ordu'da bir cips reyonunun marketten kaçması
çılgınca güldüğüm başlık, ömrün uzun olsun sayın yazar.(bkz: lol)
tanım: başlarım lan sizin yapacağınız işe diyen cips reyonu.
tanım: başlarım lan sizin yapacağınız işe diyen cips reyonu.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
"bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"
devamını gör...
günaydın sözlük
pencereden disari başımı uzattım ;dün kısa da olsa hafiften yağan kara bugün de rastlar miyim dedim ama sadece soğuğu var.
ve tabi istanbulun melodisi korna sesleri, ağır aksak akan trafik, telaşlı adımlarla yürüyen insanlar ,tüm bunlar gün aydı demek oluyordu elbette.
ama içimde bir yerlerde ikna olamamisligim var.
neyse herşeye rağmen günaydın
dilerim günün aydinligi ruhlarimizi da aydınlatır
rastgele..
ve tabi istanbulun melodisi korna sesleri, ağır aksak akan trafik, telaşlı adımlarla yürüyen insanlar ,tüm bunlar gün aydı demek oluyordu elbette.
ama içimde bir yerlerde ikna olamamisligim var.
neyse herşeye rağmen günaydın
dilerim günün aydinligi ruhlarimizi da aydınlatır
rastgele..
devamını gör...
rahatsız (yazar)
allah'tan annenize acil şifalar dilerim. umarım anneniz en kısa sürede eski sağlığına kavuşur.
devamını gör...
kendine bir not bırak
istiyorum ki bana gelen kimse mutsuz dönmesin. yüreğime giren umutsuz kalmasın. karanlığımı gören ışık yok diye yoldan dönmesin. acımı bilen beni ordan vurmasın. samimiyetimi gören değerli olduğunu anlasın. sessizliğimi zayıflık sanmasın. zaten bir kere sırtımı dönersem gitmişimdir.
devamını gör...
3d vaskülerize insan kalbi
kan damarlarına ve insan hücrelerine sahip ilk üç boyut baskılı kalp.

tel aviv üniversitesi'ndeki araştırmacılar bir hastanın biyolojik maddeleri ve kendisine ait hücreleri kullanarak, dünyanın ilk üç boyutlu kalbini yaptılar.
kalbin boyutu yaklaşık olarak bir farenin kalp boyutlarıyla aynı. henüz insanlarda kullanılamıyor çünkü projenin başındaki isme göre;
"hücrelerin pompalama kabiliyeti geliştirmesi gerekiyor. şimdilik kasılabiliyorlar ancak birlikte hareket etmeleri gerekli."
bu araştırmayla beraber bir ilk olarak kan damarları, karıncıkları vs. bulunan bütün bir kalp yapılmış oldu. israil medyası bunu dünyada bir ilk olarak tanıtmıştır.

tel aviv üniversitesi'ndeki araştırmacılar bir hastanın biyolojik maddeleri ve kendisine ait hücreleri kullanarak, dünyanın ilk üç boyutlu kalbini yaptılar.
kalbin boyutu yaklaşık olarak bir farenin kalp boyutlarıyla aynı. henüz insanlarda kullanılamıyor çünkü projenin başındaki isme göre;
"hücrelerin pompalama kabiliyeti geliştirmesi gerekiyor. şimdilik kasılabiliyorlar ancak birlikte hareket etmeleri gerekli."
bu araştırmayla beraber bir ilk olarak kan damarları, karıncıkları vs. bulunan bütün bir kalp yapılmış oldu. israil medyası bunu dünyada bir ilk olarak tanıtmıştır.
devamını gör...
takipçi
pozitif ayrımcılık yaptığım kişilerdir. beni takip edenleri ben de takip ediyor, yazılarını düzenli okuyor ve elimden geldiğince beğeniyorum. iyi ki varlar.
devamını gör...
türklerin işgale fetih demesi
a1 ingilizce oğrenmeye başlayan 2 haneli ıq sahibi bir yazar hezeyanı.
istanbul ortadoks bizansın elindeyken; katolik latinler istanbula geldiğinde neler yaptığına baksınlar işte onun adı işgaldir, osmanlılar geldiğinde ne yaptıklarına baksınlar onun adı ise fetihtir.
kudüsün el değiştirmelerine bakın hz. ömer kimsenin canına ve malına dokunmaz kilisleri camiye dahi çevirmez, hatta psikopos kilisemizde namaz kılın, burasıda allah'ın evidir sözüne yönelik "ben burada namaz kılar isem benden sonra gelenler bunu işaret bilip burayı mescide çevirmeye çalışır" deyip reddetmiştir.
haçlılar şehri tekrardan ele geçirdiğinde şehri ve camileri yakıp yıktılar, yağma ve talan ettiler. işte bunun adı işgaldir.
selahaddin eyyubi şehri tekrardan aldığında önceden zulmetmiş hristiyanlar yaptıklarının başına geleceği endişesi ile tir tir titriyordu ama peygamberinin dediği gibi; bugün kınama yoktur malınız ve canınız benim emniyetimdedir dedi ve kıllarına dahi dokunmadı bunun adı ise fetihtir.
mekke 10 bin müslümanca neredeyse hiç silah kullanılmadan müslümanların eline geçti ve inanmayanların hepsi affedildi isyan etmeyenlerin kılına dokunulmadı bunun adı fetihtir.
kelime manalarına gelirsek fetih feth kökünden gelir buda çözünme manasındadır. küfrün direncinin kırılması ve çözülmenin başlaması hasebi ile bazı topraklar ele geçirildiğinde fetih ile nitelendirilir.
işgal görmek isteyen varsa moğollara ve ingilizlere vede bütün sömürgecilere baksın.
fetih görmek isteyen varsa başta islam devletine, selçukilere, osmanlılara, büyük iskenderlere baksın.
yabancı kaynak kontrol edenler ise fethin aynı manada yabancı bir karşılığının olmadığını anlasın.
nedenmi yabancı karşılığı yok? onlar işgalden başka toprağın nasıl zapt edildiğini bilmez. bundan dolayı bu anlamda bir kelime tayinine girişmezler.
istanbul ortadoks bizansın elindeyken; katolik latinler istanbula geldiğinde neler yaptığına baksınlar işte onun adı işgaldir, osmanlılar geldiğinde ne yaptıklarına baksınlar onun adı ise fetihtir.
kudüsün el değiştirmelerine bakın hz. ömer kimsenin canına ve malına dokunmaz kilisleri camiye dahi çevirmez, hatta psikopos kilisemizde namaz kılın, burasıda allah'ın evidir sözüne yönelik "ben burada namaz kılar isem benden sonra gelenler bunu işaret bilip burayı mescide çevirmeye çalışır" deyip reddetmiştir.
haçlılar şehri tekrardan ele geçirdiğinde şehri ve camileri yakıp yıktılar, yağma ve talan ettiler. işte bunun adı işgaldir.
selahaddin eyyubi şehri tekrardan aldığında önceden zulmetmiş hristiyanlar yaptıklarının başına geleceği endişesi ile tir tir titriyordu ama peygamberinin dediği gibi; bugün kınama yoktur malınız ve canınız benim emniyetimdedir dedi ve kıllarına dahi dokunmadı bunun adı ise fetihtir.
mekke 10 bin müslümanca neredeyse hiç silah kullanılmadan müslümanların eline geçti ve inanmayanların hepsi affedildi isyan etmeyenlerin kılına dokunulmadı bunun adı fetihtir.
kelime manalarına gelirsek fetih feth kökünden gelir buda çözünme manasındadır. küfrün direncinin kırılması ve çözülmenin başlaması hasebi ile bazı topraklar ele geçirildiğinde fetih ile nitelendirilir.
işgal görmek isteyen varsa moğollara ve ingilizlere vede bütün sömürgecilere baksın.
fetih görmek isteyen varsa başta islam devletine, selçukilere, osmanlılara, büyük iskenderlere baksın.
yabancı kaynak kontrol edenler ise fethin aynı manada yabancı bir karşılığının olmadığını anlasın.
nedenmi yabancı karşılığı yok? onlar işgalden başka toprağın nasıl zapt edildiğini bilmez. bundan dolayı bu anlamda bir kelime tayinine girişmezler.
devamını gör...
türkiye’ye gelmesi beklenen radyoaktif toz taşınımı
yeterince radyoaktif özellikli insanlar vardı zaten enerjimizi sömüren, belki bağışıklık kazanmışızdır diye temenni ettiğim durumdur. yasak olduğu halde dışarıda dolaşan insanların umursamayacağı durumdur. insanlar sıkılmış heyecan arıyorlardı bir değişiklik olur onlar için belki...
devamını gör...
baba
bir kız çocuğunun hayattaki en büyük şansı iyi bir babadır.
devamını gör...
insanı rahatlatan şeyler
mutsuz hissettiğin bir günde yorucu bir kardiyo yapıp ardından duş almak.
dram filmi/dizisi izleyip hüngür hüngür ağlayıp sonra temiz hava almak ve ardından cilt bakımı yapmak.
ikisi de beni oldukça rahatlatır, canımı sıkan odak noktasını değiştirir.
dram filmi/dizisi izleyip hüngür hüngür ağlayıp sonra temiz hava almak ve ardından cilt bakımı yapmak.
ikisi de beni oldukça rahatlatır, canımı sıkan odak noktasını değiştirir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
sevmek… altı harflik bir fiilin içine türlü türlü haller sığdırabilmenin heyecanı oluşuyor. sonra durup düşünüyorsun. neyi ne kadar sevmek gerek, sevmenin karşılığı var mı, olmalı mı, geçici mi yoksa kalıcı mı?..
çok düşünmek bazı şeylerin anlamını kaybettiriyor.
yaşamak istiyorsun, sonuna kadar. yaşadıkça seviyorsun, sevdikçe yaşıyorsun. ama hiçbir zaman karşındakinin seni ne kadar sevdiğini bilemiyorsun.
bir çiçeğe sevgi beslenmişse o çiçeğin çiçeklenmesine sebep oluyorsun. yeşil yaprakların arasından renkli bir görüntü…
bir hayvana sevgi beslenmişse o bir çift gözdeki masumluk; hareketlerine yansıyor, uysallaşıyor, aldığı enerjiyi kat kat veriyor.
bir kitaba sevgi beslenmişse sürüklüyor, okutuyor, insanı içine alıyor. gidilmek istenen farklı dünyalara kapıları açıyor. hiçbir beklentisi olmadan yaraları sarıyor.
peki insan? bir insana duyulan sevgi ne yapıyor? nasıl hissettiriyor? saydıklarım arasında en karmaşık olan sevgi türü. bilemiyorsun. tüm duyguları aynı anda yaşıyorsun. emin olmak, emek istiyor. o yüzden sevgi emekti demek. karşılıklı bir emek…
bir insanı sonsuza kadar sevecek enerjim olmasına rağmen emek kısmında ucundan bir kayaya asılmış, yalnız bırakılmış bir şal gibi hissediyorum. ufacık bir esintiyle nereye uçacağı belli olmayan bir serüven…
emin olunacak, son noktasına kadar emek verilecek, birbirini çiçeklendirecek, sonu mutlu bitecek nice sevgiler yaşamayı diliyorum; kendime, gönlüme yakışana, size ve gönlünüze yakışana.
sevdiğimiz ruhların karşımıza çıkması dileğiyle…
çok düşünmek bazı şeylerin anlamını kaybettiriyor.
yaşamak istiyorsun, sonuna kadar. yaşadıkça seviyorsun, sevdikçe yaşıyorsun. ama hiçbir zaman karşındakinin seni ne kadar sevdiğini bilemiyorsun.
bir çiçeğe sevgi beslenmişse o çiçeğin çiçeklenmesine sebep oluyorsun. yeşil yaprakların arasından renkli bir görüntü…
bir hayvana sevgi beslenmişse o bir çift gözdeki masumluk; hareketlerine yansıyor, uysallaşıyor, aldığı enerjiyi kat kat veriyor.
bir kitaba sevgi beslenmişse sürüklüyor, okutuyor, insanı içine alıyor. gidilmek istenen farklı dünyalara kapıları açıyor. hiçbir beklentisi olmadan yaraları sarıyor.
peki insan? bir insana duyulan sevgi ne yapıyor? nasıl hissettiriyor? saydıklarım arasında en karmaşık olan sevgi türü. bilemiyorsun. tüm duyguları aynı anda yaşıyorsun. emin olmak, emek istiyor. o yüzden sevgi emekti demek. karşılıklı bir emek…
bir insanı sonsuza kadar sevecek enerjim olmasına rağmen emek kısmında ucundan bir kayaya asılmış, yalnız bırakılmış bir şal gibi hissediyorum. ufacık bir esintiyle nereye uçacağı belli olmayan bir serüven…
emin olunacak, son noktasına kadar emek verilecek, birbirini çiçeklendirecek, sonu mutlu bitecek nice sevgiler yaşamayı diliyorum; kendime, gönlüme yakışana, size ve gönlünüze yakışana.
sevdiğimiz ruhların karşımıza çıkması dileğiyle…
devamını gör...
şehreküstü
bursa'da bir semt. baya baya ''şehre küstü'' anlamına gelir. osmanlı döneminde, şehre yeni eklemlenen mahallelere şehre küstü denirmiş. bu semt de zamane bursa'sının yeni yerleşim yeriymiş.
osman gazi heykelinden kent meydanı avm'ye kadar uzanan çift şeritli bir bulvarı vardır. bunun yanı sıra koza han, pirinç han, ipek han gibi önemli anıtsal yapıları barındırır.
osman gazi heykelinden kent meydanı avm'ye kadar uzanan çift şeritli bir bulvarı vardır. bunun yanı sıra koza han, pirinç han, ipek han gibi önemli anıtsal yapıları barındırır.
devamını gör...
nezih uzel
1938 mudanya doğumlu gazeteci, yazar, tekke musikisi icracısı. galatasaray lisesi'nden mezun olmuştur. tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra evlerde devam eden tekke musikisi icralarına iştirak etmiş ve altın değerinde kayıtlar yapmıştır. cumhuriyet dönemi istanbul dinî hayatını en iyi bilenlerdendir. yönetim şekli değişmiştir fakat insanlar aynı benlikleriyle hayatını sürdürmüşlerdir ve özellikle istanbul için söylersek şahsî meclisler devam edegelmiştir. işte buralarda çokça bulunmuş bir kişi olması sebebiyle o muhiti derinlemesine tahlil etme şansına sahip olmuştur. kendi deyimiyle osmanlı -bakiyelerinin vefat etmesiyle- 1980de gerçekten bitmiştir. bugün, kemal tahir romanlarından fırlamış köylü dindarlığın ortalığı talan ettiği memlekette şehirli dindarlığın ne idüğünü kendisinin konuşmalarına, kayıtlarına bakarak anlayabiliriz. ayrıca bektaşi nefeslerini seslendirdiği kayıtları nefistir.
bunların yanında yine bir mecliste tesadüfen tanıştığı işgal dönemi ingiliz yüzbaşısı benneth ile ilgili bir kitap yazmıştır. bu benneth de epey ilgi çekici bir kişidir. işgal yıllarında galata mevlevihanesinde sema icralarına katılmış, orada gürciyev ile tanışmış, onun öğrencisi olmuş, mistikliğe meyletmiş hatta amerikada kendi ekolünü dahi oluşturmuştur. (ne kadar tuhaf hayatlar var.)
nezih uzel, 2012 yılında rah-ı hakka güzeran olmuştur, hak rahmet eyliye.
bunların yanında yine bir mecliste tesadüfen tanıştığı işgal dönemi ingiliz yüzbaşısı benneth ile ilgili bir kitap yazmıştır. bu benneth de epey ilgi çekici bir kişidir. işgal yıllarında galata mevlevihanesinde sema icralarına katılmış, orada gürciyev ile tanışmış, onun öğrencisi olmuş, mistikliğe meyletmiş hatta amerikada kendi ekolünü dahi oluşturmuştur. (ne kadar tuhaf hayatlar var.)
nezih uzel, 2012 yılında rah-ı hakka güzeran olmuştur, hak rahmet eyliye.
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
devamını gör...
rahatsız’ın enfes ukdeleri
öyle güzel şeyler yazmışsınız ki ilk iki entryden sonra utancımdan sözlüğü kapatıp kaçma isteği hasıl oldu ben de.
teşekkür ederim, güzel bakan güzel görürmüş benimle ilgili değil yani sizin güzelliğiniz.
teşekkür ederim, güzel bakan güzel görürmüş benimle ilgili değil yani sizin güzelliğiniz.
devamını gör...
çocukların masum olmaması
bazı araştırma ve deney sonuçlarına bakıldığında da ortaya çıkan gerçek. bebekler bir noktaya kadar adil ve iyiden yana ama duruma göre bir parça çıkarcı ve kendinden olmayana bir parça da düşman olarak doğar.
--- alıntı ---
wesley, iki köpek yavrusu kukla da aynı uzaklıktan gösterildiğinde, kendi tercih ettiği yavruya uzanarak “iyi köpek yavrusu”nu seçti. tıpkı yaşıtlarının %75’inin yaptığı gibi! bu da bize gösteriyor ki 5–7 aylık bebekler “iyi” ve “kötü” davranış arasındaki farkı ayırt edebiliyorlar.
...
kaplan bir topla oynuyor ve oyun olsun diye topu kırmızı tavşana atıyor. kırmızı tavşan da topu kaplana geri atıyor ve onunla güzelce oynuyor (“iyi davranış”). ancak, kaplan topu yeşil tavşana attığında, tavşan topu alıp hızla kaçıyor (“kötü davranış”). sonrasında araştırmacılar bebeklere ilkinin devamı olan başka bir sahne gösteriyorlar. bu sahnede, önceki sahnede topu çalan yeşil gömlekli tavşan, birkaç oyuncak almak için bir kutuyu açmaya çalışıyor; ama açamıyor (tıpkı bu makalemizde anlatılan önceki deneydeki gibi). bu sefer, ilave edilen kuklalar var: mavi gömlekli bir köpek yavrusu kukla ve sarı gömlekli bir diğer köpek yavrusu kukla. sarılı kukla, “top hırsızı”nın kutuyu açmasına yardım ediyor ve mavili kukla kutunun kapağını çarparak kapatıyor. yardım edilen ya da cezalandırılan kuklanın doğası gereği “kötü” olup olmaması, bebeklerin tercihini değiştirir mi? cevap, bir kez daha, evet! bu sefer, önceki deneyin aksine, bebekler cezayı tercih etti. test edilen bebeklerin %87’si, top hırsızını cezalandıran mavi gömlekli kuklayı seçti.
...
bu fikri test etmek için wynn ve bloom’un ekipleri ilk önce bebeklerden graham crackers ve cheerios (farklı görünümlerde bisküviler ve yiyecekler) arasında seçim yapmalarını istedi. daha sonra araştırmacılar, bebeklere (örneğin cheerios‘u seçenlere) içinde bir turuncu ve bir gri kedi olan kukla gösterisi izlettiler. gösterinin ilk bölümünde turuncu kedi, bebekle aynı yiyecek seçimini yaptı (cheerios). ikinci bölümde ise, gri kedi diğer seçeneği (graham crackers) seçti. en sonunda bebeklere hangi kuklayı daha çok sevdikleri soruldu. bebeklerin büyük çoğunluğu kendi seçtikleri marka ile aynı seçimi yapan kuklayı tercih etti. bu deney bebeklerin “kendiyle benzer olan”a eğilimi olduklarını gösteriyor.
...
tam da bu sebeple wynn ve bloom bir sonraki aşamaya geçtiler: bebeklerimizin kendiyle benzer olana pozitif duyguları var. peki, kendinden farklı olana (ya da “diğerlerine”) karşı negatif duyguları var mı? deneyin bir sonraki aşamasında araştırmacılar bebeklere, kendinden farklı bisküvi markasını seçen kukla kedinin (gri) bir oyuncak kutusunu açmakta zorlandığı bir gösteri izlettiler. sonra iki kukla daha gösteriye eklendi: sarı gömlekli ve mavi gömlekli kedi. ilki, gri kediye oyuncak kutusunu açmasında yardım ederken diğeri, engel oldu. bebeklerden tekrar seçim yapmaları istendiğinde, araştırmacılar bebeklerin %87’sinin gri kediye engel olan kuklayı seçtiklerini gösterdi! bloom, wynn’in bu sonucunda, insan yavrularının kendinden olmayanı cezalandırma eğilimi olduğunu açıklıyor.
...
sonuçlar dudak uçuklatan cinstendi. denekler daha küçük yaşlardayken (örneğin 6 -7 yaşlarındayken), her zaman rakiplerinin biraz almasına (genellikle kendilerinden daha az olduğu durumlardan bahsediyoruz) izin vermeleri kendilerinin de daha çok jeton alacakları anlamına gelse bile, (odada bulunmayan) rakiplerinin hiç jeton almadığı durumları tercih ettiler. bir diğer deyişle, karşı tarafa jeton vermemek adına kendileri de daha az jeton almayı göze aldılar!
...
evrimagaci .org'dan alıntıdır. yazının tamamı için link
--- alıntı ---
--- alıntı ---
wesley, iki köpek yavrusu kukla da aynı uzaklıktan gösterildiğinde, kendi tercih ettiği yavruya uzanarak “iyi köpek yavrusu”nu seçti. tıpkı yaşıtlarının %75’inin yaptığı gibi! bu da bize gösteriyor ki 5–7 aylık bebekler “iyi” ve “kötü” davranış arasındaki farkı ayırt edebiliyorlar.
...
kaplan bir topla oynuyor ve oyun olsun diye topu kırmızı tavşana atıyor. kırmızı tavşan da topu kaplana geri atıyor ve onunla güzelce oynuyor (“iyi davranış”). ancak, kaplan topu yeşil tavşana attığında, tavşan topu alıp hızla kaçıyor (“kötü davranış”). sonrasında araştırmacılar bebeklere ilkinin devamı olan başka bir sahne gösteriyorlar. bu sahnede, önceki sahnede topu çalan yeşil gömlekli tavşan, birkaç oyuncak almak için bir kutuyu açmaya çalışıyor; ama açamıyor (tıpkı bu makalemizde anlatılan önceki deneydeki gibi). bu sefer, ilave edilen kuklalar var: mavi gömlekli bir köpek yavrusu kukla ve sarı gömlekli bir diğer köpek yavrusu kukla. sarılı kukla, “top hırsızı”nın kutuyu açmasına yardım ediyor ve mavili kukla kutunun kapağını çarparak kapatıyor. yardım edilen ya da cezalandırılan kuklanın doğası gereği “kötü” olup olmaması, bebeklerin tercihini değiştirir mi? cevap, bir kez daha, evet! bu sefer, önceki deneyin aksine, bebekler cezayı tercih etti. test edilen bebeklerin %87’si, top hırsızını cezalandıran mavi gömlekli kuklayı seçti.
...
bu fikri test etmek için wynn ve bloom’un ekipleri ilk önce bebeklerden graham crackers ve cheerios (farklı görünümlerde bisküviler ve yiyecekler) arasında seçim yapmalarını istedi. daha sonra araştırmacılar, bebeklere (örneğin cheerios‘u seçenlere) içinde bir turuncu ve bir gri kedi olan kukla gösterisi izlettiler. gösterinin ilk bölümünde turuncu kedi, bebekle aynı yiyecek seçimini yaptı (cheerios). ikinci bölümde ise, gri kedi diğer seçeneği (graham crackers) seçti. en sonunda bebeklere hangi kuklayı daha çok sevdikleri soruldu. bebeklerin büyük çoğunluğu kendi seçtikleri marka ile aynı seçimi yapan kuklayı tercih etti. bu deney bebeklerin “kendiyle benzer olan”a eğilimi olduklarını gösteriyor.
...
tam da bu sebeple wynn ve bloom bir sonraki aşamaya geçtiler: bebeklerimizin kendiyle benzer olana pozitif duyguları var. peki, kendinden farklı olana (ya da “diğerlerine”) karşı negatif duyguları var mı? deneyin bir sonraki aşamasında araştırmacılar bebeklere, kendinden farklı bisküvi markasını seçen kukla kedinin (gri) bir oyuncak kutusunu açmakta zorlandığı bir gösteri izlettiler. sonra iki kukla daha gösteriye eklendi: sarı gömlekli ve mavi gömlekli kedi. ilki, gri kediye oyuncak kutusunu açmasında yardım ederken diğeri, engel oldu. bebeklerden tekrar seçim yapmaları istendiğinde, araştırmacılar bebeklerin %87’sinin gri kediye engel olan kuklayı seçtiklerini gösterdi! bloom, wynn’in bu sonucunda, insan yavrularının kendinden olmayanı cezalandırma eğilimi olduğunu açıklıyor.
...
sonuçlar dudak uçuklatan cinstendi. denekler daha küçük yaşlardayken (örneğin 6 -7 yaşlarındayken), her zaman rakiplerinin biraz almasına (genellikle kendilerinden daha az olduğu durumlardan bahsediyoruz) izin vermeleri kendilerinin de daha çok jeton alacakları anlamına gelse bile, (odada bulunmayan) rakiplerinin hiç jeton almadığı durumları tercih ettiler. bir diğer deyişle, karşı tarafa jeton vermemek adına kendileri de daha az jeton almayı göze aldılar!
...
evrimagaci .org'dan alıntıdır. yazının tamamı için link
--- alıntı ---
devamını gör...
şu kanlı zalimin ettiği işler
hınzır paşa iti, pir sultan abdal'ı toprak kaleye hapsetmişti. ve mutlak son darağacı olacaktı. ancak padişah iti hınzır, sadece darağacıyla yetinmek istemez. pir sultan abdal'ı halkın içinden geçirerek ve halkın pîr'i taşlamasını emrederek daha da acı çekmesini sağlamak ister. tabi halk can* korkusuyla taşlar ha taşlar. fakat atılan taşların hiçbiri pîr'e değmez. ancak rivayete göre pir'in musahibi* ali baba da oradadır. hınzır itinin korkusundan dolayı taş atmak maksadıyla eli gider fakat aklı almaz bu işi. o da taş yerine gül atar musahibi pir sultan abdal'a. evet bu pîri çok derinden yareler.. ve pîr'in dilinden şu satırlar dökülür.. "şu illerin* taşı hiç bana değmez, ille dostun bir tek gülü yareler beni.. "
bugün ve yarın bu türkü ve daha niceleri yankılansın.. gün matemdir. temmuz sıcağında, ateşe semah duranların günüdür.. ruhları şad olsun. aziz hatıralarına saygıyla..
bugün ve yarın bu türkü ve daha niceleri yankılansın.. gün matemdir. temmuz sıcağında, ateşe semah duranların günüdür.. ruhları şad olsun. aziz hatıralarına saygıyla..
devamını gör...
karamazov kardeşler
fyodor mixayloviç dostoyevski'nin kendi yaşamından kırıntılar bulunan kitaptır. okumadan evvel dostoyevski'nin hayatını araştırmanızı öneririm, aksi takdirde tam olarak kitaba dahil olamazsınız.
fyodor pavloviç, dostoyevski'nin babasıdır. (adama kendi ismini vermiş. belki de "onu kötülüyorum ama benim de ondan farkım yok" demek istemiş olabilir) babasını hiç sevmemiş, hatta ölmesini bile istemiş dostoyevski, bu nefretini karamazov çocuklarında göstermiş. dört çocuk da babalarından nefret eder ve kabul etmeseler de babalarının ölümünü isterler.
kim bu kardeşler?
dmitri. dostoyevski'nin umursamaz, aklı havada, babasına benzeyen tarafı. bir zamanlar orduda görev yapmış ve dmitri de onun gibi askerdi.
ıvan. kardeşlerin en zekisi diyebiliriz. dini inancı yok, entelektüel, başarılı, içe kapanık ve pek konuşmayan birisi. her şeyi dert eden, karamsar, insanlıktan umudunu itirmiş halini bu karakterle ortaya koymuş yazarımız.
aleksey. en tatlış kardeş. zosima ile olan konuşmaları, koyla ile arkadaşlığı... dostoyevski'nin herkesin bildiği katı ortodoks kişiliğini alyoşa karakterinde görebiliriz. ama çoğu kişinin bildiğinin aksine, dostoyevski dini inançlı biri değildi. hep çelişkiler yaşamış. bu çelişkilere ivanla aleksey'in konuşmalarında yer vermiş.
semerdyakov. bu çocuğu çözemedim. içlerinden en yakın hissettiğim kardeş buydu ama ne yaşıyor anlamıyoruz. toplumda kabul edilmemişliğini döktüğü karakter mi acaba semerdyakov?
okumadan ölmeyin. tuğla gibi ama çabuk biter, ne olduğunu anlayamazsınız.
dostoyevski'nin son və en iyi eseri. (ne kadar iyi olsa da suç ve ceza'nın yeri başkadır)
fyodor pavloviç, dostoyevski'nin babasıdır. (adama kendi ismini vermiş. belki de "onu kötülüyorum ama benim de ondan farkım yok" demek istemiş olabilir) babasını hiç sevmemiş, hatta ölmesini bile istemiş dostoyevski, bu nefretini karamazov çocuklarında göstermiş. dört çocuk da babalarından nefret eder ve kabul etmeseler de babalarının ölümünü isterler.
kim bu kardeşler?
dmitri. dostoyevski'nin umursamaz, aklı havada, babasına benzeyen tarafı. bir zamanlar orduda görev yapmış ve dmitri de onun gibi askerdi.
ıvan. kardeşlerin en zekisi diyebiliriz. dini inancı yok, entelektüel, başarılı, içe kapanık ve pek konuşmayan birisi. her şeyi dert eden, karamsar, insanlıktan umudunu itirmiş halini bu karakterle ortaya koymuş yazarımız.
aleksey. en tatlış kardeş. zosima ile olan konuşmaları, koyla ile arkadaşlığı... dostoyevski'nin herkesin bildiği katı ortodoks kişiliğini alyoşa karakterinde görebiliriz. ama çoğu kişinin bildiğinin aksine, dostoyevski dini inançlı biri değildi. hep çelişkiler yaşamış. bu çelişkilere ivanla aleksey'in konuşmalarında yer vermiş.
semerdyakov. bu çocuğu çözemedim. içlerinden en yakın hissettiğim kardeş buydu ama ne yaşıyor anlamıyoruz. toplumda kabul edilmemişliğini döktüğü karakter mi acaba semerdyakov?
okumadan ölmeyin. tuğla gibi ama çabuk biter, ne olduğunu anlayamazsınız.
dostoyevski'nin son və en iyi eseri. (ne kadar iyi olsa da suç ve ceza'nın yeri başkadır)
devamını gör...
