normal sözlük yazarlarının meslekleri
gizli söyleyemem.
devamını gör...
eski yazarlar
bazılarının yeni hesaplarıyla aramızda olduğunu düşünüyorum. biliyorum bunu bir tek ben düşündüm şimdiye kadar ama gözünüzü açma vakti gelmişti.*
devamını gör...
antalya'da kadına şiddeti izleyen esnaf
o zaman fikir s.çalım :
-esnaf müdahale etti ve saldırgan cebinden çıkardığı bıçakla esnafı yaraladı.
-esnaf müdahale etti ve saldırgan arabasından silahı alıp esnafı vurdu.
-esnaf müdahale etti ve saldırgan arkadaşlarını toplayıp esnafı darp etti.
-esnaf müdahale etti ve saldırgan arkadaşlarıyla gelip dükkanını yakıp yıktı.
...
-esnaf müdahale etmedi ve toplumun tepkisini çekti.
esnaf ne yapsın yahu devlet üç maymunu oynarken ?
-esnaf müdahale etti ve saldırgan cebinden çıkardığı bıçakla esnafı yaraladı.
-esnaf müdahale etti ve saldırgan arabasından silahı alıp esnafı vurdu.
-esnaf müdahale etti ve saldırgan arkadaşlarını toplayıp esnafı darp etti.
-esnaf müdahale etti ve saldırgan arkadaşlarıyla gelip dükkanını yakıp yıktı.
...
-esnaf müdahale etmedi ve toplumun tepkisini çekti.
esnaf ne yapsın yahu devlet üç maymunu oynarken ?
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
çok sevdiğim ve kaybetmekten çok korktuğum insanları hissetmeyi severim. bedenlerini, ruhlarını, saç tellerinden dudak kıvrımlarına kadar. sadece dokunmaya cesaret edebileceğim insanlara dokunurum. elleri, yüzleri ve saçlarıyla oynar hafızama sonsuz kez kaydetmek isterim. küçüklükten gelen bir alışkanlık bu. mesela sevdiğim biriyle uyurken yanağını tutarım hep, gitmesinden korktugum için midir? bilinmez.
hayatımda en değer verdiğim insan, ailem dediğim kişi, bana aile olan biri. saçları yumuşacık. çok seviyorum onlarla oynamayı. elleri incecik. burnu hafif kemerli, dudakları ince, kirpikleri gür. parka gidiyoruz birlikte, kucağıma yatıyor. ben onun yüzü ve saçlarıyla oynuyorum o bana saatlerce büyük bir hevesle bir şeyler anlatıyor. ıkimiz de küçüğüz ama yaşlıyız.
üzerinden aylar geçiyor. gitmek zorunda kalıyorum. sadece bedenlerimiz ayrılıyor. hala her gün konuşuyoruz. yine günlerin birinde arıyorum, açan yok. bir hafta ulaşamıyorum ona. her gün defalarca arıyorum pes etmeden. bir hafta sonra arıyor beni. hastanedeyim diyor. hastaymışım
"neymiş" diyorum, "hastalığın neymiş?"
biz de bilmiyoruz ki diyor. daha bulamadılar hastalığımı.
1 ay yatıyor hastanede. hala tanı koyulamıyor. bir denek misali her gün farklı bir ilaç deneniyorlar üzerinde. bir ay sonra görmeye gidiyorum onu...
o sevmeye kıyamadığım saçları var ya. dökülmüş hepsi. o incecik zarif elleri delik deşik olmuş iğne izleriyle. o kirpikleri yok artik. zayıf olan bedeni daha da zayıflamış yok olmak ister gibi. gülümsüyorum sadece. konuşamıyorum. konuşursam....
3 yıl gözlerimin önünde eriyor, elimden hiçbir şey gelmeden yok oluşunu izliyorum. ıçimden küfürler savuruyorum hayata. dinmek bilmiyor nefretim.
çaresizlik... bir kor gibi yakıyor içimi
ne benim küçük vücudum, ne de onun bitmiş ruhu dayanıyor bu acıya. gözlerimin önünde yalvarıyor bana. "nolur" diyor. "öleyim artık, bitsin, dinsin bu acılar "
"şşstt geçecek canımın içi, geçecek. hayallerimizi gerçeklestirecegiz, deme öyle"
gözlerime öyle bir acıyla ve çaresizlikle bakıyor ki. ölmek istiyorum, yok olmak. hiç var olmamış olmak o öyle baktıkça ben bir yaş daha yaşlanıyorum. onun gözünden göz yaşları aktıkça nefret ediyorum ağlamaktan.
neyse fazla uzattım lafı yine. ilk sigaramı onun gidişine yakıyorum. ondan geriye bir battaniye ve bir fotoğraf kalıyor bana. yavaş yavaş sesini unutmaya başlıyorum önce. daha sonra rüyalarıma da uğramaz oluyor. en son ne zaman geldi rüyalarıma, hatırlamıyorum...
bu gece saat 5 e dogru. parmak uçlarımda hissediyorum onu. saçlarının her telini, olmayan kirpiklerini, dudaklarını, yüzünün her bir zerresini. hissediyorum gülümsüyor. ağlıyorum, deliler gibi ağlıyorum. gitme diyorum yalvarırım gitme. yine bir başıma bırakma beni şu dünyada, yalvarırım...
o gidiyor, ben uyanıyorum, tekrar uyumak istiyorum, uyuyamayacak kadar bitkinim. yastığım sırılsıklam. ağzımın içi bok gibi. canım acıyor, ruhumun her zerresi...
hayatımda en değer verdiğim insan, ailem dediğim kişi, bana aile olan biri. saçları yumuşacık. çok seviyorum onlarla oynamayı. elleri incecik. burnu hafif kemerli, dudakları ince, kirpikleri gür. parka gidiyoruz birlikte, kucağıma yatıyor. ben onun yüzü ve saçlarıyla oynuyorum o bana saatlerce büyük bir hevesle bir şeyler anlatıyor. ıkimiz de küçüğüz ama yaşlıyız.
üzerinden aylar geçiyor. gitmek zorunda kalıyorum. sadece bedenlerimiz ayrılıyor. hala her gün konuşuyoruz. yine günlerin birinde arıyorum, açan yok. bir hafta ulaşamıyorum ona. her gün defalarca arıyorum pes etmeden. bir hafta sonra arıyor beni. hastanedeyim diyor. hastaymışım
"neymiş" diyorum, "hastalığın neymiş?"
biz de bilmiyoruz ki diyor. daha bulamadılar hastalığımı.
1 ay yatıyor hastanede. hala tanı koyulamıyor. bir denek misali her gün farklı bir ilaç deneniyorlar üzerinde. bir ay sonra görmeye gidiyorum onu...
o sevmeye kıyamadığım saçları var ya. dökülmüş hepsi. o incecik zarif elleri delik deşik olmuş iğne izleriyle. o kirpikleri yok artik. zayıf olan bedeni daha da zayıflamış yok olmak ister gibi. gülümsüyorum sadece. konuşamıyorum. konuşursam....
3 yıl gözlerimin önünde eriyor, elimden hiçbir şey gelmeden yok oluşunu izliyorum. ıçimden küfürler savuruyorum hayata. dinmek bilmiyor nefretim.
çaresizlik... bir kor gibi yakıyor içimi
ne benim küçük vücudum, ne de onun bitmiş ruhu dayanıyor bu acıya. gözlerimin önünde yalvarıyor bana. "nolur" diyor. "öleyim artık, bitsin, dinsin bu acılar "
"şşstt geçecek canımın içi, geçecek. hayallerimizi gerçeklestirecegiz, deme öyle"
gözlerime öyle bir acıyla ve çaresizlikle bakıyor ki. ölmek istiyorum, yok olmak. hiç var olmamış olmak o öyle baktıkça ben bir yaş daha yaşlanıyorum. onun gözünden göz yaşları aktıkça nefret ediyorum ağlamaktan.
neyse fazla uzattım lafı yine. ilk sigaramı onun gidişine yakıyorum. ondan geriye bir battaniye ve bir fotoğraf kalıyor bana. yavaş yavaş sesini unutmaya başlıyorum önce. daha sonra rüyalarıma da uğramaz oluyor. en son ne zaman geldi rüyalarıma, hatırlamıyorum...
bu gece saat 5 e dogru. parmak uçlarımda hissediyorum onu. saçlarının her telini, olmayan kirpiklerini, dudaklarını, yüzünün her bir zerresini. hissediyorum gülümsüyor. ağlıyorum, deliler gibi ağlıyorum. gitme diyorum yalvarırım gitme. yine bir başıma bırakma beni şu dünyada, yalvarırım...
o gidiyor, ben uyanıyorum, tekrar uyumak istiyorum, uyuyamayacak kadar bitkinim. yastığım sırılsıklam. ağzımın içi bok gibi. canım acıyor, ruhumun her zerresi...
devamını gör...
ankara vs istanbul
bazı tanımlarıyla şaşırtan başlık.
tabii ki istanbul diyorum, karşılaştırmaya gerek bile olmadığını düşünüyorum.
tabii ki istanbul diyorum, karşılaştırmaya gerek bile olmadığını düşünüyorum.
devamını gör...
italya
avrupa'nın sanat ve tarih baskentidir. turizmde dünyada ilk 5 te olan venedikte gondol seyahati ve pisa kulesinin turizme katkıları cok büyüktür. milano roma gibi köklü şehirlere de sahiptirler. yıllardır mafya ile mücadele eden bir ülkedir. yemek kültürü gastronomi alaninda da çok gelişmiştir. futbol italyanlar için vazgecilmez bir tutkudur milan inter derbileri torino juventus derbileri ayrica napoli roma gibi köklü takımları vardir. italya sanatta da cok ileri bir ulkedir. rönesans reform mona lisa denince akla italya gelir. ayrıca otomotiv sektöründe resmen bir devdir. fiat gibi cok büyük bir şirkete sahiptir. ferrari lamborghini gibi ust düzey spor araba markaları vardır. ayrica kadin ve erkekleri modayı sıkı takip ederler. italya avrupa birligi üyesidir ve dunyada askeri gücü güçlü olan ulkeler arasında yer alir. makarna ve espresso italyanlarin vazgecilmez yiyecek ve icecekleridir. özellikle espresso cafeler ve kahveler hakkında bir çok ürünü satan mağazaları bulunmaktadir.katolik hristiyanlarin kutsal vatikan sehride italya içinde özerk cumhuriyetir ve kendine has bayrağıda vardir.
devamını gör...
2250 yılında normal sözlük başlıkları
devamını gör...
vegan olmamak için sebepler
devamını gör...
sözlük yazarlarının bildiği diller
tatlı dil (bkz: türkçe hariç hiçbir dil)
devamını gör...
yavru kedi sahiplenmek
evde zaten bi hırtık var.. günün 11 saati çalışıyorum.. canı sıkılmasın ne bilim evde beraber koştursun diyerek çalıştığım yerde oyun alanına sıkışmış böceği aldım.. tekir ya bunlar siyam olsa tamam insan ister hayvan lüzumsuz dicem.. ama tekir..önce veterinere götürün.. sonra kapınızı açın.. zaten sürmeli hanım 8. kattan betona çakıldığından mütevellit borcu daha yeni bitti.. şimdide bu ufaklık arka bacaklarındaki kalıtsal hastalık ile başıma kaldı.. vicdan yaptırıyor *uşt.. bakıyoz artık aldık eve..
mümkün ise anne sütünden kesilmiş olsun.. önce annesi yol yordam öğretsin..yoksa ben gibi kıçından poh temizler yaş mamaya ayak basmadan yemeği öğretir.. kuma nasıl sıçılır eğitim vermeye çalışırsınız.. en önemlisi ömürlük bakacaksanız alın.. hee bide gidip yıkamayın.
sürmeli hanım

böcek
mümkün ise anne sütünden kesilmiş olsun.. önce annesi yol yordam öğretsin..yoksa ben gibi kıçından poh temizler yaş mamaya ayak basmadan yemeği öğretir.. kuma nasıl sıçılır eğitim vermeye çalışırsınız.. en önemlisi ömürlük bakacaksanız alın.. hee bide gidip yıkamayın.
sürmeli hanım

böcek
devamını gör...
kahraman bakkal süpermarkete karşı
yakın zamana kadar sahnelenen tiyatro oyununun ismi. mütevazı bir mahalle bakkalının eşit olmayan koşullardaki rekabet ve ayakta kalma savaşını politik bir mizah ile anlatıyor.
devamını gör...
alarmı küsürlü sayılara kurmak
çünkü neden olmasın
devamını gör...
sayıların kontu
susam sokağı’ndaki, kont drakula karakterini taklit eden, arkadaş canlısı kurgusal kukla.
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
yuh be. ayıp be. bir kişi de yazmaz mı beni be. şu an hepinize çok kırıldım. başımı alıp gidiyorum. kimseye inancım kalmadı. soran olursa ağlıyor deyin.
hayın insanlar
edit: ben bunu yazdıktan sonra biri sırf gönlümü almak için beni yazar sandım. harbiden püü.
hayın insanlar
edit: ben bunu yazdıktan sonra biri sırf gönlümü almak için beni yazar sandım. harbiden püü.
devamını gör...
yeni bir insanla tanışmaya üşenmek
üşenmekten ziyade hayatına yeni insan almamak isteyen insanların yaşamış olduğu duygudur. bana da oluyor bu ve ben bunu yemek yaparken fazladan koyulan malzemenin yemeğin tadını bozmasına benzetiyorum.
mesela; yemek yaparken ölçünün dışına çıkarsanız, bu tuz yeterli mi değil mi az daha ekleyim mi deyip ölçüyü artırırsanız yemeğin tadı mutlaka bozuluyor.
belli bir yaştan sonra yeni insanlarla tanışma durumu da benim için böyle; hayatımdaki 3 5 kişi bana yetiyor, yeni tanıştıklarım ise mutlaka hayatımın tadını kaçırıyor.
mesela; yemek yaparken ölçünün dışına çıkarsanız, bu tuz yeterli mi değil mi az daha ekleyim mi deyip ölçüyü artırırsanız yemeğin tadı mutlaka bozuluyor.
belli bir yaştan sonra yeni insanlarla tanışma durumu da benim için böyle; hayatımdaki 3 5 kişi bana yetiyor, yeni tanıştıklarım ise mutlaka hayatımın tadını kaçırıyor.
devamını gör...
no context
no context kafa sözlük twitter adresi açma planını aklıma sokan başlıktır.
sonunda fenomen olacağım gazamız mübarek olsun.
sonunda fenomen olacağım gazamız mübarek olsun.
devamını gör...
6 ay önce girilen tanıma saat 02.20'de beğeni atan yazar
tanım: rastgele butonunun çalışıyor olduğunu gösteren başlık.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
sürekli söyleniyorum. herşeye ama.
devamını gör...




