şort giymek mi daha günah kumar oynamak mı sorunsalı
başkasının hayatına burnunu sokmak . kendi yaptıklarını hasır altı edip başkasının özel yaşantısına karışmak . hakaret etmek, üstüne yürümek .
ve ayrıca sana ne, bana ne , kime ne?
ve ayrıca sana ne, bana ne , kime ne?
devamını gör...
yabancı şarkılarda geçen etkileyici sözler
dil jo tera baat baat pe
ghabraaye
dil pe rakh ke haath usae tu fuslaa le
dil idiot hai pyaar se usko samjha le
yani ;
korkuyla titreyen ürkek kalbin
yenilmek üzere ise,
o zaman aldatacaksın onu dostum,
bu basit yalanla,
kalp aptaldır,
hemen bu büyüye kapılır.
ghabraaye
dil pe rakh ke haath usae tu fuslaa le
dil idiot hai pyaar se usko samjha le
yani ;
korkuyla titreyen ürkek kalbin
yenilmek üzere ise,
o zaman aldatacaksın onu dostum,
bu basit yalanla,
kalp aptaldır,
hemen bu büyüye kapılır.
devamını gör...
mesaj alan yazar şaşkınlığı
kim ciddi kim yazılma çabasında belli değil. kimse sohbet etmeyi bilöiyor mu?
devamını gör...
zevk için sevişmek haramdır
şey... ben çayı da zevk aldığım için içiyorum da; o da haram oluyor mu acaba? zira, siz de çayı zorunluluktan değil de; lezzetli bir içecek olduğundan ötürü içiyorsunuzdur, değil mi?
diye bir soru sormak istediğim, yobazın telaffuz ettiği cümle.
diye bir soru sormak istediğim, yobazın telaffuz ettiği cümle.
devamını gör...
üç yaşındaki kendine tavsiyeler
hayali arkadaşın olduğunu belli etme. sonra ruh hastası olduğunu anlayacaklar bak.
devamını gör...
gözleme
yapılışını gözleme şansınız olduğu hamur işi.
devamını gör...
aşkımızın meyvesi aytek
doğar doğmaz özünü bulmuş ve ona sıkı sıkı sarılmış, umut sarıkaya tiplemesi.
kültürüne, geçmişine sıkı sıkı bağlıdır, kendi öz babasından helallik isteyecek kadar anadolu'nun yanık tenli öz oğludur, batıya bakmaz.
kültürüne, geçmişine sıkı sıkı bağlıdır, kendi öz babasından helallik isteyecek kadar anadolu'nun yanık tenli öz oğludur, batıya bakmaz.
devamını gör...
gülcee
nick'inden oturu, gorunce istemsizce gulumsedigim, asiri asiri tatli oldugunu dusundugum, hem profil hem kapak resmini ayri ayri begendigim seker mi seker yazarimiz. nicaltini da acmak bana nasip oldugu icin ekstra mutlu oldum. kahveli ve kurabiyeli sohbetlerde tanisip, sohbet etmek dilegiyle caggnimm yazar...
devamını gör...
fazla takipçisi var diye havalanan yazar
gerek yoktur böyle şeylere. ne kadar takipçin olursa olsun eğer burada eğlenmiyorsan, bilgilenmiyorsan yazıktır sadece.
devamını gör...
eşki ışkın yiyen yöresel dayı
biraz önce çok değerli bir kafa sözlük yazarının tavsiyesi ile denk geldiğim dayı.
ağız şapırdatmanın tarihini yeniden yazar o derece.
reis o nasıl bir anlatımdır, o nasıl bir betimleme yeteneğidir hayran oldum vallahi.*
ağız şapırdatmanın tarihini yeniden yazar o derece.
reis o nasıl bir anlatımdır, o nasıl bir betimleme yeteneğidir hayran oldum vallahi.*
devamını gör...
ilhamın tam gelmemesi
perilerin gösterip vermemesi durumudur. ilhamı yani.
devamını gör...
fakir olup zengin görünmeye çalışan kişi
annesinin; “büyüyünce giyer.” diye aldığı, birkaç beden büyük kıyafetleri giymiş gibi görünen kişidir.
devamını gör...
24 nisan 2021 antalyaspor galatasaray maçı
son zamanlarda izlediğim en heyecanlı maçtı. hem benim hem de muslera'nın izlediği en heyecanlı maçtı.
adamı net yarım saat hiç görmedim, ne yaptı bir netflix mi patlattı, çekirdek mi çitledi bilemiyorum.
kaçan fırsatlarda delirdim. o direkleri, oraya dikenlere övgü dolu sözler dile getirdim. inanılmaz şanssızlıklar yaşadık.
halil derviş oğlu ilah mıdır? evet. bu çocuk bir kaç yıla canavar olacaktır.
kerem'in genç yaşına rağmen 70. dakikada tükenmiş olması ve terim'in onu 90. dakikaya kadar sahada tutması skandalı!
kolaysa sen çık 70 dakika koş diyeceksiniz fakat halil'in dalağının şiştiğini içimde hissettim, şener'in canı çıktı fakat asla pes etmediler ve ayrıca ben futbolcu değilim.*
arda'nın poposu cumhuriyet ilan etmiş, göndersinler artık o göbeleği....
oğulcan'ın çıkmadan saçlarına fön çektirmesi ayrıca takdire şayan.
gelelim hz. mustafa muhammedimize, iyi varsın. nice deistleri yeniden peygamber varlığına ve mucizelerine ikna ediyor.
yalnız 61. dakikada hz. mustafa muhammed bey hazırlanırken çıplaktı ve kameralar tam 30 saniye ona odaklanmıştı.
şu ramazan günlerinde günaha girmemek için bakamadın, peygamber günahına giremem, töbeeee....
covid dolayısı ile kasları erimiş, medine dilencileri gibi kalmış veya instagramda çıplak fotoğrafları shoplu.
antalya'nın kalecisi boffin'de ilah gibiydi. adam 80 dakika tek kale maça maruz kaldı ve ölümüne mücadele etti.
mete kalkavan net bir şekilde antalya'ya haksızlık yaptı, bence etik değildi. özellikle 87. dakika ve sonrasında barizdi.
maç sonu kırmızısı da bunu kanıtladı.
şahsen, antalya oyuncularına üzüldüm.
adamı net yarım saat hiç görmedim, ne yaptı bir netflix mi patlattı, çekirdek mi çitledi bilemiyorum.
kaçan fırsatlarda delirdim. o direkleri, oraya dikenlere övgü dolu sözler dile getirdim. inanılmaz şanssızlıklar yaşadık.
halil derviş oğlu ilah mıdır? evet. bu çocuk bir kaç yıla canavar olacaktır.
kerem'in genç yaşına rağmen 70. dakikada tükenmiş olması ve terim'in onu 90. dakikaya kadar sahada tutması skandalı!
kolaysa sen çık 70 dakika koş diyeceksiniz fakat halil'in dalağının şiştiğini içimde hissettim, şener'in canı çıktı fakat asla pes etmediler ve ayrıca ben futbolcu değilim.*
arda'nın poposu cumhuriyet ilan etmiş, göndersinler artık o göbeleği....
oğulcan'ın çıkmadan saçlarına fön çektirmesi ayrıca takdire şayan.
gelelim hz. mustafa muhammedimize, iyi varsın. nice deistleri yeniden peygamber varlığına ve mucizelerine ikna ediyor.
yalnız 61. dakikada hz. mustafa muhammed bey hazırlanırken çıplaktı ve kameralar tam 30 saniye ona odaklanmıştı.
şu ramazan günlerinde günaha girmemek için bakamadın, peygamber günahına giremem, töbeeee....
covid dolayısı ile kasları erimiş, medine dilencileri gibi kalmış veya instagramda çıplak fotoğrafları shoplu.
antalya'nın kalecisi boffin'de ilah gibiydi. adam 80 dakika tek kale maça maruz kaldı ve ölümüne mücadele etti.
mete kalkavan net bir şekilde antalya'ya haksızlık yaptı, bence etik değildi. özellikle 87. dakika ve sonrasında barizdi.
maç sonu kırmızısı da bunu kanıtladı.
şahsen, antalya oyuncularına üzüldüm.
devamını gör...
yazarların keşke dediği şeyler
keşke susmasaydım.*
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
kadın ve ekonomi
charlotte perkins gilman kitabıdır.feminist bir klasik olan bu kitabında; ev işi kavramını kaldırarak kadın işi, erkek işi ayırımına son vermeyi öngörmüştür.
devamını gör...
mesaj alımını kapatan yazar
tercihine saygı duyulması gereken yazardır. çünkü hesap onun ya hani, bizim değil ya.
devamını gör...
21 mart dünya down sendromu farkındalık günü
madem farkında oluyoruz öyleyse öncelikle hayatlarını zorlaştıran problemlerin farkında olalım. bu sebeple bu başlığın altına; ''oyyyş ağzını yidiğimin çikik güzlü minnakları'' yazmadan size bu insanların hayata tutunmak için geçtiği çetin yollardan bahsedeyim zira bu insanların en büyük ihtiyaçları; ''uyyy hele hele minnoş'' diyerek sevilmek değil, hayata katılmaları yönünde önlerinde engel teşkil eden sorunların çözülmesi. sevmek zorunda değilsiniz zaten ancak hayatı mümkün mertebe eşit şartlarda yaşamak için gerekli düzenlemeleri yapmak mecburiyetindeyiz.
dikkat
-yazının buradan sonrası biraz soğuk duş etkili olabilir-
şartları eşitlemekten bahsettik ancak ben bugün bize düşen kısımlarından bahsetmek istiyorum zira kalan kısmı milli eğitim bakanlığının yükümlülüğüdür.
down sendromlu bir çocuk dünyaya getireceğini öğrendiğiniz yakınlarınız muhtemelen dehşete düşmüş vaziyette; '' eyvah, ne olacak şimdi?'' sorusu ile ''hayır, haşaa bizim çocuğumuzda olmaz öyle şeyler'' şeklinde reddetme ile kendilerini paralıyor olacaktır. tüm bunlar kabullenme süreçlerinde olağan ve son derece doğal tepkilerdir. bu süreçte ailelerin çevresel mutlak kabule ihtiyaçları vardır. çevreden gelen; ''püüü senin gibi karıyın, sağlıklı çocuk doğuramadı benim oğluma'' gibi cazgır ve çirkin tepkiler ailelerin yalnızca yıpranmasına ve hatta çocuklarından nefret etmesine sebep olabiliyor dolayısıyla yıkıcı, yıpratıcı, aşağılayıcı ve iğneleyici her türlü söylemden son derece kaçınmak gereklidir fakat toplumumuzda gelen tepkiler daha çok şu şekilde olmaktadır; ''her şerde bir hayır vardır'' , ''allah'ın işine karışılmaz.'', ''kaderinizde varmış'' gibi sadece kişinin ilahi bir temelli kabullenişe sürükleyici şekilde olmaktadır. bu tepkilerin ardından aileler genellikle çocuklarını allah'ın onları cezalandırmak için gönderdiği sanrısına kapılmaktadırlar. burada bizlere düşen ise mümkün mertebe çenelerimizi kapalı tutup fikrimiz sorulmadıkça söylememektir. fikrimiz sorulduğunda ise tüm bunların hayatın olağan akışında yer alan durumlar olduğu nu ifade edip durumu mümkün mertebe normalleştirmektir. *
gebelik süreci tamamlandığında ve doğum gerçekleştikten sonra olan süreçte ise mümkün mertebe herkesin soğuk kanlılığını koruyarak çocuğun gelişimini destekleyecek konular eğitimler ve süreçler hakkında bilgi sahibi olmaktır ve akabinde aileye sürekli çocuğun görünüşü ile ilgili espriler, tatlışlıklar ve bilumum kıyaslamalar yapmamaktır. normal kabul ettiğiniz çocuklara nasıl yaklaşıyor nasıl konuşuyor nasıl seviyorsanız aynı şekilde sevebilirsiniz sonuçta hepsi çocuktur.
okul döneminden önce ise zaman uzman kişilerce çocuk rehabilitasyon hizmetlerinden mümkün mertebe faydalanıyor olacaktır. sizin unutmamanız gereken ise 5378 sayılı engeliler kanunudur. ''püü çoçikime otizm bulaştıracak down sendromu bulaştıracak' gibi safsatalarla idari kadro ile öğretmenlere baskı uygulamak suretiyle çocukları örgün eğitimden uzaklaştırmaya çalışırsanız -ki o çocuklar özellikle benim öğrencilerimse sizi itin götüne sokar çıkarmam-* yukarıda bahsettiğim kanun ağzınızın payını almanıza yetecektir. siz en iyisi efendi efendi karışmayın.
bir diğer konu ise iş yerlerinde beceremediğiniz, kaybettiğiniz evrakları özellikle kendini ifade etme noktasında daha negatif şartlarda mücadele eden down sendromlu insanlara yıkıyor ve işin için sıyrılıyorsunuz -yaşadık bunları, tecrübe konuşuyor- yapmayın bunu. çocuklara zarar vereceğinizden değil karakterinizi kaybedeceğinizden yapmayın, kendinize biraz saygınız olsun.
(bkz: kendime saygım yok davranışları)
hah birde tüm yukarıda yazdıklarımı yapıyor ve buna rağmen çevrenizden sempati kasmak için her 21 martta storylerinizde downlu çocuk fotoğrafı paylaşıyorsanız onu da yapmayın çünkü yine (bkz: kendime saygım yok davranışları)
dikkat
-yazının buradan sonrası biraz soğuk duş etkili olabilir-
şartları eşitlemekten bahsettik ancak ben bugün bize düşen kısımlarından bahsetmek istiyorum zira kalan kısmı milli eğitim bakanlığının yükümlülüğüdür.
down sendromlu bir çocuk dünyaya getireceğini öğrendiğiniz yakınlarınız muhtemelen dehşete düşmüş vaziyette; '' eyvah, ne olacak şimdi?'' sorusu ile ''hayır, haşaa bizim çocuğumuzda olmaz öyle şeyler'' şeklinde reddetme ile kendilerini paralıyor olacaktır. tüm bunlar kabullenme süreçlerinde olağan ve son derece doğal tepkilerdir. bu süreçte ailelerin çevresel mutlak kabule ihtiyaçları vardır. çevreden gelen; ''püüü senin gibi karıyın, sağlıklı çocuk doğuramadı benim oğluma'' gibi cazgır ve çirkin tepkiler ailelerin yalnızca yıpranmasına ve hatta çocuklarından nefret etmesine sebep olabiliyor dolayısıyla yıkıcı, yıpratıcı, aşağılayıcı ve iğneleyici her türlü söylemden son derece kaçınmak gereklidir fakat toplumumuzda gelen tepkiler daha çok şu şekilde olmaktadır; ''her şerde bir hayır vardır'' , ''allah'ın işine karışılmaz.'', ''kaderinizde varmış'' gibi sadece kişinin ilahi bir temelli kabullenişe sürükleyici şekilde olmaktadır. bu tepkilerin ardından aileler genellikle çocuklarını allah'ın onları cezalandırmak için gönderdiği sanrısına kapılmaktadırlar. burada bizlere düşen ise mümkün mertebe çenelerimizi kapalı tutup fikrimiz sorulmadıkça söylememektir. fikrimiz sorulduğunda ise tüm bunların hayatın olağan akışında yer alan durumlar olduğu nu ifade edip durumu mümkün mertebe normalleştirmektir. *
gebelik süreci tamamlandığında ve doğum gerçekleştikten sonra olan süreçte ise mümkün mertebe herkesin soğuk kanlılığını koruyarak çocuğun gelişimini destekleyecek konular eğitimler ve süreçler hakkında bilgi sahibi olmaktır ve akabinde aileye sürekli çocuğun görünüşü ile ilgili espriler, tatlışlıklar ve bilumum kıyaslamalar yapmamaktır. normal kabul ettiğiniz çocuklara nasıl yaklaşıyor nasıl konuşuyor nasıl seviyorsanız aynı şekilde sevebilirsiniz sonuçta hepsi çocuktur.
okul döneminden önce ise zaman uzman kişilerce çocuk rehabilitasyon hizmetlerinden mümkün mertebe faydalanıyor olacaktır. sizin unutmamanız gereken ise 5378 sayılı engeliler kanunudur. ''püü çoçikime otizm bulaştıracak down sendromu bulaştıracak' gibi safsatalarla idari kadro ile öğretmenlere baskı uygulamak suretiyle çocukları örgün eğitimden uzaklaştırmaya çalışırsanız -ki o çocuklar özellikle benim öğrencilerimse sizi itin götüne sokar çıkarmam-* yukarıda bahsettiğim kanun ağzınızın payını almanıza yetecektir. siz en iyisi efendi efendi karışmayın.
bir diğer konu ise iş yerlerinde beceremediğiniz, kaybettiğiniz evrakları özellikle kendini ifade etme noktasında daha negatif şartlarda mücadele eden down sendromlu insanlara yıkıyor ve işin için sıyrılıyorsunuz -yaşadık bunları, tecrübe konuşuyor- yapmayın bunu. çocuklara zarar vereceğinizden değil karakterinizi kaybedeceğinizden yapmayın, kendinize biraz saygınız olsun.
(bkz: kendime saygım yok davranışları)
hah birde tüm yukarıda yazdıklarımı yapıyor ve buna rağmen çevrenizden sempati kasmak için her 21 martta storylerinizde downlu çocuk fotoğrafı paylaşıyorsanız onu da yapmayın çünkü yine (bkz: kendime saygım yok davranışları)
devamını gör...
kadınlara mı gidiyorsun kırbacını unutma
alt anlam aramaya gerek yok. nietzche bdsm sevdasından etmiştir bu lafı.
devamını gör...
