kaybetmek de kazanmak kadar güzel bir eylem, yaşanmalı, hissedilmeli, yapılan hataları bir daha yapmam demeden tekrar tekrar yapmalı, sürekli hata yapmalı, yaşamak işte o zaman kazanma/kaybetme güdümüne girmeden keyifli olabilir.
devamını gör...

ya şeydir işte.şey yav.anladın sen şey şey.

t:bi yeri yemediği için ne olduğumuzu söyleyemen yazarın açtığı başlık.
devamını gör...

genellikle bir önemi olmayan insanların kendini önemli hissetmek için takındığı tavır.
devamını gör...

"ruhumun kederinden
gözlerim yaşla doldu
inliyorum derinden
bana bilmem ne oldu"

sema moritz-hasret buradan
devamını gör...

sürekli ve süreksiz şekilde görülebilen bir tür alkol bağımlılığı.

dipsomanik insanlar alkollüyken normal şartlarda -alkolsüzken- yapmayacakları her türlü şeyi yapıp ertesi gün hatırlasalar bile yaptıklarını hatırlamazlar. hatırladıklarında ya da hatırlatıldığında da ağır bir utanç duygusuyla büyük öfkelenmeler yaşar ve sonra yine gidip içerler. bu böyle kısır olmayan bir döngüdür. bir yerde kafa kırılır.
devamını gör...

#291033 artık gece 03:30 sularında üstüne bı soğuk su içer. trollerin kralı lucifer.
devamını gör...

bir kedi değilim ama uzayla bağlantılı bir ruha sahip olduğum kesin. (en başta dünya uzay içinde,biz de dünya içinde.)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bitti ama*. yine de çoook güzeldi. beklediğime değdi vallahi tebrik ederim mükemmel bir yayındı*. şimdi bekleme zamanı bir hafta sonraki yayını. şimdiden meraklıyım. başta sevgili programcımızın tatlılığı ve ses kaydı atan her yazarın tatlılığı sağ olsun yayın da her hafta daha da güzeleşiyor valla.
devamını gör...

gerek olmayan durumdur.

cinsiyet fark etmeksizin, eğer söz konusu kişinin kilosu ile ilgili herhangi bir problemi yoksa zaten söylemeniz bir şeyi değiştirmeyecektir ancak; kilosu ile problem yaşayan ve bunu dert eden biri zaten bu durumdan kurtulmak için bir şeyler yapıyor veya yapmak istiyordur.

dolayısıyla, zaten bilinen bir durumu gereksiz yere dile getirerek insanların motivasyonunu kırmanın anlamı yok.
devamını gör...

keşke asılmasaydı.
idam geri dönüşü olmayan bir infaz, hiç kimse idam edilecek kadar suçlu ilan edilmemeli.
devamını gör...

merhaba arkadaşlar zamanınız varsa aşağıdaki yazıyı okuyabilirmisiniz?
okursanız beni mutlu etmiş olursunuz en azından birilerinin benim yazımı okuduğunun mutluluğunu yaşıyayım.


mutluluk herkesin hayatında bir parça da olsa olmasını istediği bir duygu şölenidir.
dünyadaki herkes mutlu değil ama hepsinin peşinde koştuğu ya da hayatta daha fazla tutunabilmeleri için aramak zorunda oldukları bir kavram.zor şartlar altında yaşıyan insanlar için mutluluk kolay bir şekilde kazanılamıyacak zannediliyor.


peki mutluluk denen şey neydi ve neredeydi?
bir obje miydi,bir kitap,bir bardak su, arkadaş,biraz yemek...mutluluk veren şey tam olarak budur denemez kişiden kişiye göre değişebilen bir kavramdır.
nerede sorusuna ise şöyle cevap vereyim;
yanı başınızda olan bir şeydir. belki şuana kadar farkedilemeyen ama can atarak kendisinin bulunmasını bekleyen kozasından daha çıkmamış bir kelebek...
mutluluk bulundukça kozasından çıkar ve kanatlanır başka kelebekler-mutluluk-bularak sevgiyi salgın gibi yayar...


haftalar süren düşüncem sonucunda-bu arada düşüncem''neden çok mutlu olamıyorum''du-cevabını buldum.
istediğim herşeye sahip değildim ve mutlu olamıyordum.çok güzel bir odam yok okumak, istediğim tüm kitapları alamıyorum,arkadaşlarımla doyasıya gezip konuşamıyorum...

ancak;sıcacık bir yuvam, çok iyi arkadaşlarım ve dostlarım,çatısı olan bir evim,bir yatağım,üzerimde giyebileceğim elbiseler, yiyebileceğim bir lokma yiyecek veya bir yudum su...
evet bunlara sahibim bunların hepsi birer mutluluktu.hiç olmazsa;hala hayatta ve yanımda olan annem ve babam,gören bir çift gözüm,duyan bir çift kulağım var.kollarım,elim,parmaklarım vardı ve bunlar çok işe yarıyordu yürebiliyorum hatta koşabiliyorum.

tüm güzellikleri görebiliyor tatlı ezgileri duyabiliyor ve rahatlıyordum, ellerimle bir şeyler tasarlıyor yeşillikler arasında sonsuzluğa koşabilirdim.

bunların hepsi başkaları için kozadaki kelebekti.
birgün uçmayı bekleyen kelebek...

ben başkalarının hayallerini ,umutlarını ve mutluluğunu yaşıyordum bunlara sahip olmasaydım eğer,bunlar benim hayatta herşeyimi verebileceğim mutluluğum olurdu.
buraya ben hala mutluluk içerisinde yaşamıyorum diyen kimseler için bir mesaj bırakıyım;

''ellerimizdeki mutlulukları ambalajlarından çıkarıp kullanalım lütfen çünkü son kullanma tarihleri bittikten sonra kullanırsanız etkisini göstermeyebilir.''

ellerinizdeki kaybettiğiniz anda işte o zaman onu bulamıyacaksınız ve çok geç olacak...

mutluluğunu fark et!!!
devamını gör...

32 yaşındaysan ve borcun harcın varsa dünya çekilmez gelebilir
devamını gör...

yaşadım ben bunu. lise sondaydım sanırım, oturduğum bir uçurum kenarına bir hışımla bir adam geldi. sol elinde sayfa sayfa faturalar vardı. rüzgar biraz daha şiddetli esse belki o faturaları alıp götürürdü. bir an için öyle olsun istemiştim. genç bir adam, üzerinde iş kıyafetleri. sanırım bu kadar ciddi durumlarda insanın bakışından duruşundan anlaşılıyor neye niyetlendiği. o an bir şeyler söylemek istedim. gerçekten işe yarar ne söyleyebilirim bilemedim. ben oturuyorum, adam elinde faturalar, suratında yıkılmış bir ifadeyle ayakta, her an kendini tek bir adımla boşluğa bırakacakmış gibi. değil son söz, ağzımdan çıkacak ilk sözü dahi bulamadım. adamın yüzünden kaç bulut, kaç acı geçti o kısa sürede. renk renk faturalar uçuşuyor. hiçbir şey söyleyemiyorum ama deli gibi korkuyorum atlayacak diye. adam derin bir nefes aldı, geldiği gibi hızla geri döndü. hemen arkasından ben de derin bir nefes aldım.

bu yüzden gerçekten uçurumdan atlayacak birine söylenebilecek son söz hakkında bir fikri olanları merakla okuyorum.
devamını gör...

bu sözlüğe giriş yapma nedenim tamamı ile formatının çok daha entelektüel bir guruhun bulunduğuna inanmamdı. ama malesef ki sözlüğü cinsiyetçi başlıklarla kirleten bir güruh var. oldukça rahatsız edici bir durum. bu tarz entrylerin moderatörler tarafından kapatılması gerekli diye düşünüyorum. bir de abaza troller var ki siteyi mahvediyorlar. bu trollere prim vermemeli diye düşünüyrum. sitenin kalitesini düşürüyorlar.
(bkz: sözlüğün ekşi sözlük'e dönüşmesinden korkmak)
devamını gör...

bir nazlı eray romanıdır.

ve nazlı eray benim için ankara’dır. ve bence imparator çay bahçesi ankara’da olmalıdır.

her kitabında olduğu gibi yazarın bu kitabında da büyülü bir yan var. ama öyle böyle bir büyü değil. hiçbir şey gerçek değil çünkü her şey derin ve güçlü bir hayal gücünün sarsılmaz gerçekliği ile sarılmış bir halde. nazlı eray gerçekliği benim içimdeki ve zihnimdeki ankara’nın bir yansıması.

bir çay bahçesi düşünün. öyle bir çay bahçesi olsun ki bu iki taraf arasında bir geçiş işlevi görsün. ama bir o kadar da gerçek olsun. romandaki her şey bu çay bahçesinin bir yansıması sanki. gerçekten var olan, her gün gördüğümüz ve görüldükçe sıradanlaşan her şeyin üzerine kendi imal ettiği peri tozlarını serpiştiriyor canım yazar.

içine girdiğiniz de bir aynanın içinde dolaşıyormuş hissi uyandıran bir roman bu. sanki bulutları alıp alıp cebinize atıyormuşsun gibi hissettiren bir roman. sanki menekşeleri karşınıza alıp ağır efkarlı dertleşiyormuşsunuz gibi bir duygu uyandıran bir roman.

okuyun bu kitabı ve bir önceki tanımda yaptığım teklifin hala geçerli olduğunu unutmayın.
devamını gör...

dinlemek, önemsemektir, görmektir, ciddiye almaktır. çocukları ciddiye almamak mevzusu önceki yüzyıllarda kalması ve günümüzde de asla tekrarlanmaması gereken bir tavır, bakış açısıdır. anlıyorum ebeveyn olanlar çocukken bu muameleye maruz kaldılarsa bilinçdışı mekanizmaları onları bildikleri davranışa itiyor ancak bunun bir yerden kırılması gereklidir. çocukları dinlemek onları gerçek anlamda dinlemekten söz ediyorum pek çok çatışma, kriz durumlarının önünü kesecektir. farkında olunmaz çoğu zaman ama bir çocuğun davranışı onun içinde bulunduğu gelişimsel döneme göre değerlendirilmediğinde çok yanlış çıkarımlar doğrultusunda bir o kadar yanlış tepkiler verilmektedir. sonuç ise boşluk, hayal kırıklığı ve ebeveyn çocuk arasında güvensiz bağlanma olmaktadır. doğru değerlendirme sadece dinlemeyle olur. o zaman çocuğun niyeti, bakış açısı ve ne yapmaya çalıştığı anlaşılır. buna göre yapıcı, kararlı çözümler üretilir. ancak tam tersi durum sistematik olarak tekrarlandığında çocuk dinlemeyi sağlam bir şekilde öğrenemediği gibi en çok güvendiği insanların kendini dinlemediğini bilecek ve ona göre davranacaktır. çaresiz kaldığı ya da çıkmazda kaldığı konuları danışmayacaktır ; çünkü dinlenmiyor. sevdiği, keyif aldığı, mutlu olduğu şeyleri paylaşmayacaktır çünkü dinlenmiyor. bu böyle uzar gider. gerçekten ciddiye alınıp konuşulmayan, dinlenilmeyen çocuklar ciddiye almasını da öğrenemez. kendine karşı da önemsizlik, değersizlik gibi yanlış algılar oluşturur. bunlar bir çırpıda oluşmadığı için öyle bir kerede de giderilemez. böyle böyle birbirine bağıran, derdini anlayışsız ve hoşgörüsüz anlatan-anlatamayan- yıkan, kıran bireyler ve toplum oluşuyor.
devamını gör...

sağlık çalışanıysanız şu devirde teklif dahi edilemeyen durumdur.
devamını gör...

gandalfgillerden ukdesi.

1964 doğumlu meksikalı yönetmen. el laberinto del fauno (pan'ın labirenti) gibi mükemmel bir filmi yönetmenin yanı sıra, hellboy gibi, blade gibi alıcısı/izleyicisi hazır işleri de çekme sorumluluğuna girmiş bir isim. bu tip filmlere yönetmenlik etme işi oldukça zordur. yönetmenin bu filmlerden sonraki kariyerini de yakından ilgilendirir. evet bu tarz işlerin gişe kaygısı olmaz, yılmaz takipçileri vardır çünkü tematik alanlardır ama konuya çok hakim bir kitleye iş beğendirmek de oldukça da zordur. birileri bu taşların altına ellerini koyuyor koymasına ve genelde de çok ağır, yer yer gereksiz eleştirileri göğüslemek zorunda kalıyorlar. ne var ki guillermo del toro bu bağlamda nadiren işi kotarmış addedilen yönetmenlerden olmayı başardı bu güne değin.

çok katmanlı bir yönetmen olduğunu düşünmüyorum. belli bir çizgisi var. renkleri, dekorları, kostümleri iyi kullanır, uzak plan pek çalışmaz ama sahneleri asla özensiz değildir. poetik olmak istediğinde bunu da iyi becerir; bkz; the shape of water. ama bir sinema dehası mı? naçizane; değil. bir filmde her şeyi yapmak gerektiği gibi yapmak filmi iyi yapmaya yetmeyebiliyor. çok iyi dövüş sahnesi yazabilir/çekebilirsin ama izlerken ben dövmüyorsam ya da dayak yemiyorsam; gözümün önüne sadece çektiğin süzülme sahnesi geliyorsa adını duyduğumda, üzerimde iz bırakmış pek de bir işin olmamış oluyor del toro'cuğum. gerçi benim gibi bir filmde "baktığı" tek şey yönetmen imzası olmayan izleyiciler için kötü filmi olmayan, standardın çok üstünde değerlendirebilecek bir isim. bir de pinocchio çekiyormuş güncel dönemde, merakla beklediğimi de ekleyeyim.
devamını gör...

türkiye'de bir baltaya sap olamayıp, canını dişine takarak, ölümüne bir mücadele ile avrupa'ya kaçak ya da evlilik yoluyla giden, avrupa'da oturumu alıp vatandaşlığı garantiledikten sonra türkiye'de yaşayanlarla girdiği her ortamda onlara "türkiye çok güzel, keşke bizde vatanımızda yaşasak, çocuklar yüzünden dönemiyoruz, siz çok şanslısınız, insanın vatanı gibisi var mı, değerini bilin" türünde türkiye güzellemeleri yapan ve genellikle belli bir siyasi görüşe eğilimi olan kişidir.
devamını gör...

şimdi ben buna nasıl küfürsüz tanım yazayım. “bu memlekette gezdirmem kimseyi rahat ol sen” demiş. doğru da demiş. seni, dışarı salıp rahat rahat insan öldürmene fırsat veren sisteme benim isyanım.
türkiye'de, insan öldürmenin ne kadar basit olduğunu gösteren haber.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim