geldiğini beğenileriyle belli etmiş olan yazarımızdır. arka bahçesi gönlünce, huzurla dolsun. tekrardan hoşgelmiş..
devamını gör...

çoklu zeka kuramından haberi olmayan birinin düşüncesi
devamını gör...

nakarat kısmıyla bağımlılık yapan şarkı. peki şimdi sabahın bir körü başlıkla karşılaşıp kafamın içinde dönmeye başlaması?
biiiiir çok sıkıldım! ikiii yerim çok dar ooo senden çok var beni mi buldun şimdi çok işim var!
şıklatıyoruz efenim parmakları eveeet oturmaya mı geldik?
devamını gör...

gayet güzel ve keyifle okuduğum tanımları olan yazar arkadaşımızdır kendileri.
devamını gör...

safra kesesinde kasılmaya neden olan maddelere verilen isimdir.
kasılmayı en çok uyaran kolesistokinin hormonudur. bu hormon safra kesesini kazarken;oddi sfinkterini gevşetir.

buna ek olarak vagal uyarı ve asetilkolin de kologog etki gösterir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ejder meyvesi. tadı olsaydı da hayal kırıklığına uğrasaydım.
devamını gör...

oluyor netcen.
saat 12 olmadı oysa.
üstüne üstlük masalda ki gibi ayakkabısını bırakmış.
işin yoksa tüm ülkeyi dolaş.
ayakkabının tekini bul.
ayakkabıyı let go'ya koyup satmalı.
kesin bu duruma maruz kalan başkaları da vardır.
hatta şarkı söyleriz beraber.
beterin beteri var, haline şükret dostum
gene kendimi aştım.
gideyim mutfağı toplayayım.
devamını gör...

birine takdirini vermek için yapılan eylem helal olsun lan sana demenin bir çeşidi. daha fazlasını hak ediyorsa ayakta kocaman alkış daha iyi olur . daha fazla istiyorsanız şapkanızı çıkarın. okuyanların kafasında oluşması açısından örnek verecek olursak. kafa sözlük ekibini ayakta kocaman saygıyla alkışlıyorum. gibi gibi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilinenin aksine semavi dinlere göre yaratılan ilk kadın havva değil lilith'dir talmud'da geçmektedir. lilith de adem gibi topraktan yaratılmıştır fakat adem ile anlaşamazlar çünkü adem'in cinsel ilişki sırasında üstte olmasından rahatsız olmuş onunla eşit olması gerektiğini savunmuştur. daha sonra yehova'nın gizli adını söyleyerek aden bahçesinden ayrılır.
sonra tanrı adem'e başka bir eş yaratır fakat adem onu beğenmez. daha sonra tanrı adem'i uyutarak onun kaburga kemiğinden havva'yı yaratır artık havva adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığı için adem'e baş kaldıramaz.
aslen babil ve sümer kökenli bir hikayedir. lilith ismi ilk olarak gılgamış destanında geçmektedir.
devamını gör...

yapay zekâ ile ilgili bir cümle.

kritik nokta için (bkz: teknolojik tekillik)

- yapay zekâ başka bir yapay zekâ yapabilir mi?
cambridge üniversitesi'nde bununla ilgili bir çalışma yapılmıştı. robotlar, insan müdahalesi olmadan başka robotlar üretmeyi başardı. tabii "insan müdahalesi yok" derken biraz özenli olmak gerekiyor. nihayetinde insanların tamamen konu dışında kalması -en azından şu an için- söz konusu olamaz. zira bir yapay zekâya sadece ilk etapta da olsa, verileri biz sağlıyoruz.

- tekilliğe ne kadar yakınız?
bu konuyla ilgilenen bazı isimlere göre 20-25 yıl kadar...
devamını gör...

gayet doğal olaydır. mevcut teknolojiyle roketlerin başarılı olma olasılığı düşüktür. peki yükseltmenin yolu ne? başarısız denemeler yapmak. oyna devam.
devamını gör...

benim de bir zamanlar zihnimi kurcalayan, evlat edinmeyi konu alan film. aklımdaki tüm soruların oradaki çift tarafından yaşandığını, en azından baba karakterinin mantıklı soruların daha çok üzerine düşündüğünü gördüm. gayet yerli yerinde bir filmdi, çerezlik olsa dahi. 7/10 diyebilirim.


isimlerini unuttuğum çiftimiz internetteki yetim çocukları araştırdıktan sonra bir adet evlat edinme kararı alırlar ve gerekli yere başvururlar. bunun üzerine bir kaç haftalık sürecek olan “ebeveynlik kursu” başlar. koruyucu aile adaylarımız kurstaki diğer insanlarla çocukların her yıl toplandıkları panayıra giderler. istedikleri gibi küçük bir çocuk bulamadıklarından, kıyıda köşede, diğer koruyucu aile adaylarının kazara bile bakmaya cesaret edemedikleri ergenlerin yanına giderler. latino bir kız çocuğunu çok beğenirler. henüz bilmedikleri şey ise o kızın 2 tane de tatlı mı tatlı, bir o kadar da hiperaktif ve sabır sınayan minnak kardeşleri olduğudur. çiftimiz üç çocuğunda bakımını üstlenmek isterler ve hikayeleri başlar…

çiftin birbirlerine son derece mantıklı ve yerinde yönelttikleri sorulardan bazıları:

- kendimizden emin miyiz?
- çocuklarla dışarıda gezerken ten rengimizden ötürü mobbinge uğrarlar mı?
- onlara ilk geceden iyi geceler öpücüğü vermemiz uygun olur mu?
- anneleri hapisten çıkıp, çocukları yeniden almak isterse nasıl baş edeceğiz?



işin asıl ilginç yanı ise ebeveyn olmayan bir arkadaşımın filme bakış açısı;

“baba karakteri her şeyi sorguluyor filmde. bu karakter kasıntı, aşırı tedbiri elden bırakmayan biri. elbet vardır böyle insanlar çevremizde fakat bana doğal gelmedi bu tutum” dedi.

bense bir ebeveyn olarak babanın davranışlarını doğal buldum. çocuğun varsa a’dan z’ye düşünüyorsun her şeyi. çocuğun için elinden gelenin en iyisini yapabilmek için çabalıyorsun sürekli. bundan gocunmuyorsun. her şeyi sorguluyorsun gerçekten. ebeveynler olarak filmdeki baba karakteri ile farkımız içimizden her şeyi didikleyip, sorgulayıp, dışarı yansıtmayışımız.
ne de olsa filmde yaşamıyoruz anlıyör müsün dostum?
devamını gör...

-sen fena halde aşık olmuşsun evlat.
-aşık mı olmuşum? o niye öyle oldu ki acaba?
(bkz: leyla ile mecnun)
devamını gör...

hayatımdaki yakın çevrem bana efsun der bazen ayrıca sihir anlamına gelir.bundan bi iki sene bana öyle seslenilmeye başlanmasına rağmen ikinci adım gibi oldu ve çok sevdiğim bi kelime gerçekten.
devamını gör...

kontrol hakkı nick sahibine verilmesi gerektiğine inanıyorum.
sonuçta kendi başlığı. istenmeyen tanımların da rahatsız etmesinin önüne geçilir bence.
devamını gör...

oldukça zor olduğunu düşündüğüm eylemdir.

birkaç defa kod öğretici mobil uygulamalar ile bir şeyler yapmaya çalıştım ama olmadı.

yapanları tebrik ederim ve kolaylıklar dilerim.
devamını gör...

“ışık var. kitaplar var. ben varım. dünyam var.”

kalanlar sayfa 30
devamını gör...

tanım romanın analizi olmasından mütevellit ağır derecede spoiler içermektedir.

albert camus'nun 1942 yılında yayınlanan ilk ve en ünlü romanı. sanılanın aksine varoluşçu bir eser değildir, absürt edebiyatının ilk örneklerinden biridir.
okuması gayet kolay olan bir roman olsa da, gerçek anlamda anlaması basit değildir çünkü olan olaylar üzerine birçok farklı bakış açısıyla, birçok farklı çıkarımda bulunmak mümkün.

romandaki en bariz fikir, muhtemelen insanın varoluşunun absürtlüğü. absürt edebiyatının ana fikirlerinden birisi insanın varoluşunun, insan hayatının koşullarının absürtlüğüdür. yani insan, varoluşunu, varoluş koşullarını anlayabilecek kapasitede değildir. bir örnekle açıklarsak: en kolay örnek ölümdür. ölüm, insanın gerçek anlamda kavrayabildiği bir konsept değil. insan, bir taraftan ölümün hiç gelmeyeceğini düşünür, diğer taraftan da bir şekilde sonsuza kadar yaşayacağını düşünür (bkz: din). varoluşun absürtlüğü de bu nokta da giriyor. tek bir insanın varoluşu, hayatı bir bakıma anlamsızdır. bir insanın hayatı sahip olabileceği en önemli şey ve hayat, bir insanın deneyimleyebileceği en uzun olay. ancak tek bir insanın hayatı, bütün dünya (hatta günümüzde evren) ile karşılaştırıldığında anlamsız, ufak. hepimiz birkaç jenerasyona unutulup gitmiş olacağız. bir insanın hayatına yüklediği anlam ile bir insan hayatının evrensel anlamı arasındaki ilişki absürt yani bir tutuşmazlık var.

romanın başkarakteri, meursault da burada işe dahil oluyor. roman, bir ölümle başlayıp bir ölümle bitiyor. kitapın dönüm noktasında ise yine bir ölüm var. lakin meursault, ne annesinin ölümünü, ne öldürdüğü arabın ölümünü, ne de kendi ölümünü ciddiye alıyor. ciddiye almamak tam doğru kelime değil aslına bakarsanız; meursault, kitaptaki bütün ölümlerin karşısında kayıtsız, umursamaz. lakin romandaki üç ölüm de, meursault'nun hayatını derinden etkiliyor. sonuç olarak, romanda insan hayatına iki farklı bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz: birincisi, meursault'nun bakış açısı, ki bu insan hayatının doğadaki yerine benzer. meursault, bütün roman boyunca dış etkenlerden çok etkileniyor. annesinin ölümünde, arabı öldürdüğünde ya da mahkeme salonunda havanın sıcaklığı meursault'nun düşünmesine bile engel oluyor. meursault, devamlı dış faktörlerden etkilenen güdülerinin farkında yani meursault, bir bakıma, doğa ve çevre ile harmoni içerisinde. insan hayatına bir diğer bakış açısı ise okuyucunun ve meursault'nun arkadaşlarının olaylara bakış açısı.

iki bakış açısı arasındaki fark nedir diye sorarsanız cevabı aslında tanımın en başında verdim: insanın hayata bakış açısı ile insan hayatının dünyadaki yeri arasında bir tutuşmazlık var. toplum ve doğa birbiri ile zıt düşüyor bir bakıma. lakin yabancı'yı ilk okuduğumdan beri aklımda bir soru var: yabancı kim? bu soruya ilk cevabınız meursault olacaktır. meursault, topluma yabancı. lakin meursault, çevresine yabancı değil, doğaya yabancı değil. aksine, doğanın bir yansıması gibi hareket ediyor. her harekete, hisleri çevresel faktörlerin bir sonucu bir bakıma. diğer taraftan, meursault'nun dışındaki karakterler, toplumun normlarına yabancı olmasalar da, kendi çevrelerine yabancılar. meursault'nun annesinin cenazesinde, annesinin huzurevinden bir arkadaşı da katılır ve bu karaktere, meursault'nun mahkemesi sırasında meursault'nun annesinin cenazesi sırasında ağlayıp ağlamadığı sorulur. adam, cenazede çok ağladığını ve ağlamaktan hiçbir şey göremediğini söyler. bu etki, romanın meursault'nun gözünden anlatılması ile daha da güçlü hale geliyor çünkü meursault'nun gözünden yabancı olan kendisi değil, olamaz da.

aynı zamanda, camus insan hayatının absürtlüğüne de değinmekte. meursault'nun, romanın başından sonuna kadar başına gelen bütün olaylar şans eseri ve kendi içinde mantıklıymış gibi gözükse dahi saçma. meursault'yu cinayete sürükleyen olaylar silsilesi tümüyle şans eseri ve öldürdüğü kişi de kendisiyle hiçbir alakası olmayan biri. hatta meursault'nun gözünde o kadar yabancı ki, ismi bile yok: "arap" denilip geçiliyor. meursault'nun mahkemesi ise tam bir saçmalık. meursault, annesinin cenazesinde nasıl davrandığının üzerine yargılanıyor. işlediği cinayetle hiçbir alakası yok olmamasına rağmen. meursault, bir bakıma iyi bir evlat olarak görülmediği için idama mahkum ediliyor. toplumun normlarına yabancı, oluşu meursault'yu suçlu yapıyor, arabı öldürmesi değil.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim