eşkıya dünyaya hükümdar olmaz
sözleri sabahattin ali'ye ait, bestelenmiş formu birçok sanatçı tarafından yorumlanmış şarkı.
şiirin pek bilinmeyen, şairin hayatından kesitler de sunan bir kıtası da şöyledir:
'çok zamanlar çektim kahrı zindanı
bize de mesken oldu sinop'un hanı
firar etmeyilen buldum amanı
eşkıya dünyaya hükümdar olmaz'
şiirin pek bilinmeyen, şairin hayatından kesitler de sunan bir kıtası da şöyledir:
'çok zamanlar çektim kahrı zindanı
bize de mesken oldu sinop'un hanı
firar etmeyilen buldum amanı
eşkıya dünyaya hükümdar olmaz'
devamını gör...
doping yaparken hamile kalan pesmerge
bizde "söz namustur" derler reis, bilmem mesaj yerine ulaştı mı? *
tanım editi: sohbet etmeyi bilen, seven, çokça alçakkalpli* bir yazar. eğlenceli.
tanım editi: sohbet etmeyi bilen, seven, çokça alçakkalpli* bir yazar. eğlenceli.
devamını gör...
acımasız dünya sendromu
gerbner'ın isim verdiği,
fazla tv izlenen bir evde yaşıyan bireyin az tv izleyen komşusuna göre dünyayı daha daha kötü görmesi anlamına gelen kavramdır.
şiddetle yoğrulmuş tv dünyasına aşırı biçimde maruz kalanlar,
dünyayı güvenli olmayan acımasız bir yer olarak algılamaktadır.
1980lerde ortaya atılan bu kavramın,
bu gün hayatımızın her alanını işgal eden internet sonrası hali,
bu günün insanın umutsuzluğunu da açıklayabilir.
fazla tv izlenen bir evde yaşıyan bireyin az tv izleyen komşusuna göre dünyayı daha daha kötü görmesi anlamına gelen kavramdır.
şiddetle yoğrulmuş tv dünyasına aşırı biçimde maruz kalanlar,
dünyayı güvenli olmayan acımasız bir yer olarak algılamaktadır.
1980lerde ortaya atılan bu kavramın,
bu gün hayatımızın her alanını işgal eden internet sonrası hali,
bu günün insanın umutsuzluğunu da açıklayabilir.
devamını gör...
pernisiyöz anemi
pernisyöz anemide b12'nin emiliminde sorun vardır. b12 emilebilmesi için midenin paryetal hücrelerinden intrensek faktör salınması gerekir. pernisyöz anemide paryetal hücrelere veya intrensek faktöre karşı antikor gelişir otoantikor yani. bir nevi vücut kendine saldırıyor gibi oluyor ve b12 emiliminde sorun çıkıyor.
devamını gör...
hamili kart yakınımdır
eskiden kartvizite yazılırdı. bu da torpil için işe yarardı. bir işe girebilmek için de adamını bulmak lazımdı.
ehliyeti, liyakatı, dürüstlüğü hiçe sayıp, bu özelliklere bakmadan birisine kefil olmak sakınca doğurur.
ehliyeti, liyakatı, dürüstlüğü hiçe sayıp, bu özelliklere bakmadan birisine kefil olmak sakınca doğurur.
devamını gör...
çekememezlik timi
sözlüğe geldiğim günden beri sohbet ettiğim arkadaşlarımla ilgili samimi düşünceleri yıkama yağlama sanan dallama dolu tim.lan oğlum dün geldiniz siz kimsiniz.hadi işinize defolun çöplüğünüze!uçurdum sizi!
devamını gör...
çaylaklara oy verirken gelen his
küçük bir çocuğun başını okşamak gibi bir histir, nedensiz.
devamını gör...
kahvaltı sofrası seven insan
biri sizin için donatıyorsa kahvaltıyı tüm sevdiğiniz şeylerden, eşsizdir.
devamını gör...
dokuzuncu senfoni
beethoven'ın işitme engeli olduğu dönemde bestelediği güzel eseridir.
devamını gör...
alternatif et lokantası isimleri
ziyaf et
aduk et
marif et
kıyam et
selam et
harek et
liste uzar gider.
aduk et
marif et
kıyam et
selam et
harek et
liste uzar gider.
devamını gör...
kafa kafaya radyo yayını
21.00'de müsait olamayacağım için kaçırmamın olası olduğu yayındır. sistem biraz daha geliştirilse ve yayınlar kaydedilip tekrarı dinlenebilse ne kadar güzel olur değil mi?
devamını gör...
black pumas
soul türünde müzik icra eden grup.
harika bir havası var şarkılarının.
hemencecik aşağıya favorilerimden birini bırakmayı görev bilirim.
harika bir havası var şarkılarının.
hemencecik aşağıya favorilerimden birini bırakmayı görev bilirim.
devamını gör...
rus edebiyatı klişeleri
"cebinde kalan son rubleyle..."
devamını gör...
hapşıran kişilere yerhamükellah demek
böyle boş yere kafa yormayın , kim nasıl isterse onu desin , çok yaşa , iyi yaşa, yırhamikallah der kim ne isterse onu söylesin, yeterki iyi dileklerini söylesin, hem öğrenmenin bir mahsuru yok öğrenmiş oluruz . kalp kırmayın ve boş işlerle uğraşmayın.
devamını gör...
yaşamaya dair
sözlerini aşağıya bıraktığım nazım hikmet ran şiiri.
“yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
'yaşadım' diyebilmen için..."
“yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
'yaşadım' diyebilmen için..."
devamını gör...
anne bedduaları
ben bir şey demiyorum, çocuğun var ondan bul.
trabzonlu olup beddua etmeyen anne bulabilen var mıdır, hiç sanmam.
hem duası hem bedduası ile meşhurdurlar.
trabzonlu olup beddua etmeyen anne bulabilen var mıdır, hiç sanmam.
hem duası hem bedduası ile meşhurdurlar.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
sinsilik hiç yazmaz benim kitapta
açık açık söylerim ben, çekinmem
b.. atma var sanıyorsan hitapta
b..u sözlüklerde ara, ben bilmem.
tribünler bana ihtiyaç duymaz
oynayacak olsam kimseler bakmaz
500 t dediğin tuzla'dan kalkmaz
ankaralıyım ben, o hattı bilmem.
açık açık söylerim ben, çekinmem
b.. atma var sanıyorsan hitapta
b..u sözlüklerde ara, ben bilmem.
tribünler bana ihtiyaç duymaz
oynayacak olsam kimseler bakmaz
500 t dediğin tuzla'dan kalkmaz
ankaralıyım ben, o hattı bilmem.
devamını gör...
kuran’ın insan yapısı olduğu gerçeği
tanım : ateist kardeşler yine büyük bir keşif yapmış dedirten iddiadır.
devamını gör...
yurt dışına tarihi eser kaçırma
ben olaya farklı gözle bakıyorum.
hep mağdur edebiyatı görüyorum insanlarda ama madalyonun öbür yüzünde şu var,
kaçırılan bir eser yada anlaşmalar ile götürülen, götürülmeden önce bizim insanımıza göre değersiz
nereden mi biliyoruz, müze gezen yok, gezenler çok az veya foto çekinip çıkıyor
okuyan, destekleyen az.
halkın umrunda değil
bir eser değerliyse bu batılılar değerli dediği için değerli bizde
eser gidene kadar kimse yüzüne bakmaz, eser gidince vay efendim
siz, eserleri değil, batının verdiği değeri istiyorsunuz
nereden mi biliyorum, kaçırılan bir eser varsa 1000 eser hala toprak alında
kimin umrunda
ben söyliyim , avrupalı bir arkeolok gelip, kazmak isterse , oooo oluyoruz
kazmak istemezse, at çöpe , kır yada maloz yap, bina yapçam oraya,
tarihi eserin kazmasıda , taşıması da maaliyetli
insan ev yapçam diyor, bakıyor eser var, ya denize atıyor ya kırıyor, çöpe möpe
ama tarihi eserler umrumuzda
biiiiiipppp umrumuzda
eğer umrumuzdaysa kimse niye umursamıyor yerli arkeolokları
adamlar aç, maaşsız çalışıyor ve genelde h ödenek almıyor, kimin umrunda !!! hemen hemen kimsenin
kusura bakmayın ama bu biraz ikiyüzlülük
gerçekten tarihe, ülkeye, vatana değer veriyorsanız bunu koruyan, çıkaran arkeolokların durumunu halk biraz irdelesin
ama kimsenin umrunda değil, yabancılar avrupa kültürünün temelleri anadoludada olduğu için çalışıyor
bizde o yüzden gaza geliyoruz, yoksa halkın umrunda değil
bir eser değerliyse british museum da , yada diğer avrupa müzelerinde olduğu için önemli
bizde olduğu için değil, avrupa önem vermese boşa para, israf der, üzerine bile konuşmayız.
şimdi kim haklı, kim haksız, eserlerle gerçekten kim ilgileniyor, hangi halk ve millet
doğru olandan ben de artık o kadar emin değilim
hep mağdur edebiyatı görüyorum insanlarda ama madalyonun öbür yüzünde şu var,
kaçırılan bir eser yada anlaşmalar ile götürülen, götürülmeden önce bizim insanımıza göre değersiz
nereden mi biliyoruz, müze gezen yok, gezenler çok az veya foto çekinip çıkıyor
okuyan, destekleyen az.
halkın umrunda değil
bir eser değerliyse bu batılılar değerli dediği için değerli bizde
eser gidene kadar kimse yüzüne bakmaz, eser gidince vay efendim
siz, eserleri değil, batının verdiği değeri istiyorsunuz
nereden mi biliyorum, kaçırılan bir eser varsa 1000 eser hala toprak alında
kimin umrunda
ben söyliyim , avrupalı bir arkeolok gelip, kazmak isterse , oooo oluyoruz
kazmak istemezse, at çöpe , kır yada maloz yap, bina yapçam oraya,
tarihi eserin kazmasıda , taşıması da maaliyetli
insan ev yapçam diyor, bakıyor eser var, ya denize atıyor ya kırıyor, çöpe möpe
ama tarihi eserler umrumuzda
biiiiiipppp umrumuzda
eğer umrumuzdaysa kimse niye umursamıyor yerli arkeolokları
adamlar aç, maaşsız çalışıyor ve genelde h ödenek almıyor, kimin umrunda !!! hemen hemen kimsenin
kusura bakmayın ama bu biraz ikiyüzlülük
gerçekten tarihe, ülkeye, vatana değer veriyorsanız bunu koruyan, çıkaran arkeolokların durumunu halk biraz irdelesin
ama kimsenin umrunda değil, yabancılar avrupa kültürünün temelleri anadoludada olduğu için çalışıyor
bizde o yüzden gaza geliyoruz, yoksa halkın umrunda değil
bir eser değerliyse british museum da , yada diğer avrupa müzelerinde olduğu için önemli
bizde olduğu için değil, avrupa önem vermese boşa para, israf der, üzerine bile konuşmayız.
şimdi kim haklı, kim haksız, eserlerle gerçekten kim ilgileniyor, hangi halk ve millet
doğru olandan ben de artık o kadar emin değilim
devamını gör...