2017 18 19 ve 20 yılında sevdiğim insanları kaybettim. bunlardan biri ailemdi. bu sene bana ölüm yaşatmadığın ve hayatımı beraber geçirmek istediğim insanla aynı çatı altında olmama müsaade ettiğin için sana teşekkür ederim 2021. herkese felaket getirsen de...
devamını gör...

jeoloji mühendisliği
(bkz: deprem olacak)
devamını gör...

inanan bir arkadaşımla konuşurken sormuştum küçük yaşta bunları öğretmeselerde 13 15 yaşında gelip az buçuk kafası çalışınca anlatsalar ne olur diye. o zaman kimse inanmaz ki demişti. anlatacaklarım bu kadar.

ağaç yaşken eğilir.
devamını gör...

türevi öğrenmeniz için,kurallarını öğrenmeniz yeterli olmayacaktır. tanımını sular seller gibi kavramanız gerekmektedir. ve hatta limit konusunu da burada kullanacağız.
(bkz: #1806398)
türev,eğimin üstüne çiviyle çakılmış,sümüklü böcek gibi yapışmış bir terimdir. eğim ''m'' ile gösterilir ve tan a (alfa) olarak okunur,çözümlenir.
eğer birisi,siz bir gün almış çayınızı kahvenizi içerken,
''f(x)=3x fonksiyonunun teğetinin eğimimi ve türevini'' sorarsa, ''şuan sanırım şaka yapıyorsun,bunlar aynı şeyler zaten!'' deyip şlap! (tokat efekti) diye tokat gibi bir cevap yapıştırmanız ve onu susturmanız yeterli olacaktır.

şimdi gelelim kuru fasulyenin faydalarına.. ah pardon türevin kurallarına..
1- türev f' olarak gösterilir. (f harfinin sağ üst tarafına bir kesme işareti)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(gördüğünüz üzere görseldeki paydada x-a yazıyor,ama biz terimlerin çok gözükmemesi,kafa karışıklığı yaratmaması adına terim dönüşümü yapıyoruz. bu da kısaca x-a yerine h yazmamıza yardımcı oluyor.
2- sabit fonksiyonların türevi 0'dır.
sabit fonksiyonları f(x)=c (c burada herhangi bir terim içermeyen,dümdüz bir sayı.) olarak gösteriyoruz. ve sonucu ise f'(x)=0 olur.
3- üstel fonksiyonları f(x)=x^n olarak gösteriyoruz. üstel fonksiyonların türevini almak çok kolaydır,çantada keklik!
üstteki kuvvet her zaman pıt diye aşağı iniverir,sonrasında ise,üstteki değeri 1 azaltırız.
üstel fonksiyonumuzun önünde bir katsayı olması bizi hiç ama hiç etkilemez,dümdüz ona buna çarpıp giden bir at misali yolumuza devam ediyoruz!
devamını gör...

derdi, kederi, problemi kimseyle paylasmama durumu.

“icine ata ata ne hale dustun, tuta tuta catlayacaksin be adam” demisti gulsen vaktizamaninda. adam catladi mi, konusmaya mi karar verdi; muallak.

kendi yaranı sarmak icin kişinin kendine yetmesi soz konusu olunca, konusacak kimseye gerek kalmiyor. -yersen-

o kuyruk hep dik kalacak, taviz verilmeyecek, aglanilacaksa kendine aglanilacak, kimsenin cekilen acidan haberdar olmasina luzum yok. -yedin mi?-

oyna devam.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birçok sebebi var. sıralayacak olacaksak:

-öğretmenlerin dahi ingilizceye tam hakim olmaması.

-ağırlıklı olarak gramer, vocabulary ezberletilmesi. buna rağmen speaking-listening pratikleri yapılmaması.

-türkiye standartları. ülkede ingilizce konuşan insanın bir elin parmağını geçmemesi.

-mevcut ekonomi, kurdan dolayı insanımızın yurtdışına gidemeyip dili sahasında kullanamaması.

-anadilimizin türkçe olması. ingilizce ve türkçenin farklı dil ailelerinde bulunması.

- bana göre en önemlisi olan konuşmaya çekinmek.

başta belirttiğim gibi gramer o kadar işleniyor ki zihnimizde sürekli doğru cümle kurma, sürekli hangi kelimeyi nerede kullanacağım diye düşünme fikri var oluyor. bunun yanında "ay bir kelimeyi yanlış telaffuz edersem, kelimenin doğru okunuşunu bilmezsem! benimle alay ederler mi acaba?" korkusu hakim.

her zaman söyledim, söylüyorum da türk milleti ingilizce öğrenemiyor değil aksine birçok milletin yanında aksanımız, kelime telaffuzlarımız vs. çok çok iyi ve de anlaşılır. aradaki tek fark akıcı konuşup konuşamamak olabilir. o da dediğim gibi kurallara fazla uymaya çalışmaktan, kafada nasıl cümle kuracağım diye fazla düşünmekten kaynaklı, zamanla aşılır.

örneğin bir hintli bir türk'e göre çok daha hızlı ingilizce konuşabilir ama zannetmiyorum ki bir hintlinin aksanını anlamak bir türk'ün aksanından daha kolay olsun.

önereceğim tek şey konuşurken yanlış yaparım, beni anlamazlar diye düşünmemeniz. anadili ingilizce olan hiçbir aklı başında, efendi insan sizin kelimeleri yanlış telaffuz etmenize fazla takılmaz (bizim milletin kompleksidir bu, dalga geçerler kendileri çok iyi biliyormuş gibi) tabi sizin de derdinizi iyi ifade edebilmeniz lazım orası ayrı bir konu.

örneğin bear ve beer kelimeleri karıştırılır. yanlış telaffuz ediyor olabilirsiniz hiç sorun değil. siz cümlenizi kurarken o kelimeyi destekleyici ifadeler kullanacaksınız zaten örneğin:

"let's drink some beer!" derseniz kastedilenin bira olduğu çok net anlaşılır veya "who would win in a fight between wolf and bear?" derseniz kastedilenin ayı olduğu çok net anlaşılır.

son olarak speaking-listening kasmak için benim bir diğer önerim hayalgücünüzü kullanmak. kafanızdan senaryolar oluşturarak bu senaryoları kendi kendinize oynamanız işe yarar.

mükemmel derecede öğrenemiyorum, konuşamıyorum diye dert etmenize gerek yok yani. zaman zaman anadili ingilizce olan insanlar bile kendi dillerindeki bazı kelimelerin, bazı kuralların ne kadar saçma, komik olduğunu tartışıyor. onlar bile kendi dillerinde afallıyorlarsa siz hayli hayli hata yapma lüksüne sahipsiniz.

üzmeyin tatlı canınızı.
devamını gör...

lgbt diye bir şey yoktur diyerek lgbt li bireyleri yok sayma , toplum dışıymış gibi göstermeyi kim yaptı bilen var mı?
devamını gör...

cahilliği anladığınız vakit nazikçe sohbeti kesin. zorundaysanız da yüzeysel devam edin. sonucu olmayan didişmenin faydası var mı? yüzmeyi bilmeyen insan derinde yüzebilir mi?
devamını gör...

buradan
evet buyrun mülteci severler, insan hakları savunucuları. masum afgan kardeşlerinizin yeni icraatı. ama infial yaratmaya çalışan biziz değil mi?
devamını gör...

değişik
devamını gör...

vücudumuzda 3 adetten oluşan savunma hattı vardır. bunlardan en güçlüsü ve sonuncusu özgül bağışıklık olan ve t, b lenfositlerinin bulunduğu savunma hattıdır. ilk ve ikinci savunma hattını aşan mikroorganizmalar üçüncü savunma hattı ile karşılaşır. ayrıca bu lenfositler sadece hastalığa sebep olan organizmalara değil, kanser hücreleri ve nakledilmiş dokularla da savaşır. bu lenfositler vücutta ilk kez yabancı bir molekülle karşılaştıklarında bu moleküle uygun reseptör taşıyanlar uyarılarak çoğalmaya başlar. ve bu molekülü tanımaya çalışırlar, bir daha vücudu ziyaret ettiğinde onu kolayca yenebilmek için. vücudun savunmasında çok önemli rol oynarlar.
devamını gör...

birçok aksiyon filminde şahit olduğumuz bir sinema klişesidir.

malkoçoğlu, kara murat, tarkan filmlerinde kahramanlarımızın üzerine onlarca bizans askeri saldırır ancak sayıları ne kadar fazla ise kahramanlarımız o kadar az zarar görür. elbette insanlar bu filmleri izlerken eleştirmiş, on kişinin bir adamı öldürememesini saçma bulmuş, bu kadar çok düşmanla mücadele eden kahramanların bir çizik bile almaması ile dalga geçmişlerdir. ancak bu dalga geçilecek bir şey değildir. nasıl ki havaya attığımız bir nesne yerçekimi yasası gereği yere düşmek zorunda ise kahramanımızda ters ninja kanunu yüzünden tek sıyrık almadan kurtulmak zorundadır.

aynı kanun gereği hain kostok ya da artık ağzının yerini birliğimiz anton’a yaklaştıkça ve düşman sayısı azalmaya başladıkça mücadeleler uzamaya ve kahramanlarımız ciddi darbeler ve yaralar almaya başlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hollywood filmlerinde de bolca rastladığımız ters ninja kanunu için en iyi örneklerden biri kill bill diğeri ise john wick’tir. kill bill filminde the bride onlarca kişiye kılıçla saldırdığında nadiren yaralansa da filmin hemen başında vernita green tarafından epey hırpalanır. john wick ise yakın mesafeden headshotlarla sıka sıka ilerlerken italyan takımları kırışmazken kütüphanede karşılaştığı ernest tarafından az da olsa hırpalanır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dolayısıyla filmlerle dalga geçmeden önce kanunları öğrenmekte fayda var. kanundan kaçılmaz, gidelim.
devamını gör...

ilkokul çağındaki çocuklara yönelik olduğu iddia edilen kitap, ne çocukların ne de yetişkinlere hitap etmektedir.
kitaptaki hızır karakteri iğrenç bir suç işlemekte ve bu da ‘masal ‘ adı altında pazarlanmaktadır.
peki, nasıl bir karar bekleriz bu yayınla ilgili?
toplatılması değil mi?
ama, hayır memlekette ifade özgürlüğü var(!)
isteyen poşetini yırttığı gibi okur, okutur!

twitter.com/uyanhadi_/statu...
devamını gör...

fakir pastası olarak da geçer. pötibör bisküvi ve puding kullanılarak yapılır. dolapta bekletmek esastır.
devamını gör...

aşırı empati yapıyor oluşum. artık psikolojim falan bozuldu yeter diyorum. işin içine aşırı duygusallık da girince daha beter oluyor.
devamını gör...

bu başlığı hangi kel açtı acaba diye düşünmeme sebep olan başlıktır.
devamını gör...

üniversite yıllarımın kimi zaman çilesi, kimi zaman dinlencesi olan, insanı bazen illallah ettiren, bazen durduk yerde bir gece çiğköfteye aşermiş gibi canının çektiği bir seyahat biçimi.

üniversite istanbulda. aile bir ilçesinde taşrada bir şehrin. iki şehrin ortasında bir ilçe, en yakın hava alanı üç saat falan. baktım dört beş aktarmayla 8-9 saatte gidiyorum uçakla, tek atar temiz atar 15 saat bi şekil akar, diyerek bir kez yolculuk yaptıktan sonra bir daha da uçağa binmedim zaten. sonrası sana dair uzayıp giden bir sürü düşünce.*

ilk sigaramı ödüllü* bir dinlenme tesisinde içtim, bana şimdilerde gülünç gelen bir sebepten. öyle işte, bağrımıza bir hançeri batırır gibi olan ve bitimsizcesine sancıdıkça sancıyan melaneti nasıl da yıllar sonra buruk bir gülümseme ile hatırlayıveriyoruz?

başlarda telefonun ekranına asla bakamazdım. hemen başım ağrıyıverirdi. benim için hayatın en derin sorgulamaları anlamına gelirdi bu. yalan yok iyi de uyurdum. uyumadığım vakitler hayatım film şeridi gibi geçerdi gözlerimin önünden. ilk aşk, ilk kavga, ölümün sıcaklığı karşısındaki ilk sessizlik, ilk intikam ve dahası. nedense her şeyin ilkini hatırlamaya çalışır, bir çoğunu bulandığı griden çıkarır, tozunu alır parlatırdım. hangi his, hangi tepki, hangi insani durum idiyse, üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun artık benimleydi o ilk.
dahası onca yaşanmışı farklı alternatifleriyle yeniden yeniden yaşardım. bilgi yarışmalarında son soruyu doğru yapar kendimi kürsüde bulurdum birinci olarak. futbol turnuvasında o son penaltıyı gole çevirmiş olurdum ve ellerimin arasında havalanan kupaya gururla bakardım. uzaktan izlemezdim o selvi boylu güzeli, ellerini ellerimin arasına...*

sonra üniversite üçüncü sınıfta kurtlar vadisini izleyeyim dedim öyle birden. yani o kadar birden oldu ki fena sardı, çok fena. işte o zaman ilk defa otobüs yolculuğunda doğru düzgün elime telefonu alıp o yolculuk boyunca dört bölüm izledim. hatta dinlenme tesisinde mercimek çorbasına racon kesen bir polat alemdar olmuştum, öyle keskin bakmaya başlamıştım falan. tabi bu dört bölümü izlemek, artık otobüs yolculuğunda telefon ekranına bakabileceğim anlamına da geliyordu. öyle ki dönüş yolculuğunda en çok sevdiğim şiirimi yazdım. o kadar ki o şiirden önceki tüm şiirlerimi de yırttım attım. o şiir halen canım ciğerim. bana gaza gelip de şair diyenlere; bir gün sahiden o şiirden daha iyisini yazdığımı hissedersem bu meseleyi yeniden konuşuruz dediğim canım şiir*.

ve daha neler. doğrudur, otobüs yolculuğunun çirkinlikleri de çoktur. güzellikleri hatırlayıp, güzellikleri perçinleyip, güzellikleri büyütmeli. bizi başka ne paklar bunca çirkinlikten?*
devamını gör...

mısır'da kurulan ilk müslüman türk devleti. 868-905 yılları arasında varlığını sürdürmüş olsa da, bazı kaynaklarda kurulma tarihi 875 olarak geçer. devletin ilk emir'i ahmed bin tolun yani tolunoğlu ahmet'dir. ki devletin en parlak dönemi de ahmet döneminde geçmiştir. ahmed/ahmet, abbasiler döneminde yaşamış cesur, yiğit bir adamdı. daha sonra abbasi valisinin vekili olarak mısır'a geldi. ama bir anda baktı, bölgeleri fethetmeye başlamış, kendi ordusunu kurmuş. ve böyle güç toplayınca bağımsızlığını ilan etti. daha sonra mısır halkını yoksulluktan kurtarınca halkın sevgisini kazandı. adana ve tarsus'u falan aldı. ahmet'in babası tolun türktür. yani ahmet de türktür.

tabii şimdi ahmet kendi devletini kurunca abbasilerin ve şiilik'in mezhebinden olan karmatilerin düşmanlığını kazandı ve bunların arasında savaş başladı. ahmet vefat edince diğer hükümdarlar abbasiler ve karmatilerle savaştı.

ve bu türk devletini de, yine bir türk olan ama abbasilerin safında yer alan komutan muhammed bin süleyman yıktı.

yani efendim özetle, türkün sonunu yine türk getirdi..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

artvin taraflarının gürcü olarak, rize taraftarının laz olarak katıldığı, trabzon taraflarının trabzonlu olduğu için katılmadığı başlık.
trabzon'dan batısı hakkında bir yorum yapamıyorum.
her ikisininde dili mevcuttur.
yangın var filmindeki annenin dili gürcüce'dir, kazım koyuncu'nun lazca şarkıları mevcuttur.
her ikiside, karadeniz'in kültürel zenginliğidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim