adobe illustrator
adobe tarafından geliştirilen vektörel çizim yapma programıdır. vektörel çizim yapabilenlere her zaman gıptayla bakmışımdır. vektör çizimin, hem küçük boyutlu olması hem de 20 katlı binaya kaplama reklam yapsanız yine formatı bozulmadan, pikselleşme olmadan kullanabilmek artıları sayılabilir. sırf bu sebepten bile kullanılabilir.
çevremdeki grafikle uğraşan dostlarım paint'e benzetiyor bu programı. "yaparsın ya, çok basit." diyorlar. bende mi problem var, yoksa onlar mı çok basite indirgiyor bilmiyorum ama bence bu program çin işkencesinden farksız.
biraz öğrensem severim belki.
(bkz: bilemiyorum altan)
çevremdeki grafikle uğraşan dostlarım paint'e benzetiyor bu programı. "yaparsın ya, çok basit." diyorlar. bende mi problem var, yoksa onlar mı çok basite indirgiyor bilmiyorum ama bence bu program çin işkencesinden farksız.
biraz öğrensem severim belki.
(bkz: bilemiyorum altan)
devamını gör...
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
bana ilk çıkan 'bedava' yazan dondurma çubuğu.
devamını gör...
onca yoksulluk varken
ah bu sophia loren yok mu? bana göre beyaz perdeye en çok yakışan kadın oyuncudur. bir de “scarlett” vardır ki, o konuya hiç girmeyelim.
filme gelelim; kitap uyarlamasıdır.
2020 italya yapımı film. orijinal adı “la vita davanti a sé” dir.
italyanları severim ama sineması pek bana göre değildir. (italya’ya birkaç kez gitmiş biri olarak söylüyorum, sallamıyoz yani.)
yahudi asıllı fransız yazar romain gary’ye ikinci kez goncourt akademisi edebiyat ödülü’nü kazandıran “the life before us” adlı çarpıcı romanın taze bir uyarlamasıdır.(ilk uyarlama 1977 tarihli)
86 yaşındaki sophia loren, madama rosa rolünü giyinip de kamera karşısına geçmiş. daha ne olsun?
konusu; küçük bir çocuk olan momo ile kısa bir süre için bakımını üstlenen madam rosa’nın hikayesidir. film, yahudi soykırımından kurtulan bir kadın ve diğer tarafta ailesini kaybetmiş mülteci bir çocuğun yaşamı üzerine kurgulanmıştır.
bu filme bir alt başlık girmek gerekirse,
“acılar birleştirir” diyebiliriz.
her ne kadar italyan sinemasını çok beğenmeyen biri olarak hem oyuncu hem yönetmen (oğlu ile birlikte) sophia loren farkı, filmi yukarılara taşımayı başarmış.
fazlası spoiler olur. izlerken sıkılma garantilidir ama dram filmi ve gerçek bir yaşam kesiti izleyeceğinizi bilin.
önerilir.
filme gelelim; kitap uyarlamasıdır.
2020 italya yapımı film. orijinal adı “la vita davanti a sé” dir.
italyanları severim ama sineması pek bana göre değildir. (italya’ya birkaç kez gitmiş biri olarak söylüyorum, sallamıyoz yani.)
yahudi asıllı fransız yazar romain gary’ye ikinci kez goncourt akademisi edebiyat ödülü’nü kazandıran “the life before us” adlı çarpıcı romanın taze bir uyarlamasıdır.(ilk uyarlama 1977 tarihli)
86 yaşındaki sophia loren, madama rosa rolünü giyinip de kamera karşısına geçmiş. daha ne olsun?
konusu; küçük bir çocuk olan momo ile kısa bir süre için bakımını üstlenen madam rosa’nın hikayesidir. film, yahudi soykırımından kurtulan bir kadın ve diğer tarafta ailesini kaybetmiş mülteci bir çocuğun yaşamı üzerine kurgulanmıştır.
bu filme bir alt başlık girmek gerekirse,
“acılar birleştirir” diyebiliriz.
her ne kadar italyan sinemasını çok beğenmeyen biri olarak hem oyuncu hem yönetmen (oğlu ile birlikte) sophia loren farkı, filmi yukarılara taşımayı başarmış.
fazlası spoiler olur. izlerken sıkılma garantilidir ama dram filmi ve gerçek bir yaşam kesiti izleyeceğinizi bilin.
