yüz maskesi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
boztepe'den ordu.
devamını gör...

(bkz: hacılara yürüyor korkmuyorum)
devamını gör...

arter ve ven içine kontrast madde verilerek vasküler yapıların değerlendirilmesidir.
özellikle kalp krizi olarak bilinen miyokart infarktüsü durumunda kullanılan yöntemdir.
kasık arteri olan a.femoralisten geçen kateterle kalbin koroner arterline ulaşıp tıkanıklığın,trombüsün nerede olduğunu ve bunu tedavisinde kullanılır.
vasküler darlıklar stent takılarak genellikle açılmaktadır.
femoral arter büyük bir arter olduğu için işlem sonrası hastanın kasığına kum torbası gibi ağır bir şey tutulur ki kanama dursun çünkü anormal kanayabilmektedir.
anjiyografi tabiki sadece kalp için değil damarsal olarak herhangi bir damara yapılabilir.
devamını gör...

evli biri olarak bildiriyorum, evlilik aşkı öldürmez.

aşkı sizin düşünceleriniz öldürür. o insana neden aşık olduğunuza ilgilidir bu durum.
eğer o insana ulaşamamaya aşık olduysanız, yani onu görmeyince aşkınız eziliyor, sıklılıyorsanız evlenince hep dipdibe olunca eski heyecanınız kalmaz, o aşkı öldürürsünüz.
o insanın yanında aşkınız coşkulanıyorsa, hep yanımda olsa keşke diyorsanız evlenince aşkınız tavan yapar.

saygıyı yitirmezseniz hiçbir şeyi öldüremez evlilik .
devamını gör...

etkileşimi ve sözlüğün kalitesini arttırmaya yönelik düşünülmüş gayet güzel bir etkinlik.

uzun ve içi dolu dolu tanımlar yazmaya çoğunlukla zaman bulamasam da en azından buna zaman ayırabilen sevgili yazarlarımız okuduğumu bilsinler isterim.

okunmak; hediyeler ve karma puandan daha büyük bir motivasyon kaynağı benim için. benim gibi düşünenler de olduğuna eminim. ve benim gibi sessizce okuyanlar olduğuna da eminim.

yazdıkça da okudukça da çoğalır insan.
devamını gör...

garip, tanımsız bir cüneyt ergün şarkısı. güzel mi değil mi onu bile bilmiyorum bak.

önce bulutsuzluk özlemi - 90'lar ağlak rock karışımı bir elektro gitar, sonra feridun düzağaç tipi gereğinden fazla metaforlu sözler, akabinde x kuşağının aşık olduğu yarı pop yarı rock, bi sakin bi dik vokal. aralara serpiştirilmiş biraz 90'lar pop sound'u. yarısında giren baygın kadın vokal falan. değişik bi şarkı.

devamını gör...

sözlükte sörf yapıyorum başlıktan başlığa atlıyorum begendiğim ve faydalı bulduklarımı artılıyorum.
devamını gör...

spoiler içerir:


film boyunca teddy daniels ( di caprionun) olayın farkında olduğu ve doktorlarla adeta bir satranç maçı oynar gibi hamleleşmelerini izliyoruz. psikiyatristlerden dr.john(kel abimiz) psikiyatrik tanı alan bireyler için toplum temelli tedaviyi destekliyor. dr. jaremiah ( yaşlı kurt dayı) ise psikiyatride geleneksel tedaviyi savunuyor. yani di caprioya lobotomi uygulanması taraftarı. film bir yandan geleneksel psikiyatri ile toplum temelli sağaltımın mücadelesine de dikkat çekiyor. di capria aslında göründüğünden daha zeki bir karakterdir. olan bitenden de aslında başından itibaren haberi vardır. bunu bu sahnelerde görüyoruz : 1- filmin hemen başında gemide konuşurlarken di caprio portlanda ot falan mı içiyorsunuz diye soruyor ama ortajı chuch seattle bürosundanım şeklinde yanıtlıyor burda di caprionun alaycı bakışını görüyoruz. 2- silah teslim sahnesine chuch karakteri silahını belinden çıkarırken di caprionun sert bakışına maruz kalıyor ( hay senin bana hazırlandığın role dercesine). 3- di caprio dr. john a bana kalırsa onları ( hastaları) tedavi etmeyin diyor burada beni boşuna tedavi etmeyin mesajı verdiğini görüyoruz. 4- kaybolan kadını ararlarken gardiyanların oturdukları görülüyor burda aslında onların rol yaptıklarını görüyor ama bu oyuna devam etmeli eğer devam ederse hedefi olan lobotomiye ulaşacaktır. burda asıl amacının lobotomi olduğunu görüyoruz. bunu filmin sonunda görüyor olacağız. 5- dicaprio hastalarla görüşme yaptığı sahnede genç olan hasta " öz çocuklarını boğdu. berbat bir dünyada yaşıyoruz..." cümlelerini söylerken di caprio kendini zor tutuyor ve hastayı sinirlendirmek için not defterini karalıyor. 6- di capri yaşlı doktorla karşılaşıyor ve doktor travma kesimesinin yunancada "yara" demek olduğunu biliyor muydunuz ? bir canavar görünce durdurmak gerekir buna katılıyor musun diye soruyor. di caprio da buna katılsa da kabullenemediği için sinirli bir şekilde katılıyorum diye yanıtlıyor. 7- di caprio ortağıyla deniz kenarında falezlerin üstündeyken portlanda hava şimdi nasıldır chuck diye soruyor. ortağı ben seatteldanım diyor ardından di caprionun o sert ve aşağılayıcı bakışını görüyoruz. yani genel olarak di caprionun karısının ölümünden kendisini sorumlu tuttuğu için ve karısı hasta iken onun yanında olmadığından dolaylı olarak da çocuklarının ölümünden sorumlu hissettiği için bir canavar olarak yaşamaktansa lobotomi olmak istediği görülüyor.
devamını gör...

niye utansın kardeşim diyerek hayretlik belirtimi sunduğum başlıktır. misal ben cadılar bayramı, paskalya bayramı,noel bayramı gibi inancım dışındaki bayramları da kutlarım. çünkü o bayramın kutsal olduğuna inanan insanlar var.
devamını gör...

messi saf yetenek, ronaldo ise çalışkanlık ve azimdir.

bu sebeple yapılması gereken onları karşılaştırmak değil, izlemektir.


tanım: katılmadığım önerme.
devamını gör...

dhkp-c adlı terör örgütünün pkk adlı terör örgütünün türevi olduğunu zanneden cahil yazarı görmemizi sağlayan başlık. bir yukarısındaki yazar ise hadsizce alevilere ve kürtlere hakaret ediyor kendince. bu sözlük bunun gibilerle dolacaksa çok yazık.
ekleme: bir yazarın yanlış bilgi vermesini, bir diğer yazarın alevilere ve kürtlere hakaret etmesini eleştirdim. iki örgüte de açıkça terör örgütü demişken nasıl bunların sempatizanı olabiliyorum anlamadım. bundan sonra sözlüğe tanım girerken en azından internette bir araştırma yapın.
ekleme: kürtlere ve alevilere hakaret eden yazarın tanımı kaldırılmış.
devamını gör...

son zamanlardaki ruh halim bir müzik olsa bu olurdu.
doğum
devamını gör...

bu entry bolca spoiler ve alıntı içermektedir.

ben, ben aldandım be sözlük, ikinci kez aldandığımı anladım.

roman çok kez söylendiği gibi arada kalmış insanların hikayesidir. bir başarının, zaferin değil, yenilginin anlatısıdır. kitabı ilk okuduğumda ne güzel ne ironik demiştim, ikinci okuduğum da, ne ironik ve acı dedim. eminim üçüncü kez okuduğumda çok daha farklı şeyler söyleyeceğim.

peki saatleri ayarlama enstitisü neden acı bir hikayedir.
sanırım, enstitüyü sorgulayarak başlamak en doğrusu olur.
enstitüsü kurulma amacı icabıyla mantıksızdır:

''tekrar odama döndüğümüz zaman heyetin reisi kendisine ikram ettiğim içkiyi kabul edeceği yerde doğruca telefona koştu ve 0135'i arayarak saatin kaç olduğunu sordu. aldığı cevap üzerine evvela duvardaki saate, sonra yüzüme baktı.
- böyle bir kolaylık varken bu müesseseye ne lüzum var ?.. diye sordu.''(s:377)

hayri irdal bu kurumdaki mantıksızlığı romanın muhtelif yerlerinde:

''endişelerimi artık nermin hanımdan gizlemiyordum. bana söz söylemek, yahut sözümü bitirmek fırsatını verdiği nispette bu işin sonu olamayacağını anlatmaya çalışıyordum.''(s:233)
''hatta ispritizma cemiyetinde bile birbirlerine ve kendilerine yalan söylemekten hoşlanan birtakım insanlara hizmet ettiğimi bildiğim için gülünç de olsa bir iş yaptığıma inanıyordum. burada o bile yoktu.'' (s:231)

dile getirir. bu enstitünün kurulma amacı neydi ? insanlara saat, zaman bilincini aşılamak mı ? insanlar pek tabi yollardan bu işi halledebilirdi. ama halit ayarcı ensititüyü öylesine baldırarak anlatır ki, okuyucuda, kitaptaki karakterler de onun bu ''yalan''ına inanır. halit ayarcı amiyane tabirle şark kurnazlığı yapar, yalancı bir adamdır. üzgünüm ama bu böyle. o yalan dairesi içerisinde insanları kendine inandırır, onlarla oynar. hayri irdal şöyle söyler:

''ne garipti, hepimiz halit ayarcı'nın elinde bir kukla gibiydik. o bizi istediği noktaya getiriyor ve orada bırakıyordu. ve biz o zaman, sanki evvelden rolümüzü ezberlemiş gibi oynuyorduk.'' (s:232)

hayri irdal'ın dediği gibi o oyunu yalanlar üzerine kuran biridir. eskiyi tamamen reddettiği gibi, işine gelen taraflarını da almaktan çekinmez. mesela kitapta bahsedilen insanlar içinde örnek iki tipten biri olan(diğeri hayri irdal'ın oğlu ahmet. aslında emine de kısmen örnek tip olabilir.) muvakkit nuri efendi gibi eski bir adamı yalnızca işine geldiği için kullanmaktan çekinmez. tanpınar'ın anlatmak istediği tam olarak budur, yeni denen şeyi kabul edip, eskiye tamamen sırt çeviren insanlar çelişki içindedir. halit ayarcının kendi içindeki çelişkisini hayri irdal'ın ustası nuri efendiyi anlattıktan sonra verdiği tepki:

''olur şey değil... diyordu. böyle bir adam, aramızda bulunsun... monşer, bu tam filozof... zaman felsefesi... anladınız mı? zaman, yani çalışma felsefesi... sizde filozofsunuz hayri bey, hem hakiki bir filozofsunuz!.. diyordu.'' (s:220)

ve

''siz teşebbüs fikrinden mahrumsunuz. sonra idealistsiniz. realiteyi
görmüyorsunuz… hülâsa eski adamsınız. yazık, çok yazık! biraz realist
olsanız bir parça, ufak bir miktarda, her şey değişirdi.” (s:224)
bu iki örnekte de halit ayarcının çelişkisi gayet net şekilde görülüyor. bu çelişki yalnızca halit ayarcı'nın çelişkisi değildir, yeniyi aldık her şey düzeldi diyenlerin çelişkisidir. tanpınar şunun farkında; ona göre, milli tarih anlayışına körü körüne bağlı kalmamak ve batının getirdiği yeniliklere de ayak uydurmak gerekmektedir. bu nedenle halit ayarcı hem çelişkili bir tiptir, hem de yanılmıştır. romanın son kısmında yazar halit ayarcı'nın yanıldığını:

''ben, dedi, ben aldandığımı anladım...'' (s:382)
''nasıl olur ?.. diyordu, nasıl olur ? dünyanın en modern müessesinde, en mükemmel ve yeni şartlar altında ve bu kadar yenilik içinde çalışan bu insanlar bu işi nasıl anlamazlar ? o halde enstitüde ne işleri var ? niçin yeni binayı alkışladılar ? niçin bizi tebrik ettiler ? demek yalan söylüyorlar!..



ben halit ayarcı'ya vaziyeti anlatmağa çalışıyordum.
hayır, yalan söylemiyorlar, diyordum. ikisinde de samimi idiler. yeniliği kendilerine ucu dokunmamak şartıyla seviyorlardı. hala da o şartla severler. fakat hayatlarında emniyetli ve sağlam olmayı tercih ediyorlar.''(s:374)

şu iki örnekte görebiliriz.

peki hayri irdal neden saçma, mantıksız, gereksiz olduğunu bildiği enstitü için çalışmaya devam eder. hayri irdal'ı anlatmak, onun enstitüden ayrılamamasını daha iyi açıklar. hayri irdal, tipik arada kalmış insandır. bir ayağı eskideyken, diğeri ayağı kabul edemiyor olsa da yenidedir. hayri irdal toplumun yarı aydın kesimini temsil ederde denebilir. hiç kitap okumaz değildir, bazı eserleri okumuştur, bildiği bişeyler vardır ama yarım yamalaktır. en iyi bildiği konu saatçiliktir ama muvakkit nuri efendiden sonra karşısına onu bu konuda yönlendirebilecek biri çıkmadığı için saatçiliğe kanalize olamaz. nuri efendi hayri irdal'ı şöyle tanımlar:

''oğlum hayri, derdi. iyi bir saatçi olup olamayacağını bilmiyorum. doğrusu, bunun senin hayrın için çok isterdim. sen erken yaşta iş tutup ona kendini vermezsen büyük sıkıntılarla uğrayabilirsin. yaradılışın mütevazı insan yaradılışı... hayata ve etrafa karşı yeter derecede dayanıklı değilsin. seni ancak iş kurtarabilir. yazık ki bu iş için lazım olan dikkat sende yok.''

nuri efendinin dediği gibi de olur, halit ayarcı, bu basit karakterli adamla istediği gibi oynar. hayri irdal eski yaşamına özlem duysa dahi parasızlık korkusu onun bu enstitüden ayrılmasına mani olur, aslında irdal bu enstitüyü ve getirdiklerini gayette sevmiştir, biraz nazlanıyor o kadar. halit ayarcı onun durumunu çok iyi özetliyor:

''size kendi hakikatinizi söyleyeyim! artık dönemezsiniz. çünkü hiçbir şeyden vazgeçemezsiniz. bütün tenkitlerinize ve küçük görmelerinize rağmen rahat ve güzel bir karınız var, ayrıca bir metresiniz var ki çıldırıyorsunuz. kızınız, oğlunuz için her an kendinizi fedaya hazır olduğunuza da eminim. üstelik şöhreti, hatta abes telakki ettiğiniz işler içinde olsa bile hareketi seviyorsunuz. hülasa bir ahtapot gibi sayısız kollarla dünyaya yapışmışsınız! hiçbir şeyden ayrılamazsınız. nasıl döneceksiniz ?''

gerçekten de hayri irdal bu hayatı sevmiştir. onun eskiye özlem duyduğu falan yoktur, en fazla çocukluğunda ve ilk gençlik yıllarında içinde bulunduğu toplumdan gelen alışkanlıkları onu arada bir yokluyor, o kadar.
bunu yazıp yazmamak konusunda tereddüt ettim(emin olmadığım için) ama ekleyeyim. hayri irdal'ın yozlaşmışlığı öyle bir noktaya ulaşır ki eşinin kendisini halit ayarcı ile aldatmasına dahi göz yumar.
bu iddia hayri irdal'ın şu sözlerinden geliyor:

''bu çocuğa karım pakize'nin arzusu üzerine rahmetli halit ayarcı'nın adını verdiğime ne kadar isabet etmişim. gün geçtikçe ona benziyor. küçük gül yaprağı yüzünden onun çizgileri peydahlanıyor, hatta tabiatı bile yavaş yavaş o tarafa kayıyor. onun gibi iradesini herkese kabul ettiriyor, hoşuna giden her şeyi istemeden elde ediyor.''


daha çok şey yazabilirim ama çok fazla uzatmakta istemiyorum. bir kaç karakterle ilgili bişey söyleyeyim bu faslı kapatalım.

seyit lutfullah: eskinin cahil kalmış kısımlarını, uzak durulması gereken kısımlarını temsil ediyor.

zarife hanım: her döneme ayak uyduran tip. ilk görünüşü meşrutiyet öncesindeki kadınını temsil ediyor.(sofuluğu vs.) ikinci görünüşü meşrutiyetin ilanını temsil ediyor. üçüncü görünüşü cumhuriyetin ilanı ve sonrasını temsil ediyor.

ahmet irdal: olması gereken türk tipini yansıtıyor. çalışan, ahlaklı, onurlu, yalana kanmayan ve içinde yer almak istemeyen insan.

muvakkit nuri efendi: eskinin örnek alınacak yönlerini temsil ediyor. babacan, çalışkan, ahlaklı.

abdüsselam bey: oturduğu konak ve aile yapısı itibariyle osmanlı imparatorluğunun minimize edilmiş halini yansıtıyor.

dr. ramiz: yeniliğe körü körüne bağlanmayı ve olduğu yerde sayan insanları temsil ediyor.

emine irdal(hayri'nin ilk eşi): eski ve yeni aile yapısındaki birleşimini temsil ediyor. ölmeseydi hayri irdal çok başka bir hayat yaşardı.

hayri irdal'ın iki baldızı: yeninin getirdiklerinden faydalanmak isteyen, hayatın tadına varmak isteyenleri temsil ediyor.

ve daha bir çokları...

kitabın en okunası bölümleri

3. bölümün 10. kısmı
- ben sizi kırdım o akşam... affedin!.. diye fısıldadı.
- ben size değil, kendime dargınım!.. diye cevap verdim.

2. bölümün 9. kısmı

4. bölümün 2. kısmı
- ben, dedi, aldandığımı anladım...

ve

birinci bölümün tamamı.

peyami safanın yalnızızını okurken çok etkilenmiştim. samim’in mükemmel ruh, toplum çözümlemeleri, ve simeranya ütopyası, meral’in ikilikleri içindeki bocalaması beni mahvetmişti.
yine ahmet hamdi tanpınarın huzur kitabını okurken, mümtaz’ın nuran aşkı, ihsan’ın mükemmel çıkarımlar, suat’ın o sanrılı ve alaycı halleri, nuran’ın korkuları içinde bocalaması çok etkileyiciydi.
orhan pamukun kara kitap ve benim adım kırmızıdaki mükemmel hayal gücüne hayran kalmıştım. ama bu kitap gerçekten çok başka. dört bölümün hepside birbirinden bağımsız olarak mükemmel, birbirine bağlı olarak inanılmaz. okuyun okutturun, öpün, sevin, koklayın, koynunuza alıp yatın.

not: dergah yayınlarına sesleniyorum, lütfen ahmet hamdi tanpınar'ın eserlerinin içindeki eski dildeki kelimelerin günümüzdeki karşılıklarını ekleyin. bir kelimeye bakayım diye kitabı bırakınca insanın konsantrasyonu bozuluyor.
devamını gör...

kendi isteğimle andığım ender günlerden biri benim için. ortadoğu çöplüğünde böyle bir ülkenin kurulmasına liderlik ettiği için kendisine sonsuz kez teşekkürler. şu an az da olsa nefes alabiliyorsak sebebi o'nun ilkeleridir.
devamını gör...

3 gün tatilden sonra sanırım bu biraz ağır oldu, günaydın sözlükçüm!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

herkesin gözü önünde büyük bir hırsızlığa girişmek, yasal olmayan büyük bir kazanç sağlamak.
devamını gör...

tsk, mevzuattında yer alan, en son kıbrıs barış harekatı’nda kullanılan, savaş zamanlarında kadro açılan din işleri subaylığı kademesi için ilan açılma hadisesi.
tsk tarafından verilen atama kararı ile hayata geçecek birimin, kuvvet komutanlıklarının tamamında yer alacağı ileri sürüldü.
akit haberi "60 yıl sonra din subaylığı müjdesi " olarak yayımladı.
buradan
devamını gör...

arkadaşım kil maskesi almıştı 4 arkadaş maskeyi yaptık yüzümüzü yıkadık ve yüzümüz yanıp kızarmaya başlamıştı gece gece hastaneye gittik kil maskesini alan arkadaşıma bir şey olmamıştı bize bakıp ağlıyordu biz serum alırken onu sakinleştirmeye çalışıyorduk .
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim