bir werner herzog filmidir.

daha önce buzda yürüyüş kitabına yazdığım tanımda herzog hayranlığımı ve onun nasıl bir deli olduğunu anlatmıştım. aslında belki de herzog’a olan hayranlığımın asıl nedeni de bu deliliktir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu filminde deliliğin bir dışavurumu gibi adeta. daha önce belgesel bir yapım olan little dieter needs to fly‘da hayatını anlattığı dieter dengler’ı bu sefer bir filmle anlatır herzog.

vietnam savaşı esnasında uçağı laos’a düşen pilot dieter hapsedilip işkence gördükten sonra kaçış planları yapmaya başlar ve bu planlar bir ihanetle bölününce yanında kalan tek arkadaşıyla kaçışı sürdürmeye çalışır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ama dieter ancak o zaman anlar ki asıl hapishane kaçmak için en derinlerine daldığı bu balta girmemiş ormandır. dieter dengler’ın gerçek hikayesinden uyarlanan bir film olduğu için de etkisi iki kat artar.

filmin beni etkileyen onlarca sahnesi var ama asıl hikaye benim için iki sahne üzerinde odaklanıyor. birincisi filmin başrol oyuncusu oscar ödüllü ve werner herzog’un deliliğine uyup yine vücut yapısını alt üst eden christian bale’nin gerçek bir yılanla güreştiği sahne idi. neyse ki bale röportajında yılanın zehirli olmadığını açıklayarak içime su serpti.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ikincisi ise yakalanıp hapsedildiği kampta bale’nin kurtçukları hapır hupur yemesiydi ve maalesef ki bu kurtçuklar gerçek kurtçuklardı. bale, bunun kendisi için bir sorun olmadığını sadece kurtçukların nerden geldiğini sorduğunu söyler. ilginç adamdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
film baştan sona kadar izleyeni gerim gerim geren bir film ve izlediğinizde size aklınızdan hiç çıkmayacak sahneler hediye edecek.
devamını gör...

iki yıldır severek kullandığım aynasız ve ön izlemeli makine. aynasız olması hafif olmasını sağlamış ön izlemeli olması özellikle sokak fotoğrafçılığına ilgi duyanlar için ani çekimlerde adeta hayat kurtarıyor.

makinenin tek kötü yanı vizör'ünün olmayışı. vizörsüz makinelere daha önce rastlamadığım için özelliklerini incelerken özelikle vizörü var mı yok mu diye bakma ihtiyacı duymadım. mantığını çözemedim gerçekten bir makineye vizör neden koyulmaz. yani vizörü de olsun. isteyen vizörü kullansın isteyen ekranı. bu kadar da gömmeyeyim azcık da iyi özelliklerinden bahsedeyim.

çok kullanışlı bir kere. gövdeyi boğan düğmeler yerine bir deklanşör ve bir kontrol düğmesi var sadece. kontrol düğmesinde üç seçenek var: video modu, otomatik mod ve seçenekleri istediğiniz gibi değiştirebileceğiniz benim özgür mod olarak tanımladığım bir mod var. bu özgür mod; manuel mod, tv, av, p gibi modları ve manzara, portre gibi bir çok seçeneği bulunduruyor. ayrıca ayarların yapıldığı küçük bir panel ile dosya aktarım düğmesi var. kullanımı oldukça basit.

oldukça hafif. tek elle kullanılabilir ve tutuşu çok rahat. aslında daha çok küçük eller için üretilmiş gibi duruyor. zaten kadın makinesi ya da vloger makinesi olarak tanımlayanlar da var. erkek fotoğrafçılar tutmakta zorlanabilirler küçük olduğu için kavranması zor.

çok kolay bir şekilde çektiğiniz fotoğraflar telefonunuza başka bir fotoğraf makinesine ya da bilgisayarınıza anlık olarak aktarabilirsiniz.

he bir de çok kötü bir yanı daha var onu da söylemeden geçemeyeceğim. çok narin bir dahili flaş'ı var. çok kırılgan gerçekten. düğmesine basıp açıldığında süprizli kutudan çıkan palyaço kadar ürkütüyor insanı.

sonuç olarak vlog çekimleri ya da sosyal medya fotoğrafları için kullanışlı bir makine. ancak profesyonel fotoğrafçılıkta ilerlemek isteyen kullanıcılara hitap etmeyen bir makine.
devamını gör...

kahin tanrı.
pro-metheus önceden öğrenen anlamında olup math yani öğrenmekten gelir ki matematik de bu kökenden gelir. prometheus geleceği gördüğü için zeus ondan korkar çünkü akıl gücü kaba güçten üstündür.prometheusun ateşi(bilgiyi) insanlara vermesini bahane eden zeus onu zincire bağlamış bu nedenle de prometheus desmotes adıyla anılmıştır . zeus bir kartala prometheusun karaciğerini deşip yemesini emreder ve her gün yeniden büyüyen karaciğeri tekrar tekrar sökülür.

edit: olimpiyat meşalesinin de kökeni prometheusun ateşi zeustan çalıp insanlara vermesine dayanır.
devamını gör...

şimdi yaşaması için birçok şey feda edilebilecek liderimiz♡
devamını gör...

evlenmekkk.
devamını gör...

ben doğurduğumu bilmez miyim?
devamını gör...

balık ve pirinç ile ünlü uzak doğu lezzetlerinden bir diğer olan bu ilginç yemek güney kore'nin en sevilen sokak lezzetlerinden biri olarak biliniyor. kızartılan pirinç köfteleri ile balığın özel sosla harmanlanması ile oluşuyor. türk mutfağında "acı soslu pirinç keki" olarak da biliniyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok genç yaşına rağmen güzel bir üslupla açıklayıcı tanımlar giren, müthiş karakalem yeteneğini sözlüğe aktaran ve diğer çalışmalarını merakla beklememe sebep olan sözlük yazarı.
kendisini geliştirmeye ne kadar hevesli olduğu belli. bu yolda kendisini tebrik eder iyi şanslar dilerim.
keyifli sözlükleer.
devamını gör...

alayınızı seviyore
devamını gör...

dinsizim, biliyorlar inançsız olduğumu yine de izin vermiyorlar başımı açmama...
onlara göre hoca hanım kızları ele güne karşı başını açamaz.
götürmedikleri cami ve tarikat hocası, müftü kalmadı. ben bıktım münazaralarda kelli felli hocalarla münakaşa etmekten. onlar hala aynı, zorlamaktan bir türlü bıkmadılar.
devamını gör...

martina lee.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

havalı kelimesinin orijininin ingilizce cool kelimesini çevirme amacını taşımamasındadır. kelimede mantık hatası yoktur ancak başlık yazarın düştüğü mantık hatasını yansıtmaktadır.
hava mecazi anlamda kişinin duruşuyla, davranışlarıyla, fikirleriyle görünüşüyle yarattığı izlenimi ifade eder. köşedeki kadının bohem bir havası vardı.
hava atmak tabiri kişinin kendisinin üstün olduğu ya da üstün olduğunu düşündüğü konuda böbürlenerek, gösteriş yapmasını ifade eder. ingilizceye show off, bragging vb. olarak çevirilebilir.
havalı olmak ya da havalı ise ise kişinin ya da herhangi bir davranışın, objenin vb. çevrede yarattığı imajla ilgilidir. gösterişli olmak, popüler olmak gibi anlamları taşır.
havalı kelimesi ingilizceye kullanıldığı cümleye bağlı olarak swanky, trendy, showy, popular ya da argo having a swag, cool , dope vb. olarak tercüme edilebilir sanırım.
cool kelimesinin eş anlamlısı olarak seçkin kullanılamaz.
cool kelimesinin başlıkta ifade edilen tarzsa mecazi kullanımında anlamları iyi, güzel, mükemmel, etkiyelici, çekici, moda olan gibi anlamlara gelir.
seçkin kelimesinin gerçek ve mecazi anlamlarını karşılayacak pek çok kelime vardır ancak cool bunlardan biri değildir.
bu arada tercümeden hiç anlamam. her dilde her kelimenin ifade ettiği şey aslında sadece o dile özel. dolayısıyla özellikle insana, duygulara, davranışlara dair konularda tam bir çeviri mümkün olmuyor. her dilde kelimeleri çevirmen olmadığınız sadece o dildeki kendi anlamıyla öğrenmek ve kullanmak her zaman için en iyi yol. bir dili başka bir dile çevirerek kullanmaya çalışmak o dilin ruhunu eksiltiyor. güdük kalıyor.
devamını gör...

kendisine hamileyken ölen annesinin tabutunda doğan yunan filozof ve sofist.
tabutu taşıyanlar cenazeyi defnetmek üzereyken gorgias'ın ağlama seslerini duyup onu tabuttan çıkarmışlardır.
devamını gör...

sıradan olduğumuza inandırıldık.. çünkü bize bizi olağanüstü hissettirecek kimse yoktu.
devamını gör...

değersizlik hissinden kaçmaya uğraşan büyüyememiş, yanık kalmış çocukların klinik tanısı. derinlerine inildiğinde çok büyük bir acı ve kaos vardır, bakmak istemezsiniz. ve her zaman o maddelerdeki haliyle tanımlananaz bu. insan seri üretim bir elektrik süpürgesi veya fön makinesi değildir.
devamını gör...

keser döner sap döner.
devamını gör...

--! spoiler !--

9 sezonluk bir komedi dizisidir. her ne kadar annenizle nasıl tanıştım adını taşısa da aslında 5 arkadaşın yıllarca süren arkadaşlık iliskilerini ve aşk hayatlarını anlatır. dizinin bu kadar muhteşem olmasını sağlayan şeyin barney karakteri olduğunu düşünüyorum eminim bana katılan büyük bir çoğunluk vardır. bence dizinin en çarpıcı kısımları tüm ekibin diş fırçası paylaştığı kısım ve barneynin kızının olduğu kısımdır. ayrıca marshall ve lilynin düğün sahnesindeki küçük detay marshallin saçını kesmesi üzerine üç adamın bir araya gelip saçı kapatacak birşey aramaları. sonra robin ve lilye denk geldiklerinden onların sunduğu şapka takma önerisine bir hayli şaşırıp "kızılderili başlığı bile düşünmüştük" diye hayiflanmalari.. beni bir hayli keyiflendirmistir. son olarak dizinin finalini begenmeyenler için dizide zaten tüm sezonlar ted ve robin ilişkisini anlatıyor. dolayısıyla ortaya çıkan final bence çok yerinde olmuş. ayrıca ted mosby bilindiği üzere her şeyin açıklamasını uzun uzun yapan bir adam ve sadece 1 sezon süren tracy ile tanışma hikayesini 9 sezona yayması da bence tam tedlik bir olay ve koca bir şaka.
ek olarak favori çiftim robin&patrice :)

--! spoiler !--
devamını gör...

1842-1910 yıllarında yaşamış müzeci, arkeolog, ressam. istanbul arkeoloji müzesi (müze-i hümayun) ve mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi'nin (sanayi-i nefise mektebi) kurucusu. türk müzeciliğinin kurucusu ve ilk arkeolog kabul edilir.
jean-léon gérôme'dan resim eğitimi almıştır.
ab-ı hayat çeşmesi (1904)
iki müzisyen kız (1880)
mihrap (1901)
kur'an okuyan kız (1880)
devamını gör...

yönetmeni david fincher olan, 1997 yapımı eski ama gayet sürükleyici bir konusu olan bu filmin başrollerinde michael douglas ve sean penn var. elbette zevkler ve renkler tartışılmaz ama bu film beni izlerken hem çok germiş, hem de çok şaşırtmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu tip erkekler genelde nerede dekolte giyen nerede mini etek giyen kadın varsa ona yürür, sonra sevgili olduktan sonra giymesini istemez kıskançlığı bahane eder tabi yersen.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim