını -anlamasam da çok severdim- bunları özlerdim ama ben.
her şey o yıl başladı ben artık köye gittiğimde hep bir eksiktim.
daha sonra birkaç yıl sonra bu sefer dedemi kaybettik o kadar hızlı oldu ki kimse nasıl oldu hala pek anlayamıyor. kanser denen illet benim çakı gibi delikanlılara taş çıkartan dedemi bulmuştu. bir ay... bir ayda gözümüzün önünde o dağ gibi adam eriyip gitti. o gece çok fırtına vardı ve elektrikler sürekli gidip gelince solunum cihazı doğru düzgün çalışamamış ve dedemi kaybetmiştik. o gece halalarım ortalığı ayağa kaldırmış feryat etmişler. uykum ağırdı ben duymadım. sabah öğrendim. ve bir kez daha eksildim. artık bize tahtadan oyuncaklar yapan, şiirler yazan, hep yanımızda olan dedem gitmişti.
daha sonra en acısı belki de amcam. her şey bu sefer dakikalar hatta saniyeler içinde oldu. oysaki o gün çok güzel başlamıştı. köyde toplanmış bütün sülale gidiyoruz piknik yapmaya. doluştuk traktöre ama nasıl mutluyuz. gitti, eğlendik, buğday yıkadık. amcam aşağıdaki küçük havuza bakacaktı. gitti ve geldiğinde elinde bir arı kuşuyla döndü. ama ne güzel bir kuştu o. böyle rengarenk bir kuş. ama kuş ıslaktı sanki yaşamıyordu. amcam havuzda iki kuş görmüş ve onları kurtarıp sudan çıkarmış. biri zaten çoktan ölmüş. ama biri hala yaşıyordu. koydu güneş alan bir taşa kuşu açtı kanatlarını kurusun diye. hepimiz başındaydık merakla bekliyorduk. biraz yemek verdik kuşa. biraz sonra da kanatlandı ve uçtu. önce teşekkür eder gibi etrafımızda uçuştu biraz sonra da gitti. bir canlının hayatını kurtaran amcam nasıl olmuştu da kendi hayatından olmuştu. daha sonra amcam tarlalara bakacağını söyledi ve yokuştan aşağı inerken onu son kez gördüğümüzü kimse bilmiyordu. keşke diyorum keşke amcama dur deseydim ne bileyim en olmadı bir kere sarılsaydım. sonra amcam kalp krizi geçiriyor. tabii diğer amcam motoruyla ona ulaşıyor bir yandan da ambulansı çağırdık ama köydeyiz öyle hemen gelemez. işte amcam, küçük amcamın kollarında vefat ediyor bir nevi. ambulansta yaşatmaya çalışıyorlar ama çok geç. amcam da son günlerde sol tarafım ağrıyor derdi. o olay olmasaydı birkaç gün sonra hafta başında hastaneye gidecekti. hayat işte... o gün anladım dostlar kötü haber tez yayılır sözü gerçekmiş. babam eve bizi son sürat getirdi. traktörde öyle hızlı geliyorduk ki kimse römorkta ayağa kalkmaya bile yeltenemezdi. biz eve geldik annem, babam ve amcamın eşi hastaneye gittiler. babaannem geldi. garibim öyle hüzünlü öyle şaşkın kalmış ki, anlatamam o anki halini. daha on dakika olmadan bütün köy bizim kapıdaydı biz yeni öğrenmiştik herkes nereden duymuştu böyle. ama işte amcam kurtarılamadı ve ben ilk defa babamın ağladığına şahit olmuştum. amcamın cenazesinde ağlamıştı. babasının cenazesinde ağlamayan adam kendine hakim olan adam bir çocuk gibi ağlıyordu kardeşi için. o zaman ölümün acılığını daha iyi kavradım. herkesin babası kendine koskoca görünür ya benim koskoca babam ağlıyordu. hem de nasıl şiddetli. o gün ben bir kez daha eksildim. artık böyle rakı içip çakırkeyif olunca bize hikayeler anlatan bizi gülmekten kıran, benim en sevdiğim amcam artık yoktu.
ahh dostlar bitti mi dersiniz hayır biter mi hiç hepimiz ölümlüyüz sonuçta işte bu ölüm bu sefer de altı ay sonra babaannemi buldu.
canım nenem önce kocasını sonra oğlunu kaybetmenin acısına ancak o kadar dayanabildi. biz daha şehirdeydik. haberi aldık. bir kez daha yıkıldık. nenemi de uzun zamandır görmüyordum. arada arıyorduk. sesimizi duyunca bir sevinişi var anlatamam. benim gururlu, başı hep dik kendime örnek aldığım, gülüşüyle kanadı kırık kuşları bile uçarabilecek olan nenem de artık yoktu. ben bir kez daha eksilmiştim.
dedemlerin evi de amcamlara kaldı. artık o günden sonra oraya pek gitmez oldum. artık dedemle nenem yok ki oranın neşesi yok. ne zaman gitsem sanki her şeyin boynu bükük. bir hüzünlü her şey onları bekliyor belli.
yazım çok uzun oldu ama yazmasaydım da içimde kalırdı bunlar aslında benim kimseye anlatmadığım şeyler. anlatınca gözlerimin dolmasına engel olamadığım her hatırladığımda bir kere daha ağladığım şeyler.
birini kaybetmek çok zor şey. o yüzden hazır hayattayken sevdiklerinize sarılın onları sevdiğinizi hissettirin. çünkü bir gün çok geç olabilir. benim de hep keşke dediğim tek şey onlara son bir kez sarılabilmek olmuştur.
her şey o yıl başladı ben artık köye gittiğimde hep bir eksiktim.
daha sonra birkaç yıl sonra bu sefer dedemi kaybettik o kadar hızlı oldu ki kimse nasıl oldu hala pek anlayamıyor. kanser denen illet benim çakı gibi delikanlılara taş çıkartan dedemi bulmuştu. bir ay... bir ayda gözümüzün önünde o dağ gibi adam eriyip gitti. o gece çok fırtına vardı ve elektrikler sürekli gidip gelince solunum cihazı doğru düzgün çalışamamış ve dedemi kaybetmiştik. o gece halalarım ortalığı ayağa kaldırmış feryat etmişler. uykum ağırdı ben duymadım. sabah öğrendim. ve bir kez daha eksildim. artık bize tahtadan oyuncaklar yapan, şiirler yazan, hep yanımızda olan dedem gitmişti.
daha sonra en acısı belki de amcam. her şey bu sefer dakikalar hatta saniyeler içinde oldu. oysaki o gün çok güzel başlamıştı. köyde toplanmış bütün sülale gidiyoruz piknik yapmaya. doluştuk traktöre ama nasıl mutluyuz. gitti, eğlendik, buğday yıkadık. amcam aşağıdaki küçük havuza bakacaktı. gitti ve geldiğinde elinde bir arı kuşuyla döndü. ama ne güzel bir kuştu o. böyle rengarenk bir kuş. ama kuş ıslaktı sanki yaşamıyordu. amcam havuzda iki kuş görmüş ve onları kurtarıp sudan çıkarmış. biri zaten çoktan ölmüş. ama biri hala yaşıyordu. koydu güneş alan bir taşa kuşu açtı kanatlarını kurusun diye. hepimiz başındaydık merakla bekliyorduk. biraz yemek verdik kuşa. biraz sonra da kanatlandı ve uçtu. önce teşekkür eder gibi etrafımızda uçuştu biraz sonra da gitti. bir canlının hayatını kurtaran amcam nasıl olmuştu da kendi hayatından olmuştu. daha sonra amcam tarlalara bakacağını söyledi ve yokuştan aşağı inerken onu son kez gördüğümüzü kimse bilmiyordu. keşke diyorum keşke amcama dur deseydim ne bileyim en olmadı bir kere sarılsaydım. sonra amcam kalp krizi geçiriyor. tabii diğer amcam motoruyla ona ulaşıyor bir yandan da ambulansı çağırdık ama köydeyiz öyle hemen gelemez. işte amcam, küçük amcamın kollarında vefat ediyor bir nevi. ambulansta yaşatmaya çalışıyorlar ama çok geç. amcam da son günlerde sol tarafım ağrıyor derdi. o olay olmasaydı birkaç gün sonra hafta başında hastaneye gidecekti. hayat işte... o gün anladım dostlar kötü haber tez yayılır sözü gerçekmiş. babam eve bizi son sürat getirdi. traktörde öyle hızlı geliyorduk ki kimse römorkta ayağa kalkmaya bile yeltenemezdi. biz eve geldik annem, babam ve amcamın eşi hastaneye gittiler. babaannem geldi. garibim öyle hüzünlü öyle şaşkın kalmış ki, anlatamam o anki halini. daha on dakika olmadan bütün köy bizim kapıdaydı biz yeni öğrenmiştik herkes nereden duymuştu böyle. ama işte amcam kurtarılamadı ve ben ilk defa babamın ağladığına şahit olmuştum. amcamın cenazesinde ağlamıştı. babasının cenazesinde ağlamayan adam kendine hakim olan adam bir çocuk gibi ağlıyordu kardeşi için. o zaman ölümün acılığını daha iyi kavradım. herkesin babası kendine koskoca görünür ya benim koskoca babam ağlıyordu. hem de nasıl şiddetli. o gün ben bir kez daha eksildim. artık böyle rakı içip çakırkeyif olunca bize hikayeler anlatan bizi gülmekten kıran, benim en sevdiğim amcam artık yoktu.
ahh dostlar bitti mi dersiniz hayır biter mi hiç hepimiz ölümlüyüz sonuçta işte bu ölüm bu sefer de altı ay sonra babaannemi buldu.
canım nenem önce kocasını sonra oğlunu kaybetmenin acısına ancak o kadar dayanabildi. biz daha şehirdeydik. haberi aldık. bir kez daha yıkıldık. nenemi de uzun zamandır görmüyordum. arada arıyorduk. sesimizi duyunca bir sevinişi var anlatamam. benim gururlu, başı hep dik kendime örnek aldığım, gülüşüyle kanadı kırık kuşları bile uçarabilecek olan nenem de artık yoktu. ben bir kez daha eksilmiştim.
dedemlerin evi de amcamlara kaldı. artık o günden sonra oraya pek gitmez oldum. artık dedemle nenem yok ki oranın neşesi yok. ne zaman gitsem sanki her şeyin boynu bükük. bir hüzünlü her şey onları bekliyor belli.
yazım çok uzun oldu ama yazmasaydım da içimde kalırdı bunlar aslında benim kimseye anlatmadığım şeyler. anlatınca gözlerimin dolmasına engel olamadığım her hatırladığımda bir kere daha ağladığım şeyler.
birini kaybetmek çok zor şey. o yüzden hazır hayattayken sevdiklerinize sarılın onları sevdiğinizi hissettirin. çünkü bir gün çok geç olabilir. benim de hep keşke dediğim tek şey onlara son bir kez sarılabilmek olmuştur.
devamını gör...
blutv
blu tv bu haftasonu ücretsiz olacakmış.
blutv de hafta sonu saatlerce evde kalmak zorunda olanlar için destekleyici kampanyasını duyurdu. yayınlanan twitter gönderisine göre blutv, 16-17-18 nisan tarihlerinde herkese ücretsiz hizmet verecek.
blutv, kampanyadan faydalanarak evde geçecek hafta sonunu film ve dizilerle renklendirmek isteyenlere özel şifreyi paylaştı. hafta sonu geçerli olacak ücretsiz erişim kampanyasından faydalanmak isteyen internet kullanıcıları, 'blutvizliyorum' şifresiyle sisteme kolayca giriş yapabilecek. kampanya 18 nisan'da, saat 00.00'a ulaştığında sona erecek.
www.webtekno.com/hafta-sonu...
blutv de hafta sonu saatlerce evde kalmak zorunda olanlar için destekleyici kampanyasını duyurdu. yayınlanan twitter gönderisine göre blutv, 16-17-18 nisan tarihlerinde herkese ücretsiz hizmet verecek.
blutv, kampanyadan faydalanarak evde geçecek hafta sonunu film ve dizilerle renklendirmek isteyenlere özel şifreyi paylaştı. hafta sonu geçerli olacak ücretsiz erişim kampanyasından faydalanmak isteyen internet kullanıcıları, 'blutvizliyorum' şifresiyle sisteme kolayca giriş yapabilecek. kampanya 18 nisan'da, saat 00.00'a ulaştığında sona erecek.
www.webtekno.com/hafta-sonu...
devamını gör...
28 şubat normal sözlük darbesi
ankara'ya göktaşı düşmesi hadisesinden daha çok ses getirmiş, bizden sonraki kuşaklara anlatabileceğimiz e darbe kalkışması.
kalkışma esnasında 3 dal sigarasını cömertçe uzatan patagonyalı'ya, nazar değdiren eyluling'e , haber peşinde cephe hatlarına yardıran bir bilen'e, saniyelik istihbari paylaşımlarda bulunan uykusuzkahve ve hazall'a, ban yediğini düşünüp kulağımın çınlamasına sebebiyet veren ve sahipsiz bırakmayan yazarlara teşekkür ediyorum.
kafa sözlük evimiz iko babamız!
adam yine kurtardı.
kalkışma esnasında 3 dal sigarasını cömertçe uzatan patagonyalı'ya, nazar değdiren eyluling'e , haber peşinde cephe hatlarına yardıran bir bilen'e, saniyelik istihbari paylaşımlarda bulunan uykusuzkahve ve hazall'a, ban yediğini düşünüp kulağımın çınlamasına sebebiyet veren ve sahipsiz bırakmayan yazarlara teşekkür ediyorum.
kafa sözlük evimiz iko babamız!
adam yine kurtardı.
devamını gör...
çocukken yaşanan hayal kırıklıkları
o pembe bisikleti bana alacaktınız...
devamını gör...
stefan andre
kendisi hakkında çok fazla bilgi bulamadığımız, albümlerine türkçe isim vermiş olan güzide piyanist. evgeny grinko dinlemeyi seven yazarlarımız, kendisini dinlemekten keyif alabilirler, bir bakınız derim. ayrıca bu kadar iyi işler çıkarıp fazla tanınmadığı için biraz üzülüyorum. dinlemek isterseniz birkaç öneri sundum, aşağıdan bakabilirsiniz. ben kendisini dinlerken mest oluyorum, sanki bana bir şeyleri hatırlattırıyor ya da unutturuyor bilemiyorum ama içimi tuhaf ve güzel bir his kaplıyor.
buradan.
buradan.
buradan.
buradan.
buradan.
buradan.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
kirpiklerinden taş damlıyor küçük kadınların
dans ederken kuğu külünde
kırk ökçesiyle
-biri kırık
ve diyor ki ben ağlamadan yaşayamam
süt dişlerimi küçükken yutmuştum
tırnaksız da gülümseyemiyorum
bu yüzden
karnımın içi kurt tarlası
zaten çirkinim.
bir zehirliyim bir zehirliyim
korkun benden diyor
küçük kadın
çirkinliğime hürmet ediniz
sapanlarım var renk renk
boynumda kuş iskeletlerinden bir kolye
ağzımın içi bir kirli deniz
ağzımın içini sizinle temizliyorum
ve çok güzel taş sektirebilirim
dikkatinizi çekerim
iki kare ileri
bir sağ bir sol derken
piyonların ülkesinde
mır mır şarkısını söylüyor
küçük kadın
-iyi ki çirkinim
güzel gözlerin vardı senin
iri ve dolgun bir ışıkla
örtüyordun çirkinliğini
söyle şarkını küçük kadın
söyle şarkını
bu kıpırtısız tanrılar mekanında
elbette sen de artık bir fiil sayılabilirsin
dans ederken kuğu külünde
kırk ökçesiyle
-biri kırık
ve diyor ki ben ağlamadan yaşayamam
süt dişlerimi küçükken yutmuştum
tırnaksız da gülümseyemiyorum
bu yüzden
karnımın içi kurt tarlası
zaten çirkinim.
bir zehirliyim bir zehirliyim
korkun benden diyor
küçük kadın
çirkinliğime hürmet ediniz
sapanlarım var renk renk
boynumda kuş iskeletlerinden bir kolye
ağzımın içi bir kirli deniz
ağzımın içini sizinle temizliyorum
ve çok güzel taş sektirebilirim
dikkatinizi çekerim
iki kare ileri
bir sağ bir sol derken
piyonların ülkesinde
mır mır şarkısını söylüyor
küçük kadın
-iyi ki çirkinim
güzel gözlerin vardı senin
iri ve dolgun bir ışıkla
örtüyordun çirkinliğini
söyle şarkını küçük kadın
söyle şarkını
bu kıpırtısız tanrılar mekanında
elbette sen de artık bir fiil sayılabilirsin
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
çok güzel susardım önceden.
şimdi "çok güzel susarım" demek zorunda hissedecek kadar susamıyorum.
şimdi "çok güzel susarım" demek zorunda hissedecek kadar susamıyorum.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
yatağımdan duyduğum kadarıyla az önce bu çalıyordu konserde...
yanlış da duymuş olabilirim de, amaaaann banane? geceye bıraktım gitti.
~~her şeyden geçtim ama, bir senden vazgeçemem
dokunulmazımsın benim, yüreğime hükmedemem ~~
yanlış da duymuş olabilirim de, amaaaann banane? geceye bıraktım gitti.
~~her şeyden geçtim ama, bir senden vazgeçemem
dokunulmazımsın benim, yüreğime hükmedemem ~~
devamını gör...

