armysuzy
yazdıklarıyla takibime aldığım, okuduklarımdan yola çıkarak kışı seven ve pes etmeyen değerli yazar arkadaşımız.
devamını gör...
anayurt oteli
modern türk edebiyatının önemli isimlerinden yusuf atılgan’ın adeta demir leblebi romanı. kitabı bir hevesle elinize alırsınız, “kısacıktır iki saatte okurum” diye düşünürsünüz. ama bu roman çiğnenmesi, yutulması, hazmı zor demir leblebi gibi oturur içinize. bu sebepledir ki yazarın bir diğer eseri olan aylak adam’ın aksine sosyal medya postlarına fazlaca konu olmaz anayurt oteli.
metinler yer yer kopuk olduğu için acaba hatalı bir basım mı okuyorum diye düşünebilirsiniz. ancak sizi temin ederim ki hem can yayınları’nın hem yapı kredi yayınları’nın baskısını okudum. yazarın tarzı böyle, hatalı basım söz konusu değil. kitabı okuyup bitirdikten sonra aklıma direkt, yıllar evvel izlediğim ve beni gerim gerim geren alfred hitchcock filmi psycho geldi. film de aslında robert bloch’un aynı adlı romanından uyarlanmış. roman dilimize “üç ruhlu adam” adıyla çevrilmiş ve 1962 yılında ülkemizde basılmış. anayurt oteli’nin ise ilk baskısı 1973 yılında yayınlanmış. anayurt oteli romanı da yine ismi değiştirilmeden 1987 yılında ömer kavur yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır. norman bates ile zebercet arasındaki bu benzerlik muhakkak başkasının da ilgisini çekmiştir diye düşünürken aslında amerika’yı yeniden keşfetmediğimi anladım. konuya ilişkin, linkini aşağıya bırakacağım makale bile yazılmış.
iki romanda da mekân olarak otel seçimi yapılmış. tüm hayatı boyunca, çocukluğunda, okulda, arkadaşları içerisinde, askerlikte ve otelin dışına ne zaman çıksa çarşıda başkaları tarafından dışlanan alay edilen, hakarete uğrayan zebercet, kendini sadece otelde güvende hissettiğinden otele, anayurt oteli adı verilmiştir. bu otel, zebercet ’in anavatanıdır. bu otel dışında zebercet her daim mültecidir.
gerek psycho’nun norman’ı gerekse anayurt oteli’nin zebercet’i annelerinden inanılmaz derecede etkilenmiş karakterler. izleyenler bilir; norman cinayet işlerken annesinin kıyafetlerini giyer ve peruk takar. anayurt otelinin 6 numaralı odasında kalan konuğun adı saide’dir ve bu zebercet’ in annesinin de adıdır. zebercet merdivenlerden çıkarken kadını seyretmiş ve hatta gece bu öğretmen çiftin sevişmelerini dinlemiştir. annesi ile aynı ismi taşıyan konuk sevişirken kocasına “oh bırakma, hiç bırakma beni…ohh…nasıl seninim” demektedir.
zebercet sembolik zamanlarda babasının yerine geçmektedir. örneğin sinemada tanıştığı ekrem’e kendisini babasının ismi ile tanıtmış ya da işi sorulduğu zaman babasının bir zamanlar çalıştığı nüfus müdürlüğünden bahsetmiştir. aynı zamanda zebercet’in babası ile olan fiziksel benzerliği için romanda “şıp demiş babasınınkinden düşmüş” ifadesi kullanılıyor. yine zebercet kendisini babası gibi bıyıklı hayal etmektedir.
üç ruhlu adam romanında bates, motel’e gelen mary için 6 numaralı odayı vermiştir: 6 numara kızın kaldığı odaydı. uzun bir müddet, orayı kimseye vermemek niyetindeydi. yine zebercet de gecikmeli ankara treniyle gelen kadının kaldığı odayı başka kimseye kiralamamış, soranlara da odanın dolu olduğunu söylemiştir. zebercet, gecikmeli ankara treni ile gelen kadına babasının vasiyet ettiği odayı veriyor. hatırlarsanız babası kitabın bir yerinde zebercet’e her otelde böyle bir oda olması gerektiğini söylüyor. odada kalan kadın geri gelmeyince iyice boşluğa düşen zebercet, ortalıkçı kadını öldürmenin verdiği suçluluk ile intihar ediyor. intihar ederken kullandığı ipi de bir nevi babası yerine koyduğu, aynı ortak hazzın peşine düşmüş emekli subayın odasından alıyor. iki roman veya iki film arasındaki mükemmel benzerlikleri daha fazla yazarak makaleye haksızlık etmek istemiyorum.
mükemmel alt metinler barındıran büyük bir eser, anayurt oteli. alayım günde 20 30 sayfa okurum diyorsanız uzak durun. kesinlikle sağlam bir konsantrasyon ve tek seferde bitirilecek şekilde zaman istiyor bu kitap. kitabı okuduktan sonra daha bir anlam kazanacak olan “beyaz perdede oidipus kompleksi: norman bates ve zebercet karakterlerinin metinsel okuması” adlı sırrı serhat serter makalesini de buraya bırakıyorum.makale
metinler yer yer kopuk olduğu için acaba hatalı bir basım mı okuyorum diye düşünebilirsiniz. ancak sizi temin ederim ki hem can yayınları’nın hem yapı kredi yayınları’nın baskısını okudum. yazarın tarzı böyle, hatalı basım söz konusu değil. kitabı okuyup bitirdikten sonra aklıma direkt, yıllar evvel izlediğim ve beni gerim gerim geren alfred hitchcock filmi psycho geldi. film de aslında robert bloch’un aynı adlı romanından uyarlanmış. roman dilimize “üç ruhlu adam” adıyla çevrilmiş ve 1962 yılında ülkemizde basılmış. anayurt oteli’nin ise ilk baskısı 1973 yılında yayınlanmış. anayurt oteli romanı da yine ismi değiştirilmeden 1987 yılında ömer kavur yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır. norman bates ile zebercet arasındaki bu benzerlik muhakkak başkasının da ilgisini çekmiştir diye düşünürken aslında amerika’yı yeniden keşfetmediğimi anladım. konuya ilişkin, linkini aşağıya bırakacağım makale bile yazılmış.
iki romanda da mekân olarak otel seçimi yapılmış. tüm hayatı boyunca, çocukluğunda, okulda, arkadaşları içerisinde, askerlikte ve otelin dışına ne zaman çıksa çarşıda başkaları tarafından dışlanan alay edilen, hakarete uğrayan zebercet, kendini sadece otelde güvende hissettiğinden otele, anayurt oteli adı verilmiştir. bu otel, zebercet ’in anavatanıdır. bu otel dışında zebercet her daim mültecidir.
gerek psycho’nun norman’ı gerekse anayurt oteli’nin zebercet’i annelerinden inanılmaz derecede etkilenmiş karakterler. izleyenler bilir; norman cinayet işlerken annesinin kıyafetlerini giyer ve peruk takar. anayurt otelinin 6 numaralı odasında kalan konuğun adı saide’dir ve bu zebercet’ in annesinin de adıdır. zebercet merdivenlerden çıkarken kadını seyretmiş ve hatta gece bu öğretmen çiftin sevişmelerini dinlemiştir. annesi ile aynı ismi taşıyan konuk sevişirken kocasına “oh bırakma, hiç bırakma beni…ohh…nasıl seninim” demektedir.
zebercet sembolik zamanlarda babasının yerine geçmektedir. örneğin sinemada tanıştığı ekrem’e kendisini babasının ismi ile tanıtmış ya da işi sorulduğu zaman babasının bir zamanlar çalıştığı nüfus müdürlüğünden bahsetmiştir. aynı zamanda zebercet’in babası ile olan fiziksel benzerliği için romanda “şıp demiş babasınınkinden düşmüş” ifadesi kullanılıyor. yine zebercet kendisini babası gibi bıyıklı hayal etmektedir.
üç ruhlu adam romanında bates, motel’e gelen mary için 6 numaralı odayı vermiştir: 6 numara kızın kaldığı odaydı. uzun bir müddet, orayı kimseye vermemek niyetindeydi. yine zebercet de gecikmeli ankara treniyle gelen kadının kaldığı odayı başka kimseye kiralamamış, soranlara da odanın dolu olduğunu söylemiştir. zebercet, gecikmeli ankara treni ile gelen kadına babasının vasiyet ettiği odayı veriyor. hatırlarsanız babası kitabın bir yerinde zebercet’e her otelde böyle bir oda olması gerektiğini söylüyor. odada kalan kadın geri gelmeyince iyice boşluğa düşen zebercet, ortalıkçı kadını öldürmenin verdiği suçluluk ile intihar ediyor. intihar ederken kullandığı ipi de bir nevi babası yerine koyduğu, aynı ortak hazzın peşine düşmüş emekli subayın odasından alıyor. iki roman veya iki film arasındaki mükemmel benzerlikleri daha fazla yazarak makaleye haksızlık etmek istemiyorum.
mükemmel alt metinler barındıran büyük bir eser, anayurt oteli. alayım günde 20 30 sayfa okurum diyorsanız uzak durun. kesinlikle sağlam bir konsantrasyon ve tek seferde bitirilecek şekilde zaman istiyor bu kitap. kitabı okuduktan sonra daha bir anlam kazanacak olan “beyaz perdede oidipus kompleksi: norman bates ve zebercet karakterlerinin metinsel okuması” adlı sırrı serhat serter makalesini de buraya bırakıyorum.makale
devamını gör...
aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz
rezil, biatci, tevekkülcü, sömürü düzenini aklayan atasozlerimizdin biridir. patronlar bayılır bu söze. aza kanaat etmeyin kardeşim. bileginizin, hakkinizin peşinde olun.
devamını gör...
sözlükte doğum günü kutlamak
kutlayan herkese saygı duyuyorum tabiki. insanlar öz iradeleriyle yazıyor, gönülden geliyor da yazıyor. bir çok mesajlaşan yazar var sonuçta, insanlar birbirlerine bir tebessüm hediye ediyor. bir tebessümü çok görmeyelim arkadaşlar.*
devamını gör...
sadece 3 meyve seçme şansın olsa seçilecek meyveler
çilek , nar , elma
devamını gör...
levha (yazar)
şiir seven biri olarak kendi yazdığı şiiri şevkle okuduğum, tanımlarında yıllar önce arkadaşının da beğendiği kolyeyi kendisi aldığı için hala pişmanlık duyacak kadar güzel yürekli olduğunu hissettiğim tatlı yazar. inşallah bol bol da yazar...
devamını gör...
yazarların küçükken yapmak istediği meslekler
küçükken emekli olmayı isterdim. sonuca hemen ulaşmayı severim. aceleciyim.
devamını gör...
kiracı
kemal sunal'ın önemli filmlerindendir.barınma sorununu tüm netliğiyle sergilemektedir."allah'ın bahşettiği nefesi boşa harcamayalım"diyen ev sahibi sabrınızı zorlar.büyük oğlu metin efsanedir.ilk ev sahibi ile hayri bey'in aynı oyuncu olduğu gözlerden kaçar.
devamını gör...
regl kanı bulaşmış elbisesini paylaşan yazar
o da bişey mi, regl kanıyla tablo yapan sanatçılar var onedio linki
buna alışsanız iyi olur. çünkü dünya'da feminizm akımı giderek güçleniyor. dalgalara karşı yüzemezsiniz, tek yapacağınız şey kendinizi dalganın akışına bırakmaktır. çünkü bütün dalgalar kıyıya vurur.
kadınların bir mesajı var: tarih boyunca hep kanlı savaşlar oldu. kan hep şiddetin, çatışmanın, zulmün sembolü oldu. oysa barışı ve doğumu simgeleyen tek kan regl kanı'dır. bu, sizin soyut ideal düşüncelerinizden farklı. bu gerçek.
ne o? gerçeklerle yüzleşmek istemiyor musunuz? kafanızı istediğiniz yere çevirin. kadınlar regl olur. çocuk doğurmak için bu biyolojik bir gerekliliktir. bunu kabullenmekten başka çareniz yok. çünkü mutsuz çocuklar mutsuz toplumlar demektir.
regl kanı politik bir mesajdır. artık barışın sembolü beyaz değildir. artık beyaz yenilginin, mağlubiyetin, yozlaşmanın, yobazlığın sembolü olmuştur. ak olan her şey kirlenecektir, kirlenir.
yüz yıllardır erkeklerin yönetimi altında yaşadık. hanedanlık dönemlerinde ülkelerin en parlak yılları çoğunlukla kadınların iktidarında olmuştur. feminizm erkek düşmanlığı değildir. kadınlara fırsat eşitliği sunulmasıdır. anayasa'da kadın erkek eşit yazsa da uygulamada böyle değil.
atatürk bunu 100 sene önce gördü. "ey kahraman türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
bütün dünya atatürk'e niçin hayran biliyor musunuz? o her zaman 100 sene sonrasını görebiliyordu. bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama araştırdığım her konuda her literatürde mutlaka atatürk'ün bir fikri, bir görüşü, bir sözü karşıma çıkıyor. genetik ıslah teknikleri dersindeyim pat atatürk'ün anadolu sığırları ıslahı fikri karşıma çıkıyor. agustus comte okuyorum gene atatürk. kadın hakları araştırıyorum yine atatürk. komünist çin'in kuruluşunu araştırıyorum konu bir şekilde yine atatürk'e geliyor.
feminizm, kadınlara fırsat eşitliği yaratılmasını savunur. reklamlara inanmayın, erkek düşmanı değil kimse. kadınlar erkekleri anlamıyor, erkekler de kadınları. erkek düşmanlığı sorunun kaynağı bu. feminizm politik birşeydir, çükü var diye bir insana kin kusanlar aptal. onu kabul ediyorum. ama her ideolojide kraldan çok kralcı vardır. atatürk bile bu yalaka ve menfaatçi insanlarla çok uğraşmıştır. sanki şimdi durum farklı.
buna alışsanız iyi olur. çünkü dünya'da feminizm akımı giderek güçleniyor. dalgalara karşı yüzemezsiniz, tek yapacağınız şey kendinizi dalganın akışına bırakmaktır. çünkü bütün dalgalar kıyıya vurur.
kadınların bir mesajı var: tarih boyunca hep kanlı savaşlar oldu. kan hep şiddetin, çatışmanın, zulmün sembolü oldu. oysa barışı ve doğumu simgeleyen tek kan regl kanı'dır. bu, sizin soyut ideal düşüncelerinizden farklı. bu gerçek.
ne o? gerçeklerle yüzleşmek istemiyor musunuz? kafanızı istediğiniz yere çevirin. kadınlar regl olur. çocuk doğurmak için bu biyolojik bir gerekliliktir. bunu kabullenmekten başka çareniz yok. çünkü mutsuz çocuklar mutsuz toplumlar demektir.
regl kanı politik bir mesajdır. artık barışın sembolü beyaz değildir. artık beyaz yenilginin, mağlubiyetin, yozlaşmanın, yobazlığın sembolü olmuştur. ak olan her şey kirlenecektir, kirlenir.
yüz yıllardır erkeklerin yönetimi altında yaşadık. hanedanlık dönemlerinde ülkelerin en parlak yılları çoğunlukla kadınların iktidarında olmuştur. feminizm erkek düşmanlığı değildir. kadınlara fırsat eşitliği sunulmasıdır. anayasa'da kadın erkek eşit yazsa da uygulamada böyle değil.
atatürk bunu 100 sene önce gördü. "ey kahraman türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
bütün dünya atatürk'e niçin hayran biliyor musunuz? o her zaman 100 sene sonrasını görebiliyordu. bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama araştırdığım her konuda her literatürde mutlaka atatürk'ün bir fikri, bir görüşü, bir sözü karşıma çıkıyor. genetik ıslah teknikleri dersindeyim pat atatürk'ün anadolu sığırları ıslahı fikri karşıma çıkıyor. agustus comte okuyorum gene atatürk. kadın hakları araştırıyorum yine atatürk. komünist çin'in kuruluşunu araştırıyorum konu bir şekilde yine atatürk'e geliyor.
feminizm, kadınlara fırsat eşitliği yaratılmasını savunur. reklamlara inanmayın, erkek düşmanı değil kimse. kadınlar erkekleri anlamıyor, erkekler de kadınları. erkek düşmanlığı sorunun kaynağı bu. feminizm politik birşeydir, çükü var diye bir insana kin kusanlar aptal. onu kabul ediyorum. ama her ideolojide kraldan çok kralcı vardır. atatürk bile bu yalaka ve menfaatçi insanlarla çok uğraşmıştır. sanki şimdi durum farklı.
devamını gör...
güne bir söz bırak
en hoşumuza giden insan,
kendimize benzettiğimiz insandır.
moliere.
kendimize benzettiğimiz insandır.
moliere.
devamını gör...
erkek yazarlardan kadın yazarlara tavsiyeler
tavuk yapiyorsaniz sosuna limon katin cok guzel oluyo
devamını gör...
zihinden matematiksel işlem yapma karizması
matematikle arası hiçbir zaman iyi olmayan ben gibilerin içinden geçirdikleri vay be ne kafalar var karizmasıdır .
devamını gör...
askerde eşini hamile karısıyla aldatmak
nasıl yani?kim aldatmış, askere giden kim?
devamını gör...
siber mağduriyet ölçeği
ülkemizde osman tolga arıcak, taşkın tanrıkulu ve hüseyin kınay tarafından siber mağduriyeti ölçmek için geliştirilmiş, güvenilirlik ve geçerlilik çalışması yapılmıştır.
24 madde ve tek alt boyuttan oluşur. 2'li likert ölçeği vardır. yani soruların cevapları şu şekildedir: (1= evet, 2=hayır).
ölçekten alınabilecek en düşük puan 24 iken en yüksek puan 48'dir. puanın yükselmesi siber mağduriyete işaret eder.
kaynakça: toad.halileksi.net/olcek/si...
24 madde ve tek alt boyuttan oluşur. 2'li likert ölçeği vardır. yani soruların cevapları şu şekildedir: (1= evet, 2=hayır).
ölçekten alınabilecek en düşük puan 24 iken en yüksek puan 48'dir. puanın yükselmesi siber mağduriyete işaret eder.
kaynakça: toad.halileksi.net/olcek/si...
devamını gör...
ribat
islamiyet'in ilk dönemlerinde askeri savunma amacıyla kurulan, karakol görevi üstlenen yapılardır.
islamiyet'in yayılması ve sınırların genişlemesiyle görev değiştirmiş ve ticaret ve konaklama merkezi olmuştur.
islamiyet'in yayılması ve sınırların genişlemesiyle görev değiştirmiş ve ticaret ve konaklama merkezi olmuştur.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
/başkalarına söyleyecek bir sözüm olabilmesi için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum. bana bugün, ne yapmalı? diye soracak olurlarsa, ancak, önce kendini düzeltmelisin, diyebilirim. bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse, bu temel ilke ancak şu olabilir. kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiçbir sorununu çözemez./
~tutunamayanlar~
~tutunamayanlar~
devamını gör...
plan yaparken hayatın karşına çıkardıkları
sürekli planlarımızdan ve hedeflerimizden sapmamıza sebep olan durumdur ancak insan, her yıl yeni planlar yapmaya itinayla devam eder.
john lennon: “hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir.”
john lennon: “hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir.”
devamını gör...
mevlana’nın gay olduğu iddiası
sevenlerinin homofobik olması kadar şaşırtmayan gerçektir.
devamını gör...

