benim yönettiğim kameralar. benim zihnimin sonsuzluğunda oluşan manzaralar. kendimi içinde bulmam ve belki o kadar az insanın becerebildiği kendimle sohbet durumu varken. zihnimi ve zihnimde oluşan bu mükemmeliği katledebilecek filmlere neden ihtiyaç duyayım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel;
devamını gör...

çift cevap jokerimi kullanmak istiyorum.

öncelikle soru sorulmuş ve cevaplanmış. bize de mantıklımı, mümkün mü gibi sorular kalıyor. sonsuz oda varsa neden en baştaki insanın rahatını bozuyosunuz en sondakinin yanına yerleştirin. tüm sistemi alt üst ediyolar. dağdan gelen bağdakini kovuyor falan.

şahsen beni gece 2’de odamı değiştirmeye zorlasalar otellerine bi takım çirkefleşmeler gösterebilirim.
devamını gör...

(bkz: peki)
devamını gör...

varoş olduğumu öğrendiğim başlık...
devamını gör...

kant'ın saf aklın eleştirisi'nde merkeze aldığı kavramlardan..

öncelikle trensendental belli bi bilgi türünün adıdır kant için. terimin işaret ettiği bilgi a priori olanın koşulunun 'mahiyeti' hakkındadır. biraz dıdısının dıdısıdır. ancak merkezidir çünkü evrensel olan a priori bilginin imkanının dayanağıdır. kant tabi ki burda zaman ve mekanın a priori imkanı peşinde koşarak bilimin kıçını kurtarmaya çalışmakta. şu çok önemlidir; kant, transendent ve transendental arasında ayrım yapar. transendent ile tecrübe ötesi kastedilirken, transendental ile tecrübenin a priori unsurlarını işaret eder.

transendental estetik bölümü sae'de kısa tutulmuş ancak üzerine çokça yazılmış bi bölüm. kant'ın burdaki estetikten kastı sanatsal olan değil, kelimenin yunanca* kökenindeki anlamında 'duyu, algı' anlamında kullanır. kant zaten konuya sezgiyi açıklayarak başlar*. sezgi kant için nesneyle olan doğrudan bi ilişkidir ve asla mistik bi yönü yoktur. çünkü nesne sezginin nedenidir ona göre. metinde ciddi muğlaklıklar olsa da norman smith, allen wood gibileri de böyle yorumluyolar. kısaca zihinden bağımsız olarak nesnenin kavranması denilebilir sezgi için. sezgiden kaynaklı bilginin tasarımlarını algılama kapasitesine de 'duyu yetisi' der. işte bu duyu yetisi, sezginin olmazsa olmazıdır. sezgisel bilgi ancak duyu yetisiyle elde edilebilir. (tabi burda fenomenler ve kategoriler falan da giriyo da devreye) kant'ın transendental estetik'teki asıl amacı sentetik a priori'nin kesinliğini göstermek, daha açık söylemek gerekirse zaman ve mekanın a priori olduğunu gösterek duyu yetisini tüm kategorilerden bağımsızlığını ilan ettirip saf sezgiye ulaştırmak..
devamını gör...

toplantıdaki bariton bariton sesleri duyduktan sonra mikrofon açmaya elin gitmediği toplantıdır. acil diksiyon ve şan eğitimi gerekliliği arşa çıkmıştır. ya da live autotune ciihazlarını mı araştırsam. bilemedim.
devamını gör...

sanat derim.
yağmurlu bir akşamda müzik dinlemekten başka ne iyi gelir?..
ya da canın sıkkınken bir kitaba dalıp gitmek..:)
devamını gör...

adamın aklına kimse bakmaz diye gelen yere bak. yeminle şeytan insan silüetine bürünüp yer yüzüne inse aklına gelmez. hayır kendi istedi savunmasını duyan birey o an nasıl eline ayağına hakim olabiliyor, o camideki takunyaları bu hayvanın makatına sokmuyor şaşkınlık içindeyim. gasilhane ayağına gelmişken orada geberteceksin bunu ama yıkamayacaksın, kefensiz tabutsuz öyle olduğu gibi gömeceksin. haa çok derine de gömmeyeceksin ki hayvanlar leşini bulup tırtıklasın! sinir sistemim hata veriyor artık sözlük!
devamını gör...

bireysel düşünce yapısı. kendi fikrimizi oluşturmak yerine çoğunluğu takip etme eğilimindeyiz.
devamını gör...

allah allah.
ilk iki-üç gün, biraz anksiyete yaşarım, sonra kuş gibi olurum ramazan sayesinde.
ortaokuldan beri oruç tutuyorum elhamdulillah. hiç bir zararını görmedim bilakis çok faydasını gördüm. 30 küsür senedir ömrüme ömür katıyor ruhumu iyileştiriyor.
bir hamileliğimde doktorum bu duruma hastalık yok hasta var demişti.
bir arkadaşım, çalıştığı okuldaki tutmayan arkadaşları için, her ramazan yeni hastalıklar öğreniyoruz demişti.*
siz tutmayın sağlıklı kalın, biz oruç tutarak sağlıklı kalabiliyoruz, müsterih olun.
devamını gör...

bahaeddin ögel'in türk mitolojisi 1-2
yaşar çoruhlu'nun türk mitolojisinin ana hatları
emel esin'in türk kozmolojisine giriş kitaplarını ilgi duyan/merak edenlere öneririm.

edit: en sevdiğimi nasıl yazmamışım; jean paul roux- türklerin ve moğolların eski dini.
devamını gör...

silgiler. ne zaman ihtiyacım olsa buhar oluyor.
devamını gör...

çocukken sokaktaki arkadaşlarımla akşam on bire kadar oyun oynamayı, kahkahalarımızın duvara yankılandığı günleri özledim.
devamını gör...

lilith'in türk mitolojisindeki karşılığıdır alkarısı (albastı). farklı tasvirleri olsa da genel kanı upuzun saçları, kocaman memeleri olan çirkin mi çirkin bir cin olduğudur. viranelerde yaşar.

lohusa kadınlara, kırkı çıkmamış çocuklara ve atlara musallat olur. alkarısı kırmızı rengi hiç sevmediğinden yeni doğum yapmış kadınların başına kırmızı kurdele takılır ki bu cadı gelmesin. lohusa kadının odasına; maşa, bıçak gibi eşyalar, çörek otu, nazar boncuğu, süpürge ve eşinin bazı giysileri koyulur. bu eşyaların kırkı çıkmamış bebeklerin ve lohusa annenin ciğeriyle beslenen alkarısını korkutacağı ve anne ve bebeğinin ciğerini sökmekten alıkoyacağı düşünülür. hatta bu nedenledir ki kırkı çıkmamış bebek ve annesi evden çıkmaz, yabancıya gösterilmez. ortak noktalardan anlaşılacağı üzere şamanizm temelli bir mitostur, ayrıca (bkz: şamanizm kökenli türk adetleri).

alkarısı ata binmeyi çok sevdiğinden gözüne kestirdiği ata gece boyunca biner hayvancağızı usandırırmış eskiden. tımar edilen atlar gece bitip sabah oldu mu tüyleri birbirine dolanmış, bitap düşmüş halde bulunurmuş. hatta bu cin midir peri midir bilinmez varlığı, at üzerindeyken yakalayıp hizmetkârı olarak kullananlar bile varmış.*

belirtilerden de anlaşılacağı üzere, alkarısı lohusa humması'ndan başka bir şey değildir ve tıbbın gelişmesiyle birlikte bu cin yüzünü göstermez olmuştur.
devamını gör...

inşaatlarda sıvayı yaymak için kullanılan bir eşyadır aynı zamanda.
devamını gör...

etiyopya'nın kuzeydoğusunda, afar bölgesindeki danakil çöküntüsü'nde bulunan, ismi "tüten dağ" anlamına gelen yanardağ.

biraz ilginç bir dağ bu. aktif lav göllerinin sayısı bazen 2 iken bazen 1'e düşüyor. türünün dünyadaki 8 örneğinden biri.

foto

yer kabuğunun birbirinden ayrıldığı ve rift adı verilen bir jeolojik yapı nedeniyle burada bir yarık oluşmuş. bu yarık, manto katmanını göreceğimiz şekilde kabuğu soymuş denebilir ve ortaya da bu görüntü çıkmış:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

.
devamını gör...

osmanlı devlettinde sarayın dış bölümüne verilen isimdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim