anlam verilemeyen insan davranışları
sürekli küsen ilgi budalaları. arkadaşına küsen, sevgilisine küsen hatta mahallenin bakkalına küsenini bile gördü bu gözler. hep pisicik pisicik modundalar hep “şen ne minnoşsun” densinciler. bunlarada tahammülüm yok bunlarda ölsün. of...
devamını gör...
meja (yazar)
nickini görmüşken ben de yazmak istedim.evet sözlükte kesinlikle bir ağırlığı var. yazdıklarında olgunluk ve tutarlılık söz konusu. böyle yazarların olması sözlüğün kalitesini arttırıyor. sözelci olduğum için yazılanları bazen anlamamış olabiliyorum ama anladıklarımı mutlaka beğenirim. takip ettiğim belli bir çizgide olan bilgi küpü yazarımız. buradaki varlığın bizi mutlu ediyor.
devamını gör...
bisiklet yolunda yürüyen insan
bunların bir de kornaya bastığında, bir hışımla dönüp suratına ters ters bakanları yok mu şeytan diyor çarp bisikletle ama tabi ki şeytana uymuyoruz ve “ pardon” diyip gülümseyerek geçiyoruz çünkü biz insanız ve kurallara uyarız.
devamını gör...
çift olarak birbiriyle uyumlu olabilecek meslek grupları
mimar - inşaat mühendisi.
devamını gör...
sayenizde
ercan saatçi'nin elinden çıkmış olmasına şaşırdığım efsane bir şarkıdır.
ne seveni ne de gideni
hepsinden vazgeçtim
aşklarım dillere düştü sayenizde
e buymuş aşk bestesi dedikleri
ne dünyayı yakarım ne de kırarım kadehleri
sevgiye inanmaz oldum sayenizde
tükenmiş delikanlı aşk dedikleri
ne gülerim ne de kızarım ne de arkasından ağlarım
yüreğim aşklara küstü sayenizde
e bıktım artık fahişe gönüllerden
ne okyanuslar kadar derin ne de gökyüzü kadar sakin
fikirler altüst oldu sayenizde
korktum artık çarkların dönüşünden
offf allahım offf
nedendir hep zorda sana gelişim
offf allahım offf
ofları tekerledim sayenizde
sevgiyi tükettim sayenizde
kendimi kaybettim sayenizde
nayraninininam sayenizde
ne seveni ne de gideni
hepsinden vazgeçtim
aşklarım dillere düştü sayenizde
e buymuş aşk bestesi dedikleri
ne dünyayı yakarım ne de kırarım kadehleri
sevgiye inanmaz oldum sayenizde
tükenmiş delikanlı aşk dedikleri
ne gülerim ne de kızarım ne de arkasından ağlarım
yüreğim aşklara küstü sayenizde
e bıktım artık fahişe gönüllerden
ne okyanuslar kadar derin ne de gökyüzü kadar sakin
fikirler altüst oldu sayenizde
korktum artık çarkların dönüşünden
offf allahım offf
nedendir hep zorda sana gelişim
offf allahım offf
ofları tekerledim sayenizde
sevgiyi tükettim sayenizde
kendimi kaybettim sayenizde
nayraninininam sayenizde
devamını gör...
kitap okumayan insan
ona sorsan, " kitap okumuyorum ama eksikliğini de hissetmiyorum" der.
e biz hissediyoruz.
e biz hissediyoruz.
devamını gör...
18 mayıs 2021 ziraat türkiye kupası finali
duble kupa geldi oh mis. 2 kupayı alana 3. kupayı yanında versinler uğraştırmasınlar bizi.
zaten süper kupa, şampiyonla türkiye kupası sahibi arasında oynanmıyor mu? kendi kendimize maç mı yapacağız? *
maç öncesi beşiktaş otobüsüne taşlarla saldıran göztepeli holiganlar için de kaldırıyoruz bu kupayı.
açın gözlerinizi bakmayın şaşı alayınız gelse yıkamaz şanlı beşiktaşı!
zaten süper kupa, şampiyonla türkiye kupası sahibi arasında oynanmıyor mu? kendi kendimize maç mı yapacağız? *
maç öncesi beşiktaş otobüsüne taşlarla saldıran göztepeli holiganlar için de kaldırıyoruz bu kupayı.
açın gözlerinizi bakmayın şaşı alayınız gelse yıkamaz şanlı beşiktaşı!
devamını gör...
kadın yazarların takipçi sayısının çok olması
benim niye az, ben kadın değil miyim sözlük!
devamını gör...
found footage
--- alıntı ---
kurgusal bir filmin tamamının ya da önemli bir bölümünün film ya da video kayıtlarıymış gibi sunulduğu film türüdür. türkçesi; buluntudur.
--- alıntı ---
kaynak için
kurgusal bir filmin tamamının ya da önemli bir bölümünün film ya da video kayıtlarıymış gibi sunulduğu film türüdür. türkçesi; buluntudur.
--- alıntı ---
kaynak için
devamını gör...
ambulansı arayın diyen tip
ilk yardım müdahalesinde bulunan kişi olması muhtemeldir.
ilk yardım eğitimimiz sırasında hocamız alana girdiğiniz an hemen iş bölümü yapın ve yaralılara müdahale edin demişti.
ilk sözleyeceğiniz cümle 'sen sarı tişörtlü-kırmızı çantalı vsvs kişiyi diğerlerinden ayıran özelliği olan bir eşyasını vurgulayarak o kişiye ambulansı ara' şeklinde olacak derdi.
sonra 'can güvenliğinizi tehlikeye atacak bir durum var mı onu kontrol edin. insanları uzaklaştırın. çok fazla yaralı varsa yapılacak küçük müdahalelerde çevreden yardım alın' derdi.
beş sene oldu bu eğitimi alalı fakat sen sarı tişörtlü 112'yi ara cümlesi ve söyleme şekli hala kulağımda.
mükemmel bir eğitmen ve ilk yardım uzmanıydi. aynı zamanda gönüllü itfaiyeciydi. hatta bir eğitimde denk gelmiş güzel bir muhabbete girişmiştik. gönüllü itfaiyecilik eğitimleri dönem dönem tekrar ediyor ya da yeni eğitimler ekleniyor umarım tekrar karşılaşır ve çay muhabbetlerimize devam ederiz.
ilk yardım eğitimimiz sırasında hocamız alana girdiğiniz an hemen iş bölümü yapın ve yaralılara müdahale edin demişti.
ilk sözleyeceğiniz cümle 'sen sarı tişörtlü-kırmızı çantalı vsvs kişiyi diğerlerinden ayıran özelliği olan bir eşyasını vurgulayarak o kişiye ambulansı ara' şeklinde olacak derdi.
sonra 'can güvenliğinizi tehlikeye atacak bir durum var mı onu kontrol edin. insanları uzaklaştırın. çok fazla yaralı varsa yapılacak küçük müdahalelerde çevreden yardım alın' derdi.
beş sene oldu bu eğitimi alalı fakat sen sarı tişörtlü 112'yi ara cümlesi ve söyleme şekli hala kulağımda.
mükemmel bir eğitmen ve ilk yardım uzmanıydi. aynı zamanda gönüllü itfaiyeciydi. hatta bir eğitimde denk gelmiş güzel bir muhabbete girişmiştik. gönüllü itfaiyecilik eğitimleri dönem dönem tekrar ediyor ya da yeni eğitimler ekleniyor umarım tekrar karşılaşır ve çay muhabbetlerimize devam ederiz.
devamını gör...
bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük
evde huzuru sağlayamamak.
onu yalnız bırakmak.
yaptığı şeylerde destek olmamak.
ona güvenmemek.
onu yalnız bırakmak.
yaptığı şeylerde destek olmamak.
ona güvenmemek.
devamını gör...
unutuş
ispanyol-amerikan edebiyatı'nın kelimelere ruh üfleyen şairi octavio paz tarafından kaleme alınmış şiir. asıl ismi olvido olan şiir, ülkü tamer tarafından dilimize unutuş olarak çevrilmiştir. karanlığa bir balçık gibi bulanmaktan gelmez bu şiirin özü, sıcak ve bir parça müstehcen bir unutuştur paz'ın dizelerinde geçen unutmak. cümleler eti dağlayan ateşten ziyade insanın teninin üzerinden akıp giden bir nefesin sıcaklığı gibidir. unutmakta bir büyü olduğunu düşünüyordu paz; yeniden doğmanın ve yenilenmenin bir parçasıydı unutmak ve bunu da dizelerine oldukça güzel yedirmiş.
ülkü tamer çevirisi ile:
cierra los ojos y a oscuras piérdete
bajo el follaje rojo de tus párpados.
(yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta
gözkapaklarının kırmızı yaprakları altında.)
húndete en esas espirales
del sonido que zumba y cae
y suena allí, remoto,
hacia el sitio del tímpano,
como una catarata ensordecida.
(gömül vızıldayan sesin
düşen sesin halkalarına
ve uzaklarda yankılan
dilsiz bir çağlayan gibi,
davulların çalındığı yerde.)
hunde tu ser a oscuras,
anégate la piel,
y más, en tus entrañas;
que te deslumbre y ciegue
el hueso, lívida centella,
y entre simas y golfos de tiniebla
abra su azul penacho al fuego fatuo.
(bırak kendini karanlığa,
kendi etine gömül,
kendi yüreğine;
kemik, o mor şimşek,
kamaştırsın gözlerini, kör etsin,
mavi göğsünü göstersin akşam ışığı
körfezler ve gölgeli koyaklar arasında.)
en esa sombra líquida del sueño
moja tu desnudez;
abandona tu forma, espuma
que no sabe quien dejó en la orilla;
piérdete en ti, infinita,
en tu infinito ser,
ser que se pierde en otro mar:
olvídate y olvídame.
(o sıvı karanlığında uykunun
ıslat çıplaklığını;
kıyıya kimbilir kimin bıraktığı
gövdeni, o köpük dantelayı unut.
sonsuz kadın, yitir kendini
kendi benliğinin sonsuzluğunda,
bir başka denizle buluşan bir deniz gibi
unut kendini, beni unut.)
en ese olvido sin edad ni fondo,
labios, besos, amor, todo renace:
las estrellas son hijas de la noche.
(dudaklar, öpüşler, aşk, her şey yeniden doğar
o ölümsüz, o yalın unutuşta:
gecenin kızlarıdır yıldızlar.)
ülkü tamer çevirisi ile:
cierra los ojos y a oscuras piérdete
bajo el follaje rojo de tus párpados.
(yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta
gözkapaklarının kırmızı yaprakları altında.)
húndete en esas espirales
del sonido que zumba y cae
y suena allí, remoto,
hacia el sitio del tímpano,
como una catarata ensordecida.
(gömül vızıldayan sesin
düşen sesin halkalarına
ve uzaklarda yankılan
dilsiz bir çağlayan gibi,
davulların çalındığı yerde.)
hunde tu ser a oscuras,
anégate la piel,
y más, en tus entrañas;
que te deslumbre y ciegue
el hueso, lívida centella,
y entre simas y golfos de tiniebla
abra su azul penacho al fuego fatuo.
(bırak kendini karanlığa,
kendi etine gömül,
kendi yüreğine;
kemik, o mor şimşek,
kamaştırsın gözlerini, kör etsin,
mavi göğsünü göstersin akşam ışığı
körfezler ve gölgeli koyaklar arasında.)
en esa sombra líquida del sueño
moja tu desnudez;
abandona tu forma, espuma
que no sabe quien dejó en la orilla;
piérdete en ti, infinita,
en tu infinito ser,
ser que se pierde en otro mar:
olvídate y olvídame.
(o sıvı karanlığında uykunun
ıslat çıplaklığını;
kıyıya kimbilir kimin bıraktığı
gövdeni, o köpük dantelayı unut.
sonsuz kadın, yitir kendini
kendi benliğinin sonsuzluğunda,
bir başka denizle buluşan bir deniz gibi
unut kendini, beni unut.)
en ese olvido sin edad ni fondo,
labios, besos, amor, todo renace:
las estrellas son hijas de la noche.
(dudaklar, öpüşler, aşk, her şey yeniden doğar
o ölümsüz, o yalın unutuşta:
gecenin kızlarıdır yıldızlar.)
devamını gör...
hiçbir listede olmayan yazarlar
küçükken oyunlara dahil edilmeyen, hep kenarda bekleyen, büyüdüklerinde de bu kaderi yaşayan canımız yazarlardır. ne olurdu bir kere de biz "tanımlarıyla ışık saçan yazar" olsaydık ha ne olurdu.
devamını gör...
hakkari'de bir mevsim
romanda istanbul'dan hakkari'nin bir köy okuluna atanan öğretmenin bir dönem boyunca yaşadıkları, hissettikleri, başından geçenler anlatılmış.
olaylar pirkanis köyünde geçmekte.
eserin kahramanı olan asker-öğretmen kendi deyimiyle bir çeşit sürgündedir.
romanda oraya yolunu kaybederek bir tekne ile geldiğini belirtiyor.
köye gelince okulun çok eski olduğunu, çocukların hiç kitabı ve defterinin olmadığını görüyor.
onlara kitap defter almak için şehre inip resmi kurumlardan yardım istese de kimse onu ciddiye almaz. orada bir süryani kitapçı ile tanışır çocuklara kitap alır.
bir gün köyde çocukları etkileyen bir salgın başlar. dilekçe yazıp bakanlığa haber verse de yollar kardan kapalı olduğundan kimse gelmez.
köyde ölümler artar ama kimse gelemez, doğunun acı gerçekleriyle tanışmış olur.
bir gün köye bir müfettiş gelir ve öğretmeni tebrik eder bu zamana kadar burada nasıl kaldın diye.
sonra okul kapanır ve oradan ayrılıp kendisini bekleyen teknesine(!) doğru gider.
eser sadece olay akışı şeklinde klasik bir roman değildir.
iç konuşma, bilinç akışı gibi teknikler kullanılır.
romanın bazı bölümleri birkaç cümleden oluşur ve kısa bir hikaye tarzındadır. bu bölümleri edgü'nün bir hikayesi gibi düşünebiliriz. karanlık bir hava hakimdir.
gizemli olaylar vardır bizi sürekli içine çeker.
edgü'nün hikayeleri zaten minimalist tarzdadir. romandaki
ferit edgü gerçek yaşamında paris ve istanbul'da yaşamış biri olarak hakkari'de gördüklerinden çok etkilenmiştir.
bu doğu izlenimleri onun eserlerine çokça yansımıştır. yazdığı 3 romanın ikisi doğuda geçmektedir. birçok öyküsü de doğu ile ilgilidir.
kimse adlı romanı da hakkari'de bir mevsim adlı romanın iç diyalog tekniğiyle yazılmış halidir aslında. daha sanatsal ve teknik açıdan ağır bir romandir.
son olarak söylemek istediğim şey edgü'nün diğer yazarlardan ayrılan en önemli özelliği dilidir.
onun eserlerinde fazla tek bir sözcük bulanamaz.
özellikle türkçe sözcükler kullanmakta da çok hassastır.
olaylar pirkanis köyünde geçmekte.
eserin kahramanı olan asker-öğretmen kendi deyimiyle bir çeşit sürgündedir.
romanda oraya yolunu kaybederek bir tekne ile geldiğini belirtiyor.
köye gelince okulun çok eski olduğunu, çocukların hiç kitabı ve defterinin olmadığını görüyor.
onlara kitap defter almak için şehre inip resmi kurumlardan yardım istese de kimse onu ciddiye almaz. orada bir süryani kitapçı ile tanışır çocuklara kitap alır.
bir gün köyde çocukları etkileyen bir salgın başlar. dilekçe yazıp bakanlığa haber verse de yollar kardan kapalı olduğundan kimse gelmez.
köyde ölümler artar ama kimse gelemez, doğunun acı gerçekleriyle tanışmış olur.
bir gün köye bir müfettiş gelir ve öğretmeni tebrik eder bu zamana kadar burada nasıl kaldın diye.
sonra okul kapanır ve oradan ayrılıp kendisini bekleyen teknesine(!) doğru gider.
eser sadece olay akışı şeklinde klasik bir roman değildir.
iç konuşma, bilinç akışı gibi teknikler kullanılır.
romanın bazı bölümleri birkaç cümleden oluşur ve kısa bir hikaye tarzındadır. bu bölümleri edgü'nün bir hikayesi gibi düşünebiliriz. karanlık bir hava hakimdir.
gizemli olaylar vardır bizi sürekli içine çeker.
edgü'nün hikayeleri zaten minimalist tarzdadir. romandaki
ferit edgü gerçek yaşamında paris ve istanbul'da yaşamış biri olarak hakkari'de gördüklerinden çok etkilenmiştir.
bu doğu izlenimleri onun eserlerine çokça yansımıştır. yazdığı 3 romanın ikisi doğuda geçmektedir. birçok öyküsü de doğu ile ilgilidir.
kimse adlı romanı da hakkari'de bir mevsim adlı romanın iç diyalog tekniğiyle yazılmış halidir aslında. daha sanatsal ve teknik açıdan ağır bir romandir.
son olarak söylemek istediğim şey edgü'nün diğer yazarlardan ayrılan en önemli özelliği dilidir.
onun eserlerinde fazla tek bir sözcük bulanamaz.
özellikle türkçe sözcükler kullanmakta da çok hassastır.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük…
ama öyle, inşaat kumuyla oynayan bir çocuğun, kumu eşelerken kedi bokuyla karşılaşması gibi kötü sürprizli bir günaydın değil elbet…
canınızın “ bi’şey “ çektiği ama ne çektiğini bilemediğiniz bir akşam, açtığınız buzdolabının içini boş boş seyrederken, gözünüze çarpan dondurma kutusunun içinden, anne yapımı ev keki çıkmış gibi sürprizli bir günaydın…
beklenmedik bi’ günaydın…
“ ona küçük sürprizler yapın “ lı bir günaydın…
ama öyle, inşaat kumuyla oynayan bir çocuğun, kumu eşelerken kedi bokuyla karşılaşması gibi kötü sürprizli bir günaydın değil elbet…
canınızın “ bi’şey “ çektiği ama ne çektiğini bilemediğiniz bir akşam, açtığınız buzdolabının içini boş boş seyrederken, gözünüze çarpan dondurma kutusunun içinden, anne yapımı ev keki çıkmış gibi sürprizli bir günaydın…
beklenmedik bi’ günaydın…
“ ona küçük sürprizler yapın “ lı bir günaydın…
devamını gör...
insan genom projesi
orjinal açılımı human genom project (hgp). 1990 yilinda baslayip 2003 yilinda sonlandirilmistir. projenin amaci insani insa eden genetigimizin cozumlenmesi ve tedavisi bulunmayan kalitsal hastaliklara tedavi olanagi saglamak. ayrica sonuclar sadece tibbi alanda degil bir cok alanda (ozellikle evrim) soru isaretleri bulunduran bilinmezlikleri cozumlemeye yardimci olmustur denilebilir.
projeye baslamadan once bilim insanlari once planlamasini yaptilar ve projeyi bir kac asamaya bolduler. oncelik her irk ve cinsten belirlenen sayica insandan kan ve sperm ornegi alindi. proje surecinde dna'larin dizilimi belirlenip haritasi cikarildi. cikan sonuca gore de 20 bin kusure yakin insan geni bulundu ki bu sonuc aslinda tahmin edilen rakamin neredeyse yarisi kadar. projeye amerika, almanya, kanada, cin, rusya, japonya gibi 18 ulke katildi. yaklasik 200 milyon dolara yakin para harcandi.
proje bir cok alanda yarar sagladi dogru. alzheimer, kanser, diyabet, parkinson gibi bir cok hastaliga etkisi oldukca olumlu ama ilerleyen zamanlarda insan turu icin kotuye kullanimi da mumkun. insan genetiginin tamamiyle cozumlenmesi, ilerleyen nesillerin genetiginin oynanmasina neden olabilir. ismarlama bebekler gelistirilebilir ki simdiden bunun orneklerini gormekteyiz. daha zeki, daha guclu, daha guzel-yakisikli nesiller elde edilebilir. bu kulaga hos gelse de bundan yararlanacaklar elbette zengin kesim. yani insanlar arasindaki sinifsal farkliliklari daha da acabilir. olmayan irk ustunlukleri gerceklesebilir mesela, kotuye kullanimi oldukca acik kisacasi. o yuzden bu projeyi destekleyen kadar karsi cikan kesim de fazla.
kaynak www.genome.gov/human-genome...
projeye baslamadan once bilim insanlari once planlamasini yaptilar ve projeyi bir kac asamaya bolduler. oncelik her irk ve cinsten belirlenen sayica insandan kan ve sperm ornegi alindi. proje surecinde dna'larin dizilimi belirlenip haritasi cikarildi. cikan sonuca gore de 20 bin kusure yakin insan geni bulundu ki bu sonuc aslinda tahmin edilen rakamin neredeyse yarisi kadar. projeye amerika, almanya, kanada, cin, rusya, japonya gibi 18 ulke katildi. yaklasik 200 milyon dolara yakin para harcandi.
proje bir cok alanda yarar sagladi dogru. alzheimer, kanser, diyabet, parkinson gibi bir cok hastaliga etkisi oldukca olumlu ama ilerleyen zamanlarda insan turu icin kotuye kullanimi da mumkun. insan genetiginin tamamiyle cozumlenmesi, ilerleyen nesillerin genetiginin oynanmasina neden olabilir. ismarlama bebekler gelistirilebilir ki simdiden bunun orneklerini gormekteyiz. daha zeki, daha guclu, daha guzel-yakisikli nesiller elde edilebilir. bu kulaga hos gelse de bundan yararlanacaklar elbette zengin kesim. yani insanlar arasindaki sinifsal farkliliklari daha da acabilir. olmayan irk ustunlukleri gerceklesebilir mesela, kotuye kullanimi oldukca acik kisacasi. o yuzden bu projeyi destekleyen kadar karsi cikan kesim de fazla.
kaynak www.genome.gov/human-genome...
devamını gör...
erkeklerin kaslarıyla övünmesi sorunsalı
ben en çok abductor pollicis brevis kasımla övünürüm mesela.
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
yapmasaydın.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ölümden döndüğü anlar
6 aylık bir bebekken çamaşır sulu temizlik kovasına düştüğüm ve yaklaşık 3 dakika kafam kovada bacaklarım yukarıda kaldığım o an.
devamını gör...
cinsellik
meme emmekten doyuma ulaşmış bir bebeğin iyice pembeleşmiş yanaklarını, yüzünde keyifli bir sırıtışla uykuya dalışını gören bir kimse, bu görüntünün yetişkin cinselliğinin prototipi olduğunu yadırgamaz.
sigmund freud
sigmund freud
devamını gör...