amacınız nedir sayın yayıncı demek istediğim radyo programı. yoksa yoksa sabahlara kadar dans etmemizi,yorgun düşüp işe geç kalmamızı,aynı zamanda yüzümüzde gülümseme oluşmasını mı istiyorsunuz.o halde bu akşam buralarda olacaklar için şu karikatürü bırakıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çizer:yiğit özgür
devamını gör...

o kadar iki yüzlülük ki bu yaptığınız küfür eden kadınları iğrenç bulan ancak kendisi küfür ediyor olan erkekler. ne zannediyorsunuz siz kadınları, masanıza koyduğunuz vazonun içindeki bir çiçek mi? sürekli kibar olmalı, zarif olmalı ve sizin gözünüze hoş gelmeli. diğer erkekleri tenzih ediyorum, ben sadece böyle düşünen erkeklere söylüyorum bu söylediklerimi. hiç kimseden sadece bir cinsiyete ait diye beklentiniz olmasın, ne kadınlardan ne erkeklerden. insanlara "insan" gözüyle bakmayı öğrenin artık, şu çağa ayak uydurun lütfen.
devamını gör...

"tanrı öldü. tanrıdan geriye bir ölü kaldı. ve onu öldüren biziz. hâӏâ gölgesi beliriyor uzaklarda. kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? hangi su var bizi temizleyecek? hangi teselli şölenlerini, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? buna lâyık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?"
devamını gör...

sadece başlığın okunup, içeriğe bakılmadan tanım girilmesi üzerine mümkün olduğunu anladığım durumdur.

önceleri hayret ile karşılanmıştı şahsım tarafından bu durum, malum başlığı okuyorum ve ilk tanıma bakıyorum. açan arkadaş durumu açıklamış fakat alttaki tanımlara bakınca anlıyorsunuz ki okuma bilmeden sözlükte yazar olunabiliyormuş.

ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadarsın.

(bkz: insanların diğer insanları cahil sanması)

edit: okumadan yazıyoruz, dinlemeden konuşuyoruz.
devamını gör...

çekilmez bir ağrı olduğunu söyleyebilirim
devamını gör...

kısasın lan işte denmelidir.

işleviymiş ne yapacaksın olduğu gibi içime mi gireceksin. edepsiz.
devamını gör...

madalya alması gereken tanımlarımızın toplandığı başlık. düzeni sağlamak adına her yazarın sadece kendi tanımlarını yazmasını rica ediyoruz.
tanımlarda bakılacak madalya kriteri;

150 kelime ve üzerinde olması,
kitap- film kategorisi (kitap, dizi-film, müzik) ve bilgi içerikli tanım olması,
tamamen özgün olması.

not : alıntı içerisindeki kelimeler 150 kelimeye dahil edilmeyecektir.

başlık altına bıraktığınız tanımların, madalya işlemleriyle editörlerimiz ilgilenecek.
@evernevergreen
@armysuzy
kelime hesaplaması için charcounter.com/tr/ bu siteyi kullanabilirsiniz.
devamını gör...

4 lü sehpa. yapılan kısırdır böörektir artık allah ne verdiyse herkesin önüne bu sehpadan birer tane konup servis tabakları ve çaylar bu sehpalarda yerini alır.
devamını gör...

o halde,
t: emeklemeye başlayan merice barkın denir.
devamını gör...

allah'ım benim gönlümde olanı ömrüme rahmetinle nakşet, ömrümde olanı da gönlüme aşık et.. hayırlı olmayan, hakkımda konuşulan ve kötülük dileyen her şeyden sana sığınırım. kim benim hakkımda ne düşünüyorsa bin o kadarını ona ver. kimin gönlünde ne muradı varsa hayırlısı ile ver. hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda eyle. görünür görünmez tüm belalardan ve şeytana uymaktan sana sığınırım.. yüreğimi delen derdin dermanını ver..
bir de bir tane daha var ama o bana özel.
devamını gör...

sordum sarı çiçeğe: polenle çiftleşmek zevkli mi?

çiçek ey dür abazan baba aklın fikrin zekerindedir.

(bkz: anlayacak pek olmasa da tanımladım gitti)
devamını gör...

yılbaşı ağacı süslemek, yeni yıl sofrası hazırlamak, kırmızı kıyafetler almak, sevdiklerime küçük hediyeler vermek heyecanla beklediğim aktiviteler. çocukluğumda hep özenirdim. hem aile kültürü olarak hem yaşam standartları olarak konumumuz buna müsait değildi. ne zaman birey olarak kendi kararlarımı alıp kendime göre yaşamaya başladığım an, gerçekleştirdiğim en güzel çocukluk hevesim ve ölene kadar da gerçekleştireceğim. yalnız sakın simli spreylerle camlara 2021 yazmayın. çıkmıyor efenim, tüm gün çitileseniz de çıkmıyor. 2020 den tecrübedir.
devamını gör...

"belki de ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri"

nazım hikmet
devamını gör...

bence yüzde 68'den fazladır.
devamını gör...

kız çocuğu.
çok fazla hayal kuran biri değilim, evliliğe de sıcak bakan biri değilim.
ama bir kızım olursaaa allahım yerim onu, saçlarını tararım, neler neler yapmayız ki birlikte.
bekle beni canımmm kızıım.*
devamını gör...

vallahi sevseniz de sevmeseniz de, övseniz de gömseniz de türkiye’nin şu an en iyi sözlüğüdür. ulan sözlük 1999 yılında kurulmuş, sitenin içi bildiğin ansiklopedi gibi. hangi şarkıyı aratsam o şarkının hakkında muhakkak 100’den fazla entry girilmiştir. müzik grubu, sanatçı, kitap ismi, film daha neler neler.

kimsenin bilmediği metal şarkıları aratıyorum anında karşıma çıkıyor. sözlük dediğin böyle olur işte. her türlü bilgiyi arattığınızda karşınıza çıkmalıdır. bak misal ben bu sözlükte bazı şarkıları aratıyorum karşıma çıkmıyor neden? herkes bir yere odaklanmış, farklılık yapılmıyor. ayrıca ifade özgürlüğüne de düşkün oldukları için yazarları pek kısıtlamıyorlar bu da çok güzel bir şey. her konu hakkında insan entry girmeli, başlık açmalıdır.

fazla uzatmayayım. yani diyeceğim şudur ki; sözlüğü sözlük yapan özgürlüktür. özgürlüğün de hakkını ekşi sözlük sonuna kadar veriyor. yazar olmak için çaba gösterip, çaylak onay sırasında bekleyip sonra başka sözlüklerde o sözlüğü gömmek cidden vasat bir davranıştır. sezar’ın hakkını sezar’a versek iyi olmaz mı? bence şahane olur.

edit: tamam bir sözlüğün iyi yönlerini yazdığımız kadar kötü yönlerini de yazmak lazım. o konuda hemfikiriz. ama her sözlüğün kötü yönü yok mu azizim? her sözlükte çapsızlar, aktroller, eli şeyinde olan ergenler, provokatif başlık açıp milleti galeyana getirenler? var. ben sözlüğün işleyişini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü sevdim. her konudan bilgi arattığım zaman önüme çıkmasını sevdim. olay bu.
devamını gör...

(bkz: melisay yetiş).
senlik mesele var.
devamını gör...

öncelikle bu kraliyet nişanının tam ve orijinal adı “knight grand cross of the order of the bath” olarak bilinir. kelime kelime türkçe’ye çevirmek gerekirse şöyle denilebilir: “arınmışlar rütbesinin büyük haç şövalyesi”… peki bu komplike tamlama ne anlama geliyor? hemen açıklayalım.

ingiltere kraliyeti’nin eski dönemlerinde “order of bath (arınmışlar rütbesi)” şövalyelere verilen bir nişandı. ingiliz kraliyeti içinde şövalye olacak olan kişiler “arınmanın” sembolü olarak görüldüğü için yıkanırlardı (hamam manasına gelen “bath” kelimesi bu sebeple kullanılıyor). yıkandıktan sonra bir “kilisede” sabah saatlerine kadar uyanık bırakılan kişi, sabaha karşı kral’ın karşısına getirilerek düzenlenen törenle kral’ın kılıcını o kişinin omzuna değdirmesinin ardından şövalye ilan edilmiş oluyordu. yani şu filmlerde sıkça rastladığımız “seni şövalye ilan ediyorum” seremonisi…

şövalye olan bu kişilere aynı zamanda bir de nişan takılırdı. araştırmamıza göre ilk uygulama 18 mayıs 1725 yılında ingiltere kralı ı. george tarafından başlatıldı. daha sonra da çeşitli değişiklikler göstererek günümüze kadar devam etti.

bu uygulama aslında kralın veya kraliçe’nin gücünün bir sembolüydü. onlara politik bir etkinlik ve güç veriyordu. zira şövalyelik soydan gelmeyen bir statüydü. yani daha sonra hak edene soylular tarafından bahşedilebilen bir payeydi. kral veya kraliçe bu payeyi verme yetkisini elinde bulundurarak insanları ödüllendirebiliyor yahut bundan mahrum bırakabiliyordu. şövalye olabilmenin de bazı kuralları vardı. avrupa’ya özgü bu soyluluk kavramı aslında hindistan’daki kast sistemine benzer. biliyorsunuz kast sisteminde geçiş yoktur. ancak avrupa’da şövalyelik gibi bir unvan ihdas edilerek gerçekten “soylu” (!) olmayanlar da böyle bir paye elde edebiliyordu.

peki bunun bedeli ve şartı neydi? bütün avrupa’da ve bahusus ingiltere ve fransa gibi iki büyük krallıkta ortak kabul edilen şövalyeliğin 10 altın kuralı vardır. bunlar şu şekildedir:

1. kutsal saydığı değerleri ölümü pahasına korumak.
2. savunmasız ve acizleri korurken onlara saygı göstermek.
3. ülkesini sevmek.
4. düşmandan önce savaş meydanından geri çekilmemek.
5. tek bir kişiye (eşine) bağlı kalmak ve sadece onu sevmek.
6. kötülüklerin ve acımasızlığın karşısında durmak.
7. inandığı değerlerle çakışmadığı sürece, emri altında olduğu amirlerinin tüm emirlerine uymak.
8. sözüne sadık olmak, onurunu küçük düşürecek davranışlardan uzak durmak.
9. cömert olmak, kendisine gösterilen iyiliği asla unutmamak.
10. her durumda doğruluğun ve iyiliğin temsilcisi olmak.

işte bu şartları sağladığına inanılanlar kral yahut kraliçe tarafından şövalyelik ile onurlandırılıyordu. bu özellikleri yitirenlerden ise bu paye geri alınıyor ve bu unvandan mahrum bırakılıyorlardı. günümüzde büyük britanya krallığı’nda ingiliz olmayanlara da bu paye verilebiliyor. birleşik krallık’ta sanat, iş, siyaset, spor vb. her alandan birleşik krallık’a üstün hizmetlerde bulunmuş başarılı kimseler şövalyelik nişanı ile ödüllendiriliyorlar. ayrıca ülkeyi ziyaret eden yabancı devlet başkanlarının bazılarına da bu paye veriliyor. sözgelimi bugüne kadar bu nişan payesi verilenlerden bazı önemlilerini sayacak olursak: abd eski başkanı ronald reagan, abd eski başkanı george w. bush, fransa cumhurbaşkanı nicholas sarkozy, abd eski dışişleri bakanı collin powel, suudi arabistan kralı abdülaziz, meksika başkanı felipe calderon, abd eski başkanı dwight eisenhower, abd’li general douglas macarthur ve tabii ki zimbabve lideri robert mugabe... mugabe’yi sona bıraktık zira, zimbabve’nin bu tartışmalı lideri politikalarında abd ve ingiltere ile ters düşünce 2008 yılında bu unvan kendisinden geri alınmıştır. yani şövalyelik unvanından mahrum bırakılmıştır. benzer şekilde romanya başkanı nikola çavuşevsku da 1989’da elinden unvanı alınanlar listesine girmiştir… demek oluyor ki, sadece bu şövalyelik unvanını kazanmak yetmiyor bir de onu elinde tutabilmek için lazım olan bağlılık ve sadakati yerine getirmek ve belki o saydığımız 10 altın kurala her daim sadık kalmak gerekiyor…

nişanın şekline ve üzerinde yazanların anlamına gelince: "the badge of the order depicts three crowns with the order’s motto, “tria juncta in uno” (“three joined in one”), as well as “ich dien” (“i serve,” the motto of the prince of wales), and the emblems of england, scotland, and ireland (rose, thistle, and shamrock, respectively.)
devamını gör...

dün kare gözlükten geçiş yaptığım gözlük modelidir. bir de ince çerçeveli aldım, kuş gibiyim. gözlük kullanan herkese öneriyorum.
devamını gör...

budur...


devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim