her rolün altından kalkabilen aktörler
devamını gör...
ağır yaşamlar
spor yaparken izliyorum. normalde spor yaparken canım sıkılır, bir noktadan sonra tamam derim bu kadar yeterli, bu yürüyüş beni 4 sene idare eder. ancak bu programı izlerken spor yaptığım zamanlardan beri her yürüyüş saatlere yayılıyor, asla yeterli gelmiyor, resmen onlardan biri olmaktan korkuyorum. ve bazen ağlaya ağlaya spor yapıyorum üzülüp ki ben nasıl psikolojik bir ruh hastasıyım, hiç bilemiyorum.
çok üzücü. yaşamları gösterilen çoğu vaka cinsel istismara uğramış ya da sevgi açlığı çekmiş. içlerinde oluşan o sevgi açlığını yemek yiyerek doldurmaya çalışmışlar. yiyecekler bir tür madde bağımlılığı haline gelmiş. yaşama şansları %5. 300 kilolardan 80 kiloya düşmeye çalışıyorlar yaşamak için falan. çok zor ve sahiden çok iç acıtıcı.
tüm bunlar sonrası şu sonuca ulaşabiliriz sanırım. çok yememek lazım.
çok üzücü. yaşamları gösterilen çoğu vaka cinsel istismara uğramış ya da sevgi açlığı çekmiş. içlerinde oluşan o sevgi açlığını yemek yiyerek doldurmaya çalışmışlar. yiyecekler bir tür madde bağımlılığı haline gelmiş. yaşama şansları %5. 300 kilolardan 80 kiloya düşmeye çalışıyorlar yaşamak için falan. çok zor ve sahiden çok iç acıtıcı.
tüm bunlar sonrası şu sonuca ulaşabiliriz sanırım. çok yememek lazım.
devamını gör...
yalnızlığın en çok dokunduğu an
ramazan ayın da tek başına yapılan iftar..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ölümden döndüğü anlar
denizde yüzerken bir anda büyük bir fırtına çıktı. kıyıdan epey uzaklaşmış olan ben geri dönmeye çalışırken, arkamdan gelen dev dalgalar da beni adeta dövüyordu. arada bir dalgaların altına sürüklüyor, yüzeye çıkmamı da zorlaştırırken, aynı zamanda nefesinin gitgide tükenmesine ve su yutmama neden oluyordu.
böyle bir vaziyet altında iken, bir de üstüne hiç istemeyeceğim türden bir olay geldi: vefat etmiş dedemden kalma antika bir para kolyesi boynumdan kurtulup suyun dibine düştü. şans getirsin diye zamanında kolye yapmıştım ve hep boynumda taşırdım. o benim için çok önemli bir parçaydı. asla ve asla onu almadan gidemezdim. dalgalar bir yandan beni döverken, azıcık kalan son nefesimle suya daldım. neyse ki daldığım yer çok derin olmamakla birlikte 5 metreden biraz daha derindi. ancak yine de deniz gözlüğüm yoktu ve suyun dibini göremiyordum. yaklaşık 30 saniye boyunca kolyeyi bulmak için kumu eşeleyip durdum. ancak bir türlü elim ona çarpmıyordu ve nefesim de halim de hiç yoktu. o yüzden bir süreliğine yüzeye çıkmaya karar verdim. nefes nefese olmama rağmen, o panik içinde sadece birkaç saniye soluklandım, ve tekrar daldım. ikinci dalışımda son nefesime kadar o kolyeyi arıyordum. diyaframım daha önce hiç bu kadar sıkışmamıştı ve öleceğimi düşünüyordum. en sonunda, elim o metal hissiyatını aldı ve kolyeyi de buldum. suyun altında iken hemen boynuma taktım, ve boynumdan bir daha düşmeyecek şekilde kolyeyi boynuma doğru gerdim.
ancak, kolyeyi bulmanın mutluluğunu fazla yaşayamadım. birkaç kulaç daha attıktan sonra yorgunluktan bayılmışım. bu andan sonra, artık kıyıya çıplak göz ile görülebilecek kadar yaklaşmıştım. balıkçı abilerimden biri olan kemal abi de, çok şanslıyım ki beni görmüş ve kurtarmış. uyandığım zaman onun teknesi de kıyının dibine vurmuştu ve o an denizde yüzen tüm ahali etrafımda toplanmıştı. sağolsun oradaki herkes de sonrasında bana yardımcı olup beni evime kadar götürecekti. böyle uzaktan söyleyince karizmatik olmuyor biliyorum ama; eğer kemal abi olmasa orada boğularak çoktan ölmüş tüm bile. kendisine olan borcum ödenmez gerçekten. işte böyle, benim de mucizevi hikayem budur...
böyle bir vaziyet altında iken, bir de üstüne hiç istemeyeceğim türden bir olay geldi: vefat etmiş dedemden kalma antika bir para kolyesi boynumdan kurtulup suyun dibine düştü. şans getirsin diye zamanında kolye yapmıştım ve hep boynumda taşırdım. o benim için çok önemli bir parçaydı. asla ve asla onu almadan gidemezdim. dalgalar bir yandan beni döverken, azıcık kalan son nefesimle suya daldım. neyse ki daldığım yer çok derin olmamakla birlikte 5 metreden biraz daha derindi. ancak yine de deniz gözlüğüm yoktu ve suyun dibini göremiyordum. yaklaşık 30 saniye boyunca kolyeyi bulmak için kumu eşeleyip durdum. ancak bir türlü elim ona çarpmıyordu ve nefesim de halim de hiç yoktu. o yüzden bir süreliğine yüzeye çıkmaya karar verdim. nefes nefese olmama rağmen, o panik içinde sadece birkaç saniye soluklandım, ve tekrar daldım. ikinci dalışımda son nefesime kadar o kolyeyi arıyordum. diyaframım daha önce hiç bu kadar sıkışmamıştı ve öleceğimi düşünüyordum. en sonunda, elim o metal hissiyatını aldı ve kolyeyi de buldum. suyun altında iken hemen boynuma taktım, ve boynumdan bir daha düşmeyecek şekilde kolyeyi boynuma doğru gerdim.
ancak, kolyeyi bulmanın mutluluğunu fazla yaşayamadım. birkaç kulaç daha attıktan sonra yorgunluktan bayılmışım. bu andan sonra, artık kıyıya çıplak göz ile görülebilecek kadar yaklaşmıştım. balıkçı abilerimden biri olan kemal abi de, çok şanslıyım ki beni görmüş ve kurtarmış. uyandığım zaman onun teknesi de kıyının dibine vurmuştu ve o an denizde yüzen tüm ahali etrafımda toplanmıştı. sağolsun oradaki herkes de sonrasında bana yardımcı olup beni evime kadar götürecekti. böyle uzaktan söyleyince karizmatik olmuyor biliyorum ama; eğer kemal abi olmasa orada boğularak çoktan ölmüş tüm bile. kendisine olan borcum ödenmez gerçekten. işte böyle, benim de mucizevi hikayem budur...
devamını gör...
keşke bana yazılsaydı dediğiniz türkü
"güneşin yeryüzünü yaktığı gibi
gülüm senin gözlerine yanmışım."
"delirmişim sev de beni uslandır
ben aklımı gözlerine takmışım"
sen nasıl bir türküsün böyle...
gülüm senin gözlerine yanmışım."
"delirmişim sev de beni uslandır
ben aklımı gözlerine takmışım"
sen nasıl bir türküsün böyle...
devamını gör...
e-kitap vs normal kitap
mecbur kaldığımda okusam da, her zaman kitabın yanımda olması taraftarıyım. kitabi görmek bile mutlu ediyor, sadece okuyup bitmekle kalmıyor.
devamını gör...
istanbul boğazında denize girmek
genellikle hafta sonları hava aydınlanırken yaptığım eylem. yaz veya kış farketmez.
akıntı sebebiyle su çok berrak ve temizdir.
uzun mesafe bisiklet sürüşü veya koşu sonrasında yapılması, ardından o saatte kimsecikler yokken güneşin doğuşunu müzik, termosunuzdan doldurduğunuz filtre kahve ve sigara eşliğinde izleyip oradan da pedallayıp ayasofya karşısında istanbul konulu tarih kitabını yaşandığı yerde okumak size bedava terapi yaptırır.
akıntı sebebiyle su çok berrak ve temizdir.
uzun mesafe bisiklet sürüşü veya koşu sonrasında yapılması, ardından o saatte kimsecikler yokken güneşin doğuşunu müzik, termosunuzdan doldurduğunuz filtre kahve ve sigara eşliğinde izleyip oradan da pedallayıp ayasofya karşısında istanbul konulu tarih kitabını yaşandığı yerde okumak size bedava terapi yaptırır.
devamını gör...
yaşar ne yaşar ne yaşamaz
ülkemizde gerçek örneklerine sıkça rastlanmış bir güldürüdür. çok komik ama çokta üzücüdür. yaşar her işinde yaşamamak engeliyle karşılaşır. ama o da nedir, devlet vergi alacağı zaman veya onu hapse atacağı zaman yaşar yaşar olur. ne zaman yaşar'ın işi yaşamaya düşse bu sefer devlet onu yaşamaz kabul eder.
devamını gör...
sokakların insanlara öğrettiği şeyler
belki de birçok seyi sokakta öğrendim. kendi başımın çaresine bakmayı, kendi işimi sadece kendim halledebilecegimi, kendimden büyük kişilerle iletişim kurmayı, insanları gözlemlemeyi, kavga etmeyi, hakkımı savunmayı ve daha saymadığım birçok şey. çocukluğum sokaklarda tek kale maçlar ve koşuşturmayla geçti. belki de başka bir yerde öğrenemeyecegim şeyleri sokakta öğrendim dostlar. eskiden sokaklar güzeldi, eskiden.
devamını gör...
hep bi' şey eksik
gonca vuslateri'nin seslendirdiği, sözleri sezen aksu'ya ait bir şarkıdır. ben çok severim, klasik pop müzik listemde yer almakta. bazen durup dururken söylüyorum da... garip, hem mutlu hem de mutsuz anlarımda eşlik eden bir şarkıdır.
''kendim yazdım, kendim bozdum, mesulüm olan bitenden
unutmak en büyük arzum ama ne mümkün be bi' tanem''
spotify
''kendim yazdım, kendim bozdum, mesulüm olan bitenden
unutmak en büyük arzum ama ne mümkün be bi' tanem''
spotify
devamını gör...
sonra döndüm ve dedim ki
kazanacağız mutlaka kazanacağız , bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmek daha iyidir.
(bkz: yılmaz güney)
(bkz: yılmaz güney)
devamını gör...
tunalı hilmi
çocukluğumun, gençliğimin geçtiği bir ankara caddesi. sürekli görmekten sıkılıyorum ama bir süre görmeyince de özlüyorum.
devamını gör...
cahil insanların cahil olma nedenleri
hep bir fikir ayrılığı içinde olmaları ve sürekli belirli nedenleri ileri sürüp insanlar arasından ayrıştırma yaparlar. insanların değerlerine saldırmak bu cahil güruhlar için çok kolaydır çünkü bir değere sahip değillerdir. kim güçlüyse ona hizmet ederler, cahil olduklarından dolayı da bunu sorgulama gereği duymaz, duyamaz da. çünkü o akla ve mantığa sahip değillerdir. daima güçlü insanların himayesi altından yaşamayı tercih edip kumanda edilmeyi severler. cahillik bu kadar kötü bir şey işte, kendi iradesi yok, dayatılan iradeyi kendi iradeleri olduğu inandırılır ve böyle yaşamaya mahkum edilirler.
devamını gör...
einsatzgruppen
telaffuzu kulağa çok hoş gelen ama ne iş yaptığını bildiğinizde sizi dehşete düşürecek olan nazilerin manyak özel eylem gruplarıdır. einsatzgruppen (özel eylem grupları) 1938 yılında kurulur. en çok, haziran 1941'de başlayan alman-sovyet savaşı sırasında bir milyondan fazla yahudi kurbanın öldürülmesindeki rolleriyle tanınırlar. çoğunlukla "mobilize katliam birlikleri" olarak anılan bu grup, özellikle sovyet topraklarındaki yahudilerin sistematik olarak öldürülmesindeki rolleriyle bilinirler.
haziran 1941'de hitler’in sovyetler birliği’ne karşı "imha savaşı" nın başlatmasıyla, bu manyaklar sürüsü ele geçirdikleri yerlerde ilk dokuz ay içinde çoğu yahudi olan yarım milyondan fazla insanı vurarak katleder. aktion olarak adlandırılan bu katliamlarda katledilecek olanlar önce toplanır, sonra katliamın yapılacağı yere toplu olarak sevkedilir, halihazırda bir toplu mezar kazılmamışsa, kurbanlar kendi toplu mezarlarını kendileri kazar, giysilerini ve değerli eşyalarını çıkartıp, gruplar halinde çukura sürülür ve infaz edililirdi. burada en trajik olan durum sevdiklerinizin sizin ölümünüzü seyretmesi ve bir sonraki seferde onlarında infaz edilmeleri olmalı herhalde.
sonradan infazlar için çok fazla mühimmat harcanması, infazcılarda katliam sebebiyle psikolojik sorunlar gözükmesi nedeniyle kurbanlar öncelikle kapalı yerlerde araç egzostlarından çıkan karbonmonoksit gazı ile infaz edilmiş, zamanla bu olay gaz odalarında infaza dönüşmüştür.
aşağıdaki video rahatsız edici görüntüler içerebilir.
haziran 1941'de hitler’in sovyetler birliği’ne karşı "imha savaşı" nın başlatmasıyla, bu manyaklar sürüsü ele geçirdikleri yerlerde ilk dokuz ay içinde çoğu yahudi olan yarım milyondan fazla insanı vurarak katleder. aktion olarak adlandırılan bu katliamlarda katledilecek olanlar önce toplanır, sonra katliamın yapılacağı yere toplu olarak sevkedilir, halihazırda bir toplu mezar kazılmamışsa, kurbanlar kendi toplu mezarlarını kendileri kazar, giysilerini ve değerli eşyalarını çıkartıp, gruplar halinde çukura sürülür ve infaz edililirdi. burada en trajik olan durum sevdiklerinizin sizin ölümünüzü seyretmesi ve bir sonraki seferde onlarında infaz edilmeleri olmalı herhalde.
sonradan infazlar için çok fazla mühimmat harcanması, infazcılarda katliam sebebiyle psikolojik sorunlar gözükmesi nedeniyle kurbanlar öncelikle kapalı yerlerde araç egzostlarından çıkan karbonmonoksit gazı ile infaz edilmiş, zamanla bu olay gaz odalarında infaza dönüşmüştür.
aşağıdaki video rahatsız edici görüntüler içerebilir.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
meja'nın başını çektiği programdır kendileri engin bilgileriyle bizi bilgilendirmeye devam ediyor. meja'nın ciddi anlamda iyi bir hitap yeteneğinin olduğunu düşünüyorum. meja cümlelerini düzgün ve yerinde kullanan birisi diğerleri de iyi ama meja daha ön planda olduğu için bu şekilde değerlendirdim. tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim.
devamını gör...
evde tost yapıp iş yerine getiren kişi
yahu tam buğday bir ekmeğe light kaşar peyniri basıp getirmiştir, gayette sağlıklıdır. napsın yağlı açma mı alıp kemirsin kişi veya öğlen en yakın kahveye gidip sanayi tostu mu bastırsın?
devamını gör...


