sabahattin ali ~ içimizdeki şeytan
devamını gör...

kitapları ve kitap okumayı çok seven, kitaplara düşkün kimse anlamına gelen kelime.
devamını gör...

birkaç entrysini gördükten sonra kendisinden hiç hoşlanmadığımı fark ettiğim yazar kişisi (!). keşke hiç gelmeseymiş.
devamını gör...

(bkz: sermaye çocuğu)
devamını gör...

beni terbiyesiz beniii! ben nasıl olurda buraya yazmam hain miyim ben utanmaz mıyım? özür diliyorum felsefenin en güzel hali yazarımdan. okumaktan ağrılara gark etmiş, yazmaktan parmak fıtığı diye bir hastalığın isim babası olmuş güzel insan, kıymeti bilinesi yazar.*
devamını gör...

ayna gurubunun senenin tam da bu zamanları için olan şarkısı.
tabi ki 90'lardan.
her yer mis gibi gül kokuyor, şarkısı da eksik olmasın de mi?
güller açtı bak sahillerde
ben sana hasret mecnun bu ellerde.

devamını gör...

öğrenmeyi seviyoruz, öğretmeyi de seviyoruz. burada eğlenerek öğreniyoruz. yani erkek neden buradaysa kadın da aynı sebepten burada. ha bir de can sıkıntısı.
devamını gör...

kesinlikle gelmesin; zira kötüye kullanan çok olur, bazılarının eksi almaya takıntısı olur, bu da ters etki yapar, yazmayı köreltebilir.
devamını gör...

shikamaru nara gibi muhteşem bir karakteri bünyesinde barındıran anime. shikamaru öyle bir karakter ki izlerken diğer karakterlerin hikayeleri gözümde tamamen silikleşiyor. gerek üşengeçliği gerek hidan'ı öldürürken senin tanrın benim tavrı gerek ise en sıkıntılı anlarda oldukça komplike planları saniyesinde düşünüp uygulayabilmesi ile izlemesi aşırı keyifli bir karakter. yine de karakterin en çok sevdiğim huyu üşengeçliği muhtemelen. 200'den oldukça yüksek bir iq'ya sahip olmasına rağmen sırf kalem oynatmaya üşendiği için sınavlarda asla geçer not alamaması, chunin sınavlarında düşman herkesi uyutacak bir genjutsu yaptığı zaman aslında bu numarayı anlayıp uykuya dalmaması ama sırf savaşmaktan hoşlanmadığı ve üşendiği için uyuyor numarası yapmaya devam etmesi bile karakteri sevmeye yetiyor. temari ile olan savaşında ne kadar temariyi alt etse bile gücüm kalmadı pes ediyorum çünkü öngörüm senin kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor diyerek savaştan çekilmesi ile izleyenlere küçük çaplı bir fangirl feels yaşatmışlığı da vardır. shōgi (bir nevi satranç) oynayıp, bulutları izlemek tek bilinen hobisi. ne kadar ninja olmaya uygun olmadığını söylesede aslında gerektiği yerde arkadaşları ve konoha'yı korumak için sorumluluk üstlenmesi ve elinden gelen her şeyi yapmaya çalışması onu diğerlerinden ayrı bir kefeye koymama sebep oluyor ama hepsinden öte shippuden'de asuma'nın intikamını aldığı sahne animenin en mükemmel sahnelerinden biridir.

shikamaru asuma'yı öldüren ölümsüz hidan'ı muhteşem bir akıl oyunu ile parçalara ayırıp çukurun içine gömer ama kafası bedeninden tamamen ayrılmış olan hidan ölümsüz olduğu için konuşmaya devam etmektedir. shikamaru'ya bilmem kim tanrısının gazabından söz eder ve shikamaru ile dalga geçer fakat o sırada çukurun dibine yaklaşan shikamaru senin allahın benim burada diyerek hidan'ı o çukura sonsuza kadar gömer. daha havalı pek az şey gördüm. ek olarak asuma'nın aksine sigaradan nefret etmesine rağmen asuma öldüğünde sigaraya başlaması izlerken beni ufak çaplı olarak gözyaşlarına boğmuştu.
devamını gör...

güzel tanımlar yazar, doğaçlamada mastır yapmıştır(gülücük) belli ki şiirde sever, aynı ''kafa'' da olduğumuzu düşündüğüm yazarlardandır. başarılar hobaaa3434, parmakların yazmaktan yorulmasın(gülücük) kalemin tükenmesin gibi bişey işte..
devamını gör...

23 farklı kişiliği olan kevin'in üç genç kızı kaçırmasıyla baslayan bir hikaye hayatları gayet yolunda giden bu kızlar için (biri hariç) artık berbat son yaklaşmakta bu sırada çok tehlikeli 24.kişilikte kişilikte ortaya çıkmaya hazırlanıyor.
james mcavoy o kadar iyi oynuyor kimlikler arası geçişi o kadar güzel yapıyorki hayran olmamak elde değil.
demirleri büken,duvarda gezen son kimlik abartı evet ama neticede film.
travmayı daha erken yaşta ve en yaķını tarafından yaşamanın diğer travmalara göre daha fazla hasar bırakabileceğini hatta insanın hayatının nasıl içine edeceğini çok iyi gösteriyor.
devamını gör...

hiperstarımız olarak bilinen doğuş'un, 2006 çıkışlı efsane hit parçası.
british english aksanı ile seslendirdiği bu parçanın prodüktörlüğünü ise kanye west üstlenmiştir.

yer yer anadolu ezgileri ile malibu sahillerini bir dönem serinletmişliği vardır.

devamını gör...

209 tanım girilen ve az bilinen görgü kurallarından bahseden başlıktır. hani az biliniyordu ulan diye düşünmenize sebep olur.
devamını gör...

hiç beğenmediğim, ileri giderek burns’un neredeyse bir şarlatan olduğunu düşüneceğim (bu egosuna ve kibrine olan öfkemden ileri gelmekte), kişisel gelişimin bilimsel soslara bulandırılmış hâli olan kitap.

bilişsel davranışçı terapi, her ne kadar yeterince benimsemediğim bir yöntem olsa da, bilim dünyasında özellikle son zamanlarda yer bulabilen bir görüş. bu terapi yönteminden ziyade kitap üzerine olacak görüşlerim de zaten.

kitapta burns oldukça üstten bakan, ben bilirimci bir tavırla yaklaşmış ve hatta bana göre diğer psikoloji yaklaşımlarını da oldukça küçümsemiştir. kitapta anlattığı şeylerin doğru olduğuna okurları inandırabilmek için adeta diğer yaklaşımları göz göre göre silikleştirmiş ve en işe yarar yöntemin kendisinde olduğunu öne sürüp durmuş. ayrıca bunu egoist ve bana göre narsist bir tutumla yapmış. bu sebepten, henüz bitirememiş olsam da, aşırı itici bir kitap hâlini aldı benim için.

fakat benim bu söylediklerim kitabın işe yarar olabileceği olasılığını değiştirmiyor elbette. kitapta söylendiğine göre bireyler üzerinde oldukça olumlu etkilere neden olmuş. içerisindeki teknikler uygulanırsa bireye yardımcı olabileceğini de düşünüyorum. yalnızca yazarın tavrını, kibrini beğenmedim. her şeyi düşünceye bağlayan ve duyguları neredeyse yok sayan tutumunu beğenmedim.

beğenmediğim son nokta olarak da, kitapta anlatılanlar sanki soruna kesin çözümden ziyade, geçici bir etkiye katkı sağlayabilir diye düşündürdü bana. elbette düşüncelerimiz duygularımız üzerinde kesinlikle etkilidir ve kendi bakış açılarımızdan düşüncelerimize göre yorumlarız olayları ancak bunun değişmesi yalnızca bir kitapla olabilecek bir şey değil ve ayrıca büyük travmalarda, kötü olaylarda bu yöntemin ne denli işe yarayabilir olduğu da tartışılır. başına gelen çok kötü bir olayı nasıl bir düşünce şekliyle yaklaşırsan yaklaş yeterince iyi hâle getiremeyebilirsin.

bu sebeple hafifletici, geçici bir tedavi olabilir ancak özellikle daha ağır durumlarda kalıcı bir etkisi olabileceğine inancım yeterince yok. düşüncelerimizi değiştirerek pek çok olayı daha olumlu yönden görebilir, üzerimizdeki olumsuz etkisini azaltabiliriz ancak her olayda bunu tam olarak uygulayabileceğimizi sanmıyorum.
devamını gör...

bazı yazar arkadaşların sırf puan veya yüksek tanım sayısı için uğraştığını görmek beni üzüyor. umarım moderasyon ekibi bunlara dikkat ediyordur. eğer ben de aynı şeyi yapıyorsam lütfen beni uyarın.
devamını gör...

"görücü usulü bir aşk istiyorum,
görünce göresim gelsin,
görmeyince ölesim..."

demiş, ilhan berk.
devamını gör...

insanlara bol kalorili ve yağlı yiyecekler olan kola cips kek bisküvi vs gibi yiyecekler çok lezzetli gelirken oldukça faydalı olan patlıcan, karnabahar, kabak vs gibi yiyecekler ise lezzetsiz gelir ,bunun sebebi ise eski çağlardan kalma beynimizin hayatta kalma içgüdüsü, çünkü eski çağlarda sağlıktan ziyade bir sonraki öğünün belli olmadığı zamanlarda bol kalorili yiyecekler ile enerji ve ısı üretmek için en iyi yol bol kalorili ve yağlı yiyecekleri beyin almayı güzel gösterir ve alınca da size mutluluk hormonu ile ödüle boğar, soğuktan korumayan vücudu çabuk terk eden enerji vermeyen yiyecekleri aldığınızda ise neden aldın dercesine sizi rahatsız eder .
devamını gör...

patileri sağlı sollu sarkıtan mırıl mırıl uyuyan kedidir. keşke kedi olsaydım diye düşündürür.
devamını gör...

ernest hemingway tarafından kaleme alınan müthiş bir romandır.

hemingway nobel edebiyat ödülü sahibi dünyaca ünlü ve ilginç bir adamdır. intihar ederek hayatına son veren ernest hemingway, bunu mutsuz olduğu, acı çektiği için değil, güzelliğini yitirmemek için yapmıştır. artık zamanın dolduğunu düşündüğünde kendi işini kendi bitirmek istemiştir.

kardeşi hemingway’in ölümü için şunları söylüyor;
“…ertesi sabah, yedi sularında, en son olumlu işini gördü. başka birinin sözü ya da davranışı yüzünden şerefinin lekelendiğini anlayan bir samurai gibi, ernest de vücudunun kendisine ihanet ettiğini hissetti. buna göz yummaktansa, silâhını doldurdu, sonra eğilerek bu en gözde tüfeğinin dipçiğini salonun döşemesine dayadı ve geride duran horozları indirmenin bir yolunu buldu”

hemingway bu hacimsiz romanda insanın doğayla olan mücadelesini anlatıyor ama bunu yaparken çok vurucu cümleler seçiyor. artık yaşlanmış olan balıkçı santiago -ki bu isim incil’e bir göndermedir ve “acı çekmenin” sembolüdür, hatırlarsan eğer simyacı’daki çobanın adı da santiago idi- yanından ayrılmayan ve onun balıkçıların en büyüğü olduğuna inanan küçük manolin’in yardımıyla balık avlamayı sürdürmektedir. çocuğu mahçup etmemek için çok büyük bir balık yakalamanın peşindedir.

bir gün çocukla vedalaşıp yola çıkar ve çok büyük bir balık takılır oltasına ve böylece uzun sürecek bir mücadele başlar. yaşlı adam gücü yettiğince balıkla mücadele eder ve uzun uğraşlar sonucu balığı kayığa bağlamayı başarır. yaşlı adam bu yakalama-kaçma, ölüm-kalım mücadelesin her safnasında balığa sonsuz bir sevgi ve saygı duymaktadır. der ki. “seni seviyorum balık ama gün bitmeden seni öldürmüş olacağım.” aklından geçen düşüncelerden biri oldukça manidardır santiago’nun. yıldızları öldürmek zorunda olmayışımızı büyük bir şans sayar santiago. balığı kardeşi gibi görür ama yine de onu öldürmek zorundadır çünkü işler böyle yürür. bu mücadele asırlardır sürüp gitmiştir ve devam edecektir elbette. ama santiago’nun balığa olan sevgisi görülmeye değerdir.

yaşlı adam tam 84 gündür balık tutmamıştır, o yüzden de küçük çocuk artık onunla balığa çıkamamaktadır. bunun nedeni elbette ki ailesidir. çocuk yaşlı adamın teknesinde olmayı çok istemektedir. o yüzden balığı yakaladığında santiago durmadan “keşke çocuk da burda olsaydı.” der.

5 gün süren mücadele esnasında yaşlı adam bir “şampiyon” olduğunu göstermiştir ancak zafer kazanmak o kadar kolay değildir. kanın kokusunu alan köpek balıkları, balığa üşüşürler. santiago onlarla da mücadele eder, hatta birkaç tanesini haklamayı da başarır. ancak 5 günün sonunda karaya vardığında balkıtan geriye kalan sadece kılçıklardır. “yendiler beni manolin” der yaşlı adam. bu mücadele de kaybeden kimdir, kim kazanmıştır, ortadan bir zafer ya da hüsran var mıdır? bu soruların cevapları size kalmış ama bu roman okunmalıdır.

“ben başka şeylerle ilgiliyim, iyi bir yaşam sürüyorum, ama yazıyorum, çünkü yazmazsam yaşamın geri kalan yanından tat alamıyorum. gücümün yettiğince iyi yazmak, yaşadıkça öğrenmek istiyorum. bir yandan da tadını çıkardığım bir yaşam sürüyorum, gerçekten de tadına doyulmaz bir yaşam.” diyor bu enfes romanın yazarı. işte bu yüzden okunmalıdır. balıkçı yıldızları öldürmek zorunda olmadığımız için mutludur, işte bu yüzden okunmalıdır. manolin yaşlı adama olan inancını hiç kaybetmiyor işte bu yüzden…

“yaşlı adam ve deniz” birkaç kez filme alınmıştır. 1958 yılında john sturges filmi çekmiştir. 1990 yılında tv dizisi olarak yayınlanan romanda yaşlı adam santiago’yu anthony quinn oynamıştır. 1999 yılındaysa aleksandr petrov en iyi kısa film oscar’ı alan ” the old man and the sea” yi çekmiştir.

hemingway ” benim amacım gördüklerim ve hissetiklerim en basit ve en iyi şekilde kağıda geçirmektir” der, oku ve karar ver hemingway bunu başarmış mıdır?
devamını gör...

cinsiyetçi olanlar.
bir din ya da düşünce tarzını kötülemek amacıyla açılanlar.
ayrıştırıcı başlıklar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim