şunu yapamıyorum
formatı anlatamıyorum.
devamını gör...
kitabevi gezip internetten kitap alan tip
bir öğrenci olarak yapmam gereken durumdur çünkü internetten toplu kitap aldığım için daha uyguna geliyor. insanlar ayağını yorganına göre uzatıyor diye onlara kızıp eleştiremezsiniz ki. eleştirilmesi gereken küçük işletmelerin neden zorluk çektiğidir, neden devlet tarafından destek sağlanmadığıdır.
devamını gör...
wallach ix
dune evreninden bir gezegen. bene gesserit’lerin gezegenidir aynı zamanda. bulunduğu yıldız sisteminin(laoujin) 9. gezegeni olmasından dolayı bu ismi (ix) almıştır fakat ''wallach'' adının nerden geldiği bilinmemekte. en azından ben ulaşamadım araştırmalarım sonucu.
gezegenin bilinen tarihi butleryan cihadına kadar uzanır.
daha sonraları, wallach ix henüz bene gesserit kontrolündeyken etrafı delinemez bir kalkanla çevrelenmiştir. buna müteakip bir lonca gemisinin bu kalkana çarptığı bilinmekte. bu gemiler büyüklükleri ile bilinseler de, çarpışmadan ötürü gezegene herhangi bir zarar gelmemiştir.
atreides hanedanının yükseliş yıllarında, yönetime karşı kurulan komploların yürütüldüğü merkez haline gelmiş, içerden ve dışardan birçok önemli kişinin toplantılarına ev sahipliği yapmıştır.
çok sonraları, tanrı imparator dönemide mentat okulu kurulduğu yönündeki iddialar üzerine, imparator emrindeki bir gula(m)’nın bu gezegene geldiği bilinmekte.
gezegenle ilgili pek fazla coğrafi bilgi olumsuz olmakla beraber, fauna ve flora bilgileri de bilinmemektedir.
konuşulan dil ise, evrenin tamamında da yaygın olarak kullanılan “galach” konuşuluyor. inanç olarak ise bene gesserit öğretilerine inanılmaktadır.
orjinal dune serisinin neredeyse sonuna kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.
gezegenin bilinen tarihi butleryan cihadına kadar uzanır.
daha sonraları, wallach ix henüz bene gesserit kontrolündeyken etrafı delinemez bir kalkanla çevrelenmiştir. buna müteakip bir lonca gemisinin bu kalkana çarptığı bilinmekte. bu gemiler büyüklükleri ile bilinseler de, çarpışmadan ötürü gezegene herhangi bir zarar gelmemiştir.
atreides hanedanının yükseliş yıllarında, yönetime karşı kurulan komploların yürütüldüğü merkez haline gelmiş, içerden ve dışardan birçok önemli kişinin toplantılarına ev sahipliği yapmıştır.
çok sonraları, tanrı imparator dönemide mentat okulu kurulduğu yönündeki iddialar üzerine, imparator emrindeki bir gula(m)’nın bu gezegene geldiği bilinmekte.
gezegenle ilgili pek fazla coğrafi bilgi olumsuz olmakla beraber, fauna ve flora bilgileri de bilinmemektedir.
konuşulan dil ise, evrenin tamamında da yaygın olarak kullanılan “galach” konuşuluyor. inanç olarak ise bene gesserit öğretilerine inanılmaktadır.
orjinal dune serisinin neredeyse sonuna kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.
devamını gör...
mobbing
üretkenliğin olduğu yerde karşılaşılamayacak davranış biçimi. zira mobbing varsa üretkenlik yoktur. yöneticilik, 5 karış mesafeden yüzüne dahi bakmadan muhatap almadan iş buyurmak, laf atıp sataşarak eksiğin gediğin içine insan gömmek demek değildir! çok iddialıyım evet ve hatta bu tespite kalıbımı basarım.
kurumsal olan işi de yaptım, sanatla da uğraştım, vasıfsız iş de üstlendim. çalıştığım her tür iş ortamında onlarca yönetici gördüm. beni yönetenler, yanımdaki departmanı yönetenler, yönetenleri yönetenler, onları da yönetenler... -bu böyle sabaha kadar sürebilir işte varın siz hesap edin-
yöneten kesimin bir türlü çözemediği bireysel iletişim problemleri, yönettiği koca koca ekiplere ve o ekiplerin de ürettiği ve yürüttüğü organizasyona sirayet edip, o iletişim sorunlusu yönetici en son halkada problemlerle yeniden karşılaştığında asla dönüp kendine bakmaz. parmağını en başta kime salladıysa dönüp yine ona söver, o da altındakine, o da altındakine... it ite it kuyruğuna derken hayat bu kısır döngüde sürer gider. üretim durur ya da ittire kaktıra zorla devam eder. zaten esas mesele iş aş organizasyon üretim değil, çalım satmak, hava basmak, unvan yarıştırmak, senin titleın benim titleımdan küçük diyebilmek, ego tatmin etmektir.
yönetici bireysel iletişim sorunlarını çözmüşse zaten her günün sonunda önce aynaya rapor verir, kendine dürüst olur, bir parmak sallanması gerekiyorsa önce kendine sallar derdini meramını anlatamadığı için. sonra herkesi toplar kulaktan kulağa oynamak yerine tüm ekibini açık iletişime teşvik eder. zira hepsi gününün yarısını birlikte geçirdiği, birlikte aynı havayı soluduğu insanlardır, kendi insanıdır. herkes birbirinden ve birbirinin görev tanımından, görev ve sorumluluklarından haberdar olur. zayıf halka kendini bilir, herkes zayıf halkayı bilir, açıkça ve olumlu üslupla bilinmesi sağlanır, zayıflıkların eksiklerin geri dönüşsüz şekilde giderilmesi için dayanışma yoluna gidilir. zira esas olan iştir, iş yürüsündür, gerisi teferruattır.
kurumsal olan işi de yaptım, sanatla da uğraştım, vasıfsız iş de üstlendim. çalıştığım her tür iş ortamında onlarca yönetici gördüm. beni yönetenler, yanımdaki departmanı yönetenler, yönetenleri yönetenler, onları da yönetenler... -bu böyle sabaha kadar sürebilir işte varın siz hesap edin-
yöneten kesimin bir türlü çözemediği bireysel iletişim problemleri, yönettiği koca koca ekiplere ve o ekiplerin de ürettiği ve yürüttüğü organizasyona sirayet edip, o iletişim sorunlusu yönetici en son halkada problemlerle yeniden karşılaştığında asla dönüp kendine bakmaz. parmağını en başta kime salladıysa dönüp yine ona söver, o da altındakine, o da altındakine... it ite it kuyruğuna derken hayat bu kısır döngüde sürer gider. üretim durur ya da ittire kaktıra zorla devam eder. zaten esas mesele iş aş organizasyon üretim değil, çalım satmak, hava basmak, unvan yarıştırmak, senin titleın benim titleımdan küçük diyebilmek, ego tatmin etmektir.
yönetici bireysel iletişim sorunlarını çözmüşse zaten her günün sonunda önce aynaya rapor verir, kendine dürüst olur, bir parmak sallanması gerekiyorsa önce kendine sallar derdini meramını anlatamadığı için. sonra herkesi toplar kulaktan kulağa oynamak yerine tüm ekibini açık iletişime teşvik eder. zira hepsi gününün yarısını birlikte geçirdiği, birlikte aynı havayı soluduğu insanlardır, kendi insanıdır. herkes birbirinden ve birbirinin görev tanımından, görev ve sorumluluklarından haberdar olur. zayıf halka kendini bilir, herkes zayıf halkayı bilir, açıkça ve olumlu üslupla bilinmesi sağlanır, zayıflıkların eksiklerin geri dönüşsüz şekilde giderilmesi için dayanışma yoluna gidilir. zira esas olan iştir, iş yürüsündür, gerisi teferruattır.
devamını gör...
fazla arkadaşı olmayan insan
yaş ilerledikçe yavaş yavaş azaldı. hatta şuan düşününce gerçekten dertleşebileceğim tek arkadaşım var.
devamını gör...
missouria
kuzey amerika'da yaşayan, siouan dili konuşan, missouri nehrine ve missouri eyaletine ismini veren bir kızılderili kabilesidir.
eskiden büyük göller civarında yaşarken algonkin dili konuşan kabilelerin saldırısıyla büyük kayıplar verdiler ve büyük ovalara kaçtılar. geldikleri bölgede beyazlarla ticaret yaparken hastalık kaptılar ve sayıları iyice düştü.
bu yüzden otoe, kansa, osage gibi kabilelerle birlikte yaşamaya başladılar. bugün hâla oklahoma'daki rezervasyonlarda beraber yaşıyorlar.
eskiden büyük göller civarında yaşarken algonkin dili konuşan kabilelerin saldırısıyla büyük kayıplar verdiler ve büyük ovalara kaçtılar. geldikleri bölgede beyazlarla ticaret yaparken hastalık kaptılar ve sayıları iyice düştü.
bu yüzden otoe, kansa, osage gibi kabilelerle birlikte yaşamaya başladılar. bugün hâla oklahoma'daki rezervasyonlarda beraber yaşıyorlar.
devamını gör...
but you don’t look turkish
türklerin nasıl bir algısı var özellikle avrupa’da çözemedim gerçekten, çok saçma geliyor ama başıma geldi hemde birden fazla sefer.
devamını gör...
mektup arkadaşlığı
aslında bakıldığında güzel uğraş. fakat insan erinir bir yerde. şahsen bir mektup arkadaşım olsa fena olmazdı. ama onun içinde eş, dost edinmek lazım. diyorum ya hep uğraş hep uğraş, erinirim ben... üşengecim ben...
mektubu yazacaksın da güzel bi kırmızı rujla konduracaksin da o dudişi oraya. hooop bir de zarfla, götür bir de postalat onu. zor iş ağam zor iş. onun yerine mailleşebilirdik. mail arkadaşlığı başlığı açılsın lütfen çünkü istiyorum.
t: öyle bir zamandayız ki.milena ve kafka'nın bile erinip mailleştiği, kafka'nın milena'nın hikayesine ateş emojisi attığı, milena'nin kafka'nın başka bir kadının kafasını ütüleceğini farkettigi anda profil fotosunun gittiği (günümüz) eski haberleşme yöntemi.
benimle kalan son internet paketin arasında kalırsan, onu seç milena!
neden?
çünkü beni gerçekten sevseydin internet paketini başkaları için harcamazdın...
mektubu yazacaksın da güzel bi kırmızı rujla konduracaksin da o dudişi oraya. hooop bir de zarfla, götür bir de postalat onu. zor iş ağam zor iş. onun yerine mailleşebilirdik. mail arkadaşlığı başlığı açılsın lütfen çünkü istiyorum.
t: öyle bir zamandayız ki.milena ve kafka'nın bile erinip mailleştiği, kafka'nın milena'nın hikayesine ateş emojisi attığı, milena'nin kafka'nın başka bir kadının kafasını ütüleceğini farkettigi anda profil fotosunun gittiği (günümüz) eski haberleşme yöntemi.
benimle kalan son internet paketin arasında kalırsan, onu seç milena!
neden?
çünkü beni gerçekten sevseydin internet paketini başkaları için harcamazdın...
devamını gör...
artı oy veren yazarın profilini incelemek
sıkça yaptığım eylem..
her bir bildirime tek tek tıklayıp yazarın profilini inceleyecek kadar ruh hastası bir kişiliğim var. böylelikle yeni yazarlar keşfedip takibe alıyorum.
her bir bildirime tek tek tıklayıp yazarın profilini inceleyecek kadar ruh hastası bir kişiliğim var. böylelikle yeni yazarlar keşfedip takibe alıyorum.
devamını gör...
sicilya
avrupa'nın en yüksek yanardağı olan (bkz: etna yanardağı) bu adanın sınırları içerisinde bulunur.
devamını gör...
yaşadığın şehri 3 kelime ile anlat
30 büyükşehir ve ...
devamını gör...
şaka maka türk kadınlarının güzel olması
vay canınaaa.
bunu öğrendiğim çok iyi oldu. şimdi rahat bir uyku çekebilirim.
bunu öğrendiğim çok iyi oldu. şimdi rahat bir uyku çekebilirim.
devamını gör...
mhp'nin kayseri'de esnafa 50 kuruş siftah dağıtması
makarna dağıtan parti ile enseye şaplak dübüre parmak misali takıldıkları için çok görmediğim olay.
devamını gör...
they live
bir john carpenter filmidir.
john carpenter’ın filmleri için gördüğü geç kalmış takdirin örneklerinden biridir. 1988 yılında yayınlandığında çok küçük bir başarı kazanıp olumsuz eleştirilen filmin daha sonra efsaneler arasına girmesi belki yönetmenin kendi zamanının çok ötesinde yaşıyor ve düşünüyor oluşundan kaynaklanıyor olabilir.

dünyayı yönetmek için gerekli olan şey insanlara statükonun devam ettirilmesinin önemini kabul ettirmektir. bundan sonra da onları tüketmeye, üremeye ve uyum sağlamaya alıştırınca artık toplum tam da muktedirlerin istediği gibi akar gider.
tüketim en büyük güçtür muktedirlerin elinde. siz tüketim bağımlısı oldukça yönetilmemiz daha kolay olacak ve denetim altında tutulmanız için fazladan bir çabaya gerek kalmayacaktır.

yönetici, hükmeden sınıf başlarda size yalanlar söyleyerek ürünler satmaya çalıştı. örneğin erken dönem sigara reklamlarında sigaranın sağlığa ne kadar faydalı olduğundan, akciğerleri temizlediğinden ve nefes almayı kolaylaştırdığından bahsetmekte idi. ama bu işe yarasa da yeterli değildi.
o zaman subliminal mesajlar yoluyla tüketimi arıtmak daha mantıklı gelmeye başladı. böylelikle buruşturulmuş sigara paketleri şehrin dört bir yanına atıldı. insanlar sürekli aynı marka sigaranın boş paketlerini gören insanlar bundan etkilenerek sigara, özellikle o marka sigara tüketmeye başlar. elbette bu sa tüketim çılgınlığının artışına yol açar.

john carpenter çok farklı bir bakış açısıyla uzaylı bir grup tarafından tüketmek, üremek, uyum sağlamak ve sonunda da itaat etmek için gizlice baskı altında tutulan bir şehrin hikayesini anlatır. her şey bir güneş gözlüğü ile ortaya çıkar.
john carpenter’ın filmleri için gördüğü geç kalmış takdirin örneklerinden biridir. 1988 yılında yayınlandığında çok küçük bir başarı kazanıp olumsuz eleştirilen filmin daha sonra efsaneler arasına girmesi belki yönetmenin kendi zamanının çok ötesinde yaşıyor ve düşünüyor oluşundan kaynaklanıyor olabilir.

dünyayı yönetmek için gerekli olan şey insanlara statükonun devam ettirilmesinin önemini kabul ettirmektir. bundan sonra da onları tüketmeye, üremeye ve uyum sağlamaya alıştırınca artık toplum tam da muktedirlerin istediği gibi akar gider.
tüketim en büyük güçtür muktedirlerin elinde. siz tüketim bağımlısı oldukça yönetilmemiz daha kolay olacak ve denetim altında tutulmanız için fazladan bir çabaya gerek kalmayacaktır.

yönetici, hükmeden sınıf başlarda size yalanlar söyleyerek ürünler satmaya çalıştı. örneğin erken dönem sigara reklamlarında sigaranın sağlığa ne kadar faydalı olduğundan, akciğerleri temizlediğinden ve nefes almayı kolaylaştırdığından bahsetmekte idi. ama bu işe yarasa da yeterli değildi.
o zaman subliminal mesajlar yoluyla tüketimi arıtmak daha mantıklı gelmeye başladı. böylelikle buruşturulmuş sigara paketleri şehrin dört bir yanına atıldı. insanlar sürekli aynı marka sigaranın boş paketlerini gören insanlar bundan etkilenerek sigara, özellikle o marka sigara tüketmeye başlar. elbette bu sa tüketim çılgınlığının artışına yol açar.

john carpenter çok farklı bir bakış açısıyla uzaylı bir grup tarafından tüketmek, üremek, uyum sağlamak ve sonunda da itaat etmek için gizlice baskı altında tutulan bir şehrin hikayesini anlatır. her şey bir güneş gözlüğü ile ortaya çıkar.
devamını gör...
karmaşık sayılar
i reel olmayan bir sayı olmasına rağmen i^i sayısının reel sayı olması güzellik katar bu sayı sistemine. temel olarak yaklaşık değeri de 0,2 gibi bir şeydi.
sevdiğim konulardan birisi.
sevdiğim konulardan birisi.
devamını gör...
otuz beş yaş
cahit sıtkı tarancı bu şiiriyle 1946 yılında şiir yarışmasında birincilik kazanmıştır. ''ölüm'' şairi olarak anılsa da ölümden korkan ve yaşama aşkıyla dolu olan biridir benim açımdan. bu değerli şairle benzerliklerimiz olduğunu düşünüyorum, özellikle otuz beş yaş şiirini okuduğumda onun hislerini derinden hissediyorum.
önceden bir tanımımda da bahsettiğim ''zamana karşı hüzün duymak'' sözüm, cahit sıtkı'nın duygularını da tanımlamaktadır. geçen zaman ve değişen görüntü, benlik, mevsimler, bunların hepsi şairimizi hüzne sokmaktadır. dünya geçicidir, hızlıdır, anılara ev sahipliği yapsa da ölümlüdür.
--- alıntı ---
gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç fark ettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
önceden bir tanımımda da bahsettiğim ''zamana karşı hüzün duymak'' sözüm, cahit sıtkı'nın duygularını da tanımlamaktadır. geçen zaman ve değişen görüntü, benlik, mevsimler, bunların hepsi şairimizi hüzne sokmaktadır. dünya geçicidir, hızlıdır, anılara ev sahipliği yapsa da ölümlüdür.
--- alıntı ---
gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç fark ettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
devamını gör...
agatha christie
polisiye konusunda eline su dökülmeyecek bir ingiliz yazardır. kendisini daha yeni okumaya başladıysanız, katilin kim olduğunu asla çözemez ve kitabın sonunu görebilmek için tek seferde bitirirsiniz; ama bir koleksiyon yapıyorsanız agatha'nın düşünce yapısını çözdüğünüzden katili kitabın ortasında bulabilirsiniz. lakin katili bulmanıza rağmen olay örgüsü sizi şaşırtmaya devam eder.
agatha ile ilgili en şaşırtıcı olan ise 11 kayıp gününde istanbul'da ne yaptığıdır. araştırmalara konu olan bu gizem hala daha çözülebilmiş değildir. ayrıca bir dönem ilk kocasının metresini öldürmek istediği de söylenmiştir. hayatı da romanları kadar gizemli ve ilginçtir sizin anlayacağınız.
ilk kez okuyacaklara ufak bir tavsiye: on küçük zenci ile başlayınız. eminim diğer kitaplarını da okumak isteyeceksiniz.
agatha ile ilgili en şaşırtıcı olan ise 11 kayıp gününde istanbul'da ne yaptığıdır. araştırmalara konu olan bu gizem hala daha çözülebilmiş değildir. ayrıca bir dönem ilk kocasının metresini öldürmek istediği de söylenmiştir. hayatı da romanları kadar gizemli ve ilginçtir sizin anlayacağınız.
ilk kez okuyacaklara ufak bir tavsiye: on küçük zenci ile başlayınız. eminim diğer kitaplarını da okumak isteyeceksiniz.
devamını gör...
yaş ilerledikçe azalan şeyler
heyecan.
devamını gör...

