hikaru nakamura
我不会叫你微笑,玫瑰
ünlü bir çin atasözü şöyle der;
-sana gülüm demem, zaten neden diyeyim ki??
ünlü bir çin atasözü şöyle der;
-sana gülüm demem, zaten neden diyeyim ki??
devamını gör...
kırıldığında susmak
fırtına öncesi sessizliktir. konuşmaya başlayınca artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
devamını gör...
kurucu
gördüğümde şaşırdım. benden habersiz bana neler olmuş dedim. unvanın yanında kazara yetki falan vermemişsinizdir diye umuyorum. kendi adıma konuşayım, yetki sapıtması var bende. yetki görünce dayanamıyor şımardıkça şımarıyorum. sırf bu yüzden yetkim var mı diye sağı solu test etmeye çekiniyor, kendimi kendi halinde bırakıyorum.
devamını gör...
kanal istanbul için küfürleşerek kavga eden dayılar
(bkz: senin ensen kalın göbeğin sağlam)
küfür ve kavga göremediğim dayılardır. kuvvetle muhtemel kesmişler. keşke kesmeselermiş. neyse. iyi tarafından bakalım. yepyeni bir sözlük klişesi kazandıran kapışma olmuş. tutar bu bkz. daha doğrusu tutarlarsa tutar, tutmazlarsa tutmaz.
yabancı gemilerin boğazlardan beleşe geçtiğini sanan ve “o zamanındaki iki üç tane şerefsiz yüzünden” diye atatürk hükümetine hakaret eden dayı ve dayı gibi düşünenler için de şunu söylemek istiyorum: boğazların rejimi montrö boğazlar sözleşmesi çerçevesinde düzenlenmiştir. montrö'ye göre, barış zamanında yalnızca savaş gemileri ücret ödemez. ha ödeselerdi bence iyi olurdu ama ayda yılda bir savaş gemisi geçiyor, o da hasbelkader. ticaret gemileri ise her koşulda ücrete tabiiler. öyle beleşe geçmek gibi bir durum yok ortada. geçiş ücretleri de tâ 1936 yılında altın cinsinden belirlenmiş zaten. benim için montrö'nün tek eleştirebilecek noktası, savaş gemilerinin beleşe geçiyor oluşu ve geçiş ücretlerinin dolara endekslenmemiş oluşudur. bu ikincisi ciddi gelir kaybına neden olmakta. onun dışında eleştirilebilecek bir kısım, benim bildiğim kadarıyla, yok.
ticaret gemilerinin geçiş ücretleri hakkında, dokuz eylül üniversitesinin yayınladığı, türk deniz ticareti tarihinin montrö ile ilgili kısmı aşağıdadır:
tdtts.deu.edu.tr/wp-content...
dayılardan nereye geldik. pek kısa zamanda montrö boğazlar sözleşmesi başlığında görüşmek üzere. kanalıma abone olmayı unutmayınız.
küfür ve kavga göremediğim dayılardır. kuvvetle muhtemel kesmişler. keşke kesmeselermiş. neyse. iyi tarafından bakalım. yepyeni bir sözlük klişesi kazandıran kapışma olmuş. tutar bu bkz. daha doğrusu tutarlarsa tutar, tutmazlarsa tutmaz.
yabancı gemilerin boğazlardan beleşe geçtiğini sanan ve “o zamanındaki iki üç tane şerefsiz yüzünden” diye atatürk hükümetine hakaret eden dayı ve dayı gibi düşünenler için de şunu söylemek istiyorum: boğazların rejimi montrö boğazlar sözleşmesi çerçevesinde düzenlenmiştir. montrö'ye göre, barış zamanında yalnızca savaş gemileri ücret ödemez. ha ödeselerdi bence iyi olurdu ama ayda yılda bir savaş gemisi geçiyor, o da hasbelkader. ticaret gemileri ise her koşulda ücrete tabiiler. öyle beleşe geçmek gibi bir durum yok ortada. geçiş ücretleri de tâ 1936 yılında altın cinsinden belirlenmiş zaten. benim için montrö'nün tek eleştirebilecek noktası, savaş gemilerinin beleşe geçiyor oluşu ve geçiş ücretlerinin dolara endekslenmemiş oluşudur. bu ikincisi ciddi gelir kaybına neden olmakta. onun dışında eleştirilebilecek bir kısım, benim bildiğim kadarıyla, yok.
ticaret gemilerinin geçiş ücretleri hakkında, dokuz eylül üniversitesinin yayınladığı, türk deniz ticareti tarihinin montrö ile ilgili kısmı aşağıdadır:
tdtts.deu.edu.tr/wp-content...
dayılardan nereye geldik. pek kısa zamanda montrö boğazlar sözleşmesi başlığında görüşmek üzere. kanalıma abone olmayı unutmayınız.
devamını gör...
yerdeki yıldızlar
lisedeyken, dönem sonunda devamsızlık hakkımın olmayışından okulda olmak zorunda kaldığım dönemlerde izlediğim bir filmdi. başta alelade bir hint filmi zannettim(çünkü bilen bilir o dönemlerde alelade hint filmleri izletilir.) ama izledikçe ne kadar güzel olduğunu fark ettim ve tekrar, tek başıma, daha iyi anlayarak izlemek istedim. her izleyişimde farklı bir detayına takıldığım, farkındalığı arttıran çok güzel bir filmdi. hala da öyle olduğunu düşünüyorum.
disleksi olan bir çocuğun ailesinden, akranlarından, gittiği okullarda karşılaştığı bazı öğretmenlerden gördüğü psikolojik şiddeti konu alan filmdir. baskılara maruz kalan çocuğun hayatına bir öğretmen girer ve hem çocuğun hem de şiddeti uygulayanların hayatını değiştirir.
konunun ana fikri bence her çocuğun özel olduğu değil bir öğretmenin hayatı nasıl değiştireceğidir. iyi bir öğretmen her şeyi değiştirebilir.
disleksi olan bir çocuğun ailesinden, akranlarından, gittiği okullarda karşılaştığı bazı öğretmenlerden gördüğü psikolojik şiddeti konu alan filmdir. baskılara maruz kalan çocuğun hayatına bir öğretmen girer ve hem çocuğun hem de şiddeti uygulayanların hayatını değiştirir.
konunun ana fikri bence her çocuğun özel olduğu değil bir öğretmenin hayatı nasıl değiştireceğidir. iyi bir öğretmen her şeyi değiştirebilir.
devamını gör...
haziran 2021 köy okulları yardım projesi
varım kardeşlerim. maaş günüme kadar süre rica edeceğim. iyi ki varsınız.
devamını gör...
tutkulardan intihar
rastgele denk geldiğim ve acayip bir şekilde kendini dinleten bir şarkı.
yarınlardan perşembe
tutkulardan intihar
ve ölmekten
bir gün daha vardı önümde
yarınlardan perşembe
tutkulardan intihar
ve ölmekten
bir gün daha vardı önümde
devamını gör...
normal sözlük’te kankacılık
örgüt gibiler mübarek, kendi üye olmus yedi sülalesini de getirmis sabahtan aksama kadar körler sagirlar birbirini agirlar. baslik açarken bile kanka baslik aciyorum tanim girsene diye mesaj attiklarina yemin edebilirim ama kanitlayamam.
devamını gör...
muharrem ince'nin yüzde elli artı bir oy alacağını söylemesi
doğu perinçek'in yüzde elli artı bir oy alma olasılığı bile daha fazladır
devamını gör...
ebeveynlerin kabullenemedikleri gerçekler
çocuklarının kendilerinden bağımsız bir birey olduğu gerçeği.
devamını gör...
uyku
ruhun bir süreliğine kaybolma biçimi.
devamını gör...
iş beğenmemek
10 gün önce işe girdim. bırakın sosyal hayatı gün içinde kendime ayıracak bir saat vaktim bile yok. her gün eve dönünce ağlıyorum yorgunluktan, sabah uyanıp tekrar gitmek zorunda olduğum iş için. böyle köle gibi çalıştırılıp kuş kadar maaş verilen bi ülkede neden okuyup kafa patlatmışım diye sorguluyorum her gün uyumadan önce. sokak röportajlarında birtakım insanlar "gençler iş beğenmiyor" diye ne kadar kolay atıp tutuyormuş öyle. aynen, iş beğenmeyen biziz. yani neyimize bizim sosyal hayat istemek, bu hayata sadece akşama kadar çalışmaya gelmişiz.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
normal sözlük sermaye düşmanı yazarlar listesi
ne yazsam diye 30 dakika düşünüp genelde yazmadan tanımları kapattığım için imrendiğim ve tebrik ettiğim yazar listesi. bu gurur sizin.
devamını gör...
boran kuzum
çocuĝu olursa adını '' dövüşmen'' koymasını istediğim oyuncu.
dövüşmen kuzum.
dövüşmen kuzum.
devamını gör...
günün sözü
devamını gör...
bir insanın cahil olduğunu gösteren şeyler
her şeyi bildiğini sanması.
şu yaşıma dek hiçbir şey bilmeyen bir cahil görmedim.*
şu yaşıma dek hiçbir şey bilmeyen bir cahil görmedim.*
devamını gör...
leon the professional
- "intikam iyi bişey değil mathilda inan, unutmak daha iyi."
ve bir sting efsanesi;
shape of my heart
ve bir sting efsanesi;
shape of my heart
devamını gör...
öpüşmeler sevişmeler arttı dolar bu yüzden yükseldi
geçtiğimiz ekim ayında bir sokak röportajında vatandaşa sorulan "dolar neden yükseliyor sizce?" sorusuna verdiği yanıt.
alakasız bir yanıt vermiş insanlar da taşlamışlar ne diyo bu yaa ahahah demişler.
tek kişiyi linçlemek kolay da böyle düşünen insanların sayısı az değil.
buradan
alakasız bir yanıt vermiş insanlar da taşlamışlar ne diyo bu yaa ahahah demişler.
tek kişiyi linçlemek kolay da böyle düşünen insanların sayısı az değil.
buradan
devamını gör...