önerilir.
devamını gör...
telefonunun ekran parlaklığı en yüksekte olan insan
gözlerine saygısı olmayan insandır. telefon parlaklığım her zaman orta seviyenin altında durur. duruma göre (+,-) değiştirebilirim. onun üstüne mavi ışık filtresi özelliği var ki neden daha önce kullanmamışım diyorum. alıştıktan sonra filtresiz bir ekrana baktığınızda gözleriniz kamaşır başınız ağrır. bu filtre özelliği varsa kesin kullanın. alışmanız biraz zaman alabilir ama sonrasında uzun kullanımda beliren baş ağrısı ve göz kanlanması gibi durumlardan kurtardığını söyleyebilirim. kullanması soğuk denize girmek gibidir alışınca çok seversiniz.
devamını gör...
islam dünyasının 500 yılda bilime katkı yapmaması
kimin mini etekle gezip kimle yattığını tartışmaktan zaman bulamadıklarından dolayı ileri gelen hadise.
devamını gör...
delalet ehli
sözlük karşılığı "sapık, sapkın" olarak çevirilse de, biz bu terimin islami literatürde ki karşılığını inceleyeceğiz.
tevbe suresi 102.ayette bahsedilen; "salih bir amel ile kötü olan bir ameli birbirine karıştıranlar" delalet ehli olarak, kur ani bir yaklaşım ile tanıtılmıştır. fatiha suresinin son ayetinde geçen "dallin" (delalette olanlar) kelimesi de, tevbe suresinde ki 102.ayeti destekler niteliktedir.
bu kavramın yani delalet ehlinin kafir kavramından farklı bir kavram olduğunu varsayıyoruz. çünkü; tevbe 102. ayetin devamında; "umulur ki allah, onları affeder. allah çok merhametli çok bağışlayıcıdır." der. allah ın adalet sıfatının tecellisi, sadece doğru ve yanlışın apaçık ortada olduğu durumda tecelli eder. yani açık bir kabulleniş (iman), ya da açık bir karşı çıkış (küfür) olması gerekir.
delalet ehli kendi içinde iki gruba ayrılır;
1) kasır; doğru ve yanlış kavramının apaçık ortaya çıkması, kişinin iradesi dışında ise (yani hakim olan güç, doğru ve yanlışın apaçık ortaya çıkmasını engelliyorsa) bu durumda kişinin sorumluluğu yoktur. bu kişi allah katında sorumlu değildir.
mekasır; doğru ve yanlışın apaçık ortaya çıkması, kişinin iradesi dahilinde ise(yani hakim olan güç, doğru ve yanlışın ortaya çıkmasına engel olmadığı halde) kişi tembelliğinden, üşengeçliğinden bunu araştırmıyorsa bu kişinin sorumluluğu vardır. yani bu kişi allah katında sorumludur.
birçok insanın kafasına takılan soru; "acaba allah; müslüman olmayan, islami tebliğin ulaşmadığı toplumları, cehenneme mi atacak?", "eğer cehenneme atacak ise, bu allah ın adil sıfatına aykırı değilmidir?" gibi soruların cevabı, delalet ehlinin akıbeti ile ilgilidir. delalet ehli (dal ehli) eğer "kasır" ise, umulur ki tevbe suresinin 102.ayetinin sonunda yer alan allah ın affettiği grup içindedir. eğer mekasır ise; işlediği günahlardan ötürü belli bir sorumluluğu vardır.
tevbe suresi 102.ayette bahsedilen; "salih bir amel ile kötü olan bir ameli birbirine karıştıranlar" delalet ehli olarak, kur ani bir yaklaşım ile tanıtılmıştır. fatiha suresinin son ayetinde geçen "dallin" (delalette olanlar) kelimesi de, tevbe suresinde ki 102.ayeti destekler niteliktedir.
bu kavramın yani delalet ehlinin kafir kavramından farklı bir kavram olduğunu varsayıyoruz. çünkü; tevbe 102. ayetin devamında; "umulur ki allah, onları affeder. allah çok merhametli çok bağışlayıcıdır." der. allah ın adalet sıfatının tecellisi, sadece doğru ve yanlışın apaçık ortada olduğu durumda tecelli eder. yani açık bir kabulleniş (iman), ya da açık bir karşı çıkış (küfür) olması gerekir.
delalet ehli kendi içinde iki gruba ayrılır;
1) kasır; doğru ve yanlış kavramının apaçık ortaya çıkması, kişinin iradesi dışında ise (yani hakim olan güç, doğru ve yanlışın apaçık ortaya çıkmasını engelliyorsa) bu durumda kişinin sorumluluğu yoktur. bu kişi allah katında sorumlu değildir.
mekasır; doğru ve yanlışın apaçık ortaya çıkması, kişinin iradesi dahilinde ise(yani hakim olan güç, doğru ve yanlışın ortaya çıkmasına engel olmadığı halde) kişi tembelliğinden, üşengeçliğinden bunu araştırmıyorsa bu kişinin sorumluluğu vardır. yani bu kişi allah katında sorumludur.
birçok insanın kafasına takılan soru; "acaba allah; müslüman olmayan, islami tebliğin ulaşmadığı toplumları, cehenneme mi atacak?", "eğer cehenneme atacak ise, bu allah ın adil sıfatına aykırı değilmidir?" gibi soruların cevabı, delalet ehlinin akıbeti ile ilgilidir. delalet ehli (dal ehli) eğer "kasır" ise, umulur ki tevbe suresinin 102.ayetinin sonunda yer alan allah ın affettiği grup içindedir. eğer mekasır ise; işlediği günahlardan ötürü belli bir sorumluluğu vardır.
devamını gör...
küpe takan erkek modeli
yakışanı var yakışmayanı var. bazılarında gerçekten kombini tamamlıyor gibi. yakışan taksın efenim.
devamını gör...
işçisin sen işçi kal
cem karaca nın tamirci çırağı adlı şarkısındaki statü ayrımını gözümüze açıkça sokan cümledir, hem klibiyle hem de sözleri hem de o güzel sesiyle iliklerinize kadar da bunu hissettirir. günümüzde de anlayana sıkça kullanılan bir cümledir.
devamını gör...
babaların garip huyları
evin içinde yürürken durup bağırarak şarkı söylemeye başlaması. bu yaşıma geldim hala anlamlandırmaya çalışıyorum. arada bana gelen deliliğin sebebi babam olabilir.*
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
işte buuu. yoğun geçen günün ardına harika olur bu.
ayrıca eyluling'in katıldığını duyunca arkadaşıma hemen koş koş seninki geldi radyoya dediğimde davşan mııı, geliyorum cevabını aldım. bu çocuk en son lisede böyle heyecanlanmıştı eyluling. kahkahanla iyi geliyorsun gönüllere, varlığınız daim olsun.
not: gomercan bi yaranamadın ya hu. şeytan taşlar gibi taşlıyorlar seni. destek lazımsa ıslık çal, toplanır geliriz*.
ayrıca eyluling'in katıldığını duyunca arkadaşıma hemen koş koş seninki geldi radyoya dediğimde davşan mııı, geliyorum cevabını aldım. bu çocuk en son lisede böyle heyecanlanmıştı eyluling. kahkahanla iyi geliyorsun gönüllere, varlığınız daim olsun.
not: gomercan bi yaranamadın ya hu. şeytan taşlar gibi taşlıyorlar seni. destek lazımsa ıslık çal, toplanır geliriz*.
devamını gör...
barış manço şarkılarında geçen etkileyici sözler
yüce hakan sefere gitmiş
bilge hatun dokuz doğurmuş
dokuz oğlan beş yaşına gelmiş
dokuzu birden kılıç kuşanmış.
buyrunuz
bilge hatun dokuz doğurmuş
dokuz oğlan beş yaşına gelmiş
dokuzu birden kılıç kuşanmış.
buyrunuz
devamını gör...
matematik felsefesi
matematiğin temellerinin mevzu bahis edildiği disiplindir. bugünün felsefesinin temelleri matematik felsefesi üzerine kuruludur.
antik yunanca'da mathema* kelimesinden türeyen matematik, saf ve uygulamalı matematik olarak ikiye ayrılır. saf matematik soyut matematiksel kavramların arasındaki ilişkiyi incelerken, uygulamalı matematik fiziksel olguların matematiksel modellemelerine çalışır. matematik felsefesinin konusu saf matematiktir.*
matematiksel disiplinlerde aksiyomlardan* hareketle, mantık kuralları uygulanarak sonuç elde edilir. savlar belirlenir ve aksiyomlara dayandılarak kanıtlanır. ancak tanımlanamayan ve sezgiyle kavranılan şeyler de vardır. mesela nokta, doğru gibi kavramların euclidien geometride tanımı yoktur. 'küme' ve 'eleman olma'nın da kümeler kuramında bi tanımı yoktur. işte bu sebeple matematik ''tanımsızlık'' ile başlar ve en sonunda da tanımı yapılamzaz nesnelere dayanır. tanımsız kavramlar kabul edilmeden matematik yapılamaz. matematik felsefesi işte tam da buradaki tanım ve aksiyomları tartışmaya açar. matematiksel nesnelerin dış gerçeklikle alakası nedir? gerçekten bu nesneler var mıdır? varsa nerededir? matematiksel bilginin kaynağı nedir? bunun gibi dolusuyla soru sorar. euclidien olmayan geometrilerin doğuşuyla beraber ortalık tam savaş alanına döner ve matematiksel doğruluk kavramı hakkında yepyeni tartışamalara sebep olur. mantık ve matematik ilişkisi ise başlı başına disiplin olacak bir muhtevaya sahiptir.
antik yunanca'da mathema* kelimesinden türeyen matematik, saf ve uygulamalı matematik olarak ikiye ayrılır. saf matematik soyut matematiksel kavramların arasındaki ilişkiyi incelerken, uygulamalı matematik fiziksel olguların matematiksel modellemelerine çalışır. matematik felsefesinin konusu saf matematiktir.*
matematiksel disiplinlerde aksiyomlardan* hareketle, mantık kuralları uygulanarak sonuç elde edilir. savlar belirlenir ve aksiyomlara dayandılarak kanıtlanır. ancak tanımlanamayan ve sezgiyle kavranılan şeyler de vardır. mesela nokta, doğru gibi kavramların euclidien geometride tanımı yoktur. 'küme' ve 'eleman olma'nın da kümeler kuramında bi tanımı yoktur. işte bu sebeple matematik ''tanımsızlık'' ile başlar ve en sonunda da tanımı yapılamzaz nesnelere dayanır. tanımsız kavramlar kabul edilmeden matematik yapılamaz. matematik felsefesi işte tam da buradaki tanım ve aksiyomları tartışmaya açar. matematiksel nesnelerin dış gerçeklikle alakası nedir? gerçekten bu nesneler var mıdır? varsa nerededir? matematiksel bilginin kaynağı nedir? bunun gibi dolusuyla soru sorar. euclidien olmayan geometrilerin doğuşuyla beraber ortalık tam savaş alanına döner ve matematiksel doğruluk kavramı hakkında yepyeni tartışamalara sebep olur. mantık ve matematik ilişkisi ise başlı başına disiplin olacak bir muhtevaya sahiptir.
devamını gör...
normal sözlük gartic.io etkinlikleri
beni bilen bilir mütüşlü resim yeteneğimle arz-ı endam etmek istediğim oyundur. *
devamını gör...
insan olun biraz (yazar)
bibliyofil unvanını baş üstünde layıkıyla taşıyan, kendi adıma burada bulunmasından çok mutlu olduğum biricik yazarımız. kendisine madalya takmaktan kollarım ağrısa da birbirinden güzel ve doyurucu tanımlarıyla sonuna kadar hak eden son madalya bükücüsü. kendisine seçtiği mahlas da pek bi hoş. çoğu zaman insanlığımızı unutmuş bizlere tekrar hatırlatıyor ve insan olmaya davet ediyor. adeta "insan olmak zor ama insan kalabilmek daha da zor" diyor. kitaplarla iyi kötü aranız varsa uğramanız gereken profillerin başında gelse de kitap harici girdiği analizleri ile de ufuk açıyor. e bize de "kitap okuyan insan bir başka oluyor" demek kalıyor haliyle. burada hep var olmasını ve girdiği birbirinden güzel tanımlarıyla bizleri aydınlatmaya devam etmesini temenni ediyorum.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
pek iyi başlamadım güne, geceden buruktum amaaaaa canım babam doğum günü kızına beşiktaş'ımın şampiyonluk kupasını * almııış! ağzından kaçırdı ama olsundu, sonuçta beşiktaş!
devamını gör...
yeni bir insanla tanışmaya üşenmek
halihazirda taninanlarin agizda biraktigi tat ile orantili artan usengeclik.
devamını gör...
dünya klasiklerini türkler yazsaydı alacakları isimler
romeo ve juliet-taaşşuk-ı talat ve fitnat.
devamını gör...
öğrencinin yüzüne hapşırıp yoluna devam eden kadın
içim parçalandı. kasıtlı olduğu da belli bence. kızın da masum bir insan çok olduğu belli ve maalesef kötülükler de çoğunlukla böyle insanların başına geliyor. dünyayı özetliyor gerçekten.
devamını gör...
benedetto croce
estetik ve tarih felsefecisi. ismail tunalı'nın gayretleriyle türkiye'de kısa bi sürede de olsa felsefenin gündemine gelmiş bi abimizdir benedetto.
''estetik'' gündelik hayatın içinde sezgisel, tinsel bi faaliyet olarak mantığın karşısına çıkarılır croce'de. aynı klasik mantık tasımları gibi formüle etmiştir. tabiri caizse bir estetik mantığı inşa etmiştir. mantık nasıl ki düşünceyi forma sokmak ise, aynı şekilde estetik de sezgiyi forma sokmaya çalışır. modern estetik kuramlarını etkilemiştir desek biraz yalan olur.*
tarih felsefesi de alengirlidir bu adamın. hegel'den çok etkilenmiştir. tinler minler havalarda uçuşur. tarihselcilk kavramı merkezdedir. tüm tarih felsefelerine saydırır* sebebi ise, onlar her zaman felsefeyi tarihin üzerinde görmüşlerdir. bu croce'ye göre büyük tutarsızlık.. buradan itibaren başlar hegel'e giydirmeye.(evet, etkilenmek her zaman olumlu anlamda değil tabi ki. marx'da hegel'den etkilendi değil mi) hegel'e göre tüm tarihsel olaylar, tarihsel koşullar altında meydana gelir. yani tarihin içindedir. croce burada knock-outluk bi vuruş ile hegelyen tarihi, hatta tüm deterministik tarih algısını yerle bir eder: ulan siz kim köpek de ahkam kesiyosunuz; türkçesi ise : hegel'in önderliğinde alman tarihçilerinin* insanın tarih-üstü pozisyonuyla tarihin tümünün görülebileceği bi konumda olduğu gibi dogmatik bi anlayışın hiçbi düşünce sistemine temel olamayacağıdır.* insanın bu tarih-üstü konuma çıkmasını sağlayan 'merdiven' ise 'felsefedir' bu anlayışa göre. ayrıca zımnen şunu da söylemiş olur : hem dogmatizmle milleti uyutuyosunuz, yetmezmiş gibi bi de evrensellik iddiasındasınız. olmaz diyo croce abi. tarihin içinde üretilmiş olan her bilgi, ancak kendi 'zaman'ının yorumunu içerir*. yani almanların tarih felsefesi, ancak ve ancak kendi yaşadıkları dönemin birer yorumudur. felsefe falan da değildir.
''estetik'' gündelik hayatın içinde sezgisel, tinsel bi faaliyet olarak mantığın karşısına çıkarılır croce'de. aynı klasik mantık tasımları gibi formüle etmiştir. tabiri caizse bir estetik mantığı inşa etmiştir. mantık nasıl ki düşünceyi forma sokmak ise, aynı şekilde estetik de sezgiyi forma sokmaya çalışır. modern estetik kuramlarını etkilemiştir desek biraz yalan olur.*
tarih felsefesi de alengirlidir bu adamın. hegel'den çok etkilenmiştir. tinler minler havalarda uçuşur. tarihselcilk kavramı merkezdedir. tüm tarih felsefelerine saydırır* sebebi ise, onlar her zaman felsefeyi tarihin üzerinde görmüşlerdir. bu croce'ye göre büyük tutarsızlık.. buradan itibaren başlar hegel'e giydirmeye.(evet, etkilenmek her zaman olumlu anlamda değil tabi ki. marx'da hegel'den etkilendi değil mi) hegel'e göre tüm tarihsel olaylar, tarihsel koşullar altında meydana gelir. yani tarihin içindedir. croce burada knock-outluk bi vuruş ile hegelyen tarihi, hatta tüm deterministik tarih algısını yerle bir eder: ulan siz kim köpek de ahkam kesiyosunuz; türkçesi ise : hegel'in önderliğinde alman tarihçilerinin* insanın tarih-üstü pozisyonuyla tarihin tümünün görülebileceği bi konumda olduğu gibi dogmatik bi anlayışın hiçbi düşünce sistemine temel olamayacağıdır.* insanın bu tarih-üstü konuma çıkmasını sağlayan 'merdiven' ise 'felsefedir' bu anlayışa göre. ayrıca zımnen şunu da söylemiş olur : hem dogmatizmle milleti uyutuyosunuz, yetmezmiş gibi bi de evrensellik iddiasındasınız. olmaz diyo croce abi. tarihin içinde üretilmiş olan her bilgi, ancak kendi 'zaman'ının yorumunu içerir*. yani almanların tarih felsefesi, ancak ve ancak kendi yaşadıkları dönemin birer yorumudur. felsefe falan da değildir.
devamını gör...
