okulda elbette matematik,türkçe,tarih ve.dersler öğretilmeli ancak okulun temel amacı şefkat,kişisel farkındalık,iyilik yapmak gibi becerileri kazandırmak olmalıdır..
bu bir öğretmenin esas hedefi olmalıdır...
devamını gör...

sizleri tarihte bir yolculuğa çıkarayım. “de hadi takılın peşime”

mauthausen, ikinci dünya savaşı sırasında toplama kampı olarak kullanılmış, ausschwitz’ten sonra en büyük ikinci kamptır. yıl 1938 - 1945

ben bu toplama kampını ilk kez ziyaret ettiğimde, sanırım 17 yaşındaydım ki ben ve teoman zaten hep onyediyizdir. bu kampı birkaç kez görme fırsatı bulmuştum

mauthausen; yukarı avusturya eyaletinde, tuna nehri kenarına kurulmuş bir köydür. viyana’ya yaklaşık 120 km. avusturya’nın bir başka büyük şehri linz’e 20 km uzaklıktadır. kamp alanı ise köyün hemen dışında oldukça büyük bir alana kurulmuştur. ve artık ziyaretçilere açılan bir “anıt” olmuştur.

dışarıdan bakıldığında etrafı surlarla çevrili bir yapıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tam ortadaki büyük kapıdan içeri girelim. içeri girdiğinizde büyük bir avluya çıkarsınız. kampa getirilen esirler (çoğu yahudi ve sovyet askeri) bu avluda önce çıplak olarak soyundurulur ve büyük hortumlarla toplu halde yıkatılırlardı. kış yaz aynı şekilde. daha sonra esirlerin fotoğrafları çekilir ve avlunun bittiği yerde başlayan merdivenlerden, yerleşkenin olduğu alana girerlerdi. bu anlanda tek katlı, birbirine bağlı şekilde kulübe benzeri barınaklar vardır. mauthausen’de kaç esir kaldığı bilinmiyor. ölen sayısı ise bulunan ve belgelenen yaklaşık 320 bin kişi kadardır. ilk kurulan kamplardan biridir ancak, müttefiklerin işgalden kurtardıkları son kamptır.

hadi şu barakalara girelim;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

içeride sıralı şekilde dizilmiş bir ranza sistemi var. bu alanda bir yatağı 4-5 kişi aynı anda paylaşır ve vardiya sistemine göre çalıştırılan esirler, günün farklı saatlerinde bu alanı kullanırlardı. yani 24 saatte bir yatağı 12-15 kişi kullanırdı. esirler, taş ocaklarında çalışırdı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu barakadan çıkıp karşıya geçelim. karşı baraka bugün müzeye çevrilmiştir. içeride fotoğraflar, eşyalar, kıyafetler vs görebilirsiniz. ayrıca o dönemin canlı tanıklarının anlattıkları belgesel filmler gösterilir. bu barakadan da çıkalım ve dışarıdan barakanın altına inen merdivenlere yönelenim. bu bodrum katını eminin çok duydunuz.
gaz odaları
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu alanda zehirli gazla(zyklon b)öldürülen esirler, yine hemen yakınında bulunan fırınlarda yakılırlardı. ancak ölen sayısı çok fazla olduğundan, fırınların dışında toplu mezarlara da gömülürlerdi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir diğer öldürme şekli ise; “ölüm merdivenleri”

basamak sayısını hatırlamıyorum ancak, yaklaşık her bir basamağı 50 cm yüksekliğinde olan merdiven, taş ocağı ile kampı birbirine bağlar. ayakta durmaya bile gücü olmayan esirler, sırtlarına taşlar yüklenip bu merdivenlerden çıkmak zorundaydılar. durmak, dinlenmek yok. duran kişi orada vurulurdu. binlerce kişi hayatını bu merdivenlerde kaybetmiştir. bu nedenle almanca “todestiege” yani “ölüm merdiveni” denir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hitler’in çılgın deneylerini duymuşsunuzdur. çocukların gözlerine kimyasallar vererek, mavi gözlü yapma deneyi, kadınları insan ve hayvan spermleri ile hamile bırakarak daha güçlü bir ırk yaratma deneyi gibi. bu konu çok detaylıdır. başka bir yazıda anlatalım. ancak bu deneylerin bir çoğu bu kampta yapılmıştır. çok sayıda kadın ve çocuk esir bu kampta yapılan tıbbi deneyler sonucunda ölmüştür.

sovyet kızıl ordu, 1945 yılında avusturya’yı işgalden kurtarır. 5 mayıs 1945 günü ise direnen son kale mauthausen alınır. 5 mayıs avusturya’da resmi tatildir ve “faşizimden kurtulma günü” olarak kutlanır. anma töreni bu kampta yapılır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bugün viyana’nın merkezinde sovyet askerleri için yapılmış bir anıt vardır. bu anıtta almanca ve rusça, minnet ve saygı belirten bir yazı vardır. kızıl ordu kelimesi bu anıtta yazılıdır. almanca “das heldendenkmal der roten armee” kahraman kızıl ordu anıtı yazılıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu toplama kampı hakkında yazılacak çok ayrıntı var ama konuyu uzatmayalım. bedava rehber bu kadar gezdirir diyelim.

kaynak: gözümle gördüğüm ve lanet olası hafızam.
devamını gör...

3, 5 sene öncesinin döner ayran ücretini gösteren başlık. (gibi)

şuan o fiyata ayran veriyorlar. eh iki ayran diyelim o da çok zorlasak.

ekonomi elden gidiyahhh. ilticaaa geliyahh.
devamını gör...

malesef bahar ayarıyla bile gelmiyor o his korkuyorum kimseyi sevemeden gidicem
devamını gör...

sezen aksu. vazgeçtim

devamını gör...

sırf, kötü niyetli insanlara hak ettikleri karşılığı verdiği ve anlayacakları dilden konuştuğu için kendisi hakkında olumsuz yakıştırmalar yapılan dünyalar tatlısı insan.

ayrıca gerektiğinde kendisi hakkında da son derece dürüst bir şekilde özeleştiri yapabilmektedir ki bu da sağlam bir karakterinin olduğunun göstergesi.
devamını gör...

ilgi açlığı hisseden insandır. tedavi edilmesi gerekir. (bkz: histrionik kişilik bozukluğu)
devamını gör...

opus v, matematiksel düzen içinde tasarlanmış bir parfüm. adeta bu parfümü tasarlamak için geometri kullanılmış gibi. ilk adımda üst notaları, ikinci adımda kalp notalarını ve üçüncü adımda temel notalar çok net bir şekilde tespit edebilir durumdadır. (üst notalar süsen kökü ve rum; orta notalar iris, gül ve yasemin; temel notalar ud, odunsu notalar ve civetta (misk kedisinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan bir madde)’dir. her nota tören kıtasındaki asker gibi yerini iyice bellemiştir. görevini yapar ve işi bitince çekilir. hiçbir nota asla diğer nota piramitlerine gitmez.

1- ilk anda üst notadaki süsen kökü hissedilir. daha önce bu kökün kokusunu aldıysanız, bu kokuyu nerede olsanız ayırt edersiniz. rum da süsen kökünün yanına çok nazik ve düzgün bir şekilde yerleştirilmiştir.

2- otuz dakika sonra üst notalar tamamen kaybolur ve sahneye kalp notaları çıkar. bu aşamada parfüm, sadece ama sadece "çiçek" kokusuna döner. adeta bir cennet bahçesi gibi kokar. gül ve iris bir uyum yaratırken, yasemin saf/temiz bir koku yayar. gül de iris de yasemin de çok net algılanabilir, çünkü hepsi görevini tam ve layığıyla yerine getirir. rolleri bitince kıdemli bir tiyatro sanatçısı gibi eğilip, selam vererek sahneden ayrılırlar.

3- yaklaşık 3 saat sonra kalp notalar tamamen kaybolur ve önce alt notalarda yer alan ud ve odunsu notalar devreye girer: amouage'ın parfüm yapma sanatı bu dip noktada adeta cetvel ve pusula gibi çalışmıştır: ud (agar) ve odunsu notalar kuyumcu titizliğinde çok nazik bir biçimde kullanılmıştır. çok güçlü ya da baskın değildirler. birkaç dakika sonra animalic koku olan civettayı algılıyorsınız. ancak bu da abartılı kullanılmamıştır. ona adeta koku alma sinirlerini gıdıklama görevi verilmiştir. o da bu sinirlere zevk verir ve çok ilginç anlar yaşatır.

opus v, asil bir arabic parfüm ama asla arabesk değil. bin bir gece masallarının anlatıldığı sarayların beyaz mermer koridorlarında esen tatlı bir meltem ya da o koridorun açıldığı cennet bahçesi gibi bir şey.
devamını gör...

evime dönmem.
yatağıma,odama kavuşmam. sınırsız internet ve evet netflix açıp after life dizisine başlamak.

daha ne olsundu?

t: mutluluk kavrami yazara ve güne göre değişebileceğinden ötürü değişiklik gösterecek olaylardır.

tanıma bak sanki hava tahmini. bu gün yer yer yağışlı yarın ne olur bilmem.
devamını gör...

hassas türk aile yapısı ukdesi .

unutmak iyileştirdi diyebilsek bile hatırlamak, hastalığı tekrar nüksettirebilir, ve şunu da unutmamak gerekir ki insan neyi unuttuğunu asla unutmaz. unutmuş numarası yaptığı insanlarla dolu olan zihinsel çekmecesine kaldırır.

t- unutmak iyileştirir konulu başlık.
devamını gör...

vakalar düşer her yer açılır tekrardan sonra yine vakalar artar tekrar kapanır her yer. kısır döngüye girdik.
devamını gör...

*açık bırakılan dolap kapakları.
*yemek yapılırken etrafı dağıtmak.
*temizlik sonrası tezgahta temizlik maddesi bırakmak.
*lavobaya sebze/meyve kabuğu atmak.

daha da yazarım ama bana yazık.
devamını gör...

ara sira olur oyle, kul yapisi. google bot gelir, sunucu nazlanir falan.
devamını gör...

gülşen’in aynı adı taşıyan ve 1996 yılında piyasaya çıkan albümünün a yüzündeki ilk şarkıdır.

albümdeki şarkıların büyük çoğunluğunda olduğu gibi bu şarkıda da söz ve müzik özkan turgay’a aittir. be adam albümüyle çıkış yapan gülşen ilk klibini gel çarem şarkısına çekmiş ama asıl patlamayı be adam şarkısının klibinin televizyonlarda yayınlanması ile gerçekleştirmiştir.

bu klip piyasaysa çıktığında henüz yirmi yaşında olan gülşen be adam klibinde daha sonraki yıllardaki kliplerinde izleyenlere göstermek istediği seksi kadın imajından çok uzaktadır.

daha önce slow bir şarkıya klip çekerek kendi gösteren gülşen. o klibinde saçlarına taktığı tokalarla dikkat çeken gülşen. be adam klibinde de klip boyunca giydiği çizgili pijamalarla izleyenleri hem şaşırtmış hem de büyük ilgi görmüştür.

şarkıda bir türlü kendisine açılmadığı için hoşlandığı adamın pısırıklığından yakınan gülşen’in klibi de bire bir aynı konuyu işletmektedir. gülşen’in cici kız olduğu dönemlerden kalan klip birçok insanda ve o zamanlar gülşen klibi çıksa de izlesem diye bekleyen şahsımda büyük izler bırakmıştır.

be adam
devamını gör...

öncelikle bu entry de çingis han hakkında ki bütün bilgileri bulamayacaksınız belirteyim. çünkü artık klişe şeyleri anlatmak yerine daha çok, bilinmeyen olayları anlatmak istiyorum. cengiz han dönemi öyle bal kaymak gibi geçen dönem de değil zaten. detaylıca bilinmeyen olayları anlatıcam dostlar.

öncelikle ister kabul edin ister etmeyin, çingis (yada yanlış olsa da cengiz diyelim) han ırki olarak türk değildir. ayrıca moğollar ile türklerin herhangi bir akrabalığı da yoktur, sadece kültürel anlamda vardır ırki olarak kan bağı söz konusu değildir. moğollar mongoloid kafa yapısına sahip olup, sarı ırktandır türkler ise brek. kafa yapısına sahip olmakla birlikte beyaz ırktandır.


evet şu yaygın yanlışlardan birine değinmek istiyorum; otrar faciası. bu facianın temel sebebini google da aratırsanız nedeninin o günkü harezmşah(dikkat edelim harzem değil harezm) sultanı alaaddin muhammed ve cengizin çin topraklarında gözü olması olarak aktarılır. bu tamamen saçmalıktır, bir kere alaeddin ile cengizin arası birazdan anlatacağım olaya kadar çok çok iyidir. hatta bu olaydan önce alaeddin cengize hediyeler yollamıştır kervan sürüsüyle. işte tam olarak olay da burada başlıyor zaten. bunu gören cengiz alaeddine hediye yollatıyor yaklaşık 450 kişilik bir kervan ile. her ilden kervana katılması için insan toplatıp yolluyor. bu kervan kürk yolu (ipek ve baharat yoluyla birlikte en önemli 3 yoldan biridir, sibirya tarafından çin bölgesine kadar özellikle samurdan yapılmış kürkler ithal edilirdi) hattının bir kısmından geçerek otrar şehrine vardığı zaman şehrin valisi (inalçuk) bu kervanı karşılıyor. kaderin cilvesi mi desek yoksa böyle vaziyetin içine mi desek bilinmez ama inalçuk bu kervanda daha önce tanıdığı bir hintliyi görüyor. bu adamdan haz almadığı gerekçesiyle bütün kervanı tutuklatıyor. inalçuk harezmşah(alaeddin)'a haber salıp olayı anlatıyor. harezmşah ise derhal bu 450 kişilik ekibin öldürülmesini emrediyor. tam olarak olay burada başlıyor ve inalçuk(bir diğer ismi gayır han'dır) 449 kişiyi öldürüyor. fark ettiyseniz 450 demedim 449 dedim çünkü burdan bir kişi kaçıyor. ve bu olayı cengize haber ediyor. cengiz bu haberi alınca 3 gün yas tutuyor ve şu sözleri sarf ediyor; "ölen her bir adamımın her saç teli için yüzbin (sayı daha fazla da olabilir) insan öldüreceğime göktanrı şahit olsun" şeklinde yemin ediyor. (hemen şunu belirtelim ki cengiz müslüman değil, göktanrıya inanıyor. ve yaygın bir inanışta müslümanlara acı çektirdiğidir. bu tamamen yanlış yani sonra ki zamanlarda evet müslüman öldürüyor ama müslüman olduğu için değil, cengiz yanlış yapan adamın yada doğru yapan adamın dinine bakmaz, asla din için birini öldürmemiştir). cengiz bu olaydan sonra (not: cengiz sefere çıkmadan zapt etmeye gittiği şehirlere haber salardı, "geliyorum hazırlan" şeklinde) alaeddine haber salmıştır. otrar kalesi 5 ay kadar dayanıyor fakat açlıktan ötürü teslim olmuştur. daha sonrasını belki duymuşsunuzdur. nitekim ibn battuta o gün ceyhun nehrinin tamamen kırmızı aktığını söyler.
otrar faciası bu şekildedir. daha sonra semerkant olayları vs var ama değinirsem entry çok uzar. sonrasında alaeddin ölünce yerine celaleddin harezmşah geçecek. bunla alakalı bir nehir olayı vardır. cengiz celaleddini indus nehrine (bu nehir 5 koldan beslenir ve pasifiğe akar çok müthiş bir hızla aktığı için insanın hayatta kalması imkansızdır, 80 metredir. kelime anlamlarını burada anlatıp kafa şişirmeyelim)kadar kovalar ancak celaleddin nehri dakikalar içinde geçmiştir ve cengiz han hayretler içinde bu olayı izlemiştir. sonra çok ünlü olan o sözünü söyler: "tanrı her babaya böyle evlat bahsetsin, celaleddini affettim" demiştir.


şimdi şunu bilelim ki cengiz han çok güçlü bir imparatorluk kuramadı, evet kuramadı çünkü imparatorlukta güçlü olan tek şey cengiz handır. dolayısıyla moğol imparatorluğu öyle dıştan bakıldığı kadar sorunsuz, çok güçlü bir devlet değildir. sürekli isyanlar vardır bunun nedeni ise sadece savaşarak toprak almayı amaçlayan bir mantığın, imparatorluğun merkezinde yer almasıdır. zaten somut bir kurum, yapıda yoktu.

yine neredeyse herkesin aynı fikirde olduğu bir olayda cengizin yenilgisiz olması olayıdır. ama cengiz han yenilmiştir, hemde 1-2 defa değil gerçek manada hezimete uğradığı savaşlar vardır. mesela hindistan sınırlarından geçerken himalaya tepelerinde bulunan kaleleri tahrip etme emri vermiştir, ama savaşa bizzat katılsa da kale moğol kuvvetlerini şiddetli bir biçimde yenmiştir. ha elbette sonunda cengiz o kaleleri almıştır bunda bir problem yok. yine moğol kuvvetleri, merv'de celaleddinin kaçtığını gören kuvvetlerin ayaklanması ve başlarına harezmşah komutanı küstegin pehlivan'ın geçmesiyle de bir kez daha yenilmiştir. hatta bu ordu daha sonra buharaya kadar yürüyüp moğol valisini öldürmüş, orduyu dağıtmıştır. daha sonra karaca noyan tarafından merv yeniden alınacaktır moğollar tarafından, hatta ilk alındığından daha fazla tahrip edilmiştir.

ticaret konusunda da moğollar oldukça titizdir. mesela kervanlarına asla saldırı yapılmamıştır. çünkü yapan adamlar biliyorlar ki bunun sonucu sadece ölüm değil adeta bir kıyımdır. buralarda yine cengizin ordusuna bağlı karakçi bekçileri bulunuyordu. böylelikle ticarette bir sıkıntı yaşamamışlardı, karakçi bekçileri aynı zamanda istihbaratı da sağlıyordu.

ilginç bir olayda cengiz ve ç'ang 'ç'un arasında geçen iksir olayıdır. ç'un maveraünnehir’de yada semerkantta bulunduğu esna da cengiz tarafından çağırılmıştır. cengiz ç'un'a ölümsüzlük iksiri konusunda sorular sorup böyle birşey istiyor kendisinden(bu tercümanlığı vali olan taişi üstleniyor belki cengizin çince bildiğini sanabilirsiniz). ancak ç'un böyle birşey olmadığını fakat insan ömrünü uzatan şeylerin olduğundan bahseder. cengiz 65 yaşında olmasındanmıdır bilinmez ama hayal kırıklığına uğrar ama bunu belli etmiyor. daha sonra ç'un cengize, avcılığı ve içkileri bırakması konusunda tavsiyeler veriyor(birçok tavsiyesi var ama anlamanız için 2 örnek verdim). cengiz av sırasında 2 defa attan düşüyor ilkinde askerleri sayesinde, yaban domuzunun saldırısından kurtarılıyor, ölümden dönüyor. fakat ikincisinde çok yaşlı olduğundan attan düştüğünde ölüyor.


cengizin karısı börte barbarlar tarafından kaçırılmıştır hemde birden fazla. cengizin cuci, çağatay,ögeday ve tuluy adında oğulları vardır ama size ilginç bir bilgi vermek istiyorum, cuci ilk oğludur ama kendisinden olmayabilir bu yüzden cucinin fazla yanında kalmasını istemezdi. börte kaçırıldığı sırada hamile değildi ama kurtarıldığı esna da doğum yapmak üzereydi dolayısıyla cengiz bunu biliyor ve cuciyi yanında fazla tutmak istemiyordu. cengiz 1225 te oğullarıyla moğolistana dönmüştür ama cuci hariç. cuci bozkırı çok sevdiğinden imparatorluğun bozkır topraklarında kalmıştır. cuciye kuzeyi alması için en önemli iki komutanı sübüdey ve cebe'yi yardım için yollasa da cuci başarısız olmuştur. bundan dolayı cengiz cucuiyi huzuruna çağırmış, cuci hastayım diyerek gitmemiştir. burada 2 işgüzar adam cengize cucinin sürekli avda olduğunu belirtmiştir. cengiz olaya sinirlenip cucinin üzerine yürümüş ama cuci cengiz yoldayken çağatay han tarafından zehirlenerek öldürülmüştür(bu kesin değil ama muhtemeldir).sebebi ise cuci babasını av halindeyken öldürmek için müslümanlar ile ittifak yapmayı göze almıştı fakat çağatay bunu duyunca zehirletmiştir. 1227 yılında muhtemelen 40 yaşındayken ölmüştür. cuci şüpheci bir kişiydi bu yüzden cengiz sürekli seferlere önce onu yollardı amacı yanında olmamasıydı.


cengiz okuma yazmaz bilmezdi bu yüzden bütün bulduğu kitapları yaktırmıştır. ona göre kitap saçmadır bundan dolayı kitaplardan hiç haz almamıştır.


cengiz han yıllarca tunguzlar tarafından kafeste sergilenmiştir. buda çok çok önemli bir bilgidir. yaygın bir bilgi mi bilemiyorum

cucinin ölümünden 6 ay sonra 72 yaşındayken kendisi de ölmüştür(attan düşerek). halk galeyana gelmesin diye mumyalanmıştır(bunun türk örnekleri de vardır; sultan alparslan, kanununi sultan süleyman, atatürk gibi. ama mumyalama derken aklınıza mısırda ki gelmesin bu mumyalama daha çok cesedi korumak adına yapılır ve iç organlar hatta muhtemelen beyin dahi çıkarılırdı. atatürkte iğne kullanılmıştır.). cengizin mezarı konusuna değinmeme gerek yoktur heralde nitekim en çok bilineni o.


peki hiç imparatorluğun varisi kim diye düşündünüz mü? cengiz ölürken ne askeri anlamda müthiş kabiliyetleri olan tuluyu, ne de kanunlar konusunda çok titiz olan çağatayı seçmiştir. cuci zaten öldü demiştik, cengiz varis olarak kesinlikle ögedayı seçmiştir sebebi ise ögedayın çok naif ve adaletli, her konuda kabiliyetli olmasıdır.


entry de birçok eksik var bilerek anlatmadığım çok konu var ama en başta belirttiğim gibi fazla bilinmeyen olayları değinmek istedim efendim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

antakya yöresinin bol salçalı ve yağlı, bir o kadar da lezzetli gıdası. bazıları peynir koymayı da tercih eder üzerine.
devamını gör...

bir teoman filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da teoman yazmıştır. elbette izlediğim zaman da düşündüğüm gibi buna bir film, yazılana da bir senaryo demek çok mantıklı değil. bir deneme diyelim, başarısız bir deneme. filmin kadrosu aslında bir müzikale uygun bir kadro. teoman’ın dışında filmde hayko cepkin, aylin aslım, emre altuğ ve müslüm gürses de yer bulmakta. bu isimler dışında ise berna öztürk, burak sergen, bülent kayabaş ve seda akman da filmde rastladığımız isimler.

film tuhaf bir hayatların kesişmesi öyküsü. bir pansiyonda birbirine dokunan hayatlar ve hayata dair bazı dokundurmalar içeriyor. biraz karman çorman bir hikaye. sanki ipin ucu kaçmış da yakalanamamış gibi. psikolojik bir çözümleme çalışması gibi görünen filmde diyalogların ve kurgunun zayıf olması bir yana oyunculuklar da öyle aman aman bir nitelikte değil.

filmin fragmanı yayınladığı zaman insanların ilgilisini çeken şey berna öztürk ve seda akman’lı sahnelerdi daha çok. özellikler o dönemlerde berna öztürk milli baldız olarak ciddi bir üne sahipti.

izlediğim için aşırı bir pişmanlık duymadığım ama izlemeseydim hiçbir şey kaybetmeyeceğim bir filmdi.
devamını gör...

' en temelde hareketsiz bir kara melankoli...'
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

nokta!
devamını gör...

hayat tecrübem...
çevremde ki kadınlar serserilerle takılıp mülayimlerle evleniyor.
bizim karakterimiz beton arkadaşlar.
alayınıza inat sade, oturaklı, kibar ve dürüst olacağız. evlenmeyin de eğlenmeyinde.. biz yalnizca zeybek oynarken diz çökeriz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim