evde tek başına kalınca yapılacak aktivite
evde kendinle tedx konuşmanı ya da oscar ödül töreni konuşmanı yapmak.
devamını gör...
unutulmayan avrupa yakası replikleri
"allah belanı versin sertaç".
devamını gör...
kendisiyle dalga geçebilen insan
benn.
öyle ki kimsenin benimle dalga geçmesine gerek kalmaz.
kendimi gömer gömer çıkarırım.
sonrada severim.
öyle ki kimsenin benimle dalga geçmesine gerek kalmaz.
kendimi gömer gömer çıkarırım.
sonrada severim.
devamını gör...
türk gencinin ömrünü mahveden üç şey
1- eğitim
2- senelerin geçtiğini kabullenmeyip saçma şeyler dayatan üst nesil.
3- ekonomi.
2- senelerin geçtiğini kabullenmeyip saçma şeyler dayatan üst nesil.
3- ekonomi.
devamını gör...
ölmeden önce yapılacak bir şey
kitaplarımdan birinin sinemaya kazandırılmasıdır.
devamını gör...
aile ile dizi izlerken normal sözlük’ü televizyona aktarmak
... ve utanmamak...
yani onca sözlükte yazdım bir o kadar yerde görev aldım bu kadar kural ihlali, daha doğrusu ısrarlı kural ihlalini görmedim.
bakınız bu gerçekten mühim. ben ailem ile dizi izlerken veyahut herhangi bir zamanda sözlüğün anasayfasını duvara yansıtsam, utanmam arkadaş. neden mi? küfür yok. mümkün mertebe emmeli gömmeli oturtmalı kaldırmalı evirmeli çevirmeli bağlamalı düğümlemeli başlıklara müsaade edilmiyor. fakat bir ekşiyi, bir uludağı... zaten inciyi söylemiyorum ben bakarken bazen utanıyorum... bunları açamam abi ailemin yanında. yani bu kadar zor mu ya? adamlar küfür yok demiş. küfür yoksa hakarette yoktur. cinsellik de argo ifadelerle yoktur demek ki. kimse sana bir kadının boynunun güzelliğinden bahsetme demiyor ki. ama eve atılan manitanın boynuna yumulma teknikleri diye başlık açarsan olmaz. 2+2 daha 4 bu kadar. hani her şey format da demek değildir bu arada. ar sahibi edep sahibi olursun kişi olarak kendinden bilirsin işi ve ona uygun, kendi ahlakına edebine ters düşmeyecek biçimde yazarsın. eee bana ne yeaağğ ihihihi ohh bana ne yazıcam tarzı çoluk çocuk gibi inatlaşmanın kavganın hakaretin ne gereği var? gerçekten bunu mu istiyoruz? kaldı ki siz aile büyüklerinizin veyahut patronunuzun ya da varsa eşinizin, sevgilinizin ailesinin yanında gayet rahat küfür edebiliyor musunuz? ya da ederseniz size bakış açıları ne olur? bir miktar düşünsek keşke.
yani onca sözlükte yazdım bir o kadar yerde görev aldım bu kadar kural ihlali, daha doğrusu ısrarlı kural ihlalini görmedim.
bakınız bu gerçekten mühim. ben ailem ile dizi izlerken veyahut herhangi bir zamanda sözlüğün anasayfasını duvara yansıtsam, utanmam arkadaş. neden mi? küfür yok. mümkün mertebe emmeli gömmeli oturtmalı kaldırmalı evirmeli çevirmeli bağlamalı düğümlemeli başlıklara müsaade edilmiyor. fakat bir ekşiyi, bir uludağı... zaten inciyi söylemiyorum ben bakarken bazen utanıyorum... bunları açamam abi ailemin yanında. yani bu kadar zor mu ya? adamlar küfür yok demiş. küfür yoksa hakarette yoktur. cinsellik de argo ifadelerle yoktur demek ki. kimse sana bir kadının boynunun güzelliğinden bahsetme demiyor ki. ama eve atılan manitanın boynuna yumulma teknikleri diye başlık açarsan olmaz. 2+2 daha 4 bu kadar. hani her şey format da demek değildir bu arada. ar sahibi edep sahibi olursun kişi olarak kendinden bilirsin işi ve ona uygun, kendi ahlakına edebine ters düşmeyecek biçimde yazarsın. eee bana ne yeaağğ ihihihi ohh bana ne yazıcam tarzı çoluk çocuk gibi inatlaşmanın kavganın hakaretin ne gereği var? gerçekten bunu mu istiyoruz? kaldı ki siz aile büyüklerinizin veyahut patronunuzun ya da varsa eşinizin, sevgilinizin ailesinin yanında gayet rahat küfür edebiliyor musunuz? ya da ederseniz size bakış açıları ne olur? bir miktar düşünsek keşke.
devamını gör...
mahşer-i cümbüş
2000’li yılların başında ankara üniversitesi tiyatro bölümünde okuyan öğrenciler tarafından kurulmuş doğaçlama tiyatro ile tanışmamızı ve sevmemizi sağlan bir gruptur. yazar oyunu, kart turu, 4’lü dönme gibi başlıklar altında o an seyirciler tarafından belirlenen kelimeler, cümleler ile keyifli oyunlar sunan bir grup. bir ara televizyonda yayınlanan mahşer-i cümbüş ve anında görüntü show isimli programlarını hiç kaçırmadan izlerdim. oyuncuların doğal ve doğuştan yeteneklerine diyecek hiçbir lafımız yok, ki bazılarını sonradan dizilerde ve filmlerde de izledik ama doğaçlama oyunlarındaki keyfi hiç alamadım nedense. gruptan ayrılan ve gruba yeni katılan oyuncularla sanırım gösterilerine devam ediyorlardı pandemi öncesinde de...
hem mahşer hem cümbüş izlemek isteyenler için:
hem mahşer hem cümbüş izlemek isteyenler için:
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
içinde tek tek isimlerin açıkça yazıldığı bir mektup yazmak istiyorum. her isme ayrı bir görev atfedilmiş olacak. herkes ayrı bir şeyden sorumlu tutulacak. öyle şeyler yazacağım ki en derin uykularından bile kabuslarla uyanıp saatlerce duvara boş boş bakacaklar. öyle şeyler yazacağım ki son nefeslerini verene dek en mutlu oldukları anda bile kalplerinde bir sızı gibi akıp geçeceğim. yaşıyorsam bir sebebi var, nefes alıyorsam hiçbiri plansız değil. bir gün gelecek, işte o zaman dünyada kafalarını vuracak taş bulamayacaklar, öyle kötü ve öyle felaket. bir mektup yazacağım ve onlarca hayata dokunacak, onları yakıp yıkacak. onları harap etmek istiyorum çünkü.
bir mektup yazacağım ve bu da son olacak.
bir mektup yazacağım ve bu da son olacak.
devamını gör...
okulda yerli malı haftası yapan nesil
programda sunuculuk yapmışlığım bile vardır. eğlenceli ve güzel zamanlardı. tek derdimiz kimin ne getireceğiydi..
devamını gör...
sözlükte kadın olmak
missss... kimsecikler yürümüyor. efil efil buralar...
devamını gör...
bir insanla ilişkiyi kesmek için yeterli sebepler
atatürk'ü sevmemesi.
devamını gör...
bill gates'in 1 milyon kilometrekare arazi satın alması
gates'in ameriga'da torpak ağası olmasına neden olmuş olay. adını da bilo olarak değiştirirse tam torpak ağası olur.
--- alıntı ---
bill gates, toplamı 1 milyon kilometrekareye yaklaşan tarım arazileriyle birlikte abd'deki en büyük tarım arazisi sahibi oldu.
bloomberg ht’nin aktardığına göre, gates’in portföyünde 242 bin dönüm (979 bin kilometrekare) tarım arazisi ve 27 bin dönüm civarında diğer kullanım arazileri yer alıyor.
gates’in holdingine ait en büyük araziler louisiana ve arkansas’ta bulunuyor. gates’in washington’daki 16 bin dönüm büyüklüğündeki arazisinin değeriyse 171 milyon dolar civarında.
--- alıntı ---
kaynak: tr.sputniknews.com/ekonomi/...
--- alıntı ---
bill gates, toplamı 1 milyon kilometrekareye yaklaşan tarım arazileriyle birlikte abd'deki en büyük tarım arazisi sahibi oldu.
bloomberg ht’nin aktardığına göre, gates’in portföyünde 242 bin dönüm (979 bin kilometrekare) tarım arazisi ve 27 bin dönüm civarında diğer kullanım arazileri yer alıyor.
gates’in holdingine ait en büyük araziler louisiana ve arkansas’ta bulunuyor. gates’in washington’daki 16 bin dönüm büyüklüğündeki arazisinin değeriyse 171 milyon dolar civarında.
--- alıntı ---
kaynak: tr.sputniknews.com/ekonomi/...
devamını gör...
kilolu kadınların çok itici gelmesi
bakmazsanız rahatsız olmazsınız diyeceğim başlıktır.
biz size kaslı olmayan erkekler kendine erkeğim demesin , boyu 1.80 den kısa olan erkekler iticidir, üçgen vücutlu olmayan erkeklerin slim fit gömlek giymesi rezaleti gibi şeyler diyor muyuz ? demiyoruz.
ama siz ; yok şişmanlar tayt gitmesin, yok uzun kızlar topuklu ayakkabı giymesin, yok efendim kapalı kadınlar makyaj yapmasın diye diye diye aynaya bakmayı unuttunuz.
bir aynaya baksana 34 beden kadınlar sana neden baksın? göbeğinde galatasaray - fenerbahçe yapılacak adamlar burda kadın fiziği konuşuyor.
dipnot : şişman kadınların tayt giymesinden daha özgüvenli ne var biliyor musunuz?
sizin büyük bir özgüvenle böyle başlıklar açmanız.
biz size kaslı olmayan erkekler kendine erkeğim demesin , boyu 1.80 den kısa olan erkekler iticidir, üçgen vücutlu olmayan erkeklerin slim fit gömlek giymesi rezaleti gibi şeyler diyor muyuz ? demiyoruz.
ama siz ; yok şişmanlar tayt gitmesin, yok uzun kızlar topuklu ayakkabı giymesin, yok efendim kapalı kadınlar makyaj yapmasın diye diye diye aynaya bakmayı unuttunuz.
bir aynaya baksana 34 beden kadınlar sana neden baksın? göbeğinde galatasaray - fenerbahçe yapılacak adamlar burda kadın fiziği konuşuyor.
dipnot : şişman kadınların tayt giymesinden daha özgüvenli ne var biliyor musunuz?
sizin büyük bir özgüvenle böyle başlıklar açmanız.
devamını gör...
çocuk yaparak evliliği kurtarmak
(bkz: yapma işte bunu yapma)
devamını gör...
4.murad'ın bağdad'ı fethi
safeviler erdebil barış antlaşmasını 1624 yılında ihlal etmiş ve osmanlı safevi savaşı o tarihte tekrar başlamıştı. sultan 4. murad 8 mayıs 1638 yılında bağdad üzerine sefer kararı aldı ve bu tarihte ordusu ile birlikte istanbuldan ayrıldı.
istanbul bağdad yolu 110 konağa ayrılmıştı. iznik 5., inönü 14. konaktı. eskişehir civarına gelirken sultan murad, atası osman gazi'nin kayınpederi şeyh edebalı'nın türbesini ziyaret etti. sadrazam bayram paşa, 28 mayısta inönü konağında gelip orduya emrindeki birliklerle birlikte katıldı. 8 haziran 1638 yılında ordu akşehir'e geldi.
17 haziranda konya'ya gelen sultan murad, burada mevlana'nın türbesini ziyaret etti. 25 hazirana kadar burada konakladılar. konya'ya geleli 5 gün olmuştu ki ahmed adında üfürükçü bir şeyh yakalanıp idam edildi.
konya-halep arasını 27 günde alan osmanlı ordusu, 22 temmuzda bu şehre vardı. burası, istanbul-bağdad yolunun tam ortasıydı. 6 ağustos'a kadar 15 gün halepte kaldılar. buradan 6 ağustos tarihinde ilerlemeye başlayan osmanlı ordusu, 15 kasım günü bağdad önlerine geldi ve muhasaraya başladı. istanbul - bağdad arası mesafe konaklamalar ile birlikte 5 ay 8 günde alınmıştı.
bağad'ı bektaş han kumandasında 40 bin civarında safevi askerinden oluşan bir garnizon savunuyordu. şah safi, ordusu ile birlikte kasr-ı şirin'de bekliyordu. şah safi bağdad'ın muhasara altına alındığını öğrenince yanına 12 bin kişilik bir önce kuvvet alarak diyale ırmağına kadar yanaştı. halep beylerbeyi şah'ın ırmağı geçmesine engel olmak için gönderildi, zaten şah'ın ırmağı geçmeye ve muazzam büyüklükteki osmanlı ordusu ile çarpışmaya hiç niyeti yoktu. fakat bağdad'ın düşeceğine ihtimal vermiyor, şehrin kuvvetli surlarına ve içerideki 40 bin asker ile yüzlerce topa güveniyordu.
sultan murad, birkaç defa yanında 86 yaşındaki şeyhülislamı yahya efendi ile birlikte, en ileri hatlara kadar gelip askerini morallendirdi. yaralı çadırlarını, kendi çadırlarının etrafına kurdurdu. her gün yaralıları ziyaret ediyor, hatırlarını soruyor ve her birine 50 altın ihsan ediyordu.
27 kasımda, surlarda ilk geniş gedikler açıldı. 4 aralıkta, musul'dan yola çıkarılan 10 büyük muhasara topu daha, dicle üzerinden osmanlı ordusuna getirildi. bu vuruşmalar esnasında tayyar mehmed paşa alnına yediği bir safevi kurşunu ile şehid oldu. aynı şekilde babası olan uçar mustafa paşa da bağdad önlerinde bir safevi kurşunu ile şehid olmuştu.
24 aralık sabahı bektaş han daha fazla dayanamayarak vire ile yani sağ kalan askerlerin serbestçe çıkıp gitmeleri şartı ile kaleyi teslim edeceğini bildirdi. sultan murad, karanlık basmadan teslim olmaları kaydıyla bu teklifi kabul etti.
safevi garnizonun'nun 4'te3'ü türklerden oluşuyordu. bunların arasından bir kısmı ile birlikte bektaş han, şah safi'den korktuğu için osmanlı hizmetine girdi.
1 ay 9 gün süren bağdad muhasarasında, 10 bin safevi ve 5 bin osmanlı askeri öldü. bunun yanında 20 bin kadar asker yaralandı. neredeyse 15 yıldır işgal altında olan bağdad, 1917 yılında kaybedilene kadar bir daha işgal görmedi. sultan 4.murad ise "bağdad fatihi" ünvanı ile anılmaya başlandı.
istanbul bağdad yolu 110 konağa ayrılmıştı. iznik 5., inönü 14. konaktı. eskişehir civarına gelirken sultan murad, atası osman gazi'nin kayınpederi şeyh edebalı'nın türbesini ziyaret etti. sadrazam bayram paşa, 28 mayısta inönü konağında gelip orduya emrindeki birliklerle birlikte katıldı. 8 haziran 1638 yılında ordu akşehir'e geldi.
17 haziranda konya'ya gelen sultan murad, burada mevlana'nın türbesini ziyaret etti. 25 hazirana kadar burada konakladılar. konya'ya geleli 5 gün olmuştu ki ahmed adında üfürükçü bir şeyh yakalanıp idam edildi.
konya-halep arasını 27 günde alan osmanlı ordusu, 22 temmuzda bu şehre vardı. burası, istanbul-bağdad yolunun tam ortasıydı. 6 ağustos'a kadar 15 gün halepte kaldılar. buradan 6 ağustos tarihinde ilerlemeye başlayan osmanlı ordusu, 15 kasım günü bağdad önlerine geldi ve muhasaraya başladı. istanbul - bağdad arası mesafe konaklamalar ile birlikte 5 ay 8 günde alınmıştı.
bağad'ı bektaş han kumandasında 40 bin civarında safevi askerinden oluşan bir garnizon savunuyordu. şah safi, ordusu ile birlikte kasr-ı şirin'de bekliyordu. şah safi bağdad'ın muhasara altına alındığını öğrenince yanına 12 bin kişilik bir önce kuvvet alarak diyale ırmağına kadar yanaştı. halep beylerbeyi şah'ın ırmağı geçmesine engel olmak için gönderildi, zaten şah'ın ırmağı geçmeye ve muazzam büyüklükteki osmanlı ordusu ile çarpışmaya hiç niyeti yoktu. fakat bağdad'ın düşeceğine ihtimal vermiyor, şehrin kuvvetli surlarına ve içerideki 40 bin asker ile yüzlerce topa güveniyordu.
sultan murad, birkaç defa yanında 86 yaşındaki şeyhülislamı yahya efendi ile birlikte, en ileri hatlara kadar gelip askerini morallendirdi. yaralı çadırlarını, kendi çadırlarının etrafına kurdurdu. her gün yaralıları ziyaret ediyor, hatırlarını soruyor ve her birine 50 altın ihsan ediyordu.
27 kasımda, surlarda ilk geniş gedikler açıldı. 4 aralıkta, musul'dan yola çıkarılan 10 büyük muhasara topu daha, dicle üzerinden osmanlı ordusuna getirildi. bu vuruşmalar esnasında tayyar mehmed paşa alnına yediği bir safevi kurşunu ile şehid oldu. aynı şekilde babası olan uçar mustafa paşa da bağdad önlerinde bir safevi kurşunu ile şehid olmuştu.
24 aralık sabahı bektaş han daha fazla dayanamayarak vire ile yani sağ kalan askerlerin serbestçe çıkıp gitmeleri şartı ile kaleyi teslim edeceğini bildirdi. sultan murad, karanlık basmadan teslim olmaları kaydıyla bu teklifi kabul etti.
safevi garnizonun'nun 4'te3'ü türklerden oluşuyordu. bunların arasından bir kısmı ile birlikte bektaş han, şah safi'den korktuğu için osmanlı hizmetine girdi.
1 ay 9 gün süren bağdad muhasarasında, 10 bin safevi ve 5 bin osmanlı askeri öldü. bunun yanında 20 bin kadar asker yaralandı. neredeyse 15 yıldır işgal altında olan bağdad, 1917 yılında kaybedilene kadar bir daha işgal görmedi. sultan 4.murad ise "bağdad fatihi" ünvanı ile anılmaya başlandı.
devamını gör...
mahir kaynak
1934 yılında doğan mahir kaynak türkiye'deki en ünlü istibahartçılardan birisidir. kendisi 1960'lı yıllarda türkiye'nin abd ile ortak çıkarları çerçevesinde geliştirdiği komünistlere karşı siyasetin istibarat ayağının en önemli parçalarından birisiydi. bu minvalde, 1960'lı yıllarda yön dergisindeki yazıları ile mdd (milli demokratik devrim) hareketi çerçevesinde oldukça ön plana çıkan doğan avcıoğlu'nun sonunu getirmesi en önemli eylemlerinden birisidir. bunu da şu olay ile anlatmak isterim:
12 mart'a doğru doğan avcıoğlu örgüt içerisinde bir muhbir olduğundan şüphelenmektedir. bu sebepten dolayı çekirdek kadroda yer alan insanların üstünde dinleme cihazı aramak istemiştir, tabii dinleme cihazlarını arayan kişi mahir kaynak'tır çünkü mahir kaynak çekirdek kadroda en çok güvendiği insandır. doğan avcıoğlu'nun bu güveni az önce bahsettiğim gibi kendisinin sonunu getirmiştir.
ek olarak mahir kaynak'ın mit'te rapor verdiği kişi ise süleyman seba'dır. sözlükte de bir yazar süleyman seba ile mit bağlantısından bahsetmişti. televizyonlarda sık sık gördüğünüz deniz ülkü arıboğan'ın ise babasıdır.
kaynak: murat yetkin, 2018, meraklısı için casuslar, doğan kitap
12 mart'a doğru doğan avcıoğlu örgüt içerisinde bir muhbir olduğundan şüphelenmektedir. bu sebepten dolayı çekirdek kadroda yer alan insanların üstünde dinleme cihazı aramak istemiştir, tabii dinleme cihazlarını arayan kişi mahir kaynak'tır çünkü mahir kaynak çekirdek kadroda en çok güvendiği insandır. doğan avcıoğlu'nun bu güveni az önce bahsettiğim gibi kendisinin sonunu getirmiştir.
ek olarak mahir kaynak'ın mit'te rapor verdiği kişi ise süleyman seba'dır. sözlükte de bir yazar süleyman seba ile mit bağlantısından bahsetmişti. televizyonlarda sık sık gördüğünüz deniz ülkü arıboğan'ın ise babasıdır.
kaynak: murat yetkin, 2018, meraklısı için casuslar, doğan kitap
devamını gör...
gençlerin yurt dışı hayali
hesaplarıma göre kyk paramın 6 aylığını biriktirerek en ucuz şehirlerden biri olan prag'de masraflarım dahil 10 gün kalabiliyorum. vaaay beeee.
devamını gör...
hipertimezi
hipertimezi hastalığı, tıpta nadir rastlanan rahatsızlıklardan biridir. hipertimezi olan kişiler hiçbir şeyi unutmaması ile bilinirler. kimi insanlara göre mükemmel bir şey olarak görülse de belleğin her şeyi hatırlaması nörolojik bir rahatsızlıktır. hastalar olayları en ince detaylarına kadar hatırlarlar (örneğin: 9 mart 2013 tarihinde ne yaptığını soracak olursanız size bütün bir gününü sanki bugün yaşamışçasına anlatacaktır.)
kendileri ve kendi hayatları hakkındaki bilgileri en ufak ayrıntısına kadar anlatabilirler (bebeklik dönemi hariç). anıları hatırlamak konusunda başarılı olsalar da genelde ezber konusunda zorluk yaşayabilirler ayrıca sürekli geçmişe bağlı olarak yaşayan bu insanlar gelecek hakkında zorluk yaşayabilirler çünkü geçmişte olan anılarına saplantılı olarak kalmışlardır.
hipertimezi rahatsızlığını yaşayan kişilere teşhis koymak için mr çekilmesi gerekir ve mr sonucunda beynin hafıza bölümü incelenir -emin değilim ama normal insanlara oranla bir tık daha büyük olduğu görülebilir-.
kendileri ve kendi hayatları hakkındaki bilgileri en ufak ayrıntısına kadar anlatabilirler (bebeklik dönemi hariç). anıları hatırlamak konusunda başarılı olsalar da genelde ezber konusunda zorluk yaşayabilirler ayrıca sürekli geçmişe bağlı olarak yaşayan bu insanlar gelecek hakkında zorluk yaşayabilirler çünkü geçmişte olan anılarına saplantılı olarak kalmışlardır.
hipertimezi rahatsızlığını yaşayan kişilere teşhis koymak için mr çekilmesi gerekir ve mr sonucunda beynin hafıza bölümü incelenir -emin değilim ama normal insanlara oranla bir tık daha büyük olduğu görülebilir-.
devamını gör...
abdullah bin selam
en ünlü sahabilerdendir. yahudi alimken, müslüman olmuştur. hz. yusuf neslinden olduğuyla ilişkin rivayetler vardır. ayrıca, medine'deki 3 yahudi kabilesinden, en fitne-fesat çıkaranı olan beni kaynuka kabilesine mensuptu. tahmin edersiniz ki, kendi adı abdullah değildi, husayn idi. fakat müslüman olunca, hz. muhammed, kendisine abdullah adını vermiştir. hz. abdullah bin selam'ın babası da kendisi gibi yahudi bir alimdi. islam'ı seçmesiyle ilgili birkaç rivayet olsa da, aralarında en kabul göreni, hz. muhammed'e bazı sorular sorması ve cevabını alınca da, bunları ancak bir peygamberin bilebileceğini söyleyerek iman etmiş olmasıdır. josef horovitz bu rivayetin, daha sonraları müslüman olmuş olan yahudiler tarafından uydurulduğunu söyler. horovitz, hz. abdullah bin selam'ın son dönemlerde müslüman olabileceği fikrini ortaya atar ve hz. abdullah bin selam'ın erken dönemde müslüman olduğunu söyleyen birtakım kaynakların da asılsız olduğuna inanır. yine horovitz, hz. abdullah bin selam'ın cennetle müjdelendiği rivayetlerinin de sonradan ileri sürüldüğünü söyler. tüm bunların üzerine, yahudi olan horovitz'in, önceleri büyük bir yahudi alim olan hz. abdullah bin selam'ın sonradan müslüman oluşu fikrini kabullenemediği düşünülmüştür. tevrat ve talmud'u okumuş, bundan ilave incil'i de iyi bilen hz. abdullah, müslümanlar arasında da bir âlim olarak saygı görmüştür.
hz. abdullah, hz. peygamber'den 25 hadis rivayet etmiştir. bir uzun, ama güzel hadis var, onun son kısmı şöyledir;
...melekler dediler,
"ya rabbi! arştan daha büyük bir şey yarattın mı?"
allah buyurdu: "evet, aklı yarattım."
melekler sordular: "ya rabbi! o ne kadar büyüktür?"
allah buyurdu: "kumların sayısını bilir misiniz?"
melekler dediler, "hayır ya rabbi! bilemeyiz..."
allah buyurdu: "işte aklın da büyüklüğünü bilemezsiniz. ben, aklı kum taneleri gibi sınıflara ayırdım. kimine bir, kimine iki, kimine 3-4, bazısına da bir farak(eski bir ölçü), bazısına bir vesk(eski bir ölçü) bazılarına da daha fazlası verilmiştir." (bu rivayet, gazzali tarafından da aktarılmıştır fakat ben sıhhatini bilmiyorum)
hz. abdullah, hz. peygamber'den 25 hadis rivayet etmiştir. bir uzun, ama güzel hadis var, onun son kısmı şöyledir;
...melekler dediler,
"ya rabbi! arştan daha büyük bir şey yarattın mı?"
allah buyurdu: "evet, aklı yarattım."
melekler sordular: "ya rabbi! o ne kadar büyüktür?"
allah buyurdu: "kumların sayısını bilir misiniz?"
melekler dediler, "hayır ya rabbi! bilemeyiz..."
allah buyurdu: "işte aklın da büyüklüğünü bilemezsiniz. ben, aklı kum taneleri gibi sınıflara ayırdım. kimine bir, kimine iki, kimine 3-4, bazısına da bir farak(eski bir ölçü), bazısına bir vesk(eski bir ölçü) bazılarına da daha fazlası verilmiştir." (bu rivayet, gazzali tarafından da aktarılmıştır fakat ben sıhhatini bilmiyorum)
devamını gör...
