kupa kızı ve sinek valesi
teoman'ın 2003 yılında teo isimli albümünde yayınladığı bestesi de en az metni kadar güzel olan şarkıdır:
bir iskambil falında çıkmıştık birbirimize
o güzel kupa kızıydı
sinek valesiydim bense
geceyarısı o perşembe rastladım köprü üstünde
ağlama dedim o ağladı
trabzanlardan indiğinde
saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim
senin için rüzgarda hep yağmur mu var
gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan
hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar?
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi eri ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi eri ağzımda
sırılsıklamdı soyundu vücuduma dokundu
biraz pürüzlü tenimde yaşam hücrelerimi buldu
mutluydum o uyudu sarıldım sayıklarken
tanımadığım o adları yanımda çırılçıplak
saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim
senin için rüzgarda hep yağmur mu var
gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan
hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar?
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
rüyamda gururluydum biliyordum diyordum
ınanmak lazımmiş meğer iskambil fallarına
uyandım bakakaldım hayali bir parmağın
bıraktığı yazıya pencere camının buğusuna
hoşçakal
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
erir ağzımda
erir ağzımda
bir kar tanesi erir ağzımda
erir ağzımda
erir ağzımda
bir kar tanesi ol erir ağzımda
kar tanesi ohh
kar tanesi ohh
kar tanesi ohh
kar tanesi ohh
bir iskambil falında çıkmıştık birbirimize
o güzel kupa kızıydı
sinek valesiydim bense
geceyarısı o perşembe rastladım köprü üstünde
ağlama dedim o ağladı
trabzanlardan indiğinde
saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim
senin için rüzgarda hep yağmur mu var
gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan
hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar?
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi eri ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi eri ağzımda
sırılsıklamdı soyundu vücuduma dokundu
biraz pürüzlü tenimde yaşam hücrelerimi buldu
mutluydum o uyudu sarıldım sayıklarken
tanımadığım o adları yanımda çırılçıplak
saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim
senin için rüzgarda hep yağmur mu var
gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan
hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar?
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
rüyamda gururluydum biliyordum diyordum
ınanmak lazımmiş meğer iskambil fallarına
uyandım bakakaldım hayali bir parmağın
bıraktığı yazıya pencere camının buğusuna
hoşçakal
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna
bir kar tanesi erir ağzımda
erir ağzımda
erir ağzımda
bir kar tanesi erir ağzımda
erir ağzımda
erir ağzımda
bir kar tanesi ol erir ağzımda
kar tanesi ohh
kar tanesi ohh
kar tanesi ohh
kar tanesi ohh
devamını gör...
kavanoz kapağı açmak
herkes bıçakla açma yöntemini söylemiş ancak en nihayetinde bıçak bu, şakaya gelmez dostlar.
peki bıçak yerine neyle açacağız?
1. mutfağa gidiyorsunuz ve çekmeceden bir adet sapı tercihen yassı olan tatlı kaşığı veya çay kaşığı alıyosunuz,*
ardından kullandığınız kaşığın sap kısmını inatçı kapağın cam ile arasında kalan herhangi bir kısmına dikine bir şekilde, takoz sıkıştırır gibi azıcık bir baskı ile kavanozla kapak arasına bastırıyorsunuz. vee voila! kapağınız gazı alınmış bir şekilde açmaya hazır.
2. kapağınız daha da ketum çıkarsa azıcık su kaynatıp, tas gibi bir yere kaynak suyu dökün ve açılmayan kapağı sıcak suyun bulunduğu tasa, kapağın yüzeyini tam kaplayacak ancak camla sıcak suyu çok da çok da temas ettirmeyecek şekilde batırın. kapak yeterince ısındıktan sonra durulayarak veya el havlusunu eldiven gibi kullanarak açmayı deneyin. muhtemelen sizi bu kadar yorduğu için mahçup hissedecek ve daha da yorulmanıza müsade etmeden açılacaktır.
peki bıçak yerine neyle açacağız?
1. mutfağa gidiyorsunuz ve çekmeceden bir adet sapı tercihen yassı olan tatlı kaşığı veya çay kaşığı alıyosunuz,*
ardından kullandığınız kaşığın sap kısmını inatçı kapağın cam ile arasında kalan herhangi bir kısmına dikine bir şekilde, takoz sıkıştırır gibi azıcık bir baskı ile kavanozla kapak arasına bastırıyorsunuz. vee voila! kapağınız gazı alınmış bir şekilde açmaya hazır.
2. kapağınız daha da ketum çıkarsa azıcık su kaynatıp, tas gibi bir yere kaynak suyu dökün ve açılmayan kapağı sıcak suyun bulunduğu tasa, kapağın yüzeyini tam kaplayacak ancak camla sıcak suyu çok da çok da temas ettirmeyecek şekilde batırın. kapak yeterince ısındıktan sonra durulayarak veya el havlusunu eldiven gibi kullanarak açmayı deneyin. muhtemelen sizi bu kadar yorduğu için mahçup hissedecek ve daha da yorulmanıza müsade etmeden açılacaktır.
devamını gör...
nasıl olsa yenisi çıkacak deyip yeni yıla girmemek
"keşke mümkün olsa" dedirten durum. herkes yeni yıla girse, ben eskisinde tek başıma kalsam. "siz gidin, ben sonraki yıl yetişirim" desem arkalarından el sallarken. sonra bir kahve doldurup yalnız başıma 2020'nin içinde gezinsem... kabul, güzel bir yıl değildi; ama çirkinliğinin sebebi biraz da insanlardı...
devamını gör...
ankara'nın başkentliği düşsün kampanyası
gitse yerine kim gelecek? kılıçdaroğlu mu? dediğim kampanya.
devamını gör...
her tartışmada eski defterleri açmak
kendini haklı çıkarmak için her yola başvuran insanların yaptığı bir eylemdir kanımca. amacı, karşısındakini pişman etmeye çalışıp, duygusal girdaplara sokarak gardını düşürmektedir. aslında iki taraf için de üzücü bir durum olmasına karşın, manipülatörlere çok etki etmez.
devamını gör...
erdoğan ikinci atatürk’tür
ben de ikinci lenin'im. şu ikinci fatih, öbürü de ikinci che.
perinçek yine perinçek.
perinçek yine perinçek.
devamını gör...
ziyan
hakan günday abimizin askerlikten soğutan hatta nefret ettiren son derece gerçek ve çarpıcı kitabıdır.
2009 yılında yayımlanan bu roman doğuda askerlik yapan psikolojisi bozuk bir manyağın intihar etmeyi kafasına koymasını anlatır.* tabii sonra atatürk suikast girişimi falan derken akar gider kitap elinizde erir.
350 sayfalık fazla gerçek hissettiren bir romandır.
kitapta askeriye ve doğu portresi çok iyi çizilmiş. hakan günday bol bol eleştiri yapıyor.
hem hali hazırda içinde bulunduğu sisteme, hem doğuda yaşanılan olaylara bol bol gönderme yapılıyor. cesur ve gerçek bir eser, hatta o dönem bazı kısımların kitaptan çıkarıldığı yazılmıştı. gerçek mi bilmiyorum ama son haliyle bile sert bir kitap.
hakan gündayın en iyi üç kitabından birisi bence.
kurgu olarak nefis kurgulanmış bir kitap, ilmek ilmek işlenmiş.
hakan günday sanırım askerlik yaparken yazmaya karar vermiş ve yazmış bu kitabı.
içinde fazlaca eleştiri bulunur özellikle soğuğu bu kadar içten derinden anlatması çok hoşuma gitmişti.
mutlaka ama mutlaka okunması gereken bir romandır.
hangi alıntıyı eklesem diye düşünüp duruyorum sadece alıntılardan yeni bir kitap ortaya çıkar öyle bir kitaptır. alıntılara geçmeden önce ekleyeyim.
şu anda donarak ölmek üzere olan tüm askerlerimize kucak dolusu sevgiler.
emret komutanım, demek, emret öleyim demektir. çünkü askerlik, ölmenin emredilebileceği tek meslektir. hatta emre karşı gelmenin cezasının da ölüm olabileceği tek meslektir.
doğuda kızlar kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek. o kadar çok kadın gömer ki, toprak bile artık dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir. diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. bu yüzden verimsiz ve çoraktır; buna da kadının intikamı denir.
gölgesinde uyuyakalacak kadar peşinde koştuğum bir kadını, bana göstermeyen aynalardan nefret ediyorum.
2009 yılında yayımlanan bu roman doğuda askerlik yapan psikolojisi bozuk bir manyağın intihar etmeyi kafasına koymasını anlatır.* tabii sonra atatürk suikast girişimi falan derken akar gider kitap elinizde erir.
350 sayfalık fazla gerçek hissettiren bir romandır.
kitapta askeriye ve doğu portresi çok iyi çizilmiş. hakan günday bol bol eleştiri yapıyor.
hem hali hazırda içinde bulunduğu sisteme, hem doğuda yaşanılan olaylara bol bol gönderme yapılıyor. cesur ve gerçek bir eser, hatta o dönem bazı kısımların kitaptan çıkarıldığı yazılmıştı. gerçek mi bilmiyorum ama son haliyle bile sert bir kitap.
hakan gündayın en iyi üç kitabından birisi bence.
kurgu olarak nefis kurgulanmış bir kitap, ilmek ilmek işlenmiş.
hakan günday sanırım askerlik yaparken yazmaya karar vermiş ve yazmış bu kitabı.
içinde fazlaca eleştiri bulunur özellikle soğuğu bu kadar içten derinden anlatması çok hoşuma gitmişti.
mutlaka ama mutlaka okunması gereken bir romandır.
hangi alıntıyı eklesem diye düşünüp duruyorum sadece alıntılardan yeni bir kitap ortaya çıkar öyle bir kitaptır. alıntılara geçmeden önce ekleyeyim.
şu anda donarak ölmek üzere olan tüm askerlerimize kucak dolusu sevgiler.
emret komutanım, demek, emret öleyim demektir. çünkü askerlik, ölmenin emredilebileceği tek meslektir. hatta emre karşı gelmenin cezasının da ölüm olabileceği tek meslektir.
doğuda kızlar kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek. o kadar çok kadın gömer ki, toprak bile artık dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir. diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. bu yüzden verimsiz ve çoraktır; buna da kadının intikamı denir.
gölgesinde uyuyakalacak kadar peşinde koştuğum bir kadını, bana göstermeyen aynalardan nefret ediyorum.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yetenekli olduğu konular
eğer yetenek sayılıyorsa güzel yemek yaptığım söylenir. kendimi bu konuda baya geliştirdiğimi düşünüyorum bende. çoğunu yapabiliyorum artık.
yazı yazarım, birkaç yerde yayınlamışlığım var.
bu kadar. teşekkürler. yarışmacı arkadaşlara başarılar.
yazı yazarım, birkaç yerde yayınlamışlığım var.
bu kadar. teşekkürler. yarışmacı arkadaşlara başarılar.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
bak, rüzgâr.
kahve kokusu taşıyor, yanında da bir bahçe, bir zakkum, bir ağır yaralı limon ağacı, daha bahçe nedir bilmeyen bir hanımeli, üç tane tahta sandalye, kokun karşısında ezilen bir deniz, nohut mayalı ekmek, domat, kelle peyniri, çeşme kavunu, marka tescili hiç yapılmayacak boğma rakı, iyilik, güzellik var.
az daha sonra ise yalnız bir gece, bak şu adını bilmiyorum yıldızı, bak şu ay, bak karşısı şurası, bak bahçe, hadi yatalım, hayır pencere açık kalsın, hayır kedi çıkmaz, hayır başka kedi de girmez, hayır o gecenin köründe öten horoz da ötmeyecek tembihledim, hayır ya kadın, sus sarılalım ve uyuyalım artık gecesi.
sonra yine sabah, yine bahçede hanımeli, sonra yine aynı terane, yine yoluna dökük gözlerim, sonra tek kişilik çamurdan kahve, sonra yine yok sen.
sonra.... sonra çok sıkıldım ben.
kahve kokusu taşıyor, yanında da bir bahçe, bir zakkum, bir ağır yaralı limon ağacı, daha bahçe nedir bilmeyen bir hanımeli, üç tane tahta sandalye, kokun karşısında ezilen bir deniz, nohut mayalı ekmek, domat, kelle peyniri, çeşme kavunu, marka tescili hiç yapılmayacak boğma rakı, iyilik, güzellik var.
az daha sonra ise yalnız bir gece, bak şu adını bilmiyorum yıldızı, bak şu ay, bak karşısı şurası, bak bahçe, hadi yatalım, hayır pencere açık kalsın, hayır kedi çıkmaz, hayır başka kedi de girmez, hayır o gecenin köründe öten horoz da ötmeyecek tembihledim, hayır ya kadın, sus sarılalım ve uyuyalım artık gecesi.
sonra yine sabah, yine bahçede hanımeli, sonra yine aynı terane, yine yoluna dökük gözlerim, sonra tek kişilik çamurdan kahve, sonra yine yok sen.
sonra.... sonra çok sıkıldım ben.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
we were the warriors of the north
notorious and brave
we'd never lost a fight in war
we feared not the grave
devamını gör...
dm'den fingirdeşen yazarlar
arap kulturune batmislar baslik acmasin ya, b*ktan b*ktan kelime secimleri falan. les gibi tezek kokan basliklar.
devamını gör...
hayat kalitesini artıran küçük detaylar
dolu dolu bir insanla tanışmak, onu dinlemek.
devamını gör...
hobaaa3434
çok tanımıyorum ama mahlasından dolayı ne kadar samimi olduğu aşikâr.
devamını gör...
evde örümcek görmek
evde örümcek görmekten daha kötü olan şey evdeki örümceği görememektir.
devamını gör...
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
yaşam ayak izi. (bkz: yaşarken doğal kaynaklara ne ölçüde zarar veriyoruz?)
abd: 5. avrupa: 3. çin: 0,5.
eğer dünyadaki herkes abd'de yaşayan bir insan gibi yaşasa 1 değil 5 dünya gerekiyor.
fakat dünyadaki herkes çin'de yaşayan bir insan gibi yaşasa dünyanın yarısının kaynakları yeterli oluyor.
abd: 5. avrupa: 3. çin: 0,5.
eğer dünyadaki herkes abd'de yaşayan bir insan gibi yaşasa 1 değil 5 dünya gerekiyor.
fakat dünyadaki herkes çin'de yaşayan bir insan gibi yaşasa dünyanın yarısının kaynakları yeterli oluyor.
devamını gör...
biyomimetik
biyomimetik, insanın günlük yaşamında karşılaştığı sorunları doğayı örnek alarak ya da taklit ederek çözme çabasıdır. isviçreli mühendis george, 1940'larda köpeği ile birlikte yürüyüşe çıktığında bir bitki, köpeğine ve kendi pantolonuna yapışıyor. bu bitki pantolunundan ve köpeğinden zor bir şekilde ayrılıyor. bunu fark eden george' nin aklına bir fikir geliyor ve dulavrat otundan aldığı ilham ile giyim sektüründe kullanılan yerel dilde cırt cırt diye bilinen velcro bandını keşfediyor.
devamını gör...
denizli'de çöpte bulunan atatürk posterleri
işin ilginci önderimiz öleli seneler olmuş, hala birilerinin içini kımıl kımıl rahatsız ediyor.
devamını gör...


