çoğu zaman tanımınızın sözlük tarafından tınlanmamasıyla sonuçlanan eylem.
devamını gör...

yazılarıyla hayata bakışımı değiştiren, benim için çok kıymetli bir yazar... her vakit aramızda olmanızdan gurur ve onur duyarız efendim, iyiki varsınız...*
devamını gör...

amerikalı şair anne sexton tarafından, vincent van gogh'un aynı isimli tablosundan esinlenilerek yazılmış şiir. ben şiirin yalnızca yan yana dizilmiş bir kaç uyumlu kelimeden ibaret olmadığı taraftarıyım. şiir bir çok şey olabilir; starry night ise anne sexton'un kendi iç buhranını belkide en net kaleme aldığı şiiri ama yalnızca sanatçının kendi kederini veya ölüm arzusunu da ifade etmediğini anlamak gerek. bu şiir aynı zamanda oldukça aşina olduğumuz bir tablonun başka bir açıdan, anne sexton tarafından incelenmesidir.

sexton, oldukça nevrotikti ve yaşamının büyük bir çoğunluğu intihar düşüncesi ile geçti ki işin sonunda yaşamını da dilediği gibi kendi elleri ile sonlandırmıştır zaten. anne sexton'un söylemleri imdat çağrısı değil intihar sancılarıydı bundan ötürü şiirlerinde de -özellikle bu şiirinde- bu ölüme karşı duyduğu arzuyu kesin bir dil ile dile getiriyor. tablonun onda uyandırdığı kaosu ve dehşeti hatta daha ileri gidersek ölüme yönelik hissiyatı keyifli bir buyurganlık ile arzuluyor diyebilirim sanıyorum. o gecenin onu sakince almasını istemiyordu, o ruhunun bir canavar tarafından hatta belki dev ve aç bir ağız tarafından yutulmasını istiyordu.



"that does not keep me from having a terrible need of—shall ı say the word—religion. then ı go out at night to paint the stars."

(bu beni dehşetli bir ihtiyaçtan alıkoymuyor – hadi söyleyeyim – dinden. sonra gece dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum)*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

the starry night (yıldızlı gece)

the town does not exist
except where one black-haired tree slips
up like a drowned woman into the hot sky.
the town is silent. the night boils with eleven stars.   
oh starry starry night! this is how
ı want to die.

(şehir yerinde değil,
sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi
yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında,
şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum)

ıt moves. they are all alive.
even the moon bulges in its orange irons   
to push children, like a god, from its eye.
the old unseen serpent swallows up the stars.   
oh starry starry night! this is how   
ı want to die:

(hareket halinde. her biri canlı
ay bile esniyor turuncu rengiyle
sürmek için çocukları, bir tanrı gibi, gözünden
yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum:)

into that rushing beast of the night,   
sucked up by that great dragon, to split   
from my life with no flag,
no belly,
no cry.

(atılıp kollarına gecenin canavarının
o büyük ejderha tarafından yutularak
hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz
ne bir dans
ne bir ağlama.)



devamını gör...

doğduğumuz günden itibaren beynimizde kaydı tutulan, ancak bilinçli olarak çağırıp hatırlayamadığımız, bazı durumlarda kendiliğinden yüzeye çıkan anı ya da hisleri ifade eden terim.

bazı doktorlar tarafından çok da doğru bulunmayan bir kelime.

--- alıntı ---

bilincimizde yalnızca şu an hatırlayabildiğimiz şeyler yer alır; bilinçaltımızda ise doğum öncesinden itibaren şu ana kadar duygu, düşünce, davranış, anı vs. olmak üzere her şey tutulur. bilincimizi üzerinde yaşadığımız dünya olarak düşünürsek bilinçaltımız tüm evrendir.
...
nasıl ki uzay yani tüm evren dünyamızın altında diyemezsek bilinçaltımız da bilincimizin altında değildir. bu nedenle, bilincin dışında kalan her şey anlamını taşıyan bilinçdışı kavramı bilinçaltı kavramından daha doğrudur.

...

bilinçdışımız bizim için arşiv niteliği taşır. biz farkında olmasak da gün içerisinde yolda gördüğümüz tüm kişiler, aklımıza gelen tüm düşünceler, sadece çok az bir kısmını hatırladığımız çocukluğumuz vs. bilinçdışında yer alır. ayrıca toplum tarafından kabul edilmeyen, kendimizin de kabul etmeyeceği duygu ve düşünceler de oradadır. bunların bilinçdışı yerine bilincimizde olması sosyal ilişkilerimizde yıkıcı bir etkiye sebep olur.

(doktortakvimi. com'dan alıntıdır.)

--- alıntı ---
devamını gör...

geleneksel tarım olarak da adlandırılan ekstansif tarımda verim çok düşüktür. bu tarımsal yöntemin özellikleri;

birim alandan alınan verim düşüktür.
makine gücünden ziyade insan veya hayvan gücü kullanılır.
sulama, gübreleme, ilaçlama ve toprağın bakımı gibi faaliyetler çok yetersizdir.
tarımsal üretim doğal koşullara* bağlıdır. bu da üretimde yıldan yıla dalgalanmalara sebep olur.
daha çok geri kalmış ülkelerde ve kırsal bölgelerde yaygın olarak görülür.
örnek olarak hindistan, nijerya, somali, kenya gibi ülkeler ekstansif yöntemle tarım faaliyetlerini sürdürdükleri için tarımsal verimleri çok düşüktür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şimdilik 5700 olandır.
verilen ise 13...
devamını gör...

kız kardeşimi kurstan almayı unutup onu kursta unutmak.

üniversiteye hazırlandığım dershane ile 7 yaşındaki kardeşimin matematik kursu aynı binadaydı. onun dersi benden yarım saat sonra biterdi. o yüzden dershaneden ilk ben çıkardım. yoğun bir dershane günü, son ders geometri kafam allak bullak, dershaneden çıkıp karşı yola geçtim. ya diyorum içimden bi eksiklik var, ben bir şey unuttum ama ne? çantama baktım aaa suyum bitmiş dedim,gittim karşı büfeden su aldım. o sırada bineceğim dolmuş geldi. ayıkma şansım olmadı.dolmuşa bindim. yok diyorum hala bir şey unuttum ama ne? o sırada yolculardan biri indi, geçtim koltuğa oturdum. maksimum 25 dakika sonra evdeydim. hala gelmiyor kardeşim aklıma.eve geldim kapıyı babam açtı. bana bön bön bakıyor.
-ne oldu baba diyorum?
+kız kardeşin nerede? dedi.
-evde ya baba diyorum.
+eşşeoğlu eşşeeek dalga mı geçiyorsun? diyo
şaka yaptığımızı düşünüp merdivenlere doğru bakıyor. kardeşin kurstaydi ya almayi mi unuttun? dedi.
-aaaa!! dedim ben de sabahtan beri ne unuttum diye düşünüyorum dedim.
babam kapının arasına kafamı sıkıştırmamak için zor tutuyor kendini. "git kardeşini al gel!!"dedi sinirli sinirli. burnundan soluyor efendimizzz.o sırada annem de kapıda belirdi. o gülüyor tabi bu duruma. " bari kurstaki hocalara belli etme kardeşini kursta unuttuğunu" diyo. koyun can derdinde annem ne derdinde...

eve gelmek için bindiğim dolmuşa bu sefer de kardeşimi almak için biniyorum tekrardan. yolda sinirden ağlıyorum tabi sonra kardeşimi kursta unuttuğum aklıma geliyor gülüyorum falan. kursun kapısına gelene kadar güldüm. sonra nerede ciddi olmanız gerekirse orada daha çok gülersiniz ya heh işte! o sırada o oldu. bi patladım tutamadım kendimi deli gibi gülüyorum. kardeşimin hocalari garip garip bakıyor bana. kardeşim ise, melül melül sinmiş köşesine,elinde çantası, yüzü asık biri gelse de alsa beni diye bakıyor. bir tek o kalmış koca kursta. hocalari da başında. dedim ki gülmemek için yanaklarımı sıkarak,"ders uzadı biraz kusura bakmayın ben kardeşimi alayım gideyim artık" diyorum.*

çıktık kurstan.çok bilmiş laf ebesi kardeşim bi terslik olduğunu anlıyor. "niye geç kaldın lan?" diyo. ablacığım kusura bakma, seni kursta unutmuşum diyorum. *inanamayarak bakıyor o sırada yüzüme. çocuk kısmi şok geçiriyor. gözleri falan titriyor.

o kadar çok anlatıldı ki bu anı aile, eş dost arasında o yüzden aklıma gelen ilk anı budur.

t: yazarların akıllarına gelen ilk anının anlatıldığı başlık.
devamını gör...

hakkında biraz araştırma yapınca şöyle yorumlara denk geldiğim yazar. *

the new york times - normal sözlük'ü normal sözlük yapan yazarların başında gelen ateist kaplumbağa, mizahi, kibirden uzak ve samimi anlatım diliyle okuyucuyu yakalıyor, kendisiyle beraber olay örgüsü içine sürüklüyor ve okuyucuda yarattığı aydınlanma ile okuma keyfini katlıyor.

the guardian - herkesin antik yunan mitolojisine sahip çıktığı, "antik yunan mitolojisi hakkında benim de söyleyeceklerim var" dediği bir dönemde ateist kaplumbağa, türk mitolojisinin zenginliğini ve köklerini ortaya koymuş, öz kültürüne sahip çıkamayan bir toplumun utancını okuyucunun yüzüne tokat gibi vurmuştur.

izvestia - western filmlerin yanlı ve yanlış anlatımlarıyla doğu toplumlarını etkisi altında bırakma çabaları, ateist kaplumbağa'nın kızılderililerin yaşadığı zulmü, dramatik bir belgesel tadında okuyucuya aktarması sayesinde havada kalmış, okuyucu bilinçlenmiş ve greengo'ların gerçek yüzünü görmüştür.

sky sports - ateist kaplumbağa, futbolun sadece gol atmak olmadığını, yeri geldiğinde özgürlük mücadelesine bile dönüşebileceğini, tüm futbolseverlere tekrar hatırlatmıştır.

le monde - sayın kaplumbağa yazdığı makaleler ile bilim-kurgu sevdalılarına yol göstermekte, onlara ışık tutmaktadır. kendisine yaptığımız dolgun ücret teklifini, anormal sözlük haber ajansı'ndaki sorumluluğundan dolayı kibarca geri çevirmiştir.

hakkında yapılan bu kadar yorumdan sonra bize de okumak düşer. en kısa sürede kendisini okumaya başlayacağım. *
devamını gör...

yazarlar aşık olup atışmış;
okudum şiraze biraz kaymış.
sizi efendi biliriz etmeyin.
zira sonu kavgaya varmış.
devamını gör...

sahibine şunu söylemek isterim;

(bkz: yavaş la gaç tane alıyon)
devamını gör...

mucizelere inanmam ama belki birgün bir şey inanmama sebep olur. kim bilir dotlar zamandan başka?
devamını gör...

umarım maskelerin takılmak zorunda olmadığı bir yıl olur. hadi inşallah.
devamını gör...

bir günaydın'dı beklenen ama gelmeyen...*
o zaman günaydın denmemiş olan hepimize gelsin bu g ü n a y d ı n
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...


yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci sahneye fırlayıp romeo’nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır.sonunda geminin batacağı bilindiği halde titanic defalarca izlenmiştir.bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. çünkü romeo ölmeli,titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalı.
-adam fawer
devamını gör...

temizlik ürünleri.
t:haddinden fazla pahalı olan ürünlerin bahsedildiği başlık.
devamını gör...

ilk yayınlanma tarihi 1987 olan haruki murakami kitabı.

öncelikle şunu söyleymeliyim ki eğer ilk okuduğum murakami kitabı bu olsaydı asla başka bir kitabını okumazdım. o yüzden yazarı merak edenlere tavsiyem son dönem kitaplarından okumaya başlamaları; bütün kitaplarını okuduktan sonra yazarın ilk kitaplarına da yöneleyim, tarzı nasıl yavaş yavaş oturmuş, bir edebiyatçı olarak gelişimine tanık olayım derseniz ancak o zaman okunabilir.

kitabın konusuna gelince; hani böyle hisli gibi, az konuşan, yaşına göre olgun duran, kitap okuduğu ve yaşıtlarının dinlemediği türde müzikler dinlediği için bütün kızların 'yaa sen hiç diğer erkeklere benzemiyosuuun' dediği tipler vardır. hemen her sınıfta bulunur bunlardan bi tane. böyle ruhsal bunalımlarda takılıp ortamdaki bütün kızlarla kesin sevişirler ama sevgili olmazlar. hah ana karakterimiz bu arkadaş. işte bu "vatane"ciğimizin türlü problemli kızlarla sevişmelerini okuyoruz ki kendisi aslında çok yalnız!

ayrıca gönülçelen'den türlü esinlenmelerin görülebildiği bu kitap; biricik holden caulfield'e 'üff ergen' diyenlere gelsin...
devamını gör...

başlık sahibinin tanımındaki küfür kısmı hariç büyük oranda katıldığım önerme. bu kadar negatif olması benim için de can sıkıcı. ama çok güzel, kaliteli yazarlara olan saygımdan ve de güneşli günlere inancımdan buradayız!

not: eklemeyi unutmuşum, yoldaş'ın ve tüm ekibin emeği için de buradayız.
devamını gör...

(bkz: funda eryiğit)
canım ailem dizisinden itibaren ilgiyle takip ettiğim güzel ve başarılı oyuncu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben.
trabzon'da yaşadığım sırada, bazen yürüyerek, bazen dolmuşla, bazen araçla çıkardım.
trabzon, geceleri gündüzleri şen olur, istanbul gibi.
ankara'ya taşınınca aynı şekilde çıktım.
ankara insanı, erken yatıp erken kalktığı için sitelerin olduğu mahalleler, akşamları köpeklere ve kağıt toplayıcılarına kalıyor.
sitelerin olduğu yerde, kışın sokaklar bomboş oluyor.
korkmadım değil.
bende o yüzden kışları, mümkün mertebe araçla çıkmaya özen gösteriyorum.
şehir bana alışmazsa ben ona alışırım.
devamını gör...

beynimi yakan başlık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim