kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

huzursuzluğumun huzurla çatışması. karalar yerine turuncular, sarılar bağlamak mümkün. ben karadan yanayım. turuncular ağaçlara yakışmış. burada onunla olmak vardı. o? o, o, o. hayali o’lar çiziyorum.

yine geleceğim. daha güzel şekilde…

eriklitepe / 2021
devamını gör...

limon locasına yakın kaynaklardan alınan haberlere göre; kafa sözlük’ün usta yazarlarına transfer teklifleri yapılacakmış.
transferin ilk sırasında sözlüğün en sevilen yazarlarından biri olan ateist kaplumbağa yer alıyor.

senelerden beri "radyo açalım" tekliflerine sıcak bakmayan limon locası şimdilerde “neden olmasın, reklam da alıp para kazanırız, yazar maaşları aylardan beri ödenmiyor” diyerek radyo hazırlıklarına başlamış.

limon locasından adının açıklanmasını istemeyen birinden aldığımız bilgilere göre; basın özgürlüğünün sonuna kadar savunucusu olan ateist kamplumbağa’ya yeni kurulacak radyo ve youtube kanalının başına geçmesi için teklif götürülecekmiş.

limon locası, kafa sözlük’te henüz keşfedilmemiş esketit
psy active
sofmusic
spirito libero
japon 35
güneş
lodos86
zümrüd-ü anka
hadibakalım
gorgeous
revolutionary girl utena
ne zaman kactı tren gibi değerli yazarlara gözünü dikmiş.

haber kaynağımıza göre una nocte
01 var dahası yok
robnaja
blackeyes gibi yazarlara transfer ücreti “yoldaş ne veriyorsa 3 katı” denecekmiş.

daddy
kuzguncuktaki vişne
uzat sarı saçlarını rapunzel
tutankamonun laneti’nin hayran sayıları giderek arttığından “bunları alan sözlüğü de alır” denmiş.

limon locasının kafa sözlük’ün usta fotoğrafçılardan mahlassızım #483972,
tenturdiyot #454331,
küçük bir zebellah #486963,
evernevergreen #458603,
köylü yazardan ironiler #479672,
herseyeaydım #393081,
sirma #331446 ile birebir görüşme yapacağı kulislerde konuşulmuş.

ölmedim ama hafif sürünüyorum’a “editörlük değil sana moderatörlük yakışır, öl de ölelim vur de vuralım, trolleri limoncu sözlüğünden atalım” diye gaz verilecekmiş.

la luna ve kimsesizlerinkimiraikkonen gibi ressamların sergi masrafları da karşılanacakmış.

neden ünlü olduğu bilinmeyen ünlü’ye ise “bize gelirsen dünya çapında ünlenirsin” denileceğine dair bazı şifreli mesajlar bulunmuş.

turab'a transfer teklifi yapılırken “sen bizde olsan yüzlerce takipçin olurdu, gel bize, geniş kitlelere sesini duyur, kıymetini biz biliriz” denilecekmiş.
ne zaman kactı tren ile relax da transfer listesinde yer alıyormuş.
trabzonspor fenerbahçe maçı #499940 tanımı ile fenerbahçelilerin dikkatini çeken galapagoslu iguana’nın limoncu sözlüğünde spor muhabirliğine getirilmesi gündemdeymiş.

son günlerde sözlükte göremediğimiz gulliver, twilight sparkle, modernist primat, aristokrates gibi yazarlara ise “bize gelin en az 100 beğeni garanti, bizzat ben favlarım sizi” diyen elçileri de unutmamak lazım.

kafa sözlük’teki son günlerde bazı yazarların ayrılmasının nedeninin ise mart ayında kedilerin dama çıkması yüzünden olduğu anlaşıldı.
kedisever olarak bilinen bu yazarlar kedilerinin peşinden dama çıkınca “aşk tesadüfleri sever” misali hoş tanışmalar olmuş.
haliyle kendileri de damda kalmaya karar vermişler. *
ne diyelim “mart’ta aşk başkadır”.

basın kanunu'nun 12. maddesine göre “süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz.”
haber kaynaklarımızın gizliliği konusunda aihm büyük dairenin 14.9.2010 tarihli "sanoma-hollanda" kararının da olduğunu vurgularız.

yazarlarımızın kaleminin satılık olmadığına ve transfer tekliflerini ret edeceklerine dair inancımız tam.
dolduruşa gelmem dolmuşa binmem” diyenler şu şarkıyla limon locasına cevap verecektir.



bu arada yoldaş benjamin franklin’in 8 mart dünya kadınlar günü nedeniyle kafa store’da kadın yazarlara büyük indirimler yapmasına yönelik sözlük içi istekler artmakta.
cinsiyet ayrımcılığı olmaması için bu indirimin tüm yazarları kapsaması da istenmekte.

bazı ilkeler vardır bunlardan bir tanesi hayat soğansa, portakal kokla ilkesidir”.

flash flash…haberimiz yayına girerken “ben kafa sözlük’ten bir yere gitmem” diyen ateist kaplumbağa’nın 7 siyah transporterdan oluşan limon locasına ait olduğu iddia edilen bir grup tarafından kaçırıldığını öğrenmiş bulunmaktayız.

özgür basın susturulamaz” diye yazıyordum ki çevremi beyaz toros, siyah tansporter ve swat çakması sırtlan sürüsü sardı. bana biraz müsaade...
devamını gör...

3.mektup
kalbin darmadağın olunca, kafan da karışır şebnem, italyan kahvesine batırılmış irlanda çöreğim; çöpten metal kutular toplayan zombi gibiyim.
şebnem peynirsiz labirentte dönüp duran fare gibiyim.
şebnem beynim bulaşık teline döndü.
sana olan duygularımı mesafe, boşluk, bildiğin hiçlik mayalıyor.
bazı konuları açıklığa kavuşturmak için çenemi tutmam ve birtakım sonuçlar elde etmek için de hiçbir şey yapmamam gerekirdi.
asmaların başında nöbet tutmak, üzümlerin olgunlaşmasını sağlamıyor.
saatin akrebinden hız beklememeliyim.
tüm umudumu hayırlara vesile olan aksaklıklar, 12'den vuran yanlış anlamalar ve sorunları halleden hatalara bağladım.
dünyada sahtelik kadar gelişim gösteren başka bir şey yok. o yüzden, paradokslarla haşır neşir olmadan hayatımıza canlılık katamıyoruz şebnem.
imkansıza yatırım yapmadan kazanamayız. kaybetmedikçe zenginleşemeyiz. dirilmek için kendimizden başlayarak her şeyi yok etmemiz gerek. vücut bulması için can attığımız şeyi inkar etmek, yok saymak, reddetmek zorundayız.
doğru, ancak yalanların sürekli desteği sayesinde ayakta durabiliyor.
kederliysen güleçliği, sevinçliysen somurtuşu kalkan olarak kullanmalısın.
dostluğa rekabet ve imha; aşka kurallar ve prosedürler eşlik ediyor.
insanın ayna karşısında yaşadığı türden önemsiz bir belirsizlik ile satıcılıktan uzak karmaşa dinmiyor.
sen de benim aklıma uysan, kalbime uysan, belki bu tuhaflıktan büyük heyecanlar çıkarabilirdik.
ben riskleri yönetemiyorum şebnem. afeti kontrol edemiyorum, krize söz geçiremiyorum. sürprizlerin üzücülük arz etmesi sürpriz olmuyor.
bana öyle geliyor ki, bizlerde olgunluk alametleri gibi yansıyan şeyler, tecrübelerimizdeki alelade acılıktan ileri geliyor.
delidoluluğun uzantıları gibi algılanabilecek davranışlarımızın da doğallığı su götürür.
geçerlilik kazanmış riya sisteminin kusursuz işleyişi, ilişkilerimize garantiler getiriyor.
güvenliği kilitlerde buluyoruz şebnem.
emniyet ile itimat aynı şey artık. ve birine itimat edecek kadar kendine güvenmenin manası yok.
aşk hiçbir çağda güvenli bir heyecan olmadı.
fakat aşkın bizi manasızlığa kelepçelemesini, aşağılayıcı bir üslupla imha etmesini göze alamıyoruz.
insan kendi aptallığının büyüklüğüyle yüzleşince kahrolmaktan kaçınamıyor.
artık iltifatlar, ikramlar, nazik teklifler en büyük tehditlere dönüşüyor.
peygamberin mirası tebessüm, riyanın kırmızı alarmı haline geldi.
dostluğumuz, arkadaşlığımız, tanışıklığımız, tümüyle eğlenceli olmak zorunda.
her türlüsü ürkütücü olan içtenlik baş gösterdiği anda, şakaların opak muşambasına bürünüyoruz.
birbirimizi oyalamak, kibarlığın yegane yolu oldu.
saptırılmış ve bir yönetmeliğe uyarlanmış saygının gereği olarak cıvıtmak.. ne kader ama.
kral, en büyük soytarı olmak zorunda.
insanlar, yakınlaşmanın yolunu kendilerine acındırmakta ya da muhataplarının kafasına demirle vurmakta arıyorlar çoğu zaman. bir de benim gibi, dokunaklı genellemeler yapanlar var. şimdi bunları söylüyorum ya, sabah dünyaya, insanlara inanıyor olarak uyanacağım. nefertiti'yi [üst kat komşumun kedisi] ve yavrularını görünce, beni bekleyen birtakım vazifeler, insanlık görevleri olduğu fikrine kapılacağım. hayatın ölümden, aşk ın her ikisinden de büyük olduğuna inanacağım. ve bu saçmalığı doğuran şartlar, seni benim için dünyanın en değerli insanı kılıyor. keşke başka ihtimaller de olsaydı, gerçek hatalar yapabilseydim hiç değilse..
cehennem, biliyorsun, tüm sorulara aynı cevabın verildiği, azabın kurumsallaştığı, eziyetin otomatikleştiği yerdir.
ya çok derin acıların ya çok büyük hedeflerin var ya da çok inatçısın şebnem. bunların hepsi ya da herhangi ikisi de olabilir.
bazı şeylerin anlamı ortaya çıktığında, o şeylerin kendileri çoktan yitmiş oluyor şebnem.
biz aslında kaybettiklerimiziz. kendisi kaybolunca anlamı parlayan şeylerle kuşatılmış durumdayız. bu anlam birikintisi, aslında hayatla ilgisi kesilmiş olduğu için anlamsızlığa matuf.
görüyorsun ya, tüm sözlerim, zavallılığa dönüşmüş bir samimiyetten geriye kalan ve ağıt izlenimi uyandıran gevelemelerden ibaret.
aslında tüm insanlığı ilgilendiren bunca belirsizlik içinde yalan da önce ihtişamını, sonra da görülebilirliğini kaybetti. doğrunun önemi kalmayınca, yalanı ancak kendine söyleyebilirsin. kendini bulabilirsen tabii.
şebnem çok saçmaladım, bağışla. insanın kalbi darmadağın olunca, kafası da karışıyor. mümkünse, söylediklerimi unuturken beni aklından çıkarma. huşuyla öpüyorum.

müntekim
devamını gör...

artık yazar olduğuma göre hoşuma giden öneridir. kemik yazar kitlesi biz olalım yeter bu kadar yahu.
devamını gör...

"ellerinden belli olur bir kadın, denizin dibinde geziyor gibi" diyor sezai karakoç bizlere mona roza adlı şiirinde. söyleyeceklerim bu kadar hakim bey.
sacit onan' ın sesinden:
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir kere uçurtması kaçtı diye gökyüzüne küsenlerin yaptığıdır.
devamını gör...

mücadelen çok güzeldi demir kadın.
devamını gör...

evet , henüz 2 aylık bebek kıvamında olan sözlük için, onlarca başlıklar açıldı, gerek sevildi, gerek yerildi ama haksızlık ettiklerinin de farkına varılmadı.

çok değerli beyler-hanımefendiler!!!
biraz sabırlı olun, bebeği, sevgiyle , şefkat ile büyütün. o daha bebek; ağlayacak, acıkacak, gaz çıkaracak, kusacak, kendini hemen ifade edemeyecek.

lütfen büyümesini sabırla izleyin, bekleyin demiyorum, çünkü bizler onun anne ve babası olarak davranıp, yetiştireceğiz. yıllar geçip büyüdüğünde ancak, işte bu çocuk olmuş diyeceğiz.

selametle.
bir dost.
devamını gör...

her şey aşırı pahalı oluyor gün geçtikçe. benim sütlü köpüklüme zam yapıp durmasalar bari, bir bardak kahveye yakında beş lira vereceğim bu ne be. hayır suyu, ateşi falan da benden hani.
devamını gör...

(bkz: kalbim ege'de kaldı ama kütük hartum)

izmir'de bolca bulunan türklerdir. bildiğimiz bir türk'ün siyahi olanını görmek ilk başta biraz heyecan verici olabilir ama sonra gördükçe alışıyor insan. hatta sarışın türk oluyor da, esmer oluyor da, kızıl oluyor da siyahi türk neden olmasın noktasına kadar geliyor. bir de beyazlarla evliliklerinden doğan melezleri var, onlar da çok güzel oluyorlar. eski kız arkadaşlarımdan biri de bu türklerdendi. danai gurira'ya benziyordu hatta insanlar yabancı sevgilim var sanıyorlardı ama kız 500 senelik izmirliydi, hepimizden eski.
devamını gör...

herkese selamlar, kucak dolusu sevgiler.

sevgili robotik kodlama lavabosu ile birlikte, sizlere bu akşam patti smith'in ilk albümü horses'a gidiş süreci ve bu güzel albümün kapak fotoğrafını çekmiş, patti'nin o dönemlerde en büyük destekçilerinden biri olan ruh arkadaşı robert mapplethorpe'tan bahsedeceğiz. tabi bunu yaparken de aralarda sizlere horses albümünden şarkılar çalacağız...

saat 22:00'da uygun olursanız ve bizi dinlerseniz minicik çocuklar gibi mutlu olacağız! sağlıcakla kalın!

hah unutmadan! biz konuşurken, çok hoş bir jarmusch filminin soundtracki de bizlere eşlik edecek... ipucu: tütünün var mı?
devamını gör...

bal kabağından yapılan fayton.
devamını gör...

tabii ki göstermelik, milletin gazını almak için yapılan gözaltıdır, bu kadarla da kalacaktır. bu kadar da eminim çünkü artık memlekette şaşırtacak hiçbir olay olmuyor ve uzun zaman da olmayacaktır. bu pislik zamanında elini kolunu sallaya sallaya ortalıkta dolaşamıyor olsaydı o zaman şaşırırdık işte.
devamını gör...

randevuya 2 saat gecikecek siz de onu orda bekleyecek misiniz. en fazla yarım saat beklerim geçerli bir bahane sunarsa telefonda. ki yine de negatif bir izlenimle başlar.
devamını gör...

şimdi size inanamayacağınız bir komşuluk deneyimimi anlatacağım.
üniversiteyi kazandığım ilk yıl, üç gün içinde izmir'e gelip ev tutmuştuk. ve bu acele kararımız bize komşuluğun önemini yaşayarak öğretmişti.

şöyle ki yerleştiğim apartmanda metrekare başına bin tane deli düşüyordu. bakın abartıyorsam siz buyrun mesaj atın.

üst kat komşum okb hastasıydı yaz kış her gün halı yıkıyordu balkonda şaka değil, o halılar hiç bitmedi.
ayrıca günde minimum üç kere en az 1 saat boyunca elektrik süpürgesi tutuyor her hafta cam kapı siliyordu.
bir de evi sildiği suları lavaboya ya da klozete dökmek yerinde camdan döküyordu. kaç kere ıslandım ben bilirim. gidip konuştuğumda o su pis evin lavabosuna, klozetine dökülmez diyordu. teyze olmasa kavga eder insan ama yok ne yaparsın öyle yaşadım bir buçuk yıl.

bitti mi bitmedi, karşı komşum da evden çıkmıyordu.
baya baya bakkalın çırağı geliyordu her gün. bir kere bilmeden kapısını çaldım zincirin arkasından açtı yoohhkk diyip suratıma çarptı kapıyı. ben de ona dokunmadım bir daha. ama kendisi apartmanın en aklıselim delisi sayılabilirdi. kimseye bir zararı yoktu allahtan.

gel gelelim apatmanın premium delisine; yan dairedeki abla.
ablamız dışarıdan çok normal görünüyordu ilk günler, sonra evime gelmeye başladı. ardından ilişkilendik bana kocasının işitme engelli ve dilsiz olduğunu, çocuğunun da hasta olduğunu söyledi nasıl üzüldüm el kadar çocuk.
neyse sonra kocasına engelli olduğu için başkasının suçunu yıktıklarını yakalanmamak için eve gelmediğini çocuğunun ilacı için paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. valla verdim para.
ama nasıl üzülüyorum, içime içime batıyor. bir kaç kere para verdim.
sonra bu sefer de incinecek diye alışveriş yapıp gece ikide üçte kapısına asmaya başladım.
neyse sonra kocasını gördüm bir gün. sevindim sorun çözüldü herhalde dedim. neyse bir iki hafta sonra adamla karşılaştım. adam benimle konuşmasın mı yemin ediyorum ödüm koptu. adam engelli falan değil. dedim hadi bakalım lilithinkizi, nasıl bir iş bu, çıkar kokusu. velhasıl sonra ben kadın gelince kapıyı açmamaya başladım. en son bir gün çamaşır asıyorum bir ses duydum.
benim abla ellerini ağzına dayamış bağırıyor.
"dikkat dikkat sayın evka 4 sakinleri bugün beldemizde deprem olacaktır! lütfen sığınaklara ininiz! dikkat dikkat (...)!"
o gün anladık işte ablamızın baya baya deli olduğunu.

hülasa ben evden taşındım en nihayetinde. ve bir daha da komşuları bilmediğim evi tutmamaya yemin ettim. (bkz: ev alma komşu al)
şimdi entryi okuyunca güleceksiniz ama inanın yazarken komik de yaşarken hiç komik değildi.

edit: makine çalıştırıyor falan diye yakınan yazarları hususi olarak bu entryi okumaya davet ediyorum. gidin sarılın komşularınıza.
devamını gör...

anne bittiğinden beri hiçbi diziye o kadar bağlanamıyorum,kırsal alanları gösteren dönem dizi filmlerini seviyorum.aşk ve gururdan da aynı vibe ı aldım.
devamını gör...

geleneksel bir hint müziği çalgısı. tarihi milattan sonra 1300'lü yıllara kadar uzanıyor. mistik etkisi, yankılı büyüleyici sesi bu çalgıyı, yeryüzündeki bütün telli çalgılardan ayıran bir özelliktir.
devamını gör...

jake- amy
behzat ç- savcı esra
claire-phil
devamını gör...

ben kendi kendimin hakimiyim ve herkesi kendim gibi sanmak suçundan müebbet yedim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim